İyide bu eleştiri çok haklı sayılmaz.
Birincisi bizde paket opsiyon olarak ithalat sözkonusu. Bir arabayı sipariş edip 3-4 ay beklemek istemez Türk tüketicisi. Ki ben beklemem. Dolayısı ile ithalatcı da genel beğeni ve pazar şartları neyse ona uygun olarak opsiyon paketleri belirleyip o özelliklerde araçlar ithal ediyor. Bundan kimi memnun olurken kimide şikayetci olabilir. Ancak bunların hobisi değil profesyonel anlamda işleri bu olduğu için ticari kaygılarıda hesaba katmak zorundalar. Zaten saçmaladıklarında bir sonraki siparişlerinde düzeltiyorlar durumu.
Tüm motor seçeneklerini getirmek gibi bir şansları olamaz. Ancak 2.0 litre dizeller haricinde neredeyse tüm motor seçenekleri var. Şu vergi ortamında 2.0 lt araç ithal edip satmaya kastırmak kadar gerizekalıca bir iş olamaz zaten. O konuda son derece doğru politika izliyorlar. Eğer güçlü araba istiyorsan 180 hp ye kadar güç bandına sahipsin işte..
Sony falan filan bunlar hikayeden şeyler. Maliyeti rakiplerinin yukarısına taşımaktansa hiç getirmemeyi tercih etmişlerdir muhtemelen. Burada atıp tutanların hiçbirisinin 1500-2 bin lira fazladan veripte sony alacağını sanmıyorum. 4-5 bin verip Sync alacağını ise hiç sanmıyorum. Dolayısı ile onu standart donanım paketlerinden biri ile getiremezler. E zaten ıncık cıncık bir sürü opsiyon var. Titaniumda bile yok x paket, yok şehir içi yardım sistemi sunroof falan filan diye 3 ayrı paket var. Ben ileride bunları zaten biraz daha dallandıracaklarını düşünüyorum. Eğer yol yardım sistemi gelirse şehir paketine eklerler. O da o opsiyonun maliyeti artacak demektir. Sony yi X pakete dahil edip ondan birşeyleri kısabilirler mesela.
Ben olsaydım;
Ambiente + trend + Titanium diye üç baz model getirirdim.
Ambiente bugünkü Comfortun karşılığı olurdu muhtemelen.
Trend ise bugünkü Style ın bluetooh ıncık cıncık olmayan modeli olurdu. Ancak ESP ve perde hava yastığını standart yapardım. Sadece "güvenli" araba almak isteyenin alacağı bir araba olurdu.
Titaniumda ise sony + bluetooth ve alaşım jantı falan standart yapardım.
Sonrasında da paketlere bölüp diğer opsiyonları satardım. Bundan önce de yetkili servisleri adam gibi eğitip, opsiyonların yetkili servislerde uygulanabilmesini sağlayarak 1 haftalık teslim süreleri ile adamın istediği arabayı alma şansı olmasını sağlardım. Ama bunların hiçbirisi öyle atla deve şeyler olmazdı. Tesisat değiştirmeksizin yapılabilecek değişiklikleri yetkili servislere bırakırdım. Mesela adam istediği jantı takabilmeli, Koltuk trimi onun istediği renkte olabilmeli, kol dayama istiyorsa orta konsolu serviste değiştirtip adama kol dayama verebilmelisin, deri koltuk istiyorsa onu seçebilmeli, stepnesini kendi seçebilmeli, göstergeyi renkli istiyorsa o da yapılabilmeli, keza ortadaki ekranda aynı şekilde. Navigasyonlu ekranda park sistemi varsa onun görüntüsü yeni ekrana güzel grafiklerle aktarılmış, benzer şey geri görüş kamerası için falanda yapılabilir. Bunların hepsi servislerin yapabileceği işler. Doğru eğitim ve doğru lojistik desteği ile otosan bunları rahatlıkla altından kalkabilir. Hemde servislere kaynak aktarımı gerçekleşmiş olur.. Servis para kazanmazsa her türlü apaçilik dönüyor bu işlerde..