İşte Cehalet Böyle Bir Şey...
...yaz akşamı , havada hafif bir meltem olmasa aslında iyice yapış yapış olacağız ama Allahtan azıcık esiyor hava.
Parayı, pass'ı falan boyundaki keseye koymuşum. Ne de olsa Pire'nin yankesecileri meşhur, onları gereksiz yere memnun etmenin alemi yok, öyle değil mi?
Üç kişi gemiden inmişiz, telsizci, üçüncü ve ben ... Marina'ya gidip güzel bir masa donatalım kendimize diyoruz. En azından lumbar ağzındaki muhabbet bu yönde.
Ticari liman pire'ye biraz uzak olduğu için taksi ile kent merkezine yakın bir yerlere ulaşıp sonra yola yürüyerek devam etme kararı almıştık ... iyi ki de öyle yapmışız. Yunanistan'ın trafiği kimi zaman bizden beterdir, o akşam da işte öyle müstesna akşamlardan biri.
Kente dalıp hafif yokuştan aşağı, denize doğru yürürken sokaklarda normalden daha fazla insan olduğunu fark ediyorum. Sadece insanlar da değil, ufak "teneke" orkestralar kafalarına göre -kakafonik- müzik yapıyor ve millet cici elbiselerini giymiş, sokaklarda dans ediyor.
...hay bin kunduz ... festival'e denk gelmişiz.
Off yaaa!
Marna'ya bir indik ki ... auwww ... orada durum daha da vahim. Lokantalar, meyhaneler ağzına kadar dolu... bizim masa kurma hayali yalan olmuş.
Yunanlılar normalde akşam yemeğine 21,00 gibi oturur ve masadan da 00,30 - 01,00 gibi kalkar, yani bizim alışkanlığımızın tersine lokantalar bir masatyı gecede birden fazla kere satamaz. Bunu bildiğimiz için görece erken yola çıkmış ama festival olduğunu bilmediğimiz için (o zamanlarda millet masaya erken oturur) açıkta kalmıştık.
...Burger King'e gidecek halimiz yok ki ... karnım da aç, ne yapalım?
Mecburen etraftaki büfelere falan dadandık, bir şeyler yedik ... birer eşek birası kapıp deniz kıyısındaki park'a gittik.
...işte milet eğleniyor, canlı müzk falan da var ... biz de takılıyoruz öylesine. Kafamızdaki plan bu değildi ama ne yapalım? Oturup ağlayacak halimizde yok ki.
Sonra -danK- bir şey resmen kafamda patladı ....! NOLUYO LAN!!
...kim vurdu diye baktım, beyaz elbiseli, saçı çiçeklerle süslü bir hatun geberiyor gülmekten ... elinde mukavva (veya onun gibi bir şey işte) boru kılıklı bi alet var, kurdeleler falan sarılmış o mukavvaya ... göz göze geldik ... boruyu gözümün önünde salladı, döndü arkasını gitti.
- Naptın kadına be?!? ...diye sordu arkadaşlar, napicam ya? Öyle oturuyorum işte ... tanımam etmem manyağı. Akşam vakti bulaşmayayım şimdi falan dedim, poşetten bir bira daha çıkardım, açtım ... ikinci biramın ortasındayım ki ...
-danK- ...bir kere daha .... aAaAaAaAa dedm ... s*k*r*m ortasını, nedir lan bu!
- ben yolarım bunun saçını başını abicim ... diye atarlandım.
Arkadaşlar saçmalama falan diyerek sakinleştirdi beni ... hatun hala geberiyor gülmekten. Şeytan diyor, al oradan bi taş, akıt pekmezini ... kendi halimde oturuyorum, ne bulaşıyorsun yahu?
- bu gelecek, bak görürsünüz ... taktı kafaya ... gelecek gene.
...ya saçmalama, olmadı gidelim ... kavga çıkarmayalım falan dedilerse de sallamadım. Bir kere daha kafama vu-ra-ma-ya-cak ... nokta.
Kalktım yerimden gidip hemen yakındaki bayiden bir TaNea (bizim Hürriyet gibi bir gazete) aldım ... ortadan katladım, içine azıcık bira döktüm, bir kere daha katlayıp bacağımın altında iyice sıkıştırdım.
Takılıyorum ama gözüm hatunda, bir kere daha gelirse .....
....geldi de, on dakika falan ya geçti, ya geçmedi ... baktım kuşa dalacak kedi misali ufaktan yanaşıyor, menzile girmesini bekledim (bkn.avcıya pusu atmak) tam elindeki kurdelalı mukavva'yı kaldırmıştı ki bacağımın altından çektiğim TaNea'yı Bizans tekfuruna "bu babam için, bu da emmim için ..ama esas bu köyün delisi için..." dalan Kara Murat tadında tam da ağzının ortasına çaktım.
...resmen çTONK! etti gazete, deli yunanlı hatundan "ohş" diye bir ses çıktı, ben de zafer nidası patlattım -niHAHoHo- böyle bir afalladı, şaşırdı, olduğu yerde sallandı ... elimdeki gazeteyi gösterip havladım ona.
- Malaka!!! (pis bir küfürdür...)
...döndü gitti.
muHaHaHaHa!!! kim demiş intikam tatsızdır diye?
Epey bir güldük ... geyik de yaptık sonra.
- senden iyi tenisçi olur, nasıl çaktın öyle gelişine?
...falan - filan.
Sonra kalktık, bir taksi bulana kadar yürüdük ... arkasından da gemiye döndük. Sabah kalktık, kahvaltı ediyoruz ... çocuklar benim vukuatı anlatmaya başlamaz mı?
- ya ne gerek var? ...falan dedim ama efendi kaptan'a ballandıra ballandıra anlatıyorlar.
- sonra efendi kaptanım, bir de baktık bizim üçüncü böyle resmen havada perende atıp Jackie Chan gibi hatuna bi çaktı... baktık ki aPLa ayakkabılarından çıkmış ... Allah bilir hala yere düşmemiştir ... o derece yani.
efendi kaptan bunları dinledi dinledi ... sonra bana baktı ve basit bir soru sordu.
- üçüncüm, Haloa nedir biliyor musunuz?
- bilmiyorum efendim .. dedim (bilmiyordum harbiden)
- peki ... dedi sakince, ama hava değişmiş. Sessizce kahvaltıyı ettik.
Doğal olarak araştırdık .... Haloa nedir? Neyin nesidir? Meğer Haloa kadınların festivaliymiş, kadınlar o gün/gece boyunca başta serbest konuşma ve canları ne çekerse yapma olmak üzere bir çeşit -dokunulmazlık- kazanırmış.
... işin daha da kötüsü, o mukavva boru vardı ya? Hani üzerine kurdelere sarılı olan ... o şey ile seçtikleri erkeğe vurur ve onu kendisi ile birlikte -eğlenmeye- çağırırlarmış.
Yani ben iki kere davet alıp, davet'e icap etmemişim ... üçüncü davet denemesini ise şiddet ile cevaplamışım.
...kısmet nasıl tepilir? Islak TaNea ile kısmetin ağzının ortasına vurularak
Sonuç : İşte cehalet böyle bir şey
9 Yorum
Recommended Comments
Hesap oluşturun veya yorum yazmak için oturum açın
Yorum yapmak için üye olmanız gerekiyor
Hesap oluştur
Hesap oluşturmak ve bize katılmak çok kolay.
Hesap OluşturGiriş yap
Zaten bir hesabınız var mı? Buradan giriş yapın.
Giriş Yap