2019 Temmuz ve 2023 Mart arası tüm içerik ve üyelikler silinmiştir. Lütfen yeniden kayıt yapınız
×
Liderlik Tablosu
Popüler İçerikler
28-12-2011 tarihinde, tüm alanlarda en yüksek itibara sahip içerik gösteriliyor
-
Bak gene aynısını dedin.. - Senin focus II nin ciddi bir banyoya ihtiyacı vardı ama sen anlamadın onun derdinden.. DÖrt tekerin altına birer kiremit koyup o kiremitler eriyene kadar yıkamış olsaydın bir daha asla sana sorun çıkartmazdı.. - Mişli geçmiş zaman kullanılan cümleler herdaim muğlaktır.. - Ömrü hayatımda en uzun süre ile kullandığım arabam 2008 modenodur. Temmuz 2007 de aldım temmuz 2010 da sattım. Ne iç ne dış kapı koluna bir nane olmadı. Ki mondeonun dış kapı kolları focus ile aynı. Turbo için yararlı birşey olmuş olsa tüm turbo dizel araçlarda turbo timer olurdu. Ama hiçbir üretici ne benzinli ne de dizel turbo araçlarına turbo timer koymuyor. Fi tarihinde yağlama sistemi doğru dürüst olmayan dandik motor tasarımları yüzünden ortaya atılmış bir fikirden başka birşey değil. Arabanızı rÖlantide çalıştırarak anca DPF nin tıkanmasını hızlandırırsınız, süpaplarının erken kurum bağlamasına neden olursunuz. İster benzinli isterse dizel olsun tüm turbo araçlarda varacağınız yere varmadan Önce aşırı tempolu falan kullanmadıysanız, arabanızın motorunu beklemeksizin kapatmanızda hiçbir sakınca yok. Tekki motoru durdurmadan Önce gaza falan basmış olayın. RÖlanti devrine düşmüş araçta motoru rahat rahat stop edebilirsiniz. O da zaten arabayı park edip boşa alma ve hadi abarttınız diyelim emniyet kemerinizi açmanıza denk gelen süre kadar falandır. Beklemeye falan gerek yok. O bekleme hikayesinin çıkış noktası da şu, turbonun mili bilmem kaç yüz bin devirde dÖnüyormuş, arabayı stop ettiğinizde de bir süre dÖnmeye devam ediyormuş, o esnada yağlama olmadığı için mil orta uzun vadede boşluk yapıyormuşmuş.. Deli saçması.. Arabayı stop ettiğinizde motor dÖnmez. Motora hava girişi olmaz. E girmeyen hava çıkamazda haliyle.. O durumda da turbonun türbin tarafındaki pallerini dÖndürecek hava akışı olmadığı için turbo dÖnmeye devam falan etmez. Bu benzinli içinde bÖyle dizel içinde bÖyle. Kaldı ki yeni nesil Euro4 ve Euro5 motorlarda dizellerde de gaz kelebeği var ve elektronik kontrollü. Arabayı stop ettiğinizde de küt diye kapanıyor. Dolayısı ile turbonun ne türbin tarafında ne de kompresÖr tarafında bir hava akışının olması sÖzkonusu değil.. Yani arabanızı boşu boşuna rÖlantide çalıştırıp havayı kirletmeyin, boşa mazot yakmayın, milletin kafasını şişirmeyin. DPF işini zaten yukarıda yazdık.. He neden motoru stop etmeden Önce gaza basmış olmayın yazdım, e motoru durdurmadan Önce gaza basarsanız motoru durdurduğunuzda turbonun türbin tarafına giren hava olmadığı için pallere (kanatcıklar) aşırı yük binecektir. İşte bu tehlikeli.. Pallerden bir iki tanesi kırılıp yamulursa işte o zaman iyimser tahmin turbo alırsınız, kÖtümser tahmin motor alırsınız.. Gereksiz yere iş almayın başınıza...4 puan
-
Forbes dergisinde bu yıl da satış istatistikleri incelenerek dünya çapında en çok satışı gerçekleşen 12 model belirlendi ve yayınlandı. Haydi bakalım biraz hayal gücünüzü zorlayın, kimler var listede, bir tahmin yürütün. Mesela Focus sıralamada var mı, varsa gene Golf'e geçilmiş mi? Lider kim? Sürpriz isim hangisi olabilir? Kafa yormaktan sıkıldığınızda sonuçlara göz atabilirsiniz: http://s6.postimage....q3e29/SATIS.jpg Makalenin kendisi de burada: http://www.forbes.co...s-are-changing/3 puan
-
Bence Bora şeytanın kendi olmaya aday ama yukardakinin haberi yok şimdilik..3 puan
-
Tüm kitapcıklarda benzer şey yazar zaten. Araba durduğu yerde ısıtılmaz. Hele bazı arkadaşların yaptığı gibi denemek iÇin dahi olsa 45 dk boyunca garajda falan Çalıştırılmaz. Motoru bile yakabilirsiniz (kelimenin gerÇek anlamı ile) Arabayı Çalıştırırsınız, motor Çalışma ısısına gelene kadar efendi efendi kullanırsınız. Sonra ne halt edersen et. Motordaki tüm parÇalar normal Çalışma ısısına göre ayarlanır. Yani üretim soğukkenki toleranslara göre yapılmaz. Dolayısı ile soğukken aşırı yüklenirseniz motorunuzun erken aşınmasına neden olursunuz. Bahtsız bedevi ile bir yarış sözkonusu ise sağını solunu kırabilirsinizde..3 puan
-
Bora o teller camın ortasında. İÇ yüzeyinde ya da dışında değil. Modern arabaların camları bir kaÇ katmandan oluşur. SandviÇ gibi düşün. İki cam arasına polimer malzeme koyuyorlar. O sayede cam tuz buz olmayı dağılmıyor. Isıtmalı ön camlarda ek olarak polimer malzeme ile birlikte telde var. Bildiğin elektrik sobasının telleri gibi düşün.. Ve her iki tarafıda cam ile kaplı.. Senin sıkacağın hiÇbir sıvı o araya giremez. He cam kırılmıştır, Çatlamıştır o zaman başka. Ama normal şartlarda giremez. üşenmezsen lamine cam diye arat anlarsın ne demek istediğimi..3 puan
-
Bu inceleme 2011 model Focus III 1.6 Ecoboost Titanium paketli 5 kapı HB araç ile ilgilidir, kendilerini yaklaşık bir aydır tanımaya çalışıyorum, erken izlenimlerim Yakup Çağatay'ın tanıtım yazılarından alıntılarla süslenmiş hali ile aşağıdadır. Son yazmam gerekeni en baştan yazayım da okuma tembelleri sıkıntı çekmesin, Focus'un 3. nesline çok çabuk ısındım, incelemede bu modeli sınıfına ve marka standartlarına göre sürüş keyfi, sürüş konforu, sürüş güvenliği ve performans açısından başarılı buldum ve hedef kitleyi de iyi tanımlamak kaydı ile alınası bir araç olduğu görüşündeyim. Kuşkusuz zaman içerisinde kullanıcı talepleri doğrultusunda iyileştirmeler gerçekleşecek ve bu haliyle dahi çok olgun bir izlenim uyandıran model daha da gelişecektir. Şimdi gelelim okuma meraklılarına yönelik açılıma. TASARIM Modeli incelemeden mutlaka Ford'un hedeflerini de gözetmek lazım. Yeni Focus ile Ford ilk kez dört kıta ve 120 ülkede standart bir modeli tüketicinin beğenisine sunmaya karar verdi. Bu da Kenya'lı ile çinli'nin, Brezilya'lı ile İngiliz'in ve hatta Amerikalının zevklerine hitap edebilecek bir model üretme gerekliliğini beraberinde getiriyordu. Hal böyle olunca uç tasarım öğelerinden uzak, genelde iyi kabul görmüş halefi ve Ford'un diğer modelleri ile ilişkisini koparmayan, herkesin kolayca beğenebileceği, ya da belki daha doğru ifade etmek gerekirse rahatsız olmadan benimseyebileceği bir modelin tasarlanması kaçınılmazdı. Sonuçta ortaya çıkanı hepimiz görüyoruz, nefret eden hemen hiç yok, ama ileriye bir tasarım adımı olarak algılayan ve sırf tasarımı nedeniyle araca hayranlık duyan da pek yok. Aslında yakından incelendiğinde Ford'un kinetik tasarım ilkelerine uyumlu, geniş ön panjur, gösterişli farlar, çamurluklardaki vurgulamayla daha da etkileyici hale gelen yüksek omuz çizgisi, bir-iki santimetre fark ile de olsa eski modelden daha uzun (hem boy, hem dingil mesafesi), daha dar ve daha alçak yapısı ile tasarım dinamik ve oldukça da etkileyici bir görüntü oluşturuyor. Yeni tasarım sürtünme katsayısını da 0,318'den 0,295'e düşürerek %7 oranında azalmasını sağlamış. Bu arada anlamsız tasarım öğeleri de yok değil, öndeki üçgen simetrik yan kör panjurlar (ya da adına ne demek gerekirse), sedanlardaki fazla oynanmış bagaj kapağı yapısı ve sedanın benzin depo kapağı buna birer örnek. Sonuçta tasarım zevk meselesi, bu araçta tasarım çoğu kişi için bir edinme kriteri olmadı ya da olmayacak büyük olasılıkla Kişisel görüşüm: Focus imrendiren bir tasarıma sahip değil, ancak çizgileri yine de ilgi çekici ve aracı özellikle siyah renk ağırbaşlı ve güçlü gösteriyor. Bence sınıfın tasarım şampiyonu hala Astra, dün yan yana durduklarında bunu bir kez daha anladım, ama Focus'a da hayranlıkla olmasa bile beğenerek bakabiliyorum. Tasarım öğelerinden HB'de özellikle beğendiklerim: + Benzin depo kapağının yerleşimi, + Yana doğru uzayan arka stoplar, + Kenardaki sahte panjur üçgenleri bir kenara bırakmak kaydı ile dinamik ön görüntü, özellikle seksi spoyler dudakları İÇ MEKAN Ses sistemi övgüyü hak ediyor. Bir arkadaşım araca bindiğinde "Aaaa Vertu mu yapmış bunu!?" diye hayretini gizleyemedi. Gerçekten Ford yetkilileri de bu sistemin tasarımında cep telefonlarından esinlenildiğini belirtiyor. Sağ tarafta sayısal tuşlar, solda ise kaynak seçim tuşları var. Ortada konumlanmış ses ayar düğmesi aynı zamanda açma kapama işlevini de yerine getiriyor, onun üstünde de beş yollu imleç sistemi var. Cihaz CD üzeriden mp3 çalabildiği gibi torpido gözünde yer alan USB veya 3,5 mm jak girişi ile değişik ses kaynaklarının bağlanmasına izin veriyor. Söz gelimi ben 16 GB'lık bir flash bellek takarak binlerle parça arasından seçim yapıp dinliyorum. Çok güzel! Ses kalitesi fazlası ile yeterli hatta fazla bas ağırlıklı denebilir, sanki subwoofer var gibi çalıyor. Ancak bas, mid, tiz ton ayarları, o da yetmezse değişik seçenekler sunan eşitleyici (equalizer) ile zevkinize uygun bir ses çıktısı almanız mümkün ve HiFi konusunda da oldukça meraklı ve titiz bir kişi olarak detaylı, doğal, keyif veren bir ses verdiğini, sık dinlediğim klasik müzikte bile çok doyurucu olduğunu söyleyebilirim.. Cihazın kullanımı da oldukça işlevsel ve sürüş esnasında dikkat dağıtmıyor. Burada parantez açıp bu tasarımın Sony'den daha iyi olduğunu belirtmeden geçemeyeceğim. Bluetooth üzerinden telefonu da ses sistemine bağlayıp tümüyle ses sistemi üzerinden kullanabiliyor, telefonun rehberine ulaşarak ya da ses sistemi tuşlarından numara çevirerek arama yapabiliyorsunuz. Ayrıca sesli komut sistemi de radyonun pek çok işlevine konuşarak kumanda etme imkanı sunuyor, binenleri çok şaşırtan bir özellik ve sorunsuz çalışıyor (hoş bu Linea'da bile iki sene önce vardı ayrı mesele). Sesli komut sistemi aynı zamanda klimayı kontrol etmek için de kullanılabiliyor. LCD ekranlı çift yönlü otomatik klima sistemi kumandaları ses sisteminin hemen altında ayrı bir bölmede yer alıyor. Görsel olarak şık, kullanım olarak da başarılı bir sistem. Havalandırma mazgalları çok yönlü ayarlanabiliyor, fan sessiz ve güçlü üflüyor ve klima kısa sürede soğutuyor. Isıtmalı ön cam nedeniyle buğu gidermede klimaya pek ihtiyaç kalmıyor. Klimanın hemen altında değişik kontrol düğmelerinin konumlandığı bir alan var, benim aracımda orada ön cam, arka cam ısıtma ve otomatik start/stop sistemi düğmeleri var. Genel görüntüye uyan, ulaşması zor olmayan bir düğme paneli olmuş. Orta konsol asimetrik yerleşimli vites kolu ve hemen solunda yer alan el freni kolu ile devam ediyor. El freninin sıradışı yerleşiminin avantajı belli: Kolçak ve bardaklıklar için iki koltuk arasında geniş bir alan sağlıyor. Ayrıca direksiyona yakınlığı nedeniyle el frenli manevralara meraklılara kolaylık sağlıyor. Dezavantajı ise vites kolunu biraz direksiyondan uzaklaştırması, ancak bu pratikte sorun oluşturmuyor, ben kendimi genelde seyir esnasında sağ dirsek kolçakta, sağ el vites topuzunda ve sol el 9 hizasında direksiyon çatalını üç parmakla tutar vaziyette yakalıyorum, o kadar rahat sürülüyor yani... Titanium harici donanımlarda da vites kolunun yeri değişmiyor, ancak kolçak olmadığından el freni normal yerinde ve vitesin sol yanında küçük bir eşya gözü bulunuyor. İç mekanda tavanda önde ve arkada birer tane olmak üzere LED'li iç aydınlatma üniteleri var, aynı zamanda okuma lambalarını da içeriyorlar, ışıkları güçlü ve göreceli geride, baş hizasında konumlandığı için sürüş esnasında yakılmak zorunda kalınırsa göz almıyor. Ayrıca kapı içi cepleri, açma kolunu, orta bardaklığı aydınlatan loş kırmızı bir LED ışıklandırma var, o da hoş (!), ancak zevk meselesi doğal olarak, beğenmeyenler menüden girip devre dışı bırakabilir. Far ayar düğmesi güzel tasarlanmış, kullanımı kolay, ayrıca güzel bir ayrıntı da yükseklik ayar düğmesinin gömük olması ve basınca çıkması. Böylelikle her yıkatmadan sonra ayarı düzeltmeye gerek kalmıyor. Farlar standart halojen, adaptif falan da değil, Xenon farlar X-paketle birlikte geliyor ve birkaç önemsiz ilave ile bu paketin maliyeti 5000 TL'yi bulduğundan bana cazip gelmedi. Şu haliyle bile farlar gayet yeterli. Gece yağmurda kullanırken dahi sıkıntı çekmedim. Sinyal ve silecek kumanda kolları da çok kaliteli ve kullanışlı. örneğin uzun far devreye girerken çat çat ses yapmıyor, kısa bir dokunma ile değişim gerçekleşiyor. Bu arada silecekler hassasiyeti ayarlanabilen yağmur sensörü ile düzgün tepki vererek çalışıyor, ortadan iki yana açılıyor ve camda silinmemiş nokta bırakmıyor. İşi bittiğinde de mahcup bir hareketle kaputun altına çekilerek aerodinamiyi bozma veya ses üretme gibi olumsuzluklara izin vermiyor, güzel bir detay. Genel anlamda iç mekanda insanı tatmin eden bir kalite hissi var. Hız kontrol sistemi direksiyon göbeğinin solundan, ses açma kapama, telefon açma kapama ve sesle kontrol düğmeleri ise göbeğin sağında yer almış durumda. Sonuçta direksiyon üzerinde toplam yaklaşık 20 hareketli parça ile onun birkaç misli işlevi kontrol ediyorsunuz ki bu belli bir öğrenme ve alışma süreci gerektiriyor. İç mekanda çok sayıda göz var, kapı içi cepleri oldukça geniş, far düğmesinin altında gizli bir göz, kolçak içinde geniş yer, dikiz aynasının hemen üstünde gözlük kılıfı, arka kapı içi cepleri, arka koltukların yanlarında ikişer cep, kolçak önünde iki bardaklık (biri küllüğü de içeriyor) bunlara örnek. çakmak ve küllük kolçağın önünde ulaşılması zor bir yerde ve sürüş esnasında kullanımı ciddi güvenlik açığı oluşturacaktır. Zaten küllük hemen stepnenin yanında ebedi istirihatgahına gitti. Ön koltuklar göreceli sert ve fakat çok rahat, ayrıca yan destekler çok iyi kavrıyor ve virajlarda koltuktan savrulmayı önlüyor. Ayarlanabilir bel desteği de konforu arttırıyor. Ancak beld destek ayar kolları kolçak tarafından kapatıldığı için kullanımı çok kolay değil. Zaten bir kez ayarladıktan sonra çok değişmeyeceği için bu da sorun değil. Arka koltuklar da rahat ancak bacak mesafesi sürücü iri, arkada oturan da iri olunca yetersiz kalabilir. Ancak ben önde, eşim arkada çok rahat sığdık. Yine de uzunluğu artmış bir araçta arka yerleşimin daha rahat olmasını beklerdim, maalesef yatık cam ve geniş ön konsol tasarımına gitmiş kazanılan alan. Bir de arka kafalıklar çıkıkken görüşü azalttığı, inikken de oturanda omuzların arasına basınç uyguladığı için nasıl ayarlayacağımı bilemedim. Uzun yolda arkada birisi oturacak olursa çıkartmaya karar verdim. Aykırı bir diğer özellik de (sanırım tüm yeni modellerde var) kapılar kapandığında B sütünu ile kapı trimi arasında kalan ve parmak girecek genişlikteki mesafe. Bir arkadaş bunu işçiliğin kötülüğüne bağladı mesela, ki alakası yok. Sanırım sürtünebilecek yüzeyleri azaltarak ek sesleri engellemek amacı güdülüyor. Bagaja da değinip motor özelliklerine geçelim. Daha önce de çok konuşuldu, "coupe" benzeri tasarım çizgisi nedeniyle arka oldukça alçak sonlanıyor, bu bagaj yüksekliğini olumsuz etkiliyor, buna bir de tam boy stepneyi ekleyince derinlik ve genişlik olarak yeterli ancak yükseklik olarak yetersiz bir bagaj söz konusu. Bu haliyle çok çocuklu ailelerin yaz tatiline çıkarken lastik tamir kiti alıp stepneyi köpüğü ile birlikte evde bırakması tek çare gibi görünüyor. Yine de çok dramatize edilecek bir durum değil ve zemin halısının altında kalan çok gözlü alan da birçok ıvır zıvırı ortadan kaldırıyor. Muhtemelen 2012 modellerindeki diğer bir iyileştirmede yarım stepne olacaktır. Bagaj kapağında içten tutacak yerler mevcut her iki tarafta ancak yukarıdan aşağıya çekip kendi haline kapanmaya bırakırsanız çok kuvvetli çarpıyor, ortalarda yakalayıp frenlemek gerek. MOTOR ve ŞANZIMAN Motor kaputu ön panelin sol alt yanındaki kolla açılıyor, ve kaputun sağında kolay ulaşılabilen bir kilit mandalı var. Kaput bildiğimiz sabitleyici çubuk ile sabitleniyor, asansörlü sistem henüz(!) yok. Motorun üstü izolasyon malzemesi ile doldurulmuş bir kapak ile örtülü, aynı şekilde altta da sıkıştırılmış elyafa benzer bir maddeden yapılmış kaplama mevcut. Birincisi ses izolasyonu için yararlı iken ikincisi de motorun temiz kalmasına ve aerodinamiğe katkı sağlayacaktır diye düşünüyorum. Tüm bakım ve ikmal noktalarına ulaşmak kolay. Bu arada çamurlukların içleri çok etkili bir davlunbaz sistemi ile kaplanmış ve bu davlunbazlar tekerleğin önüne ve yanına doğru birkaç santimetre uzuyor, tuhaf bir görüntü - sanki kesilmesi unutulmuş gibi, ne amaçla yapıldığı konusunda bilgim yok, ama çamurluk içlerini temiz tutmak veya araç altındaki hava akımını düzenlemek gibi varsayımlarda bulunabilirim. Araçta kullanılan EcoBoost motor hafif, komple alüminyum yapısı ile üç önemli teknolojiyi kullanarak verimliliği arttırıyor: merkezi olarak yerleştirilmiş yüksek basınçlı doğrudan enjeksiyon sistemi, düşük ataletli turbo ve çift bağımsız değişken zamanlamalı eksantrik (Ti-VCT). Bu kombinasyon daha büyük hacimli bir motorun güçlü düşük devir torkunu çok daha küçük bir motorun boyutları, ağırlığı ve yakıt ekonomisiyle sunulmasına olanak tanıyor ve dizelle benzinlinin performans avantajlarını birleştiriyor. EcoBoost motor 5700 d/d'da oluşan 180 BG'lik yüksek gücü, çok geniş ve düz bir tork eğrisiyle birleştiriyor ve 1,600-5000 d/d arasında 240 Nm tork sunuyor. Motor ayrıca geçici olarak turbo basıncını yükseltme özelliği ile sollama ya da sıkı hızlanma sırasında 15 saniyeye kadar süreyle 1,900 ile 4,000 d/d arasında torku 270 Nm'ye yükseltebiliyor. Kağıt üstünde böyle, peki gerçek hayatta nasıl? Motor Start/Stop düğmesi ile çok hızlı bir şekilde devreye giriyor ve daha soğukken bile sarsıntısız ve düzenli çalışıyor. Motor sesi özellikle rölantide iç mekana hemen hiç yansımıyor, hatta müzik dinlerken otomatik start/stop sistemi devrede iken motorun durduğunu çoğu zaman göstergelere bakınca fark ediyorsunuz. İlk kalkıştan itibaren ivmelenme güçlü ve istikrarlı. Geniş tork bandı nedeniyle sık vites değiştirmek gerekmiyor, neredeyse 1000 d/d'dan itibaren kesintisiz ivmelenme mümkün, ve bir üst vitese geçtiğinizde gene ideal tork değerleri ile devam ediyorsunuz. Ancak klasik Ford özelliği yine de hissediliyor, emisyon kontrolü adına gaz pedalı hareketlerine hafif (ama gerçekten hafif) bir ataletle cevap alınıyor, ya diğer bir deyişle "arkana tekme yemiş gibi" fırlamıyor. Muhtemelen bu etki nedeniyle daha önce forumlardaki performans meraklısı bazı arkadaşlarımız bu motordaki beygirlerin kalitesi konusunda kuşkuya düşmüşlerdi. Sonuçta bir yarış arabası değil, sportif bir aile arabası söz konusu, ancak bu motorla her şartta kesinlikle çok akıcı, hızlı, keyifli ve konforlu bir sürüş yapmak mümkün. Diğer bir deyişle motor çok ama çok tatmin ediyor. Turbo motorlardaki manifold özelliği nedeniyle kabine yeterince ses gelmemesi ve sportif araç sürüş algısının sağlanamaması yüzünden Ford emme sistemine bir "ses üreticisi" eklemiş, bu seçilen motor frekanslarında sesi güçlendirerek, hoşa giden motor seslerini kabine aktaracak şekilde ayarlanmış. Sistem normal yolculuk sırasında düşük ve konforlu bir gürültü düzeyi sağlarken, hızlanma sırasında hoş, sportif denebilecek bir ses sağlıyor (komik ama etkili). Motoru 115 BG TDCi ile karşılaştırmak gerekirse düşük devirden ivmelenmesi sanki daha bir akıcı, tork ve buna bağlı çekiş ikisinde de benzer, ancak dizelin 3500-4000 d/d'da soluğu tükenirken benzinlide 5500-6000 devire kadar akıcı ve etkili bir hızlanma sağlanıyor, bu benim için önemli bir keyif faktörü 6 ileri şanzıman da motorla mükemmel uyum içerisinde, vites aralıkları gayet iyi seçilmiş; vites yolları oldukça kısa, geçişler çok net ve kolay, sık sık zevkine vites değiştirmek geliyor içinizden. 5 ve 6.vitesler tasarruf vitesi gibi düşünülmüş, 5.viteste 1000 d/d hızı 40, 6.viteste ise yaklaşık 47 km/saat; diğer bir deyişle 3000 d/d ile 6.viteste 140 km/saat üzerinde bir hızınız oluyor. Bu düşük oranlara rağmen üst viteslerde bile güçlü tork nedeniyle ivmelenmede hiçbir zaman eksiklik hissedilmiyor. Maksimum hızı hiç denemedim ama muhtemelen 5.viteste ulaşılabilir olduğunu düşünüyorum. Otomatik Start/Stop sistemi araç boşta dururken, frene basıldığında, örneğin trafik ışıklarında, otomatik olarak motoru durduruyor ve sürücü hareket etmek için debriyaja bastığında motoru yeniden çalıştırıyor ve araç dururken harcanan yakıttan tasarruf ediyor, bu miktar benim trafik ve kullanım şartlarımda 0.4 l/100km civarında. Otomatik sart/stopun gerçekleşmesi için akünün dolu, motorun sıcak olması ve klimanın devrede olmaması gerekiyor. İstenmezse konsoldaki düğme vasıtası ile veya debriyajı basılı tutarak sistemi devre dışı bırakmak mümkün. Sistem artık çok hızlı ve güvenli çalışıyor, başta kafasına göre takılıyor ve bazen devreye giriyor bazen girmiyordu, küçük bir araştırma sonrasında aracın sergi alanından şasi kutup başı sıkılmadan çıkarılmış olduğunu fark ettim, sıktıktan sonra her şey normale döndü. Bu sistem gerekli mi derseniz çok kolay cevap veremem, çok hızlı devreye girmesi, biraz ağır dur kalklı trafikte sürekli motorun kapanıp açılmasına neden olabilir, bunu debriyaj yolu ile kontrol etmeye çalışmak da ayrı bir stres konusu. Ayrıca bu kadar sık durdur-çalıştırın uzun vadeli sonuçları konusunda henüz fazla bilgi ve deneyim birikimi de yok. Kısacası aracında bu sistem yok deseler hiç üzülmezdim. Bu arada daha 1000 km yapabildim, hepsi şehir içi, ekonomi odaklı kullandığım da söylenemez, tüketim göstergesi şu anda 7.8 - 8.2 l/100km arasında göstermekte, sanırım ve umarım daha da düşer zamanla. bu haliyle bile bence çok iyi bir değer. Bir-iki kelime de aktif ızgara sistemi üzerine: ön panjurun hemen arkasında radyatöre giden hava akımını kontrol eden bir ızgara sistemi var. Motor soğukken lameller kapanarak hava girişini kesiyor ve ısınma daha hızlı gerçekleşiyor, ısınınca da açılıyor ve radyatör soğutuluyor. Doğal olarak kışın soğuk havalarda bu sistem kapalı kalarak hem hızlı ısınma hem de aerodinamiye olumlu katkı sağlayarak tüketimi düşürüyor (ihmal edilebilecek bir düzeydedir olasılıkla). Antalya'da pek kapalı kalabileceğini de zannetmiyorum bu arada... Gerçekten motor henüz çevre ısısı düşük olmasa bile şaşılacak derecede çabuk ısınıyor ve birkaç dakika içinde start/stop devreye giriyor. Ancak fark ettiğim diğer bir husus da eski aracımın aksine bunda stop ettikten sonra çok daha sık ve uzun süreli fanın çalışmaya devam etmesi, hele ki hava sıcak değilken bunu yapması ilginç. Alttan üstten izolasyonlu motor yazın +35 derecelere bakalım nasıl dayanacak... SüRüŞ öZELLİKLERİ Müthiş, evet aynen öyle, müthiş. Direksiyon sistemi elektronik destekli, direksiyon aktarma oranı kısaltılmış (16:1'den 14.7:1'e), tur sayısı da düşürülmüş (2.6), böylelikle hızla tepki veren bir direksiyon sistemi sağlanmış, elektronik destek motor gücünden çalmadığı gibi hız arttıkça sertleşecek şekilde de programlanmış, park ederken pamuk gibi dönen sistem yüksek hızlarda direnci arttırarak güvenli hale geliyor. Bununla beraber dönüş çapının 10.6'dan 11 m'ye uzadığını da belirtmek gerek, manevralarda biraz sevimsiz bir sürpriz olarak kendini belli ediyor. Gövde yapısında yüksek güçte çelikler %55 oranında kullanılarak gövdenin esnemeye direnci ortalama olarak bir önceki nesilden %47 daha yüksek hale getirilmiş. Burulmaya karşı sertlikte eski modelden %15 daha fazla. Dinamik özellikleri iyileştirmek ve daha sessiz ve yumuşak çalışmayı sağlamak için bağlantı noktalarındaki yerel sertlik %75'e varan oranlarda arttırılmış. Tatlı sert dengelenmiş süspansiyon sistemi ile birleştiğinde tüm bu yapısal değişiklikler adeta ray üzerinde gidiyormuş etkisi ile eğilmeden bükülmeden her türlü virajı hızla dönebilen bir araç çıkarmış ortaya. Virajı görüyorsunuz, direksiyonu kırıyorsunuz ve bir anda viraj geride kalıyor. Şimdiye kadar yardımcı sürüş sistemlerini devreye sokacağım bir durum olmadı, genelde fazla zorlandığında hafif bir burundan kayma meylini hissettim, incelemem devam edecek. Yardımcı sürüş sistemleri demişken fiyakalı listeyi buraya da eklemiş olalım, elektronik denge programı (ESP) şunları içeriyor: * ABS fren sistemi, ayrıca Elektronik Fren Gücü Dağıtımı (EBD) ve Viraj Fren Kontrolü (CBC) * Acil Fren Desteği (EBA), Elektronik Fren ön Hazırlığı (EBP) ve Acil Fren Uyarısı * çekiş Kontrol Sistemi (TCS), Motor çekiş Kontrol Sistemini (ETCS) ve Fren Kilidi Diferansiyeli (BLD) * Hidrolik Arka Dingil Takviyesi (HRB) * Motor Yavaşlatma Tork Kontrolü (EDC) * Dinamik Tork Kontrolü (TVC) * Yokuş Kalkış Desteği Antalya'nın sıcaktan parlamış cam gibi kaygan asfalt yollarında özellikle hızlı kalkışlarda TCS çok etkili, kaydırmadan sağa sola çekmeden hızlanmaya imkan veriyor. Aynı şekilde ESP de aracı çok fazla frenlemeden yola sokacak düzenlemeleri çaktırmadan ve gayet başarılı yapıyor. Ani ağırlık değişimleri iyi tolere ediliyor ve Focus I için ben viraj ustası derdim, bu durumda buna ancak sihirbaz diyebilirim. İki küçük eleştiri ekleyebilirim, ilki Mk.1 ve Mk.2 Focus'lar yolu daha keskin hissettirirdi, direksiyonda milimetrik ayarların sonuçları, yol yüzeyi vb kolay anlaşılırdı. Mk.3 bu konuda biraz daha kibar, yanlış anlaşılmasın etkili, hassas ve hızlı yönlendirme mümkün ama his biraz daha künt işte. Tarifi zor yaşamak lazım, eski Spor Trend'i bu anlamda arıyormusun derseniz kesinlikle hayır, ama fark var, yenisi daha Golfvari... İkincisi süspansiyon ilginç bir progresif yapıya sahip, çok yüksek yük binene kadar çok az yatıyor, ancak yük daha da artınca biraz abartılı bir yatma ya da mesela çok sert frenlemede öne yığılma gözleniyor; bu biraz şaşırtmakla beraber aracın iz sürüş ve frenleme mesafesini kesinlikle olumsuz etkilemiyor. Ne demek istediğimi ESP performansını gösteren videoda anlamak olsaı belki: http://www.euroncap....0b-45b5f4c09b9e Peki konfor ne alemde? Daha önce de yazdığım gibi süspansiyon tatlı sert, küçük engebeleri pek rahatsız etmeyecek düzeyde hissediyorsunuz, genelde iyi emiliyor; büyük kasislerde ve yüksek hızda ise çok başarılı, hem göreceli iyi emiyor hem de kontrolsuz salınımlara izin vermiyor. Genel olarak birlikte gelen Conti Premium Contact 2 215/55-16 lastiklerle süspansiyon iyi bir uyum içinde ve sürüş keyfine kesinlikle olumsuz katkısı yok. Ayrıca kabin gürültüsü de çok makul düzeylerde, lastik gürültüsünü neredeyse hiç almıyor, motor sesi zaten yapay olarak içeri veriliyor, bir tek 90-100 km/saat civarında biraz daha net hissedilmeye başlanan rüzgar sesi olabiliyor ki o da rahatsız edici düzeyde değil. Son olarak iki kelimeyle frenler: çok iyi. önde 30 arkada 27 cm çapında diskler aracı kaymadan, savrulmadan, ve ABS'ye pek nadir ihtiyaç göstererek etkileyici bir şekilde durduryor, fren pedal hissi, sertliği ve yolu da tam kıvamında. Eleştirecek bir şey bulamadım. SONUÇ İşteyken bile biran önce işi bitirip gezmek istiyorum hala, bakın dikkatinizi çekerim eve gitmek değil gezmek, mesela bu akşam eve Burdur-Isparta üzerinden gidesim var. Şimdilik öyle bir şey! Bakalım zamanla heveste azalma, eleştirilerde belirginleşme olacak mı? İzlemeye devam edin.1 puan
-
Otomobil kışa nasıl hazırlanır? Kış ayları, araçlar için zor bir dönemdir. Soğukhava, motorun düzgün bir şekilde çalışmasını zorlaştırır. Kar vebuz, aracın çekişini sınırlar. çukurlar, lastik ve tekerlere zarar verir. Tuz, paslanmaya sebep olur ve küçük çakıl taşları boyayı zedeler. Bu zorlu zamanlarda aracınızı korumak için yapacak bazı şeyler var. Aracınızı kışa hazırlamak için takip edeceğiniz bu basit şeyler aslında çok da kolay. İşte Kışa Hazırlıkİçin Hayati öneriler: 1- Lastik hava basıncını kontrol edin Kış ayları süresince lastik basınç ayarı çok önemli. Islak ve karlı koşullardan ötürü aracın çekişi çoğu zaman azalır. Yolile lastiğin arasındaki muhtemel eniyi teması sağlamakiçinuygunbir şekilde şişirilmiş bir lastik zorunluluk kazanır. Lastiğin uygun hava ayarı, aynı zamanda, lastiğin çukur üzerinden geçmesi halinde meydana gelecek hasarı engellemeye yardımcı olur. Aracınızın el kitabından lastiğinizin uygun hava basınç ayarını bulabilirsiniz. Kış aylarının düşük ısı derecesinden ötürü soğuk lastiğin içindeki hava basıncı düşer. çünkü havanın kendisi bir çeşit gaz olduğu için ısındığında genleşir, soğuduğunda da daralır. 2- Aracınızın, eğer varsa, dört-teker çekiş özelliğini test edin Kaygan koşullarda üstün çekiş sağlaması, dört çekişli SUV'lerin enbüyüksatış nedenidir. çoğu sürücünün yaz aylarında dört çekişe ihtiyacı olmaz. çok düşük bir bakımı gerektirmekle birlikte dört çekiş sisteminin kıştan önce düzgün çalışıp çalışmadığını kontroletmekte fayda vardır. Sistem kullanımdayken yabancı bir sesin mevcudiyetine dikkat etmek gerekir. Ayrıca sistemin devreye girerken ve devreden çıkarken düzgünlüğünden emin olmak lazım. Bu arada şanzıman yağının seviyesini de kontrol edin. Aracı birden fazlakişi kullanıyorsa, her bir sürücünün 4WD sisteminin nasıl kullanılacağını bilmesi lazım. Aracın el kitabında bu sistemin hangi süratte ve hangi koşullarda gerekli olduğu belirtilmektedir. 3- Motor yağını değiştirin ve yoğunluğunu ayarlayın Bu göründüğü kadar zor bir işlem değil. Yoğunluk, yağın kalınlık ve inceliğiyle ilgili bir şey. Motor yağları farklı yoğunluk ayarında satılır. Kış geldiğinde dışarıdaki ısı düşer. Gecenin tüm soğuğundan sonra motorun içindeki yağ işlerliğinden biraz kayba uğrar. Yağ ne kadar soğuksa o kadar da katı olur. İlk çalışma anında katılaşmış yağın motor içindeki dolaşımı ince yağ kadar iyi olmaz. Yağın katı olması halinde motor uygun kayganlıkta olmaz. Ayrıca kirli yağ motor içinde temiz yağ kadar kolay dolaşmaz. Kış problemini çözmek için motorun içindeki yağı incesiyle değiştirmekle işe başlayabilirsiniz. İnce yağ, soğuk olduğu zaman bile uygun motor kayganlığı için çok katı sayılmaz. Aklınızda bulunsun; motor yağı çok ince olabilir. Kış aylarında aracınızda ne tip bir motor yağının olması kararı zor değil. Aracınızın el kitabını okumanız yeter. El kitabında çeşitli hava koşullarında ne çeşit yağ kullanılacağı üretici tarafından tavsiye edilmektedir. Bu konudaki bilgiye bakım servis istasyonu aracılığıyla da ulaşabilirsiniz. 4- Kayış ve hortumları muayene edin Günümüzün araçlarındaki kayış ve hortumlar genelde uzun ömürlüdür. Fakat bu hiç eskimeyecek demek değil. Soğuk hava kayış ve hortumun eskimesini hızlandırır. Kış başlamadan önce aracınızdaki kayış ve hortumları kontrol edin. 5- Silecekleri ve silecek suyunu kontrol edin Toz, kar, yağmur ve tuzun ön camı kaplaması ve gün ışığını azaltması sebebiyle görüş kabiliyeti, özellikle kış aylarında çok önem kazanır. Cam sileceklerinin kullanım süreleri bir yıl civarındadır. çok uzun süreden beri kullanıyorsanız değiştirmekte fayda var. Cam suyunu da doldurmayı ihmal etmeyin. Kötü havalarda cam suyu kullanımı fazla olduğundan ötürü arabadaki cam suyu deposundaki su çabuk tükenecektir. Sileceklerin yetersizliğini veya cam suyunun bittiğini kötü kış koşullarında daha fazla hissederiz. 6- Aküyü gözden geçirin çok soğuk hava koşulları akünün performansını % 50 düşürür. Akü bitmeden önce size küçük bir uyarı verir. Güç durumda kalmamak için bir uyarı hissettiğinizde hemen kontrol edin. Aracınızdaki akünüzü, üç yıldan daha fazla bir süredir kullanıyorsanız, kış başlamadan önce servis istasyonunuza uğrayıp kontrol ettirmenizde büyük fayda var. Bu arada akünüzün araç kablolarıyla temas eden uçlarının temizliğine dikkat edin. Oksitlenmişlerse temizleyin. 7- Antifriz karışımını kontrol edin Aracınızın radyatöründeki antifriz ve su karışımının ideal ölçüsü her birinin eşit ölçüde olmasıdır. Eğer bu karışımdaki ölçü değişirse, sıcak veya soğuk koşullardaki aracın performansı da aynı ölçüde etkilenecektir. Aracın radyatörüne eğer saf su koyarsanız sıfır derecede donacaktır. Fakat bu suyun içine aynı ölçüde antifriz katarsanız, yeni karışım eksi 37 dereceye kadar donmayacaktır. Aracınızın antifriz suyunu test eden aygıtları oto parçaları satan yerlerde bulabilirsiniz. Bu aygıtın fiyatı ucuz ve kullanımı kolaydır. Karışımda bir farklılık varsa su veya antifriz ilavesiyle eşit duruma getirebilirsiniz. 8- Kar lastiği kullanmayı deneyin Ağır kış koşullarının hakim olduğu bir bölgede yaşıyorsanız, aracınızın lastiklerinin durumu kış aylarında kritik bir hale gelir. Eğer yıpranmışlarsa, kaygan yollardaki kullanımlarda fren, hızlanma ve kontrol problemleriyle karsılaşabilirsiniz. Aracınızdaki kontrol kabiliyetinin azalmasından ötürü kaza yapma olasılığı da artmış oluyor. Eğer alım gücünüz bulunuyorsa, lastiklerinizi kış lastikleriyle değiştirmenizde fayda var. Kış lastikleri, kar ve buzlanmalarda kontrolünüzü artırır. Ancak bu tür lastikler mucizevi lastik olmadıklarından ötürü gene de kötü yol koşullarında zor durumda kalabilirsiniz. Kar lastikleri kötü koşullarda aracınızın çekiş kabiliyetini normal lastiklere nazaran daha fazla artırır. 9- Acil durumda gerekli araç ve gereçleri bulundurun Kış ayları aracınızda bulundurmanız gereken şeyler daha da artar. Kötü koşullara karşı hazırlıklı olmak uğruna her zaman işimize yaramayan bu tür şeyleri bagajda tutmak zorunda kalırız. Fakat tüm bunlar bulundurmaya değer şeylerdir. Aracınızda bulundurmanız gereken önemli araç-gereçler: -İlk yardım çantası ve el feneri, -Akü şarj kablosu, alet kutusu ve kar zinciri, -Battaniye, eldiven, bez parçası, kağıt havlu, -Takoz, -Kar için fırça, buz kazıyıcısı, kar küreği, -Ekstra yıkama suyu Kaynak: Otoalsat1 puan
-
Evet Volvo bundan sonra 1.6D + Powershift ile sunmaya başlayacak.. Aynı zamanda T3 150 bg + Powershift de sunulmaya başlanacak.. 2012 model yılı ile satışta.... İngilizce kaynak şu şekilde.. EDİT:(Ykp Cygt'den alıntı.. ) 1.6 115 dizel'e powershift ekleniyor.. Ecoboost'umuzu Volvo çaldı yine 150 ps'i de powershift ile satışa sunuyor.. ( manuel şuan satılıyor ) 180'liklerinde zaten powershift'i vardı..onların manuel'i yok..( ek bilgi ) Eee artık dizel powershift'i Ford'da kullansın diyoruz... (istek ) En önemli gelişme bence burası( Yazıda Siyah ve altı çizili olan...) Düşük yakıt tüketimi ve emisyon için teknolojik iyileştirmeler yapılmış. -Şanzumanda sürtünme azaltılmış. -Motor ve Şanzumanın yazılımı modifiye edilmiş. -Tüm elektrik sistemleri daha düşük enerji tüketimine göre düzenlenmiş. vs vs EDİT: Benzinlide manuel olacak..Şuan satışda... Volvo Car Corporation launches automatic DRIVe diesels with the same fuel consumption as manual versions Volvo Car Corporation is already in the lead among European carmakers when it comes to reducing carbon dioxide emissions - and the journey continues with two new CO2 cutting initiatives: The 1.6-litre diesel combined with automatic Powershift gearbox now comes with the same low fuel consumption and CO2 levels as the manual DRIVe versions. At the same time, CO2 emissions from the turbocharged, 1.6-litre T3 petrol engine with manual gearbox are down to 135 g/km. The new possibility to combine the four-cylinder, 1.6-litre diesel engine (115 hp) with the six-speed Powershift gearbox is available in four models: Volvo S60, V60, V70 and S80. "For the first time ever, we have managed to bring the fuel consumption in variants with automatic gearbox down to the same level as in the manual versions. An impressive achievement by our powertrain experts," says Peter Mertens, Senior Vice President Research and Development at the Volvo Car Corporation. Fuel consumption in the Volvo S60 with the 1.6D engine and Powershift is 4.3 l/100km. This translates into CO2 emissions at 114 g/km. The corresponding figures for the Volvo V60, V70 and S80 with the same engine and gearbox are 4.5 l/100 km and 119 g/km. The low consumption and emission levels are the result of a number of technological improvements: Friction between gearbox components has been reduced. The engine and gearbox software have been modified. The start/stop system cuts off the diesel engine when the car is still rolling (below 5 km/h). All electrical systems have been optimised to create lower energy consumption. Petrol powered T3 under 140 g/km Volvo Car Corporation's DRIVe Towards Zero also includes improvements of the petrol engines. By optimising the four-cylinder, 1.6-litre T3 engine (150 hp), which is available in the Volvo S60 and V60, the engine experts have managed to bring fuel consumption down do 5.8 l/100 km in the S60. This corresponds to CO2 emissions at 135 g/km. The figures for the direct-injected T3 engine combined with automatic Powershift in a Volvo S60 are 7.1 l/100 km and 164 g/km. "Keeping the CO2 emissions below 140 grams is essential since this is a level used by many fleet customers. We have managed to do this in the T3 version through a number of small, significant improvements. We have also optimised the gearbox gearing for maximum fuel efficiency without loosing the engine characteristics," says Peter Mertens. European leader in CO2 reduction Volvo Car Corporation leading position among European carmakers when it comes to reducing carbon dioxide emissions is shown in the annual analysis presented by the European Federation for Transport and Environment (T&E). Volvo Car Corporation outperformed Europe's eight largest car manufacturers in 2010 by cutting overall CO2 emissions with no less than 9 percent. "This excellent result is the outcome of a dedicated environmental focus under our "DRIVe Towards Zero" banner. One third of our research budget is earmarked for reducing CO2 emissions. Our new, upcoming Volvo Environmental Architecture engine range, which consists solely of four-cylinder engines, will ensure that we continue to beat our toughest competitors when it comes to fuel economy," says Peter Mertens. Keywords: Environment,Model Year 2012,S60,S80,V60,V70 Kaynak: https://www.media.vo...x?mediaid=411971 puan
-
1 puan
-
1 puan
-
sagol canım kredinin ödeme planını oturturduğum andan itibaren aynen birşelyer araştıracagım cok zor inan..kalması bunu 3 günde yaşadım...metro var gerçi ama...bazen yetmiyor...bizim gibi yaşlılarda yürümek istemiyor kı...mız minder görünce...artıkın bakalım..hayırlısı arabanızın kıymetini bilin...1 puan
-
En içten dileklerimden biridir: Allah arabalı kimseyi arabasız bırakmasın.Tabi kimseyi arabasız bırakmasın da öncelikle arabalıları arabasız bırakmasın. Ben çektim kimse çekmesin. Otobüsten arabaya geçen padişah oluyor da arabadan otobüse geçen toplu taşımanın kölesi gibi hissediyor kendini. İnşallah en yakın zamanda siz de ayağınızı yerden kesecek bir araç edinirsiniz. Ben bi ara sıyırmıştım 3-4 milyarlık arabalara hatta 50 km'yi geçmeyen uyduruk motorlara filan bakıyordum da çok şükür sonunda basınca giden basınca duran deli gibi tutan bir aracımız oldu. Darısı sizin başınıza.1 puan
-
Eyvallah kanka...Zahmet olacak sana da ama bende sana süper bir cd çekicem soora....1 puan
-
Mertcan...öyle biriki olay hatırlıyorum frenlerde arızaya yol acıyordu......bu yüzden millet otobüslerde yolculuk esnasında böyle arıza cıkartıyor...kavgalar falan...ama garip herkesin acıktır ve sessizdedir..nasıl bir önlemse..öyle işte izmir....bir benim abim uyar...bu işe benim etrafımdaki...garip işte kuralcı bir adamdır... ev hakkındaki dileklerin için teşekkürlerde...arabasız koşturunca zaman zaman eve sarhoş gibi geliyorum...cok kötü kıymetini bilin arabanızın vala...işler o olmadan yürümüyor...kesinlikle...hele alışınca...1 puan
-
Hayırlı uğurlu olsun. Allah deprem doğal afet su baskını vesaire vermesin . Yine çok konu dışına çıkmış olucam da İzmir'de eskiden otobüste cep telefonu ile konuşan biri yüzünden büyük bir kaza filan mı yaşandı son gittiğimde bir bayan başka birine cep telefonuyla konuşuyor diye kızmıştı baya. Hayatımızı tehlikeye atmaya hakkınız yok filan demişti çok garipsemiştim1 puan
-
1 puan
-
1 puan
-
Kapı kolunu değiştirdiler...Forever Otosan,Special thanks to Otokoç Ankara.....Maşallah ne gak ne guk,hiç sorun çıkarmadan şikayetimi giderdiler..Seviyorum ben Fordu yaaa...Servis ve muşteri memnuniyetinde tek geçerim Fordu.....1 puan
-
Aynen, kırk kere yazdık rölantide beklemek, bekleyerek stop etmek hikaye diye takan yok. Halbuki göbek desen göbek de var... Alınacağım bak şimdi ha...1 puan
-
Abi senin rehbere ihtiyacın var. Bak ben anadolu yakasındayım sen istanbula geldiğinde ara beni Gel misafirim ol bi çayımı iç kahvemi iç bende sana istanbuldan anadoluya geçişin inceliklerini anlatayım Senin hatan yanlış zamanda yanlış yerde olmak1 puan
-
1 puan
-
İlki boşta beklerken ne yapalım? N konumuna atmak otomatik vitesin mantığına aykırı, ikide birde elim kola gidecekse ne diye otomatik vites aldım, değil mi? Ford'un kullandığı Getrag kökenli Powershift şanzımanda çift kuru kavramalı sistem kullanılıyor ve fren pedalına bastığınız zaman kavramayı yapan ünite ayrılıyor (alttaki resimde okla işaretli) Yani dilediğinizce ayağınız fren pedalında ışıkta bekleyebilirsiniz, ekstra bir efora gerek yok. P konumuna almak ise şanzımanı mekanik olarak kilitleyeceğinden kısa süreli duruşlar için tavsiye etmem, sisteme ekstra ve gereksiz bir iş yaptırıyor olacaksınız. İkincisi yokuş aşağı gidişle ilgili: İster düz vites, ister Powershift isters DSG, ister klasik otomatik, asla yokuş aşağı gidişlerde boşa atmayın. Benzinden tasarruf olmayacağı gibi ciddi güvenlik riski/kontrol yetersizliği nedenidir. Akıllı şanzımanlarda tek sorun aşağı harekette motorun devri düşerse bir alt vitese atacağı için bir süre sonra gaza basmadan anlamlı bir hızla ilerleyemez olursunuz. Manüel şanzımanda ise 6.viteste sallarsınız gittiği kadar gider. Anlamlı bir fark mı, bence pek değil! Yazılanlara naçizane katkımdır.1 puan
-
E artık Cengo başının etini de yemez,kurtuldun işte..Hayırlı uğurlu olsun kanka...Bundan sonra alavcağın araba harbiden sana ait olacak demektir..O yüzden iyice araştırıp incele öyle al..Tam zevkine uygun,2.el bişi buluruz sana....1 puan
-
Mertol Bey, kanunlarımız önünde bir malın, kullanım klavuzunda belirlenen şartlar dahilinde kullanılması dahilinde kullanılması halinde arızalanmayacağı öngörülmüştür. yani esas olan arızasızlık, istisna ise arıza durumudur. istisna olan durumun tolore edilebilmesi için garanti şartı konulmuştur. dolayısıyla, kullanıcıdan kaynaklanmayan, üretilen malın satın alınma tarihinde varolan veya daha sonra ortaya çıkan arıza ve hatalar malı ayıplı hale getirecektir. tabi burada belirlenen kusur veya arızanın Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 4üncü maddesinde belirtilen şartlar dahilinde olması gereklidir. Madde metninde "Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda ya da reklam ve ilânlarında yer alan veya satıcı tarafından bildirilen veya standardında veya teknik düzenlemesinde tespit edilen nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan ya da tahsis veya kullanım amacı bakımından değerini veya tüketicinin ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mallar, ayıplı mal olarak kabul edilir. " denilmekte. Dolayısıyla bu şekilde kusur oluşturan her arıza malı ayıplı hale getirecektir. benim yorumlamam bu kadar1 puan
-
1 puan
-
ok.yarın görüşürüz ozaman..detaylı konuşuruz...bende yogundum ev arama bulma işleri falan..kafam karışıktı birşey almak karar vermek seçimler yoruyor insanı...1 puan
-
1 puan
-
Yok yazdığını gayet iyi ve doğru anladım merak etme. Yemezler dememin nedeni o işi bana çakamazsın manasındaydı..1 puan
-
1 puan
-
Benim röno megane3 ün kullanım kılavuzunda "aracı sürmeden önce, kışın dahi motoru rölantide Çalıştırmayınız (sıcaklığı artırmak iÇin)." diye yazıyor.1 puan
-
mertol cümleyi iyi oku hani yıllardır alışkanlık yapılan dogru bildiğini sandıgımız kulaktan kulaga dolma şeylere denir şehir efsanesi gibi..bizde öyle bilmeyelim dedim...senin söylediklerin efsane anlamında degil...1 puan
-
Sonrada sallıyon dedimmi itiraz ediyorsun. - Vites topuzunun üzerinde vernik gibi gÖzüken şey epoksi. Güneşin altında yakmadıkca kolay kolay birşey olmaz ve etkilenmez. Etkilense de üzerine yenisini atmak dert değil. Yazılar onun altında ve ter vs gibi şeylerden etkilenmesi şimdilik mümkün değil. - Isıtmalı Ön cama dikkatli bakarsan camın içindeki laminat tabakanın yanında incecik tellerin olduğunu gÖrebilirsin. Ne sıkarsan sık camı kırmadıkca ya da eritmedikce o tellere erişebilmene imkan yok. İnanmıyorsan yarın elini içeriden cama yapıştır, dışarıdan yakından bak bakalım. Kapı kolları konusunda yorum yapamam hiçb ri arabamı kapı kolu yıpranacak kadar kullanmadım.1 puan
-
Hayırlı olsun, pahalı araba insani ev sahibi yapar diye değistirelim malum sözü1 puan
-
benimkide evde yatıyor artık .....çünkü ogluma 2artı1 ev aldım 60000 tl.si peşin 50000 kredi tamamı 110.000 tl.5 sene onu ödeyeceğim...olsun araba firmalarına olanca kızgınlıgımla yaptıgım bu hareketten dolayı kendimi seviyorum...o paralara asla almam çünkü...hiçbir orta segment arabayı 2012 yılındada kime isterlerse satsınlar bakalım....arabasız kalmak evet kötü....ama uyduruk bişi de alabilirim ileride...nasılsa çok ucuzlayacaklar....1 puan
-
Bence ST ye felan gerek yok. 5 kollu Focus jantı var gayet güzel bence alınacaksa o alınmalı..1 puan
-
Bence arabaniza araba muamelesi yapin yeter... Ara sira yakit koyun, zamani gelince bakimini yaptirin, bitti gitti.. Fazla simartmayin bozulur sonra...1 puan
-
Kaput kaplamayla ilgili önceden yazmış olabilirim izlenimlerimi söyleyeyim: En kalitelisinden Ziebart yarım kaput koruma yapıldı (hediye). Taşlar nedense kaplamanın bittiği yere çarpıyordu sürekli. Sonra baktım aşağıyı da tutturmaya başlayıp kaplamayı da yırtmayı becermişler. Bizim Antalya'da her yaz sıcaktan asfaltın zifti eridiğinde üzerine bolca mıcır dökülür, dolayısı ile taş yağmuruna alışkınızdır, bu yüzden 3 kere ön camım değişti. Sonunda kaput öyle bir hal aldı ki sağı solu yırtık, yapıştırma olduğu belli olan yamalı bir görünüm. Söktük kaplamayı bu sefer altındaki boyada ton farkı oluştu. Sonunda komple kaputu boyattım rahat ettim. Şimdi kararım şudur: Taşlara özgürlük var, istedikleri yerlere vurabilirler, üzerinden siyah boya ile rötuş geçilir. Ne zaman ki su çiçeği görüntüsü oluşur kaput komple boyanır. Araç eskitile eskitile ağız tadı ile kullanılır, bir sonraki sahibine sıfır gibi teslim edilmek için saklanmaz, ikinci sahibi ister boyatır, ister kılıf yaptırır onu güzel gönlü bilir... Son söz: Değer koruma adına yapılacak tüm bu işlemlerin koruduğu değer sizin yaptırırken ödediğiniz meblağdan fazla değildir. Not: Bora olgunluk ve bilgeliğine duyduğum hayranlık her an artıyor...1 puan
-
bence arabayı naylona sarıp koli bandıyla bantlayalım.. hatta kapalı garaj yaptırıp hiç binmeyelim ki çizilmesin.. bu kadar önlem almayı biraz paranoyakça buluyorum açıkçası.. yani kaputa yaptır, aaa yanlar kaldı, yanları yaptır, ordan seken taş tavana gider filan, bunun sonu gelmez...1 puan
-
Seni pek bi yaşlı gördüm Yakubum Tamamen katılıyorum abicim ama yayları 3 yerine 5 yapsak ? 5 iyidir iyi Ben aracı beğenmedim. Jantlar olmamış. Araç aşırı basık 1-2 cm daha havada olsa işlevsellik daha iyi olur. Ayrıca yoltutuşu rezalet hale gelmiştir o aracın şu anda Araçta beğendiğim tek nokta stoplar. Gözüme hoşgeldi ama seçilen siyah bir ton daha açık olabilirdi. Neyse yapan yapmış keyfini sürsün. Bize güle güle kullan demek düşer Herkezin zevki farklı sonuçta Ama yazık olmuş bence F3 e1 puan
-
Renk konusu tamamen zevk meselesi... Söz gelimi ben siyah renk ve kenarı siyah far kullanıyorum ve bu hali hoşuma gidiyor. Tabii zevklere ket vuran bir de parasal kaygılar var. Benim için X-paketteki tek cazip taraf farları, onlar için de o kadar fark ödemeyi gerçekçi bulmuyorum. Bütçe müsaitse evet, değilse gerek yok. (Şimdi Bora gene bozulacak)1 puan
-
İstanbulda bir sürü Beyaz Focus gördüm yahu....Kuleli-Vaniköy-Çengelköy sahil yolunda en az 4 tane beyaz focus gidiyordu..Ama benim arabayı gören dönüp dönüp bakıyordu,ama şeker kırmızı olduğundan diildir canııım,06 plaka diye bakıyorlardır diye düşündüm eheheheheeeüüüüeee... Neyse,ellerinde dizel kaldığı falan yok beyler,sadece millet ocak 3 ü bekliyor....Benzinlilerde yolda,2012 de geliyorlar..Hemde sürprizle...Sanırım şerit takip asistanlı ve sonyli olarak....1 puan
-
1 puan
-
Kapıların otomatik Kilitlenmesi Araca binilip kapılar kapatılır, Kontak anahtarı tüm kontrol ışıkları yanana kadar çevrilir, motor çalıştırılmaz!, Kapı kilit düğmesinden üç defa üst üste kilitleme uygulanır, kapa-aç-kapa-aç-kapa-aç.. Kontak anahtarı çevrilerek kapatma konumuna getirilir. Kilitten aynı işlem tekrarlanır: Kapa-aç-kapa-aç-kapa-aç. Kontak anahtarı tekrar ışıkların yandığı konuma getirilir, kısa bir düdük sesi duyulur (bunu duymazsanız olmayacak demektir), Kilitten aynı işlem tekrar edilir: Kapa-aç-kapa-aç-kapa-aç. Uzun bir düdük sesi duyulur, programlama tamamlanmıştır. Başarılı olmuşsa yaklaşık 10 km/saat hızda kapılar otomatik kilitlenecektir, içeriden manuel olarak açılırsa, söz gelimi yolcu indirme-bindirme, yeniden hareketinizde otomatik kilitleme olmayacaktır. Camların otomatik kapanması ve açılması Anahtar üzerindeki buton ile kapıları kilitledikten sonra, kilitleme tuşuna 3-5 saniye basılı tutun açık camlar kapanacaktır. Buna global kapama adı verilmektedir. Aynı işlemi, kilidi açtıktan sonra da yapabilirsiniz. Kilidi açtıktan sonra açma tuşuna 3-5 saniye basılı tutun. 4 camın tümü açılacaktır. Buda global açmadır. Ancak kapama tüm ghia'larda olmasına rağmen açma işlemi makyaj öncesi focuslarda bulunmamaktadır. Tek Dokunuşta 3 kez otomatik sinyal Sinyal kolunu sola dönecekmiş gibi çekin ama kilitlemeyin yani sinyal yanma seviyesine kadar çekin ve bırakın, Otomatik olarak 3 kez sinyal verecektir. Bu özellik Makyaj sonrası ghialarda bulunmaktadır. Cam hafıza programlama Her hangi bir sebeple camlarınız saçmalarsa tek dokunuşta inmesinde veya çıkmasında sorun yaşarsanız, camları yeniden programlayın.. Ayrıca herhangi bir sebeple akünün sökülmesi de bu hafızaların bozulmasına sebep olur. Yeniden programlamak için: Araç çalışır iken, açma veya kapama yönüne basın ve cam kapandıktan sonra 5 saniye kadar daha basmaya devam edin.. Bu sayede cam programlanmış olacaktır. Bu işlemi her cam için uygulayın. Teyp şifresi girme Kutup başının veya teybin sökülmesi neticesinde teybiniz yeniden şifre girilmesini isteyecektir. Şifrenizi biliyorsanız bunu siz girebilirsiniz Girmeniz gereken 4 rakamlı bir koddur. Teybinizi açın, 1 rakamı girmek 1 tuşunu 2 rakamı girmek için 2. tuşu diğer rakamlar için 3 ve 4 numaralı tuşları kullanacaksınız. örnek; ilk girmeniz gereken şifre 7 ise 1 nolu tuşa 7 kez basıp ekranda 7 rakamını görüp 2. rakama geçeceksiniz. 4 rakamı da girdikten sonra 5 tuşuna basar işlemi onaylarsınız. Sadece sürücü kapısının kilidinin açılması Uzaktan kumandanın kilitleme ve açma butonlarına 5 saniye boyunca aynı anda basılı tutun, arabanın sinyalleri yanacaktır bu işlem sonucunda aktif hale gelen özelliğe göre; Açma düğmesine bir kez basarsanız sadece sürücü kapısının kilidi açılacak,iki kere basarsanız tüm kapılarınki açılacaktır. Gauge ( Gage ) Menü Kontak 0 konumunda iken günlük kilometre sıfırlama düğmesine basılı tutarak kontağı açtığımızda veya motoru çalıştırdığımızda göstergedeki lcd ekranda bazı verilere ulaşırız. Bu konu ile ilgili doküman ektedir. İndirmek için burayı tıklayın Yukarda saydığım tüm özelliklerin çalışması aracınızın donanımı ile bağlantılıdır. Aracınızda bu özellikler varsa bunları kullanabilirsiniz.. -alıntıdır-1 puan
This leaderboard is set to Istanbul/GMT+03:00
Focus Club Türkiye
Bu sitenin işleticisi, bu sitede yer alan bilgi, yazı ve makalelerin doğrudan veya dolaylı olarak kullanılmasından dolayı oluşacak zararlardan sorumlu tutulamaz. Kaynak gösterme kuralına uymak şartıyla, bu sitede yer alan yazı ve makalelerin belirli bir kısmına atıf yapılmasına, link verilmesine izin verilmektedir. Kaynak (canlı link) gösterilmeden yapılan alıntılara ise izin verilmemektedir. Sitemiz, hukuka, yasalara, telif haklarına ve kişilik haklarına saygılı olmayı amaç edinmiştir.