Jump to content
2019 Temmuz ve 2023 Mart arası tüm içerik ve üyelikler silinmiştir. Lütfen yeniden kayıt yapınız ×

Liderlik Tablosu

Popüler İçerikler

13-04-2015 tarihinde, tüm alanlarda en yüksek itibara sahip içerik gösteriliyor

  1. THY ile Köln'e uçuyoruz, yalan yok ... epey bir heyecanlıyım. Normalde bayiler bir araya geldiğimizde herkes birbirine yavşar ortam iki dakikada öğretmensiz sınıfta kapalı kalmış ergenler düzeyine kadar geriler ama bu defa pek ses çıkmıyor. Bir - iki kişi şansını deniyor ama yüz bulamayıca onlar da susuyor. ...havalimanında toparlanıp bizim için -book- edilen gişeden geçerek otobüs'e biniyor ve park alanında iniyoruz. Hepimize yaka kartları, yol notları, etkinlik programları vs. içeren zarflar dağıtılıyor. Setur ve Ford görevlilerinin cep telefon numaralarını kaydediyoruz ... ADAC yol yardım numaralarını da alıyoruz. 20 kişiyiz .. bizi 20 Focus bekliyor ... arabalara biniyor, talimat gereği (bkn.hazine avı) Navigasyon'a ilk parti koordinatları giriyoruz ... tataaaa ... haritaya göre Kölner Autobanring'e çıkacak ve kimi yerde ICE (yüksek hızlı tren) rotası çakışan bu rotayı takip ederek şehrin etrafında dolaşacağız. Araçlar 2,0TDCI Hatchback, yani otobanda sol şeride çıkma şansımız yok (Alman otobanlarında) ama kendi çapımızda yapıştırıp gazlayabiliriz. Talimat ile marşa basıp kartlarımızı okutup çıkıyoruz ... hadi bakalım ... vira bismillah. Hava alanı lokal trafiğinden kurtulup efendi gibi navi'nin talimatını dinleyerek Bundesautobahn'a çıkıyor ve köln'ün etrafını dolaşan otoyol'da aynen tarif edildiği şekilde yapıştırıyorum. ...tahmin ettiğim gibi ... sol şeride çıkmak ancak hayal. Virajlar veledrom gibi ek yapışma sağlamak üzere dikkatle yükseltilmiş, yolda araçların dengesini bozacak dalgalanma ve yamalar yok ... bebek poposu kadar pürüzsüz asfaltta seyir hızımı 200+'a oturtup arabayı akmaya bırakıyorum. Üçüncü şeritte efendi gibi gidiyorum ve arada motorlar + süper spor'lar sol tarafımdan -vaummmmmmm- diye akıp geçiyor. Anlayacağınız keyfim yerinde. Navigasyonun işaret ettiği üzere bir süre sonra -ring'i- terk edip güney - güney batı yönüne gitmeye başlıyorum. Kafamda "acaba" ve "harbiden mi?" soruları belirip yok oluyor ... sonra kasmayıp işi gelişine bırakmaya ve sürpriz'in tadını çıkarmaya karar veriyorum. Otoyol, normal yola, normal yol bir şerit gidiş - geliş köy yoluna dönüyor ve doğal olarak hızımı trafik kuralları gereği azaltıyorum. Manzara güzel, her yer yemyeşil ... huzur dolu bir ortam bu. Sonra ilk belirtiyi yolun sağ tarafında görüyorum ... Volvomotorsports tabelası, ufak bir ofis alanı ve kapalı atölyeler ... artık nereye gittiğimi biliyor olmanın verdiği güven ile sırıtıyorum ... Mercedesmotorsport, BMW , Jaguar ve Ford'un önünden geçiyorum. Navigasyon beni otopark alanına yönlendiriyor. Arabalardan inip Dorint'e check-in yapıyoruz. ...belki lazım olur ... ahanda otel bu --> http://www.booking.com/hotel/de/dorint-am-nurburgring-hocheifel.tr.html?aid=318670;label=hotel-68352-de-t1QBAWDD6bbkq9aPwPZwRAS40138321327;sid=a5c22f869d6b4bbd8d8dd9a329e18f93;dcid=4;ucfs=1;srfid=98d4599b663f11752795db63417084743e762effX1;highlight_room= Pistte millet yanlıyor ama biz bir sonraki gün, yani trackday'de (halka kapalı, sadece kayıtlı araçlara açık) lastik yakacağız. Odama çıkıp benim için bırakılan şapka, ceket ve pist notlarını kontrol ediyor, sonra da pisti seyrediyorum. -yeşil cehennem- az önümde, millet bir tarafından ter akarak tur üzerine tur bağlıyor ve bir gün sonra ben de aynısını yapabileceğim. (bkn.heyecandan çişi gelmek) Gece bizi yemeğe götürüyorlar ama ne gittiğimizi hatırlıyorum, ne geldiğimizi ne de ne yediğimi ... kafamda yol notları var ... düzlük kuru olsa da ağaçlı kesime girildiğinde yolda her zaman nem ve buz olabilir, dikkat ... düzlük çıkışlarında seyirciler ve fotoğrafçılar olabilir, flaş ile resim çekiyorlar, onlara bakmayın gözleriniz kamaşır ... sarı bayrak yükseldiğinde yapmanız gereken vs.vs. ...heyecanlıyım yani. Sabah otelde yalandan kahvaltı ediyoruz, fazla abanmıyorum (normalin tersine) neden derseniz sinir yapmışım ... yemek yiyecek halim yok, ikincisi fazla abanıp sonra da kusmak istemiyorum. ...bize beş adet ST getirmişler ... I5 motorlu 225ps'lik kuZuları dört ayrı grup halinde kullanacağız. Herkes bir alışma turu atacak, sonra Nordschleife'yi zamana karşı bağlayacak. Her gurubun birincisi tur atlayacak. Sona kalan dört birlikte çıkacak (30'ar saniye ara ile) ... kazanan profesyonel touring şoförü ve resmi yarış aracı ile performans turu atacak. ...peH, peH, peH. ...feragatnameler imzalandı. "Ben Kaan Yağızer geberir gidersem bundan dolayı mirasçılarım kimseyi dava etmeyecek, sakat kalırsam maddi - manevi talepte bulunmayacağım vs.vs." start düzlüğünün yanında bir cep, hemen onun arkasında da kafe var. Sabah erken olduğu için son gruba kalmaya çalışıyorum ... amaç belli, biraz zaman geçer, güneş çıkar ve piste çöktüğünden emin olduğum çiğ / nem azıcık kalkar derdindeyim. (hem de sıra bana gelene kadar arabalar/lastikler ısınmış olur...) - ben daha ayılamadım abi, son grupla gidiim mi? ... dedim .. O.K'dediler ... heyOOOOO ...şansımı %0,01 arttırmak için bile çabalarım .... neden çabalamayayım ki? Bizimkiler kafasına göre kalkıp gittiyse de piste o gün için (trackday) kayıt yaptırmış ve harbiden -ciddi- performans araçlarını seyrediyorum. Sanki topgear önümde çelikiyor ... lambo'lar, ferrari'ler ... mercedes ve bmw'ler ama en çok porsche'ler ... biri dayanamayıp sordu. - Almanya'da bedava'mı dağıtıyorlar lan bunları? Her renk ve çeşit Porsche dolu etraf ... harbiden bedava mı dağıtıyorlar lan bunları? ...ne kadar geciktirirsem geciktireyim ... sıra bana geliyor. S*kt*r L*n! Pistteyim işte ... yürürken ayaklarımın altında asfaltın hafifçe titrediğini hissediyorum, yoksa o ben miyim? (titreyen) ST'nin koltuğu nemli, benden önce oturan arkadaşın bir tarafı terlemiş belli ... oturup emniyet kemerini (4 nokta) bağlıyor, bana anlatılan son dakika notlarını dinlemiyor (dinledim aslında, ama kafam dolu olduğu için bir bok anlamadım) ve yürü dendiğinde deneme turuna başlıyorum. ...off ... offf Pist zor, zevkli ama zor işte. İnişler, çıkışlar, düzlükler ve ani virajlar ... viraj çıkışı düzelt, yeniden viraj ... çık düzelt yokuş aşağı, çık düzelt viraj, çık düzelt düzlük .... gazla ... gazla ... viraj, viraj , viraj ... ananııııııı ... düzelt, kontra ver, düzelt ... gazla şeklinde. ...kabaca böyle bir şey ... onu kat ederken neden koltuğumun ıslak olduğunu daha iyi anlıyor ve büyük ihtimal ile o koltuğu biraz daha ıslatıyorum. ...ama yalan yok, çok çok çok çok çoooooook zevkli Ölmeden yapılması gereken şeyler diye bir liste hazırlarsanız o listeye muhakkak ring'i de ekleyin (bence) Sonuç : Evet ... gün sonunda Official Touringcar(Mondeo) + pro.pilot ile turu ben attım.
    4 puan
  2. ....evde kendi çapımda "sanayi" kurdum ya ( salya - sümük, grip geçmedi hala a.q) geik yapabiliyorum Soru şu : Nasıl Lakap kazanılır? ...aslında cevap belli, bileğinin hakkı ile. Ya da şöyle anlatayım ... ben lakabımı nasıl kazandım? ...geçmiş zaman. Kemancı acaip popüler, popüler derken mesela Volvox sahne alıyor, hatırlayanınız var mı onları? http://tr.wikipedia.org/wiki/Volvox_%28m%C3%BCzik_grubu%29 İstanbul'da olduğum zaman oraya takılıyorum, kapı tayfasından bir-ikisi tanıdık ... biliyorlar beni, çatlak ama genelde dert yaratmaz diye yafta yemişim. Galip abi'de (Tekin) abi diyorum çünkü eleman benden 5-6 yaş büyük ayrıca kafası bir başka çalışıyor. Bodyguard'lar aracılığı ile tanıştık Galip abi ile ... benim saçma - sapan hikayeleri duymuş ; bana da anlat dedi ... öyle de yaptım (bkn.aynen bu blog'da yaptığım gibi) Galip abi'nin barın arkasında ufak bir odası var, ufak derken harbi ufak ... odanın zaten yarısı onun çizim masası, boş yerlere de bir - iki sandalye atmışlar. Mekan'a gittiğimde etrafta takılmıyorum, içkimi alıp geçiyorum arka tarafa, kimi zaman çene çalıyoruz, kimi zaman sadece kafa çekiyoruz. ...bir akşam Galip abi'ye Çad'da Libya'lı tutsaklara ne yaptıklarını anlatıyorum (ayrı bir hikaye, zamanı gelince onu da yazarım) o da arada kaşlarını çatıp soru soruyor. Bizim kafalar iyi olmuş ama, bilmem kaçıncı bira+votka'yı içiyoruz. Arada birileri gelip gidiyor... ben pek sallamıyor, kafama göre köşede takılıyorum. Sonra (saat iki - üç gibi...) bir kaç tane hanım kızımız geldi ziyarete... diyeceksiniz ki sana ne? ...gerçekten bana ne? sallamadım zaten ... onlarda başladı içmeye, hatta bir sonraki tur'u ısmarladılar (bkn.sevindirik olmak) sonra biri bana sordu. - Kaan - hıı (ben) - sen karşıda oturuyorsun dimi? - hıı (hala ben) - araba ile mi geldin? - hıı (evet anlamında) - giderken beni de bırakır mısın? - olmaz... - neden? - olmaz işte... Galip abi başladı kıkırdamaya, kızlar ayar oldu tabi. Başladılar üstelemeye... - neden bırakmıyorsun kızı? ayıp be.. - kasmayın, olmaz dedim. - neden ama neden? neden? dayanamadım tabi... - bakın bende kafa bi dünya, arabayı otelin altına mı bıraktım? yoksa AKM'nin parkına mı onu bile hatırlamıyorum. Bu kafa ile çıkıcaz dışarı, sabah ayazı bi vuracak ... kafa olacak tam CİLA ... yarım saat debelenicez arabayı bulalım diye. Sonra arabaya binicez, köprüye gideceğiz ... tabi ben bir yere sıvanmazsam. Ehliyeti kaptırmadan köprüden geçmek zor iş (o dönemde alkol çevirmesi yapıyorlardı) hadi diyelim ki geçtik ... sana sorucam evin nerede diye ... sen bana bir saat anlatmak için uğraşacaksın, ben belki anlayacağım belki de anlamayacağım... diyelim ki anladım... seni eve bırakacağım, sen bana "gel bi kave iç, bu kafa ile daha fazla araba kullanma" diyeceksin, ben de mecburen peki diyicem, başlıycam park yeri aramaya .. büyük ihtimal ile iki mahalle ötede falan bi yer bulucam, çıkıcaz yukarı sen bana kave yapıcan, ben kave'mi içicem ... sen "tavla oynamaya mı geldik? nedir yani?" diyicen, ben gene mecburen sana yumulucam ... düzgün hatunsun, yumulmak sorun değil de benim kafa bi dünya. Ya sana yazarken sızıcam, ya da bi b*k yapamıycam ... kız arkadaşların sana soracak "attın herifi eve, nasıldı?" diyecekler (evet...hatunlar bu geyiği yaparlar) sen de yüzünü buruşturup "yapamadı bişi!" diyicen ... camia ufak, millet birbirini tanıyor ... senin yüzünden adım ib*e'ye çıkacak, kısmetim kapanacak. Onun için yok kızım, bırakmam seni. Galip abi'den bir muHAHAHAHA! geldi, kızlar epey bir bozuldu ve içlerinden biri bana bağırdı. - Hayvan'sın sen, HAYVAN! ...işte ben lakabımı bu şekilde, alnımın akı ile ve de hak ederek kazandım
    3 puan
  3. Bunlarda son abi... Bi bakiverin
    2 puan
  4. Bugün nihayet ve en sonunda Eskişehir'liler olarak test aracımıza kavuştuk ama şaka gibi bir olay... test parkuru 1km. gidiş 1 km. aynı yoldan dönüş olarak belirlenmiş yok yok dedim siz bildiğiniz kamera şakası yapıyorsunuz... Çok fazla radar cezası yedikleri için böyle karar alınmış, sizin ben kararınızı yerim dedim yinede kısa tuttuk ama biraz turladık. Eskişehir'li olanlara şöyle tarif edeyim, Otokoç'tan çıktınız haliyle sağ döndünüz ve o yol sizi doğru çevre yoluna bağlıyor yaklaşık 1 km. sonra çevre yolundaki dönel kavşaktan dönüp tekrar Otokoç'a gitmeniz isteniyor. Bu konuda Eskişehir Otokoç'a diyecek hiç bir laf bulamıyorum ne söylense azdır, gidip cingar çıkarsan yeridir hatta çıkaranlar da olacaktır. Yakup zaten çok detaylı bir inceleme yapmış bunların üzerine bagaj, kumaş, torpida vs.. vs.. gibi çok ayrıntıya girmeden kendi yorumlarımı aktarmak istedim. Gelelim (kısacık mesafede yorum ne olacaksa) yorumlarımıza en azından fikir sahibi olduk diyelim, araca ilk bindiğiniz andan itibaren lüx hissi sizi sarıp sarmalıyor (deri koltuk olsa bir premiumlardan hiç farkı kalmayacak) koltukların sarması eski Mondeo'ya göre biraz daha iyi olmuş, yüksek oturma pozisyonuna alışkın olduğumdan koltuğu ayarlamak için kol ile biraz pazu çalıştıktan sonra çalıştırmaya hazırız. Anahtarsız çalıştırma büyük rahatlık start tuşuna basıyorsunuz o kadar...hayalet gösterge tabir edilen göstergeler harika, aracın çalıştığını anlamanız güç, çok sessiz, direksiyon çok çok yumuşak, park alanından çıkış çok rahat oldu bu sayede hız arttıkça eskisine oranla daha az sertleşiyor aslında bu hoşuma gitti daha önceki konularda 100 km. hızdan sonra çok fazla sertleştiğini bunun sürüşü biraz zorlaştırdığını belirtmiştik, yeni Mondeo'da böyle bir sorun görmedim, direksiyonu çok başarılı buldum. Süspansiyon, mevcut Mondeo'mun süspansiyonunu başarılı bulurdum en azından kullandığım bir çok araçtan çok daha başarılıydı ama yeni Mondeo süspansiyon konusunda çağ atlamış, en başarılı bulduğum konu süspansiyon oldu, kasisler, tramvay yolundan atlamalar, yoldaki ufak pürüzleri hissettirmiyor çok beğendim, aşık oldum. Motor, 2.0 TDCi superchips 170 Ps 240 Nm. bir araç kullanıcısı olarak yorumlayacağım, 160 PS Ecoboost motor alt devirlerde 2.0 motoru hiç aratmıyor önce onu belirteyim, 2.0 TDCi motor bile olsa 1750 dd sonrası tork geliyor o devire kadar ölüsünüz, biz her ne kadar bu açığı Sprintbooster ile kapatsak bile alt devirlerde chipsiz bir 2.0 dizelden daha etkili bir ivmelenme var üst devirlerde 2000 dd'den itibaren patlama yok (dizel burada öne çıkıyor) aynı şekilde istekli bir ivmelenme ile devam ediyor. Çok yüksek bir performans görmedim ama atmosferik bir motora göre oldukça keyifli ve yeterli, beğendim, ilk defa ecoboost motor kullandım sessizliği, performanslı kullanımdaki sesi ve alt devirlerdeki canlılığı ile beklediğimden iyi bir motor diyebilirim, Sonuç olarak 2.0 TDCi den vazgeçip bu motoru alabilirim.
    2 puan
  5. Konforuna kim kötü diyormuş, ayrıca işçilik yeterince iyi. Gidin test edin siz bakın milletin lafına takılmayın hele herkesin altından geçmiş ilk üretim test araçlarına bağlı kalmayın. Bu site içinde habercilerin elinde olan dizel sedan araç var ondaki hata sonra sürdüğüm araçlarda yoktu haliyle bunları tecrübe ettiğimiz için gereksiz cümleler ile insanların kafasını karıştırmadık. Yine başa döneceğim; siz kendiniz bakın bu tür şeylere hepsi somut ve görülebilir şeyler. 1-2 kişiye bağlı kalmayın
    2 puan
  6. Şimdi çektim örnek amaçlı. Misal pixel süper olsaydı zoomladığın şeyler bozulmazdı.
    2 puan
  7. Benim patronda da bunun deri kordonlusundan var...
    2 puan
  8. Bizim çaycı Sebo her akşam üzeri yaptığı gibi kendi -tükkanının- önünü ardını güzelce parlatıyor, kirli paspası yıkıyor ve kurusun diye camın kenarına asıp evine gidiyor. ...mevsim yaz, paspas bezi normalde sabaha kadar kurur, öyle de oluyor ... ama akşam çıkan esinti artık kuruyan, yani hafifleyen paspası camın kenarından söküp alıyor. Ve her şey böyle başlıyor. Genelde hep öyle olmaz mı zaten? Sebo sabah geliyor, bekçiler ocağı ateşlemiş, su kaynamış. Çay koyup demlikleri dolduruyor ve etrafı toparlarken bir de bakıyor ki paspas yok ... daha doğrusu metal kısım var da, camın kenarına koyduğu bez gitmiş. Camın kenarına gidip bakıyor "nerde lan bu?" bez az aşağıya, eternit'in üzerine düşmüş. Hafiften kazıtıp paspas demiri ile bez'e ulaşmaya çalışıyor ama ıhhh ... olmuyor. ...alt tarafı 50 santimlik püsküllü bez parçası, boş ver geç ... depoda en az 100 tane daha vardır ... dimi? Ama olmazzzzz !!! O paspas a-lı-na-cak !! Sebo camın kenarına tutunup kendini yavaşça aşağıya bırakıyor ve eternit'in kenarına iniyor, eternit bu, tepesinde adam dolaşsın diye yapılmamış ki mendebur. İki adım atıyor, eternit çatlıyor, bir adım daha atıyor ... eternit gene çatır - çutur ediyor ... ama Sebo uzanıp paspas'ı alıyor. ...Sebo memnun, paspas elinde ... ve çatırt! Mondeo yazlıktan gelmiş, aracı sundurmanın altına çekmişler ve yolda tampona bulaşmış, çamurluk ağızlarına sıçramış zift kalıntılarını temizliyorlar. Araç sahibi bizim boya ustasının yanında, acele etmeden, itina ile kuZu'yu yol pisliğinden arındırıyorlar. ...derken paldır - küldür bir şey oluyor, kafalarına plastik parçaları yağıyor. Bizim boyacı bakıyor ki Çaycı Sebo Mondeo'nun tepesinde kedi Garfield gibi yatıyor. - Şaka yapıyor sandım! ... diye anlatıyor bana (sonradan) hatta Sebo'ya bağırmış ... - İn ulan arabanın üzerinden, manyak herif. Sonra bakıyorlar ki şaka falan değil bu ... eternit kırılmış ve Sebo Mondeo'nun tavanına çakılmış. ... Mondeo'nun aksesuarlarını sayalım ... Alaşım Jant, Elektrikli Camlar, Merkezi Kilit, Klima, ABS, Çaycı, Uzaktan Kumanda, Sis Farları, CD Çalar .... yani kabaca durum bu. Sebo'yu hastaneye götürdüler, bizimkiler resim çekip kaza raporu tutturuyor ... araç sahibi bana uğradı, biz de muhabbet ediyoruz. - Ne yapacağız? dedi müşteri ... - Valla çaycı sizde kalsın, arabanıza'da yakıştı aslında dedim ... Gülüştik, sonuçta durum belli ... kasıt yok. Dedim ki ... A - Hemen araç bedelini ödeyeyim, aracınızı hasarsızmış gibi satın alayım ya da takas'a sayayım. B - İkame araç vereyim, aracı tamir edeyim (sigortadan parasını alacağım nasıl olsa) araca binmeyi sürdür, satacağın zaman bana getir, hasarsızmış gibi alayım. Bunu garanti etmek için de sana ıslak imzalı yazı vereyim. "B" seçeneğini istediğini söyledi müşteri (..ki bence de doğru yaptı...zaten bir yıl sonra falan değiştirdik aracını ... bu defa C-Max aldı) yani aramızda sorun yok. ...aradan biraz zaman geçti, baktım Sebo iş başı yapmış. Biraz topallıyor ama durumu iyi ... buna takılayım dedim. Seslendim ... - Sebo, sana bir pelerin yaptırayım mı? Şöyle Superman'in pelerininden ... arkasında da Sebo'nun "S"si ... ne de olsa artık uçuyorsun, nam yaparsın ... ün yaparsın ... millet bak uçan çaycı sebo geliyor der ... dedim. .. biz biraz güldük (itiraf ediyorum, epey güldük) o bu şakayı komik bulmadı (...bence komikti) ama sonra olan şeyi ben de komik bulmadım. Misafirim var, ya da canım kahve çekiyor. Arıyorum çay ocağını. - Alo... - ....... - Alo??? - ...... - Ya bana kahve versenize... - ...... - Alo?!? - ...............................................................dııııt-dıt-dıt-dıt Nasıl yani? Y*vş*kl*k yaptım , dalga geçtim diye çay ocağı bana ambargo'mu uyguluyor yani? ...harbiden mi? Bir gün, iki gün ... bir hafta ... efendiliği bozmuyorum ama olacak gibi değil. Çağırdım Sebo'yu... - Alo? - ..... - Sebo yanıma gel, ya da kapat telefonu ve İnsan Kaynaklarına git, çıkışını versinler. - ...tamam ...geldi! Sebo'dan efendi gibi özür diledim (yaptığım gereksiz espri için) o da bana güzel bir türk kahve'si yaptı ... barıştık Mutlu Son... Not: Uçan Çaycı Espri'si bence gerçekten komikti ama ...
    2 puan
  9. 2 puan
  10. bendeki bunun aynısı, metal kasalı... içi bir ton daha açık, ama kasası gunmetal tarzında akşama koyuyorum çok heyecanlandım
    2 puan
  11. @Tevfik,abi kolda duruşu güzel.. ben herhangi bir sıkıntısını da görmedim..oldukça da hafif.. aslında şuan model numarasını hatırlamadığım (hatırlayınca görsel eklerim) çok beğendiğim bir modeli var ama Türkiye'de bulamadım hiçbir yerde.. Buldum... Bu arkadas kendisi..
    2 puan
  12. abi önceki sayfalarda var fotoğraf.. sen kolumda istiyorsun sanırım...
    2 puan
  13. Motöör motöör. Asker dönüşünde yapacağım kesin olan nadir şeylerden biri
    2 puan
  14. - Nasıl bir yer, Hotel yani? ...gülme tuttu Lejyonerleri - Sabret görürsün dediler. Land bir fabrika'ya daldı ... eskiden bira fabrikasıymış, üç - beş yıl önce Libya'lılar -gözdağı- vermek için Fabrika'yı vurmuş, üretim kanadı yıkımdan kurtulmuş ama yönetim ve ambalaj bölümü b*k* yemiş. Lejyon gelip yerleşene kadar fabrika atıl kalmış (ulen bira fabrikası vurulur mu? deyyus Kaddafi işte.) Eskiden ambar olarak kullanılan mekanlara yayılmışlar, deponun bir kanadını da (daha doğrusu kanadın bir kısmını) ülkeye gelecek yabancı teknik personel, doktorlar falan güvende olsun diye ayırmışlar. Yani meğer Hotel Europé bombalanmış bira fabrikasının yıkıntıları arasına kurulmuş ve aslında orada olmayan Fransız Yabancılar Lejyonu 2.Paraşüt Gücünün yatakhanesiymiş. ...pıFFF Yapacak bir şey yok, bir boş yatak buldum, yatağın altına çantamı attım. Çıktım dışarı ... savunma bakanlığı zaten yürüme mesafesinde. Gidip kaydımı yaptırdım, Çad'da elçilik yok, ben de angajman kuralları gereği en yakın noktaya (Sudan/Hartum) telefon açıp (bir internet kafe'den ... teknolojiye bak be...) nerede olduğumu, yaklaşık ne kadar kalacağımı vs. bildirdim. Sonra da fabrika'ya geri döndüm. ...akşamı fabrika'dan kova ile gelen (hani askeri tesislerde kırmızıya boyalı Y-A-N-G-I-N yazan saç kovalar vardır ya, işte onlardan biri ile bira servis ediliyordu) bira'yı reçel kavanozu ile içip lejyon karavanasını yiyerek geçirdikten ve kıdemli personelden (...çok yararlıdır) dedikodu topladıktan sonra vurdum kafayı yattım. Sabah havaalanına dönüş, benim ekipman orada yatıyormuş. Giden bir land'ın arkasına atlayıp yola düştük ... kent'i bir kere daha ve bu defa gündüz gözü ile inceledim. Belki bir şeyler vardır, ben kaçırmışımdır ... hayır. İlk intiba doğruymuş ... b*kt*n bir mekanmış. Havaalanında enerji paketlerini bulduğumda bir şeyi hemen fark ettim, toplam üç konteynerim vardı (birisi malzeme) mühürlü ve sağlam haldeydiler ... ama bu ekipman üç ay önce gelmişti ve ben arz-ı endam edene kadar kimse gelip gitmemiş, malzemeyi sormamıştı bile. Fabrika'ya geri dönüp Amnesty temsilcisinin kurulan kamp'tan teşrif etmesini beklemeye başladım. Biraz etrafta dolaştım (kent güvenli ... çatışma bölgesine silahsız gidilmemesi tavsiye ediliyor olsa da N'Djamena'da sorun yok) yemek falan yedim (lapa gibi bir pilav, eş dedikleri galeta unu ile yapılmış lokma benzeri bir şey ... ki genelde bunu acı bamya sosuna barırarak yiyiyorlar) genelde fabrika'da takılmayı tercih ettim. ...sonra beyefendi geldi. İskoçya'lı abi (Amnesty temsilcisi) ile oturup konuştuğumuzda durumun tahmin ettiğimden vahim olduğu ortaya çıktı. Yaklaşık bir günlük mesafeye kurdukları göçmen kampını büyütmeye çalışıyorlarmış ama işler pek de iyi gitmiyormuş. Bana taşıma/nakliye için yardımcı olamayacağını, başımın çaresine bakmam gerektiğini özellikle belirtip dert yanmaya başladı. Hiç bir şey zamanında hallolmuyormuş, Afrika'lılar tembelmiş vs.vs. (bkn.mızmız i*n*) - Sana bir - iki bin dolar vereyim ama vinçli kamyon bulamadım, zaten o yüzden malzemeyi taşıyamadık ... buradan Capetown'a kadar (G.Afrika) çalmadığım kapı kalmadı ama paketleri bir türlü nakledemedim. ....demez mi? ...kızdım tabi. Binlerce insanın canını bu d*ll*m*y* emanet etmişler, onun da ağlamaktan başka yaptığı bir şey yok. - sen bana para ver, ben hallederim ... dedim - nasıl halledeceksin? sana söyledim vinçli kamyon yok ki ... diye üstelediğinde de kapağı koydum. - ben -brit- değilim, sızlanmak yerinde sorun çözerim. Çözüm ayan - beyan belliydi, tabi çözmek isteyene. Sabah fabrikada'kilere sordum ... onların tarifi ve sundukları ulaşım hizmeti ile şanlı Çad ordusunun birinci topçu birliğinin yolunu tuttum. (Havaalanı yolundaydı üstleri...) nizamiyede zar-zor ingilizce bilen birisini bulup "Komutan" ile görüşmek istediğimi söyledim ... bira bekletip sonra içeri aldılar (işte Afrika'da beyaz adam olmanın avantajı), gençten bir yüzbaşının karşısına oturttular. İkram edilen çay'ı içerken kendimi tanıttım, sonra da istediğimi belirttim. - Bana en az üç, en fazla beş adet 6x4 kamyon lazım, tabi mürettebatı ile birlikte. Mümkünse bir de 4x4 arazi aracı. yüzbaşı elinden geldiğince kibar şekilde cevapladı ... - Hayır kurumu olduğumuzu sanmıyorsunuz, öyle değil mi? Savaşan bir ordunun parçasıyız ve başka önceliklerimiz var Mösyö Hayır kurumu olmadıklarını bildiğimi, vatan toprağı korumanın önemini küçümsemediğimi belirtip üsteledim. - Bütün bu ekipmanı ve personeli kiralamak istiyorum komutanım. Adam patladı ... - Bizi Avis'mi sandınız? - Nakit Amerikan Doları ödesem sizden destek alabilir miyim? Yüzbaşı sihirli sözcükleri yani -Cash, U.S Currency- duyunca durakladı. - Tabi sizin danışmanlık ücretinizi ayrıca ödeyeceğim. - Bir çay daha alır mıydınız? - Lütfen... Akşam üzeri Amerikan Hükümetinin bağışladığı beş adet GMC 6x4 kamyon ve bir halftrack (yarı paletli personel taşıyıcı) havaalanında yüklemeye başlamıştık bile. Vinç olmadığı için kalaslardan yapılan rampa + kas gücü ile (25 çad askerini boşuna mı kiraladım?) üç yarım konteyneri yükledik (en azından büyük bölümlerini ... her kasada yaklaşık 1 metrelik yük aşması olmuştu ama saLLa, onu kim takar?) geri kalan kamyonlara da biz ve variller (yağ+yakıt) doluştuk. ...geceyi topçu kışlasında Çad ordusunun misafiri olarak geçirdikten sonra sabah yola çıktık. Kamyon başı 90 dolar yani : 450USD Halftrack için 60 dolar : 60USD Takım Komutanı için : 150USD Takım elemanları için adam başı 10 dolar ... yani : 250USD .... ne yaptı toplamda? 910USD ... komutan'a da bir defalık 500USD komisyon. Bir gün idiş, bir gün dönüş ve iki gün de orada kalış ... 4x910+500:4,140USD (yanımda götürdüğüm yağ+yakıta ödediğim 60USD'yi de eklersek 4,200USD) ...tepeden tırnağa silahlı bir askeri birlik için maliyet ucuzdu ... öyle değil mi? İşin gırgırı yanımızda bir de 200mm'lik obüs vardı ve onu bize "bedelsiz" vermişlerdi. (sanırım kamyonun arkasından sökmeye üşendiler) mızmız İskoç'a kaPak olsun. ---devam edecek---
    1 puan
  15. Bu da benden Esprit Chronograph
    1 puan
  16. Bugun biraz daha mıncıkladık mondiyi [emoji2] Bonus sınırları zorladık yol yoktu [emoji2]
    1 puan
  17. değerli arkadaşlar öncelikle herkese merhaba, pek yazamasam da sürekli takip ediyorum forumu ve bir çok yeniliği de öğreniyorum, bunun için hepinize teşekkürler. konuyla ilgili de şunu söyleyebilirim ki beyaz araç mondeo değil, çin pazarında satılmakta olan yeni ford escort'un makyajlı hali. benim düşüncem böyle, hepinize saygılar.
    1 puan
  18. Bende cepten yükledim siteye özel yerim var fotoyu pc'ye indirin diye verdim; "zoom" için
    1 puan
  19. Biriniz indirip düzeltip düz yükleyin [emoji3][emoji1] nasıl mod'sunuz yahu[emoji14][emoji17] Orjinal boyut ile
    1 puan
  20. Dünya tersine dönmüş bro, almam dediğim halde i6 almak üzereyim ...
    1 puan
  21. Seçenekler : - Kısmen sorunları giderilmiş ama halen potansiyel sorunlu DSG (Volkswagen ve çatısı altındaki diğer DSG'li markalar) - Kısmen sorunlu kuru tip Powershift'ten vazgeçip tamamen sorunsuz ıslak tip Powershift'e geçen Focus var. (Islak tip yani yağlı Powershift yıllardır Volvo ve 2.0 Mondeolarda kullanılıyor ve sorunsuzluğu ıspatlandı.) - Robotik şanzımandan vazgeçip (iğrenç bir şanzımandı kendisi) yeni Aisin tam otomatik şanzımana geçen Peugeot. (Sağlamlığını ıspatlamış 2.0 Dizel Mondeolarda kullanıllan Aisin'in modifiye edip geliştirdiği tam otomatik - S-tronik ve harika bir şanzıman) - İ30'u bende merak ediyorum.
    1 puan
  22. yaz geliyor bez kayışlı Daniel Wellington tarzı unisex hafif minimal çizgili yada deri kayışlı saatler istanbulda acarsoysaatte satılmaya başladı 400-500 tl.tarzında çok trend bir saat anneler gününe düşünebilir babalar gününe yatırım yapmak için...
    1 puan
  23. KTM Duke200 ve kawa er6f 2i tercih ederim hele istanbul trafiğinde ulaşım için kullanmak için şart bence..
    1 puan
  24. abi bende bir tane fossil var...yarın koyarım onun fotosunu. yarım skeleton diyeyim 2007 yılında alsancak gül sokaktaki saat&saat'ten almıştım, ahh ne günlerdi be neyse dağıtmayayım, özetle alet çok iyi. bir kere küçük bir arıza yaptı ama ucuza hallettim. en çok kullandığım saatimdir istisnasız herkes güzel şeyler söylüyor kendisi için
    1 puan
  25. Çok güzelmiş teşekkürler ilginiz ve emeğiniz için...tüylere de aldırma...sen... Alperende atıp tutuyo ama bişi göremedik bugüne kadar hiçresim mesim yok Orient falan diyo bililerde al ulen bugün bunu taktım kapak olsun size falan demedi...
    1 puan
  26. gönder abi, er-ol oto da varmış sanayi tipi olanlarından, hahha
    1 puan
  27. Gunaydin... Ne vereyim abime... Ben, killarim ve ck'im...
    1 puan
  28. Focus ekran farkı ile bir adım önde En sessiz c-max çıkmış ama sanırım bunda biraz da lastik seçimi etkili.
    1 puan
  29. Öncelikle hoş geldiniz, öncelikle şunu söylemem gerekiyor (herkes adına) Sanmıyorum ile size saklı kalırsa sevinirim bu söylem; biz burada insanların yorumlarını kısıtlayacak durumumuz yok ne sizin ne bizim buna hakkı var. İsteyen istediğini yazabilir size bunu yorumlamak kalır. Doğru mudur? Ayrıca iletinizi ayrı konu olarak açtım, çünkü konular içinde alakalı şeyler olmalı; siz nasıl söylediğiniz başlığı bulup incelediniz ve farklı şeyler okuyup boğulmadınız farklı kişi de böyle kolaylıkla araştırabilsin. Şimdiden gelecekte göstereceğiniz özen için teşekkürler. Dönelim konuya; bu paralar c sınıfı araçlara verilir mi ? Kısa vade için tabiki hayır yani böyle bir plan varsa söyleyenler sonuna kadar haklı tabi farkındasınız bunlar ÖZNEL yorumlar. Gelelim uzun vadeye, dün otomatik vitesli araca 70 veriyorduk çok dedik bugün 80 oldu yarın 90 olacak 3-4 yıl sonra daha da fazlası yani bugün aldığınız aracın aynısını bu fiyata alamayacaksınız ki gidişat bu yönde. Ekonomik zorluğunuz yoksa yani aracın çoğunu kredi ile vermeyecekseniz ve uzun vadede düşünüyorsanız tam donanım neden olmasın ? Ek olarak araçları böyle full donanım olarak kıyaslamayın ne verdiklerine bakın öyle kefeye koyun yoksa çok yanılırsınız sebebi ise kiminin tam donanımı kiminin yarısı bile etmiyor ve bir çok donanım ar-ge'si yüksek maaliyetli olabiliyor dışardan basit gözükse bile herneyse konu bu değil. Benim yine öznel yorumum: Titanium donanım fazlasıyla yeterli. Eğer uzun yola çıkıyorsanız ve sık oluyorsa + Bi-Xenon Bir otomobilden sadece beni taşımasını istiyorum ve güvenlikten ödünvermeksizin konfor istiyorum derseniz Style donanım yeterli olur. Yukarda söylediğim gibi eğer o şartar sağlanırsa tabiki insan kendini şımartacak teknolojik oyuncakları ister; Tekno paket gibi ama olması şart bir şey değil. Focus dizel otomatik fiyatları burada var: Opsiyon fiyat listesi de Genel kategorimizin içinde yer alıyor veya ford.com.tr'den bakabilir üstüne paketleri siz ekleyebilirsiniz bayii'ye gitmenize gerek yok fiyat almak için (pazarlık aşaması hariç tabi) Tarzına bakacak olursak sana uygun otomobillerden biri ise GOLF onu da düşünebilirsin. Denemedim ama 308 düşünebilirsin bir de. Teknik değerler tablosu.
    1 puan
  30. Okey buddy ve buradaki önemli nokta konfor beklentisi ve kalemleri. Kimine göre konfor sadece yoldan aldığı iken kimine göre rahat görüş mesafesi, rahat konsol kullanımı vs olabilir. Ben yol için bahsetmiştim olaya paket halinde bakarsak C-MAX varlığından beri; max>regular
    1 puan
  31. Benim de aracı su basmıştı ama benimkinde su bagaj bölümünden geliyordu.yani bagaj doluyor ve suyu öne veriyor koltuklar ,paspaslar ıslanıyordu.sorun bagaj havalandırma deliklerindeki lastiğin deforme olmasıydı .bir bak istersen(arka tamponun içinde dışarıdan görünmez)
    1 puan
  32. Az mi izlerdik? Hayir, cok izlerdik Adam bir soba borusu, bir tukenmez kalem ve bir bardak camasir suyundan roketatar yapiyordu
    1 puan
  33. Özendim valla. İçimdeki motor aşkı hala bitmedi. Önümüzdeki hafta sonu için Honda eğitimine yedekten kayıt oldum. İki günlük birşey. Ktm Duke200, MT125, Tricity, İnazuma hala hedefimdeler. Hepsini bırakıp scooter almakda var. Trafikten epey yıldım, bazı akşamlar saat 18 gibi işten çıkabiliyorum. Tam erken çıktım derken 20km arabayla 2 saat sürüyor. Biraz tecrübem olsa doğrudan Kawa ER6F alacağım.
    1 puan
  34. Kaan abi paspaslar ve havuz gelince fotoğraf atabilirmisin
    1 puan
  35. Ben ne demek istedim: C-Max'e binse veya binmese bu Focus'a konforsuz veya rahatsız edici diyemez. Aile tercihi için her zaman C-Max daha iyi uygun o ayrı [emoji1] Hatta ikinci araba olarak daha iyi olur.
    1 puan
  36. ...olmaz mı? McGyver gibiyiz hepimiz O neydi be?? diyenler için :
    1 puan
  37. 1 puan
  38. @Tevfik, aynen bu saat. Eskiden hiç bakmazdım böyle saatlere. 2 sayfa önce bir arkadaşla G-Shock sohbetiniz oldu. Merak edip bakınca çok hoşuma gitti. Yahu Tevfik,git yat lütfen artık! Senin yüzünden saat meraklısı olacağım. Ama yok,yok... Olmam,hem ben içime çekmiyorum ki. Almam o kadar paraya,sosyal olarak inceliyorum olayı. Ferrari'yi anlarım yahu. Binersin hava atarsın,gezersin,yine hava atarsın... Saati göstermek için hep kolunu uzatıp,gereksiz işlere bulaşmak zorundasın ki gömleğin kolu yanlışlıkla açılsın.
    1 puan
  39. Ama gerçekten de çok değişik bir yaşam tarzı olsa gerek. Saatlerin bazı insanlar için çok önemli olduğunu bilirdim de, bu kadar yüksek fiyatlara alıcı bulacağını düşünmezdim. Baksana 78 bin liradan 66 bin liraya düşmüş ve üstelik 7400 lira taksitle. Bu saati alacak adam taksitle mi alır sanki? Antikayı bir yere kadar anlarım da saat işini kafam almıyor... Ben alıcı değilim,sadece bakıyorum. @Süleyman Özen, ne gerek var o kadar vermeye? http://www.n11.com/casio-ga-1000-4bdr-g-shock-erkek-saati-P54478861 al bu daha ucuz.
    1 puan
  40. A.Lange & Sohne çok ünlü bir saat firmasıdır...Fiyatları oldukça yüksek ama işte sanat saheşerleri hepsi tabiki bizim sadece bakıp yutkunduğumuz saatler... ilgili videolara burdan ulaşabilirsin..saygılar...ilginede teşekkürler... https://www.youtube.com/watch?v=7KYfE7UxqCs A. Lange & Söhne "Terraluna" adı modelin https://www.youtube.com/watch?v=zssuUjj9MUg
    1 puan
  41. Annemlerin evinde ilk haftayı bitirmişim, en az bir ay daha yatarım diye planlamış olmama rağmen ve yüksek sesle itiraf etmiyor olsam da hafiften daralmaya başlamışım. "O**racaksan bahçeye çık be olm!" ya da "Yemek yerken dirseklerini masaya dayama" türü söylemler nasıl söylesem? Bana hiç iyi gelmiyor. ...elim cebimde yaptığım yürüyüş'ten döndüğümde bir de ne göreyim? Simsar not bırakmış ... hemen aradım tabi. - Abi beni aramışsın, Kaan ben. - ...iş kazası var, Sohtorik'te...gidermisin? - sıfır mı? değiştirme mi? (sıfır : gemiye yeni kontrat ile çıkma, değiştirme : kaza geçiren elemanın ekibine katılma ve onlarla birlikte işi bırakmak demek.) - dokuz'a dört kalmış, yani değiştirme. (yani dokuz aylık kontrat'ın beş ay'ı gitmiş, geride dört ay kalmış) - uyar ... ücret? - şu kadar ... benim komisyon da ... malum (genelde simsar yapılan kontrat'tan %5 ile %7 arasında bir şey alır ... yani bu vak'a da diyelim ki 5,000dolar maaş alacağım, dört ayda ne yapar? 20,000 USD ... yani simsar benden en az 1,000USd kesecek ... ne güzel iş? öyle değil mi?) - tamam...ne zaman gideceğim? - acentayı arayacağım, sen bilmem kim bey'i gör ... o halleder işini (simsar'ın acentada çalışan bilmem kim bey'e sakal atacağını, bu işlerin hürmet! gösterilerek halledildiğini size söylemiş miydim?) - taam kapattım telefonu, pasaportu alıp kıç cebime soktum, gemi adamı cüzdanını da ... anneme bai-bai dedim ... pıRRR (bkn.yola çıkışı apartmanın önünde epey gürültülü bir 0**ruk ile kutlama) ...gittim acentaya, eleman zaten beni bekliyor. gemici cüzdanımı ve pasaportumu aldı, kaydetti...kopya çıkardı falan - filan, kontrat imzalattı, sonra bir şoför çağırdı ve dedi ki. - bunu hava limanına götürün bu? ... dallamaya bak ya! ...neyse ... küfretmedim tabi. Enspektör'e kazıtıp sonra kara liste olmanın alemi yok diye düşündüm. Aldım evrakları, bana uzattığı harcırah parasını cebe attım. Baktım Üç aşamalı bilet düzenlenmiş.... İstanbul - Heatrow , Heatrow - JFK ve JFK - Tocumen (Panama) ... üçü 'de "mail order" denen cinsten, yani yapmam gereken desk'e gidip voucher'i göstermek ve bileti almak. Şoför yolda biraz gevezelik eder gibi oldu ama benim kafa "bu!" söylemine takılmış ya, pek keyfim yok. Adam baktı ki benden pas gelmiyor, o da kapattı çeneyi. Yeşilköy'de sorun çıkmadı, zaten yanımda bagaj yok (el çantası bile) geçip oturdum uçağa .... bekle - bekle - bekle - bekle .. ulan? Yaklaşık bir saat sonra anons yaptılar, kalkış öncesi kontrollerde bir sıkıntı tespit edildi, kaldırın kıçınızı da salona geri dönün dediler (aslında tam olarak öyle demediler ama siz anladınız işte...) ...acenta'yı aradım ben de - bilmemne bey'i istiyorum. - bağlıyorum, bekleyin. - alo? - usta ben kaan, benim uçak yalan oldu. ne zaman kalkar bilmiyorum, bağlantıyı kaçırabilirim, haberin olsun. - uçuş numaranı söylesene bana - falan - filan - taaam, yarim saat sonra ara beni - taam. yarım saat sonra aradım, ne olur ne olmaz çapraz rezervasyon yaptırmış bana ... BA kendi hatasından dolayı aktarmayı kaçırma ihtimalimi fark edince yokuş yapmamış, yani benim uçak daha fazla gecikiyor olsa da bana ilk uçakta yer ayırtacaklar. - gemiyi sıraya sokuyorum, oyalanma ... tamam mı? - taam Gemiyi sıraya sokmak şu anlama geliyor, Panama kanal girişinde açıkta demirleyen gemiler önce kanal yönetimine geçiş bedelini öder (en az 30,000 ... en fazla 500,000 dolar) ve bir sıra numarası alır. Sıra size geldiğinde ayrıca pilot'a para öder ve geçişi başlatırsınız ... eğer bir nedenden dolayı (mesela eksik makinist ... deniz kurallarına göre eksik zabitan ile sefere çıkılamaz) sıranızı geçirirseniz ... puFFF ... paranız yanar, yeniden para öder ve sıranın sonuna geri dönersiniz (kaybedilen zaman + para) BA neden sonra bizi uçağa geri çağırdı, doluştuk tabi ... haldır-huldur uçutuk, dandik kabin servisine söylendik ve paldır - küldür Heatrow'a indik. Ben transit'e geçtim ... millet gümrük'e yöneldi ... desk'ten biletimi aldım, 3 saat sonra kapı açılacak ve dört saat sonra da JFK'ye uçuş başlayacak. ...peHHH Geçtim bir köşeye, salon zaten ağzına kadar dolu. Saksıların arasına kıvrıldım ... hoRRR biraz uyudum. ...rüyamda tamtamlar çalıyor, balta girmemiş bir ormanda o garip seslerin nereden geldiğini anlamaya çalışıyorum ... Uyandım tabi ... gerindim, etrafıma falan bakındım ... sonra gözüm saate takıldı. ...hASSSSSSSS ...uçağı beklerken uykuya daldım ya, o arada uçak gelmiş, milleti doldurmuş ve bensiz gitmiş (bkn.BA için boşuna i**e demiyorlar) ...hay bin kunduz be! ...gidip telefonların yerini sordum, elimdeki üç beş dolarla bir uluslar arası telefon kartı aldım ve İstanbul'u aradım. - Bilmemkim bey lütfen. Telefona bakan Bekçi abi demez mi - Beyim onlar iki saat sonra gelcek, sen sonra gene ara. ....dıııt, dıt-dıt-dıt Hay ******** !!! ...yapacak bir şey yok, bekledim tabi. 2 - 2,5 saat sonra gene aradım. - Bilmemkim bey lütfen! - Kim aradı diyelim? - Çarkçı Kaan - Bağlıyorum Efendim - ... buyur çarkçım, vardın mı Amerika'ya? - yooo! - ...................................................................................................................................................niye kine? - uyudum, uçağı kaçırmışım... - yalan.. - cık, diil ... öyle saksı gibi dikiliyorum Heatrow'da - şaka mısın lan sen? - enspektörüm, olur böyle şeyler ... bozma ağzını, bana da kayış attırma. Çeker giderim, o gemiyi de senin bi tarafına sokarlar. - ..................................................................................................................................................fesüphanallah, yarım saat sonra ara beni. Geçtim bar'a, bi bira içtiim (Bkn.Bira ile Ale arasında hala karar verememiş olmak) sora yeniden aradım elemanı. Santral ve hoşbeş sonrası eleman öksürdü. - sana başka bilet ayarladık, hesap tutarsa JFK aktarmasını kaçırmazsın ... desk'e uğra, ismini yazdırdık. - eyvallah Dediklerini yaptım, help desk'e uğradım. Pasaportumu gösterdim, hemen biri beni Golf arabasına attı. Başladı gitmeye, git - git bitmez. Arada aklımdan geçiriyorum ...yoksa enspektör beni New York'a golf arabası ile mi yolluyor? Sonra eleman durdu, yeniden kimlik gösterdim, biletimi aldım, bekletmeden hemen körüğe geçtik, uçağa göz ucu baktım "hadi be?" dedim ama içine girene kadar emin olamadım tabi. ...düz bir koridor düşünün ... sağ ve sol tarafta geniş, deri koltuklar var. iki koltuk sağda ve iki koltuk solda. Yani kabin daracık ... ama uzun. Geçtim, yerime yerleştim ve yüzümdeki sırıtmayı engellemeye, sanki daha önce bin kere Concorde'a binmişim, hatta bakkala ekmek almaya bile Concord ile gidermişim gibi bir ifade takındım. 4-5 saat önce kalkan BA uçağı saatte 800 - 850 yapıyor, Concorde ise 2,100+ ... Atlantik'in diğer yakasına varmadan bizim uçak BA'ya fark atmıştı bile. Helikopter ile kent merkezine beleş ulaşım vardı (Raincheck yapabilir miyiz? ...dedim ... x***r dediler, olmazmış öyle bir şey) bana da bar'a tüneyip beni bırakıp giden dümbelek BA uçağını karşılamak kalmıştı. Bir ara (sırf gırgırına) enspektörü arayıp JFK'de uçağı kaçırdım (gene) diyeyim mi??? diye aklımdan geçirdim (kesin inme inerdi bu defa) ama yapmadım ... iyi aile çocuğu olmak işte böyle bir şey. :)
    1 puan
  42. ...yaz akşamı oturuyoruz balkonda. Harem - Selam (ya da artık ismi neyse...) ortamına geçmişiz. Biz yemekten sonra kave - cigara - geyik frekansına oturtmuşuz işi, kızlar da kave - geyik - geyik yapıyor (salonda) ...biri kalkıp demez mi? - Geçen gün Nevşehir'den geçiyorum, ana caddede bir ilan "Elektrikli Döner Anadolu'da ilk defa Nevşehir'de" ... HaHaHaHaHa yaptık önce, sonra bir arkadaş o can alıcı soruya nefes verdi? - Elektrikli Döner ne ki? ...aHanda! Başladık tabi tartışmaya. Kimi elektrik sobası gibi bir sistemden bahsediyor ... ben dirençlerin üzerine ayrıca kok kömürü konmuş olabileceğinden ve sistemin arkasına da bir vantilatör eklenebileceğinden bahsediyorum. Ama daha uçmuş tahminler de var tabi ... mesela elektriği direkt olarak et'ten geçirme ve eti ocak falan olmadan pişirme (tabi bu yöntemin olası bir sakıncası var ... o da döner ustasının ete dokunmaya kalktığında ayakkabılarından çıkacak oluşu) tahminler havada uçuyor, bahisler artıyor ve cidden "ulen elektrikli döner nasıl olur?" diye kafa yoruyoruz. ...sonra biri - Gidip bakalım ...demez mi? Hay bin kunduz ... tamam bir sonraki gün Pazar ama 750 kilometre yol "elektrikli dönere" bakmak için aşılmaz ki? ...yoksa aşılır mı? Cevap : Evet Bize "geri zekalılar" şeklinde bakışlar atan karılarımızın muhalefetini sallamadan arabaya doluştuk ve dört dallama (biz) Nevşehir yolunu tuttuk. Uykusu gelen yer değiştiriyor ve kasmadan ama istikrarlı şekilde kilometreleri yiyiyoruz. Nevşehir'e vardığımız zaman saat epey erkendi, döner için fazla erken ama kahvaltı için değil. Oturup acele etmeden güzel bir kahvaltı yaptık ve mekan sahibi abiye elektrikli dönercinin yerini sorduk (bez afiş kalkmıştı) ...biliyormuş o mekanı. Bize güzelce tarif etti. ...sağolsun. Hediyelik eşya satan mekanları falan dolaşıyoruz ama içimiz içimize sığmıyor, saat biraz geçse de gidip elektrikli döner'i görsek diyoruz. ...belediye çay bahçesinde atılan 79 King partisinden sonra saatlerimize baktık, birbirimize baktık ve kalktık. Arabaya binip tarif edilen dönercinin önünde park ettik ve arabadan inerken aramızdan biri günün sözünü patlattı. - İşte gerçeklerle yüzleşme zamanı... ...peHHH ... sanki yaşamın sırrını çözeceğiz, neden gerilim yaratırsın ki? Dönerci güler yüzlü bir abi, eskiden aktarlık yapıyormuş ama işi bırakmış ... eski dükkanını hediyelikçilere kiraya vermiş, o da çarşı içinde başlamış döner kesmeye. - İlk zamanlar zorlandım, ama alıştım artık... falan diyor. O bize döner keser, lavaşın üzerini süslerken sorduk.... - Ya sen bir ara bez afiş astırdıydın ... değil mi? "Elektrikli Döner" yazıyordu üzerinde ... haklımıyız? - Evet ...sonra alet bozuldu, söküp attık. Aha buraya takılıydı. Gösterdiği yere baktık. Döner'in merkez taşıyıcı çubuğunun üzerinde bir dişli yuvası (sonradan parçaları da gösterdi....) tezgahın üst kısmında da bir elektrik motoru. Sistem çalışırken düğmeye basıldığında döner ateşin önünde ağır ağır ve motor tahrik'i ile dönüyormuş. Bizim kafamızda kurguladığımız şeyler ile ilgisi/alakası yok ... sadece eti yavaşça çeviren bir "şey" işte ... ama elektrikli mi? Evet (tabi çalıştığında) yani abinin reklamı yanlış ve/veya yanıltıcı değil. ...pıFFFF ....dedik tabi. (bkn.XXL hayal kırıklığı) Bin tane senaryo üretmişiz ama bu basit düzenek aklımıza gelmemiş. Teknik açıdan adam haklı, döner'i bir zamanlar elektrikliymiş işte... tabi işin sonunda biz iki dişli, bir metre bisiklet zinciri ve yanık bir bobin görmek için 1,5000Km yol kat etmiş olacağız ki bu bizi en hafif tabir'i ile -enayinin önde gideni- yapar. (Hayır ne bekliyorsak? Adam dünyanın merkezine giden yolu keşfettim diye ilan asmamış ki... bizim sergilediğimiz bu anlamsız ısrarın kaynağı ne?) ...adam bizim suratımız düşünce üzüldü, ne oldu diye sordu? Anlattık mevzuyu (kasmaya gerek yok, batmışız zaten) gözlerinden gelen yaş biraz azalınca demez mi? - Geleceğinizi bilsem döner tezgahını tamir ettirdim. (Bkn.iyi niyetli insan) Dönüş pek rahat değildi tabi ki, karılarımız bizimle epey bir dalga geçti ... - Haberleri seyrettin mi? Çekirdeksiz Karpuz yapmışlar. - Sus kız, duymasınlar. Görmeye giderler şimdi... ...hAhAhA (hiç komik değil) ... biz alternatif olarak "Erkek erkeğe bir yol macerası yaşayalım dedik, döner işin bahanesi" falan dediysek de bizi santim sallamadıklarını söylemeye bilmem gerek var mı? :(
    1 puan
  43. Olsun ben genede kapalı tutuyum.Ya fişkiyelerimi yürütürlerse . Sonra yerine robot felan koyarlar arabamın.
    1 puan
  44. arkadaşlar ben 2012 dizel kullanıyorum hiç ses duymuyorum benim kulaklarda bir sıkıntı olabilir mi ?
    1 puan
  45. Bir başka servis ziyareti gerek gibi...
    1 puan
  46. hakan bey sizin anti radar cihazını yolda giderken polisler fark etmiyor mu? yok sa siz radar sinyali alınca cihazı kapatıyor musunuz ?
    1 puan
  47. Kader.....her sigara içen kanser olmadığı gibi hiç içmeyen bir insanda kanser olabiliyor..
    1 puan
  48. İlki boşta beklerken ne yapalım? N konumuna atmak otomatik vitesin mantığına aykırı, ikide birde elim kola gidecekse ne diye otomatik vites aldım, değil mi? Ford'un kullandığı Getrag kökenli Powershift şanzımanda çift kuru kavramalı sistem kullanılıyor ve fren pedalına bastığınız zaman kavramayı yapan ünite ayrılıyor (alttaki resimde okla işaretli) Yani dilediğinizce ayağınız fren pedalında ışıkta bekleyebilirsiniz, ekstra bir efora gerek yok. P konumuna almak ise şanzımanı mekanik olarak kilitleyeceğinden kısa süreli duruşlar için tavsiye etmem, sisteme ekstra ve gereksiz bir iş yaptırıyor olacaksınız. İkincisi yokuş aşağı gidişle ilgili: İster düz vites, ister Powershift isters DSG, ister klasik otomatik, asla yokuş aşağı gidişlerde boşa atmayın. Benzinden tasarruf olmayacağı gibi ciddi güvenlik riski/kontrol yetersizliği nedenidir. Akıllı şanzımanlarda tek sorun aşağı harekette motorun devri düşerse bir alt vitese atacağı için bir süre sonra gaza basmadan anlamlı bir hızla ilerleyemez olursunuz. Manüel şanzımanda ise 6.viteste sallarsınız gittiği kadar gider. Anlamlı bir fark mı, bence pek değil! Yazılanlara naçizane katkımdır.
    1 puan
This leaderboard is set to Istanbul/GMT+03:00
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgi

Bu siteyi kullanarak, forum Gizlilik Politikasını kabul etmiş olursunuz.