2019 Temmuz ve 2023 Mart arası tüm içerik ve üyelikler silinmiştir. Lütfen yeniden kayıt yapınız
×
Liderlik Tablosu
Popüler İçerikler
13-04-2015 tarihinde, tüm alanlarda en yüksek itibara sahip içerik gösteriliyor
-
THY ile Köln'e uçuyoruz, yalan yok ... epey bir heyecanlıyım. Normalde bayiler bir araya geldiğimizde herkes birbirine yavşar ortam iki dakikada öğretmensiz sınıfta kapalı kalmış ergenler düzeyine kadar geriler ama bu defa pek ses çıkmıyor. Bir - iki kişi şansını deniyor ama yüz bulamayıca onlar da susuyor. ...havalimanında toparlanıp bizim için -book- edilen gişeden geçerek otobüs'e biniyor ve park alanında iniyoruz. Hepimize yaka kartları, yol notları, etkinlik programları vs. içeren zarflar dağıtılıyor. Setur ve Ford görevlilerinin cep telefon numaralarını kaydediyoruz ... ADAC yol yardım numaralarını da alıyoruz. 20 kişiyiz .. bizi 20 Focus bekliyor ... arabalara biniyor, talimat gereği (bkn.hazine avı) Navigasyon'a ilk parti koordinatları giriyoruz ... tataaaa ... haritaya göre Kölner Autobanring'e çıkacak ve kimi yerde ICE (yüksek hızlı tren) rotası çakışan bu rotayı takip ederek şehrin etrafında dolaşacağız. Araçlar 2,0TDCI Hatchback, yani otobanda sol şeride çıkma şansımız yok (Alman otobanlarında) ama kendi çapımızda yapıştırıp gazlayabiliriz. Talimat ile marşa basıp kartlarımızı okutup çıkıyoruz ... hadi bakalım ... vira bismillah. Hava alanı lokal trafiğinden kurtulup efendi gibi navi'nin talimatını dinleyerek Bundesautobahn'a çıkıyor ve köln'ün etrafını dolaşan otoyol'da aynen tarif edildiği şekilde yapıştırıyorum. ...tahmin ettiğim gibi ... sol şeride çıkmak ancak hayal. Virajlar veledrom gibi ek yapışma sağlamak üzere dikkatle yükseltilmiş, yolda araçların dengesini bozacak dalgalanma ve yamalar yok ... bebek poposu kadar pürüzsüz asfaltta seyir hızımı 200+'a oturtup arabayı akmaya bırakıyorum. Üçüncü şeritte efendi gibi gidiyorum ve arada motorlar + süper spor'lar sol tarafımdan -vaummmmmmm- diye akıp geçiyor. Anlayacağınız keyfim yerinde. Navigasyonun işaret ettiği üzere bir süre sonra -ring'i- terk edip güney - güney batı yönüne gitmeye başlıyorum. Kafamda "acaba" ve "harbiden mi?" soruları belirip yok oluyor ... sonra kasmayıp işi gelişine bırakmaya ve sürpriz'in tadını çıkarmaya karar veriyorum. Otoyol, normal yola, normal yol bir şerit gidiş - geliş köy yoluna dönüyor ve doğal olarak hızımı trafik kuralları gereği azaltıyorum. Manzara güzel, her yer yemyeşil ... huzur dolu bir ortam bu. Sonra ilk belirtiyi yolun sağ tarafında görüyorum ... Volvomotorsports tabelası, ufak bir ofis alanı ve kapalı atölyeler ... artık nereye gittiğimi biliyor olmanın verdiği güven ile sırıtıyorum ... Mercedesmotorsport, BMW , Jaguar ve Ford'un önünden geçiyorum. Navigasyon beni otopark alanına yönlendiriyor. Arabalardan inip Dorint'e check-in yapıyoruz. ...belki lazım olur ... ahanda otel bu --> http://www.booking.com/hotel/de/dorint-am-nurburgring-hocheifel.tr.html?aid=318670;label=hotel-68352-de-t1QBAWDD6bbkq9aPwPZwRAS40138321327;sid=a5c22f869d6b4bbd8d8dd9a329e18f93;dcid=4;ucfs=1;srfid=98d4599b663f11752795db63417084743e762effX1;highlight_room= Pistte millet yanlıyor ama biz bir sonraki gün, yani trackday'de (halka kapalı, sadece kayıtlı araçlara açık) lastik yakacağız. Odama çıkıp benim için bırakılan şapka, ceket ve pist notlarını kontrol ediyor, sonra da pisti seyrediyorum. -yeşil cehennem- az önümde, millet bir tarafından ter akarak tur üzerine tur bağlıyor ve bir gün sonra ben de aynısını yapabileceğim. (bkn.heyecandan çişi gelmek) Gece bizi yemeğe götürüyorlar ama ne gittiğimizi hatırlıyorum, ne geldiğimizi ne de ne yediğimi ... kafamda yol notları var ... düzlük kuru olsa da ağaçlı kesime girildiğinde yolda her zaman nem ve buz olabilir, dikkat ... düzlük çıkışlarında seyirciler ve fotoğrafçılar olabilir, flaş ile resim çekiyorlar, onlara bakmayın gözleriniz kamaşır ... sarı bayrak yükseldiğinde yapmanız gereken vs.vs. ...heyecanlıyım yani. Sabah otelde yalandan kahvaltı ediyoruz, fazla abanmıyorum (normalin tersine) neden derseniz sinir yapmışım ... yemek yiyecek halim yok, ikincisi fazla abanıp sonra da kusmak istemiyorum. ...bize beş adet ST getirmişler ... I5 motorlu 225ps'lik kuZuları dört ayrı grup halinde kullanacağız. Herkes bir alışma turu atacak, sonra Nordschleife'yi zamana karşı bağlayacak. Her gurubun birincisi tur atlayacak. Sona kalan dört birlikte çıkacak (30'ar saniye ara ile) ... kazanan profesyonel touring şoförü ve resmi yarış aracı ile performans turu atacak. ...peH, peH, peH. ...feragatnameler imzalandı. "Ben Kaan Yağızer geberir gidersem bundan dolayı mirasçılarım kimseyi dava etmeyecek, sakat kalırsam maddi - manevi talepte bulunmayacağım vs.vs." start düzlüğünün yanında bir cep, hemen onun arkasında da kafe var. Sabah erken olduğu için son gruba kalmaya çalışıyorum ... amaç belli, biraz zaman geçer, güneş çıkar ve piste çöktüğünden emin olduğum çiğ / nem azıcık kalkar derdindeyim. (hem de sıra bana gelene kadar arabalar/lastikler ısınmış olur...) - ben daha ayılamadım abi, son grupla gidiim mi? ... dedim .. O.K'dediler ... heyOOOOO ...şansımı %0,01 arttırmak için bile çabalarım .... neden çabalamayayım ki? Bizimkiler kafasına göre kalkıp gittiyse de piste o gün için (trackday) kayıt yaptırmış ve harbiden -ciddi- performans araçlarını seyrediyorum. Sanki topgear önümde çelikiyor ... lambo'lar, ferrari'ler ... mercedes ve bmw'ler ama en çok porsche'ler ... biri dayanamayıp sordu. - Almanya'da bedava'mı dağıtıyorlar lan bunları? Her renk ve çeşit Porsche dolu etraf ... harbiden bedava mı dağıtıyorlar lan bunları? ...ne kadar geciktirirsem geciktireyim ... sıra bana geliyor. S*kt*r L*n! Pistteyim işte ... yürürken ayaklarımın altında asfaltın hafifçe titrediğini hissediyorum, yoksa o ben miyim? (titreyen) ST'nin koltuğu nemli, benden önce oturan arkadaşın bir tarafı terlemiş belli ... oturup emniyet kemerini (4 nokta) bağlıyor, bana anlatılan son dakika notlarını dinlemiyor (dinledim aslında, ama kafam dolu olduğu için bir bok anlamadım) ve yürü dendiğinde deneme turuna başlıyorum. ...off ... offf Pist zor, zevkli ama zor işte. İnişler, çıkışlar, düzlükler ve ani virajlar ... viraj çıkışı düzelt, yeniden viraj ... çık düzelt yokuş aşağı, çık düzelt viraj, çık düzelt düzlük .... gazla ... gazla ... viraj, viraj , viraj ... ananııııııı ... düzelt, kontra ver, düzelt ... gazla şeklinde. ...kabaca böyle bir şey ... onu kat ederken neden koltuğumun ıslak olduğunu daha iyi anlıyor ve büyük ihtimal ile o koltuğu biraz daha ıslatıyorum. ...ama yalan yok, çok çok çok çok çoooooook zevkli Ölmeden yapılması gereken şeyler diye bir liste hazırlarsanız o listeye muhakkak ring'i de ekleyin (bence) Sonuç : Evet ... gün sonunda Official Touringcar(Mondeo) + pro.pilot ile turu ben attım.4 puan
-
....evde kendi çapımda "sanayi" kurdum ya ( salya - sümük, grip geçmedi hala a.q) geik yapabiliyorum Soru şu : Nasıl Lakap kazanılır? ...aslında cevap belli, bileğinin hakkı ile. Ya da şöyle anlatayım ... ben lakabımı nasıl kazandım? ...geçmiş zaman. Kemancı acaip popüler, popüler derken mesela Volvox sahne alıyor, hatırlayanınız var mı onları? http://tr.wikipedia.org/wiki/Volvox_%28m%C3%BCzik_grubu%29 İstanbul'da olduğum zaman oraya takılıyorum, kapı tayfasından bir-ikisi tanıdık ... biliyorlar beni, çatlak ama genelde dert yaratmaz diye yafta yemişim. Galip abi'de (Tekin) abi diyorum çünkü eleman benden 5-6 yaş büyük ayrıca kafası bir başka çalışıyor. Bodyguard'lar aracılığı ile tanıştık Galip abi ile ... benim saçma - sapan hikayeleri duymuş ; bana da anlat dedi ... öyle de yaptım (bkn.aynen bu blog'da yaptığım gibi) Galip abi'nin barın arkasında ufak bir odası var, ufak derken harbi ufak ... odanın zaten yarısı onun çizim masası, boş yerlere de bir - iki sandalye atmışlar. Mekan'a gittiğimde etrafta takılmıyorum, içkimi alıp geçiyorum arka tarafa, kimi zaman çene çalıyoruz, kimi zaman sadece kafa çekiyoruz. ...bir akşam Galip abi'ye Çad'da Libya'lı tutsaklara ne yaptıklarını anlatıyorum (ayrı bir hikaye, zamanı gelince onu da yazarım) o da arada kaşlarını çatıp soru soruyor. Bizim kafalar iyi olmuş ama, bilmem kaçıncı bira+votka'yı içiyoruz. Arada birileri gelip gidiyor... ben pek sallamıyor, kafama göre köşede takılıyorum. Sonra (saat iki - üç gibi...) bir kaç tane hanım kızımız geldi ziyarete... diyeceksiniz ki sana ne? ...gerçekten bana ne? sallamadım zaten ... onlarda başladı içmeye, hatta bir sonraki tur'u ısmarladılar (bkn.sevindirik olmak) sonra biri bana sordu. - Kaan - hıı (ben) - sen karşıda oturuyorsun dimi? - hıı (hala ben) - araba ile mi geldin? - hıı (evet anlamında) - giderken beni de bırakır mısın? - olmaz... - neden? - olmaz işte... Galip abi başladı kıkırdamaya, kızlar ayar oldu tabi. Başladılar üstelemeye... - neden bırakmıyorsun kızı? ayıp be.. - kasmayın, olmaz dedim. - neden ama neden? neden? dayanamadım tabi... - bakın bende kafa bi dünya, arabayı otelin altına mı bıraktım? yoksa AKM'nin parkına mı onu bile hatırlamıyorum. Bu kafa ile çıkıcaz dışarı, sabah ayazı bi vuracak ... kafa olacak tam CİLA ... yarım saat debelenicez arabayı bulalım diye. Sonra arabaya binicez, köprüye gideceğiz ... tabi ben bir yere sıvanmazsam. Ehliyeti kaptırmadan köprüden geçmek zor iş (o dönemde alkol çevirmesi yapıyorlardı) hadi diyelim ki geçtik ... sana sorucam evin nerede diye ... sen bana bir saat anlatmak için uğraşacaksın, ben belki anlayacağım belki de anlamayacağım... diyelim ki anladım... seni eve bırakacağım, sen bana "gel bi kave iç, bu kafa ile daha fazla araba kullanma" diyeceksin, ben de mecburen peki diyicem, başlıycam park yeri aramaya .. büyük ihtimal ile iki mahalle ötede falan bi yer bulucam, çıkıcaz yukarı sen bana kave yapıcan, ben kave'mi içicem ... sen "tavla oynamaya mı geldik? nedir yani?" diyicen, ben gene mecburen sana yumulucam ... düzgün hatunsun, yumulmak sorun değil de benim kafa bi dünya. Ya sana yazarken sızıcam, ya da bi b*k yapamıycam ... kız arkadaşların sana soracak "attın herifi eve, nasıldı?" diyecekler (evet...hatunlar bu geyiği yaparlar) sen de yüzünü buruşturup "yapamadı bişi!" diyicen ... camia ufak, millet birbirini tanıyor ... senin yüzünden adım ib*e'ye çıkacak, kısmetim kapanacak. Onun için yok kızım, bırakmam seni. Galip abi'den bir muHAHAHAHA! geldi, kızlar epey bir bozuldu ve içlerinden biri bana bağırdı. - Hayvan'sın sen, HAYVAN! ...işte ben lakabımı bu şekilde, alnımın akı ile ve de hak ederek kazandım3 puan
-
2 puan
-
Bugün nihayet ve en sonunda Eskişehir'liler olarak test aracımıza kavuştuk ama şaka gibi bir olay... test parkuru 1km. gidiş 1 km. aynı yoldan dönüş olarak belirlenmiş yok yok dedim siz bildiğiniz kamera şakası yapıyorsunuz... Çok fazla radar cezası yedikleri için böyle karar alınmış, sizin ben kararınızı yerim dedim yinede kısa tuttuk ama biraz turladık. Eskişehir'li olanlara şöyle tarif edeyim, Otokoç'tan çıktınız haliyle sağ döndünüz ve o yol sizi doğru çevre yoluna bağlıyor yaklaşık 1 km. sonra çevre yolundaki dönel kavşaktan dönüp tekrar Otokoç'a gitmeniz isteniyor. Bu konuda Eskişehir Otokoç'a diyecek hiç bir laf bulamıyorum ne söylense azdır, gidip cingar çıkarsan yeridir hatta çıkaranlar da olacaktır. Yakup zaten çok detaylı bir inceleme yapmış bunların üzerine bagaj, kumaş, torpida vs.. vs.. gibi çok ayrıntıya girmeden kendi yorumlarımı aktarmak istedim. Gelelim (kısacık mesafede yorum ne olacaksa) yorumlarımıza en azından fikir sahibi olduk diyelim, araca ilk bindiğiniz andan itibaren lüx hissi sizi sarıp sarmalıyor (deri koltuk olsa bir premiumlardan hiç farkı kalmayacak) koltukların sarması eski Mondeo'ya göre biraz daha iyi olmuş, yüksek oturma pozisyonuna alışkın olduğumdan koltuğu ayarlamak için kol ile biraz pazu çalıştıktan sonra çalıştırmaya hazırız. Anahtarsız çalıştırma büyük rahatlık start tuşuna basıyorsunuz o kadar...hayalet gösterge tabir edilen göstergeler harika, aracın çalıştığını anlamanız güç, çok sessiz, direksiyon çok çok yumuşak, park alanından çıkış çok rahat oldu bu sayede hız arttıkça eskisine oranla daha az sertleşiyor aslında bu hoşuma gitti daha önceki konularda 100 km. hızdan sonra çok fazla sertleştiğini bunun sürüşü biraz zorlaştırdığını belirtmiştik, yeni Mondeo'da böyle bir sorun görmedim, direksiyonu çok başarılı buldum. Süspansiyon, mevcut Mondeo'mun süspansiyonunu başarılı bulurdum en azından kullandığım bir çok araçtan çok daha başarılıydı ama yeni Mondeo süspansiyon konusunda çağ atlamış, en başarılı bulduğum konu süspansiyon oldu, kasisler, tramvay yolundan atlamalar, yoldaki ufak pürüzleri hissettirmiyor çok beğendim, aşık oldum. Motor, 2.0 TDCi superchips 170 Ps 240 Nm. bir araç kullanıcısı olarak yorumlayacağım, 160 PS Ecoboost motor alt devirlerde 2.0 motoru hiç aratmıyor önce onu belirteyim, 2.0 TDCi motor bile olsa 1750 dd sonrası tork geliyor o devire kadar ölüsünüz, biz her ne kadar bu açığı Sprintbooster ile kapatsak bile alt devirlerde chipsiz bir 2.0 dizelden daha etkili bir ivmelenme var üst devirlerde 2000 dd'den itibaren patlama yok (dizel burada öne çıkıyor) aynı şekilde istekli bir ivmelenme ile devam ediyor. Çok yüksek bir performans görmedim ama atmosferik bir motora göre oldukça keyifli ve yeterli, beğendim, ilk defa ecoboost motor kullandım sessizliği, performanslı kullanımdaki sesi ve alt devirlerdeki canlılığı ile beklediğimden iyi bir motor diyebilirim, Sonuç olarak 2.0 TDCi den vazgeçip bu motoru alabilirim.2 puan
-
Konforuna kim kötü diyormuş, ayrıca işçilik yeterince iyi. Gidin test edin siz bakın milletin lafına takılmayın hele herkesin altından geçmiş ilk üretim test araçlarına bağlı kalmayın. Bu site içinde habercilerin elinde olan dizel sedan araç var ondaki hata sonra sürdüğüm araçlarda yoktu haliyle bunları tecrübe ettiğimiz için gereksiz cümleler ile insanların kafasını karıştırmadık. Yine başa döneceğim; siz kendiniz bakın bu tür şeylere hepsi somut ve görülebilir şeyler. 1-2 kişiye bağlı kalmayın2 puan
-
Şimdi çektim örnek amaçlı. Misal pixel süper olsaydı zoomladığın şeyler bozulmazdı.2 puan
-
2 puan
-
Bizim çaycı Sebo her akşam üzeri yaptığı gibi kendi -tükkanının- önünü ardını güzelce parlatıyor, kirli paspası yıkıyor ve kurusun diye camın kenarına asıp evine gidiyor. ...mevsim yaz, paspas bezi normalde sabaha kadar kurur, öyle de oluyor ... ama akşam çıkan esinti artık kuruyan, yani hafifleyen paspası camın kenarından söküp alıyor. Ve her şey böyle başlıyor. Genelde hep öyle olmaz mı zaten? Sebo sabah geliyor, bekçiler ocağı ateşlemiş, su kaynamış. Çay koyup demlikleri dolduruyor ve etrafı toparlarken bir de bakıyor ki paspas yok ... daha doğrusu metal kısım var da, camın kenarına koyduğu bez gitmiş. Camın kenarına gidip bakıyor "nerde lan bu?" bez az aşağıya, eternit'in üzerine düşmüş. Hafiften kazıtıp paspas demiri ile bez'e ulaşmaya çalışıyor ama ıhhh ... olmuyor. ...alt tarafı 50 santimlik püsküllü bez parçası, boş ver geç ... depoda en az 100 tane daha vardır ... dimi? Ama olmazzzzz !!! O paspas a-lı-na-cak !! Sebo camın kenarına tutunup kendini yavaşça aşağıya bırakıyor ve eternit'in kenarına iniyor, eternit bu, tepesinde adam dolaşsın diye yapılmamış ki mendebur. İki adım atıyor, eternit çatlıyor, bir adım daha atıyor ... eternit gene çatır - çutur ediyor ... ama Sebo uzanıp paspas'ı alıyor. ...Sebo memnun, paspas elinde ... ve çatırt! Mondeo yazlıktan gelmiş, aracı sundurmanın altına çekmişler ve yolda tampona bulaşmış, çamurluk ağızlarına sıçramış zift kalıntılarını temizliyorlar. Araç sahibi bizim boya ustasının yanında, acele etmeden, itina ile kuZu'yu yol pisliğinden arındırıyorlar. ...derken paldır - küldür bir şey oluyor, kafalarına plastik parçaları yağıyor. Bizim boyacı bakıyor ki Çaycı Sebo Mondeo'nun tepesinde kedi Garfield gibi yatıyor. - Şaka yapıyor sandım! ... diye anlatıyor bana (sonradan) hatta Sebo'ya bağırmış ... - İn ulan arabanın üzerinden, manyak herif. Sonra bakıyorlar ki şaka falan değil bu ... eternit kırılmış ve Sebo Mondeo'nun tavanına çakılmış. ... Mondeo'nun aksesuarlarını sayalım ... Alaşım Jant, Elektrikli Camlar, Merkezi Kilit, Klima, ABS, Çaycı, Uzaktan Kumanda, Sis Farları, CD Çalar .... yani kabaca durum bu. Sebo'yu hastaneye götürdüler, bizimkiler resim çekip kaza raporu tutturuyor ... araç sahibi bana uğradı, biz de muhabbet ediyoruz. - Ne yapacağız? dedi müşteri ... - Valla çaycı sizde kalsın, arabanıza'da yakıştı aslında dedim ... Gülüştik, sonuçta durum belli ... kasıt yok. Dedim ki ... A - Hemen araç bedelini ödeyeyim, aracınızı hasarsızmış gibi satın alayım ya da takas'a sayayım. B - İkame araç vereyim, aracı tamir edeyim (sigortadan parasını alacağım nasıl olsa) araca binmeyi sürdür, satacağın zaman bana getir, hasarsızmış gibi alayım. Bunu garanti etmek için de sana ıslak imzalı yazı vereyim. "B" seçeneğini istediğini söyledi müşteri (..ki bence de doğru yaptı...zaten bir yıl sonra falan değiştirdik aracını ... bu defa C-Max aldı) yani aramızda sorun yok. ...aradan biraz zaman geçti, baktım Sebo iş başı yapmış. Biraz topallıyor ama durumu iyi ... buna takılayım dedim. Seslendim ... - Sebo, sana bir pelerin yaptırayım mı? Şöyle Superman'in pelerininden ... arkasında da Sebo'nun "S"si ... ne de olsa artık uçuyorsun, nam yaparsın ... ün yaparsın ... millet bak uçan çaycı sebo geliyor der ... dedim. .. biz biraz güldük (itiraf ediyorum, epey güldük) o bu şakayı komik bulmadı (...bence komikti) ama sonra olan şeyi ben de komik bulmadım. Misafirim var, ya da canım kahve çekiyor. Arıyorum çay ocağını. - Alo... - ....... - Alo??? - ...... - Ya bana kahve versenize... - ...... - Alo?!? - ...............................................................dııııt-dıt-dıt-dıt Nasıl yani? Y*vş*kl*k yaptım , dalga geçtim diye çay ocağı bana ambargo'mu uyguluyor yani? ...harbiden mi? Bir gün, iki gün ... bir hafta ... efendiliği bozmuyorum ama olacak gibi değil. Çağırdım Sebo'yu... - Alo? - ..... - Sebo yanıma gel, ya da kapat telefonu ve İnsan Kaynaklarına git, çıkışını versinler. - ...tamam ...geldi! Sebo'dan efendi gibi özür diledim (yaptığım gereksiz espri için) o da bana güzel bir türk kahve'si yaptı ... barıştık Mutlu Son... Not: Uçan Çaycı Espri'si bence gerçekten komikti ama ...2 puan
-
2 puan
-
bendeki bunun aynısı, metal kasalı... içi bir ton daha açık, ama kasası gunmetal tarzında akşama koyuyorum çok heyecanlandım2 puan
-
@Tevfik,abi kolda duruşu güzel.. ben herhangi bir sıkıntısını da görmedim..oldukça da hafif.. aslında şuan model numarasını hatırlamadığım (hatırlayınca görsel eklerim) çok beğendiğim bir modeli var ama Türkiye'de bulamadım hiçbir yerde.. Buldum... Bu arkadas kendisi..2 puan
-
2 puan
-
Motöör motöör. Asker dönüşünde yapacağım kesin olan nadir şeylerden biri2 puan
-
Aynı platforma sahip Ford'un 3 modeli, birçok kişi bu araçlar arasında kararsız kalabiliyor. Hacim olarak özellikle farkları görebilmek için iyi olmuş.Performans değerleri (ölçülen) yine garip çıkmış aynı motor olmasına rağmen c-max ve focus çok farklı Yol sesli lastik ile çok orantılı olsa da yine farklı çıkmış bayağı halbuki Focus c-max'ten iyi. 2010 C-Max 1.6 dizel 115 ps manuel 2012 Kuga 2.0 dizel 120 ps manuel 2014 Focus SW 1.6 dizel 115 ps manuel Görelim... Arka alan Burada bagaj genişliğini görebiliyoruz; C-max'e bisiklet sığmamış. Test Kaynağı1 puan
-
merhaba arkadaşlar arada foruma uğrar, çok şey okur, nadiren yazarım, tek tük de başlığım vardır, çok şey öğrendim sizden, teşekkürlerimi sunarım. Yol kamerası ile ilgili bir konu bulamadım ve bu konuyu açmak istedim. Ben ısparta da yaşıyorum ve buranın trafiğinden bir hayli rahatsızım. Kural tanımayan insanlar trafiği çekilmez kılıyor. EGM nin yeni uygulaması ile de kural dışı durumlar fotoğraf/vidyo ile ihbarı yapılarak cezai işlem uygulanmaya başladı. Bu uygulama android ortamında mevcut. ( https://play.google.com/store/apps/details?id=tr.gov.egm.mobil&hl=tr)Öğrendiğime göre Avrupada sürücülere yazılan cezaların %60 bu şekilde halktan ihbarlar ile oluyormuş. Ben de bir süredir aklımda olan ve bu uygulama ile daha da düşündüğüm araç kamerası olayını daha detaylı düşünüyorum. Düşünmemi gerektiren bir diğer husus da tanık olabileceğim veya içinde bulunabileceğim adli bir vakada elimde kanıt olması. Kafama takılan bazı konular var ve bunlara çözüm önerileri bekliyorum sizden. 1)Görüşü engellemeyecek bir şekilde olması gerekiyor öncelikle, dikiz aynasının sağ üst tarafı ilk aklıma gelen yer. aynanın üstündeki siyah noktalı yere vantuz sıhhatli yapışmıyor. 2)Güç kablosu kesinlikle ortada sallanmayacak, en önemlisi bu, ya tavandan kablo dolandırılabilir ya da tavan aydınlatmasından hat alınabilir mesela. 3)Diyelim güç hattı çakmaklığa kadar geldi bir şekilde, benim çakmaklık kontak bağımsız, yani kontak kapansa bile cihaz çalışmaya devam edecek, buna bir çare düşünmek gerekiyor. Bu konularda görüşlerinizi bekliyorum, cihaz için şimdilik birşey düşünmedim, ebay üzerinden nisbeten biraz daha kaliteli kayıt yapan bir cihaz getirtmeyi planlıyorum.1 puan
-
- Nasıl bir yer, Hotel yani? ...gülme tuttu Lejyonerleri - Sabret görürsün dediler. Land bir fabrika'ya daldı ... eskiden bira fabrikasıymış, üç - beş yıl önce Libya'lılar -gözdağı- vermek için Fabrika'yı vurmuş, üretim kanadı yıkımdan kurtulmuş ama yönetim ve ambalaj bölümü b*k* yemiş. Lejyon gelip yerleşene kadar fabrika atıl kalmış (ulen bira fabrikası vurulur mu? deyyus Kaddafi işte.) Eskiden ambar olarak kullanılan mekanlara yayılmışlar, deponun bir kanadını da (daha doğrusu kanadın bir kısmını) ülkeye gelecek yabancı teknik personel, doktorlar falan güvende olsun diye ayırmışlar. Yani meğer Hotel Europé bombalanmış bira fabrikasının yıkıntıları arasına kurulmuş ve aslında orada olmayan Fransız Yabancılar Lejyonu 2.Paraşüt Gücünün yatakhanesiymiş. ...pıFFF Yapacak bir şey yok, bir boş yatak buldum, yatağın altına çantamı attım. Çıktım dışarı ... savunma bakanlığı zaten yürüme mesafesinde. Gidip kaydımı yaptırdım, Çad'da elçilik yok, ben de angajman kuralları gereği en yakın noktaya (Sudan/Hartum) telefon açıp (bir internet kafe'den ... teknolojiye bak be...) nerede olduğumu, yaklaşık ne kadar kalacağımı vs. bildirdim. Sonra da fabrika'ya geri döndüm. ...akşamı fabrika'dan kova ile gelen (hani askeri tesislerde kırmızıya boyalı Y-A-N-G-I-N yazan saç kovalar vardır ya, işte onlardan biri ile bira servis ediliyordu) bira'yı reçel kavanozu ile içip lejyon karavanasını yiyerek geçirdikten ve kıdemli personelden (...çok yararlıdır) dedikodu topladıktan sonra vurdum kafayı yattım. Sabah havaalanına dönüş, benim ekipman orada yatıyormuş. Giden bir land'ın arkasına atlayıp yola düştük ... kent'i bir kere daha ve bu defa gündüz gözü ile inceledim. Belki bir şeyler vardır, ben kaçırmışımdır ... hayır. İlk intiba doğruymuş ... b*kt*n bir mekanmış. Havaalanında enerji paketlerini bulduğumda bir şeyi hemen fark ettim, toplam üç konteynerim vardı (birisi malzeme) mühürlü ve sağlam haldeydiler ... ama bu ekipman üç ay önce gelmişti ve ben arz-ı endam edene kadar kimse gelip gitmemiş, malzemeyi sormamıştı bile. Fabrika'ya geri dönüp Amnesty temsilcisinin kurulan kamp'tan teşrif etmesini beklemeye başladım. Biraz etrafta dolaştım (kent güvenli ... çatışma bölgesine silahsız gidilmemesi tavsiye ediliyor olsa da N'Djamena'da sorun yok) yemek falan yedim (lapa gibi bir pilav, eş dedikleri galeta unu ile yapılmış lokma benzeri bir şey ... ki genelde bunu acı bamya sosuna barırarak yiyiyorlar) genelde fabrika'da takılmayı tercih ettim. ...sonra beyefendi geldi. İskoçya'lı abi (Amnesty temsilcisi) ile oturup konuştuğumuzda durumun tahmin ettiğimden vahim olduğu ortaya çıktı. Yaklaşık bir günlük mesafeye kurdukları göçmen kampını büyütmeye çalışıyorlarmış ama işler pek de iyi gitmiyormuş. Bana taşıma/nakliye için yardımcı olamayacağını, başımın çaresine bakmam gerektiğini özellikle belirtip dert yanmaya başladı. Hiç bir şey zamanında hallolmuyormuş, Afrika'lılar tembelmiş vs.vs. (bkn.mızmız i*n*) - Sana bir - iki bin dolar vereyim ama vinçli kamyon bulamadım, zaten o yüzden malzemeyi taşıyamadık ... buradan Capetown'a kadar (G.Afrika) çalmadığım kapı kalmadı ama paketleri bir türlü nakledemedim. ....demez mi? ...kızdım tabi. Binlerce insanın canını bu d*ll*m*y* emanet etmişler, onun da ağlamaktan başka yaptığı bir şey yok. - sen bana para ver, ben hallederim ... dedim - nasıl halledeceksin? sana söyledim vinçli kamyon yok ki ... diye üstelediğinde de kapağı koydum. - ben -brit- değilim, sızlanmak yerinde sorun çözerim. Çözüm ayan - beyan belliydi, tabi çözmek isteyene. Sabah fabrikada'kilere sordum ... onların tarifi ve sundukları ulaşım hizmeti ile şanlı Çad ordusunun birinci topçu birliğinin yolunu tuttum. (Havaalanı yolundaydı üstleri...) nizamiyede zar-zor ingilizce bilen birisini bulup "Komutan" ile görüşmek istediğimi söyledim ... bira bekletip sonra içeri aldılar (işte Afrika'da beyaz adam olmanın avantajı), gençten bir yüzbaşının karşısına oturttular. İkram edilen çay'ı içerken kendimi tanıttım, sonra da istediğimi belirttim. - Bana en az üç, en fazla beş adet 6x4 kamyon lazım, tabi mürettebatı ile birlikte. Mümkünse bir de 4x4 arazi aracı. yüzbaşı elinden geldiğince kibar şekilde cevapladı ... - Hayır kurumu olduğumuzu sanmıyorsunuz, öyle değil mi? Savaşan bir ordunun parçasıyız ve başka önceliklerimiz var Mösyö Hayır kurumu olmadıklarını bildiğimi, vatan toprağı korumanın önemini küçümsemediğimi belirtip üsteledim. - Bütün bu ekipmanı ve personeli kiralamak istiyorum komutanım. Adam patladı ... - Bizi Avis'mi sandınız? - Nakit Amerikan Doları ödesem sizden destek alabilir miyim? Yüzbaşı sihirli sözcükleri yani -Cash, U.S Currency- duyunca durakladı. - Tabi sizin danışmanlık ücretinizi ayrıca ödeyeceğim. - Bir çay daha alır mıydınız? - Lütfen... Akşam üzeri Amerikan Hükümetinin bağışladığı beş adet GMC 6x4 kamyon ve bir halftrack (yarı paletli personel taşıyıcı) havaalanında yüklemeye başlamıştık bile. Vinç olmadığı için kalaslardan yapılan rampa + kas gücü ile (25 çad askerini boşuna mı kiraladım?) üç yarım konteyneri yükledik (en azından büyük bölümlerini ... her kasada yaklaşık 1 metrelik yük aşması olmuştu ama saLLa, onu kim takar?) geri kalan kamyonlara da biz ve variller (yağ+yakıt) doluştuk. ...geceyi topçu kışlasında Çad ordusunun misafiri olarak geçirdikten sonra sabah yola çıktık. Kamyon başı 90 dolar yani : 450USD Halftrack için 60 dolar : 60USD Takım Komutanı için : 150USD Takım elemanları için adam başı 10 dolar ... yani : 250USD .... ne yaptı toplamda? 910USD ... komutan'a da bir defalık 500USD komisyon. Bir gün idiş, bir gün dönüş ve iki gün de orada kalış ... 4x910+500:4,140USD (yanımda götürdüğüm yağ+yakıta ödediğim 60USD'yi de eklersek 4,200USD) ...tepeden tırnağa silahlı bir askeri birlik için maliyet ucuzdu ... öyle değil mi? İşin gırgırı yanımızda bir de 200mm'lik obüs vardı ve onu bize "bedelsiz" vermişlerdi. (sanırım kamyonun arkasından sökmeye üşendiler) mızmız İskoç'a kaPak olsun. ---devam edecek---1 puan
-
1 puan
-
1 puan
-
Bugun biraz daha mıncıkladık mondiyi [emoji2] Bonus sınırları zorladık yol yoktu [emoji2]1 puan
-
1 puan
-
Bende cepten yükledim siteye özel yerim var fotoyu pc'ye indirin diye verdim; "zoom" için1 puan
-
- Kaan - ...buyrun benim? - Amnesty International'ı duydun mu? - Vitamin hapı'mı satıyorlar? - Yok be ... İnsanhakları örgütü bu... - Duymadım ... eee? GE'den enerji paketi almışlar, kurulması lazımmış. - Açık kontrat, 8k ... istermisin? ...düşündüm. Açık kontrat demek iş 15 dakika'da sürse, 15 gününüzü de alsa da aynı parayı kazanacaksınız anlamına geliyor... yani işi B*k edip teslimat süresini aşarsanız taksimetre size yazar. - İş nerde? - N'Djamena - Orası nerde be? - Gidince öğrenirsin... AirFrance / Taksim'e voucher yollamışlar, gidip mektubumu aldım. Fransız konsolosluğuna uğrayıp sarı defterimi (aşı karnesi) ve voucher'i gösterdim ... Çad'a teleks çekip cevabını beklediler ... ben de gidip Beyoğlunda oyalandım, akşam üzeri elçiliğe geri döndüğümde yazışmalar bitmişti. - İşte biletiniz, yarın yola çıkıyorsunuz ... Fransa üzerinden aktarma yapacaksınız. Bu teleksinizin kopyası (bir anlamda yetki belgem) , size Hotel Eurpoé'de yer ayırtmışlar, havaalanında karşılanacaksınız. Eve döndüm (vapurla) ufak bir çanta yaptım ... eczaneye uğrayıp pişik için pudra, dezenfektan ve malarya için ilaç aldım. Sırt çantama bir iki parça şey ... iki sabun, beş - altı çorap, bir şapka vs. attım. THY ile De Gaulle'ye uçtum, oradan Orly'e geçip AirFrance ile Çad'a yollandım. N'Djamena havaalanı Nazilli garajları gibidir (...gerçi Afrika'nın çoğunda öyledir) uçaktan inip kanat veya kuyruk gölgesine sığınır. Bavulunuz indirilsin (aslında lönk diye aşağı atarlar) diye bekler, sonra eşyanızı alıp bi cigara yakar ve terminal'e yürürsünüz. ...gümrük görevlisi klasik "iş için mi geldiniz? yoksa tatil mi?" diye falan sormadı bile (kim oraya tatil için gelirdi ki?) pasaportumu aldı, boş bir sayfa bulup ... çTONK! Terminal kalabalık, gelen - giden çok ama sadece bir iki tane Mzungu var etrafta (kabaca çeviri : Beyaz adam ... biraz daha özenli çeviri .. emelsiz/hedefsiz gezgin) sırt çantamı alıp kalabalığı yararak attım kendimi terminal'den dışarı. Taksiler falan var ama ben ne aradığımı biliyorum ... çok geçmeden onları buldum. Çöl kamuflajlı uzun land'ı gölgeye çekmiş ikisi arabanın içinde uyuklayan, üçüncüsü elindeki beyaz kağıt parçasını sallayan askerlere doğru yürüdüm. - Hotel Europé? - Oui, Oui ... dedi asker. ...eywallah çekip land'ın kasasına tırmandım ve sabit ayağa monte edilmiş MAG'ın altına oturdum. Çok geçmeden bir Mzungu daha geldi, asker elindeki kağıdı katlayıp cebine koydu ... land çalıştı, güneş gözlüğünü takıp şapka'yı kafama geçirdim ve -yallah- yola çıktık. Diğer Mzungu Hollanda'lıymış, o da Amnesty için gelmiş, su arıtma sistemi kuracakmış... - Ben enerji paketi kuracağım, sanırım onunla da su dağıyacaklar ... sen de o suyu temizleyeceksin, mantıklı ... Enerji Paketi denen şey aslında şu. Bir (kısa) konteyner tabanı alıp buna 500Kva'lık jeneratör koyuyorsunuz. Sonra elektrik panosu, hava filtresi, yakıt tankı, egzostlar vs.vs. geri kalan her şeyi o konteyner sınırları içine sığdırmaya çalışıyorsunuz. İşiniz bittiğinde konteyner'in duvarlarını geri takıyor, sağlam şekilde kaynaklıyor ve gitmeye hazır hale getiriyorsunuz. ...yani böyle bir şey den bahsediyoruz. Bunlar C130 tipi orta gövdeli nakliye uçaklarına sığıyor (zaten o amaç ile yapılmışlar) ve hemen her yerde de çalışıyorlar. Anlayacağınız ben enerji paketini taşıyacak, kuracak, çalıştıracak ve teslim edeceğim ki ... diğerleri de benden sonra işlerini yapsın. ...sorumluluk büyük ... Land'ın arkasından görebildiğim kadarı ile N'Djamena pek büyük bir şehir değil, zaten başka da kayda değer şehir yok etrafta. Dandini binalar, kirli ve tozlu sokaklar. Kıtanın genelini sarmış olan o başa çıkması zor "fakirliğe/yokluğa alışma" hali Çad'da da geçerli. Afrikalı'ların en büyük derdi de o zaten. Millet bir şey yapmak istiyor ama işe girişmek için adamın yüreğinde olması gereken kıvılcım orada değil. -Yeter- noktasına kadar çalışıp sonra bırakıyorlar çalışmayı ...anlayacağınız yarın'ı da yarın düşünürüm hastalığına yakalanmışlar. Legion Etrangé (Yabancılar Lejyonu) askerleri ile muhabbet ediyoruz ... yanımda MAG'da dikilen Alman'mış, Türk olduğumu duyunca başladı bana türkçe "Naber Komşu?" çekmeye. Öndekiler ise İspanyol ... ben de onlara sardırıyorum "Vive la mort" çekiyorum arkada. (Vive La Mort, Vive La Guerre, Vive Le Sacre Merchanerié ... Yaşasın Ölüm, Yaşasın Savaş, Yaşasın Lanetli Paralı Askerler diye çevrilebilir.) dedikodu da yapıyoruz. Güney fena değilmiş, başkent eh işte idare edermiş ama kuzey b*kt*nmış ... çöl ve savaş varmış o tarafta. 16" paralel civarındaki hattın (Libya - Çad) sorunlu olduğunu ve orada 7/24 ilan edilmemiş bir savaşın sürdüğünü bildiğimden soruyorum. - Siz de karışıyor musunuz çatışmalara? - Resmi olarak burada bile değiliz ki ... yani cevap "evet" karışıyorlarmış. --- devam edecek---1 puan
-
orta ve uzun vadede tercihlerini "sorunsuz" şanzımandan yana kullanan markalar/tüketiciler kazanır .... üründen elde edilecek faydayı tanımlamanın en kolay yolu o ürünün size sunmayı vaad ettiği kazanımların çokluğu değil (bkn.seçim döneminde şehre deniz getirmeyi vaad eden politikacılar) gerçekte size "dertsiz" hizmet edip etmediğidir. (bence)1 puan
-
Seçenekler : - Kısmen sorunları giderilmiş ama halen potansiyel sorunlu DSG (Volkswagen ve çatısı altındaki diğer DSG'li markalar) - Kısmen sorunlu kuru tip Powershift'ten vazgeçip tamamen sorunsuz ıslak tip Powershift'e geçen Focus var. (Islak tip yani yağlı Powershift yıllardır Volvo ve 2.0 Mondeolarda kullanılıyor ve sorunsuzluğu ıspatlandı.) - Robotik şanzımandan vazgeçip (iğrenç bir şanzımandı kendisi) yeni Aisin tam otomatik şanzımana geçen Peugeot. (Sağlamlığını ıspatlamış 2.0 Dizel Mondeolarda kullanıllan Aisin'in modifiye edip geliştirdiği tam otomatik - S-tronik ve harika bir şanzıman) - İ30'u bende merak ediyorum.1 puan
-
yaz geliyor bez kayışlı Daniel Wellington tarzı unisex hafif minimal çizgili yada deri kayışlı saatler istanbulda acarsoysaatte satılmaya başladı 400-500 tl.tarzında çok trend bir saat anneler gününe düşünebilir babalar gününe yatırım yapmak için...1 puan
-
KTM Duke200 ve kawa er6f 2i tercih ederim hele istanbul trafiğinde ulaşım için kullanmak için şart bence..1 puan
-
gerçek saatçiler bundan nefret ediyor nedenine gelince kasa uydurukmuş geçenlerde okumuştum bende güzel buluyorum yeni modelleri geldi Fossilin buna benzer romen rakamlı klasikleri..bir bakayım bunu görmedim ben değişik renklisi vardı.... Bende camlarına gidip yapışıyorum öğlen vakit buldukça aslında frank müller imzalı roberto Cavalli saatler geldi bir içim su..sorma yok böle güzellik...ama 3000-4000 tl...1 puan
-
abi bende bir tane fossil var...yarın koyarım onun fotosunu. yarım skeleton diyeyim 2007 yılında alsancak gül sokaktaki saat&saat'ten almıştım, ahh ne günlerdi be neyse dağıtmayayım, özetle alet çok iyi. bir kere küçük bir arıza yaptı ama ucuza hallettim. en çok kullandığım saatimdir istisnasız herkes güzel şeyler söylüyor kendisi için1 puan
-
1 puan
-
1 puan
-
Focus ekran farkı ile bir adım önde En sessiz c-max çıkmış ama sanırım bunda biraz da lastik seçimi etkili.1 puan
-
Bunlar da Esp yok mu ya Şu virajda dönmeyen yok sanırım Motorlar gelince anlaşıldı, virajı dönünce gaza basıyorlar ve kayıyor deliler gibi vuhuu 09:30'daki mini'ye neler oldu acaba Edit: Ula devamında o da varmış, bak sesinden anladım ne hallere girdiğini, aferin bana1 puan
-
Okey buddy ve buradaki önemli nokta konfor beklentisi ve kalemleri. Kimine göre konfor sadece yoldan aldığı iken kimine göre rahat görüş mesafesi, rahat konsol kullanımı vs olabilir. Ben yol için bahsetmiştim olaya paket halinde bakarsak C-MAX varlığından beri; max>regular1 puan
-
Az mi izlerdik? Hayir, cok izlerdik Adam bir soba borusu, bir tukenmez kalem ve bir bardak camasir suyundan roketatar yapiyordu1 puan
-
1 puan
-
...olmaz mı? McGyver gibiyiz hepimiz O neydi be?? diyenler için :1 puan
-
1 puan
-
Ozan'a katılıyorum, sonbaharda C-Max+TDCI/PS tadından yenmez olacak ... şimdiden kendime bir tane sipariş etsem mi diye düşünüyorum, tek endişem benim hatun ... kötü şoför olduğu için değil ama ... arabayı gasp eder mi?? endişem bu1 puan
-
1 puan
-
@Tevfik, aynen bu saat. Eskiden hiç bakmazdım böyle saatlere. 2 sayfa önce bir arkadaşla G-Shock sohbetiniz oldu. Merak edip bakınca çok hoşuma gitti. Yahu Tevfik,git yat lütfen artık! Senin yüzünden saat meraklısı olacağım. Ama yok,yok... Olmam,hem ben içime çekmiyorum ki. Almam o kadar paraya,sosyal olarak inceliyorum olayı. Ferrari'yi anlarım yahu. Binersin hava atarsın,gezersin,yine hava atarsın... Saati göstermek için hep kolunu uzatıp,gereksiz işlere bulaşmak zorundasın ki gömleğin kolu yanlışlıkla açılsın.1 puan
-
Ama gerçekten de çok değişik bir yaşam tarzı olsa gerek. Saatlerin bazı insanlar için çok önemli olduğunu bilirdim de, bu kadar yüksek fiyatlara alıcı bulacağını düşünmezdim. Baksana 78 bin liradan 66 bin liraya düşmüş ve üstelik 7400 lira taksitle. Bu saati alacak adam taksitle mi alır sanki? Antikayı bir yere kadar anlarım da saat işini kafam almıyor... Ben alıcı değilim,sadece bakıyorum. @Süleyman Özen, ne gerek var o kadar vermeye? http://www.n11.com/casio-ga-1000-4bdr-g-shock-erkek-saati-P54478861 al bu daha ucuz.1 puan
-
Olsun ben genede kapalı tutuyum.Ya fişkiyelerimi yürütürlerse . Sonra yerine robot felan koyarlar arabamın.1 puan
-
70.000 olsa titanium otomatik, style ı satar hemen alırım ama Ford'un yanına yaklaşılmaz havalarından geçilmez dizel otomatik getirdik diye elimi öpene satarım derler1 puan
-
Detaylar belli olmaya başladı ... öncelikle fiyatlar. Jetta güncel fiyatları: (tablo eskimiş) Trendline: 78.300 tl Comfortlin: 85.300 tl Highline: 89.300 tl ...ve karşılaştırmalı teknik data ...hayırlı olsun efendim. Not: Araklayacaksanız lütfen focusclubtr'yi referans olarak göstermeyi unutmayın.1 puan
-
arkadaşlar ben 2012 dizel kullanıyorum hiç ses duymuyorum benim kulaklarda bir sıkıntı olabilir mi ?1 puan
-
Ben çinde bir arabaya bindim arabanın B direğinin onu audi. B direğinin arkası carvolet. İc dizayn Bmw. On kısım mercedes. Dedim bu nedir. Cinli biz tasarladık güzel degilmi dedi.1 puan
-
Osman Bey ben Rusya da yasiyorum,burada radar cihazlarinin alımı- satımı ve kullanımı kanunen yasak degil,her arabada bir hatta farklı markalarda iki tane bile kullanan var.O yuzden cihaz seyir halinde hep acik on camda yapışık olarak duruyor. Bu tarz cihazların kullanımı ülkemizde yasak maalesef.1 puan
-
hakan bey sizin anti radar cihazını yolda giderken polisler fark etmiyor mu? yok sa siz radar sinyali alınca cihazı kapatıyor musunuz ?1 puan
-
Bende radar uyarı cihazı ve yol kamerası mevcut, ikisi de 12V soketinden enerji alıyor. Kamera kablosunu tavan içinde saklamak mümkün. Bende de kontak kapanınca her ikisi çalışmaya devam ediyor.Benim çözümüm şu; anti-radar üzerindeki düğmeden kapanıyor yani arabaya binince aç inerken kapat yapıyorum. Kamerayı da aynı şekilde araca binince sokete tak çalıştır akşam inerken soketten çıkar şeklinde üç yıldır kullanıyorum.1 puan
-
İlki boşta beklerken ne yapalım? N konumuna atmak otomatik vitesin mantığına aykırı, ikide birde elim kola gidecekse ne diye otomatik vites aldım, değil mi? Ford'un kullandığı Getrag kökenli Powershift şanzımanda çift kuru kavramalı sistem kullanılıyor ve fren pedalına bastığınız zaman kavramayı yapan ünite ayrılıyor (alttaki resimde okla işaretli) Yani dilediğinizce ayağınız fren pedalında ışıkta bekleyebilirsiniz, ekstra bir efora gerek yok. P konumuna almak ise şanzımanı mekanik olarak kilitleyeceğinden kısa süreli duruşlar için tavsiye etmem, sisteme ekstra ve gereksiz bir iş yaptırıyor olacaksınız. İkincisi yokuş aşağı gidişle ilgili: İster düz vites, ister Powershift isters DSG, ister klasik otomatik, asla yokuş aşağı gidişlerde boşa atmayın. Benzinden tasarruf olmayacağı gibi ciddi güvenlik riski/kontrol yetersizliği nedenidir. Akıllı şanzımanlarda tek sorun aşağı harekette motorun devri düşerse bir alt vitese atacağı için bir süre sonra gaza basmadan anlamlı bir hızla ilerleyemez olursunuz. Manüel şanzımanda ise 6.viteste sallarsınız gittiği kadar gider. Anlamlı bir fark mı, bence pek değil! Yazılanlara naçizane katkımdır.1 puan
This leaderboard is set to Istanbul/GMT+03:00
Focus Club Türkiye
Bu sitenin işleticisi, bu sitede yer alan bilgi, yazı ve makalelerin doğrudan veya dolaylı olarak kullanılmasından dolayı oluşacak zararlardan sorumlu tutulamaz. Kaynak gösterme kuralına uymak şartıyla, bu sitede yer alan yazı ve makalelerin belirli bir kısmına atıf yapılmasına, link verilmesine izin verilmektedir. Kaynak (canlı link) gösterilmeden yapılan alıntılara ise izin verilmemektedir. Sitemiz, hukuka, yasalara, telif haklarına ve kişilik haklarına saygılı olmayı amaç edinmiştir.