2019 Temmuz ve 2023 Mart arası tüm içerik ve üyelikler silinmiştir. Lütfen yeniden kayıt yapınız
×
Liderlik Tablosu
Popüler İçerikler
05-12-2011 tarihinde, tüm alanlarda en yüksek itibara sahip içerik gösteriliyor
-
Bu inceleme 2011 model Focus III 1.6 Ecoboost Titanium paketli 5 kapı HB araç ile ilgilidir, kendilerini yaklaşık bir aydır tanımaya çalışıyorum, erken izlenimlerim Yakup Çağatay'ın tanıtım yazılarından alıntılarla süslenmiş hali ile aşağıdadır. Son yazmam gerekeni en baştan yazayım da okuma tembelleri sıkıntı çekmesin, Focus'un 3. nesline çok çabuk ısındım, incelemede bu modeli sınıfına ve marka standartlarına göre sürüş keyfi, sürüş konforu, sürüş güvenliği ve performans açısından başarılı buldum ve hedef kitleyi de iyi tanımlamak kaydı ile alınası bir araç olduğu görüşündeyim. Kuşkusuz zaman içerisinde kullanıcı talepleri doğrultusunda iyileştirmeler gerçekleşecek ve bu haliyle dahi çok olgun bir izlenim uyandıran model daha da gelişecektir. Şimdi gelelim okuma meraklılarına yönelik açılıma. TASARIM Modeli incelemeden mutlaka Ford'un hedeflerini de gözetmek lazım. Yeni Focus ile Ford ilk kez dört kıta ve 120 ülkede standart bir modeli tüketicinin beğenisine sunmaya karar verdi. Bu da Kenya'lı ile çinli'nin, Brezilya'lı ile İngiliz'in ve hatta Amerikalının zevklerine hitap edebilecek bir model üretme gerekliliğini beraberinde getiriyordu. Hal böyle olunca uç tasarım öğelerinden uzak, genelde iyi kabul görmüş halefi ve Ford'un diğer modelleri ile ilişkisini koparmayan, herkesin kolayca beğenebileceği, ya da belki daha doğru ifade etmek gerekirse rahatsız olmadan benimseyebileceği bir modelin tasarlanması kaçınılmazdı. Sonuçta ortaya çıkanı hepimiz görüyoruz, nefret eden hemen hiç yok, ama ileriye bir tasarım adımı olarak algılayan ve sırf tasarımı nedeniyle araca hayranlık duyan da pek yok. Aslında yakından incelendiğinde Ford'un kinetik tasarım ilkelerine uyumlu, geniş ön panjur, gösterişli farlar, çamurluklardaki vurgulamayla daha da etkileyici hale gelen yüksek omuz çizgisi, bir-iki santimetre fark ile de olsa eski modelden daha uzun (hem boy, hem dingil mesafesi), daha dar ve daha alçak yapısı ile tasarım dinamik ve oldukça da etkileyici bir görüntü oluşturuyor. Yeni tasarım sürtünme katsayısını da 0,318'den 0,295'e düşürerek %7 oranında azalmasını sağlamış. Bu arada anlamsız tasarım öğeleri de yok değil, öndeki üçgen simetrik yan kör panjurlar (ya da adına ne demek gerekirse), sedanlardaki fazla oynanmış bagaj kapağı yapısı ve sedanın benzin depo kapağı buna birer örnek. Sonuçta tasarım zevk meselesi, bu araçta tasarım çoğu kişi için bir edinme kriteri olmadı ya da olmayacak büyük olasılıkla Kişisel görüşüm: Focus imrendiren bir tasarıma sahip değil, ancak çizgileri yine de ilgi çekici ve aracı özellikle siyah renk ağırbaşlı ve güçlü gösteriyor. Bence sınıfın tasarım şampiyonu hala Astra, dün yan yana durduklarında bunu bir kez daha anladım, ama Focus'a da hayranlıkla olmasa bile beğenerek bakabiliyorum. Tasarım öğelerinden HB'de özellikle beğendiklerim: + Benzin depo kapağının yerleşimi, + Yana doğru uzayan arka stoplar, + Kenardaki sahte panjur üçgenleri bir kenara bırakmak kaydı ile dinamik ön görüntü, özellikle seksi spoyler dudakları İÇ MEKAN Ses sistemi övgüyü hak ediyor. Bir arkadaşım araca bindiğinde "Aaaa Vertu mu yapmış bunu!?" diye hayretini gizleyemedi. Gerçekten Ford yetkilileri de bu sistemin tasarımında cep telefonlarından esinlenildiğini belirtiyor. Sağ tarafta sayısal tuşlar, solda ise kaynak seçim tuşları var. Ortada konumlanmış ses ayar düğmesi aynı zamanda açma kapama işlevini de yerine getiriyor, onun üstünde de beş yollu imleç sistemi var. Cihaz CD üzeriden mp3 çalabildiği gibi torpido gözünde yer alan USB veya 3,5 mm jak girişi ile değişik ses kaynaklarının bağlanmasına izin veriyor. Söz gelimi ben 16 GB'lık bir flash bellek takarak binlerle parça arasından seçim yapıp dinliyorum. Çok güzel! Ses kalitesi fazlası ile yeterli hatta fazla bas ağırlıklı denebilir, sanki subwoofer var gibi çalıyor. Ancak bas, mid, tiz ton ayarları, o da yetmezse değişik seçenekler sunan eşitleyici (equalizer) ile zevkinize uygun bir ses çıktısı almanız mümkün ve HiFi konusunda da oldukça meraklı ve titiz bir kişi olarak detaylı, doğal, keyif veren bir ses verdiğini, sık dinlediğim klasik müzikte bile çok doyurucu olduğunu söyleyebilirim.. Cihazın kullanımı da oldukça işlevsel ve sürüş esnasında dikkat dağıtmıyor. Burada parantez açıp bu tasarımın Sony'den daha iyi olduğunu belirtmeden geçemeyeceğim. Bluetooth üzerinden telefonu da ses sistemine bağlayıp tümüyle ses sistemi üzerinden kullanabiliyor, telefonun rehberine ulaşarak ya da ses sistemi tuşlarından numara çevirerek arama yapabiliyorsunuz. Ayrıca sesli komut sistemi de radyonun pek çok işlevine konuşarak kumanda etme imkanı sunuyor, binenleri çok şaşırtan bir özellik ve sorunsuz çalışıyor (hoş bu Linea'da bile iki sene önce vardı ayrı mesele). Sesli komut sistemi aynı zamanda klimayı kontrol etmek için de kullanılabiliyor. LCD ekranlı çift yönlü otomatik klima sistemi kumandaları ses sisteminin hemen altında ayrı bir bölmede yer alıyor. Görsel olarak şık, kullanım olarak da başarılı bir sistem. Havalandırma mazgalları çok yönlü ayarlanabiliyor, fan sessiz ve güçlü üflüyor ve klima kısa sürede soğutuyor. Isıtmalı ön cam nedeniyle buğu gidermede klimaya pek ihtiyaç kalmıyor. Klimanın hemen altında değişik kontrol düğmelerinin konumlandığı bir alan var, benim aracımda orada ön cam, arka cam ısıtma ve otomatik start/stop sistemi düğmeleri var. Genel görüntüye uyan, ulaşması zor olmayan bir düğme paneli olmuş. Orta konsol asimetrik yerleşimli vites kolu ve hemen solunda yer alan el freni kolu ile devam ediyor. El freninin sıradışı yerleşiminin avantajı belli: Kolçak ve bardaklıklar için iki koltuk arasında geniş bir alan sağlıyor. Ayrıca direksiyona yakınlığı nedeniyle el frenli manevralara meraklılara kolaylık sağlıyor. Dezavantajı ise vites kolunu biraz direksiyondan uzaklaştırması, ancak bu pratikte sorun oluşturmuyor, ben kendimi genelde seyir esnasında sağ dirsek kolçakta, sağ el vites topuzunda ve sol el 9 hizasında direksiyon çatalını üç parmakla tutar vaziyette yakalıyorum, o kadar rahat sürülüyor yani... Titanium harici donanımlarda da vites kolunun yeri değişmiyor, ancak kolçak olmadığından el freni normal yerinde ve vitesin sol yanında küçük bir eşya gözü bulunuyor. İç mekanda tavanda önde ve arkada birer tane olmak üzere LED'li iç aydınlatma üniteleri var, aynı zamanda okuma lambalarını da içeriyorlar, ışıkları güçlü ve göreceli geride, baş hizasında konumlandığı için sürüş esnasında yakılmak zorunda kalınırsa göz almıyor. Ayrıca kapı içi cepleri, açma kolunu, orta bardaklığı aydınlatan loş kırmızı bir LED ışıklandırma var, o da hoş (!), ancak zevk meselesi doğal olarak, beğenmeyenler menüden girip devre dışı bırakabilir. Far ayar düğmesi güzel tasarlanmış, kullanımı kolay, ayrıca güzel bir ayrıntı da yükseklik ayar düğmesinin gömük olması ve basınca çıkması. Böylelikle her yıkatmadan sonra ayarı düzeltmeye gerek kalmıyor. Farlar standart halojen, adaptif falan da değil, Xenon farlar X-paketle birlikte geliyor ve birkaç önemsiz ilave ile bu paketin maliyeti 5000 TL'yi bulduğundan bana cazip gelmedi. Şu haliyle bile farlar gayet yeterli. Gece yağmurda kullanırken dahi sıkıntı çekmedim. Sinyal ve silecek kumanda kolları da çok kaliteli ve kullanışlı. örneğin uzun far devreye girerken çat çat ses yapmıyor, kısa bir dokunma ile değişim gerçekleşiyor. Bu arada silecekler hassasiyeti ayarlanabilen yağmur sensörü ile düzgün tepki vererek çalışıyor, ortadan iki yana açılıyor ve camda silinmemiş nokta bırakmıyor. İşi bittiğinde de mahcup bir hareketle kaputun altına çekilerek aerodinamiyi bozma veya ses üretme gibi olumsuzluklara izin vermiyor, güzel bir detay. Genel anlamda iç mekanda insanı tatmin eden bir kalite hissi var. Hız kontrol sistemi direksiyon göbeğinin solundan, ses açma kapama, telefon açma kapama ve sesle kontrol düğmeleri ise göbeğin sağında yer almış durumda. Sonuçta direksiyon üzerinde toplam yaklaşık 20 hareketli parça ile onun birkaç misli işlevi kontrol ediyorsunuz ki bu belli bir öğrenme ve alışma süreci gerektiriyor. İç mekanda çok sayıda göz var, kapı içi cepleri oldukça geniş, far düğmesinin altında gizli bir göz, kolçak içinde geniş yer, dikiz aynasının hemen üstünde gözlük kılıfı, arka kapı içi cepleri, arka koltukların yanlarında ikişer cep, kolçak önünde iki bardaklık (biri küllüğü de içeriyor) bunlara örnek. çakmak ve küllük kolçağın önünde ulaşılması zor bir yerde ve sürüş esnasında kullanımı ciddi güvenlik açığı oluşturacaktır. Zaten küllük hemen stepnenin yanında ebedi istirihatgahına gitti. Ön koltuklar göreceli sert ve fakat çok rahat, ayrıca yan destekler çok iyi kavrıyor ve virajlarda koltuktan savrulmayı önlüyor. Ayarlanabilir bel desteği de konforu arttırıyor. Ancak beld destek ayar kolları kolçak tarafından kapatıldığı için kullanımı çok kolay değil. Zaten bir kez ayarladıktan sonra çok değişmeyeceği için bu da sorun değil. Arka koltuklar da rahat ancak bacak mesafesi sürücü iri, arkada oturan da iri olunca yetersiz kalabilir. Ancak ben önde, eşim arkada çok rahat sığdık. Yine de uzunluğu artmış bir araçta arka yerleşimin daha rahat olmasını beklerdim, maalesef yatık cam ve geniş ön konsol tasarımına gitmiş kazanılan alan. Bir de arka kafalıklar çıkıkken görüşü azalttığı, inikken de oturanda omuzların arasına basınç uyguladığı için nasıl ayarlayacağımı bilemedim. Uzun yolda arkada birisi oturacak olursa çıkartmaya karar verdim. Aykırı bir diğer özellik de (sanırım tüm yeni modellerde var) kapılar kapandığında B sütünu ile kapı trimi arasında kalan ve parmak girecek genişlikteki mesafe. Bir arkadaş bunu işçiliğin kötülüğüne bağladı mesela, ki alakası yok. Sanırım sürtünebilecek yüzeyleri azaltarak ek sesleri engellemek amacı güdülüyor. Bagaja da değinip motor özelliklerine geçelim. Daha önce de çok konuşuldu, "coupe" benzeri tasarım çizgisi nedeniyle arka oldukça alçak sonlanıyor, bu bagaj yüksekliğini olumsuz etkiliyor, buna bir de tam boy stepneyi ekleyince derinlik ve genişlik olarak yeterli ancak yükseklik olarak yetersiz bir bagaj söz konusu. Bu haliyle çok çocuklu ailelerin yaz tatiline çıkarken lastik tamir kiti alıp stepneyi köpüğü ile birlikte evde bırakması tek çare gibi görünüyor. Yine de çok dramatize edilecek bir durum değil ve zemin halısının altında kalan çok gözlü alan da birçok ıvır zıvırı ortadan kaldırıyor. Muhtemelen 2012 modellerindeki diğer bir iyileştirmede yarım stepne olacaktır. Bagaj kapağında içten tutacak yerler mevcut her iki tarafta ancak yukarıdan aşağıya çekip kendi haline kapanmaya bırakırsanız çok kuvvetli çarpıyor, ortalarda yakalayıp frenlemek gerek. MOTOR ve ŞANZIMAN Motor kaputu ön panelin sol alt yanındaki kolla açılıyor, ve kaputun sağında kolay ulaşılabilen bir kilit mandalı var. Kaput bildiğimiz sabitleyici çubuk ile sabitleniyor, asansörlü sistem henüz(!) yok. Motorun üstü izolasyon malzemesi ile doldurulmuş bir kapak ile örtülü, aynı şekilde altta da sıkıştırılmış elyafa benzer bir maddeden yapılmış kaplama mevcut. Birincisi ses izolasyonu için yararlı iken ikincisi de motorun temiz kalmasına ve aerodinamiğe katkı sağlayacaktır diye düşünüyorum. Tüm bakım ve ikmal noktalarına ulaşmak kolay. Bu arada çamurlukların içleri çok etkili bir davlunbaz sistemi ile kaplanmış ve bu davlunbazlar tekerleğin önüne ve yanına doğru birkaç santimetre uzuyor, tuhaf bir görüntü - sanki kesilmesi unutulmuş gibi, ne amaçla yapıldığı konusunda bilgim yok, ama çamurluk içlerini temiz tutmak veya araç altındaki hava akımını düzenlemek gibi varsayımlarda bulunabilirim. Araçta kullanılan EcoBoost motor hafif, komple alüminyum yapısı ile üç önemli teknolojiyi kullanarak verimliliği arttırıyor: merkezi olarak yerleştirilmiş yüksek basınçlı doğrudan enjeksiyon sistemi, düşük ataletli turbo ve çift bağımsız değişken zamanlamalı eksantrik (Ti-VCT). Bu kombinasyon daha büyük hacimli bir motorun güçlü düşük devir torkunu çok daha küçük bir motorun boyutları, ağırlığı ve yakıt ekonomisiyle sunulmasına olanak tanıyor ve dizelle benzinlinin performans avantajlarını birleştiriyor. EcoBoost motor 5700 d/d'da oluşan 180 BG'lik yüksek gücü, çok geniş ve düz bir tork eğrisiyle birleştiriyor ve 1,600-5000 d/d arasında 240 Nm tork sunuyor. Motor ayrıca geçici olarak turbo basıncını yükseltme özelliği ile sollama ya da sıkı hızlanma sırasında 15 saniyeye kadar süreyle 1,900 ile 4,000 d/d arasında torku 270 Nm'ye yükseltebiliyor. Kağıt üstünde böyle, peki gerçek hayatta nasıl? Motor Start/Stop düğmesi ile çok hızlı bir şekilde devreye giriyor ve daha soğukken bile sarsıntısız ve düzenli çalışıyor. Motor sesi özellikle rölantide iç mekana hemen hiç yansımıyor, hatta müzik dinlerken otomatik start/stop sistemi devrede iken motorun durduğunu çoğu zaman göstergelere bakınca fark ediyorsunuz. İlk kalkıştan itibaren ivmelenme güçlü ve istikrarlı. Geniş tork bandı nedeniyle sık vites değiştirmek gerekmiyor, neredeyse 1000 d/d'dan itibaren kesintisiz ivmelenme mümkün, ve bir üst vitese geçtiğinizde gene ideal tork değerleri ile devam ediyorsunuz. Ancak klasik Ford özelliği yine de hissediliyor, emisyon kontrolü adına gaz pedalı hareketlerine hafif (ama gerçekten hafif) bir ataletle cevap alınıyor, ya diğer bir deyişle "arkana tekme yemiş gibi" fırlamıyor. Muhtemelen bu etki nedeniyle daha önce forumlardaki performans meraklısı bazı arkadaşlarımız bu motordaki beygirlerin kalitesi konusunda kuşkuya düşmüşlerdi. Sonuçta bir yarış arabası değil, sportif bir aile arabası söz konusu, ancak bu motorla her şartta kesinlikle çok akıcı, hızlı, keyifli ve konforlu bir sürüş yapmak mümkün. Diğer bir deyişle motor çok ama çok tatmin ediyor. Turbo motorlardaki manifold özelliği nedeniyle kabine yeterince ses gelmemesi ve sportif araç sürüş algısının sağlanamaması yüzünden Ford emme sistemine bir "ses üreticisi" eklemiş, bu seçilen motor frekanslarında sesi güçlendirerek, hoşa giden motor seslerini kabine aktaracak şekilde ayarlanmış. Sistem normal yolculuk sırasında düşük ve konforlu bir gürültü düzeyi sağlarken, hızlanma sırasında hoş, sportif denebilecek bir ses sağlıyor (komik ama etkili). Motoru 115 BG TDCi ile karşılaştırmak gerekirse düşük devirden ivmelenmesi sanki daha bir akıcı, tork ve buna bağlı çekiş ikisinde de benzer, ancak dizelin 3500-4000 d/d'da soluğu tükenirken benzinlide 5500-6000 devire kadar akıcı ve etkili bir hızlanma sağlanıyor, bu benim için önemli bir keyif faktörü 6 ileri şanzıman da motorla mükemmel uyum içerisinde, vites aralıkları gayet iyi seçilmiş; vites yolları oldukça kısa, geçişler çok net ve kolay, sık sık zevkine vites değiştirmek geliyor içinizden. 5 ve 6.vitesler tasarruf vitesi gibi düşünülmüş, 5.viteste 1000 d/d hızı 40, 6.viteste ise yaklaşık 47 km/saat; diğer bir deyişle 3000 d/d ile 6.viteste 140 km/saat üzerinde bir hızınız oluyor. Bu düşük oranlara rağmen üst viteslerde bile güçlü tork nedeniyle ivmelenmede hiçbir zaman eksiklik hissedilmiyor. Maksimum hızı hiç denemedim ama muhtemelen 5.viteste ulaşılabilir olduğunu düşünüyorum. Otomatik Start/Stop sistemi araç boşta dururken, frene basıldığında, örneğin trafik ışıklarında, otomatik olarak motoru durduruyor ve sürücü hareket etmek için debriyaja bastığında motoru yeniden çalıştırıyor ve araç dururken harcanan yakıttan tasarruf ediyor, bu miktar benim trafik ve kullanım şartlarımda 0.4 l/100km civarında. Otomatik sart/stopun gerçekleşmesi için akünün dolu, motorun sıcak olması ve klimanın devrede olmaması gerekiyor. İstenmezse konsoldaki düğme vasıtası ile veya debriyajı basılı tutarak sistemi devre dışı bırakmak mümkün. Sistem artık çok hızlı ve güvenli çalışıyor, başta kafasına göre takılıyor ve bazen devreye giriyor bazen girmiyordu, küçük bir araştırma sonrasında aracın sergi alanından şasi kutup başı sıkılmadan çıkarılmış olduğunu fark ettim, sıktıktan sonra her şey normale döndü. Bu sistem gerekli mi derseniz çok kolay cevap veremem, çok hızlı devreye girmesi, biraz ağır dur kalklı trafikte sürekli motorun kapanıp açılmasına neden olabilir, bunu debriyaj yolu ile kontrol etmeye çalışmak da ayrı bir stres konusu. Ayrıca bu kadar sık durdur-çalıştırın uzun vadeli sonuçları konusunda henüz fazla bilgi ve deneyim birikimi de yok. Kısacası aracında bu sistem yok deseler hiç üzülmezdim. Bu arada daha 1000 km yapabildim, hepsi şehir içi, ekonomi odaklı kullandığım da söylenemez, tüketim göstergesi şu anda 7.8 - 8.2 l/100km arasında göstermekte, sanırım ve umarım daha da düşer zamanla. bu haliyle bile bence çok iyi bir değer. Bir-iki kelime de aktif ızgara sistemi üzerine: ön panjurun hemen arkasında radyatöre giden hava akımını kontrol eden bir ızgara sistemi var. Motor soğukken lameller kapanarak hava girişini kesiyor ve ısınma daha hızlı gerçekleşiyor, ısınınca da açılıyor ve radyatör soğutuluyor. Doğal olarak kışın soğuk havalarda bu sistem kapalı kalarak hem hızlı ısınma hem de aerodinamiye olumlu katkı sağlayarak tüketimi düşürüyor (ihmal edilebilecek bir düzeydedir olasılıkla). Antalya'da pek kapalı kalabileceğini de zannetmiyorum bu arada... Gerçekten motor henüz çevre ısısı düşük olmasa bile şaşılacak derecede çabuk ısınıyor ve birkaç dakika içinde start/stop devreye giriyor. Ancak fark ettiğim diğer bir husus da eski aracımın aksine bunda stop ettikten sonra çok daha sık ve uzun süreli fanın çalışmaya devam etmesi, hele ki hava sıcak değilken bunu yapması ilginç. Alttan üstten izolasyonlu motor yazın +35 derecelere bakalım nasıl dayanacak... SüRüŞ öZELLİKLERİ Müthiş, evet aynen öyle, müthiş. Direksiyon sistemi elektronik destekli, direksiyon aktarma oranı kısaltılmış (16:1'den 14.7:1'e), tur sayısı da düşürülmüş (2.6), böylelikle hızla tepki veren bir direksiyon sistemi sağlanmış, elektronik destek motor gücünden çalmadığı gibi hız arttıkça sertleşecek şekilde de programlanmış, park ederken pamuk gibi dönen sistem yüksek hızlarda direnci arttırarak güvenli hale geliyor. Bununla beraber dönüş çapının 10.6'dan 11 m'ye uzadığını da belirtmek gerek, manevralarda biraz sevimsiz bir sürpriz olarak kendini belli ediyor. Gövde yapısında yüksek güçte çelikler %55 oranında kullanılarak gövdenin esnemeye direnci ortalama olarak bir önceki nesilden %47 daha yüksek hale getirilmiş. Burulmaya karşı sertlikte eski modelden %15 daha fazla. Dinamik özellikleri iyileştirmek ve daha sessiz ve yumuşak çalışmayı sağlamak için bağlantı noktalarındaki yerel sertlik %75'e varan oranlarda arttırılmış. Tatlı sert dengelenmiş süspansiyon sistemi ile birleştiğinde tüm bu yapısal değişiklikler adeta ray üzerinde gidiyormuş etkisi ile eğilmeden bükülmeden her türlü virajı hızla dönebilen bir araç çıkarmış ortaya. Virajı görüyorsunuz, direksiyonu kırıyorsunuz ve bir anda viraj geride kalıyor. Şimdiye kadar yardımcı sürüş sistemlerini devreye sokacağım bir durum olmadı, genelde fazla zorlandığında hafif bir burundan kayma meylini hissettim, incelemem devam edecek. Yardımcı sürüş sistemleri demişken fiyakalı listeyi buraya da eklemiş olalım, elektronik denge programı (ESP) şunları içeriyor: * ABS fren sistemi, ayrıca Elektronik Fren Gücü Dağıtımı (EBD) ve Viraj Fren Kontrolü (CBC) * Acil Fren Desteği (EBA), Elektronik Fren ön Hazırlığı (EBP) ve Acil Fren Uyarısı * çekiş Kontrol Sistemi (TCS), Motor çekiş Kontrol Sistemini (ETCS) ve Fren Kilidi Diferansiyeli (BLD) * Hidrolik Arka Dingil Takviyesi (HRB) * Motor Yavaşlatma Tork Kontrolü (EDC) * Dinamik Tork Kontrolü (TVC) * Yokuş Kalkış Desteği Antalya'nın sıcaktan parlamış cam gibi kaygan asfalt yollarında özellikle hızlı kalkışlarda TCS çok etkili, kaydırmadan sağa sola çekmeden hızlanmaya imkan veriyor. Aynı şekilde ESP de aracı çok fazla frenlemeden yola sokacak düzenlemeleri çaktırmadan ve gayet başarılı yapıyor. Ani ağırlık değişimleri iyi tolere ediliyor ve Focus I için ben viraj ustası derdim, bu durumda buna ancak sihirbaz diyebilirim. İki küçük eleştiri ekleyebilirim, ilki Mk.1 ve Mk.2 Focus'lar yolu daha keskin hissettirirdi, direksiyonda milimetrik ayarların sonuçları, yol yüzeyi vb kolay anlaşılırdı. Mk.3 bu konuda biraz daha kibar, yanlış anlaşılmasın etkili, hassas ve hızlı yönlendirme mümkün ama his biraz daha künt işte. Tarifi zor yaşamak lazım, eski Spor Trend'i bu anlamda arıyormusun derseniz kesinlikle hayır, ama fark var, yenisi daha Golfvari... İkincisi süspansiyon ilginç bir progresif yapıya sahip, çok yüksek yük binene kadar çok az yatıyor, ancak yük daha da artınca biraz abartılı bir yatma ya da mesela çok sert frenlemede öne yığılma gözleniyor; bu biraz şaşırtmakla beraber aracın iz sürüş ve frenleme mesafesini kesinlikle olumsuz etkilemiyor. Ne demek istediğimi ESP performansını gösteren videoda anlamak olsaı belki: http://www.euroncap....0b-45b5f4c09b9e Peki konfor ne alemde? Daha önce de yazdığım gibi süspansiyon tatlı sert, küçük engebeleri pek rahatsız etmeyecek düzeyde hissediyorsunuz, genelde iyi emiliyor; büyük kasislerde ve yüksek hızda ise çok başarılı, hem göreceli iyi emiyor hem de kontrolsuz salınımlara izin vermiyor. Genel olarak birlikte gelen Conti Premium Contact 2 215/55-16 lastiklerle süspansiyon iyi bir uyum içinde ve sürüş keyfine kesinlikle olumsuz katkısı yok. Ayrıca kabin gürültüsü de çok makul düzeylerde, lastik gürültüsünü neredeyse hiç almıyor, motor sesi zaten yapay olarak içeri veriliyor, bir tek 90-100 km/saat civarında biraz daha net hissedilmeye başlanan rüzgar sesi olabiliyor ki o da rahatsız edici düzeyde değil. Son olarak iki kelimeyle frenler: çok iyi. önde 30 arkada 27 cm çapında diskler aracı kaymadan, savrulmadan, ve ABS'ye pek nadir ihtiyaç göstererek etkileyici bir şekilde durduryor, fren pedal hissi, sertliği ve yolu da tam kıvamında. Eleştirecek bir şey bulamadım. SONUÇ İşteyken bile biran önce işi bitirip gezmek istiyorum hala, bakın dikkatinizi çekerim eve gitmek değil gezmek, mesela bu akşam eve Burdur-Isparta üzerinden gidesim var. Şimdilik öyle bir şey! Bakalım zamanla heveste azalma, eleştirilerde belirginleşme olacak mı? İzlemeye devam edin.3 puan
-
Peugeot yeni 208'i 2012'de satışa sunacak Detay video Resimler3 puan
-
3 puan
-
Bu espiri kalitesine bayılıyorum. Hayatımda katıldığım en kaliteli forumlardan biri inan. Teşekkürler FocusClubTr :claps:2 puan
-
Ben de kibarca anlatmaya çalıştım işte yeni araç almışların sazanlığından faydalanıyorlar diye. Bakımı da çok önemsiyorsanız ucuz yollu halini de bonus olarak ekledim. Karar vermekte hala sorun varsa kesin çözüm önerebilirim: Yazı - Tura (bu ciddi bir açıklamadır)2 puan
-
Ayarlar ==> Sürücü Yardımı ==> Çekiş kontrolu ESP'ye gelince... Düşük hızlarda denemek iÇin kaygan zemin bulmanız lazım, buzlu, karlı, ıslak veya toprak. Hafif sağ sonra sertÇe sol (ya da yol durumuna göre tersini) yapın hemen fark edersiniz... Yolun boş olmasına dikkat edin lütfen, aÇık alanda, toprah saha, yağmurda boş otopark alanı vb. yapmak en iyisi.. Ayrıca ESP bir mucize yaratmıyor, pekala kayar ve Çarparsınız, ESP'ye güvenip olmadık hızlara Çıkmaya kalkmayın. Fizik kuralları ESP falan tanımaz! Bir de ESP'nin burundan kaymada Çok büyük etkisi yok, araÇ zaten kayarak kendini frenliyor. Ancak viraj iÇinde fren yapma yanlışlığı gibi ani ağırlık değişimlerinde arkanın kopmasını engellemede etkili oluyor. Yineliyorum mucize beklemeyin, efendi kullanın lütfen...2 puan
-
Yurt dışı forumlarında yakalanmış. Hindistan FORD sitesinde yeni ecosport ile ilgili bir iki teaser var. Ön yan ve arka tasarım net gÖrülüyor. ecoboosttan bahsediliyor (1.0 T olması kuvvetle muhtemel) .. image not available altındaki kutucuklara mouse u gÖtürün. Bu araba ve Bmax FORDun en büyük eksiklerinden biriydi. Ecosoprtun buı nesilde global olması bekleniyor. http://www.india.for...YPage&site=FIPL EDİT: Tanıtıldı 18 ay içinde avrupa'da satışta1 puan
-
abi Ecobostumuz yokki yürüyüp gidelim bizde hızlandırmaya çalışıyoruz işte1 puan
-
1 puan
-
Doğru motorla yanlış işler, ya da yanlış motorla doğru işler yapıyorsun, hangisi daha baskın karar veremedim1 puan
-
Ben hemen tavsiyemi yazıyorum MegaChips Mehmet Gazihan bey, sitemize bilir..109 ps'i 136 yapıyordu...Motoru min düzeyde zor bırakarak.. Öyle çok olması iyi bişey değil..115'de muhtemel 14x felan olur... http://www.chiptuning.com.tr/1 puan
-
Ama tanıdığınız 1.5 dizel motora 150Hp lik bir güçle zaten enjektör ve turbo aksamı biraz hassas olan bu üretimlerde risk almış bence. Chipleyecekseniz bile ilk adımdan öteye gitmemeniz faydanıza olabilir, gerçi zevk meselesi olduğundan risk almaya değebilir bazen.1 puan
-
Chip'i koyarım, megane'ı oyarım diyorsunuz. Takdir ediyorum.1 puan
-
Bence hiç girmeyin derim, çünkü işin içine o garip kelime girince "chip " işler değişiyor. O araba 150 hp güç üretiyorsa 320-350 nm arasında tork üretiyordur. Yani büyük problem. İşin içinde çok ciddi bir iddia yoksa sadece deneme amaçlı deneyin derim, hem sonucu görmüş olursunuz.1 puan
-
105Hp lik Dci motor yolda zaten Focus u zorlayan bir makina, geçemese de güle oynaya da aynada kaybedemiyorsunuz, bu yüzden chipliyse o kazanacaktır. 133Hp dizel Focus umla otm. C180 i geçiyordum, standart Focus ları daha rahat biçimde..1 puan
-
Onun sensörü otomatik park sensörü ile aynı işte. Camdaki sensörden kastım oydu aslında. Yağmur sensörü değil kastettiğim. Eksik yazmışım.1 puan
-
1 puan
-
1 puan
-
Bu arada bilgi olsun. Far yükseklik ayarı arabanın içinden yapılmaz. Ya-pı-la-maz. Far ayarı kaput açılır, far yükseklik ayarı tornavida ile patern üzerinde hem sağa sola yönü doğru olacak hemde yüksekliği doğru olacak şekilde ayarlanır. Bunun başka bir yolu yok. O içeride yaptığınız kısa süreli değişikliklerde ince ayar sadece.1 puan
-
Ben de beğendim ama "yoldan başka bakacağın tek yer göstergeler olsun" der gibi yukarı alınan göstergeler biraz tuhaf görünüyor, burdan. Bu araç eski nesline göre -110 / 180kg olacak ve bu sayede sürüş ve ekonomi düzeylerinde ilerleme kaydedilecek, iç mekan eskiye göre daha kaliteli olacak. Hatırlayanlar vardır; eskiden şimdiki Ford lar gibi Peugeot lar da sürüş kaliteleri ve performanslı modelleriyle sükse yaparlardı, eğer açıklamalar balon değilse daha keyifli bir araç olacağı kesin gibi.1 puan
-
the dark knight rises'ı bekliyorum... c.nolan yine döktürmüştür.. http://youtu.be/dSn72h_6I9Q1 puan
-
haftanın filimleri seyredilebilir... immortals warriors straw dogs cacth.44 bruce willis var1 puan
-
1 puan
-
1 puan
-
bu donanımla ülkemize hayatta gelmez... Gelse dünya kadar para isterler..1 puan
-
1 puan
-
niye sinirlendiniz onu anlamadım ben boya korumanın yararlı olup olmadığını sordum. kendim mi yapayım yoksa ustasına mı yaptırayım diye sormadım ki.. eğer yaptırılacaksa ustaya yaptırılmasını savunuyorum gördüğünüz üzere. ama asıl sorum, yukarıda da açıkça görebileceğiniz üzere, genel olarak boya korumanın elzem bir konu olup olmadığı...1 puan
-
1 puan
-
1 puan
-
1 puan
-
model:2011 focus 3 motor:style plus 125 ps HB gri KM:5100 ses sistemi:jameson anfi+jbl subwoofer 2500 watt1 puan
-
teşekkür ederim.. inşallah, en kısa zamanda...1 puan
-
Güle güle kullanın... Araç bayi çıkışı halı paspasla geliyor, satıcının kauçuk paspas verme zorunluluğu yok. Zaten Mk.3'e uygun doğru dürüst kauçuk paspas da pek yok piyasada. Otokoç'un güzel bir trafik seti/ilk yardım çantası var. Onu isteyin. Vermeleri önemli bir jest ve her müşteri bu jesti hak ediyor. Bunun dışında boya koruma, park sensörü vb. özel ikramlar pazarlık aşamasında talep edilebilecek şeyler, biraz geç kalmışsınız bu tür istekler için, zaten verilmesi de kural değil. Tevfik arkadaşım yazmış, rutin kontrol edilmesi gerekenler: 1. Lastik havaları ön/arka 31 psi olacak 2. Akü bağlantıları sağlam ve sıkılmış mı? 3. Akü kapağı var mı? 4. Bagaj kapağı iki yanında kauçuk stoperler yerinde mi? 5. özel benzin hunisi var mı (torpido gözündedir), aksi halde yolda istasyon dışında ikmal yapamazsınız, ya da katkı dökemezsiniz depoya. 6. Bagajda kriko vb. aksam tamam mı? Aklıma gelenler bunlar. Keyifle kullanın!1 puan
-
biraz öyle olmuş tüm üyelerimiz...aracı teslim almadan....paspas takımı...trafik seti...yangın söndürme tüpü ve park sensörü..yada altüst koruma isteyip bedavaya getirebilecekleri nihayetinde teslim aşamasında lastik basınclarını kontrol ettirmelerini söylüyoruz...bir konuşun iyi niyetle çözmeye çalışın eger umursamaz tavır takınırlarsa sorununuzu otosan müşteri temsilciliklerine teelfon yada..mail atmakla çözebilirsiniz...ama ilk önce satış temsilcinizle ya herkes almış benim eksik çıktı falan gibi ....konuşunki sorun tatlıya bağlansın...hayırlı olsun lastik basınclarıııııı kontrol lütfen.........kazasız belasız sürüşler...1 puan
-
açık arttırma usulu alınıyor abicim onlar. Ufak tefek masrafları çıkıyor. Modeline görede 3-4bin lira karın olabiliyor.1 puan
-
1 puan
-
Isıtmalı silecek suyu yok ancak su tankındaki su donmaz. Tabi gidip çeşme suyu koyarsanız donabilir. He diyorsunki ısıtmalı cam öndeki arabanın lastiğinden gelen çamuru bile temizler.. Onu da yanlış anladın.. Isıtmalı silecek püskürtme memesi demek suyun çıktığı yerde ufacık elektrikli ısıtıcı olanı demek. 20 lira falan tanesi. Atla deve bir para değil yani. 2001 yılında SW bir focus almıştım ona bizzat kendim ekledim. Adı büyük kendi küçük bir donanım. Zira evet püskürtücünün ucunu ısıtıp buzunu çözüyorsunuz ama o kadar kar kış olmadığı için neredeyse hiç kullanmıyorsunuz. Doğu illerinde oturan arkadaşların belki işine yarar ama bu taraflar için son derece gereksiz.1 puan
-
O kadarda korkma o kadar para verdik yahu ben geçenlerde 150 km ile iki araca makasa girdim ani manevralarda Esp hemen devreye girip aracı toparladı.Hani sen devam et arka sağlamda der gibiydi ESP1 puan
-
Ooooldu canım Ule fıskiye donmuşsa neydeyim ısıtmalı ön camı, Tango yla az mı rezillik çektim bu yüzden! En ideali -ısıtmalı silecek suyu deposu vb donanım yoksa- suya donma derecesini aşağı çekecek karışımlar atmak, bulursanız benzin istasyonlarından Würth ün serçemsi parmak boyundaki katkılarından edinin; donmayı engellediği gibi inatçı böcek vb kalıntılarını da kolayca söküyor camdan.1 puan
-
mert duymayız senden üstadlar durumu özetlemiş forumda silecekleri benden ogrenmıs olsun benimkileri kırdılar 570 tl Çiffti artı aynadakı sinyal 70 te o1 puan
-
Yakup abi için FORD otomobil üreten bir marka değil yaşam tarzı1 puan
-
2,0 tdci Ahh Ahh chipledinmi katliam yapar1 puan
-
Olabilir evet Yukardaki maket değildir bence Bakınız1 puan
-
Abi ist'da çok görüyorum adam olmayacak yerde olmacak zamanda bir çarpmış , far tampon zarar görüyor... sıkışık trafikde dalan insanlar için çok iyi olmuş...Veya benim gibi telefona bazen bakıp önünü görmeyenler için daha öyle çarpmadım ama bir keresinde son anda fark ettim ve AYFC'yi çalıştırdım.... Active Yakup's Feet Control1 puan
-
Bir önceki mesajımda bunu cevaplamayı unutmuşum. Karter koruma var, ana kirden korumak için darbeden değil... Altta sıkıştırılmış elyaf gibi bir kaplama var, bu hem motoru toz toprak ve sudan koruyor, hem aracın altındaki hava akımını rahatlatıyor. Ancak kesinlikle darbelere karşı dayanıklı değil. Zaten bugüne kadar hiçbir Focus'ta darbe dayanıklı karter koruma olmadı, nedeni de önden çarpma durumlarında burun kısmı enerjiyi emer ve sürücü kabinine yansımasını önlerken motorun yoldan çekilmesi gerekiyor sürücünün kucağında bulmaması için, bu durumda aşağıya düşmek dışında çözüm yok ve karter muhafazası bunu engelleyeceği için takılmıyor ve sonradan takılması da önerilmiyor. Yeni Focus'un altını merak ediyorsanız işte: Yedek Foto1 puan
-
Yakup eline sağlık ve de teşekkürler.... Başka bir forumda yazdıklarımı burada da tekrarlayayım, Elantra özelinde değil de genelde şöyle bakıyorum olaya: Söz gelimi orta sınıf: Başı Alman üretimi çekiyor, VW, Opel, Ford vb., Fransızlar ve İtalyanlar farklı kulvarlarda bu düzeye yaklaşıyorlar, ama ergonomi eksiklikleri var, daha doğrusu ülke alışkanlıkları ve beklentilerine göre farklı yorumları var. Japonlar da yıllar içinde evrimleşerek bu düzeye geldiler, onların da farklı yorumları var, ancak işçilik, malzeme kalitesi, dayanıklılık gibi sorunları çoktan hallettiler. Bu düzeyde fiyatlar da birbirine çok yakın ve donanım farklılıkları ile birbirlerinden müşteri çalmaya çalışıyorlar. Tabii şoven eğilimleri bir kenara bırakıyorum, Almanya'da VW, Fransa'da Peugeot/Citroen, İtalya'da Fiat açık ara önde satıyor (bir bizim markamız olamadı ama genelde Almancı takılıyoruz). Kore kökenliler (Hyundai/Kia) hızla evrimleşiyorlar, ama henüz süreci tamamlamadılar, otomobil kültüründen nasibini alamayacak kadar yeniler, hala biraz taklitle ve masa başında teoride geliştiriyorlar araçları, rekabetçi olabilmek için de fiyatı düşük tutuyorlar, maliyeti düşürmek için de en iyi malzemeyi kullanamıyorlar hali ile. Bunu araca oturur oturmaz bugün bile hem de en yeni modellerde hemen fark ediyorsunuz. Yaratıcı fikirler ve çözümlerle daha önce yapılmamışı yapmaya çalışarak, özellikle elektronik donanıma ağırlık vererek de piyasaya girmeye çalışıyorlar. Sonuçta fiyat kalite oranı düzgün, bu nedenle beklentilere göre değişmekle beraber pek ala kabul edilebilir ve iş görür ama çoğunlukla ruhsuz bir araç üretmiş oluyorlar. Tabii bu arada kalite yükseldikçe fiyatlar da yükseliyor ve artık arada uçurum farklar olmuyor... örnek mi, Kia Proceed'e 54.000 TL teklif aldım, Focus EB'u 51.000'e aldım, biri dizel bile olsa, hiç düşünmedim bu kararı verirken. Son söz: Ben hala Avrupa araçlarındaki yılların oluşturduğu otomobil kültürünün sağladığı kullanışlılığı ve gustoyu seviyor ve vazgeçmem diyorum. Ama Kore arayı kapatmak için canla başla uğraşıyor!1 puan
-
Bu Hyundai ile Jay Leno bikaç yıl önce dalga geçmişti programında, Hyundai sadece yokuş aşağı hızlanabilen bir araba gibi bir laf etmişti yanlış hatırlamıyorsam ve hyundai nin sahipleri ya da sahibi bu lafa çok içerlemiş ve Hyundai i dünyanın en iyi, en büyük otomobil markası haline getireceğine yemin etmiş falan diye okumuştum yıllar önce, hafızamı yokladığımda bu kadarı çıktı. Bilenler olabilir belki, Hyundai gayet iyi işler yapıyor. Bknz Genesis Coupe1 puan
-
Çok değerli bilgiler bunlar abi Allah seni başımızdan eksik etmesin1 puan
-
Emre'nin dediği gibi her dakika kullanılmayan seyler gibi, Foruma hareket katmak için çabalıyoruz amacımız konuşmak Sevgiler1 puan
This leaderboard is set to Istanbul/GMT+03:00
Focus Club Türkiye
Bu sitenin işleticisi, bu sitede yer alan bilgi, yazı ve makalelerin doğrudan veya dolaylı olarak kullanılmasından dolayı oluşacak zararlardan sorumlu tutulamaz. Kaynak gösterme kuralına uymak şartıyla, bu sitede yer alan yazı ve makalelerin belirli bir kısmına atıf yapılmasına, link verilmesine izin verilmektedir. Kaynak (canlı link) gösterilmeden yapılan alıntılara ise izin verilmemektedir. Sitemiz, hukuka, yasalara, telif haklarına ve kişilik haklarına saygılı olmayı amaç edinmiştir.