2019 Temmuz ve 2023 Mart arası tüm içerik ve üyelikler silinmiştir. Lütfen yeniden kayıt yapınız
×
Liderlik Tablosu
Popüler İçerikler
26-05-2012 tarihinde, tüm alanlarda en yüksek itibara sahip içerik gösteriliyor
-
Bence passat her dönemin üstün aracı demeyelimde, milletimizin gözünde her dönem üstün gördüğü ama bence o fahiş fiyatları haketmeyen bir araçtır. Yanlış anlaşılmasın, kötü araç demiyorum ama parasının tam karşılığı değil bence. Mondeo dan üstün olduğu yanları vardır muhakkak ama her açıdan mondeodan üstün demek mondeoya haksızlık olur. Bu benim kendi görüşümdür, sonuçta kötü araç yok, herkesin beğeni,zevki, bütçesi vs.ne göre araç var.3 puan
-
LED Stop - SW Focus Sedan üvey evlat olmuş bildiğin3 puan
-
3 puan
-
Öncelikle günaydın araçlar hakkında çok bilgim yok ama enazından kendi deneyimlerimi paylaşmak istedim. aslında sınıf farkı olan araçların karşılaştırılması ne kadar doğru bilmiyorum ama enazından herkesin bir fikri olur kanısındayım. Öncelikle performanstan bahsedeyim 1.8t 150hp bir arac sizi kesinlikle tatmin etmeye yetecektir. kısa süreli sollamalarda 120 130 da giderken biraz gaza dokunmanızla 170 180 leri görüyorsunuz. İlk kalkışlarda focusla cok bir farkı yok gibi geldi ama sonraki viteslerde passatı zaptedmek biraz sıkıntı. Çok kısa mesafelerde 200 210 a rahatlıkla ulaşıyor. focusu biraz zorlayarak 160 getirebildim:) iç dizayn model farkı olduğundan focus öne cıkıyor. ses sistemi sony olması ayrıca güzel ve müzik dinlemek gayet keyifli. passatta kaset çalar var sanırım 2005 modele kadar. Kalite olarak passatın döş kısmında en ufak bir deformasyon yoktu ve kalitesi için elinizi değmeniz yeterli. focus sanırım biraz daha düşük kalitede malzeme kullanmış. sağlamlığına gelince onu siz söylersiniz sanırım. ikisindede sade paneller benim için cok büyük artı. dış dizayn Burada sanırım hiç bir şey söylemeden beyaz gözleri çekik bir focusa kimse hayır demez. passat biraz daha baba işi sanırım . passatı sattıktan sonra geniş rahat bir araba için cok gezdim sıfırlara bindim ama passatı aratmayacak Ford focus sedan oldu. ancak motor ve rüzgar sesi ayrıcada içerden gelen hafif tıkırtılar bazen passatmı alsaydım dedirtiyor. umarım biraz fikir verebilmişimdir yine sormak istediklerinizi memnuniyetle yanıtlarım.2 puan
-
Üstünlük konfor ise olabilir ama üstünlük konfor ile olmaz, marka tercihi diye birşey vardır kişi ona yönelir..Kimine o fazla gelebilir. Mondeo her türlü üstün notlar almayı başaran bir araç.. Çok abartılıyor bu araç çok.. Kimse bilmez pek, 94-95 model mondeolarda adaptif amartisör vardı..buton ile yumuşatabilirdiniz Bunlar marka tercihi2 puan
-
parçayı değiştirdim. süper bir işçilik ve sorunsuz.tşk ford servisleri....2 puan
-
Aralarında sınıf farkı var evet ama yaş ve teknoloji farklarıda var. Passatın belirttiğiniz kasaları ülkemizde güzel tuttu ve halen 2.eli iyi gidiyor sanırım. Yalnız bunlarında piyasa tabiriyle tutulmayan model ve motorları var diye duymuştum. Performans olarak, 1.8T 150hp ile 1.6 atmosferik 115 ps kıyas olmaz elbet. Ama Focus'un zorlayarak 160 yapması garip geldi bana. Benim 2007 F2 1.4 bile lpgde 190 ı görmüştü. Sizin araçta 200-210 a ulaşması gerek bence. Tabi 1.8T motor kadar rahat ve aynı sürede ulaşamaz. İçi ve dış tasarımda Focus daha ağır basar bencede Konfor ve rahatlık konusunda; focus, model ve teknoloji üstünlüğü ile sınıf farkını rahatlıkla tolere eder.2 puan
-
2 puan
-
2 puan
-
2 puan
-
Telefonu her restore ettiğinizde yükleyeceğiniz sourceları ve uygulamaları düşünmek yerine direk olarak görebilirsiniz Source Adresleri : Bunları kesin ekleyin source'lara repo.iphoneyardim.net cydia.hackulo.us/ cydia.xsellize.com/ sinfuliphonerepo.com/ repo.insanelyi.com Bu sourcelarda bütün crackli uygulamalar, temalar, patchler, oyunlar herşeyi bulabilirsiniz.(Tek programlar için gereken sourceları eklemedim çünkü programı yüklemek isterseniz zaten konu başlıklarında hangi programın hangi sourceda bulunduğu belirtilir) Sıra Cydia Uygulamalarında : Installous --> Dilediğiniz bütün ipa uzantılı crackli uygulamaları pc'ye ihtiyaç duymadan, bulup, indirip, telefonunuza yükleyebiliceğiniz çok yararlı bi program. Installous'u yüklediğiniz takdirde appsync'da onunla birlikte yüklenir, tekrar yüklemenize gerek kalmaz. Appsync --> Crackli ipaları itunes ile telefonumuza atabilmemiz için. Appsync installous ile yüklü gelir eğer installous'u yüklediyseniz tekrar appsync'ı yüklemenize gerek yok. Activator --> Dilediğiniz herşeye kısayol atayabiliceğinz bir program.( Telefonu kilitle veya menüye dön tarzı) OpenSSH --> winSCP tarzı programlarla telefonumuza bağlanabilmemiz için. WinterBoard --> Yüklediğimiz temaları aktifleştirebilmek için. Attachment For Mailto--> Mail eklerini görebilmeniz için. Attachment Saver --> Mail eklerini kaydetebilmeniz için. Anyring--> Ipod'daki müziklerinizi ringtone yapabilmek için. Sbsettings --> Edge, 3g, wifi vsleri kolayca kapayıp açmak, programla gizleyebilmek, free memory yaratmak gibi ve daha bi çok özelliği olduğu için. Cycorder --> Video çekebilmek için. Simanager --> Rehberinizi sime kopyalamanızı sağlar. Cydelete --> Cydia uygulamalarını cydiaya girmeden direk springboarddan silebilmek için. Cyntact--> Kişilerinizin yanına küçük resim eklemek için. Five İcon Dock--> 5'li dock için Five-Column Springboard--> Sprigboardda soldan saga 5 icon Fivelrows--> Sprigboardda yukarıdan aşagıya 5 icon Yourtube --> Youtube dan download yapabilmek için. iFile--> Cihazınızız gizli olan sistem dosyalarına ulaşabilmek için.(iPhone'da winSCP yani) Live Clock Frame--> Saatinizi live yapmak için. Insomnia --> Wifinin telefon kilitliyken dahi kesilmemesi için. MakeitMine --> Operatör ismi veya saat yerine istediğimizi yazabilmemiz için. iBluenova --> Bluetooth ile veri transferi için. Recent/Callog Delete--> Arama kaydını tek tek silmek için. Safari Download Manager--> Safari üzerinden download yapabilmek için. Textual Status Notifier--> Pil yanında mail,sms vb. uyarılar için. Quickoffice--> World,excel ve pdf dosyalar için. Smshelper--> Smslerinize karakter sayacı. Realistic Haptic/Vibration--> mesaj ve keypad tıklamalarınızda titreşim için. iProtect --> Uygulamalarınızı şifreleyebilmeniz için. Overboard-->Sprigboard sayfalarınıza hızlı erişim için. iBlacklist-->İstemediğiniz kişilerin sizi aramasını veya mesaj atmalarını engellemek için. biteSMS--> Birçok özelliği içeren alternatif bi sms uygulaması. Infinidock--> Docka dilediğiniz kadar uygulama ekleyebilmenizi sağlar. Infiniboard--> Sayfaları sağa sola dışında aşağı yukarı doğruda hareket ettirebilir ve tek sayfaya 16uygulamadan fazla uygulama ekleyebilmenizi sağlar. SBrotator--> Springboarddayken telefonu nereye çevirirseniz springboardda o tarafa döner. Categoriessb--> Uygulamaları kategorize etmenize yarar.(iOS 4.x'lerde bu özellik zaten mevcut olduğundan gerek yok buna) FolderEnhancer--> Klasörlere dilediğiniz kadar uygulama koyup, klasör içinde klasör yapabilmenizi sağlar. afc2add --> ifunbox tarzı programlardan telefonunuz jailbreakli değildir uyarısı alanlar için. NoVoiceMail --> iPhone'unuzun Telefon özelliğindeki Sesli Mesaj sekmesini kaldırıyor. Call InfoFields --> Tek bir kişiye birden fazla telefon numarası kaydettiğiniz olabiliyor. Bu uygulama, size gelen çağrının geldiği numarayı, rehberinize farklı türde kaydettiyseniz hangi türden arandığınızı gösteriyor. NOT : Sürüm uyumluluklarını karşılaştırarak telinize yükleme yapınız...Source'larda uygulamayı seçince orada yazar uygun sürümler1 puan
-
Bu akşam oglumun eve dönüşteki süprizi bana çok hoş geldi...bu sitede 7 adet tipi sitedeki simgeleri bedenlerine sürükleyip bırakıyorsunuz ve size çeşitli müzikler yapmanıza imkan tanıyor madem sıradışı olmak istiyorsun kendi besteni yap sitede oylayalım birinciyi tespit edelim.... not:birbirimizi yemekten iyidir... http://www.incredibox.com/?music=4FBD6E0CC25B0 linke tıkla...yükleme başlıyor set the compositon a bas cengonun şarkısını dinle siteyi gez sende kendi şarkını yap...dinleyelim...neler çıkacak cok merak ediyorum...1 puan
-
Bu Opel çok terbiyesiz. 1.6 benzinli sıfır astrayı 38 bin liraya veriyorlar. Şeytana son anda tekmeyi çakmamış olsam bugün alıyordum bir tane.. O terbiyesizde kulağıma eğilmiş "alsana alsana" diye fısıldayıp duruyor..1 puan
-
Ne olurdu, seninle tatlılaşsaydım; yaşayış zaten acı. Ne olurdu, sen razı olsaydın benden de, herkes kızsaydı bana. Ne olurdu, seninle aram düzgün olsaydı da, bütün alemlerle aram açılsaydı, dünya yıkılıp yansaydı. Sen beni sevdikten sonra malın mülkün değeri mi olur? Zaten toprak üstünde ne varsa hepsi de toprak olacaktır. Alem O'nunla kaimdir ve O'nsuz olan hiçbir şey yoktur. O'nun rızası, rahmeti, bereketi ve tecellisi olmayan hiçbir şeyin değeri yoktur. (Hz. Mevlana)1 puan
-
Ben olumlu olumsuz yönlerini söylüyorum. Passat ile mondeoyu karşılaştırmak yanlış. Passatın rakibi volvo s60 tır. mondeo ile 508i kıyasla,latitude ile kıyasla. Fordu seviyorsun diye passatın hakkını yeme bence Yakubum. Ki passatın ikinci el piyasası çok daha üstündür mondeodan. Donanımlara girmiyorum bile. Zamana göre yıpranma passatta daha az. Komfor passatta daha fazla. sıfır fiyatları birbirine yakın. Ben bu sınıfta alacak olsam s60 1.6d powershift alır geçerdim münakaşaya girmezdim bile... Ama passat mı mondeomu sorusuna tek vereceğim yanıt volkswagen tek başına oyanama PASSAT1 puan
-
Gözyaşının bile görevi varmış ardından gelecek gülümseme için temizlik yaparmış . MEVLANA1 puan
-
Dünyaya geldiğimiz gün bir yandan yaşamaya, bir yandan ölmeye başlarız. Michel de Montaigne1 puan
-
kendiniz yapabilirseniz http://www.aliexpress.com/snapshot/105501791.html1 puan
-
http://urun.gittigidiyor.com/garaj/ford-focus-iii-gunduz-far-seti-100-orjinal-57800159 http://www.ebay.com/itm/Ford-Focus-LED-Daytime-Running-Lights-Euro-OEM-DRL-Kit-Exact-Fit-Easy-Install-/160711260908?pt=Motors_Car_Truck_Parts_Accessories&hash=item256b233aec&vxp=mtr biri türkiye diğeri ebay1 puan
-
mazallah bir kızın aracına falan çarparsınız araç pert1 puan
-
Zephyr ve sbsettings için jb yapıyorum ben Sbsettings i notification center a taşıyabilirsin ( bildirim merkezinden )1 puan
-
1 puan
-
Linea nın başarılı satış rakamlarına mı imrenmişler acaba :D Günümüzde kar etmek ana amaç olduğuna göre durum normal diyorum ben.1 puan
-
Passatın rakibi Mondeodur. Ama passat her türlü mondeodan üstün bir araçtır.Hangi kasası olursa olsun o dönemin en rahat en komforlu araçları passat oluyor.Tabi alırken mondeodan biraz daha pahalı ama bence değer.Satış sonrası hizmetleri,servis bakım fiyatları ford gibi olsa sattığının iki katını satardı vw. Dayımdada vardı o kasa 1.8t passat.6 yıl kullandı satıp sorento aldı 2006 da.Passatın komforu asla yok diyordu.1 puan
-
1 puan
-
1 puan
-
Motor zaten farklı başlı başına,focus nasıl zorlayınca 160 yapar anlayamadım,geçen sene ramazanda çevre yolunda benzinde 5 kişi 220 225 gördük geneldede 190 200 görüyor lpgde .1 puan
-
1 puan
-
Şöyle diyeyim, passat candır. Buba gene bir Afyon yaptı geldi(geçen passatla gitmişti). Passatı çok aradım dedi, performans yönü iyi(1.6 MPI 102 bg likti bizdeki); ama süspansiyonu felan çok kötü her tümseği hissettik dedi. Teknoloji bakımından güncel model her zaman üstündür; ama konfor, rahatlık gibi kalemlerde D sınıfı kaç model olursa olsun candır.1 puan
-
1 puan
-
Çaylaklıkla bu kadar yaptım http://www.incredibox.com/?music=4FC01E18097641 puan
-
1 puan
-
1 puan
-
1 puan
-
Yazacaklarım var aslında ama ne site beni ne ben siteyi çekerim .1 puan
-
1 puan
-
Konu ile ilgili başka bir haber de burada: http://www.focusclubtr.com/topic/2399-peugeot-301/#entry81143 Nedir bu doktorların Peugeot merakı anlamadım (halk arasında "yahudi Mercedes'i" diye anılırdı, acaba bununla alakalı mıdır?)1 puan
-
1 puan
-
1 puan
-
Mekanı cennet olsun.. Bir Aliyenin bir de Lisa - Left eye- Lopezin ölümüne cidden üzülmüşümdür. Hatırlamışken dinleyelim1 puan
-
1 puan
-
1 puan
-
1 puan
-
Kendi sınıfında ve 1.6 silindirli motorlar içinde turboyu en fazla hissettiren ve en yüksek seviyede kullanan araç focus 2 ve focsu 3 tür. Kendi aracımı alırken kıyasladığım tüm araçlar (c4 golf jetta leon megane fluance juke astra aklıma gelenler bunlar) içinde en iyi ivmelenmesi olan araç focus tu focus a en yakın araç mazda 3 tü Sanırım siz 2.0 litrelik araçlardan bahsediyorsunuz onlarda en az 160 bg kullanılıyor e tabi 1.6 ve 115 bg den fazla bir performans olması normal1 puan
-
Ama bunların üzerinde SONY yazmıyor, bir yerden o yazıyı da bulup yapıştırmak lazım. Bu arada ikincisi bayağı gelişmiş duruyor.1 puan
-
Öykümüz ünlü Çin düşünürü Lao Tzu'nun zamanında geÇer.. Lao Tzu bu Öyküyü Çok sever, sık sık anlatırmış hatta.. Efendim kÖyde bir yaşlı adam varmış.. Çok fakir.. Ama kral bile onu kıskanırmış.. Öyle dillere destan bir beyaz atı varmış ki.. Kral at iÇin ihtiyara nerdeyse hazinesinin tamamını teklif etmiş ama adam satmaya yanaşmamış.. "Bu at, bir at değil benim iÇin.. Bir dost.. İnsan dostunu satar mı" dermiş hep.. Bir sabah kalkmışlar ki, at yok.. KÖylü ihtiyarın başına toplanmış.. "Seni ihtiyar bunak.. Bu atı sana bırakmayacakları, Çalacakları belliydi. Krala satsaydın, Ömrünün sonuna kadar beyler gibi yaşardın. Şimdi ne paran var, ne de atın" demişler.. İhtiyar "Karar vermek iÇin acele etmeyin" demiş.. Sadece 'At kayıp' deyin. Çünkü gerÇek bu.. Ondan Ötesi sizin yorumunuz ve verdiğiniz karar. Atımın kaybolması, bir talihsizlik mi, yoksa bir şans mı, bunu henüz bilmiyoruz. Çünkü bu olay henüz bir başlangıÇ. Arkasının nasıl geleceğini kimse bilemez.." KÖylüler ihtiyar bunağa kahkahalarla gülmüşler. Ama aradan 15 gün geÇmeden, at bir gece ansızın dÖnmüş.. Meğer Çalınmamış, dağlara gitmiş kendi kendine.. DÖnerken de, vadideki 12 vahşi atı peşine takıp getirmiş. KÖylüler, ihtiyar adamın etrafına toplanıp Özür dilemişler.. "Babalık" demişler.. "Sen haklı Çıktın.. Atının kaybolması bir talihsizlik değil adeta bir devlet kuşu oldu senin iÇin.. Şimdi bir at sürün var.." "Karar vermek iÇin gene acele ediyorsunuz" demiş ihtiyar.. Sadece atın geri dÖndüğünü sÖyleyin. Bilinen gerÇek sadece bu. Ondan Ötesinin ne getireceğini henüz bilmiyoruz. Bu daha başlangıÇ.. Birinci cümlenin birinci kelimesini okur okumaz kitap hakkında nasıl fikir yürütebilirsiniz?.." KÖylüler bu defa ihtiyarla dalga geÇmemişler aÇıktan ama, iÇlerinden "Bu herif sahiden gerzek" diye geÇirmişler.. Bir hafta geÇmeden, vahşi atları terbiye etmeye Çalışan ihtiyarın tek oğlu attan düşmüş ve ayağını kırmış. Evin geÇimini temin eden oğul şimdi uzun zaman yatakta kalacakmış. KÖylüler gene gelmişler ihtiyara.. "Bir kez daha haklı Çıktın" demişler. "Bu atlar yüzünden tek oğlun bacağını uzun süre kullanamayacak. Oysa sana bakacak başkası da yok.. Şimdi eskisinden daha fakir, daha zavallı olacaksın" demişler.. İhtiyar "Siz erken karar verme hastalığına tutulmuşsunuz" diye cevap vermiş. "O kadar acele etmeyin. Oğlum bacağını kırdı. GerÇek bu.. Ötesi sizin verdiğiniz karar.. Ama acaba ne kadar doğru.. Hayat bÖyle küÇük parÇalar halinde gelir ve ondan sonra neler olacağı size asla bildirilmez.." BirkaÇ hafta sonra, düşmanlar kat kat büyük bir ordu ile saldırmış. Kral son bir ümitle eli silah tutan bütün genÇleri askere Çağırmış. KÖye gelen gÖrevliler, ihtiyarın kırık bacaklı oğlu dışında bütün genÇleri askere almışlar. KÖyü matem sarmış. Çünkü savaşın kazanılmasına imkan yokmuş, giden genÇlerin ya Öleceğini ya esir düşüp kÖle diye satılacağını herkes biliyormuş. KÖylüler, gene ihtiyara gelmişler.. "Gene haklı olduğun kanıtlandı" demişler. "Oğlunun bacağı kırık, ama hiÇ değilse yanında. Oysa bizimkiler belki asla kÖye dÖnemeyecekler. Oğlunun bacağının kırılması, talihsizlik değil, şansmış meğer.." "Siz erken karar vermeye devam edin" demiş, ihtiyar.. Oysa ne olacağını kimseler bilemez. Bilinen bir tek gerÇek var. Benim oğlum yanımda, sizinkiler askerde.. Ama bunların hangisinin talih, hangisinin şanssızlık olduğunu sadece Allah biliyor." Lao Tzu, Öyküsünü şu nasihatla tamamlarmış, etrafına anlattığında: "Acele karar vermeyin. O zaman sizin de herkesten farkınız kalmaz. Hayatın küÇük bir parÇasına bakıp tamamı hakkında karar vermekten kaÇının. Karar aklın durması halidir. Karar verdiniz mi, akıl düşünmeyi, dolayısı ile gelişmeyi durdurur. Buna rağmen akıl insanı daima karara zorlar. Çünkü gelişme halinde olmak tehlikelidir ve insanı huzursuz yapar. Oysa gezi asla sona ermez. Bir yol biterken yenisi başlar. Bir kapı kapanırken, başkası aÇılır. Bir hedefe ulaşırsınız ve daha yüksek bir hedefin hemen oracıkta olduğunu gÖrürsünüz."1 puan
-
ey gençler........evlenirken şunu düşünün uğruna ölünecek bir sevgili bulmayın...uğrunuza ölücek bir kadınla evlenin...yoksa birinci şıkka göre evlendiyseniz zaten pek fazla sürmüyor ömrünüz kahırdan...öldürüyor sizi... Tam bir dolar seksen yedi senti vardı. O kadar, ne bir sent eksik, ne bir sent fazla!.. Bunun da altmış senti penniden ibaret ufaklıktı. Bu pennileri teker teker bakkal, kasap, manavla çekişe çekişe pazarlık ederek ve her defasında satıcıların cimrilik isnatları karşısında utancından kıpkırmızı kesilerek biriktirmişti. Della paraları üç defa saydı. Bir dolar seksen yedi sent, o kadar! Halbuki ertesi gün Noel'di. Kendini odadaki partal divanın üzerine atıp hıçkıra hıçkıra ağlamaktan başka çare yoktu. Della da böyle yaptı. Della'nın evi, haftada sekiz dolara tutulmuş mobilyalı bir apartman! Tasvire değer bir hali yok. Tam bir fakirhane! Aşağıda antrede, içine tek bir zarf sığdırmaya imkan olmayan bir mektup kutusu ile ölümlü bir elin asla çaldıramayacağı bir zil vardı. Kapıda da "Mr. James Dillingham Young" ismini taşıyan bir kart asılı idi. Mr.James Dillingham eve geldiği vakit size evvelce Della diye takdim ettiğimiz karısı kendisine "Jim" diye hitap eder, boynuna sarılarak onu bağrına basardı. Gözyaşları dindikten sonra Della eline bir ponpon alarak yüzünü pudraladı. Pencerede durarak apartmanın o kasvetli arka avlusundaki bulut rengi bir parmaklık üzerinde yürüyen bulut rengi kediyi aptal aptal seyretti. Ertesi günü Noel'di. Jim'e bir hediye alabilecek yalnız bir dolar seksen yedi senti vardı. Bu pennileri aylardan beri birer birer biriktirmişti. Halbuki şimdi hiçbir işe yaramadıklarını görüyordu. Haftada yirmi dolara pek bir şey yapmaya imkan yoktu. Masraf umduğundan fazlaya çıkıyordu. Zaten her zaman öyle olur!.. Şimdi Jim'e hediye alacak yalnız bir dolar seksen yedi senti vardı. Sevgili Jim'ine güzel bir şey almak hususunda hülyalar kurarak bir çok mesut anlar yaşamıştı. Güzel, nadir, parlak bir şey, Jim'e ait olmak şerefi ile az çok mütenasip bir hediye. Pencereden uzaklaşarak kendini aynanın önüne attı. Gözleri pırıl pırıl yanıyordu, ama yirmi saniye içinde rengi uçuvermişti. Saçlarını çözerek omuzlarının üzerine döktü. James Dillingham Young Ailesi'nin iftihar ettikleri iki şeyleri vardı. Birisi Jim'in babasından intikal eden ve aslında büyük babasına ait olan altın saat, diğeri ise Della'nın saçları idi. Apartmanın hava deliğinin karşı tarafında Saba Melikesi otursaydı Della, kraliçenin mücevherlerini kıymetten düşürmek kastiyle, o güzel saçlarını pencereden dışarı sarkıtırdı. Hazreti Süleyman apartmanın kapıcısı olsa ve bütün servetini, elmaslarını, bodrumda bulundursaydı, Jim ihtiyarı kıskandırıp hasetle sakalını kaşıttırmak için önünden her geçişinde cebindeki saati çekip bakar gibi yaparak gösterirdi. Della'nın saçları altın renkli bir çağlayan gibi parlayarak ve dalgalanarak dizlerine kadar döküldü ve bir elbise gibi vücudunu örttü. Bununla beraber Della, saçlarının uzun müddet böyle kalmasına müsaade etmedi. Sinirli ellerle hemen topladı. Bir aralık bir an için durdu. Tereddüt eder gibi oldu. Yerdeki kırmızı tüyleri dökük halıya bir iki damla gözyaşı aktı. Della, gözlerinin yaşı kurumadan kahverengi ceketini kapıp aynı renkteki şapkasını başına geçirdiği gibi, eteklerini savurarak kapıdan fırladı. Merdivenleri inip sokağa çıktı. "Mm. Sofronie. Her nevi saç levazımı" ibaresini taşıyan bir tabelanın önünde durdu. Bir hamlede kendini yukarıda buldu. İriyarı, süt beyaz, soğuk bir kadın olan Madam Sofronie'ye nefes nefese: - Saçlarımı alır mısınız? diye sordu. Madam: - Saç alırım ama şapkanı çıkar da bir bakalım, cevabını verdi. Della altın renkli, çağlayana benzeyen saçlarını döküverdi. Madam, saçları pişkin bir alıcı eli ile bir yokladıktan sonra. - Yirmi dolar, dedi. Della: - Peki. Derhal, cevabını verdi. Ondan sonraki iki saati pembe bir bulut üstünde uçar gibi sevinçle nasıl geçirdiğini bilmiyordu. Edebiyat bertaraf, Jim için istediği hediyeyi bulmak arzusu ile dükkanların altını üstüne getiriyordu. Nihayet bulabildi. Hasseten Jim için yapılmış bir şey? Dükkan dükkan gezmiş, hiçbirinde buna benzer bir şey görmemişti. Platin bir saat zinciri. Kıymeti, fazla gösterişli süslerde değil, deseninin sadeliğinde ve kibarlığında idi. Bütün iyi şeyler böyle olmalıdır. Zincir Jim'in o emsalsiz saatine layık derecede güzeldi. Della ilk nazarda kararını verdi. Zincir tıpkı Jim gibi idi. Gösterişsiz, fakat kıymetli. Kocasını da, zinciri de aynı şekilde tarif etmek mümkündü, yirmibir dolar verdi. Bu zinciri taktıktan sonra Jim artık, saatine nerede olsa bakabilir, daha doğrusu bakmaya heveslenebilirdi. Halbuki, şimdi o emsalsiz saate, bir kayışa asılı olduğundan hep gizleyerek bakıyordu. Eve avdet ettikten sonra Della'nın sarhoşluğu biraz geçti. Aklı başına gelerek ihtiyatlı hareket etmeyi düşündü. Saç maşalarını çıkartarak hava gazını yaktı. Ve aşkla cömertliğin birleşmesinden doğan tahribatı tamire koyuldu. Sayın dostlar, burun kıvırıp geçmeyin. Bu her zaman muazzam bir iştir. Müthiş bir iş!. Kırk dakika zarfında saçları mektep kaçağı bir çocuk kafası gibi kıvrım kıvrım olmuştu. Della aynadaki aksini tenkitçi bir nazarla uzun uzadıya dikkatle seyretti. Kendi kendine: - Jim bu halimi görüp de ilk bakışta öldürmezse iyi. Tiyatro kızlarına benzetecek ama ne yapayım. Bir dolar seksen yedi sentle ne alınabilirdi ki, dedi. Yedi buçukta kahve pişirilmişti. Tava da sobanın arkasına yerleştirilerek ısıtılmış olan pirzolaları kızartmak üzere hazırlanmıştı. Jim, hiç geç kalmazdı. Della zinciri avucuna alarak kapının yanındaki masanın başına oturdu. Kocasının, merdivenlerin ilk basamağındaki ayak seslerini duyunca bembeyaz oldu. Gündelik, en basit şeyleri için dua etmeyi adet etmişti. - Büyük Allahım! Yalvarırım sana, ne olur, saçlarımı beğendir, diye mırıldandı. Jim kapıyı açtı ve içeri girip arkasından kapadı. Zayıf ve pek ciddi bir hali vardı. Zavallı henüz yirmi iki yaşında, aile yükü taşıyordu. Yeni bir pardesüye ihtiyacı vardı, ellerinde eldiven yoktu. Odaya koku almış bir av köpeği gibi etrafına kayıtsız bir halde bakınarak girdi. Gözleri Della'ya dikilmişti. Della bu dik nazarların manasını anlamayarak korktu. Bu nazarlar ne hayret, ne hiddet, ne dehşet, ne beğenmemezlik, yani genç kadının hazırlandığı hislerden hiçbirini ifade etmiyordu. Jim, yüzünde o garip ifade ile nazarlarını karısına dikmiş sadece bakıyordu. Della masanın yanından kıvrılarak yaklaştı. - Jim, şekerim ne olursun öyle bakma, diye yalvardı. Saçımı kesip sattım. Noeli sana hediye almadan geçiremezdim, ölürdüm. Ne olacak yine büyür. Affediyorsun değil mi? Ne yapayım başka çarem yoktu. Saçlarım çabuk büyür. Unutalım bunu, haydi Jim, şekerim. Noel'in mübarek olsun de de barışalım. Ne güzel ne hoş bir hediye aldığımı tasavvur edemezsin, dedi. Jim zihnini yoracak kadar düşünüp taşındığı halde bir türlü anlayamamış gibi yavaş yavaş: - Saçını mı kestin, dedi. Della: - Kesip sattım. Bu halimi beğenmedin mi? Eskisi kadar sevmedin mi? Saçsız da yine aynı insan değil miyim, diye yalvardı. Jim etrafına şaşkın şaşkın baktı. Nihayet aptallaşmış gibi: - Saçımı kestim mi dedin, diye cevap verdi. Della: - Evet, kesip sattım diyorum, diye izah etti. Yavrucuğum bu akşam Noel! Beni mazur gör, affet. Senin uğruna gitti, deyip ciddi bir tatlılıkla: - Saçlarımın tellerini saymak belki mümkündür ama sana olan sevgimi ölçmek imkansızdır. Şekerim, pirzolaları ateşe koyalım mı? diye sordu. Jim, daldığı rüyadan uyanır gibi oldu. Della'cığını kollarına aldı, pardesünün cebinden bir paket çıkararak masanın üstüne attı. - Dellacığım, aldanıyorsun. Saçını nasıl kesersen kes, hiç fark etmez. Sana olan sevgimde hiç değişiklik yapmaz. Paketi açarsan birdenbire neden afalladığımı anlarsın, dedi. Della beyaz parmakları ile kağıdı yırtarak ipleri kopararak paketi açtı. Açmasıyle feryadı basması bir oldu. Gözlerinden yaşlar akmaya başladı. Paketten Della'nın Broodway'de bir vitrinde görüp uzun müddettir arzuladığı taraklar çıkmıştı. Kaplumbağa kabuğundan yapılmış elmas kenarlı o güzel taraklar işte önündeydi. Renkleri de saçlarına ne kadar uyuyordu. Pahalı olduklarını bildiğinden hiç ümide kapılmadan beğenmiş ve arzulamıştı. Hiç beklemediği olmuştu. Ama ne çare ki pek tamah ettiği bu canım tarakları süsleyecek lüleler gitmişti. Della nihayet kendini toplayarak kocasının getirdiği hediyeleri bağrına bastı. Gülümseyerek kocasına baktı. - Şekerim, saçım pek çabuk uzar, deyip tüyleri tutuşan bir kedi gibi yerinden fırlayarak: - Ay unutuyordum, diye bağırdı. Jim alınan güzel hediyeyi görmemişti. Della avucunu açarak sevinçle kocasına uzattı. Bu kıymetli, fakat donuk maden genç kadının ruhundaki ateşin aksi ile parlar gibi oldu. - Şekerim, güzel değil mi? Bütün şehri altüst ettikten sonra bulabildim. Saatini ver bakalım nasıl yakışacak, dedi. Jim, Della'nın dediğini yapacak yerde kendini sedire attı. Ellerini başının arkasına koyarak gülmeye başladı. - Della sevgilim, Noel hediyelerimizi bir kenara koyup bir müddet saklayalım. Bugünkü halimize uygun değil. Biraz fazla. Tarakları almak için saati sattım. Pirzolaları koy bakalım ateşe, dedi.1 puan
-
aracımız benzinli, bizim araçta da var. ilk duyduğumda şaşırmıştım, yeni üretilen bir araçta bu ses olur mu diye. şimdi diğer tıkırtılar ve süspansiyon sesleriyle beraber alışmaya çalışıyorum...1 puan
-
1 puan
This leaderboard is set to Istanbul/GMT+03:00
Focus Club Türkiye
Bu sitenin işleticisi, bu sitede yer alan bilgi, yazı ve makalelerin doğrudan veya dolaylı olarak kullanılmasından dolayı oluşacak zararlardan sorumlu tutulamaz. Kaynak gösterme kuralına uymak şartıyla, bu sitede yer alan yazı ve makalelerin belirli bir kısmına atıf yapılmasına, link verilmesine izin verilmektedir. Kaynak (canlı link) gösterilmeden yapılan alıntılara ise izin verilmemektedir. Sitemiz, hukuka, yasalara, telif haklarına ve kişilik haklarına saygılı olmayı amaç edinmiştir.