2019 Temmuz ve 2023 Mart arası tüm içerik ve üyelikler silinmiştir. Lütfen yeniden kayıt yapınız
×
Liderlik Tablosu
Popüler İçerikler
14-03-2012 tarihinde, tüm alanlarda en yüksek itibara sahip içerik gösteriliyor
-
Ayıp oluyor ama kendimi tutamadım... Müjde, motorine de zam gelmiş 12 kuruşçuk kadar, 4.00 sınırına ulaştı böylelikle. Vatana, millete hayırlı olsun. Darısı LPG'nin başına... Biz ne yapıyoruz:7 puan
-
ön camdaki koca sensör dolabında neler var biliyor muyuz? Ben şöyle çözümledim: 1. ve 2. Mesafe ve hız tespitine yarayan LIDAR (Light Detection And Ranging) sensörleri - verici alıcı (Aktif şehir içi güvenlik sisteminde etkin) 3. Uzun far asistanı, şerit takip sistemi ve trafik levhası tanıma asistanı için gerekli kamera sistemi 4. Yağmur sensörü (Otomatik silecek için gerekli)6 puan
-
Hepimiz değişik yaş gruplarında,değişik kültür ve eğitimlere sahip,değişik kentlerde doğan yaşayan insanlarız ve tüm bu yaşantımızı bir şekilde bu forumda acı,tatlı,öfkeli yada neşeli paylaşmaya yani hayatı olduğu gibi sessiz bir filmi izlerken buluyoruz...o halde canımızı acıtan...içimizdeki duygusallığı ve insansı yönleri çıkartan...hikayelerimizde vardır canlı,başımıza gelen yada okuyup duyduğumuz...paylaşırsak diye düşündüm..... Hala bizim insan olduğumuzun kanıtı olan acıyan...kanayan...yanlarımız için... Güzel sanatlara hayran bir adam varmis.O kadar çok seviyormus ki ,hayatini ona adamis.Güzel sanat eserleri alabilmek için çok çalisiyor ve güzel bir sanat eseri için tüm parasini veriyormus.öyle ki Rembrandt,Picasso ve diger pek çok ünlü sanatçinin eserini satin alabilmek için var gücüyle çalisiyormus. Esini yillar önce kaybetmis,ama bir oglu varmis.çocugunu yetistirirken bu sanat sevgisini ona da asilamis.Büyüyünce ,oglu da bir sanat koleksiyoncusu olmus.Ve bu sanat sevgisi her ikisinin de çok sevdigi ve onlari birbirine baglayan güçlü bir bag olmus. Bir süre sonra ülkeleri bir savasa girmek zorunda kalmis. ülkenin diger gençleri gibi oglu da göreve yazilip ülkesi için savasa katilmis. Aradan biraz zaman geçmis ve baba bir mektup almis.Oglunun bir harekatta kayboldugunu bildiriyormus mektup. Baba çok üzülmüs. Oglunu çok seviyormus ve yoklugunda, oglunun,onun için ne kadar önemli oldugunu anlamis. Ona ne oldugunu bilmemek acisini çok daha fazla arttiriyormus. Birkaç hafta sonra kalbini parçalayan ikinci mektubu almis baba. Bu mektupta ,oglunun bir harekat sirasinda öldügü yaziyormus.Ogul, muharebe sirasinda yaralanan askerleri kurtariyormus.Ve en son yaraliyi güvenli bölgeye tasirken ,arkadan gelen bir kursun onun hayatini kaybetmesine sebep olmus. Mektubu alali birkaç ay olmus ve Noel sabahiymis.Ama baba yataktan kalkmayi istemiyormus.Oglu olmaksizin bir Noel geçirmeyi gönlü arzu etmiyormus. Birden kapi çalinmis ve kim olduguna bakmak için asagiya inmis.Kapiyi açinca elinde bir paket olan genç bir adam görmüs. Genç adam: "Bayim,siz beni tanimiyorsunuz;ama ben oglunuzun kurtarirken öldügü yarali askerim."demis. "Ben çok zengin biri degilim.Ama oglunuz sizin sanat sevginizden bana söz etmisti.Ve ben de çok iyi bir ressam olmadigim halde onun bir portresini yapip size hediye etmek istedim."demis. Baba paketi almis ve eve girip açmis.Sonra koleksiyon odasina gidip söminenin üzerinde asili olan Rembrandt eserini çikarip onun yerine kendi oglunu portresini asmis. Sonra gözlerinden akan yaslarla genç adama dönmüs ve "Bu benim en degerli esyam.Ve evimdeki tüm degerli eserlerin hepsinden daha degerli."demis. Baba ve genç adam birlikte Noel yemegi yemisler ve genç adam daha sonra gitmis. Birkaç yil sonra baba hastalanmis ve bir süre sonra da ölmüs. Onun ölümü her yerde duyulmus.Herkes onun sahip oldugu sanat eserleri için yapilacak müzayedeyi merak ediyormus. Nihayet müzayedenin Noel Günü yapilacagi duyurulmus. Müze yetkilileri ve dünyanin en ünlü koleksiyonculari evde toplanmislar. Hepsi heyecanla satilacak sanat eserlerini alabilmeyi bekliyorlarmis. Ev dolmus.Müzayede yöneticisi ayaga kalkmis ve : "Hepinize geldiginiz için tesekkür ederim.Müzayedenin ilk parçasi arkamda gördügünüz portredir." demis Arka siralardan bir "Ama o,yasli adamin oglunun portresi." diye bagirmis. "neden onu geçip ,asil sanat eserlerine gelmiyoruz." Mezatçi : "önce bunu satmamiz gerek.Sonra digerlerine geçebilecegiz." demis. "Evet,artirmayi 100 dolar ile baslatiyorum.Yok mu artiran?" Hiç kimseden ses çikmayinca "O zaman 50 dolar" demis. Hala kimseden ses çikmamisti. "O zaman 40 dolar."ses çikmayinca "Hiç kimse bu portreye talip degil mi?"diye sormus. Yaslica bir adam ayaga kalkmis ve "10 dolara olur mu?"demis . "Tüm param bu.Ben onlarin karsi komsusuyum ve bu çocugu taniyorum.Onun büyümesine tanik oldum ve o çocugu çok sevdim.Onun portresini almak isterim." "Yani 10 dolara almak istiyor musunuz?"diye sormus müzayedeci. "10 dolar!Satiyorum !Satiyorum !Satttt -tttttiiimmmm!" Salonda bir sevinç miriltisi yükselmis ve herkes birbirine : "Nihayet gerçek sanat eserlerine kavusacagiz" demeye baslamis. Müzayedeci o zaman : "Hepinize geldiginiz için tesekkürler ederim.Sizleri bugün burada görmek çok güzeldi.Ama müzayede burada bitti."demis Kalabaliktan kizgin sesler yükselmeye baslamis. "Ne demek müzayede bitti?Diger parçalar için artirma baslamadi bile..." Müzayedeci o zaman: "üzgünüm ama müzayede sona erdi.çünkü yasli adam vasiyetinde söyle demisti. "Oglumun portresini alan tüm eserlerin sahibi olur."4 puan
-
aslında bizim arçları alırken bir araya getirdiğimiz kuruşlar kadar zor gözükmüyor...56,000 tane lira ve 5,6000,000 tane kuruş bunuda bir araya getirmek kolay olmasa gerek4 puan
-
3 puan
-
3 puan
-
3 puan
-
nolacak yaw.......japondur bunu yapan böle manyak şeyleri onlar yapar hersene 1000000000 domino taşlarını sıralarlar sonra birini düşürüp 6 ay sabırla dizdikleri taşların düşüşünü izlerler...deli bunlar...3 puan
-
3 puan
-
Arkadaşlar kullanmayıp çöpe atacağınız yeni Bmw leriniz varsa atmayın, bana verin sevaptır!!2 puan
-
2 puan
-
Türk insanı gariptir her lafı kaldırmaz, i**e dersin kızarda s*******n aldırmaz.. Allah bildiği gibi yapsın. Hepsinin çoluğunun çocuğunun canından çıkarsın...2 puan
-
Az önce NtvHaber den mesaj geldi. "Motorine yarından itibaren geçerli olmak üzere %3,08 zam yapıldı" diye. 3,89 dan hesap edersek, düz 4 lira oluyor. Vatana millete hayırlı olsun. Durmak yok zamma devam2 puan
-
Çok güzel.... Biraz buruk ama bir Coldplay katkısı da benden, favorilerimdendir, Çok ses tek yürek....2 puan
-
2 puan
-
ey gençler........evlenirken şunu düşünün uğruna ölünecek bir sevgili bulmayın...uğrunuza ölücek bir kadınla evlenin...yoksa birinci şıkka göre evlendiyseniz zaten pek fazla sürmüyor ömrünüz kahırdan...öldürüyor sizi... Tam bir dolar seksen yedi senti vardı. O kadar, ne bir sent eksik, ne bir sent fazla!.. Bunun da altmış senti penniden ibaret ufaklıktı. Bu pennileri teker teker bakkal, kasap, manavla çekişe çekişe pazarlık ederek ve her defasında satıcıların cimrilik isnatları karşısında utancından kıpkırmızı kesilerek biriktirmişti. Della paraları üç defa saydı. Bir dolar seksen yedi sent, o kadar! Halbuki ertesi gün Noel'di. Kendini odadaki partal divanın üzerine atıp hıçkıra hıçkıra ağlamaktan başka çare yoktu. Della da böyle yaptı. Della'nın evi, haftada sekiz dolara tutulmuş mobilyalı bir apartman! Tasvire değer bir hali yok. Tam bir fakirhane! Aşağıda antrede, içine tek bir zarf sığdırmaya imkan olmayan bir mektup kutusu ile ölümlü bir elin asla çaldıramayacağı bir zil vardı. Kapıda da "Mr. James Dillingham Young" ismini taşıyan bir kart asılı idi. Mr.James Dillingham eve geldiği vakit size evvelce Della diye takdim ettiğimiz karısı kendisine "Jim" diye hitap eder, boynuna sarılarak onu bağrına basardı. Gözyaşları dindikten sonra Della eline bir ponpon alarak yüzünü pudraladı. Pencerede durarak apartmanın o kasvetli arka avlusundaki bulut rengi bir parmaklık üzerinde yürüyen bulut rengi kediyi aptal aptal seyretti. Ertesi günü Noel'di. Jim'e bir hediye alabilecek yalnız bir dolar seksen yedi senti vardı. Bu pennileri aylardan beri birer birer biriktirmişti. Halbuki şimdi hiçbir işe yaramadıklarını görüyordu. Haftada yirmi dolara pek bir şey yapmaya imkan yoktu. Masraf umduğundan fazlaya çıkıyordu. Zaten her zaman öyle olur!.. Şimdi Jim'e hediye alacak yalnız bir dolar seksen yedi senti vardı. Sevgili Jim'ine güzel bir şey almak hususunda hülyalar kurarak bir çok mesut anlar yaşamıştı. Güzel, nadir, parlak bir şey, Jim'e ait olmak şerefi ile az çok mütenasip bir hediye. Pencereden uzaklaşarak kendini aynanın önüne attı. Gözleri pırıl pırıl yanıyordu, ama yirmi saniye içinde rengi uçuvermişti. Saçlarını çözerek omuzlarının üzerine döktü. James Dillingham Young Ailesi'nin iftihar ettikleri iki şeyleri vardı. Birisi Jim'in babasından intikal eden ve aslında büyük babasına ait olan altın saat, diğeri ise Della'nın saçları idi. Apartmanın hava deliğinin karşı tarafında Saba Melikesi otursaydı Della, kraliçenin mücevherlerini kıymetten düşürmek kastiyle, o güzel saçlarını pencereden dışarı sarkıtırdı. Hazreti Süleyman apartmanın kapıcısı olsa ve bütün servetini, elmaslarını, bodrumda bulundursaydı, Jim ihtiyarı kıskandırıp hasetle sakalını kaşıttırmak için önünden her geçişinde cebindeki saati çekip bakar gibi yaparak gösterirdi. Della'nın saçları altın renkli bir çağlayan gibi parlayarak ve dalgalanarak dizlerine kadar döküldü ve bir elbise gibi vücudunu örttü. Bununla beraber Della, saçlarının uzun müddet böyle kalmasına müsaade etmedi. Sinirli ellerle hemen topladı. Bir aralık bir an için durdu. Tereddüt eder gibi oldu. Yerdeki kırmızı tüyleri dökük halıya bir iki damla gözyaşı aktı. Della, gözlerinin yaşı kurumadan kahverengi ceketini kapıp aynı renkteki şapkasını başına geçirdiği gibi, eteklerini savurarak kapıdan fırladı. Merdivenleri inip sokağa çıktı. "Mm. Sofronie. Her nevi saç levazımı" ibaresini taşıyan bir tabelanın önünde durdu. Bir hamlede kendini yukarıda buldu. İriyarı, süt beyaz, soğuk bir kadın olan Madam Sofronie'ye nefes nefese: - Saçlarımı alır mısınız? diye sordu. Madam: - Saç alırım ama şapkanı çıkar da bir bakalım, cevabını verdi. Della altın renkli, çağlayana benzeyen saçlarını döküverdi. Madam, saçları pişkin bir alıcı eli ile bir yokladıktan sonra. - Yirmi dolar, dedi. Della: - Peki. Derhal, cevabını verdi. Ondan sonraki iki saati pembe bir bulut üstünde uçar gibi sevinçle nasıl geçirdiğini bilmiyordu. Edebiyat bertaraf, Jim için istediği hediyeyi bulmak arzusu ile dükkanların altını üstüne getiriyordu. Nihayet bulabildi. Hasseten Jim için yapılmış bir şey? Dükkan dükkan gezmiş, hiçbirinde buna benzer bir şey görmemişti. Platin bir saat zinciri. Kıymeti, fazla gösterişli süslerde değil, deseninin sadeliğinde ve kibarlığında idi. Bütün iyi şeyler böyle olmalıdır. Zincir Jim'in o emsalsiz saatine layık derecede güzeldi. Della ilk nazarda kararını verdi. Zincir tıpkı Jim gibi idi. Gösterişsiz, fakat kıymetli. Kocasını da, zinciri de aynı şekilde tarif etmek mümkündü, yirmibir dolar verdi. Bu zinciri taktıktan sonra Jim artık, saatine nerede olsa bakabilir, daha doğrusu bakmaya heveslenebilirdi. Halbuki, şimdi o emsalsiz saate, bir kayışa asılı olduğundan hep gizleyerek bakıyordu. Eve avdet ettikten sonra Della'nın sarhoşluğu biraz geçti. Aklı başına gelerek ihtiyatlı hareket etmeyi düşündü. Saç maşalarını çıkartarak hava gazını yaktı. Ve aşkla cömertliğin birleşmesinden doğan tahribatı tamire koyuldu. Sayın dostlar, burun kıvırıp geçmeyin. Bu her zaman muazzam bir iştir. Müthiş bir iş!. Kırk dakika zarfında saçları mektep kaçağı bir çocuk kafası gibi kıvrım kıvrım olmuştu. Della aynadaki aksini tenkitçi bir nazarla uzun uzadıya dikkatle seyretti. Kendi kendine: - Jim bu halimi görüp de ilk bakışta öldürmezse iyi. Tiyatro kızlarına benzetecek ama ne yapayım. Bir dolar seksen yedi sentle ne alınabilirdi ki, dedi. Yedi buçukta kahve pişirilmişti. Tava da sobanın arkasına yerleştirilerek ısıtılmış olan pirzolaları kızartmak üzere hazırlanmıştı. Jim, hiç geç kalmazdı. Della zinciri avucuna alarak kapının yanındaki masanın başına oturdu. Kocasının, merdivenlerin ilk basamağındaki ayak seslerini duyunca bembeyaz oldu. Gündelik, en basit şeyleri için dua etmeyi adet etmişti. - Büyük Allahım! Yalvarırım sana, ne olur, saçlarımı beğendir, diye mırıldandı. Jim kapıyı açtı ve içeri girip arkasından kapadı. Zayıf ve pek ciddi bir hali vardı. Zavallı henüz yirmi iki yaşında, aile yükü taşıyordu. Yeni bir pardesüye ihtiyacı vardı, ellerinde eldiven yoktu. Odaya koku almış bir av köpeği gibi etrafına kayıtsız bir halde bakınarak girdi. Gözleri Della'ya dikilmişti. Della bu dik nazarların manasını anlamayarak korktu. Bu nazarlar ne hayret, ne hiddet, ne dehşet, ne beğenmemezlik, yani genç kadının hazırlandığı hislerden hiçbirini ifade etmiyordu. Jim, yüzünde o garip ifade ile nazarlarını karısına dikmiş sadece bakıyordu. Della masanın yanından kıvrılarak yaklaştı. - Jim, şekerim ne olursun öyle bakma, diye yalvardı. Saçımı kesip sattım. Noeli sana hediye almadan geçiremezdim, ölürdüm. Ne olacak yine büyür. Affediyorsun değil mi? Ne yapayım başka çarem yoktu. Saçlarım çabuk büyür. Unutalım bunu, haydi Jim, şekerim. Noel'in mübarek olsun de de barışalım. Ne güzel ne hoş bir hediye aldığımı tasavvur edemezsin, dedi. Jim zihnini yoracak kadar düşünüp taşındığı halde bir türlü anlayamamış gibi yavaş yavaş: - Saçını mı kestin, dedi. Della: - Kesip sattım. Bu halimi beğenmedin mi? Eskisi kadar sevmedin mi? Saçsız da yine aynı insan değil miyim, diye yalvardı. Jim etrafına şaşkın şaşkın baktı. Nihayet aptallaşmış gibi: - Saçımı kestim mi dedin, diye cevap verdi. Della: - Evet, kesip sattım diyorum, diye izah etti. Yavrucuğum bu akşam Noel! Beni mazur gör, affet. Senin uğruna gitti, deyip ciddi bir tatlılıkla: - Saçlarımın tellerini saymak belki mümkündür ama sana olan sevgimi ölçmek imkansızdır. Şekerim, pirzolaları ateşe koyalım mı? diye sordu. Jim, daldığı rüyadan uyanır gibi oldu. Della'cığını kollarına aldı, pardesünün cebinden bir paket çıkararak masanın üstüne attı. - Dellacığım, aldanıyorsun. Saçını nasıl kesersen kes, hiç fark etmez. Sana olan sevgimde hiç değişiklik yapmaz. Paketi açarsan birdenbire neden afalladığımı anlarsın, dedi. Della beyaz parmakları ile kağıdı yırtarak ipleri kopararak paketi açtı. Açmasıyle feryadı basması bir oldu. Gözlerinden yaşlar akmaya başladı. Paketten Della'nın Broodway'de bir vitrinde görüp uzun müddettir arzuladığı taraklar çıkmıştı. Kaplumbağa kabuğundan yapılmış elmas kenarlı o güzel taraklar işte önündeydi. Renkleri de saçlarına ne kadar uyuyordu. Pahalı olduklarını bildiğinden hiç ümide kapılmadan beğenmiş ve arzulamıştı. Hiç beklemediği olmuştu. Ama ne çare ki pek tamah ettiği bu canım tarakları süsleyecek lüleler gitmişti. Della nihayet kendini toplayarak kocasının getirdiği hediyeleri bağrına bastı. Gülümseyerek kocasına baktı. - Şekerim, saçım pek çabuk uzar, deyip tüyleri tutuşan bir kedi gibi yerinden fırlayarak: - Ay unutuyordum, diye bağırdı. Jim alınan güzel hediyeyi görmemişti. Della avucunu açarak sevinçle kocasına uzattı. Bu kıymetli, fakat donuk maden genç kadının ruhundaki ateşin aksi ile parlar gibi oldu. - Şekerim, güzel değil mi? Bütün şehri altüst ettikten sonra bulabildim. Saatini ver bakalım nasıl yakışacak, dedi. Jim, Della'nın dediğini yapacak yerde kendini sedire attı. Ellerini başının arkasına koyarak gülmeye başladı. - Della sevgilim, Noel hediyelerimizi bir kenara koyup bir müddet saklayalım. Bugünkü halimize uygun değil. Biraz fazla. Tarakları almak için saati sattım. Pirzolaları koy bakalım ateşe, dedi.2 puan
-
bizim gönlümüz geniş işte pinti değiliz. ikinci bir örnek vereyim; kilosu 14 milyardan 135gr cep telefonu alabiliyoruz.2 puan
-
2 puan
-
2 puan
-
1 puan
-
Abicim onları da eklersek A6 ve Bmw 3 e yaklaşıyoruz Antalya'da yaşıyorlar, sıcakta zarar görmesin deri1 puan
-
Yeni 3 serisi konumuz var abicim forumda. Oraya doğru kayalım arzu edersen. Bende hoşnut değilim yeni 3 serisinden1 puan
-
1 puan
-
He Ogunum,ben İstanbulun tarihi alanlarına,halka açık yeşil alanlara,İETT parklarına İğrenç Gorunumlu RECidanz yapan Müteahhidim,Ben eksik malzemeyle duble otoyol yapıp,10 kuruşluk işi 100 TL.ye bağlayan müteahhidim,ben laylon çadırlarda işçileri yatırıp yangında cayır cayır yakan ama kendisi boğaza nazır çamlıca Villalarında oturup 4x4 jiplerde dolaşan yandaş .(...).üSİAD lı işadamıyım....Bana gomaz benzin zammı neyin....1 puan
-
3 ve daha az doğrusu olanlar forumu daha sıkı takip etsin diye idi Ödül falan yok..1 puan
-
Eeee, ne oldu şimdi, ödül mödül bir şey yok mu? Kazananlar belli mi? Bedava paspas verseydin bari...1 puan
-
1 puan
-
1 puan
-
aman yusufum kalsın...bilimsel acıklaman...hala kendime gelemedim o iletinden...bu beni benden alır bu defa...1 puan
-
2 tl için 2 tl.lik cevap verebilirim yazdıklarınıza.. hakkım doldu...onun için yazamıyacağım artık...1 puan
-
Şubat Ay'ı Genel Satış olarak %0.2 artış var.1 puan
-
hay ağzın bal yesin, aynısını ben diyecektim, acayip şekilde photosop havası var..1 puan
-
Abi Yako kokoreç yemiyor. Ağzının tadını bilmeyen fordcu olarak nitelendiriyorum bu durumu ben1 puan
-
Sağolasın abicim Bizlerde seni tanıdığımız için kendimizi şanslı hissediyoruz ( en azından ben ama yakupta hissediyordur muhtemelen )1 puan
-
1 puan
-
bahşiş konusu derin mevzu. mesela çıkışta arabaya su tutmuşlarsa ve gelen 2 tl den başka bozuk yoksa? ikilem budur.1 puan
-
70bin/1300kg ... arabanın kilosu 55 TL ediyor. kauçuk paspaslar 5 kg olsa 275 TL eder. arabayla birlikte alırken 275TL, ayrı alırsan 50 TL.1 puan
-
napiyim benim arabam yokki...... bende still marka ayakkabı parlatıcısı aldım bademyağlı güzel oluyor...1 puan
-
Ümticm şu görÜntÜ resminin arkasında toros oldumu şimdi ha..oldumu koy oraya focusu bilrikte acar seni hem...kollarını bağlama kısmetin kapanır derler hem.....1 puan
-
1 puan
-
bu arada Allah tamamına erdirsin...genç baba olmak kadar güzel birşey yok..bende 28 yaşında baba olmuştum..şimdi arkadaş gibiyiz hatta zaman zaman sözümü bile dinlemediği oluyor ama inan çok keyifli...1 puan
-
yolda ne zaman bir passat cc görsem....sadece yanılsamalı bir görsellik oluyor çünkü...görmemle araçların arasında gözden kaybolup gitmesi bir oluyor...gitmeyen akarak yol alan bir makine...çok güzel...insanı sinir edicek kadar yıpratıcı evet...düşündüğüm birşey....1 puan
-
1 puan
-
Çok cazip fiyattı abi. 170 lira verince kendimi Çok mutlu hissettim. Tayyibe olan yakınlığım arttı yakında gemisine ortak olurum1 puan
-
Böyle "cazip" fiyatlardan "full"eyen arkadaşlara bir sonraki pompa ziyaretlerinde yiyecekleri kazığa alışmaya yönelik vakit kazandıkları için pek imrendim...1 puan
-
1 puan
-
Aynı kullanımla İstanbulda 5,3 lt şehir içi. Uzun yoldada 3.9lt yakıyorum1 puan
-
Mighty 700hp Pontiac TRANS AM at the Hillclimb Reitnau Bergrennen - Great V8 Sound!!1 puan
-
1 puan
-
1 puan
This leaderboard is set to Istanbul/GMT+03:00
Focus Club Türkiye
Bu sitenin işleticisi, bu sitede yer alan bilgi, yazı ve makalelerin doğrudan veya dolaylı olarak kullanılmasından dolayı oluşacak zararlardan sorumlu tutulamaz. Kaynak gösterme kuralına uymak şartıyla, bu sitede yer alan yazı ve makalelerin belirli bir kısmına atıf yapılmasına, link verilmesine izin verilmektedir. Kaynak (canlı link) gösterilmeden yapılan alıntılara ise izin verilmemektedir. Sitemiz, hukuka, yasalara, telif haklarına ve kişilik haklarına saygılı olmayı amaç edinmiştir.