Jump to content
2019 Temmuz ve 2023 Mart arası tüm içerik ve üyelikler silinmiştir. Lütfen yeniden kayıt yapınız ×

Liderlik Tablosu

Popüler İçerikler

27-07-2015 tarihinde, tüm alanlarda en yüksek itibara sahip içerik gösteriliyor

  1. Buyrun önce video geldi taze taze Şakadan! start günü ve servis alanından bazı kesitler Demekki neymiş bu spora ilgi duyanlar hızlı hb alabiliyormuş Servis alanı otoparkından iki adet SuperCar Start Historical Araçlar Atlama noktasına giderken... Ralli ve sonrası İlk günü iyi derece ile kapatan Yağız Avcı (pug), normal etapta yarış dışı kalınca iş Ford'a kaldı...Buyrunuz. Bu araç ise nam-ı değer ''0'' yani son kontrol aracı 1. Bostancı 2. Avcıoğlu Ümit Erdim Öğleden sonra - tekrar Bostancı Bu ablanın nasıl indiğine mutlaka video'dan bakın 3.lük konuk yarışçıda Ailecek! Yarış sonrası, araçlar ile değil zamanla yarışan Avcıoğlu
    3 puan
  2. donanım ve fiyat açıklanmış. bu akşam kapora vermeye gidiyorum DSGler gelmemiş şimdi sadece düzler geliyor. 1.4 125 düz vites active 67 bin kayme. Poloyu takasa verip üstü kredi yapmayı planlamaktayım. Bunda manüel klima var, sis farı yok, 16 alaşım jant var. Cruise control yok. Golfteki gibi CC sonradan takılabiliyorsa alırım gibime geliyor.
    1 puan
  3. 177.00 TL ye depoyu doldurdum, %80 otoyol (130-150 km/h) %20 şehir içi. Full bagaj. Sonuç bu. Günlük sayaç yani alttakini yakıt aldığımda sıfırlamıştım.
    1 puan
  4. abiler hepsini denedim olmuyor servis yolu gözüktü
    1 puan
  5. Yazlık ta ilk günün bilançosu... - Kaybedilen anahtar krizi (peder vs. bütün aile) - Belediye hoparlöründen yapılan beyin s***** anonslara toplu isyan (site halkının katılımı ile) - Deniz kestanesi krizi (migrostan deniz ayakkabısı toplu alımına kadar sahil bölgesinde bütün ailenin katılımı ile) - Kahvaltı masasına "çakma!" denmesi ile başlayan ve annemin koşulsuz desteği ile 5-0 galip geldiğimiz kayıntı krizi. - Düşük şeker ve naz motivasyonu ile kızımın başlattığı ve kısa zamanda gezi olaylarına dönüşen "nestle gofret isteriz *****" krizi (migrostan bi poşet gofret alımı sonrasında çözüm süreci sonlandırıldı ayrı...) - Soda vs. Ayşekadın fasulyesi krizi ve babamın baldızı boğazlama denemesi. (zevkle seyrettik valla) - Musluk suyu kokuyo lan! ve alt kattaki tuvalete 2-3 saat girmeyin çok fena s*çtım söylemleri ile açılan g*tünüz büzüşsün ve ona cevap olarak üretilen "napalım ya? gidip zeytinliğe mi s*çıcaz?" polemiği. - Belediye ile yaşanan ve yola konan araç bariyerine isyan etme ve zabıta tarafınca zerre sallanmama rezaleti. ... bu daha ilk gün ve en az bi bu kadar unuttuğum vak'a var. off ya offf!! İkinci gün. Ören'de Opet olmadığının keşfi sonrası Milas'a mazot almaya gitme yanlıları ile "neden shell kullanmıyoruz?" diyen bölücüler arasında başlayan çatışma duygu'nun babasına ezelden beri kıl olduğunu açıklaması ile doruk yaptı. ... pazardan alınan zeytin'in telmaşa çıkması nedeni ile zaten gerilen sinirler babamın yumruğunu gösterip "sana bi çakarım bi de yer çakar!" sür kontur'u ile yeni mecralara yelken açtı. Annemin "sokarım şimdi epix terliği ağzınıza!" ara buluculuğu ve toplu olarak denize geçiş ile rafa kalkan kavgaya akşam yemeği sonrasında devam edilmesine oy birliği ile karar verildi. ... İstanbul' da çok acil işim mi çıksa? ... diye düşünüyorum. ikinci akşam ... Okey masasına kurulmaca. Annem kenarlarına el ile işlenmiş maça, karo falan olan yeşil çuhayı serene kadar onların (sülale kapsamındaki hatunların) haftada bir toplanıp kumar oynadıklarını ve de geceleri bizi zıbartıp zabahlara kadar online okey, bingo falan çevirdikleri aklıma gelmemişti. (bkn.s*çt*k) ... korku ile ürperdim fekat çok geç kalmıştım. "hadi taşları harmanla!" uyarısı ile kaBus başladı. ... efendi gibi oynayarak canımı kurtaramayacağım aşikar olduğundan olayı manyaklığa ve max ajitasyon ile aileyi kavga ortamına sokmaya karar verdim (sanki zormuş gibi.) Çabalarım karşılıksız çıkmadı. Attığım saçma sapan taşlar milleti dumur ederken annem babamı ıstaka ile dövmeye kalktı. (bkn.pekmez akıtma) tabelada sokma ve eksik marka verme,üstüne milleti suçlama taktiği ile milleti iyice gerip son anda atılan okeyler ile (iki el üst-üste) namusu (kısmen) temizleyip az miktardaki kalan zararı baldızın sehpaya bıraktığı paraları çalarak ve cırlayan hatunu "Aaa! tamam oynamadın ama seni o kadar eğlendirdik abicim" savunması ile susturarak kafamı kopartma adına kurulan kumar tezgahından tapi! kalkmayı başarmaca... ... Aferin be bana. (Bkn.Şerrefsizim ama sor bi nie die?) terasta post okey tartışması gergin şekilde sürüyor olsa da bende ki hasar zero seviyesinde ... ki bu nedenle kendimi kıvrak hareketler ile aslanın pençelerinin arasından sıyrılmış antilop kadar şen,şakrak hissediyorum bile diyebilirim. ... yaşasın kötülük. NiHaHoHo! not. ne zaman bitecek bu tatil ?? Üçüncü Günün Sabahı : Erteleyemeyeceğim bir toplantı dizisi için İstanbul'a doğru yola çıkmaca...
    1 puan
  6. Geçmiş zaman ... arkadaşlar kapının önüne çağırdı. Yeni bir araba gelmiş, denemek istermiymiş? isterim tabi ... neden istemeyeyim ki? Çıktım kapının önüne, aHanda ... araba bu. MX5, siyah ... soft top. Aracın tavanı, ya da bir başka tabir ile en üst noktası pantalon kemerim hizasında ... mantıklı bir adam olsam yapmam gereken şey belli, teşekkür edip içeri girmek, masama oturup bi kave sipariş etmek. Ama ben mantığı ile öne çıkan bir adam değilim ki, kaşıntılıyım ... sıkıntılıyım eyvallah ama mantıklı? Aldım anahtarı, açtım kapıyı ... koltuğu geri çekeyim dedim, zaten gerideymiş. Ehue ... neyse önce kafayı ve omuzları sokarak bindim arabaya, sonra ani ve acaip estetik bir manevra ile (bkn.TIR'ın geri geri park etmesi) koltuğa oturdum ... tamam, gitmeye hazırım. Sonra çocuklar uyardı. - Abi sol bacağın dışarıda kaldı... Harbiden mi? ...hadi ya? Neyse komple sağ koltuğa yatıp sol bacağı da içeri çektim, arkadaşlar kapıyı dışarıdan kapattı ... sığdım arabaya (en azından teoride) ... kafam tavanda (kelimenin tam anlamı ile) yükseklik ayarı bulunmayan direksiyon kucağımda. Kısacası benim görüntü bu şekilde (temsilidir) Mx nasıl gidiyor? Gaz tepkisi nasıl? Yol hissi var mı? ...inanın aklımda değil. Test bir an önce bitsin, çıkayım şunun içinden havasındayım. ...kaza bela yaşamadan döndüm geldim tüKKan'a ... çocuklar açtı kapıyı, kuZu'dan inicem ... de ... LAN! ...inemiyorum ki? Abi sıkıştım arabanın içine... eklemlerim kitlenmiş resmen, çıkamıyorum dışarı. Dizimi az kıvırsam olacak da ... kıvıramıyorum ki, direksiyon kolonuna takılmış. İtfaiye çağırsalar, hidrolik ayırıcı ile açsalar ve sprial ile kesseler yeridir yani. Millet başladı t*ş*k geçmeye ... - sağ kapıdan girip tavanı açın, yukarıdan çekerek çıkartalım - sana çok yakıştı abi, sen takıl orda vs.vs. Allahtan omuzlarımı oynatabiliyorum, kafayı bir şekilde branda tavan mekanizmasının arasından kurtarıp dışarı çıkarttım, böylece olduğum yerde dönebildim, iki kişi koltuk altlarımdan çekti, ben de kollarımı kullandım ve ta-taaaa ... garip bir PoP! sesi ile (bkn.Şampanya şişesi açmak) bir de baktım ki özgürüm, aracın dışındayım. Eğilip toprağı (daha doğrusu) betonu öpmek içimden geçmedi değil, ama karizma'yı da çizmemek lazım tabi. Hemen atlayıp suratında gizlemeye çalışmadığı gülücük ile soru soran Mazda bölge müdürünü olgunca cevapladım. - Nasıl olmuş araba? Sevdin mi? - Frenlerin dozajlaması üzerinde çalışmak lazım tabi, direksiyon biraz hissiz ... motor da alt devirlerde baygın kalıyor, onun dışında fena değil, total değerlendirmede beş üzerinden iki veririm. (Bkn.İshal olmadım, içimden don değiştirmek geldi)
    1 puan
  7. Bir gün (O zamanlar Borusan'da çalışıyorum) arka bahçedeki benzin pompalarının gölgesinde oturuyor ve teslimatçı arkadaşlar ile geyik çeviriyoruz ... güvenlikçi uğradı. - Patron seni çağırıyor .... hadi be? Cidden mi? Ne gerek vardı ki? ehüe ... eŞŞedü çekip gittim yanına. Patronum Melih Pekol (kulağı çınlasın) On numara adamdır, işi bilir, vardan ve yoktan anlar ama detaycı adamdır ... bir yerde yanlış yaptıysan hayatta affetmez. Melih bey'in odasına giderken aklımdan "acaba ne b*k yedim gene?" diye geçiriyorum ... hayır tahmin etsem savunma kurgulayacağım da aklıma bir şey gelmiyor ki. - Kaan, sen motor kullanmayı biliyorsun değil mi? - Evet efendim, ama motorsiklet ehliyetim yok - sertifikasyonum tamam ama? - evet efendim .... gerçekten de BMW'nin kurslarına katılmış ve sertifika programını tamamlayıp Urkunde almışım. - Polise yüklü miktarda motor veriyoruz, onların kademelerini kurmalarına yardım edip teknisyenlerine eğitim vereceksin. ....haSSS....of yaaa! (tabi bütün bunlar içten içe ve %110 sessiz şekilde yapılıyor) sesli ve resmi tepkim ise "Aye,Aye Boss" şeklinde. Tıpış tıpış yolu tuttuk tabi. Yunusların o zaman ki merkezi Eski Karayolları binası (günümüzün Zorlu Center'i...) arkasındaki alan. BMW'ler sandıklı olarak oraya geliyor, sandıkları açıp makinaları kuruyoruz. Bir kaç tane (sanırım 10-15 kadar K serisi grenajlı) makina var ama esas motorlar R100GS ... 10 kadar motor -kobay- yapılmış, millet sıfırdan motor kullanmayı öğreniyor. Yani her eğitim motoru en az yirmi kere (günde) yıkılıyor. Alanın bir ucuna milleti bandajlamak için istasyon kurulmuş, diğer tarafında da biz motoru topluyoruz. - yıkıldı ... koş, koş ... Betona sıvanan polisi alıp bir uca taşıyorlar, biz motoru kaldırıp diğer uca götürüyoruz ... manzara bu şekilde yani. Kıdemli trafikçi abiler Yunuslara eğitim veriyor, açılan kapı'dan nasıl kaçılır? Şaftlı motora nasıl gaz verilir? Trafikte sıyırma nasıl atılır vs.vs. İlk zamanlar kırılan sinyalleri değiştiriyor ama sonradan vaz geçiyoruz ... o kadar çok stop - sinyal kırılıyor ki ... eğilen gidonu / ön çatalı kibarca (araya üzeri bez sarılı kalas koyup kanırtarak) düzeltmek yeterli. Makinalar boxer olduğu için yıkılsa da milletin bacakları ezilmiyor ... sadece sıcak motor ve egzost yüzünden bolca yanık vakası yaşanıyor ... millet dalga geçiyor ... "Yunus olmak için Bepanten banyosu yapmak şart abi!" .. kimi zaman geç saatlere kadar çalışıyoruz. Bir akşam (saat 23,00-23,30 gibi) çıkıcam, önce tuvalete gideyim dedim. Sivilleri giydim, karşı yakaya geçen ekip beni de müsait bir yere atacak işte. Ana binaya gittim, tuvalete girdim ... sonra da çıktım (doğal olarak) ...yani tuvalette kalmaz ki insan, çıkar değil mi? Bir çıktım ki ... anam! Tuvaletin kapısında nöbetçi amiri başta olmak üzere en az on polis hazırola geçmiş bekliyor. Tırstım tabi ki ... ?!? Noluyo be ?!? - Kaan? - Buyur Amirim? - İçeride başka kimse var mı? - Tuvalette mi? - Evet.. ...ehe... tuvalet tek kişilik be ... içeride nasıl başka biri olabilir ki? Safça cevap veriyorum... - Yooo! Yunuslar ferahlıyor ... ben de onlara salakça bakmayı sürdürüyorum. Biri zahmet edip açıklıyor durumu. Meğer (ismini unuttum) Asayiş Büro Müdürü ani baskınlar yaparmış, o da iri yarı ve hafif kelmiş ... gecenin bir saati koridorda beni gören polis memuru kontrol baskını yiyiyoruz sanıp herkese haber vermiş ... onlar da tuvalet kapısına tören pozisyonunda dizilmiş. Yani klasik bir -yanlış alarm- durumu söz konusuymuş ...anlayacağınız ben hela'da çatır-çatır ...... ellerimi yıkarken arkadaşlar dışarıda hazır kıta! bekliyormuş Güvenli s*ç*ş diye buna denir, öyle değil mi?
    1 puan
  8. Güle güle kullanın. Arabanın gelecekteki sahibi size müteşekkir kalacak.
    1 puan
  9. ihtiyar -Tevfik abiye diyorum Kaan abi sana demiyorum - şu hikayeleri bir gün dinleyeme mi gitsek? dinlemek daha heyecanlı olur... -Kaan Abi şu seiko5 i bi daha anlatsana bea -Yok yok tipitipi anlatsın
    1 puan
  10. Seiko5 candır yaa.. Seiko5 gibisi var mı? eheheheh.. Kaan abim benim.. Seiko5 abim.. abim...
    1 puan
  11. son zamanlarda okuduğum en güzel cümle.... ...bir hatun bu kadar ağır ve içten küfür eder mi? (anatomik açıdan mümkün olmasa da insan ürperiyor yani...) Şimdi sen ne takıyon hocam...replika panerai mi...hahaha....vurma vurma bak vurma dedim...alo alo...polismi......
    1 puan
  12. Biliyorsunuz bir şeyi söylemenin pek çok yolu vardır, kibar olabilir ya da suratınızın ortasına çarpan halk otobüsü zarafeti ile ağzınızdaki baklayı çıkarabilirsiniz. …kimi zaman mühendislikte de böyledir. Analitik kavramlar üzerine inşa edilmiş olsa da mühendislikte de (hele ki işinize öylesi geliyor ise) gerçekleri söylemenin birden fazla yolu vardır. Şimdi gelin bu bilgi ışığında motor gücü konseptine birlikte bakalım. İçten yanmalı motor paracıklarınızı yakar (…kimileri benzin ve/veya dizel ve hatta gaz yaktığını söylese de içten yanmalı motorlar aslında para ile çalışır.) ve bunun karşılığında size güç üretir. Yani finansal işlem size güç olarak geri döner. …olay bu gücü ölçümleme veya daha net konuşmak gerekirse cebinizden akıp giden lahanalar karşılığında ne kadar güç elde ettiğiniz konusunda biter. İçten yanmalı motor hep aynı miktarda güç üretir ve aynı miktarda lahana yakar. Ama bizim ana hareket noktası olarak kabul ettiğimiz o gariban içten yanmalı motorun verdiği güç ne hikmetse ülkeden ülkeye, imalatçıdan imalatçıya değişir. Yanan lahana miktarı aynı ise ve nasıl değerlendirirsek değerlendirelim aslında aynı gariban motordan bahsediyorsak bu nasıl olur? Hadi diyelim oldu … Peki bu etik midir? Ya da yasal mıdır? Yasa denen mereti parası olanların (bkn.bol miktarda lahana) koyduğu gerçeğini gelin bir an için göz ardı edelim. Ama güç birimi ölçümleri arasında ki farklılığın etik olup olmadığını ikincil öğrenim’de dirsek parlatan Mühendislik 101 öğrencisine bile sorsanız size büyük ihtimal ile hem de hiç duraksamadan –evet- diyecektir. Neden? Çünkü ölçüm birimleri arasında aslında fark yoktur … fark onların nasıl hesaplandığında yatar. Yani analitik ve matematiksel açıdan kimse size tabelada sokmaz ama tabelanın nasıl hesaplandığı konusunda … işte orada golü yersiniz. Gelin güç ölçüm birimlerine birlikte bakalım. Ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız (en azından ben anlayacağınızı umuyorum) Şimdi diyelim ki elimizde 1,600cc’lik bir benzinli motor var, öyle pek ahım şahım bir şey de değil. Yılın motoru ödülünü kazanmak bir yana, o ödüle aday bile gösterilmemiş. Ama sonuçta o bir motor ve varlık nedeni paracıklarınızı kinetik enerjiye çevirmek. Ama bu motoru satacaksınız ki lahana yağmuru sizin tarlaya yağsın … demek ki motoru birilerine çakmak zorundasınız. Ama nasıl? Bu motoru bir fransız’a verdiniz diyelim … ve ona dediniz ki “Ben bu motoru senin ülkende satacağım, bana teknik verileri dök, ama mümkünse satış adına da elimi rahatlat.” Fransız’ı yeterince lahana ile desteklediyseniz size bir Qui Monsieur çekecek ve kâğıda kaleme abanıp size en kralından teknik belge ayarlayacaktır. Bu belgede motor gücünüz OBAREYYY çıkacaktır. Neden? Fransız sizin motorunuzu SAE yani Society Of Automobile Engineers norm’u ile ölçmüştür. Yani sizin motoru alıp araca bağlamadan, üzerindeki alternatörü, marş motorunu ve hatta hava filtresini çıkartarak test’e sokmuştur. Yani size verdiği sonuç matematiksel olarak doğrudur ama bu fabrika verisini asla ve asla yol koşullarında alamazsınız. İşin komik tarafı SAE normları en çok Asya ülkelerinde rağbet görür. Çekik gözlüler yaptıkları dandini motorları SAE ile ölçüp “Oiii…bizim engine var ya on yüz bin milyon SAE PS üretiyooo” demeye bayılırlar. (bkn.***tir git bi çay koy bari) Diyelim ki “Allah Belanı Versin Xavier” dediniz ve motorunuzu alıp Manş denizini geçtiniz, (sonuçta motor sizin, kime ne?) orada yani İngiltere’de bir mühendis buldunuz ve ondan aynı şeyi istediniz. Size “Aye My Old Chap!” çekecek ve çok geçmeden karşınıza bambaşka bir rakam ile gelecektir. “Bu ne leyn?!?” dediğiniz zaman karşınıza gene mantıklı bir açıklama çıkacaktır. (bkn.yersen) Manyak İngiliz motorunuzu su pompasını, alternatör ve hatta şanzıman’ı (ve varsa şaft’ı da) bağlamadan gazlamış, ardından da o motoru durdurmak. Yani motorun ürettiği kinetik enerjiyi sıfırlamak için ne kadar karşı güç kullanması gerektiğini hesaplamıştır. (ancak bir İngiliz bu şekilde düşünür… motoru niye durduruyorsun be? Salak mısın sen?) Bu anlamsız, bir o kadar da saçma ölçüm biçimine BHP denir … kimileri bunu British Horse Power olarak açsa da BHP’nin gerçek açılımı Brake Horse Power’dır (ben ise bu anagram’ı British Horse Puke olarak çeviririm.) …diyelim ki delirdiniz. Aldınız motoru koltuğunuzun altına ve okyanusu geçtiniz. Gittiniz kendinize Detroit’li, hala alkolik olmamış veya evine gelen üçüncü parti icra nedeni ile kafayı yememiş bir Amerika’lı mühendis buldunuz. (Bulmazsınız ama diyelim ki buldunuz) Ve diyelim ki bu defa ölçümü o yaptı … sonuç? Gene saçmalık … karşınıza “raw” , “net” , “sertifikalı” gibi terimler çıkacaktır. Çünkü Amerika’lı mühendis güç ölçümünü krank üzerinden yani şanzımansız (bir başka deyim ile brüt) yapmaktadır. Avrupa’da ise bu ölçüm gerçeğe yakın olması adına –aksesuarlı- yapılır. Amerikan HP’si genelde EO (Engine Only) veya sanayi’de dendiği üzere RAW (Çiğ) güç çıktısı verir. Avrupa ise EWA (Engine With All Accesories) yani egzost, alternatör, su pompası, soğutma sistemi vb. ile ölçülür. Bu nedenle bir Amerikan HP’si 736 Watt gelirken Avrupa HP’si 746 – 750 Watt’ı işaret eder, yani Amerikalılar da hafifçe -yaslamaktadır-. (bkn.çüş ya Corç) İşte bu saçmalıklar dizisi nedeni ile Alaman gavurları DIN standart’ını geliştirilmiştir. DIN yani Deutsches Instutude für Normung … kabaca çevirisi ile Alman Ölçümler Enstütüsü kuralları motor gücünü hesaplarken cambazlık yapmanızı engeller. (bkn.höst mein herr) Tabi DIN 70020’ye göre hareket ediyorsanız. …yani yapmanız gereken şey motorunuzu fetbaz Fransızlar, saçmalayan İngilizler ya da kafayı yemiş Amerikalılar yerine DIN’e ölçtürmek ve sonucu PS/DIN ve/veya HP/DIN olarak belgelemektir. Elinizde bir kere DIN ölçümü varsa bunu Fransızlara verir ve onların sonucu SAE’ye, ya da İngilizlerin BHP’ye ve hatta Amerikalıların HP’ye çevirmesine de ses çıkarmazsınız. Ya da bunların alayını ***tir eder ve ben bütün dünya için tek standart’ı kabul ediyorum, yılda 9,000,000+ araç üretiyorum … 140’ı aşkın ülkede araç satıyorum… manyakmıyım? (buna cevap vermeniz gerekmiyor) Her yere göre ayrı standart geliştiremem … isteyen bi zahmet kendi güç çevirisini kendi yapsın diyerek temele … yani buharlı motor imal edildiğinden beri kullanılan o geleneksel KW’ye (Kilowatt) döner ve Ford’un –One Ford- mottosu gereği yaptığı gibi James Watt’ı onurlandırarak NET ölçü birimini kullanırsınız. (bkn.neyse o işte) Artık elinizde tüm dünya’da geçerli bir ölçüm birimi vardır. Kıvırma işini başkalarına havale eder, aradan çıkar ve kurtulursunuz. (bkn.artık sen debelen mirim, ben en fazla oturup seyrederim) Aracınızı Avrupa’da mı satacaksınız? Sorun değil … piyasaya çıkar ve dersiniz ki ben 50Kw’lik bir motor sahibiyim, motorunuzu alan da sizin KW’yi 1,35 ile çarpar ve bir zahmet HP/DIN değerini bulur. Yani bu söylemin başına dönersek bir motorun ne kadar güç ürettiğini söylemenin (hem de bilimsel olarak) pek çok yolu vardır. Yeter ki siz ne türlü söylemek istediğinize karar verin. …işin komik yanı bütün bu saçmalıklar etik kabul edilir. BAH! edit: imla!
    1 puan
This leaderboard is set to Istanbul/GMT+03:00
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgi

Bu siteyi kullanarak, forum Gizlilik Politikasını kabul etmiş olursunuz.