2019 Temmuz ve 2023 Mart arası tüm içerik ve üyelikler silinmiştir. Lütfen yeniden kayıt yapınız
×
Liderlik Tablosu
Popüler İçerikler
12-01-2014 tarihinde, tüm alanlarda en yüksek itibara sahip içerik gösteriliyor
-
4 puan
-
Dediğim jantları taktırdım. Yakıştığını düşünüyorum. Tabii göreceli bir durum4 puan
-
Bu Opet bağımlılığının üstesinden gelin arkadaşlar... Konu şu, siz Opet kartınızla tüm yakıt alımlarınızı kayıt altına almış oluyorsunuz. Yakıttan kaynaklanan bir sorun çıkar ve bu akçeli bir onarıma dönüşürse yetkili servis doğrudan Opet'e fatura ediyor. Eğer başka istasyonlardan alır ve kayıtları kendiniz tutarsanız, fatura saklama şeklinde, aynı durumda siz yakıt aldığınız şirkete başvuruyor ve tazmini onlardan talep ediyorsunuz. Sonuçta işiniz biraz artıyor ama sonuç değişmiyor. Yakıt arızası ileri sürüldüğünde sakın deponuzu boşaltmayın, önce yakıt şirketi ile irtibata geçin ve örnek alımını onların talepleri doğrultusunda halledin. Bazen nelerin karıştırıldığı değil nelerin karıştırılmadığı önemli olabiliyor. En önemli katkı deterjanlar ve mazotun olumsuz etkilerini bazen uzun vadede şırı kurumlanma, enjektöre yıpranması/tıkanması şeklinde görmek mümkün. Aslında şu sıralarda Opet en yaygın istasyon ağına sahip sayılabilir ve bu konuda çaba gösteriyor, Shell ise ArGe'ye en fazla yatırım yapan kuruluş. Özellikle dizel kullananlar Shell ile daha sessiz ve düzenli çalışmayı saptayabiliyorlar. Menzil değişikliği varsa bile bunu pratikte tespit etmek çok zor. Tabii en önemlisi istasyonun da uygun depolama koşullarında, kalite kontrol prosedürlerine harfiyen uyan ve dolandırıcı olmaması şart. Bu yüzden hep istasyon > marka!3 puan
-
Toyota 1.4 D-4D motorların 2009 yılından sonra tamamı hatalı üretilmiştir. Uygun olmayan parçalar kullanıldığı için bu motorlarda yağ eksiltme yakma görülmekte aynı zamanda motor performansında düşüş, yakıt tüketiminde artış olmaktadır. Toyota 1.4 D4-D motorlardaki kronikleşmiş motor yağı eksiltme sorunun giderilmesi için yapılması gereken motor revizyonunu anlatan bir teknik servis bülteni yayınlamıştır. TSB EG-0017T-0411 Bu bülten üretim hatasını kabul etmekte ve giderilmesi için yapılması gerekenleri anlatmaktadır. Burada açıklanan şey bir tamir vs olmayıp aslında motor revizyonudur. ASLINDA DAHA DA VAHİMİ: Bülten motorun tamamen (sandık) değişmesi gerektiğini söylemekte (ingilizce videoya bakın) ama Türkiye (ve Macaristan) için sadece piston ve segman değişimini yeterli görmektedir (Türkçe video). Daha 20-30km yapmamış araçların motoru indirilip yapılacak bu revizyon kabul edilebilir bir durum değildir. İşte hatalı üretimden etkilenmiş yağ eksilten araçların VIN (şase) numaraları bu TSBnin 5 sayfasında açıkça yazılıdır. Her satında binlerce vın vardır. Video için: (TÜRKÇE) (İNGİLİZCE) İlgili servis bültenini (mahkemede büyük delildir kesin kazandırır) indirmek için: http://s2.dosya.tc/server25/315RIG/TSB.pdf.html http://toyotayageksiltme.wordpress.com/ Uzun süredir üzerinde araştırma yaptığım bu konuda edindiğim ve önemli gördüğüm bilgileri forumda paylaşıyorum. Gerekirse benimle iletişime geçebilirsiniz BUNU ÇEVRENİZDEKİ BU ARAÇLARI KULLANANLARLA PAYLAŞINIZ....1 puan
-
1 puan
-
. yok yok koç gibi maşallah tahtaya vuruyım dur :D Arabayı bakıma sokarım o fıyata ahahah :D1 puan
-
Elbette dizel araç daha ekonomik ama daha çok özen istiyor, bence dizel-benzinli arasında artısı ve eksisi ile terazide denge sağlanıyor.Bunu yazarken direksiyondan hiç inmeyenleri değilde kendim gibi araç kullananları kastediyorum.(Yıllık azami 10-15 bin km) Gemi motoru abartılı duruyor, ısınmamış dizel motor yapısı gereği gürültülü çalışır fakat ısındıktan sonra öyle ahım şahım rahatsızlık vermez. Haz verici şeyi ise torku ama yüksek devirlerde yığılmayı bariz hissediyorsun. Tabi bunları belirten kişinin ecoboost kullanıcısı olduğunu da hatırlatmak isterim.1 puan
-
@Sabri Özer ben bir ay önce görmüştüm senin dediğinden abi ama yataydı sonradan takılan drl, çok boğmuştu arabayı ve şahinimsi hava katmıştı bence hiç gerek yok senin arabaya1 puan
-
1 puan
-
Sen miydin kardeşim avatar değişince dikkat etmeden başkası sanmıştım Ben zetec'te çok çektim bu zımbırtıdan. Bunlarınki pahalıdır 300 lira civarıdır. Aslında bu tür arabalarda belli bir süre sonra yenisiyle değiştirmek gerekiyor. Sensörler bi süre sonra kirleniyor ve doğru okuyamıyor. Fazla yakıt ve düşük performans gibi. Bunu yağsız spreyle temizleyebilirsin belli km aralıklarıyla. O2 sensörü var birde. Onu temizlemek mümkün değil hatta kurcalarsan bozulur. Arabanda iki tane var ondan. Bi problem varsa arabada bu sensörleri değiştir yenisiyle. Hem yakıtın düşer hem performansın artar. Ben değiştirmiştim araba çığır atlamıştı resmen1 puan
-
1 puan
-
1 puan
-
1 puan
-
Ahmet'im görüntü olarak neredeyse aynı gibi özellik bakımından da iyiymiş....ben yinede ikisi bir arada olan tercih etmiştim ziraa toz haznesinin boşaltılma aşaması sıkıntı olabilir düşüncesiyle ve açıkcası hep toz torbalı kullanıldı şu anakadar...bizim evde astım ve alerji sıkıntısı olduğundan ....1 puan
-
1 puan
-
1 puan
-
Orjinal deri direksiyon ise fiyat güzel.Ama hız sabitleyici vs. kontrolleri var mı?1 puan
-
O paspasa ben de baktim. Icinde tel gibi bir sey varmis. Elimi yirtinca biraktim. Ama tekzenden aldigim paspasa cok benziyordu. Bir yildan fazla zamandir kullaniyorum1 puan
-
Ben oglumun ilk dogdugu zamanlara denk gelmesi ve satis temsilcisinin profesyonel kandirikcili nedeniyle temizlik robotu diye bir sey almistim. Tami tamina 1700 tl idi. Firma ismi vermek istemiyorum ama hani su evlere gelip urun tanitimi yapan bir grup var. Onlardan almistim. Aman ha. Dikkat. Su filtresi olan bir urun tavsiye ederim. Torbasiz olmasi da iyi olur. Torba bitti git al derdin olmaz.1 puan
-
1 puan
-
Gır gır....:):):)): Ahmet'im dayanamadım, bu soğukta yinede yaptım..:)):)) Bu arada soruna da cevap, arzum çok iyi, bir de iki yıl garanti süresi için de parça tedariği olmazsa yeni ürünle değiştiriyorlar, biz bunu yaşadık....1 puan
-
Cebinin iyi olduğu dönemlerde kurtlarını dökmek için denemeni yapacaksın. Bu araçla dizel olduğu halde ekonomi yapayım diye Kayseri'ye yetişene kadar bayağı bir sıkıntı yaşamış 90-100 km aralığında ancak 5.2 ortalama tutturabilmiştim.Bu sorun sadece ecoboosta has bir durum değil, ülke ekonomisinin ağırlıklı olarak akaryakıttan nemalanması yüzünden kaynaklanan bir sorundur.Tüketimde sihirbazlık yapma çabası herkesi kasıyor.1 puan
-
Sanırım biraz geç gelecek Çin den geldiği için ama elime ulaşınca ikisinin de anahtarlı fotolarını yayınlayacağım.1 puan
-
oluyor tabi, ancak dokunmadaki his plastikten daha iyi oluyor birde focus IIIte yumuşak deri kullanılmış daha konforlu oluyor.1 puan
-
Maalesef tolere etmiyor. Yokuş çıkarken yaktığını, inişteki tasarruf karşılamıyor. Benim evim de yüksekte, ortalama tüketimi resetleyeli atıyorum 50 km olsun, rampaya çıkmadan önce ortalama tüketim 6 litre seviyesindeyse, rampayı çıktıktan sonra 6,5 oluyor diyelim, aynı rampayı geri indiğimde 6,2 ye kadar iniyor. Gerçi km arttıkça ortalama tüketim verileri daha yavaş değişmeye başlıyor ama, yine de tam olarak eski haline gelmediğini defalarca test ettim. Rampayı çok sakin çıkarsanız belki fark daha az olur.1 puan
-
kılavuzda var, dışarısı 5, motor sıcaklığı 65 derece altında ise çalıştırıyor. bu da yaklaşık 3-4 km.. sf 1091 puan
-
1 puan
-
1 puan
-
Robotların yaptığı bu kadar olmuş insan eliyle düzeltilmesi gerekiyor. İyi bir usta rot ayarı ile beş dakikada halleder, böyle şeyleri dert etmeyin, yoksa hayat acı verir.1 puan
-
Vücuda kaşıntı bir kez girdiyse... Arabamı 2009’dan bu yana kullanıyorum, önemli bir şikayetim yok, modifiye, ekleme çıkarma merakımda pek yok ama her nasıl olduysa silecek almak için gittiğim aksesuarcıdan cyclone oem multimedya alma kaşıntısı vücuduma zerk olmuş vaziyette çıktım, ve bu kaşıntı beni elimde 2 adet multimedya cihazı (1 adet cyclone ve 1 adet Sony 601bt) ve orijinal Sony ünite kalana kadar kovaladı ve halen de tam geçti diyemiyorum. Huyumdur; böylesine kaşıntılar vücuda girince, o kaşıntının geçmesinin iki yol vardır; ya o iş yapılacak ya da tüm hevesimi kaçıracak bir falsosunu fark edeceğim. (Hikaye kısmını geçip sadece cihaz yorumlarını merak edenler “İzlenimler” başlığına atlayabilirler.) Aynı akşam internet taramalarım sonucunda Cyclone ve muadili cihazların birbirinden çok da farklı olmasalar da arıza olasılığı düşüklüğü ve stabil çalışma yorumları Cyclone için daha fazlaymış gibi geldi. Ertesi gün bir fırsatını bulunca üç dört aksesuarcı dolaşıp ellerindeki cihazları elektriğe bağlayıp bir görmek istediğimi söyledim, ikisi ricamı geri çevirmedi ve sonuç olarak hem önemli bir falso fark etmediğimden hem de satıcının iyi laf yapan ağzı sayesinde cyclone almaya karar verdim. Temiz bir işçilikle cihaz monte edildi. Mutlu mesut bir yandan cihazı kurcalayarak bir yandan müzik dinleyerek evin yolunu tuttum. Eve yaklaştığımda çoktan kurtulmuş olmam gereken kaşıntının sinsi sinsi geri gelişi ile irkildim. Adını net koyamasam da bir şeyler eksikti, bu kaşıntı geçmediğine göre bu hikaye de burada bitmezdi. Cihazda eksik olan bir şey yoktu; navigasyon, DVD, TV, radyo, usb, ipod...vs her şey mevcut ve sorunsuz çalışıyordu. Kurcalamaya ve kullanmaya devam ettikçe kaşıntımım geçmeme sebebini anlamaya başladım. Bir işi yapmak vardır bir de albenili ve havalı, sezgisel şekilde yapmak vardır. Bu cihaz vaat ettiği her şeyi yapıyordu ama sadece yapıyordu, havası albenisi yani karakteri yoktu (detaylar “izlenimler” bölümünde...). Benim gibi kaşıntılı biraz da takıntılı bir adam için eski cihaza dönmek geri adım atmak olacağından cüzdana biraz daha yüklenip arayışa devam etmek kaçınılmaz olmuştu. Cyclone’u monte eden elemana cüzdanı tamamen boşaltmayacak ama biraz daha üst sınıf bir şeyler var mı diye sormam ile seçeneklerin önüme serilmesi bir oldu, sağ olsun bu arkadaşın satmadığı marka yokmuş meğer. Alpine, Sony, Kenwood, Pioneer... hepsinden seçenekler serildi önüme ama hepsinin yanında bir de “ama ağabey bunun fiyatı 3.000-TL civarı” cümlesi iliştirilmiş vaziyette idi. Dedim yok böyle olmayacak bizim cüzdan boşaltma kavramlarımız biraz farklı. Akşam internetten baktığımda 1.500.TL civarına Alpine’nın da Sony’nin de modellerini gördüm. Bu sefer hazırlıklıyım ya güya, sabahtan soluğu elemanın yanında aldım. Hani hep 3.000TL idi bunlar bak bu bu kadar, şu şu kadar diye lafa girdim girmesine de elemanın yüzünde en ufak bir bozulma, “olur mu ağabey” bakışı yok. Sözüm bitince, sanırım daha önce defalarca yapmış olmanın öğrenilmiş rahatlığı ile, cebinden telefonu çıkardı ve hoparlör açık şekilde markaların distribütörleri olduğunu iddia ettiği kişileri aradı. Cevap özetle şu; ereyon da, hepsiburada da hepsi benden alıyorlar malı, benim elimde öyle bir model yok, sen sipariş versen de gönderemeyecekler, defalarca güncelleme maili attım stoklarını güncellemediler....vs vs. Tam inanmamakla birlikte o an için elimde somut bir argüman olmamasından mütevellit “hadi ya” ve “allah allah” nidaları ile bilgisayar başına dönüş yolunu tuttum. Kendi kendime dedim ki; bir kaç gün peşini bırakırsam belki alete alışırım, kaşıntım da hafifler. Nerdeeee, uyuz gibi girmiş kaşıntı, aynı akşam internette araştırma halinde buldum kendimi. O alışveriş sitesi, bu forum derken en sonunda hepsiburada.com’un bir reklam kutucuğunda gördüm onu. Kendisinden önce fiyatı çekti dikkatimi. KDV dahil 1050.-TL Sony xav-601bt son 5 ürün!!!. Başka siteler de fiyat kontrol: bulunan en düşük fiyat 1475.-TL. Süper fiyat. Özellikler tatminkar. Dizayn güzel. Youtube da ara yüz videoları filan o da tamam. Tek eksiği oem değil bir çerçeve ile oturacak, ona da tamam. Dedim pazarlama taktiği bunlar yarına kadar değişmez bunun fiyatı, ben bir rüyasına yatayım yarın bir ara alırım. Gördüm rüyamın ...... dibini. Sabah bir baktım fiyat 1.490.-TL. 6-7 saatlik uykunun maliyeti 440 törkiş lira. Bir yandan içimdeki kaşıntıya bir yandan da niye atak davranıp önceki gece almadım aleti diye kendime saydırarak işe doğru yola çıktım. Gün içinde hem iş yoğunluğundan hem de bu işe bu kadar zaman harcamanın verdiği rahatsızlıktan dolayı tam kaşıntım hafiflemeye başlamıştı ki akşam üstüne doğru bir ara e-postalara bakarken yine yanda bir reklam kutucuğu ve içinde aynı ilan “Sony XAV-601bt” 1063.-TL son 4 ürün!!!” İlanı görmemle o uğursuz kaşıntının Faraday kafesinden akan elektrik gibi tüm vücudumu sarması bir oldu. Mantığımın “işine bak bırak artık, bu kadar masrafa değecek bir şey yok...” sesleri çoktan uzaklarda kalmıştı. Nitekim, bu sefer vakit kaybetmeden n11.com sitesinin ilanına tıklayıp satın alma işini tamamladım. Bir de çerçeve siparişi ile işin internet kısmı o günlük bitti. Ertesi gün kargocu bana bir kutu dolusu dumur getirdi cihazın yerine. Sipariş ettiğim xav-601bt yerine Sony’nin hiç bir özelliği olmayan en düşük modeli xav-63 kutusu ile karşımda dikiliyordu. Söylene söylene kargoyu teslim almadan geri gönderip hemen n11’den değişim talebi, satışı yapan firmaya uyarı ve saydırma e-postası gönderdim. Bu hikaye gittikçe daha fazla zamanımı çalmaya ve huzurumu iyiden iyiye kaçırmaya başlamıştı. Akşam üstü satışı yapan firmadan telefon geldi genç ve kibar bir arkadaş ısrarla “ağabey bu işte bir yanlışlık var, ben kendim gönderdim ürünü, ürün xav-601bt. Çıkış barkoduna baktım o da 601bt yazıyor...” diyerek olayı iyice içinden çıkılmaz hale getirdi. Takıntılı kişiliğim neyse ki kargocu geldiğinde devreye gitmişti ve kutunun her tarafından açılmamış hali ile fotoğrafını çekmiştim. Elemana dedim ki bak elimde fotoğrafları var, orijinal ambalajın üzerinde kutunun yarı boyutunda puntolar ile XAV-63 yazıyor. Sana da şimdi e-posta ile gönderiyorum bak kontrol et. 5 dakika sonra evlere şenlik cevabıyla eleman tekrar telefonun diğer ucunda şunları söylüyordu; “Ya ağabey ben kargoda başına iş gelmesin diye ürünü bir kutuya daha koyayım demiştim ne kutusu olduğuna dikkat etmemişim, xav-63 yazan kutuyu açarsan içinden xav-601bt orijinal ambalajı ile çıkacak!!!” Mübarek matruşka mantığı ile kargo hazırlamış ve içine koymak için bula bula en olmayacak modelin kutusunu bulmuş. Derin bir nefes alıp sakinleşip kargo şubesine yola çıktım. Kargocunun gözü önünde kutuyu açtım ve içinden gerçekten doğru ürün çıktı neyse ki. Sabırlı olun az kaldı hikayenin sonuna.... Çerçeve de geldiğine göre her şey tamam montaja geçebilirim. Sony yetkili servisinde monte ettireyim de garanti de sıkıntı olmasın düşüncesi ile Sony müşteri hizmetlerini aradım. Hiç bir şey normal olmadığından bu hikayede pek tabi bu diyalog da normal olamazdı; Sony müş.tem.: Ben....., size nasıl yardımcı olabilirim? Kaşıntılı şahıs: Merhaba, araç içi multimedya aldım, montaj için İzmir Karşıyaka’da ki yetkili servisin numarasını alabilir miyim? Sony müş.tem.: Sistemde İzmir’de araç sistemleri için servisimiz gözükmüyor. Kaşıntılı şahıs: ???????????? ama.... montaj.... garanti..... kem küm.... nasıl.... Sony müş.tem.: Efendim.... Kaşıntılı şahıs: fatal error – system restart Sony müş.tem.: Aloooo??? Kaşıntılı şahıs: Montajını herhangi bir yerde yaptırırsam garanti sıkıntı olur mu? Sony müş.tem.: Garanti sıkıntı olmaz ama siz herhangi bir yere yaptırmayın, güvendiğiniz bir yere yaptırın. Kaşıntılı şahıs: ?????????????????? Walla tanıdığım güvendiğim bir yer yok... Sony müş.tem.: İsterseniz İstanbul’da ki yetkili servisimiz de monte ettirebilirisiniz. Kaşıntılı şahıs: İstanbul’da????? (bir fatal error’a daha ramak kala) Sony müş.tem.: İsterseniz ben İstanbul’da ki yetkili servisimizin telefonunu vereyim, onlara bir sorun, onların İzmir’de tanıdıkları vardır. Kaşıntılı şahıs: peki.... Üstteki diyaloğu aktardığım İstanbul yetkili servisi şaşırmakla birlikte yardımcı oldu ve bir servis önerdi. İlginçlik burada bitemezdi, nitekim bitmedi; montaj için gittiğimde adam ben Sony’nin yetkili servisiyim dedi. Nasıl olur İstanbul Merkezdekilerin niye bundan haberi yok dedim. Dumur ifadesi yüklü bir suratla baktı ve “allah allah, nasıl olur?” nidaları ile montaja geçti. Sonrasında ne yaptı o konuda, sisteme kayıt edildi mi bilmiyorum? En azından montajda bir sıkıntı çıkmadı, bu bile benim için yeterli bir teselli. Hikayenin olaysız bitmesi beklenemez, nitekim hikayeye son nokta olarak, her şeyin üzerine fiyonk olacak şekilde son bir iş geldi başıma; akşam eve gittim, aracı park ettim, sabah işe gitmek üzere araca bindim, kontağı çevirdim ve kontak bana yorgun baygın bir inlemeyle cevap verdi. Sabah sabah git yeni akü al, küfür ederek eskisini sök yenisi tak. Akünün tükenmesi nasıl oldu da o akşama denk geldi bilmiyorum. Ama cihazdan veya montajdan kaynaklandığını zannetmiyorum zira akü değişiminden beri sorun çıkmadı. Gelelim inceleme kıvamındaki cihaz yorumlarıma.... iZLENİMLER: Cyclone Oem Focus: Kasa: Kasanın yuvaya oturuşu gayet iyi, uyumsuz bir nokta yok. Düğmeler sağlamlık hissi veriyor basarken, gevşeklik sallanma filan yok. Sadece açma kapama düğmesi diğerlerine göre daha küçük ve göreceli olarak gevşek. Ses düğmeleri basma yerine çevirmeli olsa daha kullanışlı olurmuş. Araba kullanırken insan çevirmeli düğmeyi el yordamıyla bulabilmek istiyor, belki de eskisinden gelen bir alışkanlıktır benimki, kişiden kişiye değişebilir. Kasa bence başarılı söyleyecek olumsuz bir şey yok. Ara yüz: Ara yüz temel ihtiyaçlara cevap verecek şekilde dizayn edilmiş, hareketli arka plan veya kişiselleştirilebilir bir şey yok. Sadece tema rengi turuncu veya mavi olarak seçilebiliyor. Ana ekran aşağıdaki gibi; https://www.dropbox.com/s/kj8gnznvcj6et4l/20131203_113728.jpg Fonksiyonlar arası geçişlerde bir takılma yok, hızlı bir şekilde geçiş sağlanıyor. Geçiş sırasında herhangi bir animasyon atraksiyon yok. Cep telefonlarından alıştığımız akıcı pürüzsüz atraksiyonlu bir geçiş beklememek lazım. Normalde ara yüzde gecikme yok, ancak navigasyon devredeyse yani arka planda açıksa diğer ekranlar arası geçiş normal devam ederken navigasyona dönmek isterseniz 1-2 saniyelik bir gecikme oluyor. Geri görüş kamerasına geçiş hangi ekranda olursanız olun 2 saniye içinde açılıyor. Geri görüş kamerasına geçtiğinde ekranda beliren yeşil – sarı – kırmızı yaklaşma çizgileri arabanın orijinal sesli uyarıları ile uyumlu, yani herhangi bir engel kırmızı çizgi hizasına geldiğinde uyarı sesi de aynı anda sürekli uyarıya geçiyor. Televizyon özelliğine sadece bir kere baktım, üç beş kanal alıyordu park halinde ama detaylı bakmadım. Ayar Menüsü: Ayar kısmı oldukça zayıf, kurcalanabilir fazla bir şey yok. Ses sekmesinde bas – mid – tiz – loudness için ayarlar var. Bu ayarlar ile ne kadar oynarsanız oynayın orijinal ünitenin (Sony ünite) ses kalitesine ulaşmanız mümkün değil, ama yanlış anlaşılmasın ses kalitesi yerlerde anlamında söylemiyorum bunu sadece kıyaslarsanız Sony’nin sesi daha berrak. Diğer sekmede ara yüz rengi seçimi (mavi veya turuncu) ve navigasyon için uygulama yolu seçme bölümü var. Aynı anda bir kaç navigasyon programı yükleyebilirsiniz, bu ayardan hangisini seçerseniz ana menüde navigasyon sekmesine bastığınızda o program çalışıyor. Ufak bir ayrıntı; beraber gelen 4gb’lik sd kart ile içersindeki “dont panic” yazılımı sd karta ile eşlenmiş, yani yazılımı daha büyük bir karta kopyalayıp içine film, mp3 ...vs de atayım derseniz dont panic çalışmıyor. Navigasyon: https://www.dropbox.com/s/ud73kfvpobqaxvx/20131203_113814.jpg Beraber gelen Don’t Panic, harita ve poi zenginliği bakımından başarılı ama aynı başarıyı ara yüzünde sunamıyor. Navigasyon ekranı İgo kadar zengin değil, ayrıca bana göre en önemli dezavantajı apartman numarası girişi yok, yani sokağa kadar sizi o götürüyor sonrasında sizin kapı numaralarını pencereden gözünüzü dört açarak takip etmeniz gerekiyor. Neyse ki, sistem İgo Primo’yu da rahatlıkla çalıştırıyor. Aynı SD karta kopyaladığım İGO Primo bir ayar vesaire gerektirmeden direk çalıştı. Keyifli şekilde kullanılıyor. Program açıldığında (açılış yaklaşık 10 saniye sürüyor) gps de kilitlenmiş oluyor. Navigasyon açıkken arka planda radyo açıksa, radyonun sesi uyarı anlarında kapanıp sonrasında tekrar açılıyor, ilginçtir usbden veya DVDden müzik dinliyorsanız bu sefer ses kısılmadan hem müziği hem uyarıları aynı anda duyuyorsunuz. DVD: İlginç olarak tüm uygulamalar ve ekranlar için geçerli olmak üzere arka ışık, parlaklık, kontrast, doygunluk ayarlarını sistem ana menüsü yerine buraya koymuşlar. Daha da ilginci bu ayarlara ekrandaki menü veya ayarlar sekmelerine girerek bulamıyorsunuz, yukarıda ufak bir osd yazısı var ona tıklayarak ulaşıyorsunuz. Daha daha ilginci ekran arka ışık ayarını farlar kapalı iken yaparsanız bu otomatik olarak far açık modu içinde uygulanıyor. Gece sürüş sırasında konsoldan gözünüzü rahatsız edecek miktarda ışık geliyor. Aynı ayarı farlar açıkken yaparsanız gece modu ayarı yapmış oluyorsunuz. Farları kapattığınızda arka ışık tekrar maksimum ayara dönüyor. Bunu anlatacak bir not, yönlendirme herhangi bir şey koysalar iyi olurmuş, kurcalamayı sevmeyen biri biraz zor bulur bunu. DVDden müzik dinlerken ses kalitesi usbden müzik dinlemeye göre her nedense daha başarılı geldi bana. Parça isimleri karakter boyutu olarak küçük kalmış bence ekranda, araba kullanırken bakmak ve istediğin parça ismine tıklamak biraz dikkat dağıtıyor. Bluetooth: https://www.dropbox.com/s/5tgquhtdgmef0be/20131203_113838.jpg En önemli unsur olan karşılıklı anlaşılır ses iletimi başarılı. Mikrofon dikiz aynasının hemen üzerine monte edilmişti. 80-90km/saat hızda seyir halinde iken bile karşı taraf dediklerimi güçlük çekmeden anlayabiliyordu. Hem 80-90km/saat ile gideyim hem de cam açayım derseniz telefonu da elinize almak kaçınılmaz oluyor. Ara yüzü de fena değil ancak arama yapmak için telefonu kullanmak daha makul, seyir halinde ekran üzerinde rehberden istediğin ismi bulup arama yapmak kazaya davetiye çıkarmak demek. Kenara çekmiş haldeyken bile aradığın ismi bulmak uğraştırıyor. Bir de telefon rehberini cihaza kopyalama konusu var. Önce cihaza çok küfür ettim ama haksızlık etmişim. Ne yaparsam yapayım rehberi aktarmayı başaramadım cihaza. Telefonum S3, sorunun telefonda olma ihtimali uzun süre aklıma gelmedi. Sonra eşimin telefonunu denedim (o telefon da S3) her defasında sorunsuz bağlandı ve rehberi aktardı. Biraz nette araştırma ile öğrendim ki bazı S3lerde Bluetooth protokol yazılımı hatalı ve tek çözümü de google play’de 2,5 dolara satılan tek işlevi bu hatayı düzeltmek olan bir aplikasyonu telefona kurmak (sağ olsun samsung hiç bu işe el atıp da bir yama yayınlayayım dememiş). Aplikasyonu çalıştırdığım sürece rehber sıkıntısız şekilde aktarılıyor. Telefondan müzik çalmak için bu ekrandaki menüden geçiş yapılıyor. Bu işlevde bir sıkıntı yok. Telefonda ne çalıyorsa arabadan dinliyorsunuz ve play/pause, ileri/geri parça atlama fonksiyonları ekrandan kontrol edilebiliyor. Radyo: https://www.dropbox.com/s/85wr1t99x9vhwxe/20131203_113632_HDR.jpg Cihazın en başarılı ara yüze sahip kısmı burası, her şey el altında, istasyon arama, hafızaya alma her şey hızlı ve basit şekilde yapılabiliyor. Söyleyecek çok fazla bir şey yok genel olarak başarılı. Usb: https://www.dropbox.com/s/o94v74zfwayobwm/20131203_113706.jpg Üç adet usb girişi var, ikisi torpido gözünde, biri ön panelde. Hepsine aynı anda usb bağlasanız bile sorun yok, resimde sağ alt köşede görünen usb yazısının yanında 1 – 2 – 3 ibareleri beliriyor ve bastıkça bir sonraki usbye geçiyor. Oldukça hızlı şekilde içerik listesini güncelleyip çalmaya başlıyor. Buraya kadar başarılı, bundan sonrası biraz sıkıntılı; siz usbye klasörler halinde atmış olsanız da müziklerinizi cihaz tüm şarkıları bir arada alfabetik sırada gösteriyor. Birkaç yüz veya bin şarkı arasından istediğiniz sanatçıya gelmek dert. Hele birde dosya isimleriniz düzgün değilse (track gibi bir şeyler yazıyorsa) daha da zor. İmkansız değil ama zor; menüden listeyi temizleyip liste düzenleye girip usb içeriğini gösteren pencereden istediğiniz dosyaları seçip (klasör seçme yok, tut sürükle ile veya hepsini seç diyerek klasör içindekileri seçmeniz gerekiyor) çal demeniz lazım. Bu işte araba sürerken biraz zor. Sonuç: Yazının başında da belirttiğim gibi bu cihazın sorunlu, “kullanılmaz bu ya!!!!” dedirtecek bir yanı yok. Vaat ettiği her şeyi yerine getiriyor. Benim gibi atraksiyon ve ara yüze takıntılı değilseniz tatmin olunabilecek bir cihaz. +’lar: · Rengi, dokusu ile arabanın orijinal parçasıymış gibi duruyor · Her türlü fonksiyon mevcut, aracın orijinalliğini bozmadan yapılabilecek her şeyi yapıyor · Bluetooth konuşma başarılı -‘ler: · Kişiselleştirilebilirlik zayıf · Ses orijinal cihaza göre biraz daha az berrak (bunu tam nasıl ifade ederim bilemedim, duymak lazım, kulaktan kulağa algı değişir) · Ara yüzün kullanışlılığı üzerine biraz daha ince düşünülebilirmiş Sony XAV-601BT: Kasa: https://www.dropbox.com/s/g7nj8hi9om9vwdn/20131209_144218_HDR.jpg Kasa standart üniversal double din. İnternetten sipariş ettiğim çerçeve ile güzel ve sıkı oturdu yerine. Çerçevenin iç kısmında biraz törpüleme yapmak gerekti ama dışarıdan görünen yerler olmadığından görsel bir sıkıntı yok, tabi çerçeveli montaj fikri hepten ters gelebilir ona yapacak bir şey yok. Cyclone kadar şık durmuyor doğal olarak. Montaj bittiğinde her şey iyi gözüküyordu “minnacık” “ufacık” bir sorun dışında. Genelde bu üniteler sabittir veya ön panelde ufak bir parçaları güvenlik için çıkarılabilir şekildedir ancak güvenlik için ön panelin komple çıkarılabildiği model pek yok piyasada. Çerçeve de “sıkı” oturanca ön panel temelli yerinde kaldı. Çerçeveyi çıkarmadan ön paneli çıkarmak mümkün değil. Arabadan inerken her seferinde paneli çıkarmak aklıma gelmeyeceğinden çok önemli değil benim için, çalınırsa da bir bardak suyum hazır içerim afiyetle artık. Neyse bu ufacık! Minnacık! Pürüzü bir kenara bırakıp konuya devam edeyim. Ara yüz: https://www.dropbox.com/s/sbh8z9diof5mf8r/20131207_163438.jpg Çok kullanışlı, zilyon tane kişiselleştirme ayarı bulunan, akıcı, keyifli bir ara yüzü var. Ekranlar arası geçiş hızlı, animasyonlu, herhangi bir takılmaya denk gelmedim. Geri görüş kamerasına geçme bunda da 2 saniye sürüyor. Zilyon tane ayar seçeneği içinde geri görüş kamerasına geçtiğinizde ekranda çıkan çizgilerin yerlerinin santim santim sağa sola ileri geri ayarı bile mevcut, yani derseniz ki benim için kırmızı çizgi engele 5 cm kaladır, arabayı bir kere yanaştırın bir engele 5 cm kalana kadar, kırmızı çizgiyi o hizaya kaydırıp kaydedin, artık o çizgiye kadar ne olduğunu bilerek yanaşabilirsiniz. Çevirmeli düğme ile ses ayarı kullanışlı. Dokunma hassasiyeti kapasitif ekranlara yakın. Bir başka özelliği de sadece ekranda beliren düğmeler ile değil dokunma mimikleri ile de cihazı yönetebiliyorsunuz, böylece araç kullanırken ekrana bakmadan şarkı/klasör/kayıtlı radyo istasyonu vs değiştirebiliyorsunuz. Ayar Menüsü: Kişiselleştirme için oldukça fazla seçenek mevcut ; örnek: düğme ışıklarının rengi için 32 bit renk kartelasından istediğiniz rengi seçebilirisiniz, ses düğmesi saat yönünde sesi açsın mı kapasın mı?, arka plan animasyonu seçimi ... gibi detay ayarlar. Ayrıca ses ayarı için de 7 bant equalizer ayarı üzerine her hoparlör için gecikme ayarı (fader değil, ses çıkış gecikme ayarı), araçta subwoofer olmaması halinde arka hoparlörleri subwoofer olarak atama seçeneği, frekans kesme ayarları.... gibi daha uzun bir listeden ayar yapabilirsiniz. Ayrıca ana ayar menüsü dışında her fonksiyonun kendi ekranından ulaşılabilen ek ayarlar da mevcut. Navigasyon: Hem var hem yok. Cihazın kendisinde navigasyon yazılımı veya donanımı yok, ancak onun yerine mirrorlink diye bir icat var. Cep telefonun ekranını bire bir tam ekran olarak cihazda görebiliyor ve cihazın ekranına dokunarak cep telefonunu kontrol edebiliyorsunuz (tüm cep telefonlarını desteklemiyor; iphone desteği var, Sony, samsung... gibi markaların bazı modellerini destekliyor, tam uyumluluk listesi için Sony’nin sitesine bakınız). Bir nevi ikame navigasyon var. Denedim çalışıyor bir sıkıntı yok. Telefonumda lisanslı Sygic var, google playden otomatik güncelleniyor yılda dört defa, böylece harita ve yazılım güncelleme derdinden kurtuldum. Navigasyona nadir ihtiyaç duyduğumdan mütevellit benim için idare edilebilir bir çözüm oldu. Bu ekran yansıtma icadı ile gereksiz özellikler yığınla cihaza gelmiş oldu, her şeyi yansıtabildiğim için, internet sayfası açma, oyun oynama, not alma, galeride ki resimlere bakma gibi bir kez denemek dışında bir daha açmaya ihtiyaç duymayacağım onlarca uygulamada cihaza gelmiş oldu. Mirrorlink ile ilgili navigasyon dışında aklıma işe yarar bir şey gelmiyor. Belki internetten radyo dinliyesim gelirse belki işe yarayabilir. Sonuç olarak sizin telefonunuzda ki navigasyon ne kadar iyiyse bu da o kadar iyi diyebiliriz. DVD: Bir çok formatı desteklemekle birlikte, müzik dinlerken istediğiniz klasör veya parçayı fazla dikkatinizi yoldan ayırmadan bulma olanağı sunuyor. Ses kalitesi orijinal ünite seviyesinde ve her fonksiyonda aynı kaliteyi sunuyor. Bluetooth: Benim telefonum bunda da aynı sorunu çıkardı, ek aplikasyonu çalıştırmadan rehber atamadım. Diğer telefonlar da bir sorun olmadı. Ara yüz oldukça güzel kullanışlı, ayrıca kullanışlı bir özelliği de ekrana altı adet kısa yol atayabiliyorsunuz, tek dokunuşla arama yapılabiliyor. A2DP özelliği de rahat kullanılıyor bağlanma veya aktarımda bir sıkıntı yaşamadım. https://www.dropbox.com/s/x2dyniq232lo8i5/20131209_144310.jpg Radyo: https://www.dropbox.com/s/g7nj8hi9om9vwdn/20131209_144218_HDR.jpg Ek olarak söylenecek bir şey yok, güzel, kullanışlı... USB: İki adet usb girişi var; biri torpido gözünde diğeri ön panelde. Oldukça kullanışlı kolay bir ara yüzle parçaları size sunuyor. Çalma seçeneği oldukça çeşitli; klasöre, albüme, sanatçıya, müzik türüne.... gibi seçeneklere göre çalma listesi oluşturulabiliyor. Başka bir dikkat çekici özelliği SenseMe özelliği; eğer parçaları usbye atmadan önce MediaGo yazılımı ile tarattıysanız tüm parçaların meta dosyasına “12 ton analizi” ile ruh hali tanımlaması ekliyor. Bu işlem MediaGo’da zaman alan bir işlem; 800 parçayı analiz etmesi 2-3 saat sürdü. Bu şekilde usbye kopyalanmış parçaları ruh halinize göre çalabiliyorsunuz; enerjik, melankolik, heyecanlı, sert, duygusal... gibi daha bir çok ruh hali seçeneğinden istediğinizi seçerek o türde şarkıları ardı arkasına dinleyebiliyorsunuz. Buraya bir not düşmekte fayda var, MediaGo’nun ruh hali anlayışı ile benim ki tam örtüştü diyemem, ama yine de başarılı sayılır. Sonuç: +’lar: · Orijinali seviyesinde ses · Zilyon tane ayar seçeneği · Bol kişiselleştirilebilir seçenek · Kullanışlı ara yüz · Dokunma mimikleri ile kontrol -‘ler: · Navigasyon biraz zorlama · Çerçeve ile montaj, görünüş vasat · Çıkarılabilir ön panel yalan olmak zorunda kalıyor Sonucun Sonucu: Bu kadar masrafa ve zaman harcamaya değer miydi derseniz, tereddütsüz olarak evet diyemem size. Her ikisinin de kendilerine göre olumsuz yönleri var, ikisi de yüz de yüz içime sinmedi ama yola Sony ile devam edeceğim (şimdilik, bu kaşıntı ileride ne getirir kestiremem). Şimdi baktım da uzun bir yazı olmuş, yine parmaklarımın dizginleri boşalmış anlaşılan. Baştan sona okuyan olursa şimdiden sabrını tebrik ediyorum...! Yazarken kullanım detaylarının hepsi insanın aklına gelmiyor, sizin aklınıza gelen bir şeyler varsa hatırlatmalara ve sorulara açığım. Herkese sevgi ve saygılar....1 puan
-
@V.can Akbulut, Nitro Plus iyidir iyi. Opet kart, Shell Club Smart karta göre daha iyi puan versede verdiklerinin yakıtta geri alıyor gibi geliyor bana. Ben son 3 depomu falan Nitro Plus aldım. Çok memnunum. Arada Opet'in tadına da baktım. Çok fark hissetmesemde depoda yabancı bir madde girmiş gibi algıladım. Atalarımız ne demiş. Akılı khell den, yakıtı Shell den alacaksın. :D :D1 puan
-
Elinizle düğmeyi tutun çekin ama epey güç uygulamak gerekiyor. Çekerken eliniz kayıyorsa bir adet ince cam bezi alın onu düğmeye koyun penseyle tutun sıkıca çekin geliyor zaten yavaş yavaş Ben 2-3 defa çıkartıp taktım bu cılız halimle1 puan
-
Genel olarak shell e dondum ama denk gelirse opetten de aliyorum. Hatta gecen kuzenin yogun israri neticesinde tp den aldim. Mazotsa koy depoya :) Sıkıldim artik yok su firmanin guvence sistemi bu firmanin tuvaletinin temizligi... Biz mi arabaya biniyoruz araba mi bize biniyor ya da akaryakit firmalari hem bize hem arabamiza mi biniyor cozemedim....1 puan
-
Eski bir PO bayisi olarak bu sıralamayı sizlerle paylaşıyorum. Temmuz ayı itibariyle firmanın baskısı OtoAygaz'ın da hatrıyla istasyonu sil baştan yapıp OPET olduk. Çok fazla şey söylemek istemiyorum yalnız PO'nun ülkemizde OPET'in 2 katı kadar istasyonu var ve pazar payında Opet şuan sektörün en hızlı büyüyeni, ben kendi istasyonumuzun müşteri profili yelpazesinde ve satış grafiğinde bu kadar ciddi değişiklik olacağını düşünmemiştim, şuan Türkiye'de lovemark olarak anılan markaların başında ve ciddi tercih sebebi oluşturacak veya oluşturmuş hijyen kalite ve hizmet standartları var. Opet %100 yerli sermaye. Birde eş dostun gelip ya kusura bakma biz Opetciyiz eskiden gelemiyorduk demesi yok mu, sevineyim mi üzüleyim mi bilemedim. Doğru karar vermişiz ve bu karar için çok geç kalmışız. Akaryakıtla ilgili daha önce yazdıklarımın yanına bunuda ekleyin bence çünkü Opet bayilerinin istasyon satışlarını da çok yakından takip ediyor.1 puan
-
Ben haftasonu uzun yolda kayseri konya arasında 110-120 km hızlarda kullandım ve klima sürekli açıktı 5.9 lt/100 km yaktı. O anki benzin fiyatına göre de km de 30 kuruş yaktı. Dizel olan babamın focusu da tl olarak aynı stil kullanımda 20 kuruş yaktı.(önceki kasa focus). Benim araç şehir içinde sakin kullanımda 7.1 lt/100 km yakıyor. Pompadan pompaya hesapladığımda da değer aynı.Tl cinsinden şehir içi 35 kuruş yakıyor.Yani ecoboost şehir içinde daha ekonomik bir araç ve sürüş zevki için kesinlikle aradaki benzin farkı verilir.1 puan
-
120'den sonrası 15-20 lt mi tüketiyor? Sürekli değil ama canım istediğinde basıyorum bugüne kadar hiç bir şekilde dediğiniz değerleri görmüşlüğüm yok.Sanki anlık tüketim değerlerinden bahsediyorsunuz..1 puan
-
Canım bu arabaya binipte suyuna banmamak olur mu hiç..:): Şaka bir tarafa yakıt tüketimi tamamen kullanıcıya doğru orantılı...1 puan
-
1 puan
-
Yalıt güvence sistemini fazla abartmaya gerek yok, kuruluşun sizi kendine bağlamak için başvurduğu bir göz boyama yöntemi. Herhangi bir akaryakıt markasını kullanabilirsiniz, satış fişini en az depoyu tüketene kadar saklayın, yakıttan kaynaklanan ve kanıtlanabilir bir arıza olduğunda akaryakıt firmasına başvurabilirsiniz, bu süreçte mutlaka yakıt örneğinin alınması lazım. Akaryakıt firmaları bu konuda oldukça duyarlı davranıyorlar ve yakıt kaynaklı arızanın giderilmesine destek oluyorlar. Kıyasıya rekabetin olduğu ve bu kadar çok istasyonun bulunduğu bir ülkede zaten aksini düşünmek pek mümkün değil. Ha şu olabilir yakıt güvence sisteminde Opet doğrudan Otokoça zararınızı öderken (ki bundan da pek emin değilim) diğer firmalarda zararınızı kendiniz ödeyip sonra firmadan tahsil etmek durumunda kalabilirsiniz. Değişik yakıt türleri arasındaki farka gelince; yakıt ile ilgili izlenimi etkileyecek o kadar çok faktör var ki, yol ve hava durumu, trafik, ruh hali, bakım durumu, lastik havaları, liste uzar gider, bu nedenle nesnel bir değerlendirme çok zor, bu nedenle hissedilenlerin daha çok psikolojik olduğunu düşünüyorum, varsa da farklar seçimi belirgin etkileyecek önemde olmayacaktır. Bence akaryakıt firmasından çok güvenilir bir istasyon seçmek daha önemli.1 puan
-
1 puan
-
Arkadaşlar şu anda total ve shell in ortak kullandıkları akaryakıt depolama tesisinden shell firmasına ait depolardan totalın aldığı 3100 ton motorini totalın başka bşir depolama tesisine götürmek üzere yükleme yapıyoruz.Yani shelin yakıtını total istasyonlarında satılmak üzere başka tesise taşıyoruz. Bu durum bazen tam terside olabiliyor totalın malı shell istasyonlarında satılabiliyor veya opet ürünleri opet tesislerinden satın alınıp diğer firmaların istasyonlarında kullanıcıya sunulabiliyor. Bu mal takası tüm firmalar için geçerli.Doğal olarak hemen hemen tüm firmalar aynı yakıtı satıyor diyebiliriz.1 puan
-
Bizim gibi sınır illerde özellikle dikkat etmek lazım. O nedenle ben de sürekli yakıtımı buradaki Opet istasyonundan alıyorum.1 puan
-
Yanma oranları farklıdır propan değerleriyle gelir bize ürün onu görmeden birşey diyemem, vuruntu bununla alakalı olabilir sonuçta sizin kullandığınız motorun kabul ettiği ve o motorun programlandığı yakıt bu. Shell'in yakıtlarında yanma oranı daha yüksek sanırım bu da ne kadar sessiz ve seri kullanım sağlıyorsa o kadar yakıt sarfiyatı oluşturuyor demektir, tercih meselesi tabi. Opet kötü değil çiftçi çok tercih eder, sanırım traktörde vuruntu farkı anlaşılmıyor1 puan
-
Valla ben sürekli opetten aldığım için geçenlerde de arkadaşların tavsiyesi üzerine Opet World karta başvuru yapmıştım, kart geldi ama bu sefer de ben opetten vazgeçeceğim galiba. Şimdi Total bana soğuk geliyor nedense. Kastamonu'da bir tek istasyonu var benim bildiğim, o da çok ucuza mazot veriyor, kıllanıyorum. Taşköprü de var bir tane, o da çok sapa bir yerde kalıyor. Yani totala alışamadım ben. Shell istasyonu ise bir akrabamız var, akrabamız diye ucuza mazot vermiyor tabi de, yakıt almasak da uğrarız, selam, sohbet babında, ayağımız birazcık alışkın işte, geçen de oradan aldım shell mazot. Ben memnun kaldım. Shell almayı düşünüyorum. Kimisi diyor ki Petrol Ofisi istasyonlarının denetimleri çok sıkıymış, hile hurda yapamıyorlarmış. Bir başkası BP çok kaliteli, bir diğeri markaların hepsi boş, boşuna para vermeyin markaya, gidin en ucuzunu alın, (ki bu Opet ile Shell kıyaslaması sonucu benim gözümde çürümüş bir tez) Opet, Shell, BP ve Total arasında kaldım açıkcası. Shell e yakınım. Bundan sonra Shell almayı düşünüyorum. Ama Shell i sevdi galiba benim araba, biraz fazlaca tüketiyor gibi geldi. Düşüncelerinizi de merak ettim. Yorum yapan, fikirlerini sunan herkese teşekkür ederim. Lukoil olsa, ve güvendiğim bir istasyon olsa hiç bir şekilde luk dışında akaryakıt almam galiba, Lukoil dünyanın en büyük petrol şirketiymiş falan diye duymuştum. Haa bir de akpet istasyonlarının bir köşesinde ufacık Lukoil yazıyordu galiba Bir de bizim milletimizin bu rusları neden bu kadar seviyorlar bilmem, soğuk memleketin sıcak kanlı insanları mı demeliyiz onlara :D1 puan
-
1 puan
-
Eski eurodizel motorin oldu, adı değişti.... Yeni eurodizellerinde propanı, ulusal marker'ı, kükürt oranı yeniden ayarlandı eurodizel oldu yani eskiden kullandığınız eurodizel şuanda motorin, ben pek çok turbo dizel aracı olan arkadaşıma motorin satarım, zaten 2008 model - 2009 model aracında onu kullanıyordu.1 puan
-
1 puan
-
Rengini beğenmedim, daha doğrusu bu araba üzerinde beğenmedim, ama siz beğendiyseniz bana laf düşmez.. sadece şahsi fikrim.1 puan
This leaderboard is set to Istanbul/GMT+03:00
Focus Club Türkiye
Bu sitenin işleticisi, bu sitede yer alan bilgi, yazı ve makalelerin doğrudan veya dolaylı olarak kullanılmasından dolayı oluşacak zararlardan sorumlu tutulamaz. Kaynak gösterme kuralına uymak şartıyla, bu sitede yer alan yazı ve makalelerin belirli bir kısmına atıf yapılmasına, link verilmesine izin verilmektedir. Kaynak (canlı link) gösterilmeden yapılan alıntılara ise izin verilmemektedir. Sitemiz, hukuka, yasalara, telif haklarına ve kişilik haklarına saygılı olmayı amaç edinmiştir.