Jump to content
2019 Temmuz ve 2023 Mart arası tüm içerik ve üyelikler silinmiştir. Lütfen yeniden kayıt yapınız ×

Liderlik Tablosu

Popüler İçerikler

30-08-2012 tarihinde, tüm alanlarda en yüksek itibara sahip içerik gösteriliyor

  1. Kuru kuruya kutlamayla geçiştirmek yetmez. Anmak ve düşünmek lazım... Bakın Mustafa Mutlu neler yazmış: ------------------------------------------ Dünyada bir ilk! Bundan beş yıl önce, 30 Ağustos 2007‘de, “Değerini Bilenlerin Bayramı Kutlu Olsun!” başlığıyla aşağıdaki yazıyı yazmıştım: *** Birinci Dünya Savaşı sonunda imzalanan Mondros Mütarekesi ve Sevr Antlaşması’yla yurdumuz tamamen elimizden alınmıştı. Topraklarımız işgalci devletler arasında pay edilmişti. Osmanlı Padişahı ve hükümeti... İstanbul basını... Devleti yöneten bürokratlar teslim olmuştu... Düşman ordusu, İstanbul Üniversitesi’nin kalbine karargâh kurmuştu da “akademik dünya” bunu ayakta alkışlayarak karşılamıştı! İstanbul sosyetesi ise teslim olmaktan da öteye gidip, Fransızların, İngilizlerin şerefine balo düzenleme, onlarla akraba olma gayretine düşmüştü: “Ayyy monşer, ne kadar yakışıklı ve cesursunuz... Müziğiniz ne kadar hoş, yemekleriniz ne kadar leziz... Hatta çişiniz bile ne kadar farklı! Size hayranız efendim!” İstanbul’daki bu soysuz tavra karşı ilk tepki, Atatürk’ten geldi... 19 Mayıs 1919’da o vapura bindi; sonrasını biliyorsunuz... Gazi Mustafa Kemal’in başkomutanlığını yaptığı ordumuz, 26 Ağustos 1922’de düşmana saldırdı, 30 Ağustos’ta son yumruğu vurdu! Peki; ülkenin düşmandan kurtarılmasına en çok kim üzüldü biliyor musunuz? Osmanlı Padişahı... Çünkü bu zafer, onun saltanatının bitmesi demekti! Bir de üç yıl öncesine kadar işgal kuvvetlerine övgüler düzen sözüm ona “devlet ve hükümet adamları” ile İstanbul sosyetesi... Hani çocuklarını savaştan kaçırmak için Paris’e gönderen paralı züppeler... İçleri kan ağladı Fransız sevgilileri gitmek zorunda kaldı diye; bu yüzden sadece, “Ay bağımsızlık ne hoş duygu, monşer!” diyebildiler yalancıktan! Anadolu’daki sevinç ise gerçekti... Çünkü canlarıyla, kanlarıyla savaşan insanlar için “hoş bir duygu” olmaktan çok farklıydı bu zafer... “Hayatta kalmak”, “Ezilmemek”, “Aşağılanmamak”, “Tebaa olmaktan vatandaş olmaya terfi etmek” demekti! İşte biz bugün, 30 Ağustos 1922’deki o büyük zaferi kutluyoruz... Bugün bazı devlet adamları “bayramımızı kutlayacak”lar... Ama iş olsun diye! Anlamını kavramadan... “Demokrat” kisvesine bürünmüş Osmanlı sosyetesinin beyzadeleri de “Ay, çok hoş duygu... Acaba hangi barda kutlasak” demeye devam edecek... Sözüm onlara: Haydi; işinize! Siz bu bayramın anlamını, önemini ne bilirsiniz ki? Bilseydiniz; 85 yıl öncesinin o karanlık günlerini, o teslimiyetçi zihniyeti, o kaderci yönetimi, o dini kalkan yapan anlayışı bugün de hortlatmaya çalışır mıydınız? Ve bugün benim gibi ortaya çıkıp da ciğerinizdeki havanın tamamını kullanarak hanginiz bağırabilirsiniz: Yaşasın İstanbul sultasına aldırmadan yokluktan, hiçlikten, sıfırdan kurulan Türkiye Cumhuriyeti... *** Aradan beş yıl geçmişti... Bu yılın başlarında, ‘Maraton’da Sona Doğru isimli kitabımı yazıyordum. Yukarıdaki yazıyı olduğu gibi aldım ve “2012’den bakınca” başlığı altında eklemelerde bulundum. O bölüm de aynen şöyle: *** Bu yazının yayınlanmasından yıllar sonra, 2011‘in kasım ayında ilk kez Kocatepe‘ye gittim. Bırakın savaşmayı, arabayla çıkarken zorlandım, yoruldum! Sadece Mustafa Kemal‘in askerlerini değil, Yunan Ordusu‘nu da takdir ettim; inanır mısınız? O dağlarda ne işiniz var be kardeşim? Bugün bile beş dakika durduğunuzda donduğunuz o ayaza, hem de on binlerce askerle aylarca nasıl dayandınız? Ne yediniz, ne içtiniz, nasıl gelip gittiniz? Hele hele sizi o dağlara gönderen İngilizlerin, Fransızların İstanbul‘da lüks apartmanlarda düzenlenen davetlerde mekik dokuduğunu duydukça hiç mi, “Ne işimiz var burada?” demediniz? Verilen mücadelenin ihtişamını, yapılan savaşın kutsallığını ve orada yazılan destanın büyüklüğünü anlamak için o coğrafyayı görmek lazım! Aksi takdirde çok şey yazar, söyler insan... Ama eğer sağlığınız yerindeyse; bu ülke, kurulan bu düzen umurunuzdaysa... Ne yapın edin gidin Şuhut‘a ve Kocatepe‘ye... İki roman yazdım ama benim kalemim yetmez o dağları, soğuğu ve insanı vatanı için ölmeye azmettiren o havayı anlatmaya! Gidin; o kayaları görün sadece, tırmanmadan... Tırmanamazsınız zaten; düşman kovalamıyorsunuz ki! Aradan geçen 89 yılın yok edemediği o müthiş kan kokusunun toprağa, dikene, çalıya dönüşüp de hâlâ genizlerinizi yaktığına tanık olun... Eğer o saatten sonra bile, hâlâ o tanrısal mücadeleye saygı duymazsanız... Zaten iflah sınırı aşmışsınız demektir! *** Bu eklemeyi yaptığım günün üzerinden en fazla altı ay geçti... Bugün yine 30 Ağustos; geçen yıl terör olayları nedeniyle yapılmayan Köşk‘teki tören, bu yıl da “Cumhurbaşkanı’nın kulağındaki iltihap” nedeniyle iptal edildi! Dünyada bir devlet adamının rahatsızlığı nedeniyle ulusal bayram kutlamasını iptal eden ilk ülke olarak tarihe geçtik! Olsun varsın; zaten bu bayram seçkinlerin değil, ulusun bayramı... Köşklerde yapılmasa da biz yaşamasını ve yaşatmasını biliriz! Hepinizin bayramı kutlu... O büyük mücadelede can veren kahramanların ruhları şad olsun! *** GÜNÜN SORUSU 26 Ağustos-30 Ağustos 1922 tarihleri arasında yapılan meydan savaşlarında verdiğimiz şehit sayısı 2 bin 318... Yani son otuz yılda terör yüzünden kaybettiğimiz asker ve sivillerin sadece yüzde altısı... Sorum size: Tamam; 1922’deki o müthiş savaşlarda zayiatımızın bu kadar az olması, Atatürk’ün askeri dehasını gösteriyor da... Otuz yıldır teröre verdiğimiz kurbanların sayısının bu kadar çok olması neyi gösteriyor?
    10 puan
  2. Zafer Bayramımız Kutlu Olsun...
    8 puan
  3. sabahki törenden şimdi geldim...mülki erkan olarak kimsenin dinlemediği konuşmalar ve yıllardır okumadığımı anımsadığım istiklal marşı herkez cicili bicili kıyafetlerle katılmıştı...bize bakan elinde kitap tutan bir Atatürk heykeli vardı başımı kaldırıp baktığımda....bumusunuz siz diye bakıyordu...utandım başımı indirdim..içimden buyuz artık dedim...
    7 puan
  4. Ford, Avrupa'nın en büyük teknoloji Fuarın'da kendini sergiliyor 29-30 Ağustos 2012 2011 IFA için Bir yığın reklamlı açıklamaların sonunda işimize yarayacak olanlara geçersek. Ford Focus Elektrik, Avrupanın ilk Ford MyTouch'lı (FMT) SYNC özellikli aracı olacak. (Sync için burada detaylı başlıkları bulabilirsiniz) SYNC, Microsoft iş birliği ile üretilmiştir ve bu elektirikli araçda ford'un ilk kez sunduğu Smartgauge (Akıllı Kullanıcı Arayüzü) özelliği de olacak. Detaylı Elektrikli Focus konusu için 9 Avrupa Dilinde Türkçe Mevcut. English; French; Spanish; Portuguese; German, Italian, Dutch, Russian and Turkish. Normalde Tüm Dünya'da 19 Dil'e hitap edecek. Wi-fi hotspot vs öğrendik artık NOT: Sync Gen1 yani Dokunmatik Ekransız hali B-MAX ile sunulmaya başlandı.ülkemiz dahil focus'a da gen 1 bu yıl eklencek. Gen2 yani FMT 2013'de eklenecek. İş birlikçilerden bahsedilmiş, Navigasyon ve Sync gibi özelliklerin üreticileri yani.. (2011 başlığında mevcut) Sync'li Resimleri Verelim Birde Bukadar
    6 puan
  5. Bizim bu bayramı yaşamamızı sağlayan tüm şehitlerimizin ruhları şad olsun.
    6 puan
  6. Hepimizin 30 ağustos zafer bayramı kutlu olsun.Tüm şehitlerimizden ve gazilerimizden binlerce kez Allah razı olsun.
    5 puan
  7. Tüm dostların bayramı kutlu olsun .
    4 puan
  8. Nemiz varsa, eğer bağımsız bir devlet kurmuşsak, hür vatandaşlar olmuşsak, şerefli insanlar gibi dolaşıyorsak, yurdumuzu Batının pençesinden, vicdanımızı ve düşüncemizi Doğunun pençesinden kurtarmışsak, şu denizlere bizim diye bakıyor, bu topraklarda ana bağrının sıcaklığını duyuyorsak, belki nefes alıyorsak, hepsini, her şeyi 30 Ağustos zaferine borçluyuz.
    4 puan
  9. Yazının ruhuna katılmakla birlikte "padişah ve osmanlı" hakkında sarf ettiği sözlere katılmıyorum. Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün Samsun'a çıkışını ve bu mücadelenin tohumlarını atmasını sağlayan kişi "son Osmanlı Padişahı'dır " Bu gün bizi birbirimize kırdırmak isteyenlerle ulu tarihimizi çarpıtarak yalan yanlış tarih kitaplarına sokanlar aynı soysuzlardır ! Bayramımız kutlu olsun.
    3 puan
  10. Bu akşam itibaren tanıtılan ve donanımı kesinleşen Galaxy note 2 karşınızda. http://www.androidtu...y-note-2-n7100/ http://www.donanimha...-yayinlandi.htm Duyduğum bir habere göre htc aynı ekran boyutlarına sahip yeni bir ürün çıkarmaya hazırlanıyormuş.Zaten cep telefonu piyasasında önde olan ve yarışan iki marka kaldı biri htc biri samsung Şahsi fikrim donanım olarak s3 ten pek bir fazlası yok ondaki işlemciye vermişler overclock u 1.6 ya çıkarmışlar.Grafik işlemci hala mali400. Ram olarak 1 gb zaten yetiyordu ama 2 gb ta fena olmamış.Kamera o olarak yine s3 ile aynı. Fakat az önceki araştırmam sonucunda çok sevindiğim bir geliştirmeye gidilmiş.Sonunda pentile dizliminden vazgeçip rgb dizilimine dönülmüş. 3100 lük pil ile pil ömrünü baya bir uzatmıştır gibime geliyor.(kullanıp görücez) Yani işin özeti s3 ün ekranı büyümüş ve modifiye edilmiş hali.Tabiki s3 ün ekranı dışında Tabiki bunların dışında 5.5 lik ekranı s pen i jelly bean güncellemesi note 2 yi cazip kılan diğer özellikleri. Ekran değiştiği için note 2 ye geçebilirim gibime geliyor
    2 puan
  11. Ford'un küçük hacimli yüksek torklu makineleri otomatik şanzıman ile sunmuyor olması bir basiretsizliktir ve nedenini sadece Allah biliyor... Daha Ford camiası içinden veya dışından bunun nedenini anlatabilecek bir fani çıkmadı karşıma. Hedef pazarda böyle bir beklenti olmadığı savları ise eğer özellikle kendileri inanıyorlarsa trajik bir yanılgıdır. Hayret ve ibretle izliyor ve durumun değişeceği günü sabırla bekliyoruz. Özellikle EB motorla çok uyumlu ve keyifli olacağına hiç kuşkum yok.
    2 puan
  12. 30 ağustos zafer bayramimiz kutlu olsun... bu zaferin kazanilmasinda emeği geçen başta mustafa kemal atatürk ve silah arkadaşlari olmak üzere; şehitlerimizi rahmetle, gazilerimizi şükran aniyoruz...
    2 puan
  13. Zafer bayramımız kutlu olsun
    2 puan
  14. Bu büyük zafer bayramımız kutlu olsun. Bize bu topraklarda bağımsızca yaşama hakkını sağlayan aziz şehitlerimizin ruhu şaad olsun. Yalnız bir noktaya değinmek istiyorum, yazarın kötülediği Osmanlı, çöküş dönemleri hariç, o beğenmedikleri yönetim tarzı ile dünyaya hükmetmiş, azınlıkların ve diğer dinlerden olan insanların yaşamlarına saygı göstermiştir. Ve son olarak, büyük önderimiz Atatürk'e bu ortamın altyapısını sağlayan, ona izin veren ve birçok tarih kitaplarında vatan haini olarak gösterilen son Osmanlı padişahıdır diye biliyorum ben.
    2 puan
  15. Ukrayna'nın Para Birimi 1000 grivna, yaklaşık 100 Euro'ya denk geliyor.
    1 puan
  16. Merhabalar öncelikle şahsi fikrim olarak bu konu ford markasının kesinlikle eksiklik ve sorunudur. Daha öncede ilgili yazı yazılmışsa kusuruma bakmayın. istanbul içinde yaşayan biri olarak artık debriyaj kullanmak istemiyorum dedim. ve connect arabamı satıp focus 3 almaya karar vermiştimki ford bayisine gidene kadar Powershift şanzumanı Volvodan tanıyan biri olarak 1.6 dizelde powershift hiç fena olmazdı ve Dizel modellerimizde powershift şanzuman olmadığını öğrendim ve dumura uğradığım fakat tabuları yıkma zamanının geldiğini fark ettim ve ecoboost 180ps modelinde olmadığı aklımın ucundan bile geçmemişti Hanımefendi Sadece 1.6 125ps turbosuz Atmosferik motorda powershift şansumanın bulunduğunu söyledi performansıda seven biri olarak kendini yavaştan kanıtlamış bir motordu ecoboost cazipde gelmişti ekonomiside olsun. gel gelelim ne zaman powershift şanzumanın geleceğide belirsizdi. Ford almak mantıklımıydı diye sordum kendime ve Ford'un bence tek rakibi Volkswagen tüm modellerinde DSG şanzuman vardı İnsan ister istemez VAG grubuna yöneliyor şuan beklemedeyim İnsan verdiği paraya istediği şeyi almak ister ve bende 1.6 TDCİ Powershift Focus Almak isterdim Ama olmadıi Bu konu hakkındaki düşüncelerinizi almak isterim.
    1 puan
  17. Yakup sahi sıkılmıyor musun Ford'un basiretsizliklerini savunmaktan...!? Yurt dışı forumlarda şimdiye kadar onlarca masaj gözüme çarptı otomatik şanzıman eksikliği ile ilgili, eminim merak edip okusam yüzleri geçerdi. Bir sürü farklı firma bu segmentte daha düşük satış rakamlarına rağmen otomatik araç sunarken Ford'un sunmaması evet bence de "halt yemektir".
    1 puan
  18. Bu konuya yazabileceğim tek şey, O tırnaklar ne öyle yaa :D
    1 puan
  19. Yusuf Osmanlı ne kadar muhteşem bir yükseliş yaşadı ise o derecede muhteşem bir çöküş yaşamış. Nedeni saltanatın yönetim biçimi olarak yetersizliği ve çağa ayak uyduramama olarak özetlenebilir. Kimin hain kimin vatansever olduğunu da pek kolay bilemeyeceğiz, çünkü tarihin ne kadar ve nasıl bilinmesi isteniyorsa o kadarını bilebiliyoruz. Ve lisede okutulan hamasi Emin Oktay romanlarının da gerçek tarihi yansıtmadığı, ya da en azından tümüyle ve nesnel bir bakış açısı ile sunmadığı konusunda da kuşkum yok. Ceddimizi kötülemek gibi bir niyetim yok, ancak hamasete de karnım tok. Tarihe küçük bir pencere yazısı daha: ------------------------------------------------ Başkomutanlık Meydan Muharebesinin 90’ncı yıl dönümünde, bu büyük olayın öncesinde cereyan eden siyasi olayları ele alıyor ve bazı gerçeklerin asla unutulmaması ve de unutturulmasına izin verilmemesi inancıyla sizlere sunuyoruz. 20 Ekim 1921’de Fransızlarla yapılan Ankara Antlaşması Londra’da tam anlamıyla bir şok etkisi yarattı ve Londra ile Paris arasında 10 Aralık 1921 tarihine kadar karşılıklı üç notanın verilmesine(1) sebebiyet verdi. Fransa’nın Türk yanlısı gibi görünen bir tutum alması üzerine, İngiltere, Yunanistan’a desteğini sonuna kadar sürdürmeye devam edeceğini belirtti. Askeri ve politik uzmanların yaptıkları durum muhakemesine göre, Anadolu’da artık Yunanlıların taarruz gücü kalmamıştı, ancak işgalleri altındaki 100.000 km²’den fazla sahayı savunma güç ve kapasitesine sahip olduklarına inanılıyordu. Türkler de Yunanlılara karşı saldırı yapabilecek güçte değildiler. Bu durumda bir çözüm bulununcaya kadar “mevcut durumun devamı” en iyi çözüm yolu olarak görülmekteydi. Bu nedenle hem Fransa’nın barış görüşmelerine başlanması çağrıları duymazlıktan gelinecek, hem de İstanbul’un Barışçı bütün yaklaşımları geri çevrilecektir.(2) Bu arada Sultan’ın İngiliz komiserine 25 Mart 1922 tarihinde yaptığı teklifteki şu ifadeler ibret vericidir: “İngiltere ile Türkiye arasında bir anlaşma akdedilecektir. Anlaşma gereğince Türkiye, bütün ulusların yararına tarafsız olarak Boğazların serbestîsinin korunmasını İngiltere’ye tevdi edecektir.(devredecektir) İngiltere bu amaçla kendi askerlerini ya da Türk Jandarmasını kullanabilecektir. Türk hükümeti Türk Jandarmasını İngiltere’nin emrine verecektir. Hatta Boğazların serbestîsini korumak için gerekli toprak şeridinin idaresi İngiltere’nin eline verilecektir. Sultan, böyle bir anlaşmanın Doğu Trakya ile Edirne’nin Türkiye’ye geri verilmesine karşı itirazı ortadan kaldıracağını düşünmektedir, zira bütün uluslar adına Boğazların koruyuculuğu İngiltere’ye verileceğinden gelecekte korkulacak bir şey olmayacaktır. Böyle bir anlaşma, İngiltere’nin Hilafete düşman olduğu ve Türkiye’yi yıkmak istediği yolunda Hindistan’da vesair yerlerde yaygın olan kanaati hemen ve ebediyen yıkacaktır. Anlaşma aksi fikrin parlak bir kanıtı olacak ve İngiltere’nin hilafetin hamisi (protector) ve şeriki (associate) olduğunu İslam dünyasına beyan edecektir.”(3) İşin en ilginç yönü de bu teklif; Sultan ve Sadarazam’ı tarafından kendisini İstanbul’dan atıp yerine Yeni Bizans Kralı ve Kraliçesi olarak yunan Kralı ve Kraliçesini getirmek için büyük çaba harcayan kişilere yapılmasıdır. Böylesine teslimiyetçi ve onur kırıcı bir teklifle Halife Sultan kurulacak bir barışın temelinde askerin başarısının varlığını görmek istemiyor, Büyük devletlerin tam desteğine sahip Yunan Ordusunun da yenilebileceğine esasen hiç inanmıyordu. Teklifin reddedildiğini söylememiz zannederim gereksizdir. Bu gibi inançsız faaliyetlerin en önemli etkisi Meclis’te kendini gösteriyordu. İngiltere’nin “Türk ordusu Saldıramaz”yorumu muhalif kanadı çok etkilemiş gibi idi. Meclis’te sık sık Türk Ordusunun güçsüzlüğünden, bir saldırı yapamayacağından, savaşsız bir sonuca gitmenin şart olduğu görüşünden bahsedilmeye başlanmıştı ve bu görüş gittikçe yaygınlaştırılıyordu. İngilizlerin ve İstanbul’un bu tartışmaların arkasında olmadığını iddia etmek mümkün değildi. Mustafa Kemal durumu şu sözlerle açıklamaktadır: “Baylar, Mecliste orduya karşı da bir akım yaratılmıştı. Diyorlardı ki “Sakarya savaşından sonra aylar geçtiği halde ordu niçin saldırıya geçmiyor? Ne olursa olsun saldırıya geçmelidir! Hiç olmazsa dar, belli bir cephede bir saldırı yapılmalıdır ki, ordumuzun saldırı gücü olup olmadığı anlaşılsın!” Bu akıma karşı koyduk.. Muhaliflerin sonradan ortaya çıkan kanısı, ordumuzun saldırı gücü kazanamayacağı noktasında toplandı. Bunun üzerine saldırı biçimini değiştirerek başka bir iddiayı ortaya attılar. “Bizim gerçek düşmanımız Yunanlılar ve Yunan Ordusu değildir. Aslına bakılırsa, Yunan ordusunu bütünüyle yensek de bununla iş bitmez. İtilaf Devletlerini, özellikle İngilizleri de yenmek gerekir. Onun için, Yunan ordusu karşısında az bir kuvvet bırakmak, asıl orduyu Irak kuzey sınırına yığıp İngilizlere saldırmak gerekir. Savaş yoluyla amacımıza erişmek istiyorsak yapılacak iş budur. Baylar, böylesine anlamsız ve mantıksız görüşlere değer vermedik. Bunun üzerine yeni bir propaganda çıkardılar.“Nereye gidiyoruz? Bizi kim nereye sürüklüyor? Karanlıklara koskoca bir ulus belirsiz, karanlık amaçlara akılsızca sürüklenir mi?” Bu propaganda, Meclisten, Ankara siyasi çevrelerinden ordu birliklerine dek yaygınlaştırıldı. Bu karıştırıcı propaganda her araçla orduya yayılmaya çalışılıyordu. Rauf Bey, sık sık ve gizlice “Hiç olmazsa gerçek durumuna bana söyle. Ordu ne durumdadır? Gerçekten saldırıya geçemeyecek mi?” diye soruyordu.”(4) Fevzi (Çakmak) Paşa’nın o dönemle ilgili anıları da şöyledir:“Düşmana kuvvetimizi göstermeden hakkımızı tanıtmamız imkânı yoktu. Yunanlılar İngilizler tarafından adamakıllı şımartılmışlardı. İstanbul’un sözde Halifesi, Mısır Hıdivliğinin sefil salahiyetlerini kabule bile hazırlanmış bir uşak namzedi idi. Bu vaziyette, onun tarafından idama mahkûm edilmiş bulunan bizler, mücadele meydanında ciddi bir kuvvet, ciddi bir varlık olduğumuzu göstermeden, İngilizlere sözümüzü nasıl dinletebilirdik.” (5) Bu sözlerin sahibi Fevzi Paşa’nın şahsında, Türk subayının ruh haline dikkati çekmek istiyoruz. İngilizler, Yunanlılar, Sultan, Bolşevikler, Muhalefet her kesimin söz dinlemesini bekledikleri Mustafa Kemal ve arkadaşları, hepsine üstün gelmek ve ancak o şekilde söz anlatmak mecburiyetinde olduklarının bilincindeydiler. Olumsuz propaganda faaliyetleri şiddetini artırınca Mustafa Kemal Meclis kürsüsünden (günümüzde dahi etkinliğini sürdürebilecek) şu ibret verici konuşmayı yapmıştır. “Baylar bilirsiniz ki Mecliste bu dönemde en çok olumsuz ve karamsar görünenler, bir zamanlar Türk ulusunun kendi kendine bağımsızlığını elde edemeyeceği kanısını ortaya atmış kişilerdir. Şunun bunun güdümünü istemekte direnenlerdir… Baylar, maddesel ve özellikle ruhsal çöküş, korkuyla, güçsüzlükle başlar. Aciz ve korkak insanlar, herhangi bir yıkım karşısında ulusun da duraksamasına ve çekingen bir duruma gelmesine yol açarlar. Acizlik ve duraksamada öylesine ileri giderler ki;“Biz adam değiliz ve olamayız! Kendi kendimize adam olmamıza olanak yoktur. Biz varlığımızı sınırsız ve koşulsuz olarak bir yabancının eline bırakalım” derler. Şimdi Baylar, düşmana saldırmak için verilmiş olan kesin kararımızı uygulamaya başlamadan önce, tam üç aracın hazırlığının yeter ölçüde olduğunu görmek istiyorum: Bunlardan birincisi, en önemlisi ve temel olanı doğrudan doğruya ulusun varlığı ve bağımsızlığı için gönlünde, vicdanında beliren ve gelişen istek ve dileklerin sağlamlığıdır. İkinci araç, ulus adına iş gören Meclis’in, ulusal isteği belirmekte ve bunun gereklerini, inanarak uygulamakta göstereceği direnç, dayanışma ve yiğitliktir. Üçüncü araç, ulusun silahlı yavrularından meydan gelip düşman karşısında çıkarılmış bulunan ordumuzdur.”(6) Ordu beklenen (daha doğrusu beklenmeyen) taarruzuna işte bu baskılı ortam içinde başladı. Saldırı ve hazırlıklar büyük bir gizlilik içinde yapılmış, Türk halkının tam bir disiplin içinde ve genellikle gece yaptığı intikallerle bütün istihbarat örgütleri atlatılmıştır. Türklerin saldıramayacağından emin olan Yunanlılar, kendilerinin çekilmeye mecbur edilmeleri halinde Batı Anadolu’da Yunan hâkimiyetini devam ettirmek amacıyla; İzmir-Balıkesir arasında bir İyonya Devleti kurarken (30 Temmuz 1922); Trakya’da ki tümenleri ile İstanbul üzerine yürüme hazırlığı yapıyordu. Yunanlılar bu hazırlık içinde iken İngiliz Başbakanı Llyod George 4 Ağustos 1922 günü Avam kamarasında yaptığı konuşmasında Yunanlılara şu sözlerle büyük destek veriyordu. “Yunan ordusu, mevziimizi boşaltamayız ve antlaşmada kendilerini koruyacak ne gibi hükümler bulunduğunu öğreninceye kadar halkımızı arkamızda terk edemeyiz dedi. Bu mantıksız değildi. Ne olursa olsun Anadolu’nun bu bölgesindeki azınlıkları etkili bir şekilde korumak gerekmektedir. Bu güvencelerle Ankara’nın sözünü kastetmiyorum. Bu söz Ermenistan içinde verilmişti. Neye yaradı? Tek Ermeni’nin ve Rum’un hayatını kurtarmadı. Himaye, bu bilinen bölgedeki hükümetin anayasası biçiminde ve etkisinde, yeterli bir himaye olmalıdır.”(7)İngiltere Başbakanı, ağzından çıkan bu sözlerle, kurulmakta olan İyonya Devletini tanımış oluyordu. Aynı günlerde Yunanlıların İstanbul’u işgal etme hazırlıkları üzerine İstanbul’daki Müttefik orduları Başkomutanı General Harington: “Yunanlıların İstanbul’u işgal etmeleri halinde Sultan’ın şahsının himaye edilip edilmeyeceğini” soruyordu.İstanbul’a yeni bir kral, daha doğru bir deyimle Yunan Kralı Konstantin, yeni bir imparator olarak gelmek üzere idi.(8) Mustafa Kemal çok süratli bir imha planı uygulamak zorundaydı. Böylelikle hem düşmanın bir başka savunma mevziinde direnmesine imkân vermeden imhasını sağlamak, hem Batı Anadolu’nun yakılıp-yıkılmasını önlemek ve hem de Yunanistan’ın batılı müttefiklerinin müdahalesine meydan vermeden sonuç almak mümkün olmalıydı. Bütün risklerine rağmen, hazırlanan plan aman vermeden uygulandı. Mustafa Kemal Başkomutanlık Karargâhı diye bir yerde sabit kalmadı, daima en ileri hatlara yakın bulundu ve gelişmelere süratle müdahale ederek sonuca ulaştı.(9) İngilizler durumu ancak 2 Eylülde anlayabildilerse de Mütareke teşebbüsüne 7 Eylül günü geçebildiler. İstanbul Hükümeti, Büyük Taarruzun nedenlerini kavrayamadığını ileri sürüyor, üzülüyordu. Padişahın bendeleri, Büyük Taarruzun Venedik Konferansını altüst edebileceğini düşünüyorlardı. Böyle bir konferans hazırlanırken, saldırıya kalkışmanın zamanı mıydı? Mustafa Kemalde hiç mi “takt” (yerinde davranma) yoktu.(10) DİPNOTLAR: (1) Bilal N. Şimşir: İngiliz Belgeleriyle Sakarya’dan İzmir’e, s.206–212(Ankara–1989) (2) Aynı eser, s.276–291 (3)Aynı Eser, s.280–290 (4) Söylev-II, s.465–466 (TTK Ankara–1989) (5) 30 Ağustos Hatıraları, s.22 (Sel yayınları, İstanbul–1955) (6) Söylev-II, s.467, 468; Atatürk’ün Gizli Oturumlarda Konuşmaları, s.241–244 (7)B. N. Şimşir, Sakarya’dan İzmir’e, s.310 (8)Aynı eser, s.310–311 (9)30 Ağustos Hatıraları, s.32, 33 (10) Sakarya’dan İzmir’e, s.341, 342 Dr. M. Galip Baysan İLK KURŞUN
    1 puan
  20. Yakup kaçma güle güle git
    1 puan
  21. Burası yani bu konu android in çöplüğü pis iphone cu seni uzaklaş buradan :) Anaaa zaten kaçmış yakup
    1 puan
  22. Sana bir örnek daha arabalarda abs ve esp yi hangi firma bulduysa sadece o kullansın ve o arabalarında üretsin ozaman sence olucak işmi. İlk bulan mercedec diyelim ama sonrasında geliştirip değiştirip her marka kullanmaya başladı fena mı oldu sana sorarım.İşte iphone buldu android onu alıp dahada geliştirdi ve fiyat olarak daha cazip hale getirdi. Bu iş bu kadar basit sen sanıyormusun ki samsung i phone ile bu rekabete girmeseydi sen cebindeki iphone 4s i aldığın paraya alabilecektin en az bir katını daha ödiycektin. Rekabet iyidir vatandaşa faydası vardır.Bundan yıllar önce thy de bir uçak bileti tonla paraydı şimdi kampanya üstüne kampanya niye çünki rakip var kapişş Aynen katılıyorum bunu ben yazıcaktımsana sabri benden önce davrandı sağol sabri kardeş .
    1 puan
  23. Şöyle düşün Appleın sadece tek bir telekominikasyon ürünü var iphone dimi ? 2g 3g 3gs 4 4s diye gidiyor ? Şimdi samsungda en az 10 farklı ürün var Galaxy s3 s2den iyimi iyi Note 2 Notedan iyimi? iyi e o zaman Edit: Yani sen note2 s3le aynı diye hayal kırıklığı demen yanlış he s2 s3le aynı gibi olur o zaman hayal kırıklığı olur şimdi iphone5 eğer 4se benzerse o hayal kırıklığı olacak mesela 3gden sonra 3gs'e ne eklendi video çekme sesli not bide daha hızlı internet ? değilmi hayal kırıklığı budur
    1 puan
  24. Özer sordun mu hiç olumsuz ne düşünüyorsun diye ? Önce sor Dediğim gibi ayinesi iştir kişinin, er geç doğruyu bulursun sende
    1 puan
  25. Hayali videolarla hayal kurmak Biraz gerçekçi olun beyler...
    1 puan
  26. Bu forumda beğen tuşu varda neden beğenme tuşu yok şahsen basasım var şuan sana bi tane
    1 puan
  27. İyiki s3 almayıp beklemişim yoksa bir ekran için yeni telefon alınmazdı.Dediğim gibi s3 ün hormonlu hali olmuş bu S2 den note 2 ye geçmek mantıklı fakat dediğin gibi note 1 den 2 ye geçilirmi bilemem.
    1 puan
  28. Çok güzel eserlere imza atmış gerçektende sardır sardır dinle sıkılmadığım nice eserleri vardır,burda yazılmamış bir çok sanatçı daha var onun eserlerini seslendiren burada ki yazılanlar sadece örnek olarak .
    1 puan
  29. Allah rahmet eylesin. Bu parçalardan birçoğunu dinledim değişik sanatçılardan ama yazarının kim olduğunu bilmiyordum.
    1 puan
  30. 1 puan
  31. 30 Ağustos Zafer Bayramı Kutlu Olsun !
    1 puan
  32. 1 puan
  33. Bu türden gerginliğe sebep olan yorumları sevmiyorum. Onur yaşı gereği (ki bende Onurdan çokda yaşlı sayılmam ama,) bahsedilen güçlere farklı bir bakış açısıyla yaklaşmış. Bir nevi şaka niyetiyle birşeyler yazmış. Tabi burada kullanmış olduğu insanoğlu doyumsuzdur derler vs gibi cümleler yanlış olabilir ancak ortamı germekte bence hoş olmamış. Onun küçüklüğüne verilebilirdi. Bu kadar alıngan olunmayabilirdi diye düşünüyorum kendi adıma. Kaldı ki Ulu bilge Yakup'un bir lafı vardır. "Bu Forum üç beş kişi birbirini çok sevdiği için açıldı." diye. Konumuza gelirsek 182 hp lik bir araçtan bahsederken buna + 20-30 hp eklemenin çok da büyük problemler çıkartacağını düşünmüyorum. Sonuçta bu aletler 182 hp ye dayanacak şekilde tasarlanmıyorlardır sanıyorum. :Yani max 182 hp ye dayanabilir diye yapılmıyordur. +20-30 hp lerin çok çok büyük risker oluşturmayacağı kanısındayım. Tabi kullanım tarzıyla alakalı full dip gaz gideyim tarzında 182 hp de de sorun çıkar. Ama @Tolga Başaran, sizin de istediğiniz sanıyorum ufaktan bir kaç hp, biraz daha fazla tork. Normalden biraz farklı olsun beklentisi yani. Bence sorun çıkmaz. Çok da tatlı olur kanısındayım.
    1 puan
  34. Tamamen şans bu sorduğun olay. 3-4 defa sağlam sıkarsın hiç bişey olmaz. Ertesi gün sakin kullanırken çıkar sıkıntısı. Ayrıca elektronik yanıltıcıların. Ecuya girip çıkan akımların dengesini bozacağını ve elektronik yönündende zarar verebileceğini düşünüyorum. Bu tarz şeylere bence girilmemeli. Modifiye komplike bir olaydır. Önce temeli hazırlanmalıdır. Hele bu tar aşırı beslemeli motorlarda bu tarz yüksek basınç modifikasyonlarının daha hassas düşünülerek ve detaylı tedbirler ile yapılmasının doğru olduğunu düşünüyorum. Ben Cem abi ile aynı görüşteyim bu konuda. 10 hp az olsun 20 lira pahalı olsun illa olacaksa superchips olsun.
    1 puan
  35. Goggle amcama focus 3 koldayama yazdım bu siteyi gördüm. biraz inceledim ve arkadaşların bilgisi yönlendirmesi çok hoşuma gitti. Üye oldum
    1 puan
  36. selamlar sıteye yenı uye oldum uyelıgımdekı tek etken bır hafta once aldıgım fort focus ııı stıl beyaz renk aracımdır bu sayede sızlerle her konuda paylasımlarınıza ortak olmaktır.saygılar
    1 puan
  37. Ben google da araştırma yaparken teyfik abiyi gördüm baktım muhabbet ortam güzel ona geldim sonra başıma Aydın ile yakup belası çıktı napalım onlarıda kabullendik :)
    1 puan
  38. Google dan aradım ama bu forum ve buradan öğrendiklerimle servisleri köşeye sıkıştırıyorum.Teşekkürler hepinize
    1 puan
  39. Ben askerden geldim. Biraz gezdim tozdum. Sonra bir otomobil almaya karar verdim. Hyundai i30 alacaktım. Sonrada BMW E39 alacaktım. Kafamdaki plan buydu. Sonra ne olduysa bilmiyorum Ford Focus aldım. Sonra araştırırken burayı buldum. Yakup denen şahsiyetle tanıştım Yav arkadaş ne muhalefet bir kişiliktir ne uyuz bir adamdır bu ya allahın Fordcusu dedim o gün bugündür buralardayım. Evlenince BMW E39 da yalan oldu Napalım focusla yola devam İçimden hala VW T3 minibüs almak geçiyor. Yada golf MK1 gti cabrio Şu eskicilik merakımdan bir türlü vaz geçemedim He konu Focus club TR di Aradık bulduk işte Her arayan gibi
    1 puan
  40. Alper ve Yakup DH'da bu siteyi kurmaya karar verdiklerinden beri birlikteyiz
    1 puan
This leaderboard is set to Istanbul/GMT+03:00
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgi

Bu siteyi kullanarak, forum Gizlilik Politikasını kabul etmiş olursunuz.