Jump to content
2019 Temmuz ve 2023 Mart arası tüm içerik ve üyelikler silinmiştir. Lütfen yeniden kayıt yapınız ×

Liderlik Tablosu

Popüler İçerikler

29-04-2014 tarihinde, tüm alanlarda en yüksek itibara sahip içerik gösteriliyor

  1. Başlıktan da anlaşıldığı gibi yeni araç sahiplerinin eğilimlerini inceleyeceğiz bu başlıkta Beyaz renk satışları artık siyahı geçmiş durumda, kahve ve turuncu ise en hızlı artan diğer renkler. Güneşli yani sıcak ülkelerdeki kullanıcılar sunroof almamaya çalıştı Avrupa'nın yakıt tercihi benzinli motor oldu, en fazla tercih Rusya'da; dizel motor ise en fazla Türkiye'de tercih edildi. 10 kullanıcının 8'i manuel vites tercih etmiş en yüksek tercih yapanlar ise Hollanda ve İrlanda. Bu trend'ler, Avrupa genelinde sürücülerin satın alma alışkanlıkları hakkında fikir veriyor, bölgesel eğilimler ve şaşırtıcı ulusal farklılıkları gösteriyor. İlgili Trend Videosu Detaylar İspanya (%5), İtalya (%3) ve Yunanistan (%2) sıcacık olmasına rağmen en az sunroof alan ülkeler oldu. En fazla ise Norveç (%15) devamında Fransa (%11) ve Almanya (%10) Otomatik klima ise En fazla Norveç'de (%80) tercih edildi bunu Belçika %77 ve Hollanda %71 ile takip etti. Manuel klima da ise Türkiye'de %96 ile zirvede onu %92 ile İspanya takip etti. Yukardaki sonuçlar biraz şaşırtıcı değil mi Sıcak ülkelerde manuel klima tercih edilmesi.. Şaşırtıcı olmayan şey ise koltuk ısıtma tercihinde yaşandı İskandinav sürücülerin %99'u bu özelliği satın aldı. (İsveç, Norveç ve Finlandiya) En az ise Türkiye (%1), Yunanistan (%2) ve İspanya (%3) tercih edildi. Sigara Donanımı yani çakmaklık vb gibi içeriğini bilmiyorum bunu en fazla tercih eden ülkeler Yunanistan (%73), İspanya (% 53) ve Romanya (%35). Renk olarak kullanıcıların %23'ü beyaz, %20'si siyah ve %17'si gri rengi tercih etti. Beyaz rengi tercih eden en yüksek ülke ise Türkiye oldu kullanıcıların %55'i beyaz araç aldı. İngilizler kırmızıyı, Romanyalılar maviyi ve Norveçliler kahve rengi tercih etmiş daha fazla olarak. Wagon karoser ile tercih edilebilen Focus ve Mondeo da bunun seçimi şu şekilde oldu Danimarka (%86), Hollanda (%79) ve Hollanda (%78) 5K tercihinde ise ilk üç; Yunanistan (%95), İspanya (%87) ve İngiltere (%83) Avrupanın tamamına bakarsak ise %50'si Hatchback'i , %35'i SW'u ve %15'i Sedan'ı tercih etmiş. Türkiye yine sedanda en üstte yer alıyor kullanıcların %84'ü sedan karoser seçti.Bunu Rusya %44 , Romanya %42 ile takip etti. Güvenlik ve teknoloji olarak ise Almanlar en fazla tercih eden ülke oluyor (%63 ile) Alman kullanıcılarının %74 araçlarında Aktif Şehiriçi Güvenlik Sistemini tercih etmiş. Bunu takip edenler Belçika %36, İsviçre %34 İsviçre %63 Portekiz %53 Avusturya %50 oranlar Otomatik Park sistemini araçlarında tercih etmiş. Sürücü destek paketlerini ise (şerit takip vb) en fazla İsviçre (%20), Hollanda (%19) ve Almanya (%14) tercih etti. Peki neden Norveç yüzde 26 ile listenin başında, küçük otoyol ağları olmasına rağmen ?? Hollanda (%85) ise Hız sabitleme'yi en çok satın alan ülke olmuş, Finlandiya %78 ve Norveç %74 ile takip ediyor ve Hollandalı müşterilerin KUGA alanlarının %94'ü ayak ile bagaj açma özelliğini araçlarında tercih etti. Kullanıcıların %99'u benzin veya dizel yakıtlı araçları tercih ederken sadece %1'i alternatif yakıt seçeneğini tercih etti. %58'i benzinli araç kalanı dizel. Benzinlide tercih sıralaması; Rusya (%97),Çek (%80) ve Finlandiya (%80) Dizelde tercih sıralaması; Türkiye (%64), İtalya (%63) ve Portekiz (%61) Kullanıcıların %85'i manuel vitesi seçmiş. Sıralaması; Hollanda (%96), Yunanistan (%95) ve Polonya (%95) En fazla Rusya'dan otomatik araç tercihi gelmiş onunda oranı hala manuel'e göre düşük; %48. Bu trendler Avrupa'nın 22 ülkesinden elde edilen veriler ile sağlanmıştır. Bu arada mevcut Fiesta da 11,400 adet varyasyon ile insanlar istedikleri aracı alabilmektedir.
    10 puan
  2. Biraz önce aracı teslim aldım. Baskıda bir parça kırılmış. Tam teknik terimleri bilemiyorum ama baskıda yayla ilgili bir parça kırılmış. Garantiden baskı değişmiş. Balata bitmemiş.
    6 puan
  3. Bu vatandaşın tercihi değil Otosanın ayıbı. Style donanım ve trendX de dig klimalı olmalıydı
    5 puan
  4. Ozan Karsavuran dostumuza çok çok teşekkürler hill holder, otomatik kilit, lastik basınç ve DRL ışıkları aktive ettim. Sorunsuz çalışıyor. DRL aktif hale gelince kontağı açınca farlar yanıyor, anahtarı çıkarınca ışıklar sönüyor. lastik basınç sistemine gelince, sanırım kalibrasyon için direksiyondan ayar yapmak gerekiyor. ayarlar sonra sürücü destek, lastik basınç kısmına gelip ortadaki düğmeye uzun süre basılı tıutup lastik basınç ayarını kaydetmek lazım. hilholder özelliği de yine ayarlar kısmından deaktive veya aktive edilebiliyor.
    2 puan
  5. Geçmiş olsun.Aynı durum benim aracımın başına da gelmişti.Hemde harfi harfine aynı durum.Servis diretti ben direttim derken sorunu Otosan'a taşıdım.Neyse söktüler baktılar baskı kırılmış ve balata sağlam dediler.Baskının garantiden değişeceğini ama balatanın değişmeyeceğini bildirdiler.Ben yine direttim baskı-balata set olarak değişti.Keşke sende diretseydin,sonuçta debriyaj seti adı üzerinde bir set ve bütün olarak değişmesi gerek.
    2 puan
  6. Aslında açık söyleyim, benim aldığım zaman da hakikaten üst donanımla arasında 2-3 bin fark vardı ama bu kezde üst donanıma çıktığında altta olan özellikler yok oluyordu, velhasıl kendime en uygun olanını tercih etmek durumunda kaldım.
    2 puan
  7. gelişmeleri yazmayı unutmuşum ayarı murat abi sağolsun çiçek gibi yaptı. şuan yürüyüşü çok çok iyi maşallah. 320d le denemem oldu 190 a kadar yetişemiyor. daha fazla denemedim zaten. fakat şuan acil bronz baskı balata lazım bitmiş durumda boost girince 3 ve 4. viteslerde devir 3 binden sonra fena halde kaçırıyor. baskı balatadan sonra dyno sonuçlarını paylaşırım ortalama 180-190 hp olduğunu düşünüyorum.
    2 puan
  8. arkadaşlar ben de Doğan dan gördüm ve çin den sipariş verdim.gelidi ve yapıştırdım.Size bir hatırlatma.Siparişleri verirken kaç kişi tarafından sipariş verildiğini kontrol edin bir de çok ucuz ürün sipariş vermeyin.Benim gibi 3M bant ararsınız.Bant demişken 3M tamamdır. Şimdi benim fotolar
    1 puan
  9. Bu başlığımızdaki test konuğumuz Ford Grand C-Max. Genel olarak sürüş özelliklerini içerir. Nedir bu Grand serisi ? Neden buna ihtiyaç duyarsınız ? Biliyorsunuz ki güncel C-Max, Focus MK3 ile aynı platform'a sahip, ama grand serisini hem aks olarak hem uzunluk olarak oldukça farklı yani bu aracın sadece boyu uzamış gibi düşünmemeniz gerekiyor, kendisi Kuga'dan daha uzun, neredeyse Mondeo ile aynı aks mesafesine sahip. Haliyle 3. sıra koltuğa yer verebilmesi daha kolay durumda ve bu sebeple bol nüfuslu aileleri hedefliyor. Test Aracı: 10 bin km'de, 1.6 tdci 115 ps güce sahip 6 ileri manuel vites bulunmakta. Continental marka lastikler mevcut. 215/55 R16 Teknik olarak bu araç 1504 kg ağırlığa sahip, fabrika tüketim değerleri 5,8 - 4,4 - 4,9 lt İç Mekan Hem ön hem arka sıra geniş, baş ve diz mesafelerinde sorun bulunmuyor. Bu tür araçların en önemli noktası bana göre eşya gözleri Grand C-max bu konuda başarılı diyebiliriz ama bence daha fazlasını da sunabilirdi, şöyle ki; kapı cepleri çok geniş gayet yeterli konsol ortasında bardaklık yerleri de var ama daha farklı derin göz bulunmuyor yani içeceğiniz yanına bir paket koyacak yer yok. Teyp üzerinde ve kol dayama içinde yerler var ama bence bardaklık etrafında biraz daha olabilirdi buna ihtiyaç duydum çünkü. Çocuk izleme aynası, gözlük haznesi ve ruhsat vb gözleri tavan bölümünde yer alıyor. Kalite olarak sınıfına göre sorunsuz denilebilir, arka kapı üstleri focus gibi sert plastik içeriyor. Ses Aracı 10bin km'de teslim aldım 900 km kullandım. İçinde tek tıkırtı duymadım inanır mısınız bilemiyorum ama içi ev gibi, motor sesi de kesinlikle yok denecek kadar az var. Fakat bu iyi yönlerinin yanında uzun yol için yol sesi daha iyi olmasını bekliyorsunuz çünkü başka ses bulunmuyor, rüzgar sesi ise 120km/h itibarı ile kesinlikle rahatsız etmeyecek şekilde içeri gelmeye başlıyor. Konfor Tek kelime ile kusursuz denilebilecek düzeyde hem lastikler hem amortisör sessiz çalışıyor sadece çok sert kasislerde gürültü yapabiliyor geri kalan herşeyde çok iyi. Yola tok şekilde oturuyor darbeyi iyi emiyor. Zaten aracın içinde tıkırtı vb olmamasının sebebi de aracın karoserinde darbelerin hissedilmesinin az olmasıdır. Ne kadar sert araç o kadar tıkırtı cızırtı duyarsınız genel olarak Uzun yol sonunda yorulmadığımı da eklemek isterim, tabi c.c. etkisi de var Motor & Sürüş & Tüketim 115ps tdci motoru S40'dan sonra ilk kez bu kadar uzun soluklu kullandım. Bu ağırlık ve aerodinamiye sahip araca rağmen 2000dd sonrası gayet iyi, yeterli seviyede hızlanıyor. Hızını aldıktan sonra da yolda bırakmayacak düzeyde hızlanabiliyor. Mondeo ile bu motorun kesinlikle kabul edilebilir olduğunu söylemem gerekiyor hem ekonomi olarak hem gidiş olarak. Ters açılı virajlarda tvc, sert müdehalelerde esp görevini çok iyi yapıyor, neredeyse iz kaybetmemiş gibi yolunu sürdürebiliyor araç. Sürüş olarak aracın dez avantajı ise yanal rüzgardan çok etkilenmesi, dikkatli olmanız gerekiyor.Bunun dışında bu araca pek eksi alacak yeri yok. Çok rahat yüksek hızlara çıkabiliyor ve kesinlikle güven verebiliyor. Tüketim olarak ise şaşırtılacak düzeyde ekonomik olduğunu gördüm aynı güzergahı Fiesta 75 ps tdci ile 100km'de 1 lt bile fazla tüketmeden yol aldı hemde daha hızlı şekilde fakat şunu da unutmayım güç/ağırlık dengesi olarak fiesta biraz önde olsa da düşük beygirli araçlar ile yüksek hızlara çıkınca tüketim değeri normal seyre göre 2 kat bile fazla olabiliyor. Kıyaslama adil olmasa da çok fark olmaması tüketimde iyi olduğunu gösteriyor. Ortalama 120 km/h hız ile sürüldü yol bilgisayarı 110 civarı hesapladı. Tüketim 5.3-5.4 arası değişti eğer hız 100 km/h altında kalırsa 5.0'dan az tüketmek oldukça mümkün özetle bu araç ile 1000 km uzun yol yapmak çok kolay ve konforlu! Güvenlik Tüm koltuklarda emniyet kemeri uyarı sistemi mevcut. Arka kapılar bir düğme ile içeriden açılması engellenebiliyor. Ayrıca kayar kapıların açılması ve kapatılması basit değil ve güvenlik için oldukça detaylı. Çocukların gerçekten düşünüldüğünü anlayabiliyoruz. Esp ve Tvc işini iyi yapıyor Bazı diğer detaylar Park sensörleri aracın olmazsa olmazı diyebilirim ve eklemek istiyorum otomatik park'ı efektif olarak 2 defa süper şekilde kullandım Çokca memnun kaldım, garip şekilde (çaprazdan gelip tarattım) denememe rağmen. Sync ile çok kolay şekilde araç içinde müzik dinleyip telefon ile görüştüm. Gerçekten sony'nin kontrolü yani teyp kontrolü oldukça karışık ve zorlu. Aşina olmama rağmen ekrana bakmadan iş yapamadım. Direksiyon kumandalarının makyajlı focus vb araçlarda değişmesinin %100 doğru olduğunu tekrar anlamış oldum hem yön tuşlarının üst kısmının zor basılması hemde hız kontrol ünitesindeki tuşların hakimiyeti zor en azından alışana kadar. Sadece Can/res tuşu mükemmel olmuş diyebilirim aracı uzun yolda sadece bununla idare edebiliyordum. (Gazı kes ve gazı ver gibi) Yol bilgisayarı, detayları göstermesine rağmen; orta konsol ile farklı olmasının da katkısı ile komik durmakta. Derhal düşünenlerin değiştirmesi gereken şeylerden. Arka koltuk düzeni değişik şekillerde kombin edilebilmesi ve 2.sıra sırtlığının eğiminin düzenlenebilir olması 3.sıra için artı olmuş. Arka kapıların kayar kapı olması da özellikle dar garajlar ve park alanları için bulunmaz nimet Grand C-Max Dış İç Mekan Tüketim %90 Şehirler Arası %10 Ş.içi kullanım'a sahip. Yaprakların tamamını yakmak pek zor olmadı. Ortalama CC ile 120 km/h ile yol alındı.Zaman zaman 130 ve 110'da oldu. Bu tüketim değeri A noktasından B noktasına ve B noktasından A noktasına gidilerek hesaplanmıştır. Gelecek test başlıklarında görüşmek üzere...
    1 puan
  10. Sonuç çıkarmaya ben karışmıyorum Satan-Alan arasına girmiyim
    1 puan
  11. Abi lafim size degil ama ne cok ozellik arar olduk sogutuculu torido olsa ne olmasa ne ya da ornegin otomatik park veya start stop. Yani dune kadar klimasiz abs siz airbagsiz araclara bindik yillarca simdi esp li klimali abs li araci begenmiyoruz
    1 puan
  12. Geçmiş olsun tekrardan. Garantiden değişmeside iyi olmuş.
    1 puan
  13. bugün elm kablom geldi ve hemen işe koyuldum. öncelikle kabloyu bilgisayara taktığımda sürücüsünü kendisi buldu. sonra proramı indirdim. kapı kilit ve hill holder değişiklikleri yaptıktan sonra önce abs initialize ecu sonra write bcm yaptım.arabayı çalıştırdıktan sonra el freni ve abs uyarı işaretlerinin sürekli açık olduğunu gördüm. test için yola çıktığımda kapı kilitlemenin aktiflendiğini fakat hiil holder in devreye girmediğini gördüm. tekrar kabloyu taktım hiçbirşeyi değiştirmeden bu kez sırayı değiştirdim yani önce write bcm sonra abs den initilize ecu yaptım. arabayı tekrar çalıştırdığımda uyarı işaretleri sönmüştü. test için yola çıktığımda da hem kapı kilidi hem de hill holder çalışıyordu. araç gösterge ekranına da yokuş yardımı diye yeni bir seçenek geldi bize bu konuda yardımcı olan Ozan Karsavuran arkadaşımıza çok çok teşekkür ederim. zira detaylı anlatımı olmasaydı böyle birşeye girişmeye cesaret etmezdim heralde.
    1 puan
  14. Tork seni yanıltır. O kadar güç alman zor. 150 al yeter zaten. Abartmaya gerek yok.
    1 puan
  15. Beyaz iyidir, özellikle 4-5 sene siyah araba kullandıktan sonra Son dönemde otosanın kullanıcıya sunduğu alternatifler konusunda iyiye gittiğini düşünüyorum. En azından eskiye göre artık kullanıcıya daha çok alternatif sunuluyor. Tabi Avrupadaki gibi bir konfigüratörden seçebilsek bir çok şeyi daha iyi olurdu. Sanırım bunun neden, henüz yeterli miktarda satış rakamına ulaşılamıyor.. Artık var Tabi opsiyonel değildi, otosan sigara paketsiz araba ithal etmeye başlamadı. Ben baktım avrupadaki c-max'larda hep bu kapak var, çakmak yok. Ben de üşenmedim amerikalardan getirttim, çakmağı servise söktürttüm. Resim benim arabadan Çakmağı ve küllüğü de eve attım..
    1 puan
  16. şanzıman indirip 50-60 tl işçilik alıcak usta varsa ellerinden öpmek lazım... 200 baskı balata 175 orj bilye 125 işçilik diye aklımda kalmış fiyatlar.
    1 puan
  17. Sonunda ülkemde de insanlar1. Beyazın şık ve zarif olduğunu 2. Daha az ısındığını 3. Daha az kir ve çizik gösterdiğini, yani kozmetik dayanıklılığının daha yüksek olduğunu 4. Boya bakım ve onarımının daha kolay olduğunu fark ettiler. Bizde 3 ve 4.maddeler daha önemli seçim kriteridir bence. Çok normal değil mi?Tepenizde boza pişiren bir güneş varken kaç kişi üstü açık kullanır? Ben 10 yılda 10 kere açmadım. Buna karşılık kuzey ülkeleri güneş açlığında, bulutlu havanın ışığının bile araba içine dolması ruhlarını okşuyor. Ancak diğer önemli bir etken de maliyet, sıcak ülkeler göreceli fakir ülkeler. Yakıt fiyatlarından kaynaklanmakla beraber son zamlarla beraber alışkanlık yönü ağır basıyor. Yine de kullanması her zaman keyifli olmasa da göreceli düşük işletme maliyeti ve yine göreceli düşük değer kaybı ile ekonomi öncelikli düşünenlerin tercihi. Otomatik viteslere güven hala oluşmadı alt sınıflarda, bu tüketici tercihlerine de kısmen yansıyor, VW istisna olsa bile ilginç bir şekilde.Ayrıca yüksek bakım/onarım masrafı ve anlayan usta sayısı azlığı da ürkütüyor. Alırken maliyeti yükseltiyor, herkes konforu için bu ekstra maliyeti üstlenmeye hazır değil, hele ki pahalı başka donanımlarla pakete sokulduğunda; arızaya yatkınlık göreceli yüksek, onarımları daha zahmetli olabilir.Hedef kitlede filoların çokluğu da önemli bir etken. Türkiye'de %100, çakmaksız araba mı var?Ama bu satıcı tercihi, birebir kullanıcı tercihi ile örtüşür mü bilemedim.
    1 puan
  18. Size sorunun cevabini yazayim,su semsiye yaprak yaylari ozelligini yitirip ayirmiyor,balataniz bitmemistir %90 olasilikla,kesinlikle garanti degisimi icin bastirin.
    1 puan
  19. Forum kullanıcısı alanların yüzde kaçı ? bunu konuşalım ve sorulacak soru yukarda ki değil bu donanımların sunulması olur. Ben her zaman titanium altını almayın diyen birisiyim kimseyi savunduğum yok. Siz göremiyorsunuz geniş olarak kusura bakmayın. Eleştirmek yerine anlamaya çalışmak lazım Yani titanium iç kalitesine sahip olmayıp otomatik klima sunan kaç ülke var, buna bakmak lazım Otosan demeden önce yani eklenmesi mi o donanımın satılması mı soru bu olmalıdır Style ile titanium arası 2 bin tl bile olmadığı vakitleri bile gördük adamlar yine onu almayı tercih etti sebebi fiyat. Net bu . Deşmenin anlamı yok
    1 puan
  20. Kızıyor olsakta Otosan iyi sattığı araçları getiriyor. Örneğin HB seviyorum ben veya 180lik EB leri seviyoruz forum olarak. Ama siz onu birde satıcılara sorun. Adam satamıyor aracı, aylarca stokta kalıyor. Yani genel tercihleri bizim tekil bireyler olarak görme ve anlama ihtimalimiz az. Satıcı karşısına oturan kırk çeşit insanın nasıl davrandığını, nasıl seçim yaptığını, fiyat,renk, donanım konusunda ne düşündüğünü bizden daha iyi daha iyi tahlil ediyor bence. Ha genel akım bizim zevk ve davranışlarımıza uymuyor. Ayrıca fazladan koydukları 1 dolarlık bir malzeme 500bin arabada 500bin dolar ediyor. Satabildikleri oranda minumum donanım, maksimum fiyat yapmaları sistemin doğal sonucu. Siz olsanız vatandaşa ucuza bol donanımlı araba verelim diye mi düşünürdünüz?
    1 puan
  21. geçmiş olsun,en zor durumdur yolda kalmak neyse ki çekici gelebilmiş,bu arada servisi ara sıra kontrol edin de sorunu size yıkmaya çalışmasınlar.anladığım kadar sorun vites kutusunda.
    1 puan
  22. balata bitişinin aniden gerçekleşeceğini tahmin etmiyorum. geçmiş olsun.
    1 puan
  23. Hazır konuya mesaj yazılmisken bende guncelleme yapayım. 150.000km'yi devirdik bu süre zarfında bir takım degisikliklerde oldu tabi.120.000 km civarlarında turbo,4 enjektor,egr ve turbo hortumlari degisti. 130.000 km`ye dogru katalizor tikandi ve dpf`nin gereksiz sivisi bitti. 140.000km civarida baski balata ve volant degisti. Bunlar disinda aracta herhangi bir degisen olmadi hatta ilk diskleri halen uzerinde servis`e her degisime gittigimde bunlar daha gider digerek kovuyorlar beni. Arac`in yuruyen aksamindan yada sagindan solundan hic ses gelmiyor. Direksiyon derisinde ve vites derisinde herhangi bir asinma yok Ilginctir ki koltuklarin derisinde catlama bile yok.(surucu koltugu dahil) Yakup`un konusunda olan klima kontrol panelinde ki tuslarda soyulma yok.Kisaca aracin icin de herhangi bir asinma yok. Arac`la ilgili tek aldigim onlem bakim araliklarini 10.000 km`ye cektim. 150.000 km`lik kullanici yorumuna gelirsek eger:Ilk sayfada yazdigim ufak tefek eksiklikler disinda son derece memmnun oldugum kullanmaktan zevk aldigim basarili bir orta sinif otomobil.
    1 puan
  24. Osman abi paçalığın faydası. O kadar yağmur yağdı araba kirlenmedi. Paçalıksız aynı focus a baktım garip ne hale gelmiş.
    1 puan
  25. 1 puan
  26. Faydalı ve güzel bir çalışma, elinize sağlık.
    1 puan
  27. Geçen hafta arasaydın yapardık. İstanbuldaydım. Intercooler ın giriş ve çıkışından ısı ölçümü yaparak sadece intercooler ın verimini ölçebilirsiniz. Ki, Emrenin arabasındaki intercooler ın verimi ölçmek biz sıradan fanilerin haddi değil. Zira o intercooler focus RS te standart gelen intercooler.
    1 puan
  28. Çok güzel bir anlatım olmuş,teşekkürler sayın adminim Çok beğendiğim ve imrenerek takip ettiğim bir araç. Büyük aileler için oldukça güzel bir seçenek. Özellikle kalite ve konforu sunarken bunu ekonomi ile birleştirebilmesi en önemli yanlarından biri. Her kesime hitap etmiyor özellikle sıfır alınacaksa ikinci eldeki değer kaybı göze alınmalı.
    1 puan
  29. Bende beğendim fiorino tipi araçlara rakip geldi ve onlardan çok daha kaliteli... Bu resim dikkatimi çekti çaktırmadan poz veriyor
    1 puan
  30. Yahu okudum zaten biliyorum. Hatalı olmuştur onlar. Bari ne la bende f3 mi var 200 bin mesaj okuyorum 10 bin de okunmasın
    1 puan
  31. Antifiriz nazı almanyasının Sovyetler Birliğini işgali sırasında tanklarının ve diğer zırhlı araçlarının donması ve bu yüzden savaşı kaybetmeleri üzerine Alman bilim adamları tarafından icat edilmiştir. Sovyetler Birliği ile olan Savaş kaybedildikden 2 ay sonra antifiriz icat edildiği için Hitler geç kalmış olan bu bilim adamlarını asarak idam ettirmiştir. Peki nedir bu antifiriz? ve nasıl çalışır? Arabamızın motoru arabayı yürütecek gücü sağlarken bir yandan da ısı üretir. Motor bloğu içinde devamlı dolaşan su ile motor soğutulur. Motordan aldığı ısı ile ısınan bu su da radyatörde havanın yardımıyla soğutulur. Kapalı bir çevrimde ve ideal ısı dengelerinde devamlı oluşan bu olayın farkına biz ancak, herhangi bir arıza durumunda soğutma olayı yetersiz kaldığında, radyatörden buharlar çıktığında, yani bilinen tabiri ile arabamız hararet yaptığında varırız. Kışın soğuk aylarında, hava sıcaklığı sıfırın altına düşünce, arabamız kapı önünde hareketsiz halde iken bu soğutma suyu da her su gibi donabilir. Donunca genişler ve yaptığı basınçla motor bloğunu çatlatabilir. Bu olayı önlemek için suyun içine, sıfırın çok altındaki derecelerde bile donmasına mani olacak ‘antifiriz’ dediğimiz sıvı ilave edilir. Motorun soğutma suyunun içine ne oranda antifiriz konulacağını, o bölgede olabilecek en düşük hava sıcaklığı belirler. O zaman şöyle düşünülebilir. Tam emniyetli olması bakımından, soğutma suyunun yerine niçin tamamen antifiriz doldurmuyoruz? Antifiriz oranı yüzde yüzü bulunca sıcaklık ne kadar düşerse düşsün maksimum korunma sağlanmış olmaz mı? Hayır, olmuyor. Mantıken ters gelebilir ama belirli orandan fazla konulan antifiriz bu sefer de tamamen ters tepki veriyor. Suya yüzde 50 oranında katılmış antifiriz -37 derecede donarken, antifirizin kendisi yani saf antifiriz -12 derecede donuyor.Ayrıca antifiriz kaynama sıcaklığını 130 lara çekiyor. "ama" hepsini antifiriz yaparsak saf antifiriz motoru soğutamıyor. Suyla karışabilen her şey onun sıfır derece olan donma noktasını düşürür. Yani donma derecesini düşürmek için suya toz şeker, şurup hatta aküdeki asit bile konulabilir. Hepsi de bir dereceye kadar aynı işlevi görür ancak hiçbiri diğer tehlikeli yan etkileri bakımından tavsiye edilmez. İlk otomobillerde şeker ve balın antifiriz olarak kullanılmaları denendi, sonraları ise alkolde karar kılındı. Ancak bu sefer de alkolün kaynama noktası düşük olduğundan motor sıcakken sorun çıkardı. O halde ideal antifirizin donmayı önlemesi ama aynı zamanda da suyun kaynamasına sebep olmaması gerekiyordu. Günümüzde bu amaçla ‘etilen glikol’ denilen renksiz kimyasal bir sıvı kullanılıyor. Suyun içine katılan kimyasalların donmayı önleme özelliği, suyun ve buzun moleküler yapıları ve antifirizin bu yapılara olan etkisinden ileri geliyor. Bilindiği gibi tüm sıvılarda olduğu gibi suda da moleküller serbest ve düzensiz halde, katılarda (buzda) ise sabit ve düzgün bir yapıdadırlar. Su donarken önce moleküllerinin hareketleri yavaşlar sonra da düzgün ve sabit bir pozisyona gelirler yani kristalleşirler. İşte antifirizin buradaki rolü. moleküllerinin su molekülleri ile birleşerek onların buz kristalleri oluşturmalarına mani olmaktır. Peki öyleyse ortada su yokken antifiriz kendi kendine niçin daha çabuk donuyor? çünkü suya katıldığında antifirizin su moleküllerine yaptığını su da antifiriz moleküllerine yapar. Donmayı önlemek daha doğrusu geciktirmek iki taraflı çalışır, su da antifirizin donma derecesini düşürür. Sonuç olarak arabanın soğutma suyuna önerilenden fazla antifiriz konmasının hiçbir faydası yoktur aksine zararı vardır.
    1 puan
This leaderboard is set to Istanbul/GMT+03:00
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgi

Bu siteyi kullanarak, forum Gizlilik Politikasını kabul etmiş olursunuz.