Jump to content
2019 Temmuz ve 2023 Mart arası tüm içerik ve üyelikler silinmiştir. Lütfen yeniden kayıt yapınız ×

Liderlik Tablosu

Popüler İçerikler

26-04-2012 tarihinde, tüm alanlarda en yüksek itibara sahip içerik gösteriliyor

  1. Dünyanın en çok konuşulan, en yaygın dili olan, uluslararası kuruluş ve etkinliklerde resmi dil olarak kullanılan, dünya çapında 2 milyar insanın kullandığı dil olan İngilizce’de Türkiye isminin karşılığı "Turkey"; eti yenen bir kümes hayvanının adı, hindi. Ayrıca İngilizce’de bize verdikleri isim argo olarak kelimesi kelimesine şu anlamlara geliyor: “dandik, ezik kişi; saf, aptal, beceriksiz kimse; kötü, başarısız bir iş.” Daha bitmedi, bize verdikleri ismin İngilizce eşanlamlılar sözlüğündeki karşılıklarından sadece bir kaçı şöyle; “kuş beyinli, ahmak, budala, aptal, cahil, geri zekalı, şapşal, salak, zeka özürlü, enayi, mankafa, rezil, mağdur...” İnsan sormadan edemiyor: Dünyanın en zengin dillerinden biri olan İngilizce’de Türkiye’ye verecek başka isim mi bulamadınız? Her karışına binlerce canın feda edildiği bu topraklara, uluslararası alanda kullanılan dil olan İngilizce’de verilen ismin bütün anlamlarının küfür ve hakaret içeren sözcükler olmasını hazmedemiyoruz. Toplumsal Girişimciler olarak bu saçmalık ötesi durumun tamamen ortadan kaldırılması için harekete geçiyoruz. Amacımız, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olarak internet üzerinden organize bir halk hareketiyle bize verdikleri bu ismi ortadan kaldırıp, İngilizce’de ülkemize verilen ismin Türkçe’deki seslendiriliş şekliyle “Turkiye” olarak kullanılmasını sağlamak. Ülkesini seven her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşını ve Türkiye’yi seven herkesi bu değişimi gerçekleştirmek üzere "hindi değil, Turkiye!" projesinin bir parçası olmaya çağırıyoruz. Tüm Türkiye olarak hedefimize 3 adımda ulaşacağız: 1. adım: Bugünden itibaren İngilizce konuşurken ve yazarken Turkiye deyip, Turkiye yazıp, Turkiye dedirteceğiz. 2. adım: Facebook, Twitter, Google+, Linkedin gibi sosyal paylaşım siteleri ve e-postalar yardımıyla çevremizdeki tüm insanları konuyla ilgili bilgilendireceğiz. Özellikle Facebook, Twiitter ve e-postalarla sitedeki videoları ve sloganları paylaşarak, projenin herkes tarafından duyulmasını sağlayacağız. 3. adım: 19 Mayıs’tan itibaren günde sadece 1 dakikamızı ayırarak www.hindidegilTurkiye.com ‘daki “Bugün Ne Yapıyoruz?” sayfasında bulunan yazıları yine aynı sayfada belirtilen ilgili kişi, kurum ve kuruluşların e-posta adreslerine göndereceğiz. Siz de herkes gibi çocukluğunuzdan beri bize verilen bu ismi her duyduğunuzda “bu ne saçmalık böyle?” diye sorguluyor, ve hala bu şekliyle kullanılıyor olmasına tahammül edemiyorsanız; gelin, günde sadece 1 dakikamızı ayırarak bu ismi sonsuza kadar değiştirelim! http://www.hindidegilturkiye.com/ Büyük gün 19 Mayıs 2012 19 Mayıs’tan itibaren 100 gün boyunca her gün farklı kişi, kurum ve kuruluşlara İngilizce’de ismimizin “Turkiye” olarak kullanılması isteğimizi belirten e-postalar yollayacağız. 19 Mayıs 2012 Cumartesi gününden itibaren her gün 1 dakikamızı ayırarak bu bölümde yayınlanacak olan e-posta metinlerini yine bu bölümde yayınlanacak e-posta adreslerine göndereceğiz. Gönderilecek e-postaların içerikleri çok kısa ve sade olarak Türkiye’nin isminin İngilizce’de “Turkiye” olarak kullanılmasını talep eden kısa yazılardan oluşacaktır. E-postalar Türkiye’deki kurumlara Türkçe, yabancı ülkelerdeki kişi ve kurumlara İngilizce olarak gönderilecektir. Günlük olarak yapılan planlarda, e-posta gönderilecek kişi ve kurum sayısı sınırlı tutularak e-postaların gönderilen adreslere sağlıklı bir şekilde ulaşması sağlanacaktır. Kimlere e-posta yollayacağız? Cumhurbaşkanı, Başbakan, TBMM Başkanı, Milli Eğitim Bakanı, Dışişleri Bakanı ve Turizm Bakanı, Genelkurmay Başkanı, konsolosluklar, ilgili daire başkanlıkları ve müdürlükler, yabancı ülke konsoloslukları,İhracat birlikleri, işadamları dernekleri, Türkiye’nin en fazla ihracat yapan şirketlerine,Türkiye’deki bazı gazete, radyo, televizyon ve diğer medya kuruluşlarına,Birleşmiş Milletler, NATO, Dünya Bankası, UNESCO gibi uluslararası büyük organizasyonlara,İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri, Kanada ve Avustralya başta olmak üzere ana dili İngilizce olan ülkelerin devlet başkanlarına, başbakanlarına, ilgili bakan ve yetkililere,İngilizce dilinde yazışma yaptığımız dünyadaki bütün ülkelerin liderlerine, ilgili kurum ve kuruluşlarına,İngilizce sözlük internet sitelerine, ingilizce sözlük üreten yayın şirketlerine,İngilizce dilinde eğitim yapan dünyanın en önemli üniversitelerine, vb. kuruluşlara e-posta gönderimleri yapılacaktır. Amacımız Ne? İsimler, kişilerin olduğu gibi ülkelerin de başkalarınca tanınmasını sağlayan, kendisini diğerlerinden ayıran en önemli sembollerdir. Bir ülkenin hakkında öğrenilecek ilk şey o ülkenin ismidir. Bu nedenle hiç bir ülke kendi isminin özellikle de uluslararası alanda kötü veya farklı bir anlama gelecek bir isimle anılmasına izin vermez. Bizim gibi muhteşem bir tarihe sahip muhteşem bir milletin ülkesine “Hindi cumhuriyeti” denilmesine izin veriliyor olması, görev başında bulunan yetkililerin umursamazlığı, veya konuya gereken önemi vermemelerinden kaynaklanıyor olabilir. Ya da basit gibi gözüken bu konuda bir şeyler yapmanın devlet ciddiyetiyle uyuşmadığını düşünmüş olabilirler. Bizce tam tersi, bir dilde koskoca bir devlete bir hayvanın adıyla aynı ismin verilmesine itiraz etmemek devlet ciddiyetiyle hiç uyuşmuyor, hele ki bu kelime aynı dilde “hindi”den çok daha kötü hakaret ve küfür anlamlarına geliyorsa. Yüzbinlerce sade vatandaş bu konuyla ilgili yakındığı halde, ülkemizde İngilizce bilen bir çok devlet adamı, milletvekili ve bürokrat bulunduğu halde, yıllarca bu konuyla ilgili hiç bir girişimin yapılmaması veya herhangi bir ilerleme sağlanamamış olması, bu saatten sonra bu işin, toplumun baskısı olmadan çözülemeyeceği anlamına geliyor. Bu nedenle ülkesini seven sade vatandaşlar olarak bu durumu tarihe gömmek için müdahale ediyoruz. Şimdi birileri, tarih dersi vermeye kalkarak aslında Türkiye’ye hindi isminin verilmediğini, hindiye Türkiye’den gelen hayvan anlamında bu ismin verildiğini anlatmaya çalışacak. Ya da birileri bizim de Mısır ve Hindistan’a neden bu isimleri verdiğimizi sorgulayacak. Kimileri “Aslında hindi eti Amerika’da çok tüketilen bir yiyecek türü. Adamlar her hindi dediklerinde bizim bedava reklamımız oluyor” gibi saçma sapan bir avuntu içerisine girecekler. Bazıları da aslında içinde bulundukları aşağılık kompleksini aşamayarak “Ezik olmaya gerek yok, koskoca(!) adamlar sırf siz istediniz diye dillerini değiştirip Turkey yerine Turkiye mi diyecekler” diyerek tepkilerini gösterecekler. Bu insanların hepsine teker teker verilecek bir sürü cevabımız var! (Cevapları merak edenler Sorular - Sıkça Sorulan Sorular sayfasından cevaplara ulaşabilirler.) Fakat biz bunların hiç biri ile ilgilenmiyoruz. Bizim ilgilendiğimiz tek şey, yaklaşık 2 milyar insanın konuştuğu, uluslararası bütün organizasyonlarda kullanılan İngilizce'de, Türkiye’nin isminin hindi ve daha farklı hakaret anlamlarına gelen bir ifade olarak değil “Turkiye” olarak kullanılması, yazılması, söylenmesi. Kaldı ki, bu konuda hiç bir karşıt düşünce olmaması gerekirken, herşeye rağmen garip tepkiler gösterecek insanlar çıkacaktır. Daha önceden de olduğu gibi “Bize hindi deseler ne olur, zaten Türk insanı herşeye sinirlenip hindi gibi kabardığı için bu ismi vermişler, buna da kabarıp kendimizi daha fazla rezil etmeyelim”, “Hindi kötü bir hayvan değil ki, başka bir isim verselerdi hadi neyse” diye seviyesiz ifadeler kullananarak karşı çıkan hindiseverlere denilecek tek şey var; çok istiyorlarsa nüfus dairesine gidip kendi isimlerini “hindi”, “dandik”, “ezik”, “saf”, “aptal” olarak değiştirsinler, çünkü bu kelimenin bu dildeki karşılıkları bunlar! Biz hiç bir kişi, kurum ve kuruluşa bu durumdan dolayı tepkili değiliz, olmayacağız. Amacımız birilerine tepki göstermek, bu durumu protesto etmek değil, kimseyi de protesto etmeyeceğiz. Biz sadece Türkiye toplumu olarak, etkili bir organizasyonla, Türkiye ve tüm dünyada bu değişikliğin gerçekleştirilmesini sağlayacağız, hepsi bu. Neden “Turkiye”? Türkçe’de olduğundan tek farkla “ü” yerıne “u” harfini yerleştirerek ve telaffuzu aynı Türkçe’de olduğu şekliyle “Turkiye” olarak kullanılmasını sağlamak bizi en gerçekçi hedefe ulaştıracaktır. İngilizce dilinin alfabesinde “ü” harfi olmadığı için, dillerinde ve de klavyelerinde bulunmayan bir harfin kullanılmasını talep etmek çok saçma bir hareket olur. Böyle bir talepte bulunulduğu taktirde alfabelerinde olmayan bir harfi kullanamayacakları için zaten “ü” yerine “u” yazmak zorunda kalacaklar. İngilizcede Türk isminin karşılığı “Turk” veya “Turkish” olduğu için isim değişikliğinin “Turkiye” şeklinde olması gerekmektedir. Neden sadece İngilizce’deki kullanımını değiştirmek istiyoruz? İngilizce, dünyanın her yerinde, uluslararası toplantılarda, okullarda, internet sitelerinde, iş dünyasında, kitap çevirilerinde, bilimsel çalışmalarda, televizyonlarda, kısacacı her yerde en yaygın şekilde kullanılan, bilinen, konuşulan bir dil. İngilizce dünya üzerinde yaklaşık 2 milyar insanın kullandığı bir dil. Türkiye'nin adı diğer bütün dillerde karşılığı sadece “Türkiye” olan kelimelerle ifade edilirken, sadece İngilizce’de Türkiye ismi bir hayvana verilen, aynı zamanda hakaret ve küfür anlamlarına gelen bir isimle ifade ediliyor. Bütün dünyada İngilizce’yi anadili veya yabancı dili olarak öğrenmeye başlayan herkes, “turkey” kelimesinin karşılığını hindi olarak öğrenmeye başlıyor. Okullarda ilk olarak öğretilen şeyler nesnelerin ve hayvanların isimleri. Bu yüzden İngilizce öğrenen, bilen herkes Türkiye’ye verilen ismi “hindi” olarak öğreniyor. Daha sonra coğrafya derslerinde veya herhangi bir yerde karşılaştığında “hindi” isminin başka bir anlamı daha bulunduğunu, bunun da bir ülke ismi olduğunu öğreniyorlar. Kendi dillerinde Türkiye’nin ismini duyduklarında dalga geçmeye çalışmalarının, akıllarına ilk gelen şeyin hindi olmasının, Türkiye’nin en fazla hindi yetiştiren ülke olduğunu zannetmelerinin veya hindi ile ilgili espri yapmaya çalışmalarının ana nedeni bu. Bu durumdan dolayı onları suçlamak yerine yapılacak tek şey Türkiye’ye verilen ismi değiştirmek. Bunun yanı sıra, bizim için kullandıkları ismin İngilizce’deki karşılığı ve eşanlanlamlıları küfür ve hakaret ifadeleri. Günlük konuşmalarda hakaret ve küfür ifadeleri olarak kullandıkları ifadenin aynısının bizim ülkemize isim olarak seçilmiş olmasına itiraz ediyoruz. Bize verilen bu ismi tanımıyoruz ve değiştiriyoruz!
    7 puan
  2. Ben bunu boş iş olarak görüyorum. Kim bana gelse dese ki sen bana "hindi" diyorsun, ben "hindi" değilim, lütfen başka isimle hitap et, güler geçerim. Kendimize hindiliği yakıştırmış ve tuhaf bir ezikliğin dışavurumunu yaşatmış oluyoruz bu tür tepkilerle bence. Bana gerçekten gülünç geliyor. Adamın beni hindiyle özdeşleştirme kapasitesi varsa bu da çok çok onu "Turkey"nin eş anlamlı sıfatlarından birine kavuşturur beni değil. 50 senedir Anglosakson grubu ile çok yakın irtibattayım, daha bir kez ülke isminin espri amaçlı kullanıldığında şahit olmadım. Kullanan yok mudur? Mutlaka vardır... Ama o kişilere siz farklı bir isim kabul ettirseniz bile dalga geçecek başka bir konu bulurlar. Neyse pişmiş aşa su katılmaz, bu konuda çaba göstermek isteyenlere kolay gelsin. Ama imajımız iki harf bir kelime değişikliği ile düzelmez onu da bilin.
    4 puan
  3. Olmayan şey için neler yaptın merak ettim şimdi...
    4 puan
  4. Bir üyenin paylaştığı modifiye edilmiş bir sedan Focus 3 vardı ordan görmüştüm yakışacağını düşündüm ve yaptım bakalım beğenecek misiniz? Belki HB sahipleri yapar benim gibi kolay bir işlemi var
    2 puan
  5. İyide mısırlılarda kendine Mısr diyor.. Bu arada banada bu işler boş geliyor. Ne derse desin. Ben yıllardır ingilizlere dingiliz diyorum ama birşey değişmiyor. Ne onlar dingilliklerinden vazgeçiyorlar ne de ben böyle yazmaktan..
    2 puan
  6. Normaldir, ülkenin genel hali öyle...
    2 puan
  7. 2 puan
  8. Gerçi ben karşılaştırma yapmamıştım ama neyse.. Neyi karşılaştırmalıyım? Bora'nın titanium X şekerkırmızısınımı? Valla Bora bizi tefe koyar.. Sittin sene kurtulamayız çenesinden. Donanım tamamen duygu$al nedenlere dayanan bir konu. Alemanya da 2012 model Mercedes C serisini arka camları manuel alabiliyorsun mesela. money talks. Ya da rusçası ile ne kadaa pağa o kadaa fiki fiki.. Hazır İzmirdeymişsin Tevfik 'amca'na söyle anlatsın sana bunları.. (ulen bi Bora'ya bi Tevfik'e sardım. Üstelik aynı mesaj içerisinde.. Sonum hayır değil ama neyse.. )
    2 puan
  9. Bravo çok ciddiye alınacak araç hocam, 3 alman'a da yer yer kafa tutar sorunu yok.. Dodge kalitesinin fiat'laşmış hali demişsiniz ama dodge'a kaliteli kim demiş ki ? Bineniz var mı ? Dodge 5 para etmez markalardan..
    2 puan
  10. Sanki C sınıf sedan gibi olmuş. Bravo'nun sedanı gibi. Linea B sınıfı yanılmıyorsam.
    2 puan
  11. linea dan güzel olduğu kesin ama bagaj konusunda aynı şeyi söyleyemeceğim linea ya göre sanki biraz daha hatchback gibi bagaj hacmi daha düşük gibi duruyor..özellikle arka kısım stop lambaları oldukça başarılı türkiye de beğenileceğini düşünüyorum..
    2 puan
  12. 4............... (arkadaşlar doldursun) demiş kısmına atfen....hep sağ elini kullanma arada sol elini kullan alet düzelir...
    2 puan
  13. Araştırmacı Yazar Prof.İlknur GÜNTÜRKÜN KALIPÇI, Atatürk'ü anlatıyor. En azından beni sevenler 1 saatini ayırsın ve etrafına izletsin, tanımaya doyamadığımız ATA'mızı !
    1 puan
  14. ön camdaki koca sensör dolabında neler var biliyor muyuz? Ben şöyle çözümledim: 1. ve 2. Mesafe ve hız tespitine yarayan LIDAR (Light Detection And Ranging) sensörleri - verici alıcı (Aktif şehir içi güvenlik sisteminde etkin) 3. Uzun far asistanı, şerit takip sistemi ve trafik levhası tanıma asistanı için gerekli kamera sistemi 4. Yağmur sensörü (Otomatik silecek için gerekli)
    1 puan
  15. Evet Volvo bundan sonra 1.6D + Powershift ile sunmaya başlayacak.. Aynı zamanda T3 150 bg + Powershift de sunulmaya başlanacak.. 2012 model yılı ile satışta.... İngilizce kaynak şu şekilde.. EDİT:(Ykp Cygt'den alıntı.. ) 1.6 115 dizel'e powershift ekleniyor.. Ecoboost'umuzu Volvo çaldı yine 150 ps'i de powershift ile satışa sunuyor.. ( manuel şuan satılıyor ) 180'liklerinde zaten powershift'i vardı..onların manuel'i yok..( ek bilgi ) Eee artık dizel powershift'i Ford'da kullansın diyoruz... (istek ) En önemli gelişme bence burası( Yazıda Siyah ve altı çizili olan...) Düşük yakıt tüketimi ve emisyon için teknolojik iyileştirmeler yapılmış. -Şanzumanda sürtünme azaltılmış. -Motor ve Şanzumanın yazılımı modifiye edilmiş. -Tüm elektrik sistemleri daha düşük enerji tüketimine göre düzenlenmiş. vs vs EDİT: Benzinlide manuel olacak..Şuan satışda... Volvo Car Corporation launches automatic DRIVe diesels with the same fuel consumption as manual versions Volvo Car Corporation is already in the lead among European carmakers when it comes to reducing carbon dioxide emissions - and the journey continues with two new CO2 cutting initiatives: The 1.6-litre diesel combined with automatic Powershift gearbox now comes with the same low fuel consumption and CO2 levels as the manual DRIVe versions. At the same time, CO2 emissions from the turbocharged, 1.6-litre T3 petrol engine with manual gearbox are down to 135 g/km. The new possibility to combine the four-cylinder, 1.6-litre diesel engine (115 hp) with the six-speed Powershift gearbox is available in four models: Volvo S60, V60, V70 and S80. "For the first time ever, we have managed to bring the fuel consumption in variants with automatic gearbox down to the same level as in the manual versions. An impressive achievement by our powertrain experts," says Peter Mertens, Senior Vice President Research and Development at the Volvo Car Corporation. Fuel consumption in the Volvo S60 with the 1.6D engine and Powershift is 4.3 l/100km. This translates into CO2 emissions at 114 g/km. The corresponding figures for the Volvo V60, V70 and S80 with the same engine and gearbox are 4.5 l/100 km and 119 g/km. The low consumption and emission levels are the result of a number of technological improvements: Friction between gearbox components has been reduced. The engine and gearbox software have been modified. The start/stop system cuts off the diesel engine when the car is still rolling (below 5 km/h). All electrical systems have been optimised to create lower energy consumption. Petrol powered T3 under 140 g/km Volvo Car Corporation's DRIVe Towards Zero also includes improvements of the petrol engines. By optimising the four-cylinder, 1.6-litre T3 engine (150 hp), which is available in the Volvo S60 and V60, the engine experts have managed to bring fuel consumption down do 5.8 l/100 km in the S60. This corresponds to CO2 emissions at 135 g/km. The figures for the direct-injected T3 engine combined with automatic Powershift in a Volvo S60 are 7.1 l/100 km and 164 g/km. "Keeping the CO2 emissions below 140 grams is essential since this is a level used by many fleet customers. We have managed to do this in the T3 version through a number of small, significant improvements. We have also optimised the gearbox gearing for maximum fuel efficiency without loosing the engine characteristics," says Peter Mertens. European leader in CO2 reduction Volvo Car Corporation leading position among European carmakers when it comes to reducing carbon dioxide emissions is shown in the annual analysis presented by the European Federation for Transport and Environment (T&E). Volvo Car Corporation outperformed Europe's eight largest car manufacturers in 2010 by cutting overall CO2 emissions with no less than 9 percent. "This excellent result is the outcome of a dedicated environmental focus under our "DRIVe Towards Zero" banner. One third of our research budget is earmarked for reducing CO2 emissions. Our new, upcoming Volvo Environmental Architecture engine range, which consists solely of four-cylinder engines, will ensure that we continue to beat our toughest competitors when it comes to fuel economy," says Peter Mertens. Keywords: Environment,Model Year 2012,S60,S80,V60,V70 Kaynak: https://www.media.vo...x?mediaid=41197
    1 puan
  16. Sorun da burada ya... Kim bize hindi diyor ki? Biz diyorlar şeklinde algılıyoruz..! Kendi kendimize gelin güvey oluyoruz ve tuhaf bir alınganlık sergiliyoruz, belki de bunun kökeninde toplumsal özgüven eksikliği yatıyordur, ne bileyim... Durum buysa umarım "Turkiye" denince tedavi olmuş oluruz. Kaldı lki bana hindi dediler diye hindi olacak halimiz de yok. Çok zorda kalırsak başlarız: "Bir baba hindi...." Not: Bu arada Turkiye denmesinde elbette bir sakınca yok, ama bize hindi diyorsunuz, yapmayın, biz alınıyoruz, ayıp oluyor ama tarzı bir çıkışa ben hala "komik" diyorum.
    1 puan
  17. Güzel olmuş...ellerine sağlık kesene bereket... :)
    1 puan
  18. Bize Hindi diyen ingilizlere, onların kraliçeleri olan Elizabet in bizde ne anlama geldiğini öğretmeye ne dersiniz. :)
    1 puan
  19. Yolda giderken yolcular aracın içinde sol tarafta otursalar dengelenir. Bagajda ki safrayla ince ayar mümkün. Sent from my HTC One X using Tapatalk 2
    1 puan
  20. Her ne kadar yukarıda güvenlik önlemleri ile ilgili bir yazı yazılmış olsada ben görsel açıdan beğendim. Hoş olmuş.
    1 puan
  21. Focus: Hala değişmedi, araç 8800 km'de, şehir içi 120 km/s geçmemek koşulu ile 7.4-7.5 arası... Fiesta: 25000 km'de, şehir içi 80 km/s geçmemek koşulu ile 5.6-5.8 (hanımda)
    1 puan
  22. Adama sormazlar mı "Kardeşim 120-130 ile giderken direksiyonu bırakıp gaza yüklenmek ne akla hizmet?" diye... Sağa ayarlı ifadesi işkembenin derinliklerinden, bir tarafa ayar yapmak gerekse sola ayarlamak gerekir çünkü zaten yolun hafif eğiminden araç sağa yönlenir, ona karşı durması çarpık ama geçerli bir mantık çıkarımı olurdu... Benim hiç bir aracım belli bir yöne çekmedi, ne bu Focus, ne eski Focus, ne kullandığım dost işi ya da kiralık Focus'lar. Açıkcası senin yazdığını da hiç denemedim, yani göreceli yüksek hıza çıkıp, direksiyonu bırakıp gaza yüklenmek... Bence önden çekişlerde gaza yüklenme ile var olan sapma eğilimi artar, bunda da en önemli etken kolay fark edilmeyen yol eğimidir. Aynı manevrayı yolun soluna geçip kimseye çaktırmadan bir daha deneyin bakalım çekme yönü değişiyor mu...!? Antalya'ya yolunuz düşerse ben bu konuyu burada çözecek ustayı tanıyorum, aklınızda bulunsun
    1 puan
  23. 1 puan
  24. Benim için farketmiyor , zaten ufak bir yer..Spoiler takalım buna birde jant tamamdır..Başka bişeyle oynamaya gerek yok
    1 puan
  25. Gerek kalmadı Hasan sağolasın...Nette kıyamet gibi varmış zaten şu an indiriyorum Önce telefondaki Sygici kaldırıp sonra yeni indirdiğimi yükleyeceğim (bu zaten daha önce yüklemiş olduğum versiyon)
    1 puan
  26. Benim en çok eleştirdiğim konuların başında bazı kesimlerce Atatürk'ün sadece 10 Kasım da anılması, sadece o tarihte insanların akıllarına gelmesi, diğer tarihlerde neredeyse Atatürk hiç yokmuş gibi bir tavır takınılması gelir. ( Bazı durumlarda Atatürk karşıtlarıyla girilen küçük tartışmalar dışında genel olarak Atatürk'e dair ne TV kanallarında, ne gazetelerde, dergilerde vs. herhangi bir yayın organında falan 10 Kasım dışında Atatürk ile ilgili herhangi bir yayının olmaması, bir çok kesim tarafından (bunların içinde kendini Atatürkçü diye tabir edenlerinde olduğunu düşünüyorum. ) da 10 Kasım dışında Atatürk'ün pek hatırlanmadığını düşünüyorum. Ne güzel ki FOCUSCLUBTR (bu sefer hepsini büyük yazmak istedim) Atatürk'ü sadece 10 kasım geldiğinde hatırlayanlardan değil. Atatürk'ü diğer zamanlardanda hafızasında, aklında, yüreğinde tutanlardan. Demekki FocusClubTr de olanlar doğru adresteler. Emeği geçenleri, yorum yapanları, videoyu izleyemedim ama, izleyipte duygulananları, gururlananları yürekten kutluyorum.
    1 puan
  27. Benzer sorun Laguna II faz1 modellerde de görülebiliyordu ve nedeni ufak bir şase geometri bozukluğuydu, o yıllarda sorun Türkiye de bulunamıyordu ve araçlar az miktarda da olsa sağa ya da sola çekiyorlardı, gerçekten uğraşılması gereken bir sorun ve yorucu uzun yolculuklarda dalgınlıkla yol dışına çıkmak dahi mümkün.
    1 puan
  28. Bizde fokus yok ama ! Yazdık yukarda bizim araçları..
    1 puan
  29. Yollarda su vb birikmemesi için bir miktar eğim olur ve buna göre araçlar sol şeritte sola, sağ şeritte sağa çekme meyli gösterebilirler, bu etkiden kaynaklanmadığına eminseniz aracınızın direksiyon, süspansiyon, aktarma organları ve şase bağlantı noktalarında muhtemelen geometrik bir sorun vardır ki aracı aldığınızda saydığınız değişen parçalar aracın kazalı olmasa da sert bir darbe aldığını ispatlar nitelikte.
    1 puan
  30. Katılıyorum. Bu konular hukuki açıdan sıkıntı yaratabilir.. crack'li, ilaçlı, şuruplu programları forum üzerinden paylaşmayalım...
    1 puan
  31. Ulu Önder bir gün Amasya'ya şehri ziyarete gidiyor. Olağan ziyaretlerini yaptıktan sonra şehrin ileri gelenleri ile sohbet ederken, karşısında sarıklı ve sakalı bir hayli uzun bir hacı amca dikkatini çekiyor, valiye soruyor hemen kimdir bu diye. -Efendim, bu şeyhtir ve yörede çok hatırı vardır. Atatürk şeyhi yanına çağırır. -Bak baba, imanın ölçüsü sakalın boyunda değildir. sen de sakalının boyunu en azından Peygamber Efendimizin sünnetine uygun kessen, diyerek boyun hizasını gösterir. Şeyh; -emrin olur paşam der. Aradan bir hayli zaman geçtikten sonra Atatürk olayı hatırlar ve valiyi telefonla arayarak şeyhi sorar. vali; -paşam bırakın sakalını kesmeyi kimseye dokundurtmuyor bile. Atatürk telefonu kapatır, kağıdı kalemi eline alır ve dahiliye nazırını çağırır. gelen dahiliye nazırına yazdığı yazıyı Amasya valiliğine tebliği etmesini söyler. ertesi gün Amasya'dan gelen haberde şeyhin Atatürk'ü görmek için yola çıktığı söylenir. şeyh gelir, Atatürk'ün karşısına çıkar. sakalını tamamen kesmiş, sinekkaydı traş olmuş, saçlarını kestirmiş, kılık-kıyafet tamamen değişmiş, bambaşka bir görüntüye bürünmüştür. Atatürk'ün mesai arkadaşları dayanamaz sorarlar. -Paşam, bu şeyh sakalına el dahi sürdürmezdi. siz ne yaptınızda bu adam bu şekle büründü. Atatürk gülümser ve -Amasya valiliğine bir yazı gönderdim ve şeyhi Afyon'a vali tayin ettiğimi bildirdim, der. ardından da yeni bir yazı hazırlayıp şeyhe verilmesini söyler. -İnansın ölçüsünün sakalın boyunda olmadığını öğrendiğine sevindim. valilik meselesine gelince; bugün koltuk için kırk yıllık sakalından vazgeçebilen, yarın başka şeyler için milletinden bile vazgeçebilir. seni böyle bir ikileme mahkum bırakmayalım. kal sağlıcakla.......
    1 puan
  32. Gece şehirler arası yol yapmayanlar için hiç bir anlamı yok zaten. Hatta şehir içinde xenon farında bir anlamı yok. İstanbul'da farları görmek için değil görülmek için yakıyorsun zaten.
    1 puan
  33. demek ki focus'un reklamını yapmaya çok da ihtiyaç duymuyorlar.. anti parantez, fiesta'daki renk şeker kırmızı değil elektrik kırmızısı..
    1 puan
  34. Eh iptal ederseniz en azından ikincisinin olma olasılığını bir hayli yükseltirsiniz...
    1 puan
  35. Aslında ben o kadarda soğuk bakmıyorum....motor dizel başarılı,donanım var,parça ucuz ve servis ağı yaygın fiat bence satmaya devam eder......
    1 puan
  36. Evet arkadaşlar bende dün yazılım yenilettim.Fakat bu yazılımı yeniledikden sonra aracın bazı yazılımlarınıda sıfırladı örnek enjektör öğrenme verileri turbo öğrenme verileri ve daha beş öğrenme verisini de sıfırladı Ustaya sordum'' bu bukadar uzun sürmüyormuş neden bende uzun sürdü '' Birkaç kere yapmış sade yazılımla düzelmeyen araçlar oldu bu şekilde tamamen sorun ortadan kalkıyor dedi.Servise vermeden bu sorunu yaşıyordum şimdi sorun bitti .Aracın sesi biraz değişiti ne fark var derseniz anlatmakda zorlanacağım ama daha kalın bir motor sesine sahip oldu gibi geliyor bana.
    1 puan
  37. 7 ayrı yarıştan oluşan Türkiye Tırmanma Şampiyonası'nda sezonun ikinci yarışı Antalya Motor Sporları Kulübü tarafından düzenlendi. Ispartanın davraz ilçesinde düzenlenen 13 yarışmacının kayıt yaptırdığı yarışın sembolik startı 21 Nisan Cumartesi akşamı saat 20.00'de Isparta Valiliği önünden verildi. Davraz'daki asfalt zeminli 5,2 kilometrelik parkurda 3 çıkış olarak gerçekleştirildi. Pegasus Racing adına Renault Maxi Megane ile yarışan Cem Acar, 3 çıkış sonunda 07.17,96'lık toplam zamanı ile hem günün en hızlısı hem de kategori 5 birincisi olurken, bu kategoride ikinciliği Ufuk Güneştepe elde etti. Kategori 3'de yine Pegasus Racing takımından Alkan Erden Fiat Punto S1600 ile 07.34,66 zamanı ile birincilik kupasına uzanırken, onu Opel Astra GSI ile Cem Şit ve Fiat Palio ile Eser Tuncay takip ettiler. Kategori 2'de Opel Astra GSI ile yarışan Ankaralı pilot Kadir Murat Altıntaş 07.46,54'lük toplam zamanı ile bu sezon ikinci kez birincilik kürsüsüne çıkmayı başarırken, Honda Civic Type-R ile genç pilot Özer Doğançay da 7 saniye farkla ikinciliği elde etti. Kategori 1'de ise Ahmet Salih Kandemir 08.23,84 toplam zamanı ile birinciliği kazanırken, Burhan Anayurt ikinci ve Hakan Solay da üçüncü oldular. Aynı zamanda Türkiye'nin en güzel kayak pistlerine sahip merkezlerinden birisi olan Davraz, bu organizasyon ile ilk kez otomobil sporlarına ev sahipliği yapmış oldu. Akdeniz Bölgesi'nin Göller yöresinde, Eğirdir ile Kovada Gölleri arasında yükselen Davraz'daki bu ilk organizasyon yerel halkın büyük ilgi ve beğenisini topladı. Türkiye Tırmanma Şampiyonası 26-27 Mayıs 2012 tarihlerinde Ege Otomobil Sporları Kulübü'nün organize edeceği İsabeyli Tırmanma Yarışı ile devam edecek.
    1 puan
This leaderboard is set to Istanbul/GMT+03:00
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgi

Bu siteyi kullanarak, forum Gizlilik Politikasını kabul etmiş olursunuz.