Jump to content
2019 Temmuz ve 2023 Mart arası tüm içerik ve üyelikler silinmiştir. Lütfen yeniden kayıt yapınız ×

Liderlik Tablosu

Popüler İçerikler

20-03-2012 tarihinde, tüm alanlarda en yüksek itibara sahip içerik gösteriliyor

  1. Ford'un Yeniköy Fabrikası'nın temeli atıldı Ford Otosan'ın üç yıl içerisinde yapacağı 1 milyar dolarlık yatırımın bir parçası olarak hafif ticari araç üretimini gerçekleştirmek üzere inşa edilecek olan Yeniköy Fabrikası'nın temel atma töreni gerçekleştirildi. Ford Otosan'ın hafif ticari araç üretecek olan üçüncü fabrikasının temeli, Koç Holding Yönetim Kurulu Şeref Başkanı ve Ford Otosan Yönetim Kurulu Başkanı Rahmi M. Koç'un da katıldığı tören ile gerçekleştirildi. Ford Otosan'ın üç yıl içerisinde yapacağı 1 milyar dolarlık yatırımın bir parçası olan ve Kocaeli'deki fabrika arazisine temeli atılan Yeniköy Fabrikası, 70 bin metrekare kapalı alana sahip olacak. Yüksek teknolojiyle donatılacak fabrikada Ford dünyası için yeni bir hafif ticari araç üretilecek. 110 bin kapasite ile çalışacak olan yeni fabrika ile Ford'un yıllık üretim kapasitesi 400 bine yükselecek. Koç Holding ve Ford Otosan yöneticileri ile çalışanlarının katıldığı törende konuşan Rahmi M. Koç, Ford Otosan'ın Ford'un Avrupa'daki en önemli hafif ticari araç geliştirme ve üretim üssü olduğunu ve yeni tesisin Ford Otosan'ın önemini iyice pekiştirdiğini söyledi. Törende, Ford Otosan'ın bugün faaliyette olmayan İstanbul fabrikasını da sayarak Ford Otosan'ın dördüncü fabrikasının da temelini atmanın kendisine nasip olmasından büyük mutluluk duyduğunu belirten Koç, ''Hayatımın müstesna günlerinden birini daha yaşıyorum. Sektöründe, son 10 yıldır üst üste pazar lideri olarak, Türkiye'nin en çok satan markasını üreterek, otomotivin anavatanı ABD'ye ilk ihracatı yapan bir otomotiv şirketi olarak bizi fevkalade gururlandırıyor. Otosan ilk kurulduğunda kapasitesi, 8 saatte 4 araba, 4 kamyon idi. Şimdi sadece yeni fabrikamızın kapasitesi yıllık 110 bin adet. Otosan, Türk otomotiv sanayinin kurulmasına liderlik etti ve bu liderliğini hala devam ettiriyor. Sektöründe, son 10 yıldır üst üste pazar lideri olarak, Türkiye'nin en çok satan markasını üreterek, otomotivin anavatanı ABD'ye ilk ihracatı yapan bir otomotiv şirketi olarak bizi fevkalade gururlandırıyor. 'Gölcüklü Transit' ismini verdiğimiz Connect'ler, bugün New York, Boston, Chicago, Las Vegas, Los Angeles, Orlando ve San Fransisco yollarında taksi olarak vazife yapıyor'' ifadelerini kullandı. Koç, konuşmasında, Otosan'ın kurucusu Vehbi Koç ile geçtiğimiz ay hayatını kaybeden Ford Otosan Genel Müdürü Nuri Otay ve Otosan'a emeği geçen yöneticileri de anarak, tüm çalışanlara da emekleri için teşekkür etti. 'YATIRIMLARIMIZI ARTIRARAK SüRDüRECEĞİZ' Ford Otosan Genel Müdürü Haydar Yenigün de yeni fabrikanın proje çalışmalarına büyük emeği geçen merhum Nuri Otay'ı anarak konuşmasına başladı. Yenigün, şunları kaydetti: ''Hep 'Daha İleri'yi hedefleyen 'Go Further' sloganımız ile daha mükemmel ürünler geliştirmek, güçlü bir iş modeli oluşturmak, çalışanlarımız ve müşterilerimiz için daha iyi bir dünya yaratmak amacıyla her zaman daha ilerisini düşüneceğimizin sözünü verdik. Sektörümüzün en başarılı şirketiyiz ancak bu başarılarımızla yetinmeyeceğiz ve hep daha ileri adımlar atmaya devam edeceğiz. İş sürekliliğimizi sağlayabilmek için şimdiye kadar yaptığımız gibi gelecekte de yatırımlarımızı artırarak sürdüreceğiz. Bugün bu yatırım adımlarımızdan birini daha atarak, Ford portföyüne yepyeni bir araç ekleyecek yeni üretim tesisimizin temelini atmaktan mutluluk duyuyoruz.'' Kaynak: http://www.ntvmsnbc.com/id/25331939/
    4 puan
  2. Hazır son zamanlarda Mercedes hastalığım nüksetmişken bu canavarı da paylaşmak istedim..Umarım siz de beğenirsiniz. Mercedes-Benz Cenevre Otomobil Fuarı’nda yeni SL63 AMG’yi tanıttıktan sonra şimdi de SL65 AMG’yi duyurdu. SL’nin en güçlü versiyonunda daha ufak motorlu kardeşlerinde olduğu gibi alüminyum kaporta ve diğer ağırlık tasarrufu teknikleri uygulanmış, böylece aracın ağırlığı 170 kg gibi kayda değer bir miktarda azaltılarak 1950 kg’ye indirilmiş. önceki modeli ile kıyaslandığında, yeni SL65 AMG’nin güçlü çift turbo beslemeli 6 litrelik V12 motoru kısmen elden geçirilmiş, emme ve egzoz sistemleri değiştirilmiş. Motorun gücü önceki modeldeki 612 bg’den 630 bg’ye yükselmiş, böylece yeni lüks iki kişilik üstü açılır aracın güç-ağırlık oranı da 323 bg/tona çıkmış. Tork değeri 2300 ile 4300 devir/dakika arasında 1000 Nm ile sınırlandırılmış. Revize edilmiş V12 motor, eski SL65 AMG’de kullanılan, neredeyse yirmi yıllık 5G-Tronic şanzıman yerine, otomatik durdurma-çalıştırma da dâhil olmak üzere, bir dizi BlueEfficiency özelliği içeren 7G-Tronic yedi vitesli otomatik şanzıman vasıtasıyla arka tekerlekleri tahrik ediyor. V12 motorlu yeni otomobilin yakıt tüketiminin yüzde 17 azalarak 100 kilometrede 11,6 litreye, CO2 emisyonlarının ise 270 gr/km’ye indiği iddia ediliyor. SL65'in 0-100 km/s hızlanma süresi sadece 4,0 saniye, yani SL63’e göre 0,3 saniye daha hızlı. 0-200 km/s hızlanması 11,8 saniye olan aracın azami hızı 250 km/s ile elektronik olarak sınırlanmış.
    4 puan
  3. çok alaka.. Herşeyden önce bu benim en üst donanım seviyem, bundan daha iyisi yok dediğin zaman sadece üç beş tane donanımmı satıyorsun? İmaj da satıyorsun aynı zamanda. O imajın karşılığını vereceksin o zaman. İster aynı banttan çıkart ister farklı banttan o senin sorunun. Bahsi geçen şey test ya da karşılaştırma falan değil. Adamdan 5 bin lira fazlayı daha iyi bir araba satmak nedeni ile alıyorsun. Tavana koyduğun led lerden dolayı değil. Kalite algısı style ile aynı ise o zaman kimse titanium almasın. 60 bin lira isteyip premium markalar ile aynı etiketi yapıştırıyorsan en az onlar kadar kaliteli araba üretmek "zorundasın" Aksi halde neden o kadar para versin adam senin arabana?
    4 puan
  4. Bence başka bir otokoçta araba alacakmış gibi bu arabayı takasa vereceğinizi söyleyip ekspertiz yapmalarını sağlayın. Eğer komple boyalı derlerse o zaman 300 e kadar normalmi değilmi konuşursunuz..
    3 puan
  5. 60 bin lira para istiyorsan hata falan yapmayacaksın.
    3 puan
  6. Sen Karanlıktayken SEN KARANLIKTAYKEN BEN, GECEYİ SEVİYORUM, Senin olmadığın akşamlarda Ömrüm kısalıyor sanki. Onun için bu defa Az kararttım geceyi. Şimdi ne varlığın, Ne yokluğun belli. Bu bulanık siyah hava, Seni gizlemek Ve duymak için yeterli. Sana dokunamadığım akşamlarda Bedenim eriyor sanki. Kendime yüklüyorum Bu açlığın kabahatini. Sanki varmışsın da "Kızgınmışsın" biraz bana, O bahaneyle uzak duruyormuşsun. İstemiyorum Saçlarının savrulmasını Rüzgarda. Bu sevdadan benim payıma düşen, Zaten fazla. Senin olmadığın akşamları Takvimden siliyorum. Ömür haneme niye yazsınlar ki Ykademedıklarımı? Senin olmadığın akşamlarda Fersiz yanıyor sokak lambaları. Ve o geceler, Topluyorlar dilencileri... Ve her kahkaha meyhanelerden yükselen, "Anama sÖver" gibi... Bir, İstanbul değil, Sensiz akşamlarda sanki Bütün kentlerin tutuluyor dili. Öyle gecelerde GÖrmezlikten geliyorum çÖp kamyonlarının kenti kirlettiğini... Cinsiyetler kalkıyor, yüzler seçilmiyor, Herkes, çarşı iznindeki "Tek tip er" gibi. Bir yakalasam yaka paça, Zamanı durduracağım. Işıklandırılmış vitrin camları Ayna olup yüzüme çarpıyor. Anladım; Ben sensiz gecelerde yaşlanıyorum. En ihtiyarı oluyorum bu kentin. En bilgesi, en ağırbaşlısı... Aşkın olgunlaştırdığı Suskun bir dervişim şimdi. Bir sorsalar rezil olacağım. Ben senden başkasını bilmem ki. Senin olmadığın akşamlarda, Ben yapmışım sanki tüm dünyanın işini. Yoruluyorum, Sabaha çıkmayacakmışım gibi. KÖr olmak için yarı yarıya, GÖzümü arabaların farlarına dikiyorum. Her kadını biraz Sen zannediyorum. Senin olmadığın akşamlarda ben, O an adını anmıyorsam şayet, Koskocaman susuyorum. Senin olmadığın akşamlarda ben, Siyaha boyayıp yüzümü, Maske yapıp gecenin karanlığını, Bir Affan Dede bulup "Satın almak" istiyorum "çocukluğumu." Senin olmadığın akşamlarda Geceler uzun sürüyor... "Az karanlığım" gün ağarırken kapkara oluyor. GÖzlerimi kapıyorum, Düşlerime emanet ediyorum seni... Senin olmadığın akşamlarda Daha uzun kalıyorsun bende bÖylece. Senin olmadığın gecelerden uyandığımda Dilimde hep aynı cümle: Senin Olduğun Karanlığı, Sensiz Aydınlıktan Daha çok seviyorum... Tayfun Talipoğlu... (bu sabah okuduğum edebiyatta yankı dergisinin eski bir sayısından....)
    2 puan
  7. Bizim biçtiğimiz değer elbette önemli. En azından benim için. Her an balatayı sıyırıp ecoboost alabilme kapasitesine sahip bir manyaklıktayım zira..
    2 puan
  8. Benimkinde tıpa bile yokmuş. Sende sensör var abi dedi gönderdi beni.. En büyük styla başka büyük yok.
    2 puan
  9. Bu inceleme 2011 model Focus III 1.6 Ecoboost Titanium paketli 5 kapı HB araç ile ilgilidir, kendilerini yaklaşık bir aydır tanımaya çalışıyorum, erken izlenimlerim Yakup Çağatay'ın tanıtım yazılarından alıntılarla süslenmiş hali ile aşağıdadır. Son yazmam gerekeni en baştan yazayım da okuma tembelleri sıkıntı çekmesin, Focus'un 3. nesline çok çabuk ısındım, incelemede bu modeli sınıfına ve marka standartlarına göre sürüş keyfi, sürüş konforu, sürüş güvenliği ve performans açısından başarılı buldum ve hedef kitleyi de iyi tanımlamak kaydı ile alınası bir araç olduğu görüşündeyim. Kuşkusuz zaman içerisinde kullanıcı talepleri doğrultusunda iyileştirmeler gerçekleşecek ve bu haliyle dahi çok olgun bir izlenim uyandıran model daha da gelişecektir. Şimdi gelelim okuma meraklılarına yönelik açılıma. TASARIM Modeli incelemeden mutlaka Ford'un hedeflerini de gözetmek lazım. Yeni Focus ile Ford ilk kez dört kıta ve 120 ülkede standart bir modeli tüketicinin beğenisine sunmaya karar verdi. Bu da Kenya'lı ile çinli'nin, Brezilya'lı ile İngiliz'in ve hatta Amerikalının zevklerine hitap edebilecek bir model üretme gerekliliğini beraberinde getiriyordu. Hal böyle olunca uç tasarım öğelerinden uzak, genelde iyi kabul görmüş halefi ve Ford'un diğer modelleri ile ilişkisini koparmayan, herkesin kolayca beğenebileceği, ya da belki daha doğru ifade etmek gerekirse rahatsız olmadan benimseyebileceği bir modelin tasarlanması kaçınılmazdı. Sonuçta ortaya çıkanı hepimiz görüyoruz, nefret eden hemen hiç yok, ama ileriye bir tasarım adımı olarak algılayan ve sırf tasarımı nedeniyle araca hayranlık duyan da pek yok. Aslında yakından incelendiğinde Ford'un kinetik tasarım ilkelerine uyumlu, geniş ön panjur, gösterişli farlar, çamurluklardaki vurgulamayla daha da etkileyici hale gelen yüksek omuz çizgisi, bir-iki santimetre fark ile de olsa eski modelden daha uzun (hem boy, hem dingil mesafesi), daha dar ve daha alçak yapısı ile tasarım dinamik ve oldukça da etkileyici bir görüntü oluşturuyor. Yeni tasarım sürtünme katsayısını da 0,318'den 0,295'e düşürerek %7 oranında azalmasını sağlamış. Bu arada anlamsız tasarım öğeleri de yok değil, öndeki üçgen simetrik yan kör panjurlar (ya da adına ne demek gerekirse), sedanlardaki fazla oynanmış bagaj kapağı yapısı ve sedanın benzin depo kapağı buna birer örnek. Sonuçta tasarım zevk meselesi, bu araçta tasarım çoğu kişi için bir edinme kriteri olmadı ya da olmayacak büyük olasılıkla Kişisel görüşüm: Focus imrendiren bir tasarıma sahip değil, ancak çizgileri yine de ilgi çekici ve aracı özellikle siyah renk ağırbaşlı ve güçlü gösteriyor. Bence sınıfın tasarım şampiyonu hala Astra, dün yan yana durduklarında bunu bir kez daha anladım, ama Focus'a da hayranlıkla olmasa bile beğenerek bakabiliyorum. Tasarım öğelerinden HB'de özellikle beğendiklerim: + Benzin depo kapağının yerleşimi, + Yana doğru uzayan arka stoplar, + Kenardaki sahte panjur üçgenleri bir kenara bırakmak kaydı ile dinamik ön görüntü, özellikle seksi spoyler dudakları İÇ MEKAN Ses sistemi övgüyü hak ediyor. Bir arkadaşım araca bindiğinde "Aaaa Vertu mu yapmış bunu!?" diye hayretini gizleyemedi. Gerçekten Ford yetkilileri de bu sistemin tasarımında cep telefonlarından esinlenildiğini belirtiyor. Sağ tarafta sayısal tuşlar, solda ise kaynak seçim tuşları var. Ortada konumlanmış ses ayar düğmesi aynı zamanda açma kapama işlevini de yerine getiriyor, onun üstünde de beş yollu imleç sistemi var. Cihaz CD üzeriden mp3 çalabildiği gibi torpido gözünde yer alan USB veya 3,5 mm jak girişi ile değişik ses kaynaklarının bağlanmasına izin veriyor. Söz gelimi ben 16 GB'lık bir flash bellek takarak binlerle parça arasından seçim yapıp dinliyorum. Çok güzel! Ses kalitesi fazlası ile yeterli hatta fazla bas ağırlıklı denebilir, sanki subwoofer var gibi çalıyor. Ancak bas, mid, tiz ton ayarları, o da yetmezse değişik seçenekler sunan eşitleyici (equalizer) ile zevkinize uygun bir ses çıktısı almanız mümkün ve HiFi konusunda da oldukça meraklı ve titiz bir kişi olarak detaylı, doğal, keyif veren bir ses verdiğini, sık dinlediğim klasik müzikte bile çok doyurucu olduğunu söyleyebilirim.. Cihazın kullanımı da oldukça işlevsel ve sürüş esnasında dikkat dağıtmıyor. Burada parantez açıp bu tasarımın Sony'den daha iyi olduğunu belirtmeden geçemeyeceğim. Bluetooth üzerinden telefonu da ses sistemine bağlayıp tümüyle ses sistemi üzerinden kullanabiliyor, telefonun rehberine ulaşarak ya da ses sistemi tuşlarından numara çevirerek arama yapabiliyorsunuz. Ayrıca sesli komut sistemi de radyonun pek çok işlevine konuşarak kumanda etme imkanı sunuyor, binenleri çok şaşırtan bir özellik ve sorunsuz çalışıyor (hoş bu Linea'da bile iki sene önce vardı ayrı mesele). Sesli komut sistemi aynı zamanda klimayı kontrol etmek için de kullanılabiliyor. LCD ekranlı çift yönlü otomatik klima sistemi kumandaları ses sisteminin hemen altında ayrı bir bölmede yer alıyor. Görsel olarak şık, kullanım olarak da başarılı bir sistem. Havalandırma mazgalları çok yönlü ayarlanabiliyor, fan sessiz ve güçlü üflüyor ve klima kısa sürede soğutuyor. Isıtmalı ön cam nedeniyle buğu gidermede klimaya pek ihtiyaç kalmıyor. Klimanın hemen altında değişik kontrol düğmelerinin konumlandığı bir alan var, benim aracımda orada ön cam, arka cam ısıtma ve otomatik start/stop sistemi düğmeleri var. Genel görüntüye uyan, ulaşması zor olmayan bir düğme paneli olmuş. Orta konsol asimetrik yerleşimli vites kolu ve hemen solunda yer alan el freni kolu ile devam ediyor. El freninin sıradışı yerleşiminin avantajı belli: Kolçak ve bardaklıklar için iki koltuk arasında geniş bir alan sağlıyor. Ayrıca direksiyona yakınlığı nedeniyle el frenli manevralara meraklılara kolaylık sağlıyor. Dezavantajı ise vites kolunu biraz direksiyondan uzaklaştırması, ancak bu pratikte sorun oluşturmuyor, ben kendimi genelde seyir esnasında sağ dirsek kolçakta, sağ el vites topuzunda ve sol el 9 hizasında direksiyon çatalını üç parmakla tutar vaziyette yakalıyorum, o kadar rahat sürülüyor yani... Titanium harici donanımlarda da vites kolunun yeri değişmiyor, ancak kolçak olmadığından el freni normal yerinde ve vitesin sol yanında küçük bir eşya gözü bulunuyor. İç mekanda tavanda önde ve arkada birer tane olmak üzere LED'li iç aydınlatma üniteleri var, aynı zamanda okuma lambalarını da içeriyorlar, ışıkları güçlü ve göreceli geride, baş hizasında konumlandığı için sürüş esnasında yakılmak zorunda kalınırsa göz almıyor. Ayrıca kapı içi cepleri, açma kolunu, orta bardaklığı aydınlatan loş kırmızı bir LED ışıklandırma var, o da hoş (!), ancak zevk meselesi doğal olarak, beğenmeyenler menüden girip devre dışı bırakabilir. Far ayar düğmesi güzel tasarlanmış, kullanımı kolay, ayrıca güzel bir ayrıntı da yükseklik ayar düğmesinin gömük olması ve basınca çıkması. Böylelikle her yıkatmadan sonra ayarı düzeltmeye gerek kalmıyor. Farlar standart halojen, adaptif falan da değil, Xenon farlar X-paketle birlikte geliyor ve birkaç önemsiz ilave ile bu paketin maliyeti 5000 TL'yi bulduğundan bana cazip gelmedi. Şu haliyle bile farlar gayet yeterli. Gece yağmurda kullanırken dahi sıkıntı çekmedim. Sinyal ve silecek kumanda kolları da çok kaliteli ve kullanışlı. örneğin uzun far devreye girerken çat çat ses yapmıyor, kısa bir dokunma ile değişim gerçekleşiyor. Bu arada silecekler hassasiyeti ayarlanabilen yağmur sensörü ile düzgün tepki vererek çalışıyor, ortadan iki yana açılıyor ve camda silinmemiş nokta bırakmıyor. İşi bittiğinde de mahcup bir hareketle kaputun altına çekilerek aerodinamiyi bozma veya ses üretme gibi olumsuzluklara izin vermiyor, güzel bir detay. Genel anlamda iç mekanda insanı tatmin eden bir kalite hissi var. Hız kontrol sistemi direksiyon göbeğinin solundan, ses açma kapama, telefon açma kapama ve sesle kontrol düğmeleri ise göbeğin sağında yer almış durumda. Sonuçta direksiyon üzerinde toplam yaklaşık 20 hareketli parça ile onun birkaç misli işlevi kontrol ediyorsunuz ki bu belli bir öğrenme ve alışma süreci gerektiriyor. İç mekanda çok sayıda göz var, kapı içi cepleri oldukça geniş, far düğmesinin altında gizli bir göz, kolçak içinde geniş yer, dikiz aynasının hemen üstünde gözlük kılıfı, arka kapı içi cepleri, arka koltukların yanlarında ikişer cep, kolçak önünde iki bardaklık (biri küllüğü de içeriyor) bunlara örnek. çakmak ve küllük kolçağın önünde ulaşılması zor bir yerde ve sürüş esnasında kullanımı ciddi güvenlik açığı oluşturacaktır. Zaten küllük hemen stepnenin yanında ebedi istirihatgahına gitti. Ön koltuklar göreceli sert ve fakat çok rahat, ayrıca yan destekler çok iyi kavrıyor ve virajlarda koltuktan savrulmayı önlüyor. Ayarlanabilir bel desteği de konforu arttırıyor. Ancak beld destek ayar kolları kolçak tarafından kapatıldığı için kullanımı çok kolay değil. Zaten bir kez ayarladıktan sonra çok değişmeyeceği için bu da sorun değil. Arka koltuklar da rahat ancak bacak mesafesi sürücü iri, arkada oturan da iri olunca yetersiz kalabilir. Ancak ben önde, eşim arkada çok rahat sığdık. Yine de uzunluğu artmış bir araçta arka yerleşimin daha rahat olmasını beklerdim, maalesef yatık cam ve geniş ön konsol tasarımına gitmiş kazanılan alan. Bir de arka kafalıklar çıkıkken görüşü azalttığı, inikken de oturanda omuzların arasına basınç uyguladığı için nasıl ayarlayacağımı bilemedim. Uzun yolda arkada birisi oturacak olursa çıkartmaya karar verdim. Aykırı bir diğer özellik de (sanırım tüm yeni modellerde var) kapılar kapandığında B sütünu ile kapı trimi arasında kalan ve parmak girecek genişlikteki mesafe. Bir arkadaş bunu işçiliğin kötülüğüne bağladı mesela, ki alakası yok. Sanırım sürtünebilecek yüzeyleri azaltarak ek sesleri engellemek amacı güdülüyor. Bagaja da değinip motor özelliklerine geçelim. Daha önce de çok konuşuldu, "coupe" benzeri tasarım çizgisi nedeniyle arka oldukça alçak sonlanıyor, bu bagaj yüksekliğini olumsuz etkiliyor, buna bir de tam boy stepneyi ekleyince derinlik ve genişlik olarak yeterli ancak yükseklik olarak yetersiz bir bagaj söz konusu. Bu haliyle çok çocuklu ailelerin yaz tatiline çıkarken lastik tamir kiti alıp stepneyi köpüğü ile birlikte evde bırakması tek çare gibi görünüyor. Yine de çok dramatize edilecek bir durum değil ve zemin halısının altında kalan çok gözlü alan da birçok ıvır zıvırı ortadan kaldırıyor. Muhtemelen 2012 modellerindeki diğer bir iyileştirmede yarım stepne olacaktır. Bagaj kapağında içten tutacak yerler mevcut her iki tarafta ancak yukarıdan aşağıya çekip kendi haline kapanmaya bırakırsanız çok kuvvetli çarpıyor, ortalarda yakalayıp frenlemek gerek. MOTOR ve ŞANZIMAN Motor kaputu ön panelin sol alt yanındaki kolla açılıyor, ve kaputun sağında kolay ulaşılabilen bir kilit mandalı var. Kaput bildiğimiz sabitleyici çubuk ile sabitleniyor, asansörlü sistem henüz(!) yok. Motorun üstü izolasyon malzemesi ile doldurulmuş bir kapak ile örtülü, aynı şekilde altta da sıkıştırılmış elyafa benzer bir maddeden yapılmış kaplama mevcut. Birincisi ses izolasyonu için yararlı iken ikincisi de motorun temiz kalmasına ve aerodinamiğe katkı sağlayacaktır diye düşünüyorum. Tüm bakım ve ikmal noktalarına ulaşmak kolay. Bu arada çamurlukların içleri çok etkili bir davlunbaz sistemi ile kaplanmış ve bu davlunbazlar tekerleğin önüne ve yanına doğru birkaç santimetre uzuyor, tuhaf bir görüntü - sanki kesilmesi unutulmuş gibi, ne amaçla yapıldığı konusunda bilgim yok, ama çamurluk içlerini temiz tutmak veya araç altındaki hava akımını düzenlemek gibi varsayımlarda bulunabilirim. Araçta kullanılan EcoBoost motor hafif, komple alüminyum yapısı ile üç önemli teknolojiyi kullanarak verimliliği arttırıyor: merkezi olarak yerleştirilmiş yüksek basınçlı doğrudan enjeksiyon sistemi, düşük ataletli turbo ve çift bağımsız değişken zamanlamalı eksantrik (Ti-VCT). Bu kombinasyon daha büyük hacimli bir motorun güçlü düşük devir torkunu çok daha küçük bir motorun boyutları, ağırlığı ve yakıt ekonomisiyle sunulmasına olanak tanıyor ve dizelle benzinlinin performans avantajlarını birleştiriyor. EcoBoost motor 5700 d/d'da oluşan 180 BG'lik yüksek gücü, çok geniş ve düz bir tork eğrisiyle birleştiriyor ve 1,600-5000 d/d arasında 240 Nm tork sunuyor. Motor ayrıca geçici olarak turbo basıncını yükseltme özelliği ile sollama ya da sıkı hızlanma sırasında 15 saniyeye kadar süreyle 1,900 ile 4,000 d/d arasında torku 270 Nm'ye yükseltebiliyor. Kağıt üstünde böyle, peki gerçek hayatta nasıl? Motor Start/Stop düğmesi ile çok hızlı bir şekilde devreye giriyor ve daha soğukken bile sarsıntısız ve düzenli çalışıyor. Motor sesi özellikle rölantide iç mekana hemen hiç yansımıyor, hatta müzik dinlerken otomatik start/stop sistemi devrede iken motorun durduğunu çoğu zaman göstergelere bakınca fark ediyorsunuz. İlk kalkıştan itibaren ivmelenme güçlü ve istikrarlı. Geniş tork bandı nedeniyle sık vites değiştirmek gerekmiyor, neredeyse 1000 d/d'dan itibaren kesintisiz ivmelenme mümkün, ve bir üst vitese geçtiğinizde gene ideal tork değerleri ile devam ediyorsunuz. Ancak klasik Ford özelliği yine de hissediliyor, emisyon kontrolü adına gaz pedalı hareketlerine hafif (ama gerçekten hafif) bir ataletle cevap alınıyor, ya diğer bir deyişle "arkana tekme yemiş gibi" fırlamıyor. Muhtemelen bu etki nedeniyle daha önce forumlardaki performans meraklısı bazı arkadaşlarımız bu motordaki beygirlerin kalitesi konusunda kuşkuya düşmüşlerdi. Sonuçta bir yarış arabası değil, sportif bir aile arabası söz konusu, ancak bu motorla her şartta kesinlikle çok akıcı, hızlı, keyifli ve konforlu bir sürüş yapmak mümkün. Diğer bir deyişle motor çok ama çok tatmin ediyor. Turbo motorlardaki manifold özelliği nedeniyle kabine yeterince ses gelmemesi ve sportif araç sürüş algısının sağlanamaması yüzünden Ford emme sistemine bir "ses üreticisi" eklemiş, bu seçilen motor frekanslarında sesi güçlendirerek, hoşa giden motor seslerini kabine aktaracak şekilde ayarlanmış. Sistem normal yolculuk sırasında düşük ve konforlu bir gürültü düzeyi sağlarken, hızlanma sırasında hoş, sportif denebilecek bir ses sağlıyor (komik ama etkili). Motoru 115 BG TDCi ile karşılaştırmak gerekirse düşük devirden ivmelenmesi sanki daha bir akıcı, tork ve buna bağlı çekiş ikisinde de benzer, ancak dizelin 3500-4000 d/d'da soluğu tükenirken benzinlide 5500-6000 devire kadar akıcı ve etkili bir hızlanma sağlanıyor, bu benim için önemli bir keyif faktörü 6 ileri şanzıman da motorla mükemmel uyum içerisinde, vites aralıkları gayet iyi seçilmiş; vites yolları oldukça kısa, geçişler çok net ve kolay, sık sık zevkine vites değiştirmek geliyor içinizden. 5 ve 6.vitesler tasarruf vitesi gibi düşünülmüş, 5.viteste 1000 d/d hızı 40, 6.viteste ise yaklaşık 47 km/saat; diğer bir deyişle 3000 d/d ile 6.viteste 140 km/saat üzerinde bir hızınız oluyor. Bu düşük oranlara rağmen üst viteslerde bile güçlü tork nedeniyle ivmelenmede hiçbir zaman eksiklik hissedilmiyor. Maksimum hızı hiç denemedim ama muhtemelen 5.viteste ulaşılabilir olduğunu düşünüyorum. Otomatik Start/Stop sistemi araç boşta dururken, frene basıldığında, örneğin trafik ışıklarında, otomatik olarak motoru durduruyor ve sürücü hareket etmek için debriyaja bastığında motoru yeniden çalıştırıyor ve araç dururken harcanan yakıttan tasarruf ediyor, bu miktar benim trafik ve kullanım şartlarımda 0.4 l/100km civarında. Otomatik sart/stopun gerçekleşmesi için akünün dolu, motorun sıcak olması ve klimanın devrede olmaması gerekiyor. İstenmezse konsoldaki düğme vasıtası ile veya debriyajı basılı tutarak sistemi devre dışı bırakmak mümkün. Sistem artık çok hızlı ve güvenli çalışıyor, başta kafasına göre takılıyor ve bazen devreye giriyor bazen girmiyordu, küçük bir araştırma sonrasında aracın sergi alanından şasi kutup başı sıkılmadan çıkarılmış olduğunu fark ettim, sıktıktan sonra her şey normale döndü. Bu sistem gerekli mi derseniz çok kolay cevap veremem, çok hızlı devreye girmesi, biraz ağır dur kalklı trafikte sürekli motorun kapanıp açılmasına neden olabilir, bunu debriyaj yolu ile kontrol etmeye çalışmak da ayrı bir stres konusu. Ayrıca bu kadar sık durdur-çalıştırın uzun vadeli sonuçları konusunda henüz fazla bilgi ve deneyim birikimi de yok. Kısacası aracında bu sistem yok deseler hiç üzülmezdim. Bu arada daha 1000 km yapabildim, hepsi şehir içi, ekonomi odaklı kullandığım da söylenemez, tüketim göstergesi şu anda 7.8 - 8.2 l/100km arasında göstermekte, sanırım ve umarım daha da düşer zamanla. bu haliyle bile bence çok iyi bir değer. Bir-iki kelime de aktif ızgara sistemi üzerine: ön panjurun hemen arkasında radyatöre giden hava akımını kontrol eden bir ızgara sistemi var. Motor soğukken lameller kapanarak hava girişini kesiyor ve ısınma daha hızlı gerçekleşiyor, ısınınca da açılıyor ve radyatör soğutuluyor. Doğal olarak kışın soğuk havalarda bu sistem kapalı kalarak hem hızlı ısınma hem de aerodinamiye olumlu katkı sağlayarak tüketimi düşürüyor (ihmal edilebilecek bir düzeydedir olasılıkla). Antalya'da pek kapalı kalabileceğini de zannetmiyorum bu arada... Gerçekten motor henüz çevre ısısı düşük olmasa bile şaşılacak derecede çabuk ısınıyor ve birkaç dakika içinde start/stop devreye giriyor. Ancak fark ettiğim diğer bir husus da eski aracımın aksine bunda stop ettikten sonra çok daha sık ve uzun süreli fanın çalışmaya devam etmesi, hele ki hava sıcak değilken bunu yapması ilginç. Alttan üstten izolasyonlu motor yazın +35 derecelere bakalım nasıl dayanacak... SüRüŞ öZELLİKLERİ Müthiş, evet aynen öyle, müthiş. Direksiyon sistemi elektronik destekli, direksiyon aktarma oranı kısaltılmış (16:1'den 14.7:1'e), tur sayısı da düşürülmüş (2.6), böylelikle hızla tepki veren bir direksiyon sistemi sağlanmış, elektronik destek motor gücünden çalmadığı gibi hız arttıkça sertleşecek şekilde de programlanmış, park ederken pamuk gibi dönen sistem yüksek hızlarda direnci arttırarak güvenli hale geliyor. Bununla beraber dönüş çapının 10.6'dan 11 m'ye uzadığını da belirtmek gerek, manevralarda biraz sevimsiz bir sürpriz olarak kendini belli ediyor. Gövde yapısında yüksek güçte çelikler %55 oranında kullanılarak gövdenin esnemeye direnci ortalama olarak bir önceki nesilden %47 daha yüksek hale getirilmiş. Burulmaya karşı sertlikte eski modelden %15 daha fazla. Dinamik özellikleri iyileştirmek ve daha sessiz ve yumuşak çalışmayı sağlamak için bağlantı noktalarındaki yerel sertlik %75'e varan oranlarda arttırılmış. Tatlı sert dengelenmiş süspansiyon sistemi ile birleştiğinde tüm bu yapısal değişiklikler adeta ray üzerinde gidiyormuş etkisi ile eğilmeden bükülmeden her türlü virajı hızla dönebilen bir araç çıkarmış ortaya. Virajı görüyorsunuz, direksiyonu kırıyorsunuz ve bir anda viraj geride kalıyor. Şimdiye kadar yardımcı sürüş sistemlerini devreye sokacağım bir durum olmadı, genelde fazla zorlandığında hafif bir burundan kayma meylini hissettim, incelemem devam edecek. Yardımcı sürüş sistemleri demişken fiyakalı listeyi buraya da eklemiş olalım, elektronik denge programı (ESP) şunları içeriyor: * ABS fren sistemi, ayrıca Elektronik Fren Gücü Dağıtımı (EBD) ve Viraj Fren Kontrolü (CBC) * Acil Fren Desteği (EBA), Elektronik Fren ön Hazırlığı (EBP) ve Acil Fren Uyarısı * çekiş Kontrol Sistemi (TCS), Motor çekiş Kontrol Sistemini (ETCS) ve Fren Kilidi Diferansiyeli (BLD) * Hidrolik Arka Dingil Takviyesi (HRB) * Motor Yavaşlatma Tork Kontrolü (EDC) * Dinamik Tork Kontrolü (TVC) * Yokuş Kalkış Desteği Antalya'nın sıcaktan parlamış cam gibi kaygan asfalt yollarında özellikle hızlı kalkışlarda TCS çok etkili, kaydırmadan sağa sola çekmeden hızlanmaya imkan veriyor. Aynı şekilde ESP de aracı çok fazla frenlemeden yola sokacak düzenlemeleri çaktırmadan ve gayet başarılı yapıyor. Ani ağırlık değişimleri iyi tolere ediliyor ve Focus I için ben viraj ustası derdim, bu durumda buna ancak sihirbaz diyebilirim. İki küçük eleştiri ekleyebilirim, ilki Mk.1 ve Mk.2 Focus'lar yolu daha keskin hissettirirdi, direksiyonda milimetrik ayarların sonuçları, yol yüzeyi vb kolay anlaşılırdı. Mk.3 bu konuda biraz daha kibar, yanlış anlaşılmasın etkili, hassas ve hızlı yönlendirme mümkün ama his biraz daha künt işte. Tarifi zor yaşamak lazım, eski Spor Trend'i bu anlamda arıyormusun derseniz kesinlikle hayır, ama fark var, yenisi daha Golfvari... İkincisi süspansiyon ilginç bir progresif yapıya sahip, çok yüksek yük binene kadar çok az yatıyor, ancak yük daha da artınca biraz abartılı bir yatma ya da mesela çok sert frenlemede öne yığılma gözleniyor; bu biraz şaşırtmakla beraber aracın iz sürüş ve frenleme mesafesini kesinlikle olumsuz etkilemiyor. Ne demek istediğimi ESP performansını gösteren videoda anlamak olsaı belki: http://www.euroncap....0b-45b5f4c09b9e Peki konfor ne alemde? Daha önce de yazdığım gibi süspansiyon tatlı sert, küçük engebeleri pek rahatsız etmeyecek düzeyde hissediyorsunuz, genelde iyi emiliyor; büyük kasislerde ve yüksek hızda ise çok başarılı, hem göreceli iyi emiyor hem de kontrolsuz salınımlara izin vermiyor. Genel olarak birlikte gelen Conti Premium Contact 2 215/55-16 lastiklerle süspansiyon iyi bir uyum içinde ve sürüş keyfine kesinlikle olumsuz katkısı yok. Ayrıca kabin gürültüsü de çok makul düzeylerde, lastik gürültüsünü neredeyse hiç almıyor, motor sesi zaten yapay olarak içeri veriliyor, bir tek 90-100 km/saat civarında biraz daha net hissedilmeye başlanan rüzgar sesi olabiliyor ki o da rahatsız edici düzeyde değil. Son olarak iki kelimeyle frenler: çok iyi. önde 30 arkada 27 cm çapında diskler aracı kaymadan, savrulmadan, ve ABS'ye pek nadir ihtiyaç göstererek etkileyici bir şekilde durduryor, fren pedal hissi, sertliği ve yolu da tam kıvamında. Eleştirecek bir şey bulamadım. SONUÇ İşteyken bile biran önce işi bitirip gezmek istiyorum hala, bakın dikkatinizi çekerim eve gitmek değil gezmek, mesela bu akşam eve Burdur-Isparta üzerinden gidesim var. Şimdilik öyle bir şey! Bakalım zamanla heveste azalma, eleştirilerde belirginleşme olacak mı? İzlemeye devam edin.
    1 puan
  10. Aynen abicim. Araca lpg uygulanabilir olsa bu araç çok daha kolay satılır. Türk halkı avrupa gözüyle bakmıyor araca. O yüzden TDCI den kazık yemeye devam İthalatçılarda ceplerini dolduruyorlar işte bu şekilde
    1 puan
  11. http://www.sahibinden.com/ilan/vasita-otomobil-ford-2011-focus-3-titanium-xp-ecoboost-73617164/detay# 775 km..buda 52.000 istemiş...180 hp sahibini arayan bir araçtır benzin zamları ürküttü herkesi...bence.. uzak dururlar....
    1 puan
  12. O aracı o fiyatıyla favori listene al abicim bak görürsün 2 aydan evvel satılmaz
    1 puan
  13. Sizin aracınız az yakıyorda. Benzin pahalı O yüzden Fordun ve tüm markaların Benzinli modellerinin gider fiyatları belli. 52 liradan fazla verne çıkmaz aracınıza. Şanslıysanız 52 ye satarsınız Oda binicisini bulursanız Satıcısı 49 bin verir. Brodwayden 500 lira ekmek yiyen adam 50 binlira yatırımdan en az 3000 lira kar etmek isteyecektir. Piyasa bu şekil malesef Selami bey. Siz bence uygun yakıt tüketimi ile ecoboostunuzun keyfini çıkarmaya devam edin
    1 puan
  14. Cover'ı orjinalinden güzel olan şarkılar kategorisinde her zaman üst sıralarda gösterilen bir şarkı... Turn The Page... ilk video Metallica cover'ı... http://www.youtube.com/watch?v=44QqleZ51zc&feature=related Bu da orjinali.. Bob Seger söylüyor..
    1 puan
  15. Selami bey daha önce de yazdığım gibi bence siz arabanıza binin zaten. Şu aralar her şartta çok zarar edersiniz.
    1 puan
  16. 1 puan
  17. Tevfik bey oyuna aramı verdiniz yoksa ...game over mi?
    1 puan
  18. Focus 3 Hb 1.6TDCİ 115PS titanium x paket + park + sunroof +500 TL Boya, kumaş ve alt takım koruması 60.500 TL NAKİT
    1 puan
  19. olur senimi kırcaz direkt aksiyona girerdik.....
    1 puan
  20. içişleri Bakanlığı, trafik kurallarına aykırı plaka bulunan araçlar hakkında işlem yapılmasını ve tutulan raporun bakanlığa ulaştırılmasını istedi. 81 il valiliğine gönderilen trafik genelgesinde, standartlar hatırlatıldı ve plakalardaki hatalar şöyle sıralandı: * 5 mm. ebadında olması gereken kenarların (bordürünün) olmadığı, * Tescil kuruluşu, şoförler odasının mührünün bulanmadığı, * Harf ve rakamlarının yönetmelikte belirtilen nitelikte olmadığı, * Mavi renkte olması gereken TR'nin kırmızı renge boyandığı, * Yıpranmış, paslanmış, kirli, boyası silinmiş ve okunamaz vaziyette olduğu, * Engelli rumuzu olması gerekenlerin rumuzunun kapatıldığı ya da beyaza boyandığı anlaşılmıştır. Genelgede, karayollarında sık sık uygulama yapılması, mevzuat hükümlerine aykırı görülen araç sürücülerine kesinlikle müsamaha gösterilmemesi ve yasal işlem yapılması istendi. alıntıdır .
    1 puan
  21. uçan arabalar çıktığında bunlar ucuzlar belki o zaman binebiliriz
    1 puan
  22. beyenilmiyecek gibi deyilde....sadece resimlerine bakmak yetmiyor....
    1 puan
  23. Sonu denize çıkan virajlı, ormanlık bir yolda focus'umla seyahat etmek isterdim.
    1 puan
  24. Rica ederim abi... Her ne kadar bu aralar okuyamasam da şiir okumayı çok severim..Gerçi son dönem şairleri beni pek sarmıyor ama yine de okuduğum zaman gerçekten derinlere dokunan şiirler görüyorum.. Paylaştığın için teşekkürler..
    1 puan
  25. Alper eğer dediğin gibi birşey varsa bence Ford dükkanı kapatsın gitsin kardeşim... Yani en vahimi bu... Hani olmaması lazım ama kalite kontrol bandında bir sıkıntı vardır da düzgün kontrol edilmiyordur, belki neyse derim.. ama göz göre göre o bandtan geçiyorsa bu araç gerçekten dükkanı kapatsınlar, kusura bakmayın arkadaş biz bu haltı beceremiyoruz desinler...
    1 puan
  26. ben sadece fabrikada birtane ford sevmeyen bir çalışan olduğundan ve onun başının altından çıktığından (tabii bu adamın kankalarıda olabilir) bahsetmeye çalıştım.....
    1 puan
  27. Geçende, başlığı gördükten sonra şöyle bir baktım kumaş birleşim yerlerine, bende yok gibi bir sorun... Bi şu sağ arka kapı hoparlör zırıldaması vardı, o da kendi kendine geçti ne hikmetse... Ama Mertol Abi'ye kesinlikle katılıyorum... 50-60bin civarına araba satıyorsan kalite kontrolünü sanayideki usta gibi yapmayacaksın.. millet dişinden tırnağından biriktirdiği paralar ile alıyor bu arabaları..
    1 puan
  28. kendisi pontus kökenli rum kemençe üstadıdır.. çaldığı kemençe ve tarz şuan karadenizde var olan kemençeden biraz farklıdır, temelinde çok benzer ancak dediğim gibi bir miktar farklıdır. birçok farklı türde icrada bulunan sanatçıya konserlerinde eşlik etmektedir Dr. Matthaios Tsahourides. (Mathiyos çahuridis) (şimdi pontus filan diyince huylanan arkadaşlar olmasın.. pontus devleti diye bir devlet olmuş zamanında ve adam pontus kökenli, ne yapalım şimdi?)
    1 puan
  29. İflah olmaz bir Pink Floyd sever olan bendenizden Ustalara saygı adına... Division Bell albümünün en sağlam parçasıdır "Wearing the Insight Out", bence Roger Waters'ın ayrılmasından sonraki en iyi parçalarıdır aynı zamanda. Richard "Rick" Wright'ın sesinden (toprağı bol olsun)... Özellikle David Gilmour'un gitarı ile Dick Perry'nin saksafonunun tadına doyulmaz (adeta sevişmeyi anımsatan) birlikteliği kayda değer. Konser performansları stüdyo kaydından iyidir.
    1 puan
  30. İnsanları gaza getirmeyin lütfen.. Sahibindende 45bine 46bine düz 1.6 style ilanları var. Ama; 41bine 3.5 aydır satılmayan metalik boyalı 2011 style plus da var. Bir tane beyaz satıldı style plus o da 39,5a .. Yani bu Vw değil ki insanlar sıfırına yakın para versin. Ayrıca sıfırda zaten 24bin faizsiz kredi var. Niye ikinci el alayım ki, scirocco mu bu. Ha elbet bu parayı verecek olan vardır ama 1-2 kişidir; o da size denk gelir mi bilemem. Satan çok alan yok fiyatlar yüksek buna stagnasyon mu deniyor ekonomide. Forumdan bir arkadaşın fiestası vardı. Fiyatı iyi dediniz bana kızdınız ; satıldı mı çok merak ediyorum. Bırakın satılmayı o fiyata o arabayı arayan soran oluyor mu çok merak ediyorum. Sahibinden FORD fiyatları yüksek.
    1 puan
  31. Konuyu silmediğimizde iyi oldu.
    1 puan
  32. haklısın. geçmiş olsun dileğimide ekleyeyim...
    1 puan
  33. Ogün sen çok yaşa :)
    1 puan
  34. İşte o ekik donanımların hepsi Bora abinin hatıra defterinde Boşunamı şeker kırmızı focusu ile elinde candy red ojeyle dolaşıyor abicim Bora abi zannedersem henüz görmedi bu konuyu
    1 puan
  35. Telefon diyosun,ismi kaydet diyorsun,sonra numarayı soruyor,numarayı tek tek rakam olarak söylüyorsun,onu da kaydediyor...Sonra o arkadaşını aramak stediğinde telefon-ismegöre ara-arakadaşının ismi-evet diyorsun arıyor.....İsmi kaydetmeden direkt ismi söylersen aramaz....
    1 puan
  36. çok istedim fabrikadan boyasız versinler, ikinci elde araç boyanmış diye değer kaybediyor dedim ama nafile, gene boyamışlar... Bu boya salantısından halkımızın kurtulması lazım. Boyalı araçtan zarar gelmez, sağında solunda ufak tefek bereleri olup da onarılmıştan da zarar gelmez. Ha diyorsanız Otokoç'da veya nakliyede aracı vurup onarmışlar, o zaman bilgilendirilmiş olmak hakkınız. Bunun için de en önemli kriter değişken boya kalınlıklarının olması. Ancak bu bile kaza sonrası boyama anlamına gelmeyebilir. üretim sürecinde boya hataları nedeniyle yeniden boyanması nadir değil, benim eski Fusion her tarafı 300 mikrondu mesela, ona da ikinci elde takasa alırken komple boyanmış demişlerdi, bende fabrikadan boyanmış aldım maalesef dedim. Normal değerleri arkadaşlar belirtmiş, ancak anormal değerler de her zaman sakıncalı bir duruma işaret etmeyebilir.
    1 puan
  37. Herkese merhaba, bu ilk mesajım olacak. Dün arabamı sipariş verdim . Focus HB 1.6 TDCI Titanyum (ek paket yok) beyaz. İstanbul Avcılar Kent Oto 55bin TL nakit.
    1 puan
  38. Benzinlilerde olsaydı kampanya kendim için stlye+plus yada tit. sedan düşünmüyor değilim bazen. Gidişata göre bu yeni aracım bize küçük gelebilir gibi gözüküyor
    1 puan
  39. 13 subatta focus sedan 1.6tdci x-titanyum paket buz beyazi dizel aracımı 62.200 liraya aldım sizce fiyat iyimi
    1 puan
This leaderboard is set to Istanbul/GMT+03:00
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgi

Bu siteyi kullanarak, forum Gizlilik Politikasını kabul etmiş olursunuz.