Jump to content
2019 Temmuz ve 2023 Mart arası tüm içerik ve üyelikler silinmiştir. Lütfen yeniden kayıt yapınız ×

Liderlik Tablosu

Popüler İçerikler

10-04-2015 tarihinde, tüm alanlarda en yüksek itibara sahip içerik gösteriliyor

  1. ...bahsedecek fazla bir şey yok aslında. Daha önce de söylemiştim, Ford bu forumu okuyor. Bir kere şikayet dile getiriliyorsa ... "salla" ... söz konusu şikayet artış ve yayılma eğilimi gösteriyorsa ... "ne oluyor? bir bakalım" ...şikayet edilen şey konusunda kılçık forum kullanıcıları haklıysa bu defa ... "TSB yayınlayın, Türkiye çapında uygulamaya alın!" deniyor.
    4 puan
  2. Konyali, Saat&Saat vs yerler sisirme fiyatlarla satiyorlar.. Konyali saat yerine etliekmek satsin bence
    3 puan
  3. 1.6 Ecoboost araç sahiplerinin çoğu takip etmiyordur diye yazıyorum. Mountune araç temel garantisini bozmadan yazılım ve donanım upgrade paketi oluşturmuş durumda. Daha önceden vardı fakat yazılım konusu muallaktaydı. Yazılımı workshoplarında yapmak gerekiyordu. Şimdilerde çıkardığı pakette ise mobil accessport cihaz kullanılarak kendiniz yazılım atabiliyorsunuz çok basit bir şekilde. Hem arabanın yazılımı upgrade olunca siz yine upgrade olmuş remapped dosyaları tekrar atabiliyorsunuz. Şimdiye kadarki edindiğim tecrübelere dayanarak emsal alabileceğimiz motorlara ve arabalara bakarak 1.6 ecoboostların performans darboğazının hava yakıt (afr) oranının hızlı ayarlanamıyor, hava akışının motorun beklendiği gibi hızla artamadığından kaynaklandığını kendi namıma söyleyebilirim. (Tabi bunun zilyon tane sebebi var) Siz yazılımla taklalar atın fakat araba yeterli havayı istenen kalitede alamadığından beklenen performansı üretemeyecektir. Birçok firma bunu farketmiş olacak ki, yazılımın yanında arabanın daha çok hava alabilmesi için yüksek geçirgenlik özellikli hava filtresi, aldığı havayı daha çok soğutarak daha fazla hava girebilmesi için bu paketin içerisine MK3 ST250 lerde kullanılan çift girişli hava filtre kutusu ve daha efektif çalışan intercooler koymuş. Bu donanımların en güzel özelliği ise delme dikme işlemi olmadan tak kullan olması. Fiyatı göreceli pahalı görünüyor. 995Gbp (+ %25 gümrük vergisi), 60Gbp = 1303Gbp = Yaklaşık 5bin TL 1200 TL yazılım, 1700TL intercooler, 500TL Hava filtre kutusu dersek mantıklı görünüyor fakat fiyata vergi ve kargo girince uçuyor. Cem Boneval'a duyrulur İlgilenenler için link: http://www.mountunestore.com/collections/mk3-focus/products/mtune-200-power-upgrade-kit?variant=1267144300
    3 puan
  4. Herkesin vicdanı kendi polisidir. Polis vicdanı olmayanın karşısındadır. M. Kemal ATATÜRK 10 Nisan 1845 polis teşkilatının kuruluş yıldönümü
    3 puan
  5. Stockholm sendromu diye bir şey var değil mi? Hani tecavüzcüsüne aşık olma falan, bu yoldan gidiyorlar.
    3 puan
  6. Bazı saatler bir tür sanat eseri, insan yaratıcılığı, estetik zekası ve emeğinin ulaşılması güç örnekleri. Hal böyle olunca fanilerin de bu eserlerin tadını çıkarması için, sahip olmak değil ama kullanarak keyif almak adına kaliteli replikaların edinilmesini gayet bencil bir tavırla yanlış bulmuyorum. Lütfen ticari ahlak tartışmasına girmeyelim. Bu da bildik bir söylem, aman ETA makine olsun, iyidir. Ama gelin görün ki Çinliler bunların da replikalarını yapıyorlar. Ve üst sınıf modellere aşina iyi bir saat tamircisi dışında aradaki farkı anlamak pek kolay olmuyor. Orijinal ETA makine kullanan replikalar da var, ama yurt dışında 1000$'dan başlıyor fiyatları. Beri taraftan çok güzel kasa olup içinde Miyota pilli quartz makina olan saatler de var. Yani replika piyasası bir acayip, satıcıların bile çok hakim olduğunu söylemek kolay değil. Bu arada Eterna'nın devamı olan ve Valjoux gibi Rolex'in sat tedarikçisi olan atölyeleri de kapsayan ETA'nın Swatch grubuna ait olduğunu biliyor muyuz? @Tevfik, Tahtakale'de izbe bir handa bir adamımız vardı. Gitmeden ÖM at bigilerini bulabilirsem göndereyim. @Onur Sezgin,Tevfik'in panzehiri misin yoksa? İyisini bulursam bundan alasım var
    3 puan
  7. Vay be ihtiyar.. Gözlerim yaşardı.. 1 gün bşey yazmadım nerdrsin diyr soruyorsun... 1 hafta girmesem balkese gelip nabıyon sen dicen demek... [emoji2] ihtiyarım benim ya.. Tonton yanaklarını severim senin [emoji12]
    3 puan
  8. Bu saati almamak için kendimi zor tutuyorum.Resmen takıntı oldu bende.Teknoloji ve mutlak sağlamlık. Bir diğer favorim yine G-SHOCK !!
    3 puan
  9. Naptın sen yaw[emoji1] ARI kovanına çomak ahahahaahah[emoji1][emoji1][emoji1]
    3 puan
  10. Niye Saatleri Ayarlama Enstitüsü var İstanbulda Hüseyin Rahmi Gürpınar kurmuş basit bir test yapıyorlar sonra saat kullanma ehliyeti alıyon o kadar korkma yani..çok zor değil hemen alışıyon..
    3 puan
  11. Abi Mert in koyduğu fotolardan saati çık. Kalanı benim kullandığım.
    3 puan
  12. Yeni motor grafiklerinin burada durmasında sakınca yoktur değil mi 1.0 Ecoboost 125 ps 1.5 Ecoboost 150 ps 1.5 Ecoboost 182 ps 1.6 Tdci 115 ps 1.5 Tdci 120 ps (manuel) Hırgızlar çalmayın Paylaşın
    3 puan
  13. Arabanızın kıymetini bilin işte nefes alan herkes birgün focuslanacaktır bu fani dünyada....
    2 puan
  14. 2 puan
  15. Değişim daha makul ücretli olur. Sökme takmada jantın zarar görme ihtimali ortadan kalkar. Yalnız evde saklayacaksanız taşımak zor oluyor. Ps. Jantsız lastik dik, jantlı yan olarak saklanır, üst üste olur.
    2 puan
  16. Etisten baktım kafama takıldı acaba olmalımı diye ama yokmuş Isıtmalı Yıkayıcı Memesi Hariç yazıyor
    2 puan
  17. ...yaz akşamı oturuyoruz balkonda. Harem - Selam (ya da artık ismi neyse...) ortamına geçmişiz. Biz yemekten sonra kave - cigara - geyik frekansına oturtmuşuz işi, kızlar da kave - geyik - geyik yapıyor (salonda) ...biri kalkıp demez mi? - Geçen gün Nevşehir'den geçiyorum, ana caddede bir ilan "Elektrikli Döner Anadolu'da ilk defa Nevşehir'de" ... HaHaHaHaHa yaptık önce, sonra bir arkadaş o can alıcı soruya nefes verdi? - Elektrikli Döner ne ki? ...aHanda! Başladık tabi tartışmaya. Kimi elektrik sobası gibi bir sistemden bahsediyor ... ben dirençlerin üzerine ayrıca kok kömürü konmuş olabileceğinden ve sistemin arkasına da bir vantilatör eklenebileceğinden bahsediyorum. Ama daha uçmuş tahminler de var tabi ... mesela elektriği direkt olarak et'ten geçirme ve eti ocak falan olmadan pişirme (tabi bu yöntemin olası bir sakıncası var ... o da döner ustasının ete dokunmaya kalktığında ayakkabılarından çıkacak oluşu) tahminler havada uçuyor, bahisler artıyor ve cidden "ulen elektrikli döner nasıl olur?" diye kafa yoruyoruz. ...sonra biri - Gidip bakalım ...demez mi? Hay bin kunduz ... tamam bir sonraki gün Pazar ama 750 kilometre yol "elektrikli dönere" bakmak için aşılmaz ki? ...yoksa aşılır mı? Cevap : Evet Bize "geri zekalılar" şeklinde bakışlar atan karılarımızın muhalefetini sallamadan arabaya doluştuk ve dört dallama (biz) Nevşehir yolunu tuttuk. Uykusu gelen yer değiştiriyor ve kasmadan ama istikrarlı şekilde kilometreleri yiyiyoruz. Nevşehir'e vardığımız zaman saat epey erkendi, döner için fazla erken ama kahvaltı için değil. Oturup acele etmeden güzel bir kahvaltı yaptık ve mekan sahibi abiye elektrikli dönercinin yerini sorduk (bez afiş kalkmıştı) ...biliyormuş o mekanı. Bize güzelce tarif etti. ...sağolsun. Hediyelik eşya satan mekanları falan dolaşıyoruz ama içimiz içimize sığmıyor, saat biraz geçse de gidip elektrikli döner'i görsek diyoruz. ...belediye çay bahçesinde atılan 79 King partisinden sonra saatlerimize baktık, birbirimize baktık ve kalktık. Arabaya binip tarif edilen dönercinin önünde park ettik ve arabadan inerken aramızdan biri günün sözünü patlattı. - İşte gerçeklerle yüzleşme zamanı... ...peHHH ... sanki yaşamın sırrını çözeceğiz, neden gerilim yaratırsın ki? Dönerci güler yüzlü bir abi, eskiden aktarlık yapıyormuş ama işi bırakmış ... eski dükkanını hediyelikçilere kiraya vermiş, o da çarşı içinde başlamış döner kesmeye. - İlk zamanlar zorlandım, ama alıştım artık... falan diyor. O bize döner keser, lavaşın üzerini süslerken sorduk.... - Ya sen bir ara bez afiş astırdıydın ... değil mi? "Elektrikli Döner" yazıyordu üzerinde ... haklımıyız? - Evet ...sonra alet bozuldu, söküp attık. Aha buraya takılıydı. Gösterdiği yere baktık. Döner'in merkez taşıyıcı çubuğunun üzerinde bir dişli yuvası (sonradan parçaları da gösterdi....) tezgahın üst kısmında da bir elektrik motoru. Sistem çalışırken düğmeye basıldığında döner ateşin önünde ağır ağır ve motor tahrik'i ile dönüyormuş. Bizim kafamızda kurguladığımız şeyler ile ilgisi/alakası yok ... sadece eti yavaşça çeviren bir "şey" işte ... ama elektrikli mi? Evet (tabi çalıştığında) yani abinin reklamı yanlış ve/veya yanıltıcı değil. ...pıFFFF ....dedik tabi. (bkn.XXL hayal kırıklığı) Bin tane senaryo üretmişiz ama bu basit düzenek aklımıza gelmemiş. Teknik açıdan adam haklı, döner'i bir zamanlar elektrikliymiş işte... tabi işin sonunda biz iki dişli, bir metre bisiklet zinciri ve yanık bir bobin görmek için 1,5000Km yol kat etmiş olacağız ki bu bizi en hafif tabir'i ile -enayinin önde gideni- yapar. (Hayır ne bekliyorsak? Adam dünyanın merkezine giden yolu keşfettim diye ilan asmamış ki... bizim sergilediğimiz bu anlamsız ısrarın kaynağı ne?) ...adam bizim suratımız düşünce üzüldü, ne oldu diye sordu? Anlattık mevzuyu (kasmaya gerek yok, batmışız zaten) gözlerinden gelen yaş biraz azalınca demez mi? - Geleceğinizi bilsem döner tezgahını tamir ettirdim. (Bkn.iyi niyetli insan) Dönüş pek rahat değildi tabi ki, karılarımız bizimle epey bir dalga geçti ... - Haberleri seyrettin mi? Çekirdeksiz Karpuz yapmışlar. - Sus kız, duymasınlar. Görmeye giderler şimdi... ...hAhAhA (hiç komik değil) ... biz alternatif olarak "Erkek erkeğe bir yol macerası yaşayalım dedik, döner işin bahanesi" falan dediysek de bizi santim sallamadıklarını söylemeye bilmem gerek var mı? :(
    2 puan
  18. Geniş anlamında tecavüz birisinin hakkını gasp etme şeklinde anlaşılır, kaçırma da hürriyetin gaspıdır, yani bu anlamda tecavüz cinsel içerikle kullanılmamıştır falan filan yazabilirim ama ne gam, kırk yılda bir ben seni sen beni taklit etmişiz, ne çıkar bundan?!
    2 puan
  19. Senin gibi kolumuzu ısırmıyoruz ya en azından
    2 puan
  20. Bu standart ve donanıma bağlı gelmedi; ısıtmalı camlı olanlarda falan vardı diye aklımda veya piyango.
    2 puan
  21. Engin Bey İstnabulda kaliteli replika aldığınız biryer varmı..çok güzel duruyor kolunuzda çünkü genelde çok cabuk bozuldukları söylendiğinden hiç yanaşmadım ben bugüne kadar da... çaktırmadan sana latife yaptım Hüseyin Rahmiden sana ... dün akşam konyalıya gelmiş gördüm çok şık duruyordu 1-2 sene öncesinin modelleri bize bu sene gelmiş ama soldaki en güzeli mutlaka kolumu süslemeli..
    2 puan
  22. Benden de gelsin bir tane, azıcık replika ama zaten çoğu insan onun orjinalini de bilmiyor.
    2 puan
  23. Tabii katkı koymak adına yoksa olsa bizde almak isteriz ☺
    2 puan
  24. Titanyum değil mi olması lazım[emoji6]
    2 puan
  25. Isır bari ...hayret bişi ya...koskoca hava trafik kontrolörüsün bugün dur desen 100 uçak havada döner...yani şimdi üzüldüm sana bir gc yakışır guess saatsiz olurmu ya...
    2 puan
  26. @Mert Yürüyen, Mert benim bilgisayarda saat görünmüyor! Keşke kazağının kolunu biraz yukarı sıyırsaydın da çekseydin. Şaka bir yana iki saatin de çok yakışmış. Beğendim.
    2 puan
  27. Telefonda kıllar bir nebze ama pc de bakınca utandım kendimden... napayım kolumu mu keseyim
    2 puan
  28. @Mert Yürüyen, ben özellikle otomatik saatlere bayılıyorum.. 6 tane saatim var 4ü otomatik.. Longines'ler harikadır ama çoğu modeli biraz daha ileri yaşlara hitap ediyor gibi geliyor bana..
    2 puan
  29. Bu dunki... Bu da bugun...
    2 puan
  30. Geçenler de Honda bayisine gittim (Sivas Açılım). Düz vites makyajlı yeni kasa elegance donanım paketini inceledim, açıkçası kullanılan plastik malzeme ve işçilik anlamında çok ciddi problemler görmesem dahi, CR-V bedeli olarak yüksek fiyatlara çıkıldıkça saçma bir şekilde ucuz gösteren iç mekan malzemesi var... Bunu daha önce Honda satın almamış ama ciddi CR-V düşünen biri olarak gayet tarafsız söylüyorum. Maalesef iç mekandaki ucuz görüntü makul fiyat beklentisini artırıyor ancak fiyat saçma sapan olmasa bile çokta makul düzeyde değil... Bunun dışında aracın genelinde kompakt bir kullanışlılık hedeflenmiş gibi, bazı detayların ambalajı yada görünümüyle değil kullanışlılığıyla uğraşılmış gibi gözüküyor sanki... Aslında görünümde önemli ancak bu aracı kullanım süresi uzadıkça ve sorun çıkarmadıkça seveceğim gibi subjektif bir hisse kapıldım nedense... Dış tasarımı fazla ilgi çekici ve yenilikçi değil, bu biraz erken yüzünün eskimesine sebep olabilir... Biraz değer kaybını da artırabilir, ama distrübütörün satış politikası değer kaybı konusunda daha önemli bir etken olacaktır. Doğru fiyatı yakalayıp, fiyatları ve satışı fazla dalgalandırmadan, hedef kitleyi şaşırmadan dengede tutabilmek gibi zor bir işleri var. Yeterince uzun bir süre, yorulmadan, belki biraz uygun fiyatla nazlı satmak, aracın piyasasını güçlendirecek ve orta-uzun vadede CR-V pazarına yarar sağlayacaktır sanıyorum... (Ne de ukalayım ) Bugün mevcut passat aracımın bakımı vardı ve bakım yapılırken yeni Passat için ciddi ciddi sipariş niyetiyle Kayseri Aykan daydım... Highline'da sipariş kapalı, velevki yarın açılsa en erken teslim 4 ay, ekstra opsiyon 4 ay üzerine ekstra gecikme, üstelik ekstra opsiyonlu araç için %25 peşinat şart 4-5 ay biz araç bekleyeceğiz, VW bayi aracı yeterince geç teslim etmek bir yana 30-40 bin lira parayı çalıştırmaktan utanmayacak bile... Ayrıca Kayseri Aykan'daki Satış temsilcisi en eski çalışanlardan bayan arkadaşın telefonumdaki Siri kadar basmakalıp, ruhsuz ve isteksiz cevapları zaten tereddütte olduğum Passat'tan oldukça soğuttu diyebilirim. Daha önce bu arkadaştan 3 kez VW satın alma girişimim, başka bi bayiden almak zorunda kalarak sonuçlandı, evet salaklık bende ki dikkat etmedim ve 4. kez aynı temsilciyle durumu tekrarladım... Bu tipler yüzünden hobi olarak satış temsilciliği yapmak isteği duyuyorum ve merak ediyorum gerçekten bu kadar mı zor bu işi yapmak, sevmiyorlar muhtemelen yaptıkları işi... Bu arada araçla ilgili tereddütlerim zaten yok değildi. Görsel değişim dışında kayda değer konfor ve performans iyileştirmelerinin olmadığı söylenip duruyor. Bu durum bir çok tarafsız olduğunu düşündüğüm medyada fazlaca zikrediliyor. Kabin içi ses ve iri jant kaynaklı rahatsız edici süspansiyon da başlıca bahsedilenlerden... Sadece ikinci el kaygısı da bir yere kadar... Eğer almaz isem sanırım vazgeçişimin en önemli nedeni şu olacak; "Yeni Passat beni gerçekten heyecanlandırmıyor", oysa kabin içi belki daha ucuz gözüken CR-V altyapısı ve kullanım alanı genişliğiyle sanırım heyecan vermeyi başarıyor... Honda açılımda çalışan servis temsilcisi arkadaş gerçekten gayet mütevazi nazik ve işini düzgün yapan ayrıca boş konuşmayan bir arkadaştı... Açık söylüyorum eğer CR-V alırsam Sivas Honda Açılım da çalışan S.T. beyefendinin (ismini şu an anımsayamadım) yaklaşımının tercihimde çok ciddi etkisi olacak... Mayıs'ta 1.6 i-dtec 160 HP 4x4 Otomatik vites aracın bayiye geleceği ve lansmanında teste çağıracağını ifade etti... Aracın direksiyonuna geçtiğimde karar vereceğim, şimdilik en ciddi beklentim gelecek CR-V nin exclusive paketinde bütün ucuz tasarım hissine rağmen ön göğüs kaplama plastiğinin biraz daha yumuşak ve kaliteli gözüken farklı bir kaplama da olması ve fiyatının en dolu pakette 130 bin düzeyini aşmaması... Yoksa korkarım CR-V de pek mantıklı gözükmeyecek benim için... Hele bi mayıs gelsin bakalım, kim öle kim kala... v.s.
    2 puan
  31. 1 puan
  32. Hocam düş yakamdan, vallahi pişman ettin beni, kaan abinin nasılda hoşuna gidiyordur şimdi 17 derken jantsız kalcaz yahu iyi mi hahahha...allah eksikliğini göstermesin abi ne diyim çok güldüm:))
    1 puan
  33. vereyim benim titanium jantları (bknz.fırsatçı adam) o birazda bu işi yapan ustaların "ustalığına" bağlı... bende iki kere tak çıkar yaptım maşallah kılcal çizik bile olmadı... ama varsa imkan, iki set her zaman iyidir.
    1 puan
  34. Evet rahatsiz edici benim aracimda da görünüyor. (2012 style benzinli). Ama bir difüzör bulamadım. Araştırmaya vaktim olmadı aslında. Bulup taktırırsam yazarım.
    1 puan
  35. Kutlu olsun, çok zor şartlarda çalışan ve her yönden hırpalanan bir teşkilat olduğunuzu biliyor ve kolaylıklar diliyorum.
    1 puan
  36. ''O kanka bu hiç yakmıyor hemen sende al Geçen gün tatile çıktık tüm valizleri aldı namuzsuz...''
    1 puan
  37. Hayır 1.6 litre ve altında sahip olduğum ötv muafiyeti... artık yararlanayım diyorum şu haktan, 2 litre esasında halen kullandığım keyifli bi seçenek benim için.
    1 puan
  38. Takmıyoz olum takarsak bile en iyisinin peşindeyiz...hem nerdesin sen...yoksun..kobicik...
    1 puan
  39. EROL otomotivden 50TL ye orjinal alıp kendim taktım. Servis, biz taksak bile fıskiyeleri ford garantiye sokmaz dedi. Ben de kendim taktım.
    1 puan
  40. Vay anasını hiç kaputun altına bakmayı akıl edemedim ya motor yoksa ya aküyü çaldılar sa
    1 puan
  41. Ben Galata’da büyüdüm, ailem nesillerdir “Üzerine kulenin gölgesinin düşmediği” yerde oturmadı .. nesillerdir derken, cidden nesillerden bahsediyorum. Ya da tam olarak söylemek gerekirse +800 yıl önce İstanbul’a geldiklerinden beri… Büyük dedemin, dedesinin, dedesinin, dedesinin büyük dedesinin büyük dedesinin dedesi bu gün Milano olarak bilinen şehir devlet’in sınırlarında yaşıyormuş. Fakir insanlarmış dedelerim (kısaca dedelerim diyorum … siz anlayın işte) o zamanlar lonca’lar ticaret’e hükmettiği ve bizimkilerde de lonca’ya katılacak para olmadığı için seyyar ayakkabı tamirciliği yaparlarmış. O çağlarda seyyar tamircilik zor zanaatmış … ayak bileklerine kadar gelen uzun deri önlükler giyer, çarşı – pazarda dolaşırlarmış. Biri ayakkabısını , çarık ya da çizmesini tamir ettirmek mi istiyor? Hemen yere çöker ve yanlarında dolaştırdıkları tabureyi (..ki bunun alt kısmında alet – edevatlarını taşırlarmış) yere koyar … Müşteriyi tabureye oturtup müşterinin ayaklarını da kucaklarına koyarlarmış. O zamanlar aile ismi olarak “cuir”i kullanırlarmış (kösele/ayakkabı derisi demek) … anlayacağınız durumları sokak köpeklerinden azıcık halliceymiş. Sonra bir şey olmuş. 1198’de tahta çıkan yeni Papa (…ki bu Papa kendine Innocentius = Masum ismini almış ..peHHH) Haçlı seferleri düzenlemeye karar vermiş. Tahta yeni çıktı ya, dosta – düşmana Hristiyan dünyasının efendisi kim? Batı’da raconu kim keser? Bunu göstermek istemiş (bildiğiniz i**e işte…) Kafirlerin (…Serazenler,yani Müslümanlar) elindeki kutsal toprakları (Kudüs ve çevresi) ele geçirmekmiş i**e papa’nın dileği. …tabi ki dilemek başka şey, dileğin gerçekleşmesi ise bambaşka! Hristiyan kralları Papa’ya pek yüz vermemiş. Hazineleri boşmuş, daha önceki seferlerin –kötü- sonuçları- hala hafızalardaymış ve de ismi –Masum- olsa da yeni Papa’nın fazla ateşli!! Olduğunu düşünüyorlarmış. Onu sallamamışlar! …ee? Papa ne yapacak? Adam Haçlı Seferi ilan etmiş bir kere, … “Ehue! Pardon! Pardon! … başka zaman yaparız artık!” diyip karizma’yı çizecek hali yok ki! Düşünmüş taşınmış ve sonra da çözümü bulmuş … demiş ki… - Sıradan halkı haçlı ordusuna katılmaya çağıracağız, haçlı ordusuna katılan herkese bir af belgesi vereceğiz ve sefer sırasında ölen herkese de cennet’e serbest giriş vaat edeceğiz. - Yerler mi? - Yerler … …yemişler de (bizim dedeler dahil) Endüljans denen belgeleri üretmişler … buna göre belgeyi taşıyan kişi Hristiyan topraklarını terk ettiği andan itibaren ne günah işlerse işlesin (hiçbir kısıtlama olmaksızın) peşin olarak affedilecek ve sefer sırasında ölür ise cennetten deniz manzaralı (tamam bu kısmını attım) arsa kapatacakmış. …beHHH Bizimkiler papazların anlattığı (Bkn.yalan pazarlama) yağ, bal ve süt ülkesine gidip taşıyabilecekleri kadar servet sahibi olmak için orduya katılmışlar. İsimlerini yazdırıp af belgelerini almışlar ve 1203 yılının sonunda ordu ile birlikte yola çıkmışlar. İki kardeş (içlerinden birisi bizim dede … ama hangisi? …onu bilmiyoruz) neredeyse silahsızmış, öyle filmlerdeki gibi zırh – kalkan falan yokmuş ellerinde. Birisi bildiğin odun taşıyormuş, diğerinde ise paslı bir satır varmış, o kadar. Odun ve satır ile Selahattin Eyyübi’nin ordusuna karşı sefere çıkmak hem de bunu yaya olarak yapmak … beHHH Ordu ilerlerken kentlerden ona katılım sağlanıyormuş. Her kent deli , dilenci, serseri ve hapishanelerde yatan başı bozuk takımını Haçlı Ordusuna teslim ediyor (Papa’lık emri gereği) az miktarda da askeri (mümkün olduğu kadar az) bu güruh’a katıyormuş. Ordu arada saçmalamış (balkanlarda slav asıllı insanlara saldırmışlar, kent ve köyleri yağmalamışlar) ve 1204 senesinde İstanbul’a … eski adı ile Konstantinopolis’e varmışlar. Dediklerine göre şehri ilk gördüklerinde hemen herkes yere kapanıp ağlamaya başlamış, şehir öyle güzel ve öylesine zenginmiş ki ordu’da bulunan hiç kimse daha önce o kadar güzel bir şehri ne görmüş, ne de hayal etmiş. Bizans’lılar ayrı mezhepten olsalar da bu yeni orduyu karşılamış, doyurmuş, tedavi etmiş. Haçlıların bi b*k yiyemeyeceklerini biliyor olsalar da doğu’ya doğru ilerlerken o yönden baskı yapan Serazen güçlerine hasar verirler, hepsi geberir gider ama en azından biz de birkaç yıl rahat ederiz diyorlarmış. Bilmedikleri şey ise Haçlıların “ganimet burada hacı, ne gerek var taa Kudüs’e kadar gitmeye” dedikleriymiş … gerçekten şehir fazlası ile iştah açıcıymış ve her şey olup bitene kadar Bizanslılar i**e papa’nın toparladığı it sürüsünün esas amacını anlamamış. Böylece Haçlılar Konstantinopolis’e saldırmış … önce başarılı olamamışlar, sonrasında da (kendilerinin bile pek inanamadığı şekilde) surları aşmışlar. Yağma ve katliam başlamış … çalabilecekleri her şeyi çalmış, gözlerine kestirdiklerini de katletmişler. Boğazlananlar arasında Bizans imparatoru ve ailesi de varmış … hemen bir konsül kurmuşlar, aralarından bir tanesini İmparator seçmişler ve de şehre yerleşmişler. Benim dede’de (daha doğrusu dedeler) savaştan sağ çıkmayı başarmış. Yağma işinde de başarılıymışlar. Ceneviz’li bir taciri boğazlayıp onun deri depolarına ve evine konmuşlar. Ortalık biraz sakinleşince de kent surlarının dışındaki Ceneviz kolonisine (bu günkü Galata) taşınmışlar ve orada deri ticaretine başlamışlar. İki kardeşten biri Galata’da mallara ve eve bakmak için kalırken diğer kardeş gemi ile (parayı buldu ya, iki dakikada g*t* kalkmış) ailenin geri kalanını getirmek için Milano’ya dönmüş ve gebermeden geri gelmeyi, gelirken de çocuk ve kadınları Konstantinopolis’e ulaştırmayı başarmış. (Anlayacağınız benim dedeler temelde serseri olsalar da becerikli serserilermiş) …işte o gündür bu gündür benim ailem Galata’da yaşamış. Bizanslılar 1260’lı yıllarda kenti Latinlerden geri alıp bu defa kentte kalan Latinleri boğazlarken de Galata’da kalıp manzarayı seyretmişler, onlardan sonra gelen ordular şehri kuşatırken de. Fatih’in gemileri karadan taşınırken Osmanlı’ya don yağı, temiz su … hatta urgan ve ip çekmek için deri parçaları sattıkları bile söylenir (…tabi işin bu kısmı rivayet) Anlayacağınız “maceracılık” bizim Büyük dedenin, dedesinin, dedesinin, dedesinin büyük dedesinin büyük dedesinin dedesinden kalma … bir çeşit aile mirası... Meraklısına referanslar. http://tr.wikipedia.org/wiki/D%C3%B6rd%C3%BCnc%C3%BC_Ha%C3%A7l%C4%B1_Seferi http://tr.wikipedia.org/wiki/III._Innocentius http://tr.wikipedia.org/wiki/End%C3%BCljans http://tr.wikipedia.org/wiki/Latin_%C4%B0mparatorlu%C4%9Fu - aha! Af Belgesi Böyle Bir Şey İşte!-
    1 puan
  42. 1 puan
  43. Ramazan eli dikişli olduğu için şeker vermeyi tercih etmişlerdir...
    1 puan
  44. Benim tipi beğenmediler galiba kalem defter veren olmadı
    1 puan
  45. Sabah polis çevirdi aha radara girdim herhalde dedim kolonya şeker ikram etti trafik polisi
    1 puan
  46. bende prinsi düşündüm ama adanadaki bayii motor garantisi veremeyiz dediği için vazgeçtim sadece 0 km araçlara veriyoruz dediler bana. bende garanti şartları ve biraz pahalı olmasından dolayı prinsten vazgeçtim brc ise garanti belgesi düzenlediği her araca 25 bin tl lik sigorta yapıyor. lpg kaynaklı her türlü arızada bu sigorta devreye giriyor ve masraf karşılanıyor
    1 puan
This leaderboard is set to Istanbul/GMT+03:00
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgi

Bu siteyi kullanarak, forum Gizlilik Politikasını kabul etmiş olursunuz.