Jump to content
2019 Temmuz ve 2023 Mart arası tüm içerik ve üyelikler silinmiştir. Lütfen yeniden kayıt yapınız ×

Liderlik Tablosu

Popüler İçerikler

14-10-2015 tarihinde, tüm alanlarda en yüksek itibara sahip içerik gösteriliyor

  1. Eğer bunları şaka diye yazmadıysanız bilgi ve algı eksikliği var demektir. Devrim'in tarihçesini buradan okumak mümkün: http://www.devrimarabasi.com/tarihce.html Orada yazılmayan ise projenin baştan itibaren o dönemde ülkeyi gizliden yöneten ABD tarafından -ABD otomobil üreticileri lobisinin yoğun çalışması ile- engellenmiş olmasıdır. Diğer bir deyişle Cemal Paşa daha proje bitmeden üretim yapılmaması kararını mecburen vermişti ve o dönemin medyası kullanılarak algı operasyonu ile aracın başarısız olduğu kanısı uyandırıldı.Türkiye'nin emek ve sermayesinin sömürülüşünün en somut örneklerindendir. İmza'da ise yatırımın bilimsel temelleri eksikti, verimliliği tartışmalı bir bölgeye kurulacaktı, üretim teknolojilerinin bulunmadığı bir yörede yetişmiş kadro ve yan sanayi yokluğunda kolay kolay başarı şansı verilemezdi, kaldı ki yatırımıcının iş dünyasındaki imajı da en hafif söylemi ile pek iyi değildi. Ayrıca İmza da Proton'un prototiplerinden üretilecekti ve yerlilik konusu tartışmalı idi. Konuya dönecek olursak ülkesini seven hiç bir Türk vatandaşı Türkiye'nin yüksek teknoloji alanında kendini geliştirmesine karşı durmaz. Ancak bugün yüksek teknoloji üretimi tek bir devlet-ulusun çabası ile olamayacağı gibi olması da gerekmez. %100 yerli otomobil fikri ile ortaya çıkmak ya halkın eksik olan özgüveninden göz boyayarak faydalanmaya çalışmak ve bunu tahvile/paraya/oya çevirmekten öteye gitmez. Küresel ekonomi oyunculuğu böyle kurnazlıkları kaldırmaz. Sonuç hüsran olur. Sizin benim paramız batar. Şeytanla yemek yiyenin kaşığı uzun olmalıdır. Sermayesi yerli, üretimi belli ölçüde yerli bir Türk markası oluşturulabilir, ama ekonomik fizibilitesi iyi yapılmalı, markanın ülke imajına katkısı da dahil çok yönlü düşünülmeli ve yüksek teknolojili bir niş yakalanarak yenilikçi bir yaklaşım hedeflenmelidir. Hiç birimiz Türk otomobiline karşı değiliz, ama %100 yerli fikrinden yola çıkarak vardığımız noktayı Emre Özpeynirci nasıl özetlemiş bakın: "Bakan Işık’ın dün paylaştığı fotolarda da aracın önden Cadillac arkadan Saab 9-3 olduğu anlaşılıyor. Aracın içi Cadillac BLS’den direksiyon üzerindeki gösterge paneli ise Saab 9-3’ten alınmış. Saab bu araçı ürettikten kısa bir süre sonra iflas etti. GM de hisselerini sattı. BLS modeli de Avrupa’da başarılı olamayınca tarih oldu. Yani görünen o ki, iflas eden bir şirketin modeliyle, tarih olan bir modelin kalıplarını almışız ve yerli oto yapmışız. İşte dün Bakın Işık’ın gösterdiği kamuflajlı araç, Cadillac’ın Avrupa’da başarı elde edemeyen BLS modeliyle Saab 9-3’ün karışımından başkası değil. O yüzden dün sosyal medyada, “Yerli otomobilimiz meğer ‘Milli Cadillac’mış’ yorumları yapıldı." http://www.hurriyet.com.tr/milli-cadillac-30302310 Tabii bu arada eklemek lazım ki ülkemizde hemen hiç bir iktidar, ve özellikle son iktidar, aydın ve yaratıcı nesillerin yetişmesini istemedi, güdülmesi zor olduğundan tabii ki... 12 Eylül'de YÖK ile üniversitelere takılan tasma giderek sıkılarak cılız, yetersiz ve edilgen bir akademik yapı hedeflendi ve hakkını vermek lazım ki başarıldı. Bugün Türkiye'de teknolojinin çağdaş enstrümanları ile oynayacak yetenekte insan sayısı bir elin parmakları kadardır. Ülkede hemen her yönetim kademesinde konuya hakim olmayan, bilgi ve deneyimi yetersiz insanlar "ben yaptım oldu" mantığı ile bilime aykırı bir davranış içerisindeler. Görevlendirmelerde liyakat değil de biat esas alınınca bu doğal bir sonuçtur. Yetişmiş insan gücü olmayan bir ülke küresel oyuncu olamaz. İtilir, kakılır, taşeronluk yaptırılır, önüne ne konulursa ona razı olur. Biraz abartılı olsa da geldiğimiz durum budur. Ben asla ne vatansever ne de dindar olduğumu iddia ederim, ama son yıllarda dindar ve vatansever diye ortaya çıkanlardan ülkeme çok daha yararlı olduğum konusunda hiç kuşkum olmadı. Forumdan kimseyi hedef alarak yazmadım, yanlış anlaşılmasın, sadece çevremdeki kısır ve sonuçsuz hamasi tavırlardan son derece sıkıldım o kadar. Maalesef şu yerli üretim otomobil de bundan nasibini aldı. Bu arada Devrim demişken, ben öyküyü yıllar önce defalarca aracı üreten bir avuç kahramandan biri olan yakın aile dostumuz rahmetli Y.Müh.Faruk Akyol'dan canlı dinleme şansına sahip oldum. Filmi de çevrildi, belgesel duyarlılığında ama müthiş duygusal, izlemeyenlere mutlaka öneririm.:
    9 puan
  2. öncelikle ön camlardaki film'leri söktürmeni öneririm : bunun nedeni seni önden gören bütün polisler çevirecektir ... İlkinde cezayı kesip salacaklar ikincisinde aracını trafikten men edeceklerdir ... Çakma xenonları çıkartmalısın : Bunun nedenide birinci olarak diğer sürücülerin sürüş güvenliğini sarsman ikince olarakta 30000 kelvin yanan bir ampul tesisatı yakarak aracının komple alev almasına neden olabilir ... Ayrıca muayneden geçemezsin , poliste çevirdiğinde aracındaki bütün kusurları arayacağından bundan da ceza yazar ... Egsozt olayınıda söktürmelisin , dünya yıkılıyor egsozt emisyon ayarından, koca şirketler batma raddesine geliyor , bukadar ciddi bir olayı senin keyfin olsun diye çevrende yaşayan diğer canlılar, senin egzost gazını solumak zorunda değil , kaldıki muayneden geçemezsin polis çevirdiğinde de kesin çevirecek ondan da cezayı yersin... yani işin özü sen bu araca rahat rahat gezemezsin zaten , devamlı cezalardan belin bükülür , milletin küfürlerinimi çekeceksin , polis olan yollardan gitmeyeyim diyemi uğraşacaksın , hiç gerek yok başını ağrıtma ... söktür film camı xenonu , egzostları normale çevir kafan rahat sırf görüntü olarak takıl ... Benden önermesi gerisi sana kalmış ...
    3 puan
  3. Burhan hocam çok fena kafayı taktın sen bu işe, al ikinci jant lastik takımını kurtul, kendine eziyet etmeyi bırak, kuş gibi ol, özgür ol, şuan benim kış lastiklerim orjinal 17" titanium jantlarının üzerinde hazır duruyor ya o kadar rahatım ki anlatamam, bu duygu anlatılmaz yaşanır
    2 puan
  4. 2011 yılı verilerine göre Romanya'nın tüm ihracatının %10'unu tek başına karşılayan Dacia, 1966'da kurulduğunda Renault 12'nin altyapı ve dizaynını satın almıştı. Şu anda Avrupa'nın en büyük beşinci otomobil üreticisi. 1950'de İspanya hükümetinin gayretleriyle, iç savaş sonrası ekonomiyi güçlendirmek için beş bankanın ortaklığıyla başlatılan Seat projesi, İtalyan Fiat'tan hem yatırım hem de konsept ve dizayn desteği alarak işe başlamıştı. Seat şu anda dünyanın sekizinci en büyük otomobil üreticisi. 1930ların sonunda kurulan Honda, bir garajda Toyota'ya oring imal eden ve mamulün kalitesizliği nedeniyle sözleşmesi feshedilen bir şirketti. İkinci dünya savaşı rüzgarını ve Toyota'nın dizayn çalışmalarını arkasına alarak bugün dünyanın en büyük motor üreticisi oldu. İkinci dünya savaşı rüzgarını arkasına alan bir diğer firma Volkswagen, o sırada bölgedeki irili ufaklı küçük üreticilerden biri olan Ferdinand Porsche'nin dizayn ve çalışmalarını baz alarak Adolf Hitler'in gayretleriyle kuruldu. Kuruluş aşamasında finansal desteği sağlayacak "bir babayiğit" bulunamadığı ve yeni bir otomobil fabrikası kurmanın oldukça gereksiz ve masraflı olduğu eleştirilerine rağmen üçyüz binin üzerindeki Alman vatandaşından ayda beş mark alınarak finanse edildi. Kendileri şu anda dünyanın en büyük ikinci otomobil üreticisi. Enzo Ferrari 1939'da Alfa Romeo'dan ayrılıp kendi şirketini kurduğunda ürettiği aracı Fiat dizaynı üzerine geliştirmişti. 1920'lerde kurulan BMW, Austin marka bir otomobilden devşirdiği ilk otomobil ile başarılı satış adetlerine ulaşmıştı. --- Otomobil tarihini biraz incelersek Karl Benz ve Henry Ford dışında hiç kimsenin tam olarak bir "mucit" olduğunu söyleyemeyiz. Üretim/endüstri de aynen doğa gibi evrimleşerek gelişiyor. Her girişimci bir şekilde kendisinden önceki adımları izliyor, zaman ve kaynak kaybından kaçınıyor. Yerli otomobil üretimini kıyasıya eleştirmenin, burun bükmenin, aroganlığı farklı kostümlere sokarak ifade etmenin; şu meşhur fıkrada, cehennemde çukurdan çıkmaya çalışan arkadaşlarını paçasından tutup içeri çekmeye çalışan Türklerdeki gibi genlerimize girip yerleşmiş yeteneğimizin sonucu olduğunu düşünüyorum. Irkların, renklerin, toprakların birbirine üstünlüğü olduğunu düşünen bir insan değilim. Ancak bu toprakların insanlarının da tüm insanoğlunun ilerleyişi için neler ortaya koyabileceğini görmek isterim.
    2 puan
  5. Serkan, biz bu yazdığını arka plana atmıyoruz, tam bunu vurguluyoruz, arka plana atıp sıfırdan yapmayı bir marifet gibi göstermeye çalışan siyasiler. Ayrıca kim Türk otomobiline karşı olduğumuzu söyledi ki? Sapla samanı birbirine karıştırmamak lazım, devlet sübvansiyonu ile yürüyecek ve asla kar etmeyecek bir projeye kimse destek vermez, çıkmaz öyle bir "babayiğit" (bu da apayrı bir konudur ya, siyaset erkanı gerçekten babayiğit aradığını söylüyor, ne demekse, finans dilinde nasıl bir karşılığı varsa...!?). Ayağı yere basan uzun soluklu ve iyi tanımlanmış bir çalışmaya ihtiyaç var. Salt fizibilite için bile bu geçerli. "Ya niye bizim arabamız yok" söylemi ancak basit bir çıkış noktası olabilir, hedef değil. Bakanın açıklamasını da okudum, hala konuya açıklık getirmeyip topu Başbakana atıyor. Kendi adıma ben bu alanda yapılacak her türlü "ayağı yere basan" çalışmayı desteklerim. Ama proje öncelikle siyasi rant amacı ile kullanılıyor ise sempatim azalır. Erbakan konusuna gelince. Rahmetli İTÜ mezunu makine mühendisi ve akademisyendi. Almanya'da benim doğduğum yıllarda doktora da yapmıştı. Pancar motorun kurucusudur. Devrim arabaları ile ilişkisi yoktur. 4 Mart 1961 tarihli Bakanlar Kurulu toplantısına katılmış ve otomobil üretimi projesini aktarmıştır. Dövizin kıt olduğu ortamda yabancı markalar yerine yerli üretimin mi daha makul olabileceği üzerinde kafa yoruluyor iken Erbakan, 'araştırma-geliştirme' alanına önem verilmesini, ithalâttan sanayi için fon ayrılmasını, ülkede üretilebilen makinelerin ithalâtının kısıtlanmasını, üniversite-sanayi işbirliğini ve tavsiyelerinin yasalarla takviye edilmesini savunmuş ve kendi otomobilimizi üretme fikrini ortaya atmıştır. Yani fikir babası odur, ancak Devrim gelişmesine benim bildiğim hiç bir somut katkısı olmamıştır. 35 yaşlarındaki halini bilmediğimden resimde de tanıyamadım. Kaynaklar: http://www.zaman.com.tr/yazarlar/taha-kivanc/erbakan-ve-otomobil-maceramiz_1100655.html http://www.devrimarabasi.com/ekip.html Erbakan'ın başarılı ve vizyoner bir mühendis olması iyi bir siyasetçi olmasını gerektirmez. Din ve devlet işlerini birlikte yürütmeyi savunması laik devlet ilkesiyle bağdaşmaz. Ve tabii ki bütün bunlar asla hakaret edilmesini de mazur göstermez. Neyse çok fazla konu dışına kayıyoruz. Son söz: Madalyonun her zaman iki yüzü vardır, birini görürsek tümünü görmüş olmayız. Bu nedenle bu tür bilgi alışverişleri yararlıdır.
    2 puan
  6. Hey gidi günler, herkesin eşit olduğu, yani yoklukta gurbetçi çocukları hariç ( onların spor ayakkabıları bisikletleri v,b. )nerdeyse tüm çocuklar tornet e biner eğlenirdi, kimsenin ne cep teli, ne Psp, ne de evde odasında kullanabileceği bilgisayarı yoktu....
    2 puan
  7. rolls royce konuşalım demiş geçenlerde davet bekliyorlarmış, belki adı geçen ingiliz firması o dur. zamanla olur ama ne zaman nasıl, hepsini zaman gösterir.. hybrid motoru kim üretmişte Türkiye yerli olarak üretecekmiş..elektrikli yi üretme ihtimalimiz, hybridi üretme ihtimalimizden daha yüksek arkadaşların dediği gibi, helikopterde, uçakta vb olduğu gibi.. %50 yerli ile başlarsın 10-15 yılda max % 90 e getirirsin. sonuçta herkes bir şeyleri bosch dan şurdan burdan alıyor, bizde onlardan alacağız..
    2 puan
  8. Yapsınlar güzen dayanıklı bir şey maaliyetli olsun babalar gibi, ötv'si indirimli gelsin rekabet etsin. Devlet erkanlarına, korumalara verilsin. Vw,Ford alacaklarına bunu yapsınlar.
    2 puan
  9. Görsel etkinin güzel olduğunu söylemek mümkün, elbette zevk meselesi. Jantları kırmızı daha çok sevdim. Gerisine gelince, sadece gücü yetmedi diye çevreyi ses ve zararlı madde salınımları ile kirleten, farlarınızla karşınzdakini rahatsız eden ve bir ölçüde trafikte tehlike yaratan, egzozdan duman atmayı normal bulan ve haliyle yönetmelikleri falan dikkate almayan birisi olarak başarılarınızın devamını diliyorum.
    2 puan
  10. Yeni Nokian Weatherproof,Michelin Crossclimate den sonra 3PMSF Sertifikası alan bir diğer 4 Mevsim Lastik,yaz kış lastik değiştirmenin dezavantajlarını(balans,sökme takma,sök tak ücreti,saklama,zaman kaybı,stres,lastiğe janta verilen zarar vs) düşündüğümüzde ki bunları hemen hemen herkes düşünüyor,gelişen teknolojiyle yakın zamanda kar sporları dışında ayrıca kış lastiği kullanımı sona erecektir. Beni esas heyecanlandıran ve şaşırtan ve konuyu açmama sebep olan auto express in test sonuçları,tabi aleyhte test sonuçları mevcut fakat lastiğin 3PMSF sertifikasını içermesi ve kış lastiğinin mucidi olan Nokian tarafından üretilmesi benim açımdan çok pozitif önyargı oluşturan bir durum,lastik hakkında firmanın yazdığı klasik bilgilerden çok bahsettiğim test sonuçlarına dikkatinizi çekmek istiyorum,Nokian bu test sonuçlarını kendine referans gösteriyor ve testte ilginç bir şekilde kış lastiğinde zirve olan Continental ContiWinterContact ts 850 den daha iyi olduğunu iddia ediyor
    1 puan
  11. Hacettepe Üniversitesi'nden de bir haber var. Resmi bir açıklamaya rastlamadım ama bazı haber sitelerine düşmüş. https://www.facebook.com/media/set/?set=a.10152981569920771.1073741838.63250840770&type=3
    1 puan
  12. Dur ben azcık zehirleyim seni , 19" şıklığı, ayağına da 235-40-19 Goodyear F1 Asymmetric2 ohh miss
    1 puan
  13. Yol şarkısı olarak iyi gidiyor Ruhum hala fazla genç...
    1 puan
  14. Türk mühendisler, tasarımcılar, bilim insanları otomotiv sektörü de dahil bir çok alanda birçok şey üretip, ortaya koyuyor zaten. Sırf size söylemiyorum ama konu neden ana ekseninden uzaklaştırılıp "Türkler araba yapamaz" gibi bir eleştiri varmış gibi savunuluyor bunu da anlamakta güçlü çekiyorum.
    1 puan
  15. Lütfen kusura bakmayın, size de benzer bir soru soracağım. Yerli üretimi kim eleştirdi burada? Burada eleştiri şudur; bize prototip diye sunulan araç, eski model bir araçtır. Olay, muhtemelen yukarıdan gelen baskı ile, sayın bakanımızın "biz bu konuda bir şeyler yapıyoruz"u gösterme çabasıdır. Ancak, konu özü itibari ile komiktir, insanları saf yerine koymaktır. Ortada, seri üretime hazır bir proje yoktur, ama sanki varmış havası uyandırılmaktadır. "Şamil" projesinde bile, bu aşamadan çok daha ilerisi gerçekleştirilmiştir.
    1 puan
  16. Aynı gün ben de oradaydım bakım için. Öğleden sonra 2 civarı ayrıldım. Puaça çeşidi azalmış, o nedenle yadırgadım biraz Ben havaalanı tarafından geldiğim için trafik sorun olmuyor..
    1 puan
  17. özetlemişsiniz sanki benim söylemek istediklerim
    1 puan
  18. Sorun, bakanın açıklamasının yetersiz olması değil. Olay kandırmaca ve bu bilinçli yapılıyor. Yakup'un dediği gibi bir ay sonra yeniden sakin kafa ile okumak lazım. Olayın siyasi boyutundan sıyrılabilirsek, hepimiz anlayacağız bu tuhaf komediyi.. Diğer firmalardan yardım almak ayıp değil. Zaten hiç kimse bu işi sıfırdan yapamaz. Marka yerli olsun yeter. Aracın yüzde kaç parçasının yerli olduğunun hiç önemi yok. Sadece kaporta ile başlanır. Motoruydu, elektronik aksamı idi vs bunlar zamanla (ve gerekiyorsa) yerli olur. Yeter ki çark bir dönmeye başlasın. Ama ben ortada henüz o çarkı döndürecek ciddi bir adım göremiyorum..
    1 puan
  19. Şu başlıkta bulabilirsiniz cevabı. Yukarıda da yazılmış zaten. http://www.focusclubtr.com/topic/10606-2015-çakma-çıkma-focus-ön-ızgara-aranıyor-titanium-olanlardan-parlak-düz/
    1 puan
  20. Almanya'da ilkokul, sonra da Istanbul Alman Lisesi. Görsellerden ve puanlardan kabaca sonuç çıkıyor. Soru varsa alabilirim... Michelin T serisi, Nokian H, ayrıca D4 çıktığına göre bir alt model sayılır. Ben ikisinin de fazlası ile yeterli olacağını düşünüyorum. Kuru yolda çok ve hızlı seyahat edecekseniz H serisi olduğu için Nokian'ı tercih ederdim. Fiyat çok önemli dreseniz de http://www.kliksa.com/urun/falken-21560-r16-99h-eurowinter-hs449-kis-lastigi/902583231
    1 puan
  21. UG9 iyidir abi, geçen kışı hatırlarsın o zamanlarda 1 kere ''off'' dedirtmedi bana ki Üniversite Evlerinin yolunu ve mevkisini biliyorsun Merkez'e 1 yağıyorsa bizim buraya 3 yağıyor Biz 3-4 yıldır aynı yerde değiştiriyoruz lastikleri, sanayinin hemen girişte bir petrol varya abi (petrol ofisi miydi total miydi hatırlamıyorum) onun arka tarafında Hankook bayisi var, nispeten diğer yerlere göre daha geniş ve çalışan sayısı çok. Az çok bilgili personeli de var, geçen kış değiştirmeden önce ''abi bunun lastiklerde basınç sensörü var mı,ona göre çıkaralım'' demişlerdi.
    1 puan
  22. semih bununla ilgili kaan abinin açtığı başlık şu şekilde... kaşığı sibobun tam karşısından takarlarsa kırmadan çıkarırlar, bir sorun olmaz. ama yakup'un da dediği gibi zaten alışıklardır artık araçların çok büyük kısmında var bu sensör. http://www.focusclubtr.com/topic/9325-lastik-basınç-sensörü/
    1 puan
  23. bir güncelleme yapılması gerekebilir yazılımda.. Yakup'un da belirttiği gibi Şahsuvaroğluna giderseniz orada işin ehil insanları var, yardımcı olurlar. (Divan Asia otelin hemen komşusu, e5 üzeri)
    1 puan
  24. C-max çok aşırı artmaz diye tahmin ediyorum. En azından focus'a göre daha az fiyatı artacaktır çünkü güncel hali ile zaten çok pahalı.
    1 puan
  25. Hocam illa ki bu tür araçların lastiğini değişmişlerdir Garanti olsun diye kuyruğun ortalarında beklersiniz Bir de şu lastiği görmemezlikten gelmeyin http://www.kliksa.com/urun/nokian-20555-r16-91t-wr-d4-kis-lastigi/902564517 Geçenki alışverişte şansımıza kampanyayı saatlerle kaçırmıştık, şimdi yine tesadüfen kampanyaya dahil olmuşum Focus'un kışlığı 60 lira inmiş olacak 15'i son. http://www.kliksa.com/hediye-ceki
    1 puan
  26. Ooo iyiki acele etmemişiz, Nokian WR D4 çıkmış Punto'ya uygun hemen alıyorum http://www.kliksa.com/urun/nokian-17565-r15-84t-wr-d4-kis-lastigi/902564325
    1 puan
  27. Devrim arabası eleştiren adamlar tarafından yapıldı, yatanlar tarafından bitirildi Olur hocam, elektrik destekli
    1 puan
  28. 1 puan
  29. Devrim arabasının olmama sebebi de siz değerli abi ve kardeşlerim gibi geçmişteki vatanseverlerin eleştirel bakmalarıdır sanırım.devrim arabasıda illa o dönem bir arabaya benziyordu Jet fadıl da imza'yı yapacaktı karoseride hazırdı amma motor ithal diye fatih altaylı yerin dibine batırdı adamı.
    1 puan
  30. Ne kadar garip değil mi, eski model bir arabanın biz yaptık diye sunulması, ve üstelik bunu bu ülkenin bakan'ı tarafından yapılması. Muhtemelen kandırılmıştır.. Hocam, biz yaptık diye sunulan araba, 2007 model eski bir araç. Durum garip ötesi. Kuzey Kore değil ki burası, Kim Jong'un her yaptığını alkışlayalım. Eziklik falan yok. Ford'un İspanyada ürettiği connect'i otosan mühendisleri geliştirdi mesela. Bizim gerekli kadromuz, beyin gücümüz, işcimiz, hatta paramız da var. Ama yapabilmek değil sorun, satabilmek asıl mesele.
    1 puan
  31. Sinekten yağ çıkartıyorlar onunla
    1 puan
  32. Bence far/sis lambasıyla alakalı bir kablo
    1 puan
  33. Şundan yapmayan yoktur sanırım :)
    1 puan
  34. 6 milyon tane kadar arabam olduğunu hatırlıyorum. Çarpıştıra çarpıştıra hepsini perte çıkarmışım Şimdi çocuğuma biriktiriyorum, büyük ihtimalle oda aynısını yapacaktır.
    1 puan
  35. Lego bir çocuğa verilebilecek en güzel hediyedir... çok pahalı şuanda--gerçi zamanında da öyleydi--- ben çok meraklıydım, annemde sağolosun ara sıra kırmaz istediklerimden alırdı. birde her ayın 15'inde küçük bir oyuncak alma hakkım vardı---memur çocuğuyuz maaş zamanından belli--- keşke biraz daha özenli baksaymışım oyuncaklarıma. şimdi çok daha güzel geliyorlar gözüme. benim bir kuzenim var, adamın oyuncakları 0 km gibi duruyor... o kadar özenli bakardı ki onlara... o zaman çok kızardım ona ama şimdi kıskanıyorum valla. ara sıra Adana'ya gittiğimizde çıkarıp bakıyoruz oyuncaklarada süper şeyler var... Kanada doğumlular, o yüzden burada olmayan oyuncaklarıda olurdu, çok efsane parçalar var
    1 puan
  36. 6-7 yaşlarındayken mahallenin berberinin yanında bir oyuncakçı vardı. Ne zaman berbere gidecek olsam babam beni kandırıp '' Bak uslu olursan bundan alacağım sana '' diyerek kandırır,öyle giderdik berbere. Hiçte almadı, hep bir bahane bulurdu. Bir bunu birde BP'nin zamanında verdiği tır vardı,onu çok istemiştim ikisinede sahip olamadım Ancak legoların zamanında gazeteyle verildiği dönemde öyle bir hasılat yapmıştım ki hala 2 kova dolusu malzeme duruyor evde,tüm oyuncak hayatımı onlarla geçirdim sanırım,çeşit çeşit evler,garajlar,yollar,uçaklar,gemiler... oyuncak arabamdan çok garajım vardı Şimdiki fiyatlarına bakıyorumda,dolabımın ücra bir köşesinde bir servet yatıyor sanki
    1 puan
  37. Bir kaç tane daha var çocukluğumdan kalan.. Yeğenlerim halen oynuyorlar..
    1 puan
  38. Böyle bir arabada eflatunumsu boyalı ST spoiler olmaması çok büyük bir talihsizlik olmuş
    1 puan
  39. Ben de bu oyuncagi cok severdim telli direksiyonu vardi
    1 puan
  40. Kesinlikle, alabileceğiniz en iyi kış lastiklerinden biri ve fiyat iyi. 2015 üretimi yazıoyr ayrıca. Lastik tamirinin etkinliği deliğin yeri, çapı, daha önce tamir edilip edilmediği ve yüksek hızlarda kullanılıp kullanılmayacağı ie ilgilidir. Küçük çaplı deliklerde, ilk ve tek tamirse, tabanda ve merkezden çok uzak değilse yama veya fitil, usulüne uygun yapıldıktan sonra eşit etkinliktedir. Ancak delik kalın cisme bağlı ise ve özellikle yüksek hızda kullanılması düşünülüyor ise hem fitil, hem yamanın beraber yapılması önerilir. Yeni nesil fitiller bir ucunda yama kauçuğu da içeriyor. Onlar da kullanılabilir. Balon ise onarılamaz, lastik yanağındaki tel karkasta kopma olduğundan yan duvar esneme yapar, balans bozulur, viraj güvenliği azalır, nadir de olsa kauçuk iyicene incelip parçalanabilir. Hafif balonlar dikkatli şekilde bir süre daha kullanılabilir görünse de değiştirmek akılcı çözümdür.
    1 puan
  41. 2.0 TDCI olduğu aklıma gelseydi, bir tur rica ederdim ama aklıma gelmedi
    1 puan
  42. Hayırlı olsun, burada hem arkadaşlar hem de sponsorumuz fiyatları vermiş bulunmakta. http://www.focusclubtr.com/topic/10606-2015-çakma-çıkma-focus-ön-ızgara-aranıyor-titanium-olanlardan-parlak-düz/
    1 puan
  43. İstanbul ilinin Anadolu! yakasına yeni taşınmışız, yaz günü ... durumu olan Kadıköy'lüler yazlığa falan gitmiş, olmayanlar da o zamanlar faaliyetini sürdüren Moda plajında falan takılıyor. Bıyığı henüz terlememiş Galata P*ç*'yim ama daha semtte kimseyi tanımıyorum, günün standarları ile "takipçi" sayım SIFIR. Galata'dan taşınmak istemiyorum diye arıza çıkarttığım için babam bana "SuS Lan!" hediyesi babında bi bisiklet almış ... kontra pedallı alaman harikası onunla tanıştığımda beş yaşında falan ama dert değil. Maarif mektebinin (bu günkü Kadıköy Anadolu...) karşı sokağındaki tamirci amca zinciri değiştirip jantları akord edince bisikletim çi-çekkk gibi oluyor. Şifa yokuşunun tepesine çıkıp salıyorum kendimi aşağı, yol dümdüz Kurbağalı dere'ye kadar (...ki Kadıköylüler ona B*kl* Dere der...) iniyor, sonra ani bir sol viraj ile salı pazarı istikametine ve yoğurtçu parkına doğru dönüyor. Yani zamanında fren yapamazsan ya park'a dalarsın ya da dereye düşersin ... ama yokuştan aşağı tam gaz inmek çok zevkli be abijim Arkadaş falan da olmadığı için manyak gibi günde 15,817 kere yokuşu tırmanıp Saint Joseph'in kapısının orada tribe giriyor, kafama göre bir geri sayım başlatıp 10 - 9 - 8 s*kt*r et, bas gitsin hesabı salıyorum kendimi aşağı. O zamanlar saçlarım var rüzgar ile ahenkle dans ediyorlar ve ben yokuştan aşağı sapsız balta gibi inerken kahkahalar atıp saçma salak naralar patlatıyorum. Bir gün, iki gün ... bir hafta .... eee? Yokuştan inmek zevkli de mahalle post apokaliptik havada. Bi ben varım etrafta gezen, bir de arada sırada karşılaştığım bakkalın çırağı. Eleman kendini mahalle esnafından saydığı ve de bana -arıza- teşhisi koyduğu için ona laf atsam da hiç cevap bile vermiyor. Kolunda sepeti, sırtında bakkal önlüğü ile kafasına göre takılıyor. Pedalı parmağın ucu ile düzeltip ters basarak bisikletin arkasını kaydırmak (kontra pedal bisiklet öyle fren yapardı) falan zevkli ancak belli ki olayı bir üst boyuta taşımak lazım ... ama nasıl? Cevap belli ... oyun kağıtları. Bizimkiler briç falan oynamayı seviyor, babam da yurt dışından -plastik- oyun kağıtları getirmiş. İki deste dandini bir kutuda ... kutular ise salondaki bardak - kristal dolabının alt çekmecesinde. Bisikletime ses efekti yapmaya karar veriyorum ve plastik oyun kağıtları bunun için biçilmiş kaftan. ... işlem basit aslında. Arka çatala tutuşturulan mandalın ağzına bir plastik oyun kağıdı takılıyor, jant döndükçe teller plastik oyun kağıdının uç kısmına vuruyor ve bisikletten resmen Vespa sesi çıkıyor ... muHAHAHA! Bir deste kağıt ve yeterince mandal ayarlayıp şifa yokuşunu tırmanıyor, kuZu'mu oyun kağıtları ile donatıp hızlı bir geri sayım ile -basıyorum gaza- ... sonuç MUH - TE - ŞEM beee! Tarrrrrrrrrrr diye ilerliyorum ve bana yüz vermeyen bakkalın çırağı -noluyo be?- diye dönüp bakınca ona -NaH- bile çekiyorum. Yokuşun altında vardığımda hemen yukarı dönmeme de gerek yok, düz yolda pedal basmak da çok zevkli ... etrafta kafa sevici bir Tarrrrrrrrrrr ile dolaşıyorum, işte kendimce eğleniyorum. Kötü haber şu ki bir oyun kağıdının genelde 10-15 dakikalık ömrü var ... bu sürenin sonunda kağıt bildiğiniz -hamur- halini alıyor, resmen dağılıyor. Ama sorun yok ki ... bende bir ton oyun kağıdı var ... di mi? 52'lik deste, joker ve destenin içinden çıkan briç+bezik puan tablosu'nun ağzına s*çm*m bütün günümü alıyor. Akşam üzeri eve dönerken mutlu, yorgun ve acaip eğlenmiş haldeyim. Hiç bir şey olmamış gibi hurdaya dönmüş oyun kağıtlarını kutusuna koyuyor ve kutuyu da aldığım yere, kristal dolabının altına özenle yerleştiriyorum. ...no piroblem! Günler sonra birden ve hiç bir ön belirti olmaksızın annemin saldırısına uğruyorum. Arkadaşları ile kağıt oynayacaklarmış ve kutuyu açtıklarında kağıtların halini görmüşler ... annem suçlunun kim olduğunun tabi ki farkında. Olayı kardeşimin üzerine atayım diyicem (...ilerki yıllarda işe yarayacak olsa da o an için bu seçenek yok, çünkü çocuk daha bir yaşında falan) yemiyorlar ... annem terlikle beni kovalarken bahçeye kaçıyorum. - ne yaptın kağıtlara? anlat dövmiycem ... - söz mü? ...tabi ki yalan. Plastik oyun kağıtlarını hangi amaç ile kullandığımı itiraf ediyor ve bi ton dayak yiyiyorum. Akşam mevzu babama intikal ediyor, ceza belli ... Nah Bisiklet! Benim kontra pedal bir yerlere gönderiliyor, ya da veriliyor ... bana da kurbağalı derenin kenarına gidip balıkların sırt üstü yüzdüğü siyah-gri suyu seyretmek kalıyor. ...bildiğiniz mutsuzum yani... O kontra pedal sahip olduğum ilk ve son bisiklet (motorsikletler hariç) benimle çok kalmış olmasa da onu hatırladığımda hala hafifçe gülümsüyorum dersem bilmem inanırmısınız?
    1 puan
This leaderboard is set to Istanbul/GMT+03:00
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgi

Bu siteyi kullanarak, forum Gizlilik Politikasını kabul etmiş olursunuz.