Jump to content
2019 Temmuz ve 2023 Mart arası tüm içerik ve üyelikler silinmiştir. Lütfen yeniden kayıt yapınız ×

Liderlik Tablosu

Popüler İçerikler

14-04-2015 tarihinde, tüm alanlarda en yüksek itibara sahip içerik gösteriliyor

  1. Selamunaleyküm.3 ay kadar önce almış olduğum arabama yavaş yavaş kendimce birşeyler yapmam gerektiğini düşünüp servisin yolunu tuttum.2.5 aydırlı navitech den parça bekliyordum ve sonunda geldi ve montajını sağolsun servisteki arkadaşlar halletti.Tüm yaptığım işlemler Malatya ford ılıcak yetkili servisde yapılmıştır.Multimedia navitech 232 r modeli,kol dayama ford un kendi kataloglarında görmüş olduğumuz ürün,cam çıtaları ve kapı kolu kromajları omsa line,kromajlı rüzgarlık ise sunplex markadır.Kol dayama vidalama sistemi ancak kesinlikle orjinal kol dayamalı konsol yaptırmayacaksanız şiddetle bu ürünü tavsiye ederim çünkü vida sistemi contalı ve gerçekten hiç esneme ses yapma gibi bir sorunu yoktur ve ayrıca vida gizleme kapaklarıylada vidaları gizleyebiliyorsunuz.İnşallah beğenirsiniz diye tahmin ediyorum tüm yorumlarınızı ve eleştirilerinizi sabırsızlıkla bekliyorum.Sırada yapılacak işlemler ise body kit seti yapılacak ve ön ızgara titanium ızgarası sipariş verilecektir.Saygılarımı arz eder hepinize teşekkür ederim.
    6 puan
  2. ...yaz akşamı , havada hafif bir meltem olmasa aslında iyice yapış yapış olacağız ama Allahtan azıcık esiyor hava. Parayı, pass'ı falan boyundaki keseye koymuşum. Ne de olsa Pire'nin yankesecileri meşhur, onları gereksiz yere memnun etmenin alemi yok, öyle değil mi? Üç kişi gemiden inmişiz, telsizci, üçüncü ve ben ... Marina'ya gidip güzel bir masa donatalım kendimize diyoruz. En azından lumbar ağzındaki muhabbet bu yönde. Ticari liman pire'ye biraz uzak olduğu için taksi ile kent merkezine yakın bir yerlere ulaşıp sonra yola yürüyerek devam etme kararı almıştık ... iyi ki de öyle yapmışız. Yunanistan'ın trafiği kimi zaman bizden beterdir, o akşam da işte öyle müstesna akşamlardan biri. Kente dalıp hafif yokuştan aşağı, denize doğru yürürken sokaklarda normalden daha fazla insan olduğunu fark ediyorum. Sadece insanlar da değil, ufak "teneke" orkestralar kafalarına göre -kakafonik- müzik yapıyor ve millet cici elbiselerini giymiş, sokaklarda dans ediyor. ...hay bin kunduz ... festival'e denk gelmişiz. Off yaaa! Marna'ya bir indik ki ... auwww ... orada durum daha da vahim. Lokantalar, meyhaneler ağzına kadar dolu... bizim masa kurma hayali yalan olmuş. Yunanlılar normalde akşam yemeğine 21,00 gibi oturur ve masadan da 00,30 - 01,00 gibi kalkar, yani bizim alışkanlığımızın tersine lokantalar bir masatyı gecede birden fazla kere satamaz. Bunu bildiğimiz için görece erken yola çıkmış ama festival olduğunu bilmediğimiz için (o zamanlarda millet masaya erken oturur) açıkta kalmıştık. ...Burger King'e gidecek halimiz yok ki ... karnım da aç, ne yapalım? Mecburen etraftaki büfelere falan dadandık, bir şeyler yedik ... birer eşek birası kapıp deniz kıyısındaki park'a gittik. ...işte milet eğleniyor, canlı müzk falan da var ... biz de takılıyoruz öylesine. Kafamızdaki plan bu değildi ama ne yapalım? Oturup ağlayacak halimizde yok ki. Sonra -danK- bir şey resmen kafamda patladı ....! NOLUYO LAN!! ...kim vurdu diye baktım, beyaz elbiseli, saçı çiçeklerle süslü bir hatun geberiyor gülmekten ... elinde mukavva (veya onun gibi bir şey işte) boru kılıklı bi alet var, kurdeleler falan sarılmış o mukavvaya ... göz göze geldik ... boruyu gözümün önünde salladı, döndü arkasını gitti. - Naptın kadına be?!? ...diye sordu arkadaşlar, napicam ya? Öyle oturuyorum işte ... tanımam etmem manyağı. Akşam vakti bulaşmayayım şimdi falan dedim, poşetten bir bira daha çıkardım, açtım ... ikinci biramın ortasındayım ki ... -danK- ...bir kere daha .... aAaAaAaAa dedm ... s*k*r*m ortasını, nedir lan bu! - ben yolarım bunun saçını başını abicim ... diye atarlandım. Arkadaşlar saçmalama falan diyerek sakinleştirdi beni ... hatun hala geberiyor gülmekten. Şeytan diyor, al oradan bi taş, akıt pekmezini ... kendi halimde oturuyorum, ne bulaşıyorsun yahu? - bu gelecek, bak görürsünüz ... taktı kafaya ... gelecek gene. ...ya saçmalama, olmadı gidelim ... kavga çıkarmayalım falan dedilerse de sallamadım. Bir kere daha kafama vu-ra-ma-ya-cak ... nokta. Kalktım yerimden gidip hemen yakındaki bayiden bir TaNea (bizim Hürriyet gibi bir gazete) aldım ... ortadan katladım, içine azıcık bira döktüm, bir kere daha katlayıp bacağımın altında iyice sıkıştırdım. Takılıyorum ama gözüm hatunda, bir kere daha gelirse ..... ....geldi de, on dakika falan ya geçti, ya geçmedi ... baktım kuşa dalacak kedi misali ufaktan yanaşıyor, menzile girmesini bekledim (bkn.avcıya pusu atmak) tam elindeki kurdelalı mukavva'yı kaldırmıştı ki bacağımın altından çektiğim TaNea'yı Bizans tekfuruna "bu babam için, bu da emmim için ..ama esas bu köyün delisi için..." dalan Kara Murat tadında tam da ağzının ortasına çaktım. ...resmen çTONK! etti gazete, deli yunanlı hatundan "ohş" diye bir ses çıktı, ben de zafer nidası patlattım -niHAHoHo- böyle bir afalladı, şaşırdı, olduğu yerde sallandı ... elimdeki gazeteyi gösterip havladım ona. - Malaka!!! (pis bir küfürdür...) ...döndü gitti. muHaHaHaHa!!! kim demiş intikam tatsızdır diye? Epey bir güldük ... geyik de yaptık sonra. - senden iyi tenisçi olur, nasıl çaktın öyle gelişine? ...falan - filan. Sonra kalktık, bir taksi bulana kadar yürüdük ... arkasından da gemiye döndük. Sabah kalktık, kahvaltı ediyoruz ... çocuklar benim vukuatı anlatmaya başlamaz mı? - ya ne gerek var? ...falan dedim ama efendi kaptan'a ballandıra ballandıra anlatıyorlar. - sonra efendi kaptanım, bir de baktık bizim üçüncü böyle resmen havada perende atıp Jackie Chan gibi hatuna bi çaktı... baktık ki aPLa ayakkabılarından çıkmış ... Allah bilir hala yere düşmemiştir ... o derece yani. efendi kaptan bunları dinledi dinledi ... sonra bana baktı ve basit bir soru sordu. - üçüncüm, Haloa nedir biliyor musunuz? - bilmiyorum efendim .. dedim (bilmiyordum harbiden) - peki ... dedi sakince, ama hava değişmiş. Sessizce kahvaltıyı ettik. Doğal olarak araştırdık .... Haloa nedir? Neyin nesidir? Meğer Haloa kadınların festivaliymiş, kadınlar o gün/gece boyunca başta serbest konuşma ve canları ne çekerse yapma olmak üzere bir çeşit -dokunulmazlık- kazanırmış. ... işin daha da kötüsü, o mukavva boru vardı ya? Hani üzerine kurdelere sarılı olan ... o şey ile seçtikleri erkeğe vurur ve onu kendisi ile birlikte -eğlenmeye- çağırırlarmış. Yani ben iki kere davet alıp, davet'e icap etmemişim ... üçüncü davet denemesini ise şiddet ile cevaplamışım. ...kısmet nasıl tepilir? Islak TaNea ile kısmetin ağzının ortasına vurularak Sonuç : İşte cehalet böyle bir şey http://en.wikipedia.org/wiki/Haloa_%28festival%29
    5 puan
  3. Lada ... hem de uzak ara.
    4 puan
  4. Ne diyim yaaaa...karı güzelmiy di bari...(bkn.kaçan balık büyük olur)....
    3 puan
  5. 1.2 TSİ DSG Polo alın. Panaromik sunroof ekletin. Sürüş konfor paketi vs. geçen hafta bayide böyle bir araç gördüm. Bir de led farları vardı. Şuan baktığımda Lounge diye bir Donanım paketi ile de satıldığını görüyorum. Gayet yeterli donanıma sahip. Sportif his için Fiesta tercih edilebilir ama Polo sınıfındaki araçlara göre bariz şekilde konforlu. Benim gördüğüm araç ise panaromik sunroof ve bu farlar ile gayet güzel duruyordu. Sadece farın fotoğrafını çekmiştim ekliyorum. Kısa ve uzun hüzmelerde led kullanılmış.
    2 puan
  6. Sürüş zevki hala Fiesta'da önde, ama Polo her şeye rağmen daha çok yönlü ve olgun bir araç. VW servisleriyle sıkıntın yoksa ben olsam 1.2 90PS DSG Comfortline'ı sıfır alırdım. Bu kadar küçük sınıfta dizelin çok ciddi bir getirisi yok. Küçük çift kavramalılar her zaman risk taşıyor, hali hazırda dayanıklılık açısından biri diğerine üstün demek neredeyse imkansız. Alternatif yeni Corsa olabilir, öveni çok, ama otomatik seçeneklerini bilmiyorum.
    2 puan
  7. Fiestayı beğendiler. Açık konuşmak gerekirse benim de gözüme hoş gözüktü. şu vites probleminde dediğim gibi sadece yaşadıklarımdan dolayı bu çekincem. Focusu götürdüm servise yaptık dediler 1 hafta geçmeden yine başladı. Hatta bu sorun bir ara modaydı. Yani arabadan soğudum diyorum da aslında olan, aşırı üzülüyorum sonuçta o kadar para verip 0 araba alıyosunuz. Yeni bir sistemdeki ahata size patlıyor. Yakup'un dediği gibi tam bir piyango aslında. Tevfik abi renaulta karşı alerjim var Aracı yeterince ağırbaşlı kullanmaya çalışıyorum. ama yakıt tüketimi falan ladaya yer bırakmıyor. Gören de yaşlısın sancak şu an 0 alsam 61.500' e patlıyor ikinci el daha uygun comfortline paketi var highline yok sanırım
    2 puan
  8. En azından diğerleri görmüş ve söylemiştir değil mi, tevfik buba Bence güzeldi
    2 puan
  9. 2 puan
  10. İnternet kafe'ye yeniden uğrayıp ... bu arada şöyle bir şey'i kastediyorum (bkn.yanlış anlaşılmasın) telefon işimi hallettim ve fabrika'ya uğrayan yeni dostlarımız ile yola çıktık. Evsahibim teğmen önce kuzey batı'ya, sonra kuzey'e ... nijer sınır hattına doğru (görece güvenli rota) ilerleyeceğimizi söylemişti. Libyalılar Çad Gölü'ne kadar güney'e inmiyormuş ama değerli kamyonlarını tehlikeye atmak istememelerini anlamam gerekiyormuş. Anlarım tabi, neden anlamayayım ki? Bi halt olursa sadece kamyonlar değil, benim yük'de yalan olur. Fazladan 400-500 dolar için kasmaya niyetim olmadığından mızmızlanmadım. ...tecavüz kaçınılmaz ise (siz anladınız gerisini) Sadece iki kere arıza yaşayarak (basit arızalar) akşam üzeri Nijer sınır hattına varmıştık. Manzara fazla tekdüze (genelde basık yayvan tepecikler, taşlı / kuru ve susuzluk ile yanmış toprak, bitki örtüsü ise dikenli çalılık ağırlıklı) olduğundan fazla ses etmeden arkada oturuyor. Kimi zaman tuz hapı emiyor, arada sigara tüttürüyordum. Geceyi cibinliğe sarınarak halftrack'ın arkasında geçirmek biraz neşe kaçırıcı olsa da sabah demlenen çay (bedevi usülü) canlandırıcıydı. Yola çıktığımızın ikinci günü öğle saatlerinde (50+ derece falandı sanırım) UNHCR'nin göçmen kampına ulaşmıştık. Sadece yarım günlük kaybımız olduğu için keyfim yerindeydi ... tabi kampın ne kadar b*k* yemiş olduğunu görene kadar. Kalasların üzerinde kaydırarak yükü indirip konteynerleri kamyon çekme halatı ile birbirine hizalayana ve kaymasın, şakül bozulmasın diye altlarını besleyene kadar etrafa doğru dürüst bakamamıştım. Gün ışığından azami şekilde yararlanmaya çalışıyordum ve bilmeyenler için not ... Ekvator enlemine yaklaştıkça -alacakaranlık- toleransı azalır. Atıyorum İstanbul'da -akşam oluyor- ile -hava karardı- arasında 1 saat varsa bu ekvator'da 20 dakikaya falan düşer. Sonunda konteyner'ler güvene alınınca birisinin üzerine çıkıp oturdum ve kampa baktım. - Yaklaşık 18,000 kişi var, çoğu kuzeyli göçmenler ... Sudan sınırında da kamplar var, onlar da genelde iç savaştan kaçıp gelenler... Bizi karşılayan UNHCR (Birleşmiş Milletler Sığınmacılar Programı) memurunun sözleri iç karartıcı olsa da hiç bir söz gözleriniz ile gördüğünüz şeyi tam olarak tarif edemiyordu. -- Çad, kampta su çeken kadınlar-- Sabah olunca çalışmaya başladık. Motorların nakliye yağlarını boşaltıp doldurduk, transfer sırasında jeneratörün arızalanmaması için konan kauçuk takozları söktük, vakvak ile sistemin havasını aldık ve öğlen olmadan önce bir, sonra da ikinci jeneratörü ateşledik. UN'in iki teknisyeni ağır hizmet kablolarını hazırlamıştı zaten, onlar enerji çıkışının ilk siftahını yapar. Teslim/Tesellüm raporlarını düzenler, kamp yöneticilerinin kullanması için kolaylıklar (mesela basit bir yönerge serisi ... sistemi devreye almak ve devreden çıkarmak için ... ya da yakıt borusuna yağlı boya ile tankta kalan yakıt seviyesini gösteren çizgiler çizmek gibi) ilk ışıldaklar yanmaya başlamıştı bile. ...kendimi iyi hissettim mi? tabi ki ... işim bitmek üzereydi ve sabah s*kt*r*p N'Djamena'nın görece üstün konforuna ve Hotel Europa'nın s*d*k ısısındaki beleş birasına doğru yola çıkabilecektim. ...kendimi kötü hissettim mi? tabi ki ... orada binlerce insan yarın ne olacağını bilmeden ve kamyonlarla gelen tahıl'dan yarım leğen alma umudu ile yaşıyordu ve elimden gelen hiç bi b*k'da yoktu. Aradan yıllar geçmiş olsa da hala arada sırada düşünürüm onları (o kadar da sık değil, yeterince sık ama) acaba kaç tanesi evine geri dönmeyi becerebildi? Çok değildir sanırım...
    2 puan
  11. Bugün nihayet ve en sonunda Eskişehir'liler olarak test aracımıza kavuştuk ama şaka gibi bir olay... test parkuru 1km. gidiş 1 km. aynı yoldan dönüş olarak belirlenmiş yok yok dedim siz bildiğiniz kamera şakası yapıyorsunuz... Çok fazla radar cezası yedikleri için böyle karar alınmış, sizin ben kararınızı yerim dedim yinede kısa tuttuk ama biraz turladık. Eskişehir'li olanlara şöyle tarif edeyim, Otokoç'tan çıktınız haliyle sağ döndünüz ve o yol sizi doğru çevre yoluna bağlıyor yaklaşık 1 km. sonra çevre yolundaki dönel kavşaktan dönüp tekrar Otokoç'a gitmeniz isteniyor. Bu konuda Eskişehir Otokoç'a diyecek hiç bir laf bulamıyorum ne söylense azdır, gidip cingar çıkarsan yeridir hatta çıkaranlar da olacaktır. Yakup zaten çok detaylı bir inceleme yapmış bunların üzerine bagaj, kumaş, torpida vs.. vs.. gibi çok ayrıntıya girmeden kendi yorumlarımı aktarmak istedim. Gelelim (kısacık mesafede yorum ne olacaksa) yorumlarımıza en azından fikir sahibi olduk diyelim, araca ilk bindiğiniz andan itibaren lüx hissi sizi sarıp sarmalıyor (deri koltuk olsa bir premiumlardan hiç farkı kalmayacak) koltukların sarması eski Mondeo'ya göre biraz daha iyi olmuş, yüksek oturma pozisyonuna alışkın olduğumdan koltuğu ayarlamak için kol ile biraz pazu çalıştıktan sonra çalıştırmaya hazırız. Anahtarsız çalıştırma büyük rahatlık start tuşuna basıyorsunuz o kadar...hayalet gösterge tabir edilen göstergeler harika, aracın çalıştığını anlamanız güç, çok sessiz, direksiyon çok çok yumuşak, park alanından çıkış çok rahat oldu bu sayede hız arttıkça eskisine oranla daha az sertleşiyor aslında bu hoşuma gitti daha önceki konularda 100 km. hızdan sonra çok fazla sertleştiğini bunun sürüşü biraz zorlaştırdığını belirtmiştik, yeni Mondeo'da böyle bir sorun görmedim, direksiyonu çok başarılı buldum. Süspansiyon, mevcut Mondeo'mun süspansiyonunu başarılı bulurdum en azından kullandığım bir çok araçtan çok daha başarılıydı ama yeni Mondeo süspansiyon konusunda çağ atlamış, en başarılı bulduğum konu süspansiyon oldu, kasisler, tramvay yolundan atlamalar, yoldaki ufak pürüzleri hissettirmiyor çok beğendim, aşık oldum. Motor, 2.0 TDCi superchips 170 Ps 240 Nm. bir araç kullanıcısı olarak yorumlayacağım, 160 PS Ecoboost motor alt devirlerde 2.0 motoru hiç aratmıyor önce onu belirteyim, 2.0 TDCi motor bile olsa 1750 dd sonrası tork geliyor o devire kadar ölüsünüz, biz her ne kadar bu açığı Sprintbooster ile kapatsak bile alt devirlerde chipsiz bir 2.0 dizelden daha etkili bir ivmelenme var üst devirlerde 2000 dd'den itibaren patlama yok (dizel burada öne çıkıyor) aynı şekilde istekli bir ivmelenme ile devam ediyor. Çok yüksek bir performans görmedim ama atmosferik bir motora göre oldukça keyifli ve yeterli, beğendim, ilk defa ecoboost motor kullandım sessizliği, performanslı kullanımdaki sesi ve alt devirlerdeki canlılığı ile beklediğimden iyi bir motor diyebilirim, Sonuç olarak 2.0 TDCi den vazgeçip bu motoru alabilirim.
    2 puan
  12. Biliyorsunuz ki (altta) Ford'un 10 ileri şanzıman planları vardı ne oldu ona? -Ona bir şey olmadı , Anavatanındaki pick-up'ların da kullanacaklar (2017) 2013'te başvurduğu patenti dün almış oldu. Ne yaparlar bilinmez! Patent Dosyası: Ford-11-speed-transmission-patent.pdf Neden herkes 10 ileri yapıyor da Ford 11, işte cevap Ford-11-speed-transmission-patent.pdf
    1 puan
  13. Keşke paketler eklettirecek vaktim olsa (aynı şey focus alırken de oldu) ya da PARAM o zaman fiesta titanium tekno paket falan alırdım napayım x paketi sanki çok lazım bütün bayilerde o var... 1 hafta içinde arabayı teslim almam lazım öbür araba yeni sahibine gidiyor. Biz mi hata yapıyoruz başkalarının mı vakti çok geniş anlamıyorum 2 ay sipariş falan gelcek gümrüğe gircek çıkcak vs Aynen öyle zaten o zaman 60-70 arası focus alırım düşünmeden. daha da param olsa mondeo daha da param olsa.... Şey gibi oldu şuna x para verceğine 3-5 daha koy onu al, onu y kadar paraya alcağına biraz daha koy bunu al. ucu bucağı yok
    1 puan
  14. Hayırlı olsun Berat kardeşim. Bu haftasonu ben de Ilıcak Ford'a 15bin bakımına gideceğim. Kolçak maliyetini merak ettim. Bir gün Malatya'da görüşelim. Keyifli sürüşler...
    1 puan
  15. Hayırlı olsun kardeş cam çıtaları, rüzgarlık ve kapı kolları çok yakışmış.
    1 puan
  16. Tamam önce buluşalım bilgi alayım senden, sonra detayları konuşuruz. Ama biniyorum sürekli kaç gün sürer vs. bunları konuşmak lazım. Eline sağlık ayrıca güzel olmuş hepsi de.
    1 puan
  17. Abi ne zaman istersen ayin 25 i haricinde haftasonu nöbetim yok sen ne zaman istersen . İster senin farlara da yaparız sürekli binmiyorsan
    1 puan
  18. Çok teşekkür ederim doğan bey.Eko ayarları ve tarih ayarlarını yaptım şimdilik kapatıp açmada sıfırlama hatasıyla karşılaşmadım.Muhtemelen güncelleme ile düzeltilmiştir.
    1 puan
  19. Saruhan, Aralık'ta Sıfır aldık, tabii benim yaşıma göre uzun yolda ayarla fren gaz vites Değişimi hepsini kendisi yapsın sadece sen direksiyonu tut..http://images.tapatalk-cdn.com/15/04/14/f0jpg
    1 puan
  20. Güle güle kullanın.Navitech fabrika ayarlarına dönme sorununu çözmüş mü araştırdınız mı?Aynı cihazı ben iade ettim.3 adet cihaz takıldı.1 tanesi elektrik kaçağı yapıyordu.O çözüldü ama arkasından takılan 2 cihazda her kontak kapatmamdan sonra fabrika ayarlarına döndü cihaz.Bir türlü düzelmeyince iade edip cyclone marka cihaz almıştım.Güzel günlerde kullanın.
    1 puan
  21. ben Lada'yı eski "demir ütü"ler vardır ya, onlara benzetiyorum ... üzerine üçüncü kattan kuzenini atsan gene de çalışmayı sürdüren bir araca saygı duymamak zor (o araç b*kt*n ötesi olsa da)
    1 puan
  22. yani o paralara alınacaklar belli...temiz olması önemli....senin sıralamana göre otomatik vites istiyorsun ama dizel veya benzinli olması önemli değil benzinli otomatik focus alabiliyorsun dizel polo bence ikisi arasında sen karar vereceksin forumda kullananlar var çünkü geriye clio falan kalıyor ama ben olsam golf tsi alırdım hem geniş hemde kendini kanıtlamış araba....
    1 puan
  23. Polo. Fiesta'nın içi gerek tasarım gerekse hacim anlamında beni boğuyor. Polo daha akıllı başlı, derli toplu bir araç. Fiesta'nın kötü olduğunu kastetmiyorum. Polo dışı bir seçenek deseydiniz o zaman ilk olarak Fiesta derdim. Ben vites problemi olayını çok takmıyorum. Sunduğu keyif bu kadarcık riske değer. Düşük ihtimal ama bozulursa arabayı çöpe atmıyorsunuz. Biraz maliyeti de olsa yaptırır binersiniz.
    1 puan
  24. Abi sen yapma bari Fikrini beyan edersen sevinirim
    1 puan
  25. Saruhan, aynı arayışta ben Polo 1,2 dsg tercihinikullandım ve memnunum..
    1 puan
  26. 1 puan
  27. Yeni i20 neden olmasın?
    1 puan
  28. ...dayak yemekten&dövmekten bakamadım ki...
    1 puan
  29. 11 vites mi olacak Bekir abinin dediği gibi bizim yol şartlarında problem olabilecek gibi
    1 puan
  30. Bu da Tevfik Bey'den.. Kendisi teknik bir sorun sebebiyle fotograf ekleyememis...
    1 puan
  31. Bugün bu arkadaşla beraberiz.. Kendisi baya ucuza maloldu. 10pound'a aldim. Otomatik.. Power Reserve'i 24 saat kadar gidiyor. Tarzi hosuma gitti.. Marka Stührling..
    1 puan
  32. Ne garip burada tabaklardan arta kalan birsürü çöpe dökülen yemek...orada yarım leğen buğday için kendi canını ortaya koyma.Sabah hüznünü dağıtayım...Ellerine sağlık Baba yüreğinede...Saygılar kalıbının adamına... not:konuyla baplantılı olmasada yardımlarla ilgili ilk aklma gelen bu film oldu seyredilebilir çekilebilien zorlukları hatırlamak açısından...
    1 puan
  33. - Nasıl bir yer, Hotel yani? ...gülme tuttu Lejyonerleri - Sabret görürsün dediler. Land bir fabrika'ya daldı ... eskiden bira fabrikasıymış, üç - beş yıl önce Libya'lılar -gözdağı- vermek için Fabrika'yı vurmuş, üretim kanadı yıkımdan kurtulmuş ama yönetim ve ambalaj bölümü b*k* yemiş. Lejyon gelip yerleşene kadar fabrika atıl kalmış (ulen bira fabrikası vurulur mu? deyyus Kaddafi işte.) Eskiden ambar olarak kullanılan mekanlara yayılmışlar, deponun bir kanadını da (daha doğrusu kanadın bir kısmını) ülkeye gelecek yabancı teknik personel, doktorlar falan güvende olsun diye ayırmışlar. Yani meğer Hotel Europé bombalanmış bira fabrikasının yıkıntıları arasına kurulmuş ve aslında orada olmayan Fransız Yabancılar Lejyonu 2.Paraşüt Gücünün yatakhanesiymiş. ...pıFFF Yapacak bir şey yok, bir boş yatak buldum, yatağın altına çantamı attım. Çıktım dışarı ... savunma bakanlığı zaten yürüme mesafesinde. Gidip kaydımı yaptırdım, Çad'da elçilik yok, ben de angajman kuralları gereği en yakın noktaya (Sudan/Hartum) telefon açıp (bir internet kafe'den ... teknolojiye bak be...) nerede olduğumu, yaklaşık ne kadar kalacağımı vs. bildirdim. Sonra da fabrika'ya geri döndüm. ...akşamı fabrika'dan kova ile gelen (hani askeri tesislerde kırmızıya boyalı Y-A-N-G-I-N yazan saç kovalar vardır ya, işte onlardan biri ile bira servis ediliyordu) bira'yı reçel kavanozu ile içip lejyon karavanasını yiyerek geçirdikten ve kıdemli personelden (...çok yararlıdır) dedikodu topladıktan sonra vurdum kafayı yattım. Sabah havaalanına dönüş, benim ekipman orada yatıyormuş. Giden bir land'ın arkasına atlayıp yola düştük ... kent'i bir kere daha ve bu defa gündüz gözü ile inceledim. Belki bir şeyler vardır, ben kaçırmışımdır ... hayır. İlk intiba doğruymuş ... b*kt*n bir mekanmış. Havaalanında enerji paketlerini bulduğumda bir şeyi hemen fark ettim, toplam üç konteynerim vardı (birisi malzeme) mühürlü ve sağlam haldeydiler ... ama bu ekipman üç ay önce gelmişti ve ben arz-ı endam edene kadar kimse gelip gitmemiş, malzemeyi sormamıştı bile. Fabrika'ya geri dönüp Amnesty temsilcisinin kurulan kamp'tan teşrif etmesini beklemeye başladım. Biraz etrafta dolaştım (kent güvenli ... çatışma bölgesine silahsız gidilmemesi tavsiye ediliyor olsa da N'Djamena'da sorun yok) yemek falan yedim (lapa gibi bir pilav, eş dedikleri galeta unu ile yapılmış lokma benzeri bir şey ... ki genelde bunu acı bamya sosuna barırarak yiyiyorlar) genelde fabrika'da takılmayı tercih ettim. ...sonra beyefendi geldi. İskoçya'lı abi (Amnesty temsilcisi) ile oturup konuştuğumuzda durumun tahmin ettiğimden vahim olduğu ortaya çıktı. Yaklaşık bir günlük mesafeye kurdukları göçmen kampını büyütmeye çalışıyorlarmış ama işler pek de iyi gitmiyormuş. Bana taşıma/nakliye için yardımcı olamayacağını, başımın çaresine bakmam gerektiğini özellikle belirtip dert yanmaya başladı. Hiç bir şey zamanında hallolmuyormuş, Afrika'lılar tembelmiş vs.vs. (bkn.mızmız i*n*) - Sana bir - iki bin dolar vereyim ama vinçli kamyon bulamadım, zaten o yüzden malzemeyi taşıyamadık ... buradan Capetown'a kadar (G.Afrika) çalmadığım kapı kalmadı ama paketleri bir türlü nakledemedim. ....demez mi? ...kızdım tabi. Binlerce insanın canını bu d*ll*m*y* emanet etmişler, onun da ağlamaktan başka yaptığı bir şey yok. - sen bana para ver, ben hallederim ... dedim - nasıl halledeceksin? sana söyledim vinçli kamyon yok ki ... diye üstelediğinde de kapağı koydum. - ben -brit- değilim, sızlanmak yerinde sorun çözerim. Çözüm ayan - beyan belliydi, tabi çözmek isteyene. Sabah fabrikada'kilere sordum ... onların tarifi ve sundukları ulaşım hizmeti ile şanlı Çad ordusunun birinci topçu birliğinin yolunu tuttum. (Havaalanı yolundaydı üstleri...) nizamiyede zar-zor ingilizce bilen birisini bulup "Komutan" ile görüşmek istediğimi söyledim ... bira bekletip sonra içeri aldılar (işte Afrika'da beyaz adam olmanın avantajı), gençten bir yüzbaşının karşısına oturttular. İkram edilen çay'ı içerken kendimi tanıttım, sonra da istediğimi belirttim. - Bana en az üç, en fazla beş adet 6x4 kamyon lazım, tabi mürettebatı ile birlikte. Mümkünse bir de 4x4 arazi aracı. yüzbaşı elinden geldiğince kibar şekilde cevapladı ... - Hayır kurumu olduğumuzu sanmıyorsunuz, öyle değil mi? Savaşan bir ordunun parçasıyız ve başka önceliklerimiz var Mösyö Hayır kurumu olmadıklarını bildiğimi, vatan toprağı korumanın önemini küçümsemediğimi belirtip üsteledim. - Bütün bu ekipmanı ve personeli kiralamak istiyorum komutanım. Adam patladı ... - Bizi Avis'mi sandınız? - Nakit Amerikan Doları ödesem sizden destek alabilir miyim? Yüzbaşı sihirli sözcükleri yani -Cash, U.S Currency- duyunca durakladı. - Tabi sizin danışmanlık ücretinizi ayrıca ödeyeceğim. - Bir çay daha alır mıydınız? - Lütfen... Akşam üzeri Amerikan Hükümetinin bağışladığı beş adet GMC 6x4 kamyon ve bir halftrack (yarı paletli personel taşıyıcı) havaalanında yüklemeye başlamıştık bile. Vinç olmadığı için kalaslardan yapılan rampa + kas gücü ile (25 çad askerini boşuna mı kiraladım?) üç yarım konteyneri yükledik (en azından büyük bölümlerini ... her kasada yaklaşık 1 metrelik yük aşması olmuştu ama saLLa, onu kim takar?) geri kalan kamyonlara da biz ve variller (yağ+yakıt) doluştuk. ...geceyi topçu kışlasında Çad ordusunun misafiri olarak geçirdikten sonra sabah yola çıktık. Kamyon başı 90 dolar yani : 450USD Halftrack için 60 dolar : 60USD Takım Komutanı için : 150USD Takım elemanları için adam başı 10 dolar ... yani : 250USD .... ne yaptı toplamda? 910USD ... komutan'a da bir defalık 500USD komisyon. Bir gün idiş, bir gün dönüş ve iki gün de orada kalış ... 4x910+500:4,140USD (yanımda götürdüğüm yağ+yakıta ödediğim 60USD'yi de eklersek 4,200USD) ...tepeden tırnağa silahlı bir askeri birlik için maliyet ucuzdu ... öyle değil mi? İşin gırgırı yanımızda bir de 200mm'lik obüs vardı ve onu bize "bedelsiz" vermişlerdi. (sanırım kamyonun arkasından sökmeye üşendiler) mızmız İskoç'a kaPak olsun. ---devam edecek---
    1 puan
  34. Ufak goze batmasin diyorsaniz,mini801 alin. 1 senedir kulkaniyorum mercegi cok genis acili ve gayet kullanisli. Gps ozelligide var. Kontaga baglayarak kablo kirliligindende kurtulmus olursunuz.
    1 puan
  35. değerli arkadaşlar öncelikle herkese merhaba, pek yazamasam da sürekli takip ediyorum forumu ve bir çok yeniliği de öğreniyorum, bunun için hepinize teşekkürler. konuyla ilgili de şunu söyleyebilirim ki beyaz araç mondeo değil, çin pazarında satılmakta olan yeni ford escort'un makyajlı hali. benim düşüncem böyle, hepinize saygılar.
    1 puan
  36. - Kaan - ...buyrun benim? - Amnesty International'ı duydun mu? - Vitamin hapı'mı satıyorlar? - Yok be ... İnsanhakları örgütü bu... - Duymadım ... eee? GE'den enerji paketi almışlar, kurulması lazımmış. - Açık kontrat, 8k ... istermisin? ...düşündüm. Açık kontrat demek iş 15 dakika'da sürse, 15 gününüzü de alsa da aynı parayı kazanacaksınız anlamına geliyor... yani işi B*k edip teslimat süresini aşarsanız taksimetre size yazar. - İş nerde? - N'Djamena - Orası nerde be? - Gidince öğrenirsin... AirFrance / Taksim'e voucher yollamışlar, gidip mektubumu aldım. Fransız konsolosluğuna uğrayıp sarı defterimi (aşı karnesi) ve voucher'i gösterdim ... Çad'a teleks çekip cevabını beklediler ... ben de gidip Beyoğlunda oyalandım, akşam üzeri elçiliğe geri döndüğümde yazışmalar bitmişti. - İşte biletiniz, yarın yola çıkıyorsunuz ... Fransa üzerinden aktarma yapacaksınız. Bu teleksinizin kopyası (bir anlamda yetki belgem) , size Hotel Eurpoé'de yer ayırtmışlar, havaalanında karşılanacaksınız. Eve döndüm (vapurla) ufak bir çanta yaptım ... eczaneye uğrayıp pişik için pudra, dezenfektan ve malarya için ilaç aldım. Sırt çantama bir iki parça şey ... iki sabun, beş - altı çorap, bir şapka vs. attım. THY ile De Gaulle'ye uçtum, oradan Orly'e geçip AirFrance ile Çad'a yollandım. N'Djamena havaalanı Nazilli garajları gibidir (...gerçi Afrika'nın çoğunda öyledir) uçaktan inip kanat veya kuyruk gölgesine sığınır. Bavulunuz indirilsin (aslında lönk diye aşağı atarlar) diye bekler, sonra eşyanızı alıp bi cigara yakar ve terminal'e yürürsünüz. ...gümrük görevlisi klasik "iş için mi geldiniz? yoksa tatil mi?" diye falan sormadı bile (kim oraya tatil için gelirdi ki?) pasaportumu aldı, boş bir sayfa bulup ... çTONK! Terminal kalabalık, gelen - giden çok ama sadece bir iki tane Mzungu var etrafta (kabaca çeviri : Beyaz adam ... biraz daha özenli çeviri .. emelsiz/hedefsiz gezgin) sırt çantamı alıp kalabalığı yararak attım kendimi terminal'den dışarı. Taksiler falan var ama ben ne aradığımı biliyorum ... çok geçmeden onları buldum. Çöl kamuflajlı uzun land'ı gölgeye çekmiş ikisi arabanın içinde uyuklayan, üçüncüsü elindeki beyaz kağıt parçasını sallayan askerlere doğru yürüdüm. - Hotel Europé? - Oui, Oui ... dedi asker. ...eywallah çekip land'ın kasasına tırmandım ve sabit ayağa monte edilmiş MAG'ın altına oturdum. Çok geçmeden bir Mzungu daha geldi, asker elindeki kağıdı katlayıp cebine koydu ... land çalıştı, güneş gözlüğünü takıp şapka'yı kafama geçirdim ve -yallah- yola çıktık. Diğer Mzungu Hollanda'lıymış, o da Amnesty için gelmiş, su arıtma sistemi kuracakmış... - Ben enerji paketi kuracağım, sanırım onunla da su dağıyacaklar ... sen de o suyu temizleyeceksin, mantıklı ... Enerji Paketi denen şey aslında şu. Bir (kısa) konteyner tabanı alıp buna 500Kva'lık jeneratör koyuyorsunuz. Sonra elektrik panosu, hava filtresi, yakıt tankı, egzostlar vs.vs. geri kalan her şeyi o konteyner sınırları içine sığdırmaya çalışıyorsunuz. İşiniz bittiğinde konteyner'in duvarlarını geri takıyor, sağlam şekilde kaynaklıyor ve gitmeye hazır hale getiriyorsunuz. ...yani böyle bir şey den bahsediyoruz. Bunlar C130 tipi orta gövdeli nakliye uçaklarına sığıyor (zaten o amaç ile yapılmışlar) ve hemen her yerde de çalışıyorlar. Anlayacağınız ben enerji paketini taşıyacak, kuracak, çalıştıracak ve teslim edeceğim ki ... diğerleri de benden sonra işlerini yapsın. ...sorumluluk büyük ... Land'ın arkasından görebildiğim kadarı ile N'Djamena pek büyük bir şehir değil, zaten başka da kayda değer şehir yok etrafta. Dandini binalar, kirli ve tozlu sokaklar. Kıtanın genelini sarmış olan o başa çıkması zor "fakirliğe/yokluğa alışma" hali Çad'da da geçerli. Afrikalı'ların en büyük derdi de o zaten. Millet bir şey yapmak istiyor ama işe girişmek için adamın yüreğinde olması gereken kıvılcım orada değil. -Yeter- noktasına kadar çalışıp sonra bırakıyorlar çalışmayı ...anlayacağınız yarın'ı da yarın düşünürüm hastalığına yakalanmışlar. Legion Etrangé (Yabancılar Lejyonu) askerleri ile muhabbet ediyoruz ... yanımda MAG'da dikilen Alman'mış, Türk olduğumu duyunca başladı bana türkçe "Naber Komşu?" çekmeye. Öndekiler ise İspanyol ... ben de onlara sardırıyorum "Vive la mort" çekiyorum arkada. (Vive La Mort, Vive La Guerre, Vive Le Sacre Merchanerié ... Yaşasın Ölüm, Yaşasın Savaş, Yaşasın Lanetli Paralı Askerler diye çevrilebilir.) dedikodu da yapıyoruz. Güney fena değilmiş, başkent eh işte idare edermiş ama kuzey b*kt*nmış ... çöl ve savaş varmış o tarafta. 16" paralel civarındaki hattın (Libya - Çad) sorunlu olduğunu ve orada 7/24 ilan edilmemiş bir savaşın sürdüğünü bildiğimden soruyorum. - Siz de karışıyor musunuz çatışmalara? - Resmi olarak burada bile değiliz ki ... yani cevap "evet" karışıyorlarmış. --- devam edecek---
    1 puan
  37. Araba aradığımız yetmiyormuş gibi birde telefon bakmaya başladık. içişleri bakanımızın telefon ihtiyacı doğdu. En önemli kriterlerimiz otomatik vites olsun, beyaz gri olmasın.. öhmm pardon o arabaydı... Takılmadan donmadan uzun süre kullanabileceği bol bol KALİTELi resim çekebileceği bir telefon.... z3 ile i6 ile arasında kararsız kaldım. Her zaman bir iphone hayranlığı vardır kendisinin de z3 mantıklı geliyor bana Kullanan vardır illa ki bu iki telefondan birini, yorun alalım mümkünse ...
    1 puan
  38. ...bakmak lazım tabi ama polen filtresi veya giderler tıkanmış gibi (belki ikisi birden) özellikle ağaç altında (mesela iğne yapraklı bir ağaç) park ediliyorsa o yapraklar düşüp çürüyor ve küspe haline gelip ne kadar gider varsa alayını tıkıyor. Aracın içindeki nem'in dışarı atılamıyor oluşu "tıkanıklık" işareti ... servis'e uğrayıp bir çay için, toparlarlar her şeyi ... merak etmeyin.
    1 puan
  39. Memnun kalmanız sizin adınıza çok güzel. Güle güle kullanın.
    1 puan
  40. Soru "Mondeo mu Focus mu" şeklinde ise motor performansı karar verdirici unsurlar arasında çok önde sayılmaz. İkisi de performansı ile parlayan modeller değil, motor ne olursa olsun. Bence yıllık katedilen yolun en az 1/3'ü uzun yolsa Mondeo. Şehir içi kullanımda park yeri zor bulunuyor, sık sık dar sokaklara giriliyorsa Focus, hatta Fiesta. Yetişkin bir veya fazla çocuklu aile ise ve/veya geniş, ferah iç hacim ve büyük bagaj isteniyor ise Mondeo, hatta steyşın. Sık sık bol virajlı dağ yollarında sürüş yapılıyor ve bundan keyif alınıyor ise Focus ve hatta Fiesta. Ağır abi ruhuna Mondeo, hoppa sporcu ruhuna Fiesta, arası Focus. Yakıt ekonomisi öncelikli ise Focus. Şimdilik aklıma gelenler bunlar.
    1 puan
  41. Bişeyler daha yaptık bakalım Focus 2.5 farları dağıttım kararttim Mercek kapağı değişik bişey uygulayalim dedik bu da gayet iyi oldu Ufak bi deneme fotosu Sonra led çalışması yaptım Parklarda beyaz Sinyal yanınca turuncu Sonrasında tekrar beyaz yanacak şekilde ayarlandı Farlar kapatıldı Bu sinyal yanarken ki hali Duvar fotosu Araç üzerindeki resmi Bu da deneme halindeki videosu
    1 puan
This leaderboard is set to Istanbul/GMT+03:00
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgi

Bu siteyi kullanarak, forum Gizlilik Politikasını kabul etmiş olursunuz.