Jump to content
2019 Temmuz ve 2023 Mart arası tüm içerik ve üyelikler silinmiştir. Lütfen yeniden kayıt yapınız ×

Liderlik Tablosu

Popüler İçerikler

15-07-2015 tarihinde, tüm alanlarda en yüksek itibara sahip içerik gösteriliyor

  1. İstanbul ilinin Anadolu! yakasına yeni taşınmışız, yaz günü ... durumu olan Kadıköy'lüler yazlığa falan gitmiş, olmayanlar da o zamanlar faaliyetini sürdüren Moda plajında falan takılıyor. Bıyığı henüz terlememiş Galata P*ç*'yim ama daha semtte kimseyi tanımıyorum, günün standarları ile "takipçi" sayım SIFIR. Galata'dan taşınmak istemiyorum diye arıza çıkarttığım için babam bana "SuS Lan!" hediyesi babında bi bisiklet almış ... kontra pedallı alaman harikası onunla tanıştığımda beş yaşında falan ama dert değil. Maarif mektebinin (bu günkü Kadıköy Anadolu...) karşı sokağındaki tamirci amca zinciri değiştirip jantları akord edince bisikletim çi-çekkk gibi oluyor. Şifa yokuşunun tepesine çıkıp salıyorum kendimi aşağı, yol dümdüz Kurbağalı dere'ye kadar (...ki Kadıköylüler ona B*kl* Dere der...) iniyor, sonra ani bir sol viraj ile salı pazarı istikametine ve yoğurtçu parkına doğru dönüyor. Yani zamanında fren yapamazsan ya park'a dalarsın ya da dereye düşersin ... ama yokuştan aşağı tam gaz inmek çok zevkli be abijim Arkadaş falan da olmadığı için manyak gibi günde 15,817 kere yokuşu tırmanıp Saint Joseph'in kapısının orada tribe giriyor, kafama göre bir geri sayım başlatıp 10 - 9 - 8 s*kt*r et, bas gitsin hesabı salıyorum kendimi aşağı. O zamanlar saçlarım var rüzgar ile ahenkle dans ediyorlar ve ben yokuştan aşağı sapsız balta gibi inerken kahkahalar atıp saçma salak naralar patlatıyorum. Bir gün, iki gün ... bir hafta .... eee? Yokuştan inmek zevkli de mahalle post apokaliptik havada. Bi ben varım etrafta gezen, bir de arada sırada karşılaştığım bakkalın çırağı. Eleman kendini mahalle esnafından saydığı ve de bana -arıza- teşhisi koyduğu için ona laf atsam da hiç cevap bile vermiyor. Kolunda sepeti, sırtında bakkal önlüğü ile kafasına göre takılıyor. Pedalı parmağın ucu ile düzeltip ters basarak bisikletin arkasını kaydırmak (kontra pedal bisiklet öyle fren yapardı) falan zevkli ancak belli ki olayı bir üst boyuta taşımak lazım ... ama nasıl? Cevap belli ... oyun kağıtları. Bizimkiler briç falan oynamayı seviyor, babam da yurt dışından -plastik- oyun kağıtları getirmiş. İki deste dandini bir kutuda ... kutular ise salondaki bardak - kristal dolabının alt çekmecesinde. Bisikletime ses efekti yapmaya karar veriyorum ve plastik oyun kağıtları bunun için biçilmiş kaftan. ... işlem basit aslında. Arka çatala tutuşturulan mandalın ağzına bir plastik oyun kağıdı takılıyor, jant döndükçe teller plastik oyun kağıdının uç kısmına vuruyor ve bisikletten resmen Vespa sesi çıkıyor ... muHAHAHA! Bir deste kağıt ve yeterince mandal ayarlayıp şifa yokuşunu tırmanıyor, kuZu'mu oyun kağıtları ile donatıp hızlı bir geri sayım ile -basıyorum gaza- ... sonuç MUH - TE - ŞEM beee! Tarrrrrrrrrrr diye ilerliyorum ve bana yüz vermeyen bakkalın çırağı -noluyo be?- diye dönüp bakınca ona -NaH- bile çekiyorum. Yokuşun altında vardığımda hemen yukarı dönmeme de gerek yok, düz yolda pedal basmak da çok zevkli ... etrafta kafa sevici bir Tarrrrrrrrrrr ile dolaşıyorum, işte kendimce eğleniyorum. Kötü haber şu ki bir oyun kağıdının genelde 10-15 dakikalık ömrü var ... bu sürenin sonunda kağıt bildiğiniz -hamur- halini alıyor, resmen dağılıyor. Ama sorun yok ki ... bende bir ton oyun kağıdı var ... di mi? 52'lik deste, joker ve destenin içinden çıkan briç+bezik puan tablosu'nun ağzına s*çm*m bütün günümü alıyor. Akşam üzeri eve dönerken mutlu, yorgun ve acaip eğlenmiş haldeyim. Hiç bir şey olmamış gibi hurdaya dönmüş oyun kağıtlarını kutusuna koyuyor ve kutuyu da aldığım yere, kristal dolabının altına özenle yerleştiriyorum. ...no piroblem! Günler sonra birden ve hiç bir ön belirti olmaksızın annemin saldırısına uğruyorum. Arkadaşları ile kağıt oynayacaklarmış ve kutuyu açtıklarında kağıtların halini görmüşler ... annem suçlunun kim olduğunun tabi ki farkında. Olayı kardeşimin üzerine atayım diyicem (...ilerki yıllarda işe yarayacak olsa da o an için bu seçenek yok, çünkü çocuk daha bir yaşında falan) yemiyorlar ... annem terlikle beni kovalarken bahçeye kaçıyorum. - ne yaptın kağıtlara? anlat dövmiycem ... - söz mü? ...tabi ki yalan. Plastik oyun kağıtlarını hangi amaç ile kullandığımı itiraf ediyor ve bi ton dayak yiyiyorum. Akşam mevzu babama intikal ediyor, ceza belli ... Nah Bisiklet! Benim kontra pedal bir yerlere gönderiliyor, ya da veriliyor ... bana da kurbağalı derenin kenarına gidip balıkların sırt üstü yüzdüğü siyah-gri suyu seyretmek kalıyor. ...bildiğiniz mutsuzum yani... O kontra pedal sahip olduğum ilk ve son bisiklet (motorsikletler hariç) benimle çok kalmış olmasa da onu hatırladığımda hala hafifçe gülümsüyorum dersem bilmem inanırmısınız?
    10 puan
  2. MTV Ödemesi Anlaşmalı Kredi Kartları ve Kampanyalar Akbank 1-31 Temmuz 2015 tarihleri arasında Motorlu Taşıtlar Vergisi'ni Akbank Direkt İnternet, Akbank Direkt Mobil, Akbank ATM’leri, Akbank Telefon Şubesi, Akbank Şubeleri veya www.gib.gov.tr üzerinden Axess ile ödeyenler, 300 TL üzeri işlemlerde 3 taksit fırsatından yararlanabilecekler. Kampanyaya katılanlar ayrıca Digicom www.erhascrm.com internet sitesinde yer alan Conti, Pioneer, Roadstar ve Sharp ürünlerinde %40'a varan indirim fırsatı yakalayacaklar. Kampanyadan tüm Axess, Wings, Free, Axess KOBİ, Axess Business, Wings Business, Bank’O Card Axess sahipleri faydalanabilecek. Garanti Bankası Garanti Bankası MTV ödemelerinde 3 taksit imkanı sunduğu gibi futbol tutkunlarına da bir sürprizi var. 1 - 31 Temmuz 2015 tarihleri arasında Motorlu Taşıt Vergisi ödemesini garanti.com.tr Hızlı Ödemeler alanından, İnternet Şubesi, Cep Şubesi, Paramatikler (kartlı-kartsız menü) ve 444 0 333 Alo Garanti’den yapanlar, Digiturk Play Süper Lig Taraftar Paketi'ne 199 TL'ye sahip olabilecekler. Kampanyadan tüm Garanti Bonuslar, Bonus Flexi, Bonus Genç, Money Bonus, Flexi, Miles&Smiles kredi kartları, AMEX, Bonus AMEX, Bonus Business, Miles&Smiles Business, Filo Card, EASY, Amex Business, Şeker Bonus, ING Bonus, Burgan Bonus, ABank Bonus ve Tekstilbank Bonus sahipleri yararlanabilecek. Halkbank Halkbank Paraf Card sahipleri Motorlu Taşitlar Vergisi’nde 1 Temmuz- 09 Ağustos 2015 tarihleri arasında gib.gov.tr’ den yapacakları ödemelerde 500 TL’ye kadar 3, 500 TL ve üstü ödemelerinde ise 5 taksit fırsatından yararlanabilecekler. Kampanyaya katılanları ayrıca Onur Air üzerinden alacakları uçak biletlerinde %30 indirim bekliyor. İş Bankası İş Bankası Maximum Kart sahipleri www.isbank.com.tr veya İşCep uygulaması üzerinden ya da www.gib.gov.tr’den 1 - 31 Temmuz 2015 tarihleri arasında yapacakları Motorlu Taşıtlar Vergisi ödemelerinde 3 taksit fırsatından yararlanabilecek.Ayrıca 1 - 31 Temmuz 2015 tarihine kadar belirtilen kanallar üzerinden toplamda 450 TL ve üzeri Motorlu Taşıtlar Vergisini ödeyenler, ödemelerini gerçekleştirdikten sonra, Maximum anlaşmalı Petrol Ofisi istasyonlarından tek seferde yapacakları 100 TL ve üzeri akaryakıt alışverişi üzerinden, yine PO istasyonlarında kullanılabilecekleri 10 TL MaxiPuan kazanabilecekler. Yapı Kredi 1 – 31 Temmuz 2015 tarihleri arasında 100 TL ve üzeri MTV ödemelerini www.gib.gov.tr, www.yapikredi.com.tr adresinden veya Yapı Kredi İnternet Şubesi ve Yapı Kredi Mobil şube üzerinden Worldcard ile yapacak kişiler 3 taksit fırsatından yararlanabilecekleri gibi,SONAX Hybrid Boya Koruma Paketi'ne 360 TL yerine 180 TL, Euromaster'dan klima gazı dolumu fırsatına ise 49 TL'ye sahip olabilecekler. Kampanyadan tüm Yapı Kredi kredi kartları, Albaraka ve Anadolubank Worldcard sahipleri yararlanabilek. Finansbank 1-31 Temmuz 2015 arasında CardFinans kredi kartıyla www.vergikolay.com.tr, www.gib.gov.tr, İnternet/Cep Şubesi veya Finansbank Şubeleri üzerinden Motorlu Taşıt Vergisi ödemesi yapacak CardFinans sahipleri 4 taksit fırsatından yararlanabilecek. TEB 01.07.2015 - 31.07.2015 tarihleri arasında TEB Bonus Card, TEB Worldcard veya CEPTETEB Kredi Kartı ile CEPTETEB İnternet Şubesi veya gib.gov.tr'den MTV ödemesi yapacak TEB'liler 6 taksit fırsatından yararlanabiecekler. Kampanyaya katılmak için ödeme yapmadan önce bankada kayıtlı cep telefonundan MTV yazıp 4616’ya SMS göndermeniz gerekiyor. Vakıfbank 100 TL ve üzeri Motorlu Taşıtlar Vergisi ödemesini 1 – 31 Temmuz 2015 tarihleri arasında www.gib.gov.tr üzerinden Vakıfbank Worldcard ile yapmak isteyenler 3 taksit fırsatından yararlanabilecekleri gibi, bu tarihler arasında ödenen trafik cezalarında da yine 3 taksit avatajını kullanabilecekler. Ziraat Bankası 1 – 31 Temmuz 2015 tarihleri arasında MTV ödemesini Maximum özellikli Ziraat kredi kartları ile yapacaklar, 250 TL’ye kadar olan ödemelerinde 3, 250 TL ve üstü ödemelerinde ise 5 taksit fırsatından yararlanabilecekler. 75 TL ve altı işlemlerde ise taksit seçeneği bulunmuyor. Ödemelerinizi www.gib.gov.tr, Ziraat İnternet Şubesi ve ATM’lerinden yapabilirsiniz. Denizbank Motorlu Taşıtlar Vergisi ödemelerini Deniz Bank kredi kartı ile ödeyenler ise 6 taksit fırsatından yararlanabilecekler. DenizBank Şubeleri, AçıkDeniz İnternet Bankacılığı, 444 08 800 veya www.gib.gov.tr üzerinden 1 – 31 Temmuz 2015 tarihleri arasında yapılacak MTV ödemelerinizi 6 taksit halinde ödeyebilirsiniz. Kampanyaya Netcard’lar ve sanal Bonus Card’lar da dahil. (sigortam.net)
    6 puan
  3. Yenilenen BMW 3 ve Mercedes C serisinin en ciddi rakibi Audi A4 rakipleri karşısında zayıflayan elini yenilenen kasa ve kokpiti ve en önemlisi yeni motorları ile güçlendirmek istiyor ve görünüşe göre öyle de olacak. Türkiye pazarında en küçüğü 1.8 hacimli olan motorları ile vergi diliminden dolayı diğer rakiplerinden oldukça gerisinde kalmıştı. Dış tasarımına ilk bakıldığında çok büyük bir değişime gidilmemiş gibi görünüyor buna rağmen boyutları selefine göre 2,5cm uzamış aks mesafesi de buna bağlı olarak 1,2 artmış. Tasarım anlamında tutucu kalsa da aerodinamik sürtünmesi üzerinde çok sıkı çalışıldığı belli, orta sınıfta liderliği 0,24 Cd sürtünme direnci ile elinde tutan yeni Mercedes C serini tahtından indirerek 0,23 Cd ile liderlik tahtına oturmayı başarmış. İç tasarım ise baştan aşağı değiştirilmiş, ilk bakışta geleneksel Audi hava hakim ancak havalandırma girişlerinden silecek kollarına, vites topuzundan göstergelere kadar herşey yenilenmiş, gösterge panelinde yenilenen Passat'tan tanıdığımız dijital gösterge paneline yer verilmiş. En can alıcı kısmı yeni motor gamı ! A4'ün baz motoru artık 1.4 TFSi. Benzinli, turbo beslemeli 150 HP güç ve 250 Nm tork üretecek olan bu motor 7 ileri çift kavramalı şanzuman ile birlikte alınabilecek, 0-100 km/s hızlanması 8,9 sn. ve ortalama yakıt tüketimi 4,9 lt. olarak açıklanmış, Eklemeden geçmeyelim, Audi TFSi motorlarında %25 güç artışı ve %21 yakıt tasarrufu elde ettiğini belirtiyor. Diğer motorlar 2.0 TFSi 177 HP ve 225 HP, 2.0 TDi dizel 122 HP, 150 HP ve 190 HP en üst sınıfta 3.0 TDi dizel motor 218 HP ve 272 HP ile sunulacak. Dizel motor gamında en düşük hacim 2.0 TDi ancak ilerleyen dönemde 1.6 TDi motorun bu kasaya gelmesi bekleniyor. Şuan ki fiyatlara bakıldığında 1.8 TFSi 177 Hp multitronic'in baz fiyatı 148.000 TL. civarında, yenilenen yüzü ve %45'e düşen ÖTV avantajı ile yeni A4 bu sınıfa oldukça hızlı bir giriş yapacaktır.
    3 puan
  4. Bir gün (O zamanlar Borusan'da çalışıyorum) arka bahçedeki benzin pompalarının gölgesinde oturuyor ve teslimatçı arkadaşlar ile geyik çeviriyoruz ... güvenlikçi uğradı. - Patron seni çağırıyor .... hadi be? Cidden mi? Ne gerek vardı ki? ehüe ... eŞŞedü çekip gittim yanına. Patronum Melih Pekol (kulağı çınlasın) On numara adamdır, işi bilir, vardan ve yoktan anlar ama detaycı adamdır ... bir yerde yanlış yaptıysan hayatta affetmez. Melih bey'in odasına giderken aklımdan "acaba ne b*k yedim gene?" diye geçiriyorum ... hayır tahmin etsem savunma kurgulayacağım da aklıma bir şey gelmiyor ki. - Kaan, sen motor kullanmayı biliyorsun değil mi? - Evet efendim, ama motorsiklet ehliyetim yok - sertifikasyonum tamam ama? - evet efendim .... gerçekten de BMW'nin kurslarına katılmış ve sertifika programını tamamlayıp Urkunde almışım. - Polise yüklü miktarda motor veriyoruz, onların kademelerini kurmalarına yardım edip teknisyenlerine eğitim vereceksin. ....haSSS....of yaaa! (tabi bütün bunlar içten içe ve %110 sessiz şekilde yapılıyor) sesli ve resmi tepkim ise "Aye,Aye Boss" şeklinde. Tıpış tıpış yolu tuttuk tabi. Yunusların o zaman ki merkezi Eski Karayolları binası (günümüzün Zorlu Center'i...) arkasındaki alan. BMW'ler sandıklı olarak oraya geliyor, sandıkları açıp makinaları kuruyoruz. Bir kaç tane (sanırım 10-15 kadar K serisi grenajlı) makina var ama esas motorlar R100GS ... 10 kadar motor -kobay- yapılmış, millet sıfırdan motor kullanmayı öğreniyor. Yani her eğitim motoru en az yirmi kere (günde) yıkılıyor. Alanın bir ucuna milleti bandajlamak için istasyon kurulmuş, diğer tarafında da biz motoru topluyoruz. - yıkıldı ... koş, koş ... Betona sıvanan polisi alıp bir uca taşıyorlar, biz motoru kaldırıp diğer uca götürüyoruz ... manzara bu şekilde yani. Kıdemli trafikçi abiler Yunuslara eğitim veriyor, açılan kapı'dan nasıl kaçılır? Şaftlı motora nasıl gaz verilir? Trafikte sıyırma nasıl atılır vs.vs. İlk zamanlar kırılan sinyalleri değiştiriyor ama sonradan vaz geçiyoruz ... o kadar çok stop - sinyal kırılıyor ki ... eğilen gidonu / ön çatalı kibarca (araya üzeri bez sarılı kalas koyup kanırtarak) düzeltmek yeterli. Makinalar boxer olduğu için yıkılsa da milletin bacakları ezilmiyor ... sadece sıcak motor ve egzost yüzünden bolca yanık vakası yaşanıyor ... millet dalga geçiyor ... "Yunus olmak için Bepanten banyosu yapmak şart abi!" .. kimi zaman geç saatlere kadar çalışıyoruz. Bir akşam (saat 23,00-23,30 gibi) çıkıcam, önce tuvalete gideyim dedim. Sivilleri giydim, karşı yakaya geçen ekip beni de müsait bir yere atacak işte. Ana binaya gittim, tuvalete girdim ... sonra da çıktım (doğal olarak) ...yani tuvalette kalmaz ki insan, çıkar değil mi? Bir çıktım ki ... anam! Tuvaletin kapısında nöbetçi amiri başta olmak üzere en az on polis hazırola geçmiş bekliyor. Tırstım tabi ki ... ?!? Noluyo be ?!? - Kaan? - Buyur Amirim? - İçeride başka kimse var mı? - Tuvalette mi? - Evet.. ...ehe... tuvalet tek kişilik be ... içeride nasıl başka biri olabilir ki? Safça cevap veriyorum... - Yooo! Yunuslar ferahlıyor ... ben de onlara salakça bakmayı sürdürüyorum. Biri zahmet edip açıklıyor durumu. Meğer (ismini unuttum) Asayiş Büro Müdürü ani baskınlar yaparmış, o da iri yarı ve hafif kelmiş ... gecenin bir saati koridorda beni gören polis memuru kontrol baskını yiyiyoruz sanıp herkese haber vermiş ... onlar da tuvalet kapısına tören pozisyonunda dizilmiş. Yani klasik bir -yanlış alarm- durumu söz konusuymuş ...anlayacağınız ben hela'da çatır-çatır ...... ellerimi yıkarken arkadaşlar dışarıda hazır kıta! bekliyormuş Güvenli s*ç*ş diye buna denir, öyle değil mi?
    3 puan
  5. Ben niye beceremediysem Kendilerine mail attım. Fatura poşettedir siz onu ambalaj kağıdı sanıp atmışsınızdır diye cevapladılar. Haklı olabilirler ama biraz görünür yapaydılar. Benim gibi online alışveriş canavarı bile göremiyorsa....Neyse aslı gibidir yazan bir fatura daha yollayacaklar. Ürün açıklaması ile ilgili şikayetimi de kaale alacaklarmış. Ürün müdür ile görüşüp tekrar benle iletişime geçeceklermiş... Bu arada telefonun 5.0 update i zaten zip olarak nette dolanıyor (lenovonun kendi updatei 3rd party ROM değil) . İndirdim yükledim hem telefon 5.0 oldu hem Turkcell branding inden kurtulduk. Bayağı bayağı hızlı, fena bir telefon değil fiyatına göre beğendim... Ekran ful HD tipi iphone 5 e benzetilmiş menü de öyle.. İnşallah ileride bir sorun çıkmaz..
    3 puan
  6. Hemen her Amerikan köylüsünün düşü, Amerikan usulü abartının bir örneği, yokluğunu hiç fark etmeyeceğim bir araç. Aaa kapı kolundan telefon mu edebiliyorsun?
    3 puan
  7. Ford'un anavatanının en popüler aracı olan F-150 Türkiye'de... Şaka değil Özel getirtilmiş, Ford Türkiye veya Avrupa ile ilgisi yok. Amerika'dan alınmış ve getirtilmiş. Süper tek kabin olarak geçiyor vatandaş. Dışardan oldukça heybetli duran bu pick-up, yüksek mukavemetli çelik ve alüminyum alaşımlarının kullanımı ile 350 kg hafifletildi. Bu hafifleme ile verimliliği ve yakıt ekonomisi artmıştı. 5.0 litre - 3.5 litre versiyonlarına ek olarak 2.7 lt Ecoboost motorla da sunulan yeni F-150 ülkemize de bu seçenek ile getirilmiş (hem vergi hem yakıt için mantıklı olmuş) Buraya tıklayarak rakipleri ile yapılan performans testini izleyebilirsiniz. Sonuç: 2.7 lt V6. 4x4 --> 325 ps 508 Nm - 6 ileri otomatik vites (6R80) İç mekandan bahsetmek istiyorum, malum bu araç pick-up yani öncelikli amacı iş; sonuç olarak aracı eldivenle vb. kullanmak zorunda kalabilirsiniz bunun için düğmeler büyük ve kaba tasarlanmış. Göğüste yer alan priz detayı da yine iş amaçlı düşünülmüş ayrıca büyük gözler de unutulmamış. Malzeme kalitesi olarak ise yer yer şaşırtıcı derece de iyi yer yer tipik Ford gibi. Konsol üstü deri kaplı içinde ise sünger var haliyle güzel duruyor yine kapı üstülerinde yer alan ahşap-krom görünümlü kaplama da lükslüğün gösteriyor çünkü bu araç her ne kadar iş için üretiliyor olsa da bir aile arabası olarak da kullanılmakta. Fotoğraflar ile devam edelim... Dış Mekan Aynalarda LED sinyaller mevcut. 275/65 R18 Kör nokta uyarı sistemli Elektrikli bagaj kapağında, geri görüş kamerası ve cisim algılama sensörü mevcut. İç Mekan Vignale ile sunulacak olan krom detaylı elektrikli koltuk ayar düğmeleri Boydan boya geniş kapı gözü Issız çöllerin vazgeçilmez donanımı Acil Yardım 4x4 4x2 değişimleri buradan yapılıyor Elektronik el freni buraya konulmuş Bu model arka kapısı geriye doğru açılanlardan, ön kapı açılmadan arkası açılmıyor. Bunların normal versiyonları da mevcut.
    2 puan
  8. Ben yaşlandıkça steyşıncı oluyorum sanki. Bu arada serinin yıldız motoru (en azından Avrupada) verimlilikte yeni çığır açacak 190 PS 2.0TFSi olacak, norm tüketim 4,8L/100km
    2 puan
  9. 2 puan
  10. Göz var izan var kardeşim! diye diye 3-4 yıl geçti, şimdi ölçebildim Golf Comfortline - Tam boy stepneli (16 inç) vs Focus Titanium - Mini boy stepneli - Golf yüzey alan yan kısma yanlış girilmiş. 0.71 olacak. Passat Comfortline - Yer tasarruflu Jant (17 inç) vs Mondeo Titanium - Tam boy stepneli (16 inç) Mondeo'ya yer tasarruflu lastik eklenirse yaklaşık 550-560 litreye çıkabiliyor, durumlar bu şekilde. Fabrika hacimlerinden çok gün içinde nasıl kullanılabildiği önemli, sonuçta her deliği doldurmuyoruz Bagaj ağızlarını çekmeyi unuttum lakin aşağıdaki başlıklar ile bunlara ulaşabilirsiniz. Passat İncelemesi - Mondeo İncelemesi - Golf İncelemesi - Focus İncelemeleri Alıntı linki verildiği taktirde her yerde paylaşılabilir.
    1 puan
  11. Bu adam gerçekten tehlikeli, çocukluğunu anlattıkça daha iyi anlıyorum.
    1 puan
  12. Doğru, ben de, çünkü ikisinden de iyi. İşlevsellik dorukta, ama sürüş keyfi için BMW tercih edilir. Neyse ben almam zaten, hayallerim sığdır, Focus RS'i aşamaz pek.
    1 puan
  13. Valla biz madenciler için Lada Niva'dan fazlası lüks bile kaçıyor
    1 puan
  14. benim de bisiklet sürmeyi öğrendiğim bisiklettir...
    1 puan
  15. Benim de Almanya'da bulunduğum 4 aylık bir yaz tatili süresi içerisinde kullandığım kırmızı bir kontra pedal bisikletim vardı. neredeyse fotoğraftakinin aynısı.. senin yazdıklarını okuyunca o günler geldi aklıma.. kontra ile göt kaydırmak harikaydı..
    1 puan
  16. Direksiyon, vites kolu,alakasız yerdeki medya kumandası, sonradan monte duran ekran sadece bana mı itici geldi? 1.4 motorla çok da ulaşılmaz olmaz ama nedense Audi bana pazarlama harikasıymış gibi geliyor... Meraklısı buyursun; o paraya gıcır bir S60 R Design aracı o kadar hızlı tercih ederim ki yeni Audi turbo motor utanır kendinden...
    1 puan
  17. 1 puan
  18. Hepimiz oyle degil miyiz? (Soz konusu RS ise tabi )
    1 puan
  19. Yok bu sadece led kısmı. hella d1s gen5 balast, yeni hella intemo bi-xenon mercek ve osram 66140CBI xenonlarım da var
    1 puan
  20. ... Tipitip Fenerbahçe'de takılan bir ciklet satıcısı aynı zamanda da FB fanatiği, biraz saf ... epey güleç yüzlü ve yaşlı anası dışında kimsesiz olduğundan tribünde abileri, mahallede semt sakinleri tarafınca kollanıyor, korunuyor. Kafasından yaz - kış çıkarmadığı sarı lacivert ve külah kılıklı beresi ile el tablasında pazarladığı tiptip'e de benziyor. Hafta arası, akşam üzeri ... hafiften de yağmur yağıyor. Hasan (Uzun) arabasında takılıyor, yanında manitu. Ufaktan bir şey üzerinde tartışıyorlar. Tipitip'in adetidir, park etmiş arabaları dolaşır, istemiyor olsan da sana ciklet bırakır ve yürür gider, sonra geri gelir ... ona bir sakal atarsın, mutlu olur, seni de rahat bırakır. ...Tipitip ciklet bırakacak ya, Uzun'un arabanın şoför camına tıklatıyor bi... Hasan başını çevirip bakıyor - sonra, sonra ... diyor Tipitip gidiyor, on - on beş dakika sonra geri geliyor ve camı gene tıklatıyor. Hasan camı aralasa ciklet bırakacak ... olay bu kadar basit. Ama Uzun'un canı burnunda zaten, Tipitip'in bıdıbısı onu extra geriyor. - ya bi s*kt*r git be! ...diye bağırıyor buna. Tipitip gidiyor ... on - on beş dakika sonra geliyor .. camı tıklatıyor (gene) Hasan dönüp ona bakıyor ve... - olm git, bak döverim ... Tipitip'in tepkisi ilginç, meğer gidip taş almış ve o taşı arkasında tutuyormuş. Uzun buna s*kt*r çekti ya, morali bozulmuş. Hasan buna yeniden atar yapınca arkasında tuttuğu taşı çakıyor arabanın kapı camına ve camı kırıyor. - Lan ben senin ta ..... Uzun atlıyor arabadan aşağı, camı kırıp kaçmaya çalışan Tipitipi yakalayıp sokağın ortasında biraz hırpalıyor. Çok değil ama biraz ... yani hastane'ye gitmek gerekmiyor ama eczane'ye uğramak farz. Birileri Uzun'un öfkesi geçince Tipitip'ten artanları toplayıp Eczaneye taşıyor. Eczacı elinde geldiğince bizim oğlanı toparlıyor, sonra çay bahçesine geçip oturuyor Tipitip ... ona çay ve kaşarlı sandviç ikram ediyorlar. Bi yandan karnını doyuruyor, bir yandan da ağlıyor bu. İki - üç masa ötede ekip okey çeviriyor, bakıyorlar ki Tipitip ağlıyor ... çağırıp, soruyorlar - Ne oldu lan sana? - Hasan dövdü beni ... diyor Tipitip ...neden? O kadarını anlatmıyor, zaten elemanın aklı gidip geliyor. Uzun'un dayağından sonra kafa tam durmuş. Ekibin de kafası atıyor, Hasan'ı tanıyorlar ... - gidip ezelim hergeleyi ... yazık değil mi bu çocuğa? Hasan o an Azaplı'da kumar oynuyor. Ekip gidip onu eli ile bulmuş gibi kepçeliyor. - gel lan! diye yakasına yapışıyorlar ... ve efsane başlıyor. Hasan hem uzun (2.10 falan) hem iri (en az 150 kilo) hem de ... nasıl desem? Herifte gram yağ yok ... adam Dalyan'da çalışarak para kazanıyor (o ve ailesi) tekne tamir ediyor, yat kıyıya çekiyor ... beden işçisi yani. Üstelik sinirli bi abi. Ekip bunun yakasına yapışıyor ya ... o da kumar masasından kalkıp ekibe -yapışıyor- Ulan Azaplı'nın yarısı polis zaten. Hırsızlık masası köşede barbut atıyor, Cinayetçiler kapı önündeki çardak'ta nargile içiyor, İnfaz yanık çeviriyor. Hasan ayağa kalkıp onu paketlemeye gelen resmi ekibe dalınca mekandaki polisler'de Hasan'a topluca dalıyorlar. ... durum 20'ye bir falan ... ama Hasan onları epey bir hırpalıyor. Birisini tutup kave'nin camından dışarı atıyor, masalar sandalyeler kırılıyor ve ikinci kalamış meydan savaşı havada karada yarım saat sürüyor. Hasan paketleniyor ... onu ekip oto'suna atıyorlar. Yaralanan polisler ile birlikte Haydarpaşa Numune'ye gidiliyor. Doktorlar Uzun'un ters kelepçesini çıkarttırıyor, Hasan ilk önce nöbetçi travma doktoruna kafa atıyor, ardından polislere , hastane personeline, hastalara ve hasta yakınlarına dalıyor. ...Hasan'ı yeniden paketleyip Kadıköy Emniyet Amirliğine götürüyorlar. Hasan'ı orada nezarete koyuyorlar, Uzun önce nezaret arkadaşlarını dövüor, sonra içeri dalan polislere dalıyor. Em.amirliği kadrosu bir araya gelip nezarete yükleniyor ve Hasan koma'ya girene kadar onu eziyor. Sonuç : en az 30 orta yaralı ve Uzun harbiden koma'da ... Uzun'u Çapa'ya kaldırıyorlar, orada iki ay kadar yatıyor .. ardından mahkeme ve paşakapısı ... bir - bir buçuk yıl kadar da orada kalıyor. Ama bu tabi ayrı bir mevzu... Hasan'ın olayı duyulunca insanlar Tipitip'e kızıyor ... ona -ispiyoncu- diyorlar ... Tipitip'e ceza vermek lazım, ama ne? Olayı Mahmut (Piç) çözüyor - Mahkeme kuracağız abicim, ben ve Serçe (Serhat) hakimiz ... Yorgun (Selim) Savcı , Koray (Kekeme) ise Avukat ... keseceğiz cezasını, alın getirin bunu ... diyor. Ben, Rauf ve Bunalım (Hakan) Rauf'un arabaya atlayıp H.Paşa'ya gidiyor ve Tipitip'i alıyoruz. Eleman arka koltukta aramızda oturuyor ve tir tir titriyor. Kimse onunla konuşmuyor ve onu burundaki yangın yerine (eski bir köşktü, yaktılar gitti ... şimdi yerinde milyon dolarlık yalı daireleri var) götürüyoruz. Mahkeme bizi orada bekliyor. Çay bahçesi kapanmış (saat geç) oradan iskemle ve masa getirmişler. Tipitip'i teslim edip iskemlelere yerleşiyoruz, birileri çekirdek getirmiş ... mahkeme seyredip çekirdek çıtlatıyoruz. Selim başlıyor. - Efendim bu i**e Uzun Hasan kardeşimizi zarbo'ya (Polis) okumuş (ihbar etmiş) ve Hasan'ın ezilmesine (dayak yemesine) ve dam'a (hapis'e) düşmesine sebep vermiştir. Cezalandırılmasını istiyorum. Hakimler Koray'a söz veriyor ... o da demez mi? - sa-sa-savun-mamız yok, yok, yok-tur ... a-a-a-asın i**e'yi! Millet kopuyor tabi. Mahmut le Serçe fısıldaşıyor, sonra Serçe kalkıp kararı okuyor. - İ**e ispiyoncu Tipitip, halk mahkemesi seni suçlu buldu ... dönüp cellata ( Bülent) emrediyor. - Asın i**e'yi. Biz kararı alkışlıyoruz, Tipitip ağlıyor .. Bülent bunu yakalayıp ağacın dalına astığı ilmeğin altına götürüyor. Millet kolunu bacağını tutarken ilmek boynuna geçiyor ve iskemleye tekmeyi basıyorlar. ...önceden denemişler ... ağacın dalı pek kalın değil, adam asıldı mı dal eğiliyor ... yani tipitipin ayakları yere değecek. Ama unuttukları şey şu ... denemeyi yapan eleman atıyorum 70 kilo, bizim tipitip ise en iyi ihtimal ile 45 İskemleye tekme atılıyor , Tipitip ipte asılıyor, dal eğiliyor, tipitipin ayaklarının ucu yere değiyor. Atalet geçtiği için dal kalkıyor ve ucunda Tipitip ile yükseliyor. Bizim ciklet satıcısı olmuş insan yoyo'su ... yukarı - aşağı gidip geliyor ve ipin ucunda çırpınıyor... - Lan herif geberiyor! Birileri bacağına yapışıyor, bir başkası ipi kesiyor ... Tipitip'i bir arabaya koyup Göztepe SSK'ya götürüyorlar. Nefes borusu biraz ezilmiş, korkudan altına işemiş ama başka derdi yok ... - Bu korku yeter ... diyerek bırakıyorlar Tipitip'in peşini ... Eleman milletten yüz bulamadığı için (o olaydan sonra) Stad çevresine takılmaya başlıyor, Fener'e gelmiyor ... Hasan çıktığında millet araya girip yeminler ettiği için Tipitip'e bir şey yapmıyor ve tipitip idam'dan resmen kıl payı kurtuluyor. ...tabi o ipin ucunda sallanırken o mu daha fazla korktu? yoksa onu şakacıktan asan biz mi? ... bu tamamen ayrı bir konu.
    1 puan
  21. Kaan abi harikasın:)
    1 puan
  22. Yaz günü, okul tatil ... normalde Selim (Yorgun) ile sürterim ama o da Fenike'mi, Finike'mi ...adı neyse artık oraya yazlığa gitmiş. Ben de ona takılsam dert olmayacak ama bir kere gittim ... mekan acaip sakin, 24 saat falan geçirince kafayı yiyecek gibi oldum. Elimde odun ile evin arkasındaki çalılıklarda cırcır böceği öldürmeye (en azından teoride) başladım ... o nedenle Selim -geliyormusun?- dediğinde pas geçtim. ...iyi de ben nerede kalıcam be? İstanbul'da evim yok ki ... aslında var da, ev kapalı ... bana da anahtar falan vermiyorlar. ...eee? Koray'a yanaştım.... Kekeme Boğaziçinde Master programında, hem cep harçlığı çıkartmak hem de Profesöre y*l*k*lık yapmak için okulda açılan yaz kur'larında okutmanlık yapıyor. Yurtta kalıyor biliyorum ... onu aradım. - Yer var mı lan? - Va - Va - Varrr ...topladım eşyaları, atladım bi arabaya yaLLah Güney kampüs. Koray diğer asistanlar ile birlikte ana kantinin ve kütüphanenin olduğu büyük bina'da kalıyor. Yaz olduğu için tonla boş yer var, asistanlar da kafa çocuklar ... kıllık yapmadılar. - yayıl, takıl işte ... okul açılana kadar rahatına bak ... dediler. - eywallah Zaten okul açılmasına yakın kendi mekanıma, Ortaköy'deki geçici yuvama gideceğim. ...böylece başladı Boğaziçi'nde ki yaz günlerim. Yapacak pek bir işim yok, genelde spor salonunda veya orta avluda falan takılıyorum. Bazen aşağı inip boğaz'da volta atıyorum ... kütüphane gerçekten sağlam. Koray'ın öğrenci işlerindeki manitusu bana kimlik'de ayarlamış. Gidip kitap okuyorum, zaman geçirmek için ansiklopedi britannica'nın 35 cildi ve 35 ek cildini okumaktan daha iyi ne olabilir? ...bir de manita yapmışım kendime. Henüz bilmiyorum ama Amerika'dan döndükten sonra (yani yıllar sonra) onunla evleneceğiz Banu bir gün gelip demez mi? - Hafta sonu ada'ya gidiyoruz, gelir misin? - ....aslında çok işim var ama - ...peki sen bilirsin - şaka be, ne işim olacak? gelirim tabi. Sirkeciden vapur, yanımızda biraz eşya var ... toplam altı kişiyiz. Banu ve iki kız arkadaşı ve biz üç herif ... birbirini daha önce hiç tanımamış tek ortak noktaları manitalarının arkadaşlığı olan üç hıyar. Büyükadadan motora geçtik ... ne motoru ya? Biz ada'ya gitmiyormuyduk? - Sedef adasına gidiyoruz canım Meğer Banu'nun babasının -özel- ada'da evi varmış ... anlayacağınız o an daha da bi derinden sevdim Banu'yu ... Ada'da bir halk plajı, bir iskele ... aynı zamanda günübirlikçilere hizmet veren bir lokanta ve market var ... ama o kadar. Bir noktadan sonra yolu güvenlik kesiyor ve ancak evin var ise ada'nın özel bölümüne girebiliyorsun. ...kebapppp Banu'ların evi ikinci kordon'da ... yani deniz kenarında değil ama deniz manzaralı, çam ağaçlarının arasında, önden iki, yandan üç katlı ... tam bir behhh ... behhhh yani. ...hafiften de gözüm korkuyor eve bakınca. Kendi kendime diyorum ki... - Ulan bu kız gidip beni babasına şikayet ederse o herif tavuk gibi bacaklarımı kopartır, kızı delirtmemek lazım ... dikkatli ol Kaan Biz eşyaları falan yerleştirirken kızlar market'e gidip alış veriş yapıyor ... odaları paylaşıyoruz, birer neskafe yapıp evin önündeki muhteşem teras'ta keyif çatıyoruz. Oğlanlardan biri Nike'de pazarlama'da çalışıyor, diğerinin babası ise tahtakale'de tefeci ... yani çulsuz, ne b*k olduğu belirsiz -ezik- bir tek ben varım. Böylece ilk kavga çıkıyor, eleman kolumdaki Seiko5 saate bakıp dalga geçmek için - sünnette mi taktılar bunu sana? ...diyor. (bkn.ahanda!) Kızlar geldiğinde ortalık görece yatışmış durumda, tefecinin oğlunun burnu patlıcan kadar olmuş. Terastaki kanları falan silmişiz ama yerler hala biraz nemli. Arada sırf zevk olsun diye iki tane çaktığım Nike'ci oğlan hafiften söyleniyor ... ...tefecinin oğlan ve manitası son vapura atlayıp gidiyor ... bana uyar valla. Banu -arkadaşlarımı dövme- konulu bir söylev atıyor ama kavganın neden çıktığını anlatınca biraz gevşiyor. Paralı babası olsa da var yok bilen kız, helal olsun. ...akşam yemeğini yapıyorum ve ortam iyice gevşiyor. Hatta yemek masasında şakalar bile yapılıyor - Kaan'ın saatine laf etmeyin, gözünüzü hastanede açarsınız sonra. Yaz gecesi, karınlar tok ... orta kalite şarap ile (bolca) kafalar kırılmış ve hafiften muhabbet ediyoruz. Keyifler gıcır... ...saat iyice geç olana kadar teras'ta takılıp odalarımıza çekiliyoruz. yatarken söz veriyorum, sabah kahvaltısı benden ... Uyandığımda nerede ise öğle saati olmuş. Milleti rahatsız etmeden market'e çufçuf'luyorum. Ekmek falan alıp kahvaltıyı hazırlayacağım ... vapurlar halk plajına gelen günübirlikçileri döküp gidiyor. Ekmek alıp market'ten çıkarken tefecinin oğlanı görüyorum ... elemanın burnu daha da çok şişmiş, gözlerinin altı morarmış. Burnunun altında bir de bandaj. ...herife sırıtıp (bkn.pis pis) elimdeki poşet ile gitmek için dönüyorum ve güM! ... biri bana arkadan vuruyor. Cidden mi? Bana mı? Güvenlikçiler yetişip araya girene kadar tefecinin oğlan ve iki arkadaşı ile birinci sedefadası meydan savaşını başlatıyoruz. Bende de hasar var, kaşım açılmış, sağ elimin parmağı kırılmış ama marketçi, lokantacı, güvenlikçi falan bizi paket edene kadar heriflerin resmen ağz*n* s*çm*ş olduğumu gurur ile belirtmek isterim. ...Büyükadadan polis motoru gelip bizi alana kadar iskele'de tutuluyoruz, sonra da mevcutlu olarak Bostancı karakolu. Bostancı? Hiç sorun değil ... karakol tanıdık : Mükait polisin (rapor tutan kıdemli memur) odasından iki telefon çakıyorum mahalleye. ...önce yanında Levent (Simtel) ile Kerem (Arap) geliyor ... Kerem'in babası artık milletvekili, Levent ise acaip zengin ... tanınmış. Gelip halime bakıyor ve biraz kafa buluyorlar. Benim t-shirt yırtılmış, ağız burun şişmiş, yüz göz hala kan içinde ve elim olmuş davul. Amir ile konuşuyorlar ve taraflar birbirlerinden -şikayetçi- olmadığı için bizim mevcutsuz! savcılığa sevkimiz konusunda sulh sağlıyorlar. Levent'in araba ile Kadıköy'e giderken Şifa hastanesine uğruyoruz, kaşımı dikip parmağımı yerine oturtuyorlar ... adliye'ye giderken bi mağaza'ya uğrayıp üstümü başımı düzeltiyoruz. Hesap levent'ten ... canımsın be Savcı polis raporuna bakıyor, bize bakıyor ... elemanlar Bostancı'da şikayetçi değillerdi ama Kadıköy'de karar değiştirmişler. Savcı bunlara soruyor. - Tek başına bir çocuğa üç kişi saldırdınız, sonra da (beni göstererek) bu bizi dövdü diye şikayetçi mi oluyorsunuz? ...olay komedi'ye dönüyor. Sonra bana soruyor... - Sen bunlardan şikayetçimisin? - Değilim Savcı bey. - Şikayetçi isen alıcam bunları - Şikayetçi değilim Savcı bey, gençler bir hata yapmış. Adliye'den çıkıyoruz ... bizim çocuklar gelmişler bile. Mahmut sinyal çakıyor ... - Sen uza, biz halledeceğiz. - Eywallah Levent beni Kadıköy'e indiriyor. - Paran var mı? - Yok ... biraz para veriyor, vapura atlayıp hava kararırken ada'ya dönüyorum. Eve bir geliyorum ki Banu çıldırmış, kızın meraktan ve ağlamaktan gözleri pırtlamış be ... anlatıyorum olayı. ...bir hatun bu kadar ağır ve içten küfür eder mi? (anatomik açıdan mümkün olmasa da insan ürperiyor yani...) Optalidon çakıp (kızların çantasında dev bir zula var) üstüne şarap çekiyor ve güm ... vurup kafayı uyuyorum. Pazar günü sakin geçiyor, acaip ihtimam görüyorum : ...oooh ... hayat. Pazartesi öğlen gibi okula dönüş, Banu yolda benden ayrılıyor ... eve uğrayacakmış. Eşyalarını okula götürüyorum ... akşam yurttan arıyor. - XXXX hastanede yatıyormuş ... ...hastane? Tamam hasar verdim ama o kadar da vermedim ki... Meğer adliye çıkışında Mahmut ve tayfası bunu ve iki arkadaşını g*tl*rinden deşmiş ... üçünün de kıçı kevgir gibi olmuş, hastaneden yatıyorlarmış. Elimde olmadan bir kahkaha patlatıyorum. - Neye gülüyorsun? ... diye bozuk atıyor Banu... dürüstçe cevap veriyorum. - Seiko5'ime laf etmeyeceklerdi. ... önce sessiz kalıyor, sonra onu da gülme tutuyor. Kıssadan hisse ... garibanın saatine, façasına, arabasına laf etmeyin ... tepkisi belli olmaz : Not : Seiko 5 işte böyle bir şeydi ... otomatik mekanizmalı, öküz kadar ve tipsiz bir saatti ... ama benimdi be abicim
    1 puan
  23. ...millet soruyor.. - Bu yaz ne yapacaksınız? - Memlekete gidicem ... diye cevap veriyorum fazla detaya girmeden. - Yayla'ya falan mı çıkacaksınız? - Hee ... diyip geçiyorum. Duygu'nun pasaportu alıyorum, şimdilerde de geçerli olan randevu sistemi yeni başlamış. Elçilikten onun için bir randevu alıp zamanı geldiğinde - bana takılsana, bişi yapıcaz ... diyorum, detay'a girmeden. Hatun beni biliyor, napicaz? nedicez? falan diye kasmıyor. İstinye'ye çufçuflayıp kapının karşısında bir yere arabayı park ediyorum. - işte randevu kağıdın, bu da dosyan ... içeri gir, dosyanı vize servisine ver. biraz bekletip seni mülakata çağıracaklar. Türkçe konuşmak istediğini belirt, gerekli evraklar dosyanda var zaten. Fazla bir şey sormazlar, sorarlarsa da tatil için vize istiyorum dersin. - vize'mi alacağım? - evet - bilemediğim bir şey sorarlarsa sana telefon açayım mı? - açamazsın, elçilik duvarının az dışından itibaren Jammer alanı var. Telefonun çalışmayacaktır, illa konuşmamız gerekirse vize görevlisinden rica et beni karasal hat üzerinden arasın. - peki Elçiliğin kapısının karşısındaki café'ye geçip oturuyorum ... bir saat kadar sonra Duygu elinde kargo makbuzu ile kapıda beliriyor. - pasaportu iade etmediler - evet ... kargo ile eve yolluyorlar - vize alıp almadığımı da söylemediler - aldın - nereden biliyorsun? - almamış olsan bana aldım mı diye sormazdın - bilirdim yani - evet - ....peki Pasaport bir hafta kadar sonra geliyor, vize'yi kontrol ediyorum ... cimri p*z*v*nk bir yıllık vermiş. Neyse diyorum, işimizi görür ... sonra uzatırız. On gün kadar sonra sabah kalkıyoruz ... kahvaltıdan sonra taksi ile Kadıköy'e giderken ufaktan mızmızlanıyor. - eminmisin? - ...hıı Duygu'nun söylenmesinin nedeni ayağımızın dibine koyduğum omuz çantası kaynaklı. Ufak çantanın içinde fotoğraf makinesi, birer t-sihrt, çorap, don ve diş fırçaları var ... pasaportlar cebimizde ... hepsi bu. Başka eşyamız yok, bavulumuz yok, kabin içi el bagajımız bile yok. - çantanızı siz mi hazırladınız? - bavulunuzu bir yerde bırakıp göz temasını yitirdiniz mi? ...bu soruları omuz çantasını göstererek cevaplıyorum. - başka eşyamız yok, hepsi bu işte. - bavulunuz yok mu? - yok - ...peki THY'nin comfort koltuklarına kurulup uzun uçuş için hazırlanıyoruz. Ayakkabılar fora, omuz çantası koltuğun altında, kulaklıklar hazır konumda ... 10 kusür saat o koltuklar evimiz olacak. LaX'ta uçaktan ilk inenlerdeniz ... hemen gümrük'e geçiyoruz, bavul yok ... bagaj bekleme yok. Kasmadan gümrük ve göçmenlikten geçip kontrol noktasındaki dijital kameraya poz veriyoruz. - hadi otobüse - O.K Otobüs bizi Terminal 21'e atıyor ... Avis'e dalıyoruz. Bankonun arkasındaki tiplere bakıyorum, hangisi işimi görür? Hangisine yazmam lazım? ... Duygu'ya başımla bekleme bölümünü işaret ediyorum. - Sen uza abi ... Duygu olayı biliyor ve bozuntuya vermeden uzuyor. Mid-Class Sedan book etmişim ve beleş upgrade peşindeyim. Banko elemanlarının bu yetkisi var, biliyorum ve hayvani cazibemi kullanarak upgrade yaptırmayı planlıyorum. ..orta bankodaki hafif chubby filipinli abla'ya yanaşıyorum. Voucher'i gösterip işlemi başlatıyorum, Ford'dan dolayı ek indirimim de var ... onu falan yaptırırken "meslektaş" muhabbeti koyup ufaktan cilveleşiyorum. Çok geçmeden elimdeki anahtarları Duygu'ya sallıyorum. Aslında bir Opel Omega olan Cadillac Seville artık bizim. Hyundai veya benzeri olarak belirtilen mid-class'tan full-size sedan'a yaptığımız bedelsiz geçişin verdiği moral ile arabaya atlıyoruz. L.A'da iki gün kalacağız, en azından plan bu ... daha doğrusu bu elimizdeki tek plan. Türkiye'ye Miami'den döneceğiz ve Seville'yi orada bırakacağım ... yani yolculuğumuz batı kıyısında, L.A'de başlıyor ve doğu kıyısında Miami'de bitecek ... arada ne yapacağız? O belli değil ... zaten işin zevkli kısmı da bu. Vadi'de yer ayırttığım Best Western'e gidip bir duş atıyor, saat farkı ve jet lag'ı atmak için azıcık kestiriyor ... ondan sonra da en yakın J.C.Penny'e gidiyoruz. - bizi üç gün idare edecek kadar şeyler kap, ama bavul alma ... eşyaları arabaya poşet ile koyarız. - O.K ...aynen öyle yapıyoruz. Sonra L.A gezimiz başlıyor. Venice Beach, Rodeo Drive, Film Stüdyoları falan derken iki gün boyu neredeyse hiç durmadan geziyoruz. - Las Vegas'a gidelim mi? Bulvar'da yemek yediğimiz Meksika lokantasında taco grande'ye dalarken soruyorum ... uyar diyor Duygu. Sabah kalkıp doğu'ya doğru yola koyuluyoruz. L.A'nin içinde trafik kötü, ne de olsa Rush Hour denen sabah işe gidiş geyiği orada da var ama banliyö hattını aştığımızda taaaaaaaaa Hoover Barajına kadar yol mis gibi akıyor. - Harita'da Moapa'yı bulsana, ne kadar yolumuz kalmış - o ne? - kızılderili bölgesi ... sarı renkte yazacak - nasıl yazılıyor - mo-a-pa ...yada öyle bir şeydi sanırım - taam Moapa Las Vegas yolu üzerinde reservoir denen eski bir sürgün alanı. Beyaz adam kızılderilileri yeninde onları ölsünler diye çöle sürmüş, orada ikamet etmek zorunda bırakmış. 1970'li yılların sonunda Kızılderililer dava açmış ve reservoirlerin mülkiyetini almış, bu da yetmemiş Amerikan hükümetini bu bölgelerin -yarı bağımsız- olması konusunda da ikna etmiş. Özellikle güney'de hemen her kızılderili bölgesinde ya bir kumarhane vardır (hükümet karışamaz) ya da bir fabrika satış mağazası/seri sonu satış merkezi (bir çoğunda ikisi birden) Moapa'da bunlardan birisi ... hem kumarhanesi var, hem de AVM'si ... işin güzel yanı kızılderili bölgesinde vergi yok. ...yani alış veriş yaparken VAT (Amerikalıların KDV'si) ödenmiyor... İki tane öküz kadar Samsonite alıyoruz ve Duygu mağazadan mağazaya akıyor - Taam, bu kadar yeter ... dediğinde bakıyorum kız kardeşinin henüz planlamaya başladığı çocuğun ilk okul son sınıf'ta giyeceği Hilfiger mont'u bile almış. ...kasmıyorum, eywallah diyorum. Alış veriş tribine girmiş hatun ile kasanın arasına giren erkek ya akılsızdır, ya da Kara Murat'ın soyundan gelen bir korkusuz. ...ikisi de olmadığım için gidip bir bavul daha alıyorum. Seville'nin bagajı büyük, üç XXL Samsonite'yi gayet rahat sığdırıyoruz.. - Tamam mı? - Taam - Huzura erdin mi? - Alış veriş adına evet, ama fena halde kumarım geldi - Günah şehri bir kaç saat uzakta, sık dişini kızım - Eywallah ...devam edecek...
    1 puan
  24. Nevada'nın göbeğinden New Orleans'a menzil yaklaşık 2,000 mil, ben var ya ben uçana beş, kaçana on çakarım deseniz yapacağınız en fazla günde 1,000 mil, o da hız limiti nedeni ile -nah- mümkün... . ... üstelik arada Houston'a uğramak var kafamda. Bunalım Hakan (Buno) Houston'da ikamet ediyor, en azından adamı göreyim istiyorum, yani iki günde ~2,500mil yapacağım. Sonrasında Mardi Gras başlıyor... offf yaaa ... kasar be. Yazık yahu bana! Oysa ben bu yolculuğu 4 - 5 günde ... salına salına yapmayı planlıyordum. Gazlamak da mümkün değil, hız sınırı genelde 45, kimi yerler de ise 35 ... 55'e çıktığı sadece bir kaç nokta var. Yani kaba hesapla 72km/h ile günde 1,000 kilometre yapmaya kalksam bu 13 - 14 saat kesintisiz hem de üç gün üst üste direksiyon başında kalacağım demektir. ... mola yemek vs. eklerseniz uyumak için ayıracağım saatler dışında gelecek 72 saatte Cadillac ile -samimi- olacağız ... olayın en kaba ama aynı zamanda en açık ve gerçekçi tarifi bu. ...kısacası s*çt*k Yapacak bir şey yok, emir demiri keser (kesti de...) tırmandım Seville'nin direksiyonuna, Duygu açtı harita kitabını ... arada bana komut veriyor. - I101'den çıkacaksın, 65. çıkışı kaçırma, !61'e gireceğiz ... sonra 500 mil dümdüz 61'i takip edeceğiz. - Sir , Yes Sir! Arada gazlayayım diyorum ama polisler işi abartmış (ben görmeyeli) ... Bilboard'a ilan vermişler. - Reduce your speed or we will (kabaca ... ayağını gazdan çek, yoksa biz çektiririz!) ...bunu okuyup gazlamak mümkün mü? (Yusuf Mode=ON) O üç gün hakkında söylenecek fazla bir şey yok aslında. Araba kullandım,kullandım,kullandım,kullandım ... yemek yedim, benzin aldım, araba kullandım,kullandım,kullandım, yemek yedim, helaya gittim, benzin aldım ... Duygu eğleniyor. Arada uyuyor, cep telefonunda oyun oynuyor .. arada bana haber veriyor. - İstanbul'da o biçim kar yağıyormuş ...bizim klima açık, güney'e doğru indikçe sıcak daha da artıyor. Ben araba kullanıyorum, kullanıyorum... Buno ve karısı ile yarım gün ve bir akşam geçirdikten sonra yeniden yol ... araba kullanıyorum, kullanıyorum, kullanıyorum. Sonunda New Orleans ... auWWW ... daha önce gelmişim New Orleans'a ama Mardi Gras zamanı ne oluyor bu kent'e? Herkes sokaklarda, özellikle yer bulduğumuz (nasıl yer bulduk? ... inanın fikrim yok, tamamen kısmet.) otelin olduğu Kanal caddesi'ne girmek neredeyse imkansız. Duygu açtı harita kitabiını, New Orleans şehir merkezi sayfasına geldi ... başladı bana yol tarif etmeye. - Amedeus'tan sağa gir ... düz git sonra ilk soldan sap ... ...atıyo... ...pis sallıyo... ...kaybolduk... ...diyorum kendi kendime (sessizce tabi) ama yok! Otelin arka girişine, oto-park kapısına götürdü bizi. Oha! Hatunuma sessiz bir saygı içinde baktım dersem bana inanın. (artık kısmet midir? onu bilmem...) otele yerleşip kendimizi sokağa atıyoruz, millet barları mekanları bitirmiş sokakta dans ediyor, kafa çekiyor. Bütün bir şehir -azgınlık- havasına girer mi? New Orleans girmiş vallahi... TGIF var yakında, dalıp pork ribbon ve gumba istiyorum ... madem güneydeyiz o zaman güneyli adetlerine uymak lazım, öyle değil mi? ...yorgunum ama şehirdeki o aşırı pozitif enerji beni de etkiliyor. Bir ara geçit konvoyuna katılıp boncuk atarken buluyorum kendimi, bir başka aralıkta da sokakta dans ederken. otele nasıl döndük? kendi başımıza gelebildik mi? ...anılar bölük pörçük ama akşamdan kalma ve fecaat bir baş ağrısı ile kalkıyor, biberli domates suyu ve votka içerek güne başlıyorum. Çivi çiviyi söküyor ... - ey New Orleans, biz geldik ... hadi gezelim. - French Quarter'e gidelim... - yakın zaten, gidelim a.q - taam a.q L.A'den çıktığımızdan beri ideal rota ile alakamız olmamış, Amerikanın güneyinde testere ağzı gibi bir iz bırakmışız ( mavi çizgi ideal rota, kırmızı ise bizim yaptığımız ...şey) ...devam edecek
    1 puan
  25. Büyük Kanyon bir millipark, yani orada kafana göre takılamıyorsun. Girişte para ödeyip gişeden geçiyorsun ve hava giderek soğuyor. Leyn ... daha sabah çöl'de terden geberiyordum, şimdi sümüğüm dondu bea. ...Allahtan bizim gibi kazmalar için bir alış-veriş meydanı kurmuşlar. Duygu buzdolabı magnet'i , 1,000 parçalık kanyon yap-boz'u falan kovalarken ben parmaksız eldivenler ve yünlü montlar alıyorum. Artık rahatız ... ... kafanızdaki "büyük" kavramını bir belirleyin önce. Sonra "büyük" dediğiniz şeyi 100 ile (yazı ile yüz) çarpın ... işte büyük kanyon öyle bir şey. Konya vilayeti kadar bir uçurumlar, düzlükler, tepeler bileşkesi. Onu ilk gördüğünüzde ağzınızdan bir ... - hadi be!?! ... kurtuluyor. Duygu'ya alternatifler öneriyorum ... - Helikopter turu var, katılalım mı? - cıK - Balon turu var ... ona ne dersin? - cıK - Askı turu var, o olur mu peki? (küçük balon, paraşüt tesisatı gibi koşum ile balonun altına asılıyorsunuz ... yani altınızda sepet falan yok ... en önde sırtında motor olan kılavuz var .. siz de tespih gibi arkasına takılıyorsunuz, kılavuz arkasındaki 7 - 8 balonu çekiyor ... acaip zevkli bir şey) - o hayatta olmaz - len! sen yüksekten mi korkuyorsun? - ...evet - hadi be - valla - ee? napicez? - IMAX var burada, ona mı gitsek? - canlısı yanıbaşımda dururken sanal tur mu atacağız? - oğlum korkuyom lan yüksekten... - ıHHHH ... peki, IMAX'a gidelim. Akşam yenen güzel yemekten sonra IMAX'a gidiyoruz. Bir jet uçağı ile Kanyon'a dalıyorlar ... kamera bunu manyak detaylı çekmiş, IMAX'ın dev ekranında görüntü fazla gerçekçi ... Duygu'nun midesi bulanıyor ... çıkıyoruz. ...IMAX serüvenimiz 10 dakika falan sürdü Akşam kalın battaniyelere sarınmış durumda şezlong'ta yatar (kaldığımız otelin küçük havuzu ufaktan buzlanıyordu, o derece soğuk ama hava temiz ötesi ... o ayrı) samanyolu'nu seyrederken duygu mırıldanıyor. - 51.bölge ne kadar uzakta? - New Mexico sınırı ... 600 km falan sanırım, belki de 700 - oraya gidelim mi? - uzaylılardan korkmuyormusun? - divanda mı yatmak istiyorsun? - .... evet iyi fikir, 51.bölge'ye gidelim. - sabah çıksak ... - kahvaltı eder uzarız ... uyar mı? - ....uyar. Aynen öyle yapıyoruz. Yolda mola veriyor, kamyoncu lokantasında 18 tekerleklilerin arasına kiralık arabamızı çekip t-bone kemiriyor ve akşam olurken -shady- motel'e çöküyoruz. ...otelin ismi gırgır , ama temiz ... ucuz ve yakında güzel bir yemek mekanı var. Limonlu turta nefis, omlet ağlatıyor ... kahve de güzel ... sabah ünlü black mailbox'a bakma kararı alıyoruz. Adı Black olsa da Groove yakınındaki kutu aslında beyaz ... daha doğrusu bir zamanlar beyazmış. Adet olduğu üzere uzaylı amcalara bir not bırakıyoruz ... - İstanbul'a gelirseniz bize de uğramayı unutmayın, pas geçerseniz kırılırız ... diyoruz. (temsili) ardından ET karayolunu (üzerinden ikide birde uçan daire geçermiş) müzeyi falan geziyoruz. Akşam yemeği yerken Duygu'nun gözü haberlere takılıyor. Spiker New Orleans'ta ki Mardi Gras (Büyük Perhiz kutlamaları) hazırlıklarını anlatıyor. - Aaa .. Mardi Gras başlıyormuş. - ....evet - New Orleans uzak mı? - ...evet - Ama yolumuzun üstü ... dimi? - Sayılır - Gidelim mi? - New Orleans'a mı? - Evet ... - Mardi Gras zamanı otellerde yer yoktur ki, Baton Rouge'ye gidelim daha iyi ... - Sen bi baksana, kesin bi yer bulursun ... - Resepsiyoncu ile kırıştır diyorsun yani? - Ben cigara içmeye dışarı çıkarım... - O kadar istiyorsun yani? - ...hııı - Peki o zaman
    1 puan
  26. ...L.A'i terk etmeden önce kaldığım Best Western'in yöneticisine yapışmışım ... Amerika'da Hintliler blok halinde Taksi işletmeciliği ve Otel işindedir. Best Western Valley'in yöneticisi de bir istisna değil ... eleman bir Singh ve beklediğim üzere Las Vegas'ta otellerde çalışan bol miktarda Singh var. - Kumarhanesi olsun ama pahalı olmasın, beni Bellagio'ya falan yollama ... Strip'in ucunda, arkasında olsun ama yeni - temiz ve ucuz olsun. - Aye, Aye Sire .. diyor ve bize SLS'te yer ayırtıyor. Otelin Geceliği 65 dolar (kahvaltı dahil) ..yani biz SinCity'e doğru yol alırken otelimiz belli, odamız belli. Las Vegas'ın en büyük hikayesi -Strip- denen rota. Strip kenti ikiye bölen ve her iki yakasında da otellerin, kumarhane ve gece klüplerinin, barların ve mağazaların yer aldığı bir çeşit cadde. ...strip uzaydan bile gözüküyor. O derece yani ... Ahanda uzaydan çekilmiş Las Vegas resmi ... ...kuzey - güney doğrultusunda dümdüz uzanan ışık çizgisi ünlü -strip- bizim kalacağımız SLS'de strip üzerinde ... kuzey ucunda, az daha ilerlediğin zaman çöle dalıyorsun ama olsun strip'teyiz abijim... Las Vegas'ın olayı şu ... odalar falan gayet lüks, bizim kaldığımız geceliği 65 dolarlık mekan böyle bir şey işte... tavanda "ayna" bile var, masaj yapan duş, banyo'da jakuzi ... arka bahçede tam boy olimpik havuz ... geberene kadar yiyebileceğin açık büfe, o büfenin daha da aşmış! modeli akşam kuruluyor ve adam başı sadece 7 dolar ... oto-park beleş vs.vs. ...tüm hikaye kumarhane de ... Las Vegas'ta önce kumarhane yapılır, sonra onun etrafına otel kurulur derler ... bizim otel'de farklı değil. Gırgırına Mirage ve Bellagio'ya gitmiştik, orada da durum aynıydı. ...Otele giriş yapıyorsun, resepsiyondan asansörlere gitmek için kumarhanenin ortasından geçiyorsun, havuza gideceksin ... asansörden çıkıp gene kumarhaneyi kat ederek cubidibap (suya atlama efekti) yapıyorsun. Tuvaletlere ödül olarak prezervatif veren kollu kumar makinesi koymuşlar ... gerisini siz gözünüzde canlandırın. Odaya yalandan yerleşip iniyoruz kumarhaneye ... ben canlı pokere geçiyorum, duygu'da elektronik kumar aletleri bölgesinde lokasyon tutuyor. ... prensibim var ... belli bir miktar parayı "bu para bana battı..." diyerek ayırırım, o parayı gözden çıkardım ya ... kaybetsem de koymaz. Las Vegas için ayırdığım para 300 dolar, bunun 200'ünü Duygu'ya veriyorum, bana 100 dolar yeter. 10 dolar pot'lu Texas Hold'em masasında 100 dolar yeter de artar bile (huyum değildir, canlı kumarda para kaybetmem ... cidden) Saat 03,00 civarında masa değiştiriyor, 50'lik tezgaha oturuyorum, Duygu iki kere beni ziyaret edip kavımdan fiş çalıyor (parası bitmiş...) sabaha karşı'da uykumuz geldiği için odaya çıkıyoruz. ...sabah (aslında öğleden sonra) yaptığımız kahvaltı sonrasında küçük bir hesap yapıyoruz. 300 dolar tatil bütçesine geri iade ediliyor, Duygu 500-550 falan kaybetmiş ama geceyi onun kayıplarından sonra 250 dolar kazanç ile kapatmışız. Anlayacağınız Strip konaklaması bedavaya gelmiş ... - Bir gece daha kalalım mı? - Olur, ama kumar baydı artık. Akşama kadar havuz kenarında leşlenelim ... sonra çıkıp yemek yer, şov falan seyretmeye gideriz. MGM'de güzel atraksiyonlar oluyor, oraya falan topuklayalım - Taam MGM'de David Copperfield var, arka taraflarda falan oturulursa yer var ve ücret kelle başı 55 dolar ... uyar diyoruz, bilet alıyoruz. Şov 22,00'de başlıyor yani yemek vs. için bolca zaman var. ...yemek yiyip strip'te yaya olarak tur atıyor ve şov zamanı MGM Grand'a gidiyoruz ... revü kızları, ön gösteriler falan derken Copperfield gene döktürüyor. Otele dönerken soruyorum ... - Buradan nereye gideceğiz? Var mı kafanda bi yer? - Büyük Kanyon ne kadar uzakta? - Sonora çölünün diğer tarafı ... 200 kilometre falandır. - Kaç mil yani? - Şimdiden mil hesabına mı geçtin kızım? - çevreye uyum sağlamak lazım ... dimi? - hehe ... 130-140 mil falan. - taam, oraya gidelim - sabah erken kalkıp topuklarız - eywallah ...devam edecek.
    1 puan
  27. Aldıktan sonra sahip olduğunla mutlu olmayı bileceksin. Sihirli formül budur... Gözün oynaşta ise hiçbiri ile mutlu olamazsın, çünkü her zaman daha iyisi olabilir. Bunu evlilik için düşünmüştüm ama otomobil için revize ettim
    1 puan
This leaderboard is set to Istanbul/GMT+03:00
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgi

Bu siteyi kullanarak, forum Gizlilik Politikasını kabul etmiş olursunuz.