2019 Temmuz ve 2023 Mart arası tüm içerik ve üyelikler silinmiştir. Lütfen yeniden kayıt yapınız
×
Liderlik Tablosu
Popüler İçerikler
15-01-2014 tarihinde, tüm alanlarda en yüksek itibara sahip içerik gösteriliyor
-
5 puan
-
Başlıkta da belirtildiği gibi son jenerasyon (MK-3) focus avrupa için 1 milyondan fazla üretilmiş durumda. Ford, her 90 saniye'de Avrupa için Focus üretiyor. 1,000,000. Focus'u merak edenler var mı ? Şeker Kırmızısı HB 1.0 EcoBoost oldu. Ford, Avrupa için Focusları Almanya'nın Saarlouis şehrinde ve Rusya'nın St. Petersburg şehrinde üretiyor. Ford, ilk jenerasyon Focus'un üretimine başladığı 1998 yılından beri 6.9 milyon orta boy araç sattı. Dünya çapında ise bu rakam 12 milyon. Son jenerasyon ise 2010 yılında satışa başlamıştır. Ford Focus bu yılın ilk yarısında 2012'de olduğu gibi Dünya'da kendi sınıfı içerisinde en çok satan model olmaya devam etti () Diğer Ford haberleri için burayı sürekli kontrol etmeyi unutmayınız4 puan
-
4 puan
-
Geçen gün deynonun bir kırmızı ışıkta geçti, aldım plakasını,,,,dur yaaa sen başka bişey sormuşsun galiba :)))::))4 puan
-
Odell biraz da Otosan ile görüşse...3 puan
-
Oobleck nedir? Fizikte non-Newtonian sıvılar diye geçen ve basınç altında farklı özellikler gösteren karışımlardandır. Mısır nişastasına 2'ye bir su karıştırılarak elde edilir ve mesela avuca konulup sıkıştırıldığında sert bir top gibi olur, avucunuzu açıp kendi haline bıraktığınızda parmakların arasından akar gider. Özellikle orta okulda kimya ve oyunu birleştirici bir araç olarak sık kullanılır. Havuza doldurmak da farklı bir fantezi olmuş...3 puan
-
Marmaris - İzmir arasındaki yolda resimdeki uyarıyı aldım. Focusum beni ilk önce "İleri Eco Sürücü" ilan etti. Aynı gün İzmir de "Şampiyon" ilan etti.2 puan
-
2 puan
-
servisten geliyorum Doktora gidince düzelen çocuklar gibi arabam orda sıkıntı yapmadı hatta çok düzgün vites geçişi gösterdi teşhirde ki başka bir focus ta denedim aynıydı çıktık geldik bakalım bidaha yaşayacakmıyım ... Tavsiyelerinizde haklıymışsınız en azından aklımda bişey kalmadı .. teşekkürler2 puan
-
2 puan
-
Sayın forumdaşlar, İlk şehirlerarası yolculuğumda aşağıda ayrıntısı yer alan tüketim değerlerine ulaştım. Sonucunda aracımdan bile tebrik aldım (açıklama fotoğraflı belgeli olarak aşağıda). Araç: Focus III HB 1.6Ti-VCT Titanium PowerShift Otm. (KM:1700km-->2400km) Toplam Mesafe: 635km Güzergah: Ankara --> Giresun Ortalama Sürat: 93km/h Genel Kullanım Karakteri: Hız sabitleyici kullanılarak 100km/h hızda sakin sürüş. Ortalama Tüketim: 5.7lt/100km Hava Sıcaklığı: -6C ile 15C arasında değişken Satıh Şartları: Kuru Lastikler: Lassa Snoways Era 205/55/16 Şimdiye kadar en çok hoşuma giden müzik sisteminin ses tanıma modunda anlamayıp "Efendim?" demesiydi... Ancak bu sefer aldığım yorum bambaşka idi...1 puan
-
Arkadaşlar forumu aradım bulamadım; herkesin işine yarayacak bir bilgi paylaşımı yapmak istedim. opet.com.tr dan, online yakıt kısmından paro kartınıza puan yüklemesini internet üzerinden yaparak (kredi kartı ile ) %5 fazla yakıt alıyorsunuz. Örneğin 100 TL lik bir ödeme ile paro kartınıza 105 TL lik yükleme yapılıyor. Benzinliğe gittiğinizde sadece paro kartı kullanarak puan kullanacağınızı söylüyorsunuz. puan kullanarak benzin veya mazot alıyorsunuz. LPG bu sisteme dahil değil!!!! Aylık 1000 TL lik alış yapabiliyorsunuz. Bilginize.1 puan
-
1 puan
-
1 puan
-
1 puan
-
Bir istisna da Antalya'da var.İbrahim Usta göstergeyi takım program ayarlarını yaparken sakın bunun modülünü güncelletme yoksa çalışmaz diye özellikle uyarmıştı.Neyse geçmiş olsun, eğitim şart da bazen bedeli biraz fazla oluyor...1 puan
-
1 puan
-
Siz acemi olduğunuzu düşünerek biraz fazla vesvese yapıyorsunuz bence. Rahatça kullanın, kolayca bozulmaz. Bozulacaksa en usta şöförde de olsa bozuluyor bu meretler. Keyfini çıkarın. Radyonun sesini biraz daha açın ses falan kalmıyor. Bozulunca bayağı belli eder zaten kendini.1 puan
-
Merhaba Aşağıda focus un kavramasının değişimi esnasında çektiğim fotolar mevcut Bu arada kavrama değiştikten sonra vites geçişleri lokum gibi oldu1 puan
-
Şubat 15 abi 1 ay daha var.. Kampanya kapsamında kazanılan yakıt puanların son kullanım tarihi 15.02.2014'tür. Kampanyadan kazanılan tüm yakıt puanlar 15.02.2014 tarihinde geçerliliğini yitirecektir.1 puan
-
Tabii aslın da servis yakınsa uğramakda fayda var. En azından için rahat olur...1 puan
-
Yağ seviye çubuğu adından da anlaşılacağı gibi yağ seviye ölçümüne yarar ve bunun için de gözle bakmak yeter, parmaklamaya gerek yoktur. Parmakla yağı yapışkanlık kontrolu da muhtemelen ancak mühendislerde bulunan hassas parmaklarla yapılacak bir iş olsa gerek ki ne bakım kılavuzlarında yazılı olduğunu gördüm ne de denediğimde ellerimin kirlenmesinden başka bir işe yaramadı, tabii bu benim beceriksizliğim olabilir. Sonuçta zeka ve becerimin cerrahi yapmaya yeterli olması nedeniyle hiç değilse forum ortalamasında olduğunu düşünüyor ve benim gibi çoğunluğun yağı parmakla kontrol ederek bir şey anlamayacağını yazmakta bir sakınca görmüyorum Yağa su karışmasında da motorun yeterli belirtileri vereceğini düşünüyor ve yine 40 yıllık otomobil kullanıcısı olarak yağ çubuğunda elimi kirletmenin bir faydası olacağını düşünmüyorum. Şahsi görüşümdür ve bu konudaki son mesajımdır.1 puan
-
Hayır. Klima açık değildi. O kadar kendimi kasıyorum yaptakları tamamlıycam diye bi tebrik çok mu Anlık olsa bile görürüz ya. Bence bizde bir bozukluk var.1 puan
-
Aynen bende de çıkmadı kutlama acaba anlık çıkıp kayıp mı oluyor yoksa ekstra bir menüye mi giriyoruz ? Aklıma çifte standartta gelmiyor değil hani bizde niye yok1 puan
-
1 puan
-
1 puan
-
1 puan
-
1 puan
-
Arkadaşlar bu başlık tüketim ortalaması verilerinin paylaşılması için var. Kısaca sürüş tarzınıza da değinebilirsiniz. Gereksiz (Özellikle Max. hız konusunda) mesajlar konudan temizlenecektir, bilginize.1 puan
-
Bu da parmakla viskozite ölçmekle mi olacak?1 puan
-
Ölçtürene kadar eski pili veya yeni bir pil alıp takın 15 sn olayını bora abi anlattı benim başıma gelmedi ama gelmiyecek anlamınada gelmiyor en iyisi yeni bir pille denemek veya pili alıp servise götürüp taktırın....1 puan
-
1 puan
-
1 puan
-
Ben yok derim heralde sanki titanium x+tekno paket+smart paket focusum oldu da bunun derdini yapıyorum töbe ya1 puan
-
hhhh adamlar da bir yönden haklı aslında abi ne kadar kazanırsa o kadar iyi bu nedenle gta 5 in pc ye olanı çıkmıycak ....1 puan
-
kesinlikle menzil yükselecektir heleki uzun yolda 90-100km hızda gidin menzilin arttığını göreceksiniz ..Hatta 100km bu hızlarda gidin depoyu fulleyin garanti 1000km menzil görürsünüz ..Ben 1.6 182 ps ecoboostla 867 km menzil gördüm depoyu fullediğimde ...Ortalama tüketimim 6,6 ,son 15 dk lık sürüşümde ekonomikti yalnız menzil 0 km yazınca 50km rahat yaparsınız ama 100km heleki benzinli arabada zor..Eğer aracı çok ekonomik kullandıysanız ve o şekilde menzil 0 yazdıysa daha zor 100km yapması..Ama örneğin performanslı kullanın menzil 0 yazsın daha sonra 0 yazdıktan sonra çok ekonomik kullanın 0 zaman belki yapar 100km yi.Ama genel olarak lamba yanınca 10 litre yakıt kalıyor araçta ,0 yazınca 50 km yaparsınız lamba yandıktan sonra 10litre yakıt kalıyor işte yaptığınız km ye ve sürüş ortalamanıza göre hesabı yaparsınız .lamba yanınca 1.0 ecoboostla , eğer ekonomik kullanırsanız uzunyolda 150-200arası yol yaparsınız ama deponun dibini görerek ve ekonomik sürerek:)1 puan
-
Bu birazda yaşla ilgili herhalde Cem Abi; ben de eskiden sürekli kasardım az yaktırayım diye. Şimdi umrum değil tamamen zevkine biniyorum.1 puan
-
Teşekkürler Cem Abi ,, Teşekkürler Bekir Abi ..1 puan
-
Benim fikrim,o kadar para verip yenisiyle değiştirmeye gerek yok.Far camı temizleme işi yapıldığında orjinali gibi duruyor ..tertemiz pırıl pırıl.Fakat temizleme işi için farın camını söktüklerinde tekrar kapatmak için su girmemesi ve buhar yapmaması için çok iyi izole edilmeli.Burda arkadaşlarında dediği gibi ustada iş bitiyor.Bence önemli olan işcilikte,far camını temizlemek değil.onu tekrar güzel bir şekilde izole edip,kapatıp yerine takmak önemli.Ustasını bulursanız sonuç mükemmel olur..1 puan
-
ozaman için ehli olan şirinevlerde far merkezi diye bir yer var far başına 150 tl alıyor yaklaşık 5 6 tane farklı aracımın farını ona götürüyorum ben kargolayın size aynı şekilde geri kargolasın zaten bir farı açmadan ustası size kaput açıldığında belli olur diye bir ibare kullanıyorsa o adam o işin ehli değildir bu işi sürekli yapan far tamircileri işinde uzmanlaşmış kişiler işçiliğini konuşturur ve dışarıdanda kaput açıldığında veya açılmadığında siz o farın işlem gördüğünü farkedemezsiniz görsel olarak gaflete düşüp gidip milyonlarca dolar bayılmayın bir fara yazık o paraya çok içinize sinmiyorsa da içi açılmamış mercekli farı dahi çıkmacılardan 275 tl gibi bir rakama temin edebilirsiniz.. geçmiş olsun1 puan
-
1 puan
-
1 puan
-
Arabaya binerken uyarır dinlerse dinler kendi isteğiyle dinlemezse ben gazladığımda düşerek iner, hiç uzatmaya gerek yok.1 puan
-
Bizim insanlarımız da önden çekişliler ile yolda kalıyor http://www.youtube.com/watch?v=BSrE4E8Gkos1 puan
-
1 puan
-
Bir de şöyle bir Issız Ada Hikayesi var: Aileler için düzenlenen gemiyle dünya turuna pek çok aile katılır. Gemi Büyük Okyanus üzerindeyken şiddetli bir fırtınaya yakalanır. Fırtınada gemi batar ve filikaya binenlerden sadece beş aile kurtularak, üzerinde on binlerce adayı barındıran koca okyanustaki adalardan birine salimen ulaşırlar. İlk gözlemledikleri, adada hemen her şeyin mevcut olduğudur. Bu yüzden adaya Bereket Adası ismini verirler. Bereket Adası’nda çok uzun yıllar hatta belki ömürleri boyunca kalma ihtimalinin yüksek olduğunu görüp kaderlerine razı şekilde kendi medeniyetlerini kurmaya karar verirler. Zira; her biri maharetli insanlardan oluşan bu ailelerde bazıları marangozluk gibi yeteneklere sahip, kimisi ziraat işlerinden anlamakta ve ziraat ürünlerini işleyebilme konusunda becerili insanlar bulunmaktadır. Aileler için düzenlenen gemiyle dünya turuna pek çok aile katılır. Gemi Büyük Okyanus üzerindeyken şiddetli bir fırtınaya yakalanır. Fırtınada gemi batar ve filikaya binenlerden sadece beş aile kurtularak, üzerinde on binlerce adayı barındıran koca okyanustaki adalardan birine salimen ulaşırlar. İlk gözlemledikleri, adada hemen her şeyin mevcut olduğudur. Bu yüzden adaya Bereket Adası ismini verirler. Bereket Adası’nda çok uzun yıllar hatta belki ömürleri boyunca kalma ihtimalinin yüksek olduğunu görüp kaderlerine razı şekilde kendi medeniyetlerini kurmaya karar verirler. Zira; her biri maharetli insanlardan oluşan bu ailelerde bazıları marangozluk gibi yeteneklere sahip, kimisi ziraat işlerinden anlamakta ve ziraat ürünlerini işleyebilme konusunda becerili insanlar bulunmaktadır. Aileler için düzenlenen gemiyle dünya turuna pek çok aile katılır. Gemi Büyük Okyanus üzerindeyken şiddetli bir fırtınaya yakalanır. Fırtınada gemi batar ve filikaya binenlerden sadece beş aile kurtularak, üzerinde on binlerce adayı barındıran koca okyanustaki adalardan birine salimen ulaşırlar. İlk gözlemledikleri, adada hemen her şeyin mevcut olduğudur. Bu yüzden adaya Bereket Adası ismini verirler. Bereket Adası’nda çok uzun yıllar hatta belki ömürleri boyunca kalma ihtimalinin yüksek olduğunu görüp kaderlerine razı şekilde kendi medeniyetlerini kurmaya karar verirler. Zira; her biri maharetli insanlardan oluşan bu ailelerde bazıları marangozluk gibi yeteneklere sahip, kimisi ziraat işlerinden anlamakta ve ziraat ürünlerini işleyebilme konusunda becerili insanlar bulunmaktadır. Aileler için düzenlenen gemiyle dünya turuna pek çok aile katılır. Gemi Büyük Okyanus üzerindeyken şiddetli bir fırtınaya yakalanır. Fırtınada gemi batar ve filikaya binenlerden sadece beş aile kurtularak, üzerinde on binlerce adayı barındıran koca okyanustaki adalardan birine salimen ulaşırlar. İlk gözlemledikleri, adada hemen her şeyin mevcut olduğudur. Bu yüzden adaya Bereket Adası ismini verirler. Bereket Adası’nda çok uzun yıllar hatta belki ömürleri boyunca kalma ihtimalinin yüksek olduğunu görüp kaderlerine razı şekilde kendi medeniyetlerini kurmaya karar verirler. Zira; her biri maharetli insanlardan oluşan bu ailelerde bazıları marangozluk gibi yeteneklere sahip, kimisi ziraat işlerinden anlamakta ve ziraat ürünlerini işleyebilme konusunda becerili insanlar bulunmaktadır. lk zamanlarda kendi ürettiklerini diğerleriyle takas ederek her şeyi kendilerinin yapmalarına gerek kalmadan yaşamaya devam ederler. Zamanla refah seviyesinin artması, ailelerin genişlemesiyle artık memleketlerindeki kullandıkları para gibi bir ölçü aracına ihtiyaç duymaya başlarlar. Lakin içlerinde para işinden anlayan yoktur. Neyi para olarak seçecekleri, parayı nasıl üretecekleri, nasıl dağıtacakları gibi hususlar konusunda karar verememektedirler. Başlarda altın veya değerli bir maden kullanmayı düşünürler. Ancak adada yaptıkları araştırmalarda böyle bir maden bulamazlar. İşte o sıralarda adaya fırtınalı bir havada kayığıyla yeni birisi ayak basar. Fırtına sonucu batan bir gemiden kurtulan tek kişidir. Adada yaşayanları görerek sevinir. Hele onların ürettiği evler, oluşturdukları belli zenginlik sevincini iyice katlar. Asıl sevincini artıran husus ise; ailelerin mallarını değiştirme yani takas işlemlerindeki zorlukları anlatarak para olarak kullanacakları bir şeye ihtiyaç duyduklarını ancak nasıl yapacaklarını bilmediklerini ifade etmeleri olmuştur. Diğerleri tarafından fark edilmeyen gözlerindeki şeytani bir gülümsemeyle kendisinin bankacı olduğunu ve bu işlerin uzmanı olduğunu ifade eder. Hepsi çok sevinmiştir. Artık herkes ürünlerini rahatlıkla değiştirebilecekleri bir ölçüyekavuşmuştur. Ertesi gün bu işi halledeceklerini belirterek ayrılırlar ve güzelce uyurlar. Ada Lirası (AL) Doğuyor Ertesi günü bankacının yanına gittiklerinde yanında bir sandık olduğunu görürler. Bankacı bunun içinde altın var der. Bir de mürekkepli kalem ile kâğıtlar çıkarır. Sonra şöyle devam eder: “Adamızda Ada Lirası (AL) ismiyle yeni bir para çıkaracağız. Bu altınlara karşılık olmak üzere şimdi 1000 Ada Lirası üreteceğiz. Bunları tek tek farklı rakamlarda imzalayacağım. Bunlar sizin kağıt paralarınız olacak. Bunları her aileye 200 ada lirası olmak üzere borç vereceğim. Tabi bu benim altınlarıma karşılık olduğu için ve borç olarak verdiğimden sizden imzalı taahhütname alacağım. Bütün bunlara karşılık da az bir miktar faiz alacağım. %5 gibi bir rakamın fazla olmayacağını düşünüyorum” der ve adadakilere de kabul ettirerek 1000 ada parasını her aileye 200 Ada Lirası (AL) olacak şekilde dağıtır. Her aile borç senetlerini imzalar ve sevinçle 200 ada parasını alarak ayrılır. Kurulan Sistemin Adı: Borca Dayalı Para Sistemi Yukarıda görüldüğü gibi adadaki tüm para borca dayalı olarak üretilmiştir.Adadaki tüm ailelerin borcunu ödemesi durumunda ortada para kalmayacaktır. Öte yandan, Matematikte 4 işlem yapabilen herkes eğer biraz sorgularsa kurulan sistemdeki çarpıklığı ve parayı nasıl ölçü aracı olmaktan çıkaracağını anlayacaktır. Bankacı toplamda 1000 Ada Lirası olan bu kâğıtları her aileye 200’er Ada Lirası şeklinde dağıtıyor. Bir sene sonra her aile %5 faiziyle 210 Ada Lirası getirmek zorunda. Yani 5 aileden toplanacak 210 Ada Lirasının yıl sonunda 1050 Ada Lirası olarak (210×5) geri iade edilmesi gerekiyor. Soru şu: Bankacının dağıttığı toplamda sadece 1000 Ada Lirası olduğuna göre 50 Ada Liralık fark nereden bulunacak? Yani, adada dolaşan 1000 AL para miktarının üstünde (1050 AL) bir para piyasadan toplanma durumunda. Halbuki adada parayı basma yetkisi sadece bu adamda. Ortada olmayan bu para nasıl temin edilip geri ödenecek? Bu, 50 Ada Liralık kısım ödeme taahhüdünde bulunan ailelerden çıkmak zorunda. Kurulan bu sistem Borca Dayalı Para Sistemi olarak isimlendirilip ülkelerdeki para sisteminin temelini oluşturmaktadır. Bu sistemde servet mütemadiyen parayı borca dayalı olarak üretenlere yani bankacılara doğru akmaktadır. Parayı ülkelerde devlet kendisi basıyor zannediyorsanız yanılıyorsunuz. Parayı ölçü aracı olarak koruma sorumluluğundaki devletler parayı kendileri basmamaktadırlar. Merkez Bankaları ortaklarını bankacıların oluşturduğu özel ve özerk kuruluşlardır. Devlete para lazım olduğunda gider buralardan kredi alır. Karşılığında devlet ödeme taahhüdü olan tahviller vererek. Aynen sizin bankadan kredi çektiğinizde imzaladığınız ödeme taahhüdü niteliğindeki belgelerdir bunlar. Koca devletin bankadan borç alma zorunda olması garip gelse de gerçek bu. Borca dayalı para sisteminde ortaya yeni para sürülürken yeni borçlandırmalar oluşturulmaktadır. Yani yeni para üretmek için yeni borç gerekiyor. Her üretilen yeni para için ortaya çıkan artı faizin hiçbir şekilde para karşılığı yoktur. Çünkü para üretilmekte ama faizi üretilmemektedir. Tıpkı adadaki 50 ada lirası gibi… Peki bu 50 lira nasıl karşılanmaktadır? Hikâyeye devam edelim. İlk Kriz Bir sene dolup da geri ödemeler yapılmaya başlandığında ailelerden birisi 50 Ada Lirası olan borcu bir türlü denkleştiremiyor (bilin bakalım neden?). Bankacı çok iyi niyetli birisi (!). Bu aile ekili tarlalardaki birinin buğdayını 50 Ada Lirası karşılığı bankacıya verince iş tatlıya bağlanıyor. Bankacının artık elinde 1000 Ada Lirası artı 50 Ada Lirası değerinde buğday bulunmakta. Bankacı elindeki 50 Ada Lirası tutarındaki mahsule karşılık 50 ilave Ada Lirası basıyor. Ürünü de aileye 50 Ada Lirası karşılığı geri satıyor. İkinci Sene Artık bankacıda 1050 Ada Lirası var. Bu 50’lik fark ailenin birisinin servetinden alınarak bankacının servetine eklenmiş durumdadır. Bankacı adadakilere sevindirici (!) bir haber veriyor. Artık her aileye 210 Ada Parası verebileceğini söylüyor. Her aile bu kez 210 Ada Lirası alabiliyor. Elbette sene sonunda %5 faiziyle ödemek üzere. Ancak sorun şu. Para borca dayalı üretildiği için adada mevcut 1050 AL’nın sene sonunda %5 faizle toplamda 1102,5 AL olarak geri dönmesi gerekiyor. Bu sefer adada mevcut parayla yıl sonunda bankacıya ödenmesi gereken fark 52.5 AL (1050-1102.5) oluyor. Yani ikinci yıl sonunda mutlaka birilerinden bankacıya geçecek 52.5 AL tutarındaki bir servet söz konusu. Öte yandan mutlaka birilerinin kaybedecek olması nedeniyle ortaya çıkan rekabet sonucu adada sürekli yeni şeyler üretilmeye ve tüketim artmaya başlıyor. İnsanlar daha çok paraya ihtiyaç duyuyor. Öte yandan evlenmeler nedeniyle adadaki aile sayıları da artıyor. İkinci Senenin Sonu Beklenen oluyor. 52.5 AL tutarındaki serveti ödeyemeyen iki aile bankacı tarafından kabul edilebilecek bir ürünü olmadığından evlerini teminat göstererek bankacıdan 52.5 AL ilave kredi alıyorlar. Bazıları problemin kullanımdaki paranın azlığından kaynaklandığını zannediyor. Bankacıya daha çok paraya ihtiyaç olduğu anlatılıyor. Artık bankacı planın en dehşetli kısmını uygulayabileceğini anlıyor. Diyor ki “eğer isterseniz artık altın karşılığı olmasına gerek kalmadan yeni para üretelim”. Kabul edilince adadakilere de kazanma fırsatı vereceğini belirtince diğerleri nasıl diye soruyorlar? Adadaki ilk modern banka Bankacı “Parasını biriktirenler dilerse bankada değerlendirip %2 faiz geliri elde edebilirler.” diyor. Böylece 5000 AL daha piyasaya sürülüyor. Ayrıca “Dileyen karşılığında varlıklarını teminat gösterip dilediği kadar borç alabilir” diyor. Bu arada sistem gereği piyasada mevcut olmayan 52.5 AL’lık evi servetine katan bankacı bunu başka bir aileye satıyor. Karşılığında 52.5 AL’lık ilave para basıyor. Böylece ikinci sene sonunda ortaya sürülen 5000 AL artı parayla toplam 1102.5 para olmak üzere 6102.5 liralık bir miktar oluşuyor. Planın en önemli kısmı devreye giriyor. Artık çoğalan aile sayısı, insanların dilediği zaman gelip para yatırabileceği (%2’lik faiz almak ta var işin ucunda), isteyenlerin de istendiği zaman borç para alabileceği bir yapı var. Adada Fraksiyonel Rezerv Sistemi (Kısmi rezerv bankacılığı) Kuruluyor Bankacı şunu çok iyi bilmektedir. Mevduat sahipleri bankada tuttuğu paraların çok az bir kısmını gelip AYNI ANDA istemektedir. Bu oran dünyada ortalama %10 civarındadır. Yani ada halkından %10’u aynı anda gelip paralarını isteyeceği için eğer kasasında 1000 Ada Lirası varsa bunun sadece 100 lirasını tutup 900 lirasını tekrar tekrar borç verip faiz işletebilir. Bankacı toplam para miktarı 6102.5 olduğu için %10’u olan 610.25 lirayı tutarak defalarca borç vermek suretiyle 61025 lira varmış gibi faiz geliri elde etmektedir (eldeki 610,25+ 5492,25+ 4943,025+ 4448,72+ 4003,85+…=61025). Sanırız bu, dünyada hemen her ülkede onca giderlerine rağmen en karlı kuruluşların neden bankalar olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla bankacının en karlı yılı olarak bu yıl 3051,25 liraya kadar faiz geliri elde edecektir. Kendisi ana paranın 10 katı kadar parası varmış gibi faiz elde ederken hesap sahiplerine ise sadece 6102,5’un %2’si civarında faiz verdiğinde 122,05 lira ödeme yapacaktır. Yani kasasındaki 6102.5 AL’na karşılık 2929.2 AL gelir. Bu sene daha karlı yılların başıdır. Her sene sistem kendini büyüterek devam edecektir. Bankacı Fraksiyonel Rezerv sisteminin daha ilk yılında piyasaya sürdüğü 6102.5 AL karşılığında 2929.2 AL faiz geliri elde etmiştir. O yıl insanların 2929.2 AL tutarındaki serveti bankacıya eklenmiştir. Bu nasıl bir sistem? Bu sistem kendini eksponansiyel olarak büyütmektedir. Diyelim ki 2000 yıl önce birisi bu sistemde bir kuruma %5 faiz üzerinden 1 kuruş borç verseydi 15. yılda 2.08 kuruş, 30. yılda 4.32 kuruş,1450 yıl sonra 4.809.556.747.171.530.000.000.000.000.000 kuruş (yani tümü altından oluşan bir dünya) ve 2000 yıl sonra 23.911.022.046.136.200.000.000.000.000.000.000.000.000 TL geri borç ödenmesi gerekirdi. Bu da tümüyle altından oluşan 250’den fazla dünya demektir. Borç, faiz yüzdesine bağlı olarak belli sürelerde katlanıyor. Basit olarak (70/faiz yüzdesi) formülü ile borcun yaklaşık kaç yılda katlandığı bulunabilir. Örneğin %5 faiz yüzdesi ile her 14 yıldan sonra (70/5) borç ikiye katlanacaktır. Paranın Zaman Değeri Paranın zaman değeri “de fakto” olarak ekonomi kitaplarında anlatılır. Ekonomistler için neredeyse kutsal metinler gibidir. Örneğin, Mühendislik Fakültelerinde okutulan Mühendislik Ekonomisi gibi derslerde de koca dönemin hemen hemen tümü bu kavram üzerine kuruludur. Ancak ne hikmetse paranın nasıl üretildiğine dair pek ders bulamazsınız. Paranın zaman değerinin kaynağı ise borca dayalı para sisteminin işleyişidir. Paranın zaman değerinde en önemli faktör ise faizdir. Bu sistem zaten faiz üzerine müesses bir sistemdir. Ne hikmetse paranın zamanla değeri hiç azalmaz hep artar. Nedeni de içindeki faizdir. Paranın zaman değerinin adalete uymadığını ya da ölçüyü bozduğunu söyleyemezsiniz ve sorgulayamazsınız. Dedik ya onlar adeta kutsaldır. Öylece kabul etmelisiniz. Halbuki paranın zaman değeri parayı ölçü olmaktan çıkaran en önemli kavramdır. Ölçü Olarak Para Bu sistemin en önemli problemi parayı ölçü olmaktan çıkarmasıdır. Altın çamura düşmekle değerinden kaybetmez demişler. Para bir ölçü olması gerekirken bu sistemde zamana bağlı olarak sürekli değer kaybeder ve ölçü olmaktan çıkar. Dolarla altını karşılaştırdığımızda konu daha iyi anlaşılacaktır. 1971 yılında 1 ons altının fiyatı 35 ABD Dolarıydı. Ağustos 2011 itibariyle 1 ons altın 1800 ABD dolarını aşmıştır. Yukarıdaki bileşik faiz formülüne göre yıllık %5.8 ortalama faizle, 1943 yılından 2011’e kadar geçen 68 yılda altının değer değişimini hesapladığımızda 1618 dolar gibi bir rakam çıkıyor. Altının değeri artıyor deniyor. Hayır, aslında altının değeri artmıyor. Hatta az da olsa bir miktar düştüğü söylenebilir. Zira altını çıkarmak için gerekli insan gücü ve süreçler belli. Gelişen teknolojiler nedeniyle altın çıkarmak daha kolay hale gelmiştir. Ancak borca dayalı para sistemi nedeniyle para altının karşısında sürekli değer kaybediyor. Kısaca, altın değerlenmiyor paranın altın karşısında değeri düşüyor. Parayı ölçü olarak kıyaslama Bildiğiniz gibi metre de para gibi bir ölçü birimi. Diyelim ki 2 metre kumaş aldınız. Dünyanın neresine giderseniz gidin uzunluğu aynıdır. Hatta 10 sene sonra ölçseniz eğer boyu değişiyorsa sizin kumaşınızda sorun vardır derler. Oysa para öyle mi? Eski bir Amerikan kovboy filmini seyredin. Orada günün maaşlarını, mal ve hizmetlerin bedellerini karşılaştırın. Ne kadar komik kalacak günümüz parasıyla. Halbuki o zamanki altın miktarıyla karşılaştırsanız bir ev ya da at almak için sarf edilen altının bugünkünden fazlaca farkı olmadığını görebilirsiniz. Para sisteminin paraya ettiği zulüm metreye yansıtılınca anlaşılacaktır. Diyelim ki elinizde değişik bir malzemeden yapılmış 1 metre uzunluğunda bir mezureniz var. Malzeme nedeniyle bu mezure her sene ilk boyuna nispetle %5 büzülüp kısalıyor. 14 sene sonra bu mezurenin diğer gerçek bir metreye göre boyu yaklaşık 0.5 metre olacaktır. Siz bu metreyle ilk örnekteki 2 metrelik kumaşı ölçerseniz kumaşın boyunu kaç metre bulursunuz? Cevabı yaklaşık 4 metre. Aslında kumaşın boyunda değişme yok. Zaman sizin mezuredeki metre ölçünüzü aşındırmıştır. Aynen borca dayalı sistemin parayı aşındırdığı gibi… Adada çöküşün başlangıcı Aradan sadece 40 senenin üzerinde zaman geçmiştir. Adada artık küçük bir medeniyet kurulmuştur. Faytonlarla ulaşım sağlanmaya başlamışlardır. Okullar, hastaneler başta olmak üzere pek çok yapı bina edilmiştir. Ancak adada bir şeylerin yolunda gitmediğinin herkes farkındadır. Para sürekli değer kaybetmekte insanlar canla başla çalışmalarına rağmen sürekli borç içinde yüzmektedirler. Eski mutluluklarını kaybetmişlerdir. Bereket adasından eser kalmamıştır. Yaşlılar gençlere memleketlerindeki enflasyon dedikleri şeyin burada da olduğunu anlatmaktadırlar. Ama nerede yanlış yapıldığını izah edebilen yoktur. Bu sistemin can damarı ve en önemli kontrol aracı olan faiz oranları adeta açma kapama düğmesi gibidir. O yüzden sistemi sürdürmek için faizler sürekli indirilir çıkarılır. Sistem kendi kendini yediği için de sürekli para basılır: elbette her kuruşu borca dayalı olarak. Durum gittikçe kötüleşmektedir sürekli kriz krizi kovalamaktadır. Dünyamızın da bu adada olup bitenden farkı yok. Borca dayalı para sistemi artık son zamanlarını yaşamakta. Pek çok ülke, kuruluş ve kişiler çeşitli gayelerle yerine konulacak para sisteminin arayışında. Her çöküş aslında bir fırsattır. Paranın yeniden sadece ölçü aracı işlevini kazanabilmesi için insanlığın önünde önemli bir fırsat var. İnsanlık olarak uyanık olmazsak adaya gelen kötü niyetliler her zaman olacak ve insanlığın ölçüsünü çalarak menfaat sağlamaya çalışacaktır. Kaynak: http://drcetiner.org/ekonomi/issiz-ada-hikayesi.html1 puan
-
bildiğim kadarıyla oyem deniyor üzerinde marka yazmıyor şikayet konusuna gelince çok şükür bi şikayetim yok tam aksine çok memnunum özellikle ses konusunda çok harika bide arabaya gerçekten yakışıyor pioneer ler gibi sırıtmıyor gayet memnunum yani1 puan
-
Elde edilmesi hiç de kolay olamayan kutlanmayı hak eden bir tüketim değeri, fabrika ortalama değerinin altında (6.09), ancak şehirdışı değerinin biraz üstünde (4.8), ama ona ulaşmak da pratik olarak imkansız. üstelik 100 km/h civarında gitmenize rağmen 93 gibi bir ort. hız yakalamışsınız, bu da trafik azlığına işaret ediyor. Kış lastiği olması dezavantaj, ancak 205 olması bunu telafi etmiş görünüyor. İyi ve bilinçli bir sürücünün araçtaki ekonomi potansiyelini kullanabileceğinin en gerçek ve somut kanıtı. Başlık açılması iyi olmuş, referans olarak durur. Darısı başıma diyeceğim ama açıkcası ben bu kadar sakin ve sabırlı gidebileceğimi hiç düşünmüyorum. E turboda da basınca haliyle tüketim yükseliyor. Tekrar tebrikler, devamını dileriz.1 puan
-
1 puan
-
Maşallah diyor, bu değerleri biz, diğer Focus 3 kullanıcılarının da yakalamasını diliyoruz :D Gerçekten bravo. :claps:1 puan
This leaderboard is set to Istanbul/GMT+03:00
Focus Club Türkiye
Bu sitenin işleticisi, bu sitede yer alan bilgi, yazı ve makalelerin doğrudan veya dolaylı olarak kullanılmasından dolayı oluşacak zararlardan sorumlu tutulamaz. Kaynak gösterme kuralına uymak şartıyla, bu sitede yer alan yazı ve makalelerin belirli bir kısmına atıf yapılmasına, link verilmesine izin verilmektedir. Kaynak (canlı link) gösterilmeden yapılan alıntılara ise izin verilmemektedir. Sitemiz, hukuka, yasalara, telif haklarına ve kişilik haklarına saygılı olmayı amaç edinmiştir.