2019 Temmuz ve 2023 Mart arası tüm içerik ve üyelikler silinmiştir. Lütfen yeniden kayıt yapınız
×
Liderlik Tablosu
Popüler İçerikler
04-05-2015 tarihinde, tüm alanlarda en yüksek itibara sahip içerik gösteriliyor
-
immigration fıkrası geldi aklıma. Adama demişler Almanyaya inince bir direğe sarıl immigration de başka bisey deme. Adam uçak biletini almış. Hava alanında inmiş. Bir direğe sarılmış elinde pasaport bilet bas bas bağırıyor. Kimse kaale almıyor. Başına bir polis gelmiş. Pasaportu bileti uzatmış bizimki. Polis arkadaş demiş senin uçuş aktarmalı burası sabiha gokcen Bin inince tekrar bağır hemşerim4 puan
-
Herkese merhabalar bu da bizim evlat Aracımız Ford Focus 2 olup, 2.0 dizel 136 hp 6 ileri şanzımanıyla bizimle birlikte. Aracımıza rs arka tampon ve rs spoiler uygulaması yaptık, marşpiyelleri iste st olarak seçtik, ön tampon ise orjinal tampona disk havalandırmaları olan alt ek yaptırdık. Farlarımıza gelince bi-xenon uygulaması ve led park lambası uyguladık. Jantları ise 18" inç rs olarak seçtik. Lastik ebatlarımız ise 225*40*18. Aracın içine gelince göstergemizi makyajlı kasanınkiyle değiştirdik. Torpidoya turbo basınç saati ve yağ sıcaklığı saati ekledik. Aynalarımızıda focus 3 elektirikli katlanır aynalarla değiştirdik. Son olarak aracımızı keyfe keder komple orjinal gri üzeri sedefli yeşil-mor olarak boyattık Herkese iyi forumlar olsun2 puan
-
...başlığı okuyunca saç problemlerinden bahsedeceğimi sananlara : KEL ya da K.E.L Kabataş Erkek Lisesi anlamına da gelir. Artık "Erkek Lisesi" olmasa da boğaz kıyısında saraydan bozma binasında uzun yıllardır ( 1900'lerin başından beri) eğitim veren bu -güzide- kurumdan bahsediyorum. ...KEL'i pek çok benzerinden ayıran temel özellik ne oldukça "sert" disiplini (...ki öyleydi) ne de verdiği iyi öğrenimdi (...ki bu da doğruydu) KEL'in en büyük özelliği öğrencilerine, daha doğrusu öğrencilerinin ailelerine makul ücret karşılığında sunduğu -pansiyon- hizmetiydi. ...ufak tefek değişiklikler ile bu hizmet (en azından bildiğim kadarı ile) hala sürüyor. Nedir -pansiyon- hizmeti? ...şudur. Diyelim ki bir çocuğunuz var, bu velet size illallah dedirtti ... gönderirsiniz KEL'e, isterseniz h.sonları da orada kalır ve sadece okullar kapalı iken eve döner, ya da yüzünüzü yumuşatır ve onu başımın gözümün sadakası hesabı h.sonları evinize alırsınız. (Bkn.paşa gönül kriteri) Çocuğunuz KEL'de yaşar, orada yer - içer - ders çalışır - hamama gider - saçını keser - kantinde takılır ve biraz da kafası çalışıyor ise Lise'yi bitirir, Üniversite sınavını kazanır. ...Üni'yi kazanır derken dalga geçmiyorum. KEL'de "SALATALIĞI burada 4 yıl tut, o bile Mülkiye'yi kazanır" diye bir geik döner diyeyim, gerisini siz anlayın (...gerçekten de KEL mezunlarının sınav performansları efsanevidir) KEL'de üç çeşit öğrenci vardı ... okul bitince evinde giden -gündüzcüler- ...ki bunlar gerçekten az sayıdaydı, h.sonları evine giden -evciler- ve okul nüfusu içindeki çoğunluk olan -daimi yatılılar- ...ben üçüncü gruba dahildim. (sizce neden?) Hayat KEL'de fena değildir ... eğlenecek bir şeyler bulabilirsiniz. Arka bahçedeki yarı nizami beton saha da futbol oynayabilir, iki basketbol sahasında top sektirebilir, klüplere katılıp gereksiz işler ile uğraşabilir (örnek: pul klübü ya da adı artık her ne ise) kantinlerde aylaklık edebilir, hamamda göbek taşına sabun sürüp biraz su dökerek takunya ile buz pateni yapabilir (...ki bu faaliyet genelde revirde biter) sahil'e çıkıp boğaz'ı seyredebilir, balık tutabilir veya üst sınıfların genelde yaptığı gibi Ortaköy tarafındaki Tekel deposu ile bitişik duvardan kaçabilirdiniz. ...yaklaşık beş metrelik duvara tırmanır (bizden önceki abilerimizin duvara açtığı ayak basma ve tutunma gediklerini kullanarak) sonra Ortaköy'de bilardo oynar, king çevirir, sandal kiralar vs.vs. lise'den kaçmış p*çl*rin yaptığı şeyler ile uğraşabilirdiniz. KEL'de hatay toz pembe diye düşünmeyin ... okulda eğitmenler, okutmanlar ve hatta etüd abileri ve tabi ki üst sınıflardan devamlı şiddet görürsünüz. Hazırlık ve birinci sınıf ikinci kat'a çıkamaz (çıkarsa akşam yatakhanede eşşek sudan gelene kadar dayak yer) ikinci sınıflar ise üçüncü kat'ı rüyasında bile göremez. Yani bir dayak döngüsü (benim zamanımda) söz konusudur. Hazırlık sınıftaysan herkes seni döver, okulun önünden geçen köpekler bile seni kovalar, bir'e geçtin mi hazırlıkları döver ve abilerin gözüne batmamaya çalışırsın, iki'ye kapağı attın mı dövecek alt sınıf arar ve bir üçlüğe yakalanmamaya çalışırsın ... son seneye ulaştın mı? O zaman yakaladığına verirsin sopayı. ...doğal olarak KEL öğrencisi yarı vahşidir ... ailesi tarafınca kısmen terk edilmiştir, dayak yeme korkusu ile ensesinde göz çıkarmıştır ve şiddet eğilimini bulduğu her fırsatta ortaya çıkarma eğilimine sahiptir. Ortaköy sahilinde üç nadide okul yan yana dizilmiştir. Her biri saray eskisi olan bu okullardan ilki KEL, ikincisi Galatasaray Kız Lisesi ve üçüncüsü ise Yüksek Denizcilik Okuludur. Yani GS kız lisesi iki erkek okulunun arasında kalmıştır ve biraz da bu neden ile KEL ile Yüksek Denizcilik devamlı kavga eder. Kızlar yüzünden kavga çıkar, GS'li kızlar kendi yaşlarında sümüklü oğlanlar yerine bembeyaz üniformalı üni.öğrencilerine baygın bayın bakar ... Yüksek Denizcilik öğrencileri laci KEL ceketi (mendil cebindeki arma kimlik tespit'i için yeterlidir) giymiş birisini yakaladığında tartaklar döver ... KEL öğrencileri üniformalı bir Yüksek Denizcilik öğrencisini tek yakalarsa piranha sürüsü gibi ona dalar... İki okul arasındaki bu sonsuz kavganın bir nedeni de sabah sporudur. Yüksek Denizcilik öğrencileri sabahları (yaz - kış demeden) denize flika indirir ve boğaz'da kürek çekerler ... bu daimi yatılı KEL öğrencileri için bedava eğlence anlamına gelir. Sabah erken kalkar (06.30 gibi) sahile gider ve bir gece önce kantinden toplayıp taşla ezerek katladığımız gazoz kapaklarını sapan ile flika'ya atarsınız. Boğaz'ın serin ve taze havası ile ciğerlerinizi doldurur, lunapark'ta ki hedeflere ateş ediyormuşçasına eğlenir ve el-göz koordinasyonunuzu geliştiririsiniz... bundan ala spor mu olur? ...Flika'lar KEL'in önünden geçerken dümen kırıp boğazın ortasına doğru açılır ama gemi trafiğine de girmek istemedikleri için gene de sapan menzlinde kalırlar. Daimi yatılılar tespit gibi sahile dizilir ve "atış serbest" komutu ile birlikte cenk'e gider ve düşman piyadesine ok atar gibi gazoz kapaklarını çekip atarlar, çekip atarlar. Gazoz kapakları metal sis gibi flika'ya doğru uçar, büyük çoğunluğu kısa, bazıları da uzun düşer ... salvo atıp ıskalarsanız flika'da ki üni.öğrencileri kahkahalar atar. ..ama... Arada sırada isabet sağlanır ... Yüksek denizcilik öğrencileri kapalı can yelekleri giydiği ve miğfer taktığı için onların canını acıtmak zordur ama gene de bir kürek sallandığı, flika'dan küfürler yükseldiği zaman daimi yatılılar gülmekten geberir. Sabah sporu eğlencelidir. Tabi bu biraz da kıyının hangi tarafında olduğunuz ile alakalıdır. : : :2 puan
-
Ford tasarımcısı Alex Bıdık Bey'in açıklamasını yayinliyorum. Focus kullanıcılarında boyun kireçlenmesini önlemek adına geliştirdiğimiz culuk (Sivas şivesiyle yıl başında mideye indirdiğiniz kuş ) sisteminin Türk kullanıcılar tarafından keşfedilmiştir. Viraj kavşak ve özelikle dar sokaklarda boynun öne uzatılıp geri çekilmesi esasıyla çalışan sistemimiz..... Gerisi reklam2 puan
-
Yine buralarda bir yerlerde paylaşmıştım, bende iki yıl önce ısıtmalı ön cam Değişimi yaptım, ford logolu (orj,) ek bir Ücret vermediğim gibi kaskoda bir bozulma olmadı...2 puan
-
Yazıyı bıdık a gelene kadar okudum sonra olay kotu[emoji3][emoji3][emoji3][emoji3]2 puan
-
2 puan
-
Sanmıyorum. Çünkü sorun değil. En azından ford tasarımcıları için. Tasarım girdileri. 1- Takla attığında müşterimizin boynu kirilmasin. 2- Kavşaklar için daha iyi görüş alanı. Madde 1 için gerekli olan A direği mukavemetinden ödün vermeden görüş acısını max etmeye çalışırlar. Temel kanunlar kavşaktan durarak geçmeyi şart koştuğu için durduğunuzda görüş sağlayacak A direği dizaynı ok alır. Bunun tersine önem veren yada oturma pozisyonu sunan araçlar tercih meselesidir. Not: Bende 1.80 boyundayım. Bacaklarım sığmıyor. O tasarımcı bıdık arkadaşı bulursam diz boyumu ölçtürecem. Evet oturma pozisyonu 1.70 göre tasarlanmış.2 puan
-
Ben sinirleniyorum. Bende korna çalıyorum azalıyorlar. Önüm de bisey var gibi yola bakıyorum. Kedi köpek geçiyormuş tribi yapıyorum. [emoji230] [emoji233] [emoji234] [emoji235] [emoji237] artık aklına ne gelirse2 puan
-
Hee ben de öyle yapıyorum abi.Durup sağa sola bakıyorum.Ama bi de arkamdan korna çalanlara sinirlenmemeyi öğrensem keşkem.2 puan
-
2 puan
-
2 puan
-
E başında habire "Baba bu niye böyle oldu.Baba kadın nasıl o kadar zıplıyo" sorularından sanırım2 puan
-
Scarlett Johansson'ın oynadığı Lucy filmi evrim, insan kavramlarını biraz daha incelemek isteyebileceğiniz Fransız yapımı film. Daha önce pek Fransız sinamasını beğenmesemde o havadan çok uzak zaten. Sıkıcı değil, keyifle izlenir.2 puan
-
Vala ben imkanım olsa ilkönce kendimi terkederdim.....O derece bıktım kendimden.....Anlaşamıyoruz alt ve üst benlen....2 puan
-
olmaz mı? 110 kişilik uzun eşekler, 40'ar kişilik futbol maçları ... 700 kişilik sabah kahvaltıları K.E.L'de hikaye bitmez ...2 puan
-
Ya çıkarsa....bi de öle düşünmek lazım.....Sonunu düşünen American Hero olamaz........2 puan
-
2 puan
-
Ellerinize sağlık , çamursuz sürüşler eskiden cila seti dizmek çok daha kolaydı şimdi piyasada bin bir türlü marka var , gereksiz kalabalık yapıyorlar baya uzun zamandır müsait olup forum'a vakit ayıramıyorum bununla ilgili bir makale yazıcam inşallah2 puan
-
2 puan
-
Otomotivin Ar-Ge lideri Ford Otosan’dan Türkiye’nin en büyük Ar-Ge Merkezi Ford Otosan’ın 68 Milyon TL yatırım ile hayata geçirdiği Sancaktepe Ar-Ge Merkezi’nin resmi açılış töreni, 29 Nisan 2015 günü Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, Koç Holding Yönetim Kurulu Şeref Başkanı Rahmi M. Koç, Koç Holding Yönetim Kurulu Üyesi ve Ford Otosan Yönetim Kurulu Başkanı Ali Y. Koç ve Ford Avrupa Operasyonlar Başkanı Barb Samardzich’in katılımı ile düzenlendi. Yaklaşık yüzde 10’luk bir payla, ülkemizin özel sektörde en çok Ar-Ge harcaması yapan grubuyuz Ar-Ge kavramı henüz Türkiye’de yokken, Koç Topluluğu’nun kurucusu merhum Vehbi Koç’un, ülkeleri ve şirketleri geleceğe taşıyacak yolun araştırma ve geliştirmeden geçtiğini kavrayarak, yatırım planlarına Ar-Ge çalışmalarını da dâhil etmeye başladığını vurgulayan Ali Y. Koç şöyle devam etti: “Bugün de Topluluğumuz, faaliyet gösterdiği her sektörde uzun vadeli bir bakış açısı ile, teknoloji ve inovasyona yatırım yaparak, ülkemiz için yarattığı katma değeri sürekli artırmayı ve rekabet gücümüzü geliştirmeyi hedeflemektedir. Yaklaşık yüzde 10’luk bir payla, ülkemizin özel sektörde en çok Ar-Ge harcaması yapan grubuyuz. 2007-2014 yılları arasında Topluluğumuz, Ar-Ge’ye yaklaşık 4,5 milyar TL yatırım yapmıştır. Bünyemizde bulunan 14 Ar-Ge merkezimizde 3.000’i aşkın mühendisimiz görev yapmaktadır. Bu rakam, ülkemizdeki Ar-Ge merkezlerinde çalışan, tescil edilmiş mühendis ve doktoralı mühendisin yüzde 20’sini teşkil etmektedir. Tüm bu yatırımlarımızın sonucu olarak, geçen yıl 563 yeni patent başvurusu yaptık. Koç Topluluğu olarak bugüne kadar yaptığımız gibi gelecekte de ülkemize olan sonsuz inancımızla, kendi yeteneklerimize de güvenerek, yatırım yapmaya kararlıkla devam edeceğiz.“ Ülkemize hayırlı olsun Videosu Açılıştan size özel fotoğraflar Edge Ranger Vignale Everest (Ülkemizde veya Avrupa'da satışı yok, ar-ge için burada olmuş olabilir) Yürüyen uçaktan sonra yürüyen iPad Detaylı başlıklarımız:1 puan
-
Sevgili MONDEO Severler... Şuan yaklaşık 250 km deyim,sizinle biraz taraflı da olsa Mondeo ile alakalı görüşlerimi paylaşacağım,araç incelemesi hakkında amatör bile sayılmıyacak kadar deneyimsizim kusuruma bakmayın Mondeo hakkındaki Görüşlerime başlamadan evvel şunu belirteyim ilk aracım citroen nemo 1.4 hdi 70 beygir ve 160 tork idi,fakat az çok arabalara ilgili olduğum için sık sık testler yaparım,bunu belirtme sebebim ön yargımın nemodan mondeoya geçmemden kaynaklanmadığını belirtmek içindi,taraflı olmamın tek sebebi aracı yıllardır takip edip severek almam ve artık benim aracım olmasından kaynaklanabilir TASARIM ''Ön'' Aracın ön cephesinden baktığımızda ford amblemini kaldırırsak ve fordun böyle bir araç ürettiğini bilmesek,ancak fotoğraflarını görebildiğimiz Aston Martin'in orta sınıf için bir araç ürettiğini vede çok iyi yapmış olduğunu düşündürecek kadar Aston'u andırıyor,peki o zaman bunun adı taklit mi? Evet,peki bu taklit kötü mü? Kesinlikle Hayır.Çünkü araç atıyorum Passat'ı taklit etseydi çok itici gelirdi (bunun sebebi her yerde dolaşan ve tutulan kendi sınıfında ki bir aracı araklaması olur,bırakın taklidi birazda hırsızlık sayılabilirdi) fakat bu araç bir tasarım harikası,çünkü az önce belirttiğim gibi sadece fotoğraflarda görüp beğendiğimiz güzel bir aracın bize uyarlanmış hali,hepinizin de bildiği gibi ince uzun farlar,kaputun üzerinde ki 4 adet sert ve derin çizgiler,geniş sayılabilecek sanki yırtıcı bir kedi ağzına benzeyen ön panjur ve kaputun üzerinden uzanan geniş açılı ön cam müthiş bir uyum içerisinde. ''Yan'' Yan tarafa geçtiğimizde adeta tırnaklarını yola geçirmiş saldırgan kedi görünümü devam ediyor ve coupe sayılabilecek bir dizaynı var, bana arka çaprazdan baktığımda jaguar XF i andırıyor ve beyaz üzerine karartılmış cam harika görünüyor(tabi bu durum çoğu beyaz araç için geçerli) keşke ön camlarda bu şekilde olsaydı,yandan baktığımızda dikkat çeken diğer bir unsur arka lastikten ön lastiğe doğru alçalarak uzanan çizgi ve arka stoplardan başlayıp kapı kolları hizasında farlara kadar uzanan düz çizgi,aracın yandan da kaslı ve öne doğru incelmesini az önce bahsettiğim çizgi oyunlarıyla engellemiş ve heybetini artırmış görünüyor,yandan bakınca görülen diğer bir unsur jantlar ve lastikler,jantlar tasarım olarak benim en beğendiğim tasarımlardan birisi fakat 18 hatta 19 jant olmasını isterdim ama şekil olarak aynı jantları tercih ederdim,lastiklere gelirsek 235/50/17 lastikler kullanılmış ve goodyear marka,yanak kalınlığı görüntü olarak biraz kalın kaçmış ama konfor ve jantları koruması açısından tercih sebebi. ''Arka'' Arka taraf eskiye göre aracın diğer tasarımsal farlılıklardan uzak kalmış,yalnız bu cümle olumsuz olarak algılanmasın,zaten güzel olan arka tasarım daha da güzel olmuş,üçgenimsi,yanlara fazlaca uzanan uzun sayılabilecek stoplar,görüntüyü güzelleştiren fakat nispeten ağızı dar olan bagaj kapağı,arka tarafı derli toplu ama sportiflikten ödün vermeyen bir tasarımla sonuçlandırmış ve arka tarafta fazlaca bir kalınlık var,bu haliyle bile sanki arkadan liftback bir aracı andırıyor,şunu da buraya ekleyeyim antenleri sevmem iyi ki yok araçta görünümün saf kalmasına büyük yardımcı olmuş(Hani yanlış olmasın köpek balığı yüzgecini severim fakat bmw 520,opel insignia ve cruze de) İÇ DİZAYN Dış tasarım o kadar güzel ki belkide içeri girmeden beklentiyi fazla yükseltiyorum,bu yüzden bu kısım nispeten olumsuz yorumlar barındıracak,kapıyı açıyoruz o da ne neredeyse simsiyah iç mekan bizi karşılıyor,fakat koltuğa oturunca çepeçevre saran bir koltuk sizi bekliyor,koltuğun fonksiyonları herkes için optimum konforu sağlayacak seviyede,destekler her konuda çok iyi fakat simsiyah olması ve siyahın renk tonu olarak biraz kalitesiz hissi vermesi üzücü ve malesef kumaşa dokunduğunuzda kaliteli hissi vermiyor Ayrıca elektrikli ve kapıyı açtığımızda hoşgeldin diyen hafızalı koltuklar bu sınıfın en azından üst donanımında standart olmalıydı,malesef manual. Orta kısma geçtiğimizde kol dayama biraz geride kalıyor vede kaymıyor ama sıkıntı edilecek bir durum değil,kol dayama iki ayrı bölme içeriyor vede ayrı ayrı açılabiliyor,güzel bir özellik fakat gel gelelim kalite hissi 2 bölme içinde kötü,içerisinde usb ve sd kart girişi var ve boyut olarak yeterli,kol dayamanın hemen önünde piano black kaplama mevcut ve bunun ortasında 2 adet bardaklık,fakat pianoblack malesef çok çabuk çiziliyor,şimdiden birkaç kılcal çizik oluştu bile,onun önünde vites kolu mevcut dizayn olarak daha güzel olabilirdi Yukarı çıktığımızda geniş bir ekran bizi beliyor fakat bu ekranın dokunmatik hassasiyeti pek iyi değil ve parmak izini fazla belli ediyor,ekranın altında mevcut tuşlar görünüm olarak daha kaliteli olmalıydı ama dokunma hissi gayet kaliteli,ekranın yan tarafında mat krom renk çıtalar mevcut,daha yukarıda görüntü olarak kalite hissi nispeten az görünen malzeme,dokunulduğunda yumuşacık,bu size çukurlu yollarda yıllar geçse bile çıtırtısız bir iç mekan sunacağını garanti ediyor Direksiyon gayet şık ve bir çok fonksiyonu barındırıyor(daha fazla sıkıcı olmamak için bahsetmeyeceğim,klasikleşen tüm özellikler direksiyondan yönetilebiliyor)ellerin kavrama hissiyatı çok iyi,direksiyonun arkasında analog görünümlü fakat dijital ve çok fonksiyonlu bir ekran bizi bekliyor,bu ekran harika bir görünüme sahip,titanium da standart olması çok iyi,kapı kolları gıcırtısız bu konu benim için önemli(C sınıfı çoğu araçtaki elinde kalacakmış hissi yaratan gıcırtılı kolları sevmiyorum),kapılardaki eşya gözleri malesef halı kaplı değil,kapılardaki düğmeler çok hoş gayet kaliteli hissettiriyor Arkaya taraf yeterli diz ve baş mesafesi sunuyor bu sınıfta hiç bir araçta bu konuda sıkıntı görmedim üzerine çok konuşulacak bir konu değil (tabi boy 1.95 üstü değilse,benim 1.77),makam perdelerinin olması çok iyi,basit ama bence tüm araçlarda olması gereken bir ayrıntı,şunu da eklemeliyim ki aynı malzeme kalitesi ama buna karşılık bej döşeme ve ahşap çıta titanyumda bir seçenek olmalıydı,bu mondeoyu daha yukarılara taşırdı BAGAJ Malesef bagajda kalın stepne mevcut bu yüzden bagaj hacmi 429 litre,ince stepne kullanıldığında neyse ki halledilebilecek bir sorun ve adeta bagaj stepne çıkarılınca yavruluyor,yani aslında bagaj alan olarak yeterince geniş yükseklik az olunca hacim küçülüyor,yükleme ağzı çok geniş değil ama benim için yeterli,poşet asma aparatı vs ufak ayrıntılar düşünülmemiş,olsa güzel olurdu,bagajı açınca bagaj kollarını beğenmeyenler olmuş bagaj açık dolaşan kimse görmedim,kumandaya 2 kez basınca bagaj açılıp kendini bir miktar yukarı atıyor ,sonuç olarak bagaj eh işte ama daha büyük olmalıydı SÜRÜŞ ve BİR PARÇA TEKNOLOJİ Ne tasarım ne de başka bişey mondeo tercih etmemdeki en önemli faktör sürüş dinamikleri... Araçta 115 beygir ve 270 tork üreten 1.6 tdci motor mevcut,motor performans olarak bu ağır aracı götürmede sıkıntı yaşamıyor fakat öyle çokta iyi bir performans sunduğu söylenemez ama 3-5 kez 200 lü hızlara kadar çıktım,yani geçte olsa sanırım 210 ları görmek mümkün(Ama hız=felaket) bu söylediklerim motorla alakalı ama sürüş çok ayrı bir şey,ondan bahsedecek olursak araç 180-200 bandında bile çok az rüzgar sesi alıyor ve sizi hiç tedirgin etmeden yol alıyor,öyle ki benim kullandığım araçlardan hiçbirisinde kendimi bu kadar güvende hissetmemiştim, araçta hissiyata karşı konulmaz bir tokluk ve ağırlık hissi var,yoldaki küçük pürüzleri hissetmeniz mümkün değil,kullandıkça anlıyorum ki süspansiyonlar yumuşacık fakat bu yumuşaklıkla bu yol tutuşunun sağlanması çok ilginç ve takdire şayan,az önce söylediklerimden anlaşılacağı üzere malesef ara hızlanmalar pek iyi değil (115 beygir ve 270 tork için söylüyorum).Bir kaç kez sanırım şu kontra denen şeyi yaptım önce sola sonra sağa sonra tekrar sola,yada tam tersi,her neyse fakat aracı çizgisinden saptırmak benim gibi amatör kullanıcılar için sanırım çok zor ama direksiyonla alakalı beni şaşırtan şey yüksek hızlarda yeterince sertleşmeyip keskinliğinin MK4 e göre azalmış olması Azıcık teknolojiden bahsedersek,oto uzun-kısa far diye bişey var,kardeşim bu nekadar güzel bişeymiş öyle,hani manual vitesten otoya geçenler havalı havalı manual vitesi hamballık olarak değerlendirir ya,bu konuda aynı havayı ben atsam yeridir,bence iyi çalışan bir oto far oto vitesten daha önemli(sonradan okuyunca fazla iddialı olmuş bu cümle ),çünkü gece uzun yol yapmak kalabalık trafiğin olduğu şehirler arası yollarda resmen işkence,fakat bu konuda ford çok iyi iş başarmış en ufak bir ışıkta sistem otomatik kısaya düşüyor,gözden araç kaybolduğunda uzuna.Start stopta sorunsuz ve çok hızlı çalışıyor,pisikolojik olarak kırmızı ışık gerginliğim azaldı diyebilirim Ses sisteminden bahsedersek ''Premium Sony'',Sony hepinizin bildiği üzere bu işi iyi yapıyordu ve bu olay mondeo için de devam etmiş,ses sistemi kaliteli müzik ile(teknik olarak) test edildiği taktirde ne kadar iyi sonuç aldığınıza şaşırabilirsiniz ama bu olayı bir bütün olarak değerlendirmek gerekir,lastik sesi,rüzgar sesi,motor sesi,hoparlörlerin yerleşim yerleri,sayısı ve tabi en önemlisi ses sisteminin kalitesi,bunların tamamını Mondeo D sınıfı için optimum seviyede sunmuş. Anahtarsız girişin olmayışı da bir eksi YAKIT TÜKETİMİ Henüz 250 km civarı oldu ama yakıt verisi söylemek Türkiye şartlarında farz,son 40 km kadar hafif inişli çıkışlı bir yolda yol bilgisayarını sıfırladım ve 100 km/5.0 lt yakıt tüketimi sağladım(sakin kullanımda araçta 3 kisiydik) Aslında devam etmek isterim fakat sabahtır yani 16 saattir hasta bakıyorum ve malesef yazdıklarım silindi ve yeniden yazmak durumunda kaldım ve yorumlarımın ilk insicamı kayboldu ama yinede elimden geldiğince yazmaya çalıştım(İncelemeyi ilk bu şekilde yazmıştım çıkarmak istemedim). Şuan için Mondeo bir bağımlılıktır diyemem ama iler ki yıllarda böyle bir hastalığa yakalanabilirim... Ayrıca ilerleyen süreçte bu sınıftaki tüm araçların en büyük rakibi olan B8 Passat ile ayrıntılı bol fotoğraflı ve videolu karşılaştırmalı inceleme yapacağım ama şimdilik aracımı almadan ve henüz test etmeden önce,eski mondeoyla o tarihte testini yapmış olduğum B8 Passatla karşılaştırdığım bir yazıyı ekleyeyim,şunuda belirteyim ki ekleyeceğim yorum tarihinde iki araç arasında kararımı vermemiştim 15.02.2014 Tarihli Karşılaştırmam Açıkçası aracı incelemeden araç hakkında yorum yapmak istemiyordum ama kendimi tutamadım desem yeridir,yeni passatı ayrıntılı incelemiş biri olarak küçük karşılaştırmalar yapacağım ama şunu da belirteyim vw'i pek sevmeyen biri olarak yapacağım karşılaştırmamı (maddesel olarak değil,firma yönetimi olarak) ve eski mondeoyu az çok bilen biri olarak,yorumlarım en dolu versiyon olan passat highline,yeni mondeo titanyum ve eski mondeo selective içindir,yorumlarımı ayrıntılara girmeden yapacağım Öncelikle dışardan başlarsak ,ford amblemini söktüğümüz takdirde acaba Aston orta gelirli tüketiceler için yeni bir araç üretmiş vede çok iyi yapmış filan gibi yorumlar getirilebilecek düzeyde araç sportif ve çok güzel görünüyor ve eski mondeodan önden ve yandan çok farklı ve daha güzel(arka taraf zaten güzeldi dahada iyileştirilmiş) Passat bu konuda çok dikkatli bakmayan gözler tarafından b7,b8 farkı fazla belirgin değil ama otomobil meraklıları aradaki farkları rahat fark edecektir,benim açımdan b8 kasa şuana kadar ki passatlar içerisinde en güzeli olmuş,ama malesef almanlardan beklenmeyecek şekilde passatın içinde ve dışında işçilik hataları mevcut,Aracın dışından bahsetmişken benim beğendiğim donanımlardan biri olan cam tavanın Mondeo da sadece liftback ve sw de olması mondeo için eksi diyebiliriz,passat sedan da bu seçenek mevcut,sonuç olarak dışardan bakınca mondeo passatan daha kaslı,sportif,heybetli yani daha güzel görünüyor İç kısma geçtiğimizde kaba tabirle passatın her yerini en ince ayrıntısına kadar mıncıkladım,orta sınıf için olması gereken her yerde yumuşak malzeme kullanmışlar ama malesef küçük işçilik hataları var,mondeonun sadece fotoğrafını gördüğümüz için passatında sadece görüntüsünden bahsedeyim,herşey yerli yerinde ve o baştan sona uzanan ızgara ile uyumu çok iyi ve kalite algısı sınıfının üstünde gözüküyor,ses sistemi sınıfının biraz altında,mondeonun yani sony nin daha iyi olacağı kesin,koltuklara gelirsek ben bej koltuklara hayran kaldım,okadar ki kullandığım araçlar içerisinde en konforlu oturma pozisyonuna ulaştım diyebilirim,özelliklede baldır desteği bunda çok etkili ve bej malzeme içeriye çok ferah bir his katıyor,mondeodan bahsedersek malesef fotoğraflarda kalitesi sınıfın altında görünen plastik malzeme kullanılmış hissi veriyor,kullanılan siyahın tonu bunda etkili olabilir,ahşap çıtanın olmayışıda ayrıca üzücü,koltuklara gelirsek siyah renk koltukları pek sevmiyorum ve sanırsam opsiyonsuz titanyumda sadece siyah koltuk var ve buda benim için eksi bir özellik umarım opsiyonsuz kişiselleştirmeler artar,biraz eski mondeodan bahsedeyim,eski mondeo malzeme kalitesi olarak b8 den daha üstün daha yumuşak ve kaliteli malzeme kullanılmış,yani yeni mondeo eski kasadaki kaliteyi korursa görüntüde olmasa bile kalitede passatın önüne geçer Birazda sürüşten bahsedeyim ama şunu ekleyerek;gelişen teknoloji artık tüm markalarda belirli standartlar oluşmasına sebep oldu ve D sınıfı araçlarda bu standart bayağı yükseklerde,gelelim passata;hani derler ya araç sanki rayda ilerlercesine viraj alıyor işte bu benzetmeyi yeni passat için rahatlıkla söyleyebiliriz,160-180 km hızlarda bile tatlı virajları keyifle alıyorsunuz,yoldaki ufak tefek girinti ve çıkıntıları hissetmiyorsunuz yani süspansiyonlar tatlı sert tam kıvamında,içerde duyulan motor sesi dizel motor için desibel olarak fena sayılmaz yalıtım sınıf ayarında,ama rüzgar sesi malesef tahminimden fazla bence bu sınıfta daha az olmalıydı,şanzımana gelince gerçekten kullanım olarak mükemmel ama dsg sorunu yüzünden hala uzak durulmalı diye düşünüyorum,anlattığım motor 1.6 tdi ama b7 de tsi kullanmıştım performans olarak eş değer sayılabilir ama motor sesi daha güzeldi,şimdi sıra eski mondeoda passata övgüler dizdik ama mondeo 2011 model olmasına rağmen çok az bir farkla virajlardaki verdiği güven b8 den daha önde diyebilirim,koltukların deri kalitesi çok hoşuma gitmişti,rüzgar sesi olarak mondeodaki yine 2011 olmasına rağmen daha azdı yeni mondeo üzerine yalıtım konusunda eklemeler yaptı ise bizi bir kütüphane bekliyor olabilir,1.6 ecoboost motor ses olarak mükemmel,sanki 2.0 üzeri güçlü bir benzinli motor hissi veriyor,performans aracın gövdesini düşününce fena sayılmazdı,baş ve diz seviyesine hiç değinmeyeceğim kullandığım D sınıfı araçların hiç birinde bu konuda sıkıntı çekmedim bu tamamen boyutlarla alakalı,sonuç olararak sürüşte ikiside çok iyi ama genel değerlendirmede eski mondeo çok az farkla bence daha önde,buradan yapacağım çıkarımlar yeni mondeo sürüş konusunda en azından 2 adım öndedir diye düşünüyorum. Şimdi sıra yakıtta ama yakıttan çok bahsetmeye gerek yok her iki aracın 1.6 dizelleri yeterince az yakıyor performansları ise bildiğiniz gibi vasatın üstü,devletimize ÖTV kazığı için buradan selamlar fazla söze gerek yok,şunu da belirtmeliyiz tsi bu konuda ecoboosttan 2 adım önde En son donanımdan bahsedeyim ama şunu belirttikten sonra malesef bagaj konusunda boyutlarının daha büyük olmasına rağmen mondeo passattan çok geride ilginç,bu büyük bir eksi,otomatik uzun far bence çok kullanışlı ve gerekli bir özellik mondeo titanyumda standart olması büyük bir artı,ısıtmalı koltuk her ikisindede var güzel,ön arka park sensörü ikisinde de var güzel,elektronik park freni ikisinde de,kör nokta bence standart olmalıydı bence çok gerekli malesef ikisindede yok,adaptif hız sabitleyici ikisinde de yok keşke?Kendi kendine park gereksiz en azından erkekler için sadece göstermelik olur benim için bak benim arabada bu var filan,şu farların ikisinde de standart olmaması fiyatları düşününce düşündürücü???Unutuğum bişey oldu buraya sıkıştırayım,mondeo tam anlamıyla dışarıdaki o heybeti içeride tokluk,ağırlık,sağlamlık hissi vs tam olarak kelimelerle ifade edemeyeceğim o ağırlığı 2011 mondeoda hissettiriyor fakat passat için bunu söyleyemeyeceğim Sonuç olarak kullandığım eşyalarda her zaman fiyat kalite endeksine bakmışımdır,buradan çıkacak sonuç her iki araçta da yakıt fiyatlarından ötürü dizel alındığı taktirde yaklaşık olarak mondeo 20 bin tl daha ucuza geliyor ve muhtemelen daha kalite bir araç passattan ama Herkesin farklı değerlendirme ölçütleri var ve sizler bunların neler olduğunu biliyorsunuz tekrara gerek yok (Biz otomobil severlerin kesinlikle bilmesi gereken bir ekleme) TÜRKİYEDE UYGULANAN VERGİ SİSTEMİ 1.600 cc altına %71.1 *1.600-2.000 cc arasına %124.2 *2.000 cc üzerine %189.1 vergi uygulanmaktadır. Ayrıca araca eklenen her opsiyon motor hacmi oranında vergilendirilmektedir Örnek verecek olursak 1.6 motor passat Elektrikli Açılır Cam Tavan 3.500 tl 2.0 motor passat Elektrikli Açılır Cam Tavan 4.500 tl Bu iki araca takılan Elektrikli Açılır Cam Tavan birebir aynıdır,araçlarda birebir aynıdır fakat vergi sistemi nedeniyle böyle bir fark oluşmaktadır Daha fazla görsel için benim başlığıma ve Sitemizdeki diğer incelemeye bakabilirsiniz1 puan
-
... ilk yılım bitti bitiyor ama ben de resmen bitmişim. Annem - Babam Adana'da, İstanbul'da Babaannem var ama onunla da aramız iyi değil. Okulda kalmaktan daralmışım, duvarlar falan üzerime geliyor resmen. Yarı açık hapishane gibi ... bu ne be? ...kalacak bir yer, ikamet adresi bulsam -evci- çıkacağım, en azından Cuma akşamı - Pazar akşamı (20,00'a kadar) kısmi özgürlük sağlayacağım ama nasıl? Koray'ı aradım (kekeme) ya bana kalacak bi yer bulun abicim, gebericem burada ... resmen zırlıyorum telefonda. Koray "taam, duruma bi bakalım" dedi ... aslında bunu beş dakikada söyledi çünkü Koray vahim kekeme ama ne gam? En azından dışarı haber saldık. ...bir hafta on gün kadar sonra haber geldi. Çumartesi günü, büyük kantinin yanında masa tenisi oynayanları seyrediyorum, anons yapıldı. Ana kapıda ziyaretçim varmış. Koşturdu, gittim tabi. Mahalleden çocuklar beni görmeye gelmişler ... veledim daha, nasıl sevindim? Anlatılmaz... bir de iyi haber var. Selim (yorgun) abisi ile konuşmuş, h.sonları onlarda kalabilir mişiz. Yorgun'un annesi vefat etmiş, babası ise Afyon'da madencilik yapıyor. Selim'in abisi zamanı geldiğinde işi devir almak için madencilik okuyor (...ki sonradan Selim'de üni'de madencilik okudu) ve koca evde onlardan başka (gündeliğe gelen teyze hariç) kimse yok. Selim benim durumu abisine anlatmış, o da beni tanıdığı için "olur" demiş. Annemi aradım, izin aldım (benim talebim üzerine okula bilgi verdi) ve Selim'lerin Kalamış'ta ki evini adres gösterdim. Artık h.sonları eve çıkabilirim ... saadet'e bak be. Henüz bilmiyorum ama o evde 3 yıl lise ve 4 yıl üni.olmak üzere toplam 7 yıl kalacağım. H.sonları ve yaz tatilleri orada geçecek. Adana'ya, anne ve babamın yanına bir kere dahi gitmeyeceğim (anlayacağınız vaz geçmişlik tek taraflı değil) hatta askere gitmek için o evden çıkacak,teskeremi alınca da oraya geri döneceğim. ...o derece yani. Pazar gecesinden Cuma 16,00'a kadar Ortaköy, Cuma - Cumartesi akşamı ve Pazar günü ise Kalamış/Fenerbahçe ikamet adresim. Anlayacağınız Yorgun ve ailesi bana büyük kıyak geçmiş. Yorgun harbiden yorgun ... adam lakabını boşuna almamış. Bir yere gideceğiz diyelim ... evden çıkarken arabasının anahtarını alıyorum. Yorgun'un 1303 Big VW'si var. Asansör ile aşağı iniyor, arabayı açıyor (kış ise çalıştırıyor) arabaya oturuyor, kontağı 1,konuma getirip Selim gelene kadar müzik falan dinliyorum. Yarım saat kadar sonra Selim geliyor, saatte 10km/h ile gideceğimiz yere (daima geç kalarak) ulaşıyoruz. İnanılmaz düşük metabolizma hızı dışında Yorgun adam gibi adam. Genelde 4 kişi takılıyoruz, Koray (kekeme) Yüksel (çakkal ... çünkü babasının dalyan'da bakkal/market gibi bir şeyi var.) Yorgun ve ben. Daha geniş bir grubun (kalamış/f.bahçe p*çl*ri) parçası olsak da temelde bizim çekirdek bu şekilde. H.sonları genelde azıyoruz, bütün hafta 5 metrelik duvarların arasında sıkışıp kalmanın verdiği fazladan enerji ile cuma - c.tesi - pazar günlerini maksimum değerlendirme peşindeyim ve bu genelde "azgınlık" olarak nitelendirilebilecek seviyede hareketler sergilemek, türkçe meal'i ile de burnunun b*kt*n çıkmaması demek. Abisi özellikle tembih ettiği için Selim bana emanet (ben olsam bana kimseyi emanet etmezdim ama...) yani onu koruma/kollama işi elimden öper. Selim yaş olarak benden büyük ama imza karşılığı teslim aldığım için fiili durumda (de facto) benim dediğim oluyor. ...işte böyle bir gün bana haber geliyor. Yorgun'a kelek atmışlar. Selim'in abisi ona bir araba teyp'i almış (Kenwood) ama Selim Pioneer istiyormuş (..bir zamanlar ne popülerdi, öyle değil mi?) ... uğraşmış,etmiş bir Pioneer bulmuş. Arabasına da taktırmış. Buraya kadar sorun yok... ama Kenwood elinde kalmış. Onu da satması lazım. Selim F.B Lisesinden bir kız ile çıkıyor, kızın bir tanıdığı da teyp istiyormuş. Kız Selim'e söylemiş, Selim zaten Tahran Lisesinde (yakın mesafe) okul çıkışı Göztepe parkında buluşmuşlar, teyp'i göstermiş ... pazarlık yapmış ve anlaşmışlar. oğlan "yarın veririm" diyerek parasını ödemeden Selim'den teyp'i almış ... tahmin edeceğiniz gibi para falan da gelmemiş. Selim Mahmut'un kardeşi (Piç Mahmut) Murat'a söylemiş durumu ... Murat'da Fenerbahçe lisesinde, o da gidip teyp'i alan oğlan ile konuşmuş ama veled Murat'ı da bugün - yarın diye sallamış. ...yani peşine düşülmemiş olsa Kenwood'un parası deve sınıfına geçecek. Aslında pek bi para değil, sonuçta ikinci el -çıkma bir Kenwood teyp, bu günün parası ile en fazla 250 belki de 300 liradan bahsediyoruz ama işin bir başka yanı var ki o da "kelek yeme" hissi. Selami'li (Selamiçeşme) bir veled Fener'li (Fenerbahçe) bir veled'i kazıklamış ki bu kabul edilebilir cinsten bir iş değil. - Sen karışma, biz hallederiz ... dedim Yorgun'a. Onu işe iki nedenden dolayı karıştırmak istemiyorum. Bir... Belli ki efendice paramızı alamayacağız ve o karambol'e Selim'i sokmak istemiyorum İki... Selim'in burnu bile kanamasa dahi onun pisliğe bulaştığını abisi/babası duyarsa fecasi kızarlar. Cuma akşamı atladım gittim Azaplı'ya (Kalamışta bir kahve/kumarhane) Mahmut ile Serçe'yi buldum ... şöyle bir bahsettim... Murat zaten abisine mevzuyu çıtlatmış. - Hafta sonu Hayvan (ben) gelir, takılın dediydik ... geldin işte. - ee? napicez? - eskiticez elemanı...nolcek ki? - sıkıntı olur mu? - olur tabi, ama kelek yemek ve ses çıkarmamak daha büyük sıkıntı ...Mahmut haklı, bir kere kelek yer ve de sesini çıkarmazsan arkasından kelekler numara alıp sıraya gelirler. Mevzu b*kt*n bir çıkma teyp dahi olsa gevşememek lazım. Çözümü Serçe öksürdü... - Bunlar akşamları C.Bostan sahilinde takılıyor. Orayı basar alayına veririz sopayı ... sipali'yi (para) getirmezseniz her hafta sonu sizi burada zevkine parçalarız diye de raconu kestik mi o para gelir. ...mantıklı. - Arkadaşlara haber verelim, akşam gider dalarız bunlara. - Taam - Taam ...fısıltı gazetesi, telefon vs. derken C.tesi akşamı çınar ve civarına toplanmış neresinden baksan 40 kişi'yi bizi beklerken bulmak hem şaşırtıcı hem de sevindiriciydi. Şaşırmıştım çünkü bu kadar çok adamın mevzu'ya gönüllü katılıyor olacağını beklemiyordum, sevinmiştim çünkü bu kadar çok sevenim olduğunu da bilmiyordum. - Alet edevat yok, kimseyi yaralamayın - deşmeyin ... efendi gibi kavga edilecek. B*k*nu çıkarmayın. Serçe'nin talimatı net, bir yandan da iyi ... şişmiş göz veya kırık cam dert değil, karakola falan yansımaz. Ama birileri kötü yaralanırsa olay uzar gider. Tadında bırakmak iyi ve akıllıca. ...böylece arabalara doluştuk. Kavga'ya karışmayacak, bize sadece -intikal- hizmeti verecek olan arkadaşlar iki sokak yukarıda bekleyecek. Biz de şimdilerde lüks konut olan Kastelli yalısının önünde inip yaya ilerleyecek, kavga bittiğinde de arabalar ile o noktada buluşacağız. - Herkes sağındaki solundakine baksın ... geride adam bırakmayın. ...kavga ile ilgili detay verecek değilim (suçu övmek istemiyorum) ama sizinde tahmin edeceğiniz üzere (...ve aynen planlandığı şekilde) Selami tayfasına -kibarca- dayak atıldı. Kimse hastanelik olmadı, mala - mülke zarar verilmedi. Zaten amaç bunları yapmak değil ... amaç belli ... Fener çocuğuna kelek atmayın diye mesaj vermek. ...mesaj alındı mı peki? Malesef hayır. Selami'de abilerin takıldığı Halıfleks diye bir mekan var (dı...kapandı gitti tabi) oraya gidip bizi şikayet ediyor ama olayın nereden patladığını söylemiyorlar. - Biz öyle takılıyorduk, Fener tayfası gelip dövdü ... diyorlar. Halıfleks'li abiler de hemen misilleme yapıyor. O zamanlar Kalamış'ta Futbol sahası var (şimdilerde İş bankası blokları yükseliyor o noktada) gidip maç seyreden ve konu ile pek alakası olmayan çocukları dövüyorlar , ve de karşı mesaj iletiyorlar. - Lan siz Selami'li çocukları sahipsiz mi sandınız? ...hata tabi. Çıkma Kenwood'un parasının ödenmemesi durumu çok ileri noktalara taşınmaya müsait, Selami'li abiler de ateşe resmen benzin döküyor. Dayak yiyenler gelip mesajı iletince Fener'de sinirler iyice geriliyor, millet burnundan solumaya başlıyor. - Halıflex'e uğramak lazım, anlaşıldı. Durumu Mahmut özetliyor. Saat 22,00'a geliyor, mekan daha açık ... akşam olduğu için çoluk - çocuk el çekmiştir, sadece okey çeviren -abiler- kalmıştır ... yani kimse b*k yoluna gitmeyecek. Yeniden arabalara doluşuluyor ve bu defa arabalar Selamiçeşme ışıkların paralelinde beklemeye başlıyor. Yaya olarak Bağdat'a çıkıp Halıflex'e giriliyor ... durum oldukça dengesiz aslında. Kahve'de okey, yanık oynayan yirmi kadar kişi var ... Çingene Engin (..ki kendisi Selami tayfasının abisidir) başta olmak üzere gelişimiz tam anlamı ile bir süpriz. O saatte, orada beklenmiyoruz. ...ceee! En büyük dayağı Engin yiyiyor, geri kalan Halıflex erkan'ı da karavanadan çıkan nasip'i kaşıklıyor ama Engin'in hastaneye kaldırılması ve bir kaç hafta orada kalması gerekiyor. ...giderken bir kere daha mesaj veriyoruz. - Bize kelek atmayın... İşler daha büyümeden Ocak Başkanı Hayrullah abi devreye giriyor. Selami'li ve Fener'li abileri çay içmeye çağırıyor. Ne olup bittiğini onlara da anlattırıyor ve iki kere dayak yemiş olsalar da mevzunun nereden başladığını, olay döngüsüne start veren noktayı bilmeyen (ya da bilmediklerini söyleyen) Selami'li abiler aydınlatılıyor. - bu mudur yani? bunun için mi savaş çıktı a.q? ...diyorlar. -Sonuç- Pazartesi akşam üzeri Yorgun'un teybinin parası kız arkadaşı aracılığı ile ona iletiliyor, Hayrullah abinin attığı fırça ve kestiği racon ile taraflar arasında "ateşkes" ilan ediliyor ama iki tarafta birbirinin mekanlarına gitmeyecek ... anlaşmanın şartı bu. Selami'li abiler belayı başlattığı ve onlara yalan söylediği için semtlerinin çocuğunu epey bir hırpalıyor ; bir anlamda onu sosyal olarak -afaroz- ediyor. Ben memnunum ... Yorgun'un başı derde girmedi, teybin parasını aldı ve ne kadar çok arkadaşım olduğunu gördüm. Serçe ve Mahmut memnun ... işin dibinde Selami kaybetti, üstelik topladıkları güruh'u kontrol edebildiklerini gösterdiler. Zaten sonradan bu becerilerini -başka- ortamlarda da sergileyecekler. Serhat (Serçe) abilik ve Mahmut (piç) organizasyon yeteneklerini sergilediler. Hayrullah abi kısmen memnun ... kimse onun raconunu sorgulamadı ama aynı zamanda da yeni neslin kontrolsüz kaldığında ne denli pervasız şekilde davranabileceği bir kere daha sergilendi. Selami'liler memnun değil (çok da umurumdaydı...) gaza geldiler ve pis hırpalandılar... üstelik sayı/prestij/güç adına intikam alacak halde de olmadıkları ortaya çıktı (zaten o günden sonra kimse de onları pek -sallamadı-) ... bi anlamda -tarih- oldular dahi denebilir. (...aslında kim tarih olmadı ki? ...dimi?)1 puan
-
İstanbul Edirne arası araç 5 kişi klima açık ortalama hız 115 km/saat ekranda gözüken 6.9 litre araç otomatik 1.6 Ti-Vtc benzinli1 puan
-
Mondeo tabi, zevk sonuçta tarafı olmak zorunda1 puan
-
hayırlı olsun kazasız belasız işallah karar verip aldınmı bilmiyorum ama1 puan
-
1 puan
-
orjinali daha rahat ve kibar. Işıklı sadece güzel görünüyor. Birde 1cm kadar yükseliyor topuz.1 puan
-
vay be ben sadece kapı kiliti ile mi yetineyim şansa bak. teşekkürler1 puan
-
1 puan
-
Artıları eksilerinden çok olduğu için bazı şeyleri görmezden gelmeye çalışıyoruz ama bu sıkıntıyı sadece ben mi çekiyorum acaba deyip konu açma gereksinimi duydum.1 puan
-
1 puan
-
Çözümü buna uygun tasarlanmış araç almak ve önceden kontrol etmek.1 puan
-
1 puan
-
1 puan
-
Evrim mi? Pek çok yerde yazdım-söyledim, yine söylüyorum, film bilmeden İslami Tasavvuftaki vahdet-i vücut inancını anlatmış.. Scarlett abla filmin sonunda bilinç %100 olduğuda Hallac-ı Mansur gibi "En'el Hak" diyecek diye bekledim biran için İşin sırrı sonunda sayın abim..1 puan
-
1 puan
-
Teşekkürler bunu anlamak mümkün değil ki.. Defter 82.5 TL imiş iyi buna şükür..1 puan
-
1 puan
-
1 puan
-
Ankara'da tanıdığım bi yer var işçiliği çok çok iyi , işin profesyoneli benim bile ağzım açık kalıyor yaptığı işlerle sonuna kadar kefilim http://www.dbydetailing.com/ linkten incelerseniz zaten yeterince herşey açık1 puan
-
1 puan
-
1 puan
-
1 puan
-
Bu başlıktaki gibi düşünerek 2013 yılında Green card için başvurmuştuk. Bana çıkmadı ama eşime çıktı. Neyse ben ve çocuklar da yancı olarak alabiliyoruz. Her şeyi satar amerikaya gideriz dedik. Neyse sonraki formu doldurduk bunlar bize size görüşme maili atacağız dediler ama atmadılar. Geçenlerde bir baktık bizim görüşme randevumuz çoktan geçmiş. Oturup ağlayan bir mail attım, bildireceğiz dediniz bildirmeniz diye..Bize hazirana yeniden randevu verdiler. Green card alacağımızın garantisi de yok.. Acaip acaip şeyler istiyorlar ve inanılmaz masraflı (1000TLyi bulacak masraf). Pasaportların en az 8 ay geçerli olmasını istiyorlar. Görüşme günü bizim 6 ay kalmış olacak. Yeşil pasaport ve mecburen yeniletmek zorundayız yapmışken 5 yıllık yaparız . Yani green card hayali ile 6-7 ayı yakmış olacağız. 560 TL çarpı 4= 2240 TL pasaport harcı.. Görüşme ücreti kişi başı 330 dolar. 4 kişi 1320 dolar.. Ayrıca Ankarada bir doktor dan rapor istiyorlar sadece 2 doktor bunlar(nereden bağladılarsa konsolosluğu, bunca yıllık doktorum şöyle kıyak bir iş ayarlayamadım). Muayene ücretleri 100 dolar tahliller 60 dolar. 160 dolar çarpı 4 640 dolar da oraya vereceğiz. Ayrıca çocukları 4 gün önceden ankarada istiyorlar. Eksik aşıları varsa tanesi 25 dolardan mı ne tamamlanacakmış. Saçmalık 1 hafta çocuk okula gidemeyecek mi. Yol , kalma masrafları falan olacak , biz buradaki işe gelmediğimizde bizim aldığımız para düşer onları da hesaplayalım.. 1960 dolar sadece masraf 5100 TL falan yapar herhalde. 2240 TL gereksiz yere pasaport uzatma ve diğer masraflar hemen hemen 10 binTL cebimizden çıkacak ve de hala green card alma garantimiz yok..1 puan
-
uzun zamandır beklediğim (çünkü sık sık turtle wax ı ziyaret edip neler çıkmış bakarım) sentetik cila satışı başlamış.. ABD de çıkalı epey olmuştu, burada eski ürün satılıyordu, eski mesajlarda linki vardır, yenisinin daha etkili (ve pahalı ) olduğu açık.. ama şunu söyleyim, normal 500 ml cila 2-3 kez cilalama yaparken (iyisi 30-40 tl), bu cila biraz su gibi eğer değişime uğramadıysa 5-6 cilalama yapar = 100 tl http://www.hepsiburada.com/liste/turtle-wax-ice-sentetik-cila-414-ml/productDetails.aspx?productId=otdgt468r&categoryId=20035736&SKU=OTDGT468R https://www.turtlewax.com/shop/products/turtle-wax-ice-liquid-wax yeni kil de fiyat iyi: http://www.hepsiburada.com/liste/turtle-wax-yuzey-temizleyici-kil-100-gr-fg6695/productDetails.aspx?productId=otdgfg6695&categoryId=20035754&SKU=OTDGFG6695 kısmetse yarın cila yapacağım.. artık resim yok, yukarıda var1 puan
-
Kitapçığı iyi okumadınız galiba.... Sistemsel bir uyarı mevcut, sensörden bağımsız olarak...Ama test etmedik...İyi bakın göreceksiniz..1 puan
This leaderboard is set to Istanbul/GMT+03:00
Focus Club Türkiye
Bu sitenin işleticisi, bu sitede yer alan bilgi, yazı ve makalelerin doğrudan veya dolaylı olarak kullanılmasından dolayı oluşacak zararlardan sorumlu tutulamaz. Kaynak gösterme kuralına uymak şartıyla, bu sitede yer alan yazı ve makalelerin belirli bir kısmına atıf yapılmasına, link verilmesine izin verilmektedir. Kaynak (canlı link) gösterilmeden yapılan alıntılara ise izin verilmemektedir. Sitemiz, hukuka, yasalara, telif haklarına ve kişilik haklarına saygılı olmayı amaç edinmiştir.