Liderlik Tablosu

2013 Ocak'ta Detroit’te tanıtılması beklenen yeni kompakt sedan modeli CLA-Serisi’nin ilk resmi fotoğrafları internete sızdırıldı. Model hakkında aylardır devam eden söylentiler, ön bilgiler, casus fotoğraflar ve videolar yerini resmi bilgilere bırakıyor. 2013 NAIAS’ta halka tanıtılacağı duyurulan 2014 CLA-Serisi, tasarım detaylarını ağabeyi CLS-Serisi ve Style Concept Coupe konsept çalışmasından alıyor. Eğimli tavan çizgisi, kaslı tekerlek kemerleri, yeni ön ızgara ve dört kapılı coupe formlu gövde tasarımı ile dikkatleri üzerine toplayan CLA-Serisi’nin kabininde sürpriz yok. Yeni nesil A-Serisi platformu kullanılarak üretilen kompakt sedanın toplam uzunluğu 4.60 metre olarak açıklandı. İlk gelen bilgilere göre kaputun altında üçü benzinli ve biri dizel olmak dört farklı motor seçeneği görev yapacak. - CLA 180, 122 HP (90 kW), - CLA 200, 156 HP (115 kW), - CLA 250, 211 HP (155 kW) - CLA 220 CDI, 170 HP (125 kW). Öte yandan, “4MATIC” dört tekerlekten çekiş sistemi de 2014 CLA-Serisi’nin opsiyon listesindeki yerini alacak. bu arada Detroit fuarına 10 gün gibi bir zaman kaldı.

Arkadaş bu başlığın kapatılması lazım. Uygunsuz içerik. Eskiden fıstıklı konular vardı bu da öyle. Antep fıstığı, fıstıklı kebap vs

fazla resim cekemedim

İskenderunun mezeleri

Ebaydan spariş ettiğim Orjianal Ford kırmızı renk şerit letlerim geldi ,ufak bir uygulama Enerjiyi Çakmaktan paralel alarak bağlantısını yaptım. Aynı led şeritten vites ön kısmınada gizli bir ışıklandırma uygulaması yaptım

Alman lüks otomobil üreticisi Audi, ABD’de yürüttüğü araştırmalarda, genetiği değiştirilmiş bakteriler, karbondioksit ve güneş enerjisinin de yardımıyla atık suyu sentetik yakıta dönüştürmeyi başardı. Bu yeni nesil yakıt, “e-dizel” ve “e-etanol” olarak adlandırılırken, birkaç yıl içinde TDI ve TFSI motorlu Audi’lerde kullanılabilecek. Audi mühendislerinin, ABD’nin New Mexico eyaletindeki araştırma merkezinde yaptıkları araştırmalarda elde ettikleri sentetik yakıt, genetiği değiştirilmiş bakterilerden yardım alınarak üretilmiş. Nitekim bu bakteriler, endüstriyel alanlardan toplanan atık veya tuzlu suyun yanı sıra karbondioksitle besleniyor. Bir milimetrenin 3 binde biri boyutundaki bakteriler, güneş enerjisiyle fotosentez gerçekleştiriyor. Bakteriler, tüm bu sürecin ardından, dışarıya sentetik etanol salgılıyor. Sudan hafif olduğu için yüzeyde toplanan bu yakıt da, hiçbir ek işlem gerekmeden toplanıyor ve enerji kaynağı olarak kullanılabiliyor. e-etanol olarak adlandırılan bu yakıt, sıfır emisyona sahip olduğundan evreye zararı vermiyor. Yıllardır, mısır, şeker kamışı ve benzeri bitkilerden elde edilen bio yakıtlar, enerji kaynağı olarak kullanılabiliyordu. Ancak bu yakıtların elde edilmesi için tarım alanlarının kullanılması gerekiyor. Tarım alanlarının besin üretimi için değil de yakıt üretimi için ayrılması büyük bir soruna neden oluyor. Audi’nin e-etanol teknolojisi, tarım alanı gerektirmediği için, insan besin zincirine de olumsuz etkide bulunmuyor. Audi mühendisleri, yakın gelecekte, elde edilen bu sentetik yakıtı “e-dizel” olarak adlandırılan sentetik dizele çevirmeyi amaçlıyor. e-dizel, Audi’nin TDI motorlu araçlarında da ek düzenleme olmaksızın kullanılabilecek. Alıntı : Milliyet Gazetesi

Şaka gibi 66.000 TL ye "0" km. Mercedes'e bineceğiz! İşin tüm püf noktası yukarıdaki cümlede gizli. Yıllar boyu her erkeğin hayallerini süsleyen markalar (Mercedes, BMW, Audi) sonunda orta sınıf pazarına giriyor. Korkması gereken abisi C serisi falan değil, diğer tüm markalardır.

kusura bakma amacım burada kimseyi rencide edecek tarzda konuşmak değil. daha önce bu sorun başınıza geldiyse mutlaka göz önünde bulunduracağım. belki serviste ki ustaların aklına gelmemiştir. sadece bu konu arabadan çok soğuttu beni. hatta arabayı satıyordum neredeyse ilanı verdim müşteri de çıktı son anda vazgeçtim. rot ve buji kablolarını özellikle tekrardan baktıracağım. daha önceden başınıza aynı sorunun geldiğini bilseydim yaklaşımım farklı olurdu.bu arada bunun fırçayla ya da askerlikle alakası yok farklı yerlere çekmezseniz de konuyu sevinirim. hepimizin burada fikirlerini açıkça söyleyebileceği bir ortam olarak görüyorum yanlış kelimeler kullanırsak da bunları daha da yanlış cümlelerle pekiştirmek sadece sorunu büyüteceğini düşünüyorum.

Normalde değil (1.6 EB farklı) ama türkiye'de aynı satılıyor yani sorun olmaz. 240 mak. kadranlı olanları almanız yeterli

Tekrar Merhabalar, Aracı aldıktan 6 ay içerisinde 6.000 Km yol yaptım. Şehir dışı 4.000 Km'de 25-28 kuruş arası yakarken, şehir içi 45-50 kuruş yakıyordu. Geçen hafta araç 98.000 Km'de iken, 1.100 TL'ye Atiker Avrupa versiyonu simit depolu LPG dönüşümü yaptırdım. Henüz 20 Km yol gittim. Aracı biraz daha kullanıp yakıt tüketimi, performans, arıza yapması gibi bilgileri sizlerle paylaşıyor olacağım.

http://www.youtube.com/watch?v=_Z5WViSKgEI

Tabi yaaa, ben bunu yapıyordum, niye unuttum ki, Neyse, teşekkür ederim tekrar hatırlattığın için, :)

Bundan sonra bende böyle yapıcam artık ne olur ne olmaz

bir de kirlenince çok tatlı oluyor çok seçenek var..ben seçemiyorum...

Bence de en çok yakışanı bu

Hocam aynen dediğiniz gibi sizin yazdıklarınıza noktası virgülüne kadar katılıyorum.Yorum sizden gelince çok daha bir güzel oluyor okudukça zevk alıyor insan Ben durumu anlatınca onlarda bakmışlar, birde bulunduğunuz yerde başka servis olmayınca garantili arabayı nereye götürebilir ki insan? Konu servise dayanmışken İstanbul Bağcılar Çetaş Ford Servisi'ne akü arızası nedeniyle aracı aldığım zaman gittiğimde start stoplu akülerin özel üretim olduğunu, ellerinde bu aküden olmadığını, Otosan'da ise sadece 1 tane kaldığını onuda benim aracım için isteteceklerini söylediler bende mecburen kabul etmek zorunda kaldım.Araç akşam serviste kaldı, sonraki gün öğleden sonra akü geldi neyse ki kurtuldum. Düşünebiliyor musunuz Türkiye'de sadece bir akünün olması onunda benim aracıma takılmasına mı sevinsem (kendimi piyango talihlisi gibi hissettim) yoksa bir akü yüzünden aracın serviste bekletilmesine mi kızsam bilemedim doğrusu... Koca Otosan yedek parça stoğunda meğerse ne kadar çok bonkör davranıyormuş şaşırdım doğrusu...

Aman benim gibi çocuğuyla seyehet edenler için çok tedirgin edici bir durum...Gerçi araca binince ilk yaptığım kapı kilit butonuna basmak....

valla , arada yakın arkadaşlarım binince arabada makara olsun diye , klima diyorum , cevap veriyor , klimayı aç diyorum dibine kadar açıyor ... arada efendimmm filan felan diyor ; arabada herkez yarılıyor gülmekten okadar , başka bir halta yaradığı yok

bunun bari dizelilinin otomatiği olsa, volvo satışları düşer diye focus a koymuyorlarmış powershift.

Sedan versiyonu bu renk çok yakışmış. Hafif modiye ile fena olmuş.

Hangi motor daha fazla dayanır sorusuna cevap vermeden dayanmaktan ne anladığımızı tanımlamamız lazım. Doğru düzgün bakımı yapılan ve arızalanan parçaları değiştirilen motor 1000K km dahi dayanır. Blok değişimini hariç tutmak şartı ile yenilemelerle bu tür ömürleri görürsünüz. Yok hiç arıza çıkarmadan gideceği ömür derseniz genelde üretim öncesi testlerin doğru kullanılmak koşulu ile 300K km hedeflediğini yazabilirim. Bikaç kural: 1. Daha çok yorulan motor daha çabuk arıza yapar (ağır kasa küçük motor) 2. Daha çok ısınan motor daha çabuk yıpranır (bu bakımdan dizeller daha şanslı) 3. Aşırı beslenen motorlar daha çabuk eskir (turbo + kompresör işgüzarlığı mesela) 4. Kullanıcı hatası motoru çabuk eskitir (aşırı devirli kullanma, bakımları aksatma veya ucuza kaçma) 5. İklim ekstremleri motoru yorar (aşırı soğuk, aşırı sıcak, yoğun toz) 6. Yüksek hacim ömrü uzatır Günümüzde çok az ilk kullanıcı motor ömrünün sonuna dek aracını kullanma sabrını gösterdiğinden bu bilgiler ikinci elciler için daha büyük önem taşır. Birkaç örnek: Bir tanıdığımız Istanbul trafiğinde 2008 Golf taksi işletiyor, 6 ay önce bindiğimde kapak açılmadan 600K km yapmıştı (düz benzinli). Başka bir arkadaşım 520 dizel kullanıyor, 3 yaşında 320K km'de sorunsuz. 1998 Mondeo satıldı geçen hafta 285K km'de idi, örnekler uzar gider... Tabii şanssızlık veya ihmal kaynaklı tersi örnekler de sayılabilir. Ben motoru seçerken önce kullanım zevkine ve verimliliğine bakarım, sonra da ömrüne. Umarım beni utandırmaz ama 1.6 EB bu açıdan iyi bir örnek gibi duruyor.

Bu arada ciddi bir hasar yok gibi gözüküyor olsa da o arabada ciddi hasar var. Arka taşıyıcıların kayması için şasenin oynaması lazım. Bunlar zaten monokok şase. Kaldı ki kapının çizgisinden gözüktüğü kadarı ile arabanın tavanıda bel vermiş. çektirilince düzelirmi? Düzelir muhtemelen. Arka takım falanda değiştirilir. ön tarafta ne var bilmiyoruz ama işin birde psikolojik tarafını düşünün. Bu arabayı atıyorum 10 bin lira verip hakkını vererek yaptırdınız. (düzcede celeste varmı bilmiyorum, varsa focus için takım varmı ellerinde o da muamma. Genelde kiralama yoluna gidiliyor ona da bin lira civarı alırlar. Arka takımı almaya kalksanız kafadan size bin lira yazacaklar. Kapı sacları ile uğraşmayın direk çıkma iki kapı alın. E onlarda boyası cartı curtu bin lira.. Arka jantlar zaten gitmiş, ön jantlar göbekten kaymıştır. Jantın takımına nereden baksanız 400 lira veririsiniz. Kaportacı kalan kısmını halleder. Eğer kendiniz uğraşırsanız çıkma parça falan filanla max 4-5 bin liraya biter bu araba. Ama serviste kafadan 10 bin lira. Ama içinize sinermi bilmiyorum. Kaza psikolojisi başka birşey. Eğer paranız varsa uğraşmayın bu şekilde satın gitsin. Normal piyasa değeri 20 bin lira ise 12-13 bin liraya falan almaları lazım bu arabayı. 2-3 bin lira zarar etmemek için ne huzurunuzu kaçırın ne de sinirinizi bozun derim. "Usta" milleti ile uğraşmak dert. Heleki kendini usta sanan birine düşerseniz deli ederler adamı.. Bırakın başkası uğraşsın. 5 bin lira maliyet var desek, 13 bin lirayada sattığınızı varsayarsak elinizde 18 bin lira ver demektir. Evet kazasızkenki ederinin altında tabiiki ama arabayı yaptırsanızda satabilecğeiniz rakam zaten o kadar.. Belki 300-500 oynar.. Dolayısı ile uğraşıpta sinirlerinizi yıpratmayın derim.. Ama gene yazayım sizin bileceğiniz iş..