Kahire
...pek severim Kahire'yi. Özellikle Serbest/Freelance çalıştığım sıralarda Kahire benim için bir sıçrama noktası / üst'tü. Afrika'da bir yerlere mi gideceğim? Ya da işim bitmiş, eve geri mi dönüyorum? Önce Kahire'ye uğrar, tozumu ... toprağımı orada bir dökerdim. (G.Asya'da ki sıçrama noktam da Bangkok'tu ... onu ayrıca yazarım)
Özellikle uzun süre uçtuğunuz zaman uçak kabini içindeki filtre edilmiş hava + saatler boyu sigara içememenin etkisi ile kapılar açılıp yerel atmosferi kokladığınız zaman ülkeler/şehirler size "değişik" kokar. Afrika'nın geneli nemli/killi toprak ya da rusya paslı demir tadında olsa da Kahire bildiğiniz baharat kıvamındadır.
...İstanbul'da ki tarihi mısır çarşısına ilk kez girdiğinizde burnunuza yüzlerce çeşit baharatın kokusu aynı anda toslar ya ... işte uçak kapısı açıldığında Kahire aynen öyle kokar. Tabi ilk anda, dakikalar içinde o koku hissi azalır ... bir anlamda beyniniz ve koku reseptörleri yeni duruma uyum sağlarlar. Ama yalan yok, o ilk anın hissini pek severim.
Kahire değişik bir yerdir, ne aradığınızı ... nerede arayacağınızı biliyorsanız size garanti ediyorum bulursunuz. Benim aradığım/beklentim (Kahire için) genelde kafayı temizleme, sıfırlama olduğu için hep aynı rutini tekrarlardım.
Öncelikle otel ... pek çok "güzel" otel olmasına rağmen ben her zaman Hilton Nil'de ... yani Nil ırmağının kıyısındaki eski (...ve biraz da dökük) Hilton'da kalırdım. Aynı paraya kent merkezindeki -yeni- Hilton'da ya da Marriot kulesinde oda tutabileceğimi bilmeme rağmen nehir kıyısında konaklamamın tabi ki nedeni vardı.
İlk neden El Khalil'di ( Halil ) Khan el-Khalili veya türkçesi ile El Halil Hanı aynı ismi taşıyan caminin arkasındaki orta boy bir meydana ve meydana bağlı çarşı demektir. https://en.wikipedia.org/wiki/Khan_el-Khalili
Türk çarşısı'da (bizim kapalıçarşıya cidden benzer) denen Halil epey eğlencelidir. Hilton Nil'den çıkıp eski Kahire müzesine doğru nil kıyısında eller cepte yürürseniz bolca seyyar satıcı'yı mafi! yallah! diyerek geçmek zorunda kalırsınız. Ama az sabrederseniz Halil camisinin yanından dolanıp Halil meydanına çıkarsınız ki sizi burada küçük hasır tabureleri ve alçak masaları ile kave'ler beklemektedir.
Arka taraflarda (ön tarafta yani meydana yakın oturmak aynı zamanda seyyar! saldırısına açık olmak anlamına gelir) bir yere çöker ve seslenirsiniz ... Sevvi Şay! Şişha! ... yani çay ve nargile. Bizim nargile'den narin ve küçük olsa da arapların şişha dediği şey temelde aynıdır. Nane aromalı çayınız ve şişha'nız gelir ... artık keyfinize bakıp etrafı seyretme zamanıdır.
Halil'in ön tarafına turist otobüsleri gelir ... inen yolcular bilinç altı dürtü ile istavrit sürüsü gibi safları sıkıştırıp onları "güden" rehberin komutları ile üzerlerine saldıran seyyarları yararak El-Halil çarşısına yönelir. Seyyar'lar balık sürüsüne saldıran torikler gibi vur-kaç yapıp sürüden av kapma derdindedir. Bir turist boş bulunup yürümeyi keser ve ona teklif edilen dandik şeye ilgi gösterirse aynı anda on seyyar ona dalar ve "avı" resmen aptal eder. Rehber ve sürü tuzağa düşürülen turist'i kurtarabilirse ne ala ... kurtaramazlarsa eleman epey hafiflemiş, kadınsa hafiften taciz edilmiş ve elinde çarşıdan yarı fiyatına alacağı bir şeyler ile bulur kendisini.
Turist grubu halil'in girişini geçtiği an avcı/seyyar sürüsü dağılır, çarşı esnafı onları kovaladığı için meydandaki seyyarlar sokaklara girmez, çarşı içinde mal satan veya cazgırlık / hanutçuluk yapıp müşterileri dükkanlara sokan tayfa ayrıdır ... yani çarşı kapısındaki avcılar ile çarşı içindekiler birbirlerinin sınırlarına saygı gösterir.
El Halil'de belki de binlerce dükkan vardır. Ud telinden cibinliğe, kum taşı kolyeden yarı değerli mücevherlere, kaliteli baharattan mısır ketenine kadar neredeyse her şeyi satan bu mağazalara sadece bakmak bile insanı yorar. Paralel sokaklar çarşı içinin insan yoğunluğunu ve mısır'lı esnafın gürültünün hayırlı bir şey olduğu düşüncesini de hesaba katınca aklınızı bulandırır, insanı hiç bir şey yapmasa dahi yorar. Peki zevkli midir bu gezinti? Bence evet ... kahire'ye yolunuz düşerse Halil'i en az bir kere ziyaret edin, bolca pazarlık yapın ve paranızı sağlam yere koyun derim.
Genelde şişha'mı bitirip kalkar ve meydanın ucundaki eczaneye uğrarım ... küçük ama kapsamlı bir eczanedir burası. Humma, sıtma ve dizanteri ilaçları,deri kremleri, sinek kovucular, zehir serumları (yılan,çıyan,akrep vs.) ateş düşürücüler, tuz hapları ... kısaca Afrika'da ihtiyaç duyacağım tıbbi malzemeyi oradan alır ve bu defa nil'e sırtımı dönüp yaşayanlar şehrinin eğri,büğrü sokaklarına dalardım.
Turistler genelde Riché'ye falan gitse de https://en.wikipedia.org/wiki/Café_Riche ben daha geleneksel davranıp "esnaf" lokantalarında falafel ve fatta yemeği tercih ederim. bkn.zevk meselesi.
Kakuleli kahve, bir-iki cigara ve biraz daha kafa dinlemek için nehir kıyısındaki kafe'ler idealdir. Boğucu sıcaktan etkilenmemeniz için tavana monte edilmiş kocaman vantilatörlerin altında keyif çatarken güneş düşmeye başlar. Artık otele dönüp biraz uyuklama, duş alma, üstünü değiştirme ve gece hayatına akma zamanıdır.
Mısır'da eğlence mekanları hızla açılıp-kapandığı için "Nereye akayım?" sorusunun güncel cevabını concierge'den almakta yarar vardır ... onlara beklentilerinizi (örnek : çok parçalanmak istemiyorum, tekno müzikten ve lübnanlı @r@spulardan hazzetmiyorum) derseniz size mekan tavsiye ederler. Şimdi gelelim ulaşım işine ... ulaşım deyip geçmeyin, Kahire'de zor iştir.
Otelden veya civarından taksi'ye binecekseniz önce gideceğiniz yerin ismini/adresini (talep ederseniz ön bürodakiler bu bilgiyi bir kağıda sizin için yazarlar.) şoföre göstermeniz ve gidiş - dönüş için sıkı pazarlık yapmanız gerekir. Mısır'lı taksi şoförleri yarı yolda pazarlık bozmaları veya sizi istediğiniz yere değil, komisyon alacakları bambaşka bir noktaya götürmeleri ile meşhurdur.
İşin en kolay çözümü şudur ... arabanın ve plakanın resmini çekip (resim çektiğinizi şoföre göstererek) otel ön bürosu ile paylaşın ... pazarlığı sağlam yapıp elemanı gidiş-dönüş için tutun ama ona anlaşılan bedelin sadece üçte birini ödeyin ... geri kalan parayı beni istediğim saatte alıp otele geri getirdiğinde alacaksın diyin.
Bunu yaparsanız kelek yemezsiniz, aksi durumda maceraya yelken açarsınız
Sonuç : Eski Mısır'dan kalan anıtları gezmeseniz dahi Kahire eğlencelidir... severim, tavsiye ederim.
4 Yorum
Recommended Comments
Hesap oluşturun veya yorum yazmak için oturum açın
Yorum yapmak için üye olmanız gerekiyor
Hesap oluştur
Hesap oluşturmak ve bize katılmak çok kolay.
Hesap OluşturGiriş yap
Zaten bir hesabınız var mı? Buradan giriş yapın.
Giriş Yap