Galata'da Çocuk Olmak...
...evimiz üç katlı. Girişi üzerinde biz oturuyoruz, bizim üstümüzde de Babaannemgiller ...ihtiyaç olmadığından giriş katı kiraya vermiş bizimkiler. Madam Anuş ve oğlu Leon kiracımız. Madam eski kulağı kesiklerden, zamanında görmüş geçirmiş... emekli olmuş ama pes etmemiş, muhasebe öğrenmiş ... Beyoğlu esnafının defterlerini tutuyor.
Leon ise çok ağır spastik, anacığının bakımına muhtaç. Bizimkiler aslında ortak kullanım alanı olan ufak ama derli toplu arka bahçemizi Anuş'a terk etmiş, böylece leon bütün gün evde kapanıp daralmıyor, bahçeye çıkıyor. Anası Leon'a bir plastik kap vermiş, onunla oynuyor ve kedilerden çok korkuyor. Bahçeye kedi girerse "Mami!" diye başlıyor bağırmaya, Anuş evde değilse anam onu sakinleştirmek için aşağı iniyor ama nedense ben Leon'dan pek bi tırsıyorum.
Sokağımızdaki evlerin hemen hepsi zaman içinde kat planına dönüşmüş, her katta ayrı bir aile ... ayrı bir hikaye var. Komşumuz konyalı hallaç'ın oğlu kansızlık çekiyor. Anası oğlanı bize getiriyor, gün aşırı iğne yaptırıyor ama aynı kadın çocuklarının bizimle, yani mahallenin gayrı müslim veletleri ile oynamasını istemiyor. Cama çıkıp yarı beline kadar sarkarak bağırıyor "Kaç kere dedim şu gavurlarla oynamayın diye, gelin bakiim eve..."
Dar sokağın diğer yakasında, yani karşımızda avize'ci var, çok seviyorum o dükkanı. Burnunu tavukçunun vitrinine dayayan gariban hesabı gidip kristal avizeleri seyrediyorum, el imalatı avizenin her parçası ışık ile dans ediyor sanki.
Dükkancı arada çıkıp beni kovalıyor "Kuzum salya içinde bıraktın vitrini be, yapma be kuzum ... git hadi"
Kimi zaman mevlevihane'nin oraya inip dans eden -dervişleri- (çocuk aklı o kadar basıyor) çaktırmadan seyrediyor, ya da dayak yemeyi göze alırsak mevlüt okuttuklarında K.Paşa camiine gidip mevlut şekeri alıyoruz.
O kocaman akide parçalarını ağzımıza atıp yokuşu geri tırmanırken aşağı mahallenin veletleri peşimize düşer diye etrafı kontrol ediyoruz.
...mahallemizin bakkalı bir çeşit kamu görevlisi ve kısa vadeli borçlandırma uzmanı gibi. Bütün ay ondan alış veriş ediyor ve deftere yazdırıyoruz, ay başı geldi mi babam bakkala gidip -hafifliyor- defter kapatılıp, yeniden açılıyor. O defteri araklayıp (ay sonunda) bakkal'a geri satma fantazileri kuruyoruz.
...Sinagog var mahallede, kimi zaman arabalar arka arkaya dizilip yolu iyice daraltıyor. Ayin çıkışına gidip hiç de cimri olmayan Yahudi komşularımızın ikram ettiği lokumları ve mendil içinde verdiği bahşişleri alıyoruz. Cami - Sinagog ve Kilise arasında geçiyor günler, üstelik iyi de eğleniyoruz.
...anamın ısrarı ve terlik tehdit'i ile pazar okuluna gidiyorum. Nefret ediyorum Kilise'ye gidip saatlerce incil okumaktan, daha ikinci sayfada çişim geliyor. İzin alıp kendimi dışarı atıyor, biri peşime düşüp beni sınıfa geri sokana kadar bahçede oynuyorum.
Reverant her fırsatta beni anneme şikayet ediyor "Bak bu oğlan adam olmayacak, serseri olacak başımıza" diyor... sonrası malum tabi ... eve gelince anamdan dayak yiyorum ama derim olmuş sığır derisi ... saLLa ... daralıyorum abicim kilisede .... aaaa ... zorla mı ya?
Kulenin orada taksi durağı var, bir de çay ocağı. Arada kaçıp ocağa saklanıyorum ... özellikle anam beni aramak için sokağa çıkmışsa. Taksi esnafı olayı çözmüş ... anamın balata yanık, onlar da fark etmişler ...dikkat ile yaklaşıyorlar ona.
- Benim oğlanı gördünüz? ...diye sorduğunda, hep bir ağızdan
- Görmedik valla - billa ...diyorlar.
...hehehe... aslan abilerim ya!
Kulenin yaz kış serin taşlarına sırtımı dayayıp bin yıldır bu sokaklarda yaşayan atalarımı düşünüyorum. Onları da anaları elde terlik kovalar mıydı acep? diye merak ediyorum ... kovalardı her halde.
...o eski Galata'yı özlüyorum...
3 Yorum
Recommended Comments
Hesap oluşturun veya yorum yazmak için oturum açın
Yorum yapmak için üye olmanız gerekiyor
Hesap oluştur
Hesap oluşturmak ve bize katılmak çok kolay.
Hesap OluşturGiriş yap
Zaten bir hesabınız var mı? Buradan giriş yapın.
Giriş Yap