Jump to content
2019 Temmuz ve 2023 Mart arası tüm içerik ve üyelikler silinmiştir. Lütfen yeniden kayıt yapınız ×

Liderlik Tablosu

Popüler İçerikler

17-06-2015 tarihinde, tüm alanlarda en yüksek itibara sahip içerik gösteriliyor

  1. ...sandık başındayız. Her gelene nasıl oy kullanması gerektiğini anlatıyoruz ama gene de 11 seçmen "geçersiz" oy atmayı beceriyor. Herkes YSK'nin s*ç*p batırdığı konusunda hem fikir ... yahu bu kadar kullanışsız, bu kadar kötü tasarımlı oy pusulası yapılır mı be? ...sandık müşahitlerinden biri "acıktım" diyor, yakında sokak simidi yapan fırın var. Ona "biz tezgaha bakarız, sen bi koşu git simit al , gel" diyoruz. ...öyle de yapıyor... başkan, memur ve üç parti müşahiti. 5 tane sıcacık simit almış, teşekkür ediyoruz. Tam simidi -lüp- edicem, gözüm "dışarıdan" sandığa katılan HDP Müşahitine takılıyor. Ya onu atladık be! Gidip yanına oturuyor ve simidi kırıp yarısını ona veriyorum. - Sağol abi, ne gerek var? ..diyor ... simidi alması için ısrar ediyorum. Kırmıyor (sağolsun) beraber lüpletiyoruz sıcacık sokak simidini. ...bir zaman sonra yanıma gelip elindeki telefonu gösteriyor ... tweet atmış bizim hakkımızda. gülüşüyor, işimize devam ediyoruz. ...belli ki bir MHP'li ile daha önce hiç bu kadar yakın olmamış, aslında işin dibine bakarsak bir HDP'li ile -yakınlaşmış- zaten kaç tane MHP'li var ki? Gezi'de gazlanmamış, bir HDP'li ile kol kola girip gaz bulutundan birbirimizin üstüne, başına kusarak ve de yardımlaşarak çıkmamış olsam büyük ihtimal ile ben de çıtır simidimi pay etmezdim... Yani aslında bizimki simit değil, gaz kardeşliği... ...belki de ihtiyacımız olan da bu... bir simidi kırıp beraber tıkınmak ve karşımızdakinin tam olarak ne istediğini anlamaya çalışmak...
    3 puan
  2. Ford'un Fındığı 2015 yılın motoru ödülünü kıl payı kaçırdı ama 1.0 litre altı en iyi motor ödülünü 4. kez kazanmış oldu. ''2015 International Engine of the Year'' Yılın Motoru ödülünü BMW'nin i8 ile sunduğu 1.5 litre 3 silindirli eletrik-benzinli hibrit motoru kazandı. 1.0 Fındık ise çığır açan bu motor sürüş kolaylığı, performans, ekonomi, rafinelik ve teknolojisi ile öne çıkıyor. Ford ayrıca bu motor için silindir kapama yöntemini araştırmakta. Yılın motoru ödülünü 3 yıldır elinde bulunduran 1.0 Ecoboost ikinciliğe geriledi. Ford bu motoru 10 ayrı modelinde sunmakta ayrıca 1.0 altı motorlar olarak da 4.kere peş peşe ödülü aldı. Ford'un geçen yıl sattığı beş otomobilden biri 1.0 Ecoboost motora sahip oldu ayrıca bu oran Fiesta ile beşte ikiye çıktı. Bmw'nin motoru benzinde 231 ps,elektrikte ise 132 ps; toplamda 363 ps güç üretiyor. Biraz detay: 1.0 litre ve altı motorlara bakalım: Ford 999cc three-cylinder turbo: 444 Puan (Ford Fiesta, B-Max, Focus, C-Max, Grand C-Max, (100ps, 125ps), Fiesta Red/Black (140ps), Mondeo, EcoSport (125ps), Tourneo Connect / Courier (100ps)) General Motors 999cc three-cylinder turbo: 176 Puan (Opel Adam, Corsa (90ps, 115ps)) BMW 647cc two-cylinder electric-gasoline range-extender: 163 Puan (BMW i3 (170ps)) Volkswagen 999cc three-cylinder turbo: 138 Puan (Audi A1 (95ps)) Fiat 875cc two-cylinder turbo: 132 Puan (Fiat 500 (80ps, 85ps, 105ps), Panda (65ps, 85ps, 90ps), Alfa Romeo Mito, Fiat 500L, Punto (105ps), Lancia Ypsilon (85ps)) Renault / Nissan 898cc three-cylinder TCE turbo: 119 Puan (Renault Clio, Captur, Twingo, Dacia Sandero, Logan MCV, Smart Fortwo, Forfour (90ps)) Yılın motoru puanlaması; Bmw 274, Ford 267, PSA 222. Eski başlığımız: 1.0 Ecoboost Üst Üste 3.kez Dünyanın En İyi Motoru Seçildi - 2014 Yılın Motoru
    1 puan
  3. Vergi büyük yük getirir geliriniz iyiyse neden olmasın. b şıkkı duygusal a şıkkı mantıklı c ise en mantıklısı. mondeonun çizgileri eskidi 2007 den beri yollarda.titanium focusla takas edin bence
    1 puan
  4. Sitemizde yaklaşık 3-5 başlıkta bunları yazmıştık hatta ilk mesajda da olması gerekiyor. Tabiki satışı olacak, en erken bu yıl sonu. En geç 2016 model olarak.
    1 puan
  5. Alternatif tuşlarla olmayabilir. Bazı komutlar data hattı ile gidiyor. Yine de elektrik şemasına bakmak lazım tabi.
    1 puan
  6. Malzemeyi götürmemiş süngerler akünün üstünde ve alt tarafta birikmiş oynamış resmen.Benim nöbet tuttuğum yerde de Ambulansın aynı tarafındaki yeri yemişti faredir diye düşünmüştür Organize Sanayi Bölgesi ama en son yediği evimin önü arabada mı yaşıyor ne?
    1 puan
  7. Kedidir kedi.Olmadı yere kapla süt koyun belki utanırda bir daha yemez
    1 puan
  8. Dün temizlik yapılan malzemenin tadı & kokusu hoşuna gitmiş bence
    1 puan
  9. aynı yeri baya büyütmüştü.İzalötörü çıkarmak kolay bi öyle deneyin isterseniz
    1 puan
  10. Goodyear EGP Goodyear UG9
    1 puan
  11. Benim susturuc Benimkinin susturucusu var sanırım sadece ek yapılarak 4 lu hale getirilmiş. 4 u de aktif.ses de buyuk bir değişim yok. Azıcık değişik ama çok farkedilmiyor.sustrucusu olmasa ses değişir heralde dimi.
    1 puan
  12. Bugün Kuaför boya bakım badana seramik kaplama yaptık daha bitmedi yarın teslim alacam çalışma olurken bi kaç resim çektim [emoji3][emoji3] Sent from my iPhone using Tapatalk
    1 puan
  13. Noel zamanı, henüz ailem ile papaz olmamışız ... dolayısı ile o geleneksel aile toplaşmasına ben de katılıyorum. Toprağı bol olsun yengemgil henüz sağ, dolayısı ile ona önceden weiss salad (bir çeşit soğanlı - mayonezli patates salatası) siparişi vermişim. Dayımlara giderken aklımda birazdan sömüreceğim yanı "beyaz" hindi eti ve malzeme dolu weiss salad tabağı epey bir yer tutuyor. Arabayı park edip elimzide hediyeler ile dayımların eşiğini aşıyor, yükümüzü ağacın altına boşaltıp zencefilli kurabiyelere dalıyoruz. Benim hatuna bağlama çekiyorum ... "zenbeöğgrebenebuyundadifin" ... türkçe meal'i ... "sen de öğrensene bunun tarifini!" ...ağız tepeleme kurabiye dolu olunca ancak bu kadar konuşuluyor. ... aile geleneği, her Noel bir kişi veya aile dışarıdan davet edilir. Kör inanç diyebilirsiniz, ya da rızkı paylaşma olarak algılamak ta mümkün, işte o kadro'yu yeğenim Akut'tan bir çalışma arkadaşı ile doldurmuş ... eleman epey ünlü ama bir tarafı kalkmamış, el sıkışıyoruz ve ona ilk sözüm ... - Beklediğimden kısaymışsın yahu! ...oluyor. Aldığım cevap beni güldürüyor. - Ama her santimim irade ve kararlılık dolu! Çok geçmeden ev doluyor, kardeşim -solo- uçuşta, gene sevgilisinden ayrılmış, yanlız geliyor yemeğe. Annem ve Babam bir köşeye çekilmiş pıSpıS bir şeyler konuşuyor. Kuzenlerim Eggnog'a -alkol- takviyesi yapması için yengeme bağlama çekiyor ama o her zaman ki Alman disiplini ile emrediyor. - Olmaz öyle şey, içinde zaten yeterince alkol var. Ailenin dişi nüfusu ... mutfağa! Yengem ailenin kadın nüfusunu toparladığında kardeşime soruyorum ... - XYZ'yi niye getirmedin? Canı sıkkın, biraz surat yapıyor. Yeğenim alt yazı veriyor ... - Kız ne zaman evlenicez biz? ...demiş. Auuu!! Benim birader evlilikten çok korkar be... - Ee? Napıcan? ... diye üsteliyorum - Çin'e gidiyorum, patronla konuştum ... önümüzdeki hafta taşınacağım. Birader ülkenin en büyük kağıt toptancısında çalışıyor, firmanın yurt dışında fabrika ve depoları var. Demek Çin'e kaçıyor. - Yuh hayvan! Evlenmemek için Çin'e mi taşınıyorsun? ... karıdan bu kadar korkulur mu be? ...başlıyoruz bununla dalga geçmeye... bildiğin salak ya! Yeğenim sanki kendi günahsızmış gibi üst üste atıyor taşları... - Arabayı sota bir yere park ettin mi? Hatun bizde olduğunu anlarsa gelir basar evi ... - Ya seni orada da bulursa? O zaman napıcan? ...vs.vs ..."hadi masaya!" çağrısı kurtarıyor biraderi. Geçip yerimizi alıyor ve başlıyoruz tabakları elden ele dolaştırmaya. Masanın etrafına bakıyor ve sırıtıyorum. BM gibiyiz be! Benim tarafım durumu zaten malum! İkisi de Katoliklik'ten dönme Protestanlar ... Dayım Müslüman, Yengem ise koyu Katolik ... Yeğenim Katolik, onun karısı ise Evangelist. Kuzenlerimden biri bildiğin ateist, onun kocası ise Yahudi ... diğer kuzenim ve eşi de Hristiyanlar ... ama onların ki tel maşa ... neden derseniz ilk bebeklerini vaftiz ettirdiklerinde çocuğun nerede ise askerliği gelmişti. Kilise'ye o kadar sık gidiyorlar yani ... ...muhabbet muhabbeti açarken ünlü konuğumuz niçin sırtıttığımı soruyor, anlatıyorum. - Mantıklı .. diyor ... sonra da soruyor. ... ama kafama takılmıyor değil, bu karmaşada çocuklar hangi inanç sistemine yöneliyor? ...ona bizim "ailenin" çözümünü anlatıyorum. - Bak bin yıldır bu topraklarda yaşıyoruz, bu dediğim de o kadar eski bir aile geleneği. Biz çocukların dinine, inancına karışmayız. Nasıl olsa aile o açıdan aşure gibi, her din ve her ırk'tan gelinler, damatlar, kuzen ve yeğenler, teyzeler ve amcalar var. Çocuk büyürken her çorbayabir kaşık atıyor ... büyüdüğünde de canı hangisini çekerse o porsiyonu tüketiyor. Başı ile arka tarafta Kuzenimin Grand Danua köpeği ile oynayan çocukları işaret ediyor... - Sen hristiyansın, karın ise müslüman - evet - kızın büyüdüğünde müslüman olursa bir şey demez misin? - haddime mi düşmüş? - ...harbiden mi? - evet ...sessizlik oluyor, belli ki bizim konuğun kafası karışmış. Sırıtmayı sürdürerek tıkınıyorum, ailemin bir millenium'da ulaştığı kafa frekansına konuğumuzun beş dakikada park etmesini beklemiyorum tabi ki... Bir gözüm kız'da, Victoria (Danua) uysal bir hayvan ama öküz kadar, istemeden çocuğun kafasını gözünü kırmasın hesabındayım. Diğer gözüm de ağacın altında, bana ne hediye aldılar acep? diye merak ediyorum ... bukalemun gibi takılıyorum *** Dışarıda hava soğuk, arada hafiften kar serpiştiriyor ama evin içi sıcacık, insanlar rahat ... ortamda diz boyu huzur var. ...seviyorum Noel arifesini be...
    1 puan
  14. 12 yaşına kadar Galata'da ikamet ettik, Galata dediğin Yüksekkaldırım'a iki sokak mesafe, doğal olarak bizim çocukların mekanı. Tarlabaşı'lı p*çl*r Zürafa'ya takılır, Dolapderelilerin mekanı zaten malum durumda, Tophaneli veletler dersen onlar -aşağı- karhane civarını mesken tutmuş ... yüksekkaldırım ve o dönemin anılan nam'ı ile "lüküs" karhane ise galata veletlerinden sorulur. ... yaşın ufak ise girişteki koca kapıyı tutan bekçi amca'nın kolunun altından geçmek öyle kolay iş değil, yol - iz bileceksin. Mesela kaşını gözünü oynatmadan elemanın gözünün içine bakıp... - Annemgil çağırtmış bea! ..diyebilmen lazım, lazım ki Bekçi seni avluya salsın.... Kapıyı bir kere aştın mı seni içeride bambaşka bir dünya bekliyor. Girişin solunda vukuat çekmiş elemanları dövdükleri polis klübesi, hemen onun yanında emanetçi, onun karşı tarafında benim favori p*z*v*nk*m olan Şevki abi'nin işlettiği on numara. Onun az altında da büfe ve tuvalet. ...kapıda kimlik kontrolüne takılan veletler arkandan atar yapar, bekçi'ye... - Onu neden aldın da bizi almıyorsun ...der ve bekçi de onlara... - Onun durumu ayrı, o *r*sp* çocuğu diye cevap verirken ilk iş Şevki abi'nin mekana dalıyorum... Şevki abi, adı üzerinde ... ağır ve şevkli bir abi. Karhanede'ki bütün ağır abiler gibi o da Madam (Manukyan) için çalışıyor, bir anlamda emanetçi. Yanında katlara bakan abiler ... ki bunlar saat tutup işi ağırdan alanın kapısını yumruklar ve ... - İçine mi düştün bilader, hade ... hadee.. ..diye bağırırlar, ya da vitrinciler ...ki bunlar kalabalık içinde kararsız kalmış elemanları ...geç anlaş! koçum, ya da s*kt*r git ... kapatma dükkanın önünü diye kışkışlardı ... çalışsa da mekanın tek ve de en baba abisi Şevki abi (doğal olarak) ...dik yokuşun altındaki yangın yerine Murat 131'ini çekişi, yumurta topuklu ayakkabıları ile dükkanına ağır adımlarla gidişi ve hemen her zaman sakin tavırları hala aklımda... Şevki abi. Ağır abi, karizma abi... Hesap kitap ondan sorulur, karhane'nin en ağır abilerinden biri olmanın getirdiği karizma gereği 7/24 Orhan Baba dinlerdi Şevki abi. Her gün okul çıkışı onun yanına gider, bahşiş toplamak ve ayak işi yapmak için ortalıkta mal mal dolaşan diğer Galata p*çl*rinin aksine onun görüş alanından pek çıkmazdım. Neden çıkayım ki? Adam resmen seni fırtınadan koruyan kadim ağaç gibi .. mağrur, güven veriyor insana. ...sermaye'ye tost'mu alınacak ... koş Kaan, Şevki abi'nin ayakkabılar boyacıda mı? Koş Kaan, kapıya taksitçi mi geldi? Koş Kaan ... akşam yemeğine, yani gececilerin ufaktan gelmesine kadar on numara'da takılır ... akşam da eve resmen cebim para dolu gelirdim. Sermaye bahşiş verir, p*z*v*nk bahşiş verir, kapıda ki bekçi kendi payını alır (ne de olsa gir - çık mevzuunda sorun yaratmıyordu ... bunun bir karşılığı olacak değil mi?) tatlıcı'ya yollanan para'nın üstü sende kalır, yemekçi'den taşınan pilav üstü karşılığı bahşiş cebe indirilir. Yüksekkaldırım o zamanlar acaip popüler, escort işi henüz icad olunmamış ... kaçak ve güvensiz randevuevlerine ya da dolapderede ki çingene karhanesine takılmayacaksan adres belli. Millet geliyor, karhane çalışanları kendi deyimleri ile "ağırlıklarını alıp" müşterileri iyice "silkeliyor" ve hemen herkes paraya para demiyor. Arada yamuk yapmak isteyenler de çıkıyor tabi. Ama mal sahibi yani Madam uyanık. Hemen herkesi bordrosuna almış, dönemin en baba abileri, mesela Beyoğlu tarafının belki de tek hakimi Kürt İdris'in dahi Madam'ın duvarlarının arkasında söz hakkı yok. ...kıllık mı yaptın? Arıza mı çıkardın? Hemen p*z*v*nk takımı seni paketliyor, polis'e teslim ediyor ... onlar da Allah ne verdiye sana ikram ediyor. İçeride emanet! taşımak madam tarafınca yasaklanmış, müşterilerin üzeri aranıyor ... çalışan ağır abiler de kapının karşısındaki hamam'a uğruyor ve bellerindeki emanetleri hamamcı abi'ye teslim ediyor ... akşam çıkarken de geri alıyor. ...hayat güzel be ... hem eğleniyorum, hem de o biçim para kazanıyorum. Babam durumu santim sallamıyor, Annem ise bozuk atıyor "Ağzını bozuyo o karılar" falan diyor ama ne gam? ...çok da tıNNN! Bir gün okul çıkışı gidiyorum ki tezgahta bir başka abi oturuyor. ...kim lan bu? Sermayelerden biri anlatıyor ...Şevki abi önceki akşam dostu ile kavga etmiş, olay büyümüş. Birileri daha dahil olmuş ...Dolmabahçe'de deşmişler Şevki abi'yi, o da çekmiş emaneti iki kişiyi indirmiş. Sonuç o hastanede, vurduğu abiler ise imam'ı görmeye gitmiş. Sermaye'ye soruyorum ... bu kim? - Aşağıdan geldi, Madam Şevki abi'nin yerine yollamış ... diyorlar. O gün yeni -abi- ile takılıyorum ma ıHHH! ...çocuk aklımla pek ısındığım Şevki abi'nin yerini tutmuyor. İki yıl'ı aşkın süre ile her gün gördüğüm abi'mi özlüyorum. ...ben gelmeyecem, bi başka ayakçı yollarım, olur mu? ...diyorum yeni abi'ye? Belli ki üzüntümü anlamış, cebime para koyuyor ...bir ihtiyacın olursa gel diyor. O da iyi bir abi ama ... Ohannes'e devrediyorum on numarayı. Artık yeni abiye o ayakçılık yapacak ...on yaşımın kışında "emekli" oluyorum karhane'den. ...bir kaç gün sonra haberi geliyor, vefat etmiş Şevki abi. Cenaze Paşakapı'dan kaldırılacakmış. Anama ısrar ediyorum ama götürmüyor beni helalleşmeye ... bir de bozuk atıyor "ne işin var elin p*z*v*nginin cenazesinde be!" diyor. Ulen senin p*z*v*nk dediğin adam bana yol yordam öğretti, abilik ... arkadaşlık yaptı demek istiyorum ama veledim daha ... resmen dilim tutuluyor. Gidip mum yakıyor, dua ediyorum Şevki abime, Allah Rahmet eylesin ... mekanı cennet olsun diyorum. ...artık gitmiyorum karhane'ye, gidesim yok. Okuldan eve, evden okula ... resmen hevesim kaçmış. Kimi zaman evimizin köşesindeki avizecinin vitrinine saatlerce bakıyor, öyle saksı gibi oturuyorum kaldırımda. Şevki abi'mi, kartuşlu teybinde orhan baba çalmasını, kurvaze takım elbiselerini, arada tek kaşını kaldırıp benim saçmalıklarımı sabırla dinlemesini hatırlıyorum. Mırıldanıyorum ... adamdın be abi! Ne özledim seni...
    1 puan
  15. ...evimiz üç katlı. Girişi üzerinde biz oturuyoruz, bizim üstümüzde de Babaannemgiller ...ihtiyaç olmadığından giriş katı kiraya vermiş bizimkiler. Madam Anuş ve oğlu Leon kiracımız. Madam eski kulağı kesiklerden, zamanında görmüş geçirmiş... emekli olmuş ama pes etmemiş, muhasebe öğrenmiş ... Beyoğlu esnafının defterlerini tutuyor. Leon ise çok ağır spastik, anacığının bakımına muhtaç. Bizimkiler aslında ortak kullanım alanı olan ufak ama derli toplu arka bahçemizi Anuş'a terk etmiş, böylece leon bütün gün evde kapanıp daralmıyor, bahçeye çıkıyor. Anası Leon'a bir plastik kap vermiş, onunla oynuyor ve kedilerden çok korkuyor. Bahçeye kedi girerse "Mami!" diye başlıyor bağırmaya, Anuş evde değilse anam onu sakinleştirmek için aşağı iniyor ama nedense ben Leon'dan pek bi tırsıyorum. Sokağımızdaki evlerin hemen hepsi zaman içinde kat planına dönüşmüş, her katta ayrı bir aile ... ayrı bir hikaye var. Komşumuz konyalı hallaç'ın oğlu kansızlık çekiyor. Anası oğlanı bize getiriyor, gün aşırı iğne yaptırıyor ama aynı kadın çocuklarının bizimle, yani mahallenin gayrı müslim veletleri ile oynamasını istemiyor. Cama çıkıp yarı beline kadar sarkarak bağırıyor "Kaç kere dedim şu gavurlarla oynamayın diye, gelin bakiim eve..." Dar sokağın diğer yakasında, yani karşımızda avize'ci var, çok seviyorum o dükkanı. Burnunu tavukçunun vitrinine dayayan gariban hesabı gidip kristal avizeleri seyrediyorum, el imalatı avizenin her parçası ışık ile dans ediyor sanki. Dükkancı arada çıkıp beni kovalıyor "Kuzum salya içinde bıraktın vitrini be, yapma be kuzum ... git hadi" Kimi zaman mevlevihane'nin oraya inip dans eden -dervişleri- (çocuk aklı o kadar basıyor) çaktırmadan seyrediyor, ya da dayak yemeyi göze alırsak mevlüt okuttuklarında K.Paşa camiine gidip mevlut şekeri alıyoruz. O kocaman akide parçalarını ağzımıza atıp yokuşu geri tırmanırken aşağı mahallenin veletleri peşimize düşer diye etrafı kontrol ediyoruz. ...mahallemizin bakkalı bir çeşit kamu görevlisi ve kısa vadeli borçlandırma uzmanı gibi. Bütün ay ondan alış veriş ediyor ve deftere yazdırıyoruz, ay başı geldi mi babam bakkala gidip -hafifliyor- defter kapatılıp, yeniden açılıyor. O defteri araklayıp (ay sonunda) bakkal'a geri satma fantazileri kuruyoruz. ...Sinagog var mahallede, kimi zaman arabalar arka arkaya dizilip yolu iyice daraltıyor. Ayin çıkışına gidip hiç de cimri olmayan Yahudi komşularımızın ikram ettiği lokumları ve mendil içinde verdiği bahşişleri alıyoruz. Cami - Sinagog ve Kilise arasında geçiyor günler, üstelik iyi de eğleniyoruz. ...anamın ısrarı ve terlik tehdit'i ile pazar okuluna gidiyorum. Nefret ediyorum Kilise'ye gidip saatlerce incil okumaktan, daha ikinci sayfada çişim geliyor. İzin alıp kendimi dışarı atıyor, biri peşime düşüp beni sınıfa geri sokana kadar bahçede oynuyorum. Reverant her fırsatta beni anneme şikayet ediyor "Bak bu oğlan adam olmayacak, serseri olacak başımıza" diyor... sonrası malum tabi ... eve gelince anamdan dayak yiyorum ama derim olmuş sığır derisi ... saLLa ... daralıyorum abicim kilisede .... aaaa ... zorla mı ya? Kulenin orada taksi durağı var, bir de çay ocağı. Arada kaçıp ocağa saklanıyorum ... özellikle anam beni aramak için sokağa çıkmışsa. Taksi esnafı olayı çözmüş ... anamın balata yanık, onlar da fark etmişler ...dikkat ile yaklaşıyorlar ona. - Benim oğlanı gördünüz? ...diye sorduğunda, hep bir ağızdan - Görmedik valla - billa ...diyorlar. ...hehehe... aslan abilerim ya! Kulenin yaz kış serin taşlarına sırtımı dayayıp bin yıldır bu sokaklarda yaşayan atalarımı düşünüyorum. Onları da anaları elde terlik kovalar mıydı acep? diye merak ediyorum ... kovalardı her halde. ...o eski Galata'yı özlüyorum...
    1 puan
  16. Bodrum yat limanında oturmuş bir yandan diş fırçası ile enjektör temizliyorum bir yandan da gelen geçene bakıyorum. Artık kanıksamaya başladığım -boşan,boşa düş,yeniden düzen kur- havasındayım, kafamı dinlemek için okuldan arkadaşım Yunus'un teknesine atmışım kapağı. Yunus gel evde kal diyor ama tekne'de rahatım ...akşam oldu mu beyaz minderleri yere çekip üzerlerine havlu atıyor ve hoRRRRR ... yani keyif kEkA ... http://bodrumdive.com (yunus'un web sayfası ... dive boat seçeneğinde de teknenin resimleri var.) Kimi zaman dalmaya gidiyorum ben de, tek yıldız asistan eğitmen (açık deniz / padi) sertifikam var ama yıl boyu bütün gün bu işi yapan Yunus ve arkadaşları ile kondisyon adına yarışmam söz konusu bile değil. Yunus ve onun baş eğitmeni Gökhan ile zaman geçirmeyi ya da teknede falan tamir edilecek bir şeyler var ise (...bilen bilir, teknelerde tamirat işi asla sona ermez) tercih ediyorum. Akşamları genelde tekne mutfağında Gökhan'ın -türlü- olarak adlandırdığı ama bence -elinde olan her şeyi bir tencerede kaynat, salça ve tuz ekle, sonra da yumul- olan yemeği yiyiyor, minderleri başüstüne çekip yıldızların altında sessizce sohbet ediyoruz. Genelde uzaktan gelen müzik sesleri ve bodrum'un gecelerinin o anlaşılmaz karmaşası arka planda bize eşlik ediyor ama ne gam? Fört ile görüşmüşüm ... henüz orada işe başlamamış ama İ.K ile "yaz sonu gibi gelirim işte,kasmayın beni" şeklinde anlaşma sağlamışım ... yani endişe duymam gereken (o an itibarı ile) bir aile hayatım ya da kariyer endişem yok ... deyim yerinde ise şeyim şeyime denk (siz anladınız bunu...) takılıyorum. ..yaz sonu gibi giderim, uyar mı? ... demişim Yunus'a ... ona uyar tabi ... neden uymasın ki? Para falan almadan takılıyorum teknede, tencereye attığım kaşık ya da ince belli bardak'ta içtiği çay onu zorlmıyor ... buna karşı "dolu" mevsimde dümen tutacak, zincir atacak, motora bakım yapacak, sintineyi temizleyip onun eski MAN'ı çalışır durumda tutacak bir adamı var. ...yani Yunus'a uyar benim durum... bana da uyar ... low profile takılıyor ve kafamı dinliyorum. Sabah yüzümü yıkamak yerine denize atlıyor, karnım acıktığında teknenin mutfağına dalıyor ya da kordon'u geçip yolun karşısındaki market'e gidiyorum. Verilecek hesabım ve beklenecek aybaşım yok Yunus sakin ötesi bir adam ... Nirvana'ya ulaşmış, geri dönmüş ... şimdi ikinci tur'u yapıyor diye dalga geçiyor olsak da adamdan resmen -huzur- yayılıyor. Gökhan ise ateşli, neşeli ve -her şey hemen olsun- havasında bir laz uşağı. Bir de ben ... kafası kırık İstanbul çocuğu olunca bizim geyik katmerleniyor tabi. - Hava var, kaçakçı'ya gidelim ... diyor Yunus. Yaz ortası ama arada hava hala patladı mı patlıyor, Ege böyledir zaten ... PMS'li hatun gibi aniden manyağa bağlar, bir an bakarsınız size sırıtıyor, bir an sonrasında da kül tablasını kapmış kafanıza vurmakta. - Taam -Derin- (Yunus'un teknesinin eski adı) kaba suyu kese kese gidiyor, Kaçakçı tersanelerin kuzey - kuzeybatısında kısmen kapalı bir koy. (kara ada) Eski zamanda Yunanistan'dan gelen kaçakçılar bu koya'a girer ve Bodrum'dan gelen ufak teknelerin getirdiği tütün, incir vs. yükler sonra da bu malı Ege adalarının ahalisine üzerine kar koyarak ve vergi falan ödemeden satarmış. Koyun adı kaçakçı kalmış ama koy aynı zamanda gemi karinasına benziyor ... tekneyi fi tarihinde atılmış tonoz'a bağlayıp suya atladığınız zaman ilk fark edeceğiniz şey bu. Sanki koca bir gemi batmış ve siz onun karinası içinde yüzüyorsunuz. Dalgalar koy'u gemi gövdesi biçiminde oymuş ... yüksek cidarlar da rüzgar'ı kestiği için hava karayel'e çevirmediği sürece Kaçakçı süt-liman ... o gün götürülecek grup oryantasyon - sığ su dalışı yapacağı için (5m civarı) kaçakçı ideal ... Gökhan çok geçmeden suya atlıyor ve yavrularını arkasına takmış anaç ördek gibi koy'un dibine (bir anlamda hayali teknemizin burnuna) gidiyor, orada su bel hizasında ... millete maske kullanmayı, regülatörü ağızda tutmayı vs. gösterecek. Yunus sonradan suya girip insanların pek sevdiği su altı fotoğraflarını çekmek için kamerasını falan hazırlıyor ... bir kızcağız var teknede (ismini unuttum) o da miço ile birlikte karina'da -türlü- ve pilav pişiriyor. Ortam sakin yani ... ben de göbekten pamuk mu çıkarsam? Yoksa tembellik etmeyip zodiac'ın kıçındaki 10'luk Mercury'i mi söksem??? diye düşünüyorum. ..sonra birisi bağırıyor. Bağıran kocası suya giren Alaman hatun, köşkün damına çıkmış güneşleniyordu hatun ... ben de oturduğum yerden kalkıp onun işaret ettiği noktaya bakıyorum. Suda halka halka köpükler var hala ... sonra fark ediyorum ki o köpüklerin içinde biri yüzü koyun durumda batıyor. - Suya adam düştü... Gemiciliğin temel öğretilerindendir bu ... tekneden biri suya düştü diye geçiriyorum aklımdan ve elime geçen can yeleği ile birlikte atıyorum kendimi suya. Allahtan koy geniş değil, bir kaç kulaçta yanındayım elemanın ... su derin değil, belki 6-7 metre ... dalmamı engellemesin diye can yeleğini bırakıp makas yaparak dalıyor ve elemanı yakalıyorum. Yüzeye çıktığımız an Yunus geliyor, uyanık adam Zodiac'ı kapmış motoru çalıştırmadan (kapalı koyda, hele suda adam ve aşağıda dalgıç varken motor çalıştırılmaz) seyyar kürek ile iki suya basıp gelmiş. Onun yardımı ile salağa bağlamış elemanı Zodiac'a atıyoruz. Can yeleğini kapıp ben de çıkıyorum yanına. Yunus elemanı yan çevirmiş, su yuttumu ona falan bakıyor. - Bu bizim müşteri değil... diyorum Yunus'a ... sadece başını sallıyor. ...ee? Bu adam nereden geldi o zaman? Uçaktan mı düştü *****? Herifi milletin yardımı ile kıç küpeşteden tekneye alıyoruz. Adam perişan durumda, su istiyor ... veriyoruz. Kırık dökük türkçe, ingilizce bir şeyler söylemeye çalışıyor. - Arkadaşları varmış sanırım - ne ulan bunlar kazazede mi? Yunus Zodiac'ı alıp koydan çıkıyor, biz de adamın karnını doyurup biraz daha sıvı takviyesi yapıyoruz. Yarım saat kadar sonra Yunus geliyor, yanında 3 kadar kadın ve 4-5 çocuk ... durum anlaşıldı ... bunlar adalara gitmeye çalışan kaçak göçmenler. Zodiac iki sefer daha yapıyor ve 15 kadar kadın - çocuk - adam derin'in kıç altına yığılıyor. Alayı perişan durumda, üç gece kadar önce insan kaçakçıları onları ada'ya bırakmış ... burası yunanistan, siz sabaha kadar takılın sonra da teslim olup siyasi sığınma isteyin demişler. Ulan kara adada ne su var, ne de korunak bir gölge ... bunlar da o insan geçmez - kuş uçmaz yerde sıkışıp kalmışlar. ...bildiğin vicdansızlık işte... Yunus sahil güvenliğe haber uçuruyor hemen ... sudan çıkan dalgıç grubunun da katılması ile teknede adım atacak yer kalmamış, sahil güvenlik gelene kadar kaçakçı'da kalıp yemek yiyiyor, çay keyfi yapıyor ve bekliyoruz. Iraklı kaçaklar yakalandıkları için üzgün (sonuçta kaçakçılara verdikleri para yandı,gitti) ama sağ kaldıkları için de mutlu. Biz şaşkınız, teknedeki turistler desen onlar paso resim falan çekiyor. ...döndüklerinde anlatacakları bir hikayeleri oldu işte, hem de beleşe. ...o ara öğreniyoruz ki sudan çıkardığımız eleman yardım arıyormuş, bizi koyun tepesinden görmüş ... aşağı inecek yol olmadığı için de kaldırıp suya atmış kendisini ... saLak adam, ya boynunu kırsaydı? Ama o kadar çaresiz kalmışlar işte ... mecburiyet adama neler neler yaptırmaz ki? Sahil Güvenlik sonunda gelip bot ile kaçakları devir aldığında hava'da ufaktan kapatmaya başlıyor... - Dönelim mi abi? Millete yarın bizdensiniz der, ek ücret ödemeden turu tekrar ettiririz ... bu da dükkandan olsun, napalım? - Taam diyor ve tonaz bağına gidiyorum. Yunus Man'ın marşına basıyor ve yaşlı kız anında çalışıyor. Kulak kabartıp onun düzgün rölantisini dinliyorum, tornistan konduğunda şanzımandan cızırtıda çıkmıyor artık ... işi düzgün yapmışım diye içimden geçirip avara ettiğim ıslak halatı roda'ya sarıyorum. ...adalet olmasa da hayat hala güzel be abijim :)))))
    1 puan
  17. Şunu bilmek lazım hayatta bazen yüzeye çıkmak için dibe batıp en dibine sonrada o dipten aldığın kuvvetle yüzeye çıkmak gibidir Hayat...adaletse...bilemiyorum hiç rastlamadım ilahi adaletin dışında onunda çalışma sistemi değişik çünkü...
    1 puan
  18. ...eskiden öyle her sokak köşesinde Nike, Adidas veya Reebok falan yok. Ortalama tüketicinin bulabileceği en baba lastik (eskiden spor ayakkabıya öyle deniyordu ... lastik) ayakkabı ise RAF veya Mekap ... yani kot pantalon veya düzgün spor ayakkabı isteniyorsa öncelikle paranız olacak ... bu bir, ikincisi de gideceğiniz yeri bileceksiniz. Alamanya'dan eniştegiller falan getirmiyorsa bu tür kaçak alışveriş yapılabilecek iki nokta var o günlerde ... tophane'de ki amerikan pazarı, şimdilerde yıkıldı ... yerine bir ton nargileci açıldı ama tophane rıhtımına gelen gemilerden alınan kaçak malların satıldığı yerdi amerikan pazarı (isminden belli değil mi?) ya da kapalıçarşı bedesten. Üstelik öyle her istediğin modeli her numarasını falan da bulamıyorsun ... ayağına uyan ayakkabı, ya da kıçını sığdırdığın kot denk geldi mi? Fazla cıvıtma ... yap pazarlığı, al gitsin ... o noktadayız. ...normalde acaip zil! takılırım, ama Yorgun'un abisi Selim'e koltuk çıkmış ... bahar geliyor, gidin kendinize faça yapın demiş. Yani sponsorumuz var ... biz de atladık Selim ile birlikte vapura, önce amerikan pazarı ... converse falan var ama bize uyan deri ayakkabı yok. Benim de, Selimin de ayaklar aynı numara 45 ... yani 10,5 ... o kadar talep edilen bir ayak numarası değil, doğal olarak amerikan pazarında beyaz uzun konçlu converse dışında ayakkabı bulamıyoruz. ...ee napicez? Aynen (yaya olarak) kapalıçarşı'yı tuttuk ... bedestende ki ufak dükkanlarda tezgah altı iş yapılıyor ... polis falan basar diye de en az iki - üç erkete ortalıkta. Sorduk soruşturduk ... bi dükkana gittik, ikinci dükkan derken üçüncü dükkan'da ... aHanda! Adam bize demez mi ... - Yeni Adidas'lar geldi ... ..ulen adama sarılıp öpesim geldi ... abi daldı tezgahın altına, çıkardı iki kutu ... Adidas'lar, hem de kısa konçlu ve de deri ... auwww ... ağlayacağım yahu. Stan Smith o dönemin en popüler ayakkabılarından ... şimdilerde pek bir havası kalmadı ama o zaman STANSMITH!!! falan havasındayız ...ve de herif bize iki çift birden teklif ediyor. ...hafif bir pazarlık denemesi, yaLan tabi. İki tane de Wrangler alırsak ne olur ... abi b*k*n* yiyim yol paramız kalmadı falan geyiğinden sonra al takke ver külah anlaştık. Attık ayakkabıları ve kot'ları poşetlere ... mercan yokuşundan sallanıp vapur'a yollandık. Akşam F.B klübünde yaz eğlencesi var ... çekelim kız gibi Stan Smith'leri ... kot'ları, hava atalım falan diye konuşuyoruz bir yandan. Ama öyle sevinçliyim ki ... anlatılmaz yani. ...Yorgun'un evde hemen deniyoruz kotları, Adidas'ların bağcıklarını takmaca ... sıfır kilometre beyaz çorap'lar falan da hazır (ne iğrenç dimi? beyaz çorap ... ama o zaman moda, M.Jackson bile beyaz çorap giyiyor) traş oluyor, Yorgun'un abisinin aqua velva losyonuna tecavüz ettik sonra atıyoruz kendimizi sokağa. Ulen yürüyorum ama nasıl? Sanki ayağım yere değmiyor, bembeyaz Stan Smith'ler kirlenecek diye kaldırımdaki tozlardan bile kaçınıyorum ... o havadayım yani. ...çay bahçesinde takılıyoruz biraz ... millet haset yapıyor biz de eğleniyoruz. - ne o lan banka mı soydunuz *bn*l*r falan diyorlar, gevrek gevrek gülüyoruz ... keyifler yerinde. Akşam olunca geçiyoruz klübe, giriş paramız yok ... o nedenle komşu Yelken Klübüne sızıp plaj bölümünden Fenerbahçe klübüne yatay (ve beleş) sızma yapıyoruz, hemen kalabalığa kaynamaca. Havalar beşyüz, keyifler gıcır ve masa masa dolaşıp beleş tuborg gold bira otlanıyoruz. Milletin yaşı tutmuyor, o kalabalığa içki satılmaması lazım ama kimin umrunda? Herkes gidip klüp bahçesindeki büfe'den bira alıyor, getiriyor. ...bir ara F.B liseli kızların masasında takılıyorum. Bi hatun var aralarında, pek muhabbete katılmıyor ... genelde sessiz kalıyor ... ne bileyim? Biraz mesafeli, biraz c00l tavırlar sergiliyor. Kız ilgimi çekiyor ... gidip yanına oturuyorum. Bahçedeki çınar ağacının etrafındaki alçak duvarın üzerinde oturuyor hatun, ben de yanında park etmişim. Kafama göre geyik yapıyorum, kendimi tanıtıyorum ... bir - iki şey söylüyor, kendi çapımda bağlama çekiyorum ama nafile, kızcağız arada sırada gülümsüyor olsa da ses çıkarmıyor. ...alalala??? o kadar da itici bir tip değilim ki??? Elimdeki tuborg şişesini ona doğru uzatıyor ve soruyorum. - içer misin? Kızcağız elimdeki bira şişesine bakıyor, bana bakıyor, şişe'ye bir kere daha bakıyor ve ... Abi ahir ömrümde ben öyle bir daha benzerini görmedim diyeyim ... kız resmen itfaiyenin basınçlı hortumu vardır ya, hani açarlar ... önünde duramazsın ... aynen öyle bir şiddet ile kusuyor. Aslında kusmuyor, o boya tabancası, ben de motor kaputuymuşum gibi beni tepeden tırnağa (...hem de kelimenin tam anlamı ile..) resmen ... nasıl desem?? Sıvıyor. Saç diplerimden (evet o zamanlar saçlarım var) ayağımdaki Stan Smith'lere kadar komple kusmuk ile kaplanıyorum ... nasıl ya? nasıl ya????? ...inanılmaz derecede sinirleniyorum tabi. O an kaşındığımın, kusmak üzere olan bir kızın yanına gidip oturduğumun, deyim yerinde ise bela aradığımın ve sonunda belayı'da bulduğumun bilincinde değilim. Kıza bir tane çakasım var ama hayır ... ömrüm boyunca kadına el kaldırmadım (hala) kaldırmam da ... ben de gidip hemen çaprazımda dikilen ve bizim durumumuzu hayret ile seyreden (konu ile kesinlikle ilgisi - alakası olmayan) ve kim olduğunu hala bilemediğim bir oğlanın ağzının ortasına oturtuyorum yumruğu. ...oğlan OHŞ falan diye kapaklanıyor yere, ben de o hırs ile yürüyüp gidiyorum. Adım attıkça ayaklarımdan forş - forş diye sesler geliyor ... kızın kusmuğu ayakkabılarımın içine bile dolmuş...pıFFF Selim'lerin eve gidip soyunuyorum, duş alıp kot ve ayakkabının durumuna eğiliyorum. Kot lavabo'da soğuk su ile yıkanınca idare eder hale geliyor ama Stan Smith'lerin durumu kötü. Diş fırçası ile dikişlerin arasını, kürdan ile ayakkabı bağı deliklerini ve havalandırma için açılmış noktaları falan temizliyorum. Islak bez ile ayakkabının içini temizleyip sökülen tabanı ayrıca yıkıyorum ... sonra da kurusun + havalansın diye Adidaslar ile Kot'u balkona asıp bir kere daha duş alıyor, banyoyu temizliyorum. Artık son duruma sabah bakacağız. Elimden daha fazla ne gelir ki? Sabah kalkar kalkmaz duruma göz atıyorum, kot iyi durumda ama Stan Smith'ler için aynı şey söylenemez ... ayakkabı'nın gözünün fer'i gitmiş ... o bembeyaz deri lekeler ile dolu. Giymeye giyilir ama Adidas'larımın o auwww durumu bir daha geri dönmemek üzere bizim hane'yi terk etmiş. Biri dokunsa ağlayacağım yani ... Allahtan kimse dokunmuyor da karizma'yı çizmiyorum. O hafta okula giderken Stan Smith'leri giyiyorum ama Kabataş'ta kimse -yeni- ayakkabılarımın farkına bile varmıyor ... hava falan da atamıyorum. Anlayacağınız mutsuz çocukluk : Bir , gariban ben : Sıfır durumu bir kere daha tecelli ediyor. Ahanda Stan Smith'ler ... ulen hala güzeller be !!! Gidip bi koşu alasım geldi valla ...
    1 puan
  19. ...malum Autoshow zamanı ... bir -fuar- katkısı da ben yapayım. Avrupa'da Autoshow'u yani main event/ana etkinliği Paris ile Frankfurt arasında dolaştırırlar. O sene etkinlik Paris'te ... İstanbul'dan göz etmiş bir ailenin işlettiği Golden Tulip'te kalırız hep. Napoleon'un meazr anıtının dibindeki bu apartmandan bozma sakin mekan bir çeşit olmaz ise olmazdır (bizim için) Sabah kahvaltıda ince belli bardaktan çay içer, beyaz peynir - zeytin ve reçel yer ... mekan sahipleri ile geyik çeviririz. Her zaman ki gibi gittik, fuar'ı gezdik ... Şanzelize'de Renault Showroom'a uğrayıp konsept otomobillere "aüww ... çook çirkinler" dedik, Hippopotamus'ta kaburga kemirdikten sonra hava alanı yolunu tuttuk. ...bavullar teslim edildi, biniş kartları alındı ... her şey yolunda. Elimi cebime attım ... üüü ... bi ton bozuk para kalış. X-ray'den geçeceğim (uçağa binerken) onları ceplerinden çıkar, doldur ... üff ... uzun iş. Gidip şunları harcayayım dedim kendi kendime. Hemen yakında bir mağaza var ... daldım içeri. Kızıma çukulata falan alırım diyorum ... sonra bir baktım ... aaa ... Jack'leri ikili şekilde paket etmişler. Üzerlerine ağ takmışlar ve 2xJack'i bir arada -tek- fiyatına veriyorlar. Yahu ben 7 numarayı pek severim bea... Aldım Jack'leri (bozukluklar ucu ucuna yetti, artan üç beş kuruşu da bağış kutusuna attım) attım poşete, geçtim X-Ray'den (o zamanlar uçağa sıvı sokuluyor) gidip bizimkilerin yanına oturdum. ...anons yapıldı. - THY'nin Paris - İstanbul uçağı bir saaat rötarlı? ...yanımızdaki körükte Lufthansa uçağı var, bizim bagajları Alman uçağına ... Almanların bagajları da bizim uçağa koymuşlar .... işi düzeltiyorlarmış ama pardon - pardon'muş. ...*i* kafalı fransızlar diye söylendik, galiba ayağım falan çarptı .. poşet tıngırdadı. Nasıl tıngırdamasın ki? İçinde 2XJack Daniels var. - Ne var o poşette? ...ehüe ... ne denir ki? İtiraf ettim tabi. - Jack - Numara 7'mi? - Evet - İyi ... kurun tezgahı abiler. Biri otomattan cips ve fıstık aldı, biri cebinden plastik bardak çıkardı ... ...şimdi bir durun ve düşünün. Kim havaalanında cebinde iç içe geçmiş 10 adet (yaklaşık) plastik bardak ile dolaşır ki? Yani bunun olma ihtimali nedir? Şu anda Mitsubishi Türkiye'nin Pazarlamasını yürüten arkadaşın cebinden çıkan bardaklar benim dimağımı kitledi dersem inanabilirsiniz. ...devam ededlim. Böylece biz hava alanı bekleme salonunda cips ve fıstık ile oda ısısında 2xJack Daniels'i içip bitirdik (yaklaşık 6-7 kişi) ... kafalar cilalandı. Sinirler gevşedi, rötar kimsenin umrunda değil. ...anons yapıldı, kalkıp uçağa geçtik...yerimize oturduk, kemerleri bağladık ... gazete dağıtıldı, günlerdir türk gazetesi okumamışım... aldım bir tane, standart anonslar vs. sonrası kısa bir taksi ile piste çıktık ... uçağımız yükselmeye başladı, gazetenin sayfasını çevirdim ve... G-Ü-M-M Gözlerimi bir açtım ... ilk fark ettiğim kollarımın ağrıdığı. Ağzım kurumuş, başım ağrıyor ama kollarım kopacak sanki. Baktım hala gazeteyi tutuyorum ... baktım uçak yerde ... baktım neredeyse kimse kalmamış (uçakta) ... baktım ... AaAaA? Ulan Yeşilköy'deyiz. ...yahu ben bütün yol boyunca uyudum mu? ...nasıl? Kollarım kopacak sanki ... gazete okur durumda kendimden geçmişim ve 3 saat kadar o pozisyonda kaldığım için kaslarım aşırı gerilmiş, kramp üzerine kramp giriyor. Zar - zor kalktım yerimden, çapraz'da oturan arkadaşa baktım... ...aAaAaAa ... ölmüş. Cesedi koltukların üzerinde sırt üstü yatıyor, üzerine lacivert THY battaniyesi sermişler ve garibimin bir eli battaniyenin altından çıkmış. - Hadi beee .... dedim, gittim yanına ... baktım ... ölmemiş, hatta ÖKÜZ gibi horluyor. Hostes geldi ... - Uyandıramadık bir türlü, yolcular şikayet ediyordu ... biz de biraz -ses- azalsın diye üzerini örttük ... demez mi? Kaldırdık arkadaşı, kalktı ama resmen kendinde değil. Uçaktan çıkıp tuvalete attık kendimizi ... yüzümüzü gözümüzü falan yıkadık biraz. Görece ferahladık ama hala kafa nal gibi... ...bavulları nasıl aldık? nasıl gümrükten geçtik? ... inanın hala doğru düzgün hatırlamıyorum. Olay ne peki? Biz deniz seviyesinde kafayı çektik, kan henüz alkole doyarken de uçakla düşük basınç alanına çıktık ya ... bizim Jack'ın etkisi ikiye, üçe katlanmış. Anlayacağınız 30,000feet'te alkol komasına girmişiz Yere inip 1 Atmosfer'e geri dönünce de -ayılmışız- ... tam bir rezillik yani. ...kollarım günlerce ağrıdı dersem inanın. Ulan gazete okur pozisyonda sızar mı adam? Vay Hayvan ben ... (bkn.yuh yani) kimbilir millet ne dalga geçmiştir bizimle.
    1 puan
This leaderboard is set to Istanbul/GMT+03:00
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgi

Bu siteyi kullanarak, forum Gizlilik Politikasını kabul etmiş olursunuz.