Jump to content
2019 Temmuz ve 2023 Mart arası tüm içerik ve üyelikler silinmiştir. Lütfen yeniden kayıt yapınız ×

Liderlik Tablosu

Popüler İçerikler

21-10-2015 tarihinde, tüm alanlarda en yüksek itibara sahip içerik gösteriliyor

  1. Spor yapmam lazım ... etrafımdaki neredeyse her insan evladı bir şeyler ile uğraşıyor ben ise göbekten pamuk çıkartma seviyesinde takılıp kalmışım. Spor yapıcam ama ne? Masa Tenisi? ...denendi ... sonuç rezalet! Fullsize tenis? cıK ... futbol'dan hiç hazzetmem, peki basketbol ... yok kardeşim, yok. El/Göz koordinasyonum o kadar kötü ki benim için özel -eksi- seviye açmaları gerekiyor. (bkn.çukur) eee? Yelken? Denizi severim, yelken olur mu? ...Olmazmış ... eğitime optimist ile başlamak lazım, ben üzerine çıkınca tekne batma seviyesine geliyor. Paraşüt ile atlasam? ...olmaz ... kilo sınırına yakalanıyorum, beni taşıyacak freefall paraşüt yok ...hatta "Seni T1 malzeme paraşütü ile atarız!" geyiği felan yapılıyor. (bkn.türk hava kurumunda kavga çıkarıp güvenlik tarafınca tartaklanmanın dayanılmaz hafifliği) eee? ne b*k yiyicem ben be? Koşu sıkıcı, zaten 110kg+ adama göre değil, bisiklet desen pişik ve selenin kıçı zedeleme sıkıntısı var ... atıcılık desen, miyobum be! ...curling, buz hokeyi falan o zamanlar moda değil (hoş hala da değil...) amerikan futbolu oynayayım, vücut yapım D-Band (defans/savunma hattı) uygun ama T.C'de Amerikan Futbolu ya da Rugby oynayan yok ki. Nasıl olcek bu iş? Su topunu denedim ... sıkıcı ... kule atlamayı denedim, bir mavi balina kadar zarifim (4,5metrelik ilk platforma kadar su çıkarttım) yani tam bir HaSSSS! durumu... Sonra sporumu buldum, hem de tesadüfen. Klüpte gırgırına bench press basarken gözüme kürek çekme aleti ile debelenen veletler takılıyor. Kıçlarından ter damlıyor ama epey de eğleniyorlar ... gidip biraz seyrediyorum onları. "İş mi bu be? Yerim lan sizi!" diyorum ... "Ye de görelim!" cevabı geliyor ... 2km'lik (yarış standartı) menzile ayarlıyoruz ve başlıyor abanmaya ... zaman tutuluyor, kim bayrağı önce düşürürse (yani 2km'ye ulaşırsa...) o kazanacak. çtoNK! ilk denemede kırıyorum boynunu ... "Bir kere daha ... bu defa 5km" ... "Eyvallah" diyorum ...sonuç gene aynı. Üst üste üç kere yarışıyoruz ( 2 - 5 - 2km) sonuç 3-0 ...ellerim su topluyor, omuzlarım ve baldırlarım adeta yanıyor ama ne gam! Zafer benim. "Gelip takılsana bizimle, hocalar görsün seni..." diyorlar ... neden olmasın? İki - üç gün sonra dereağzına gidip şahsımı gösteriyorum elemanlara ... "Bildiğin hayvan işte, çift kürek becerisi yok (solak) ama dıştan takma motor gibi ... koy tekneye gitsin." yorumu ile Genç-B'ye yedek olarak alınıyorum. Kabiliyet sıfır, çift el sıfır, yakalama idare eder, çekiş oha hayvan, kürek sonu iyi ve öne geliş fena değil ... dayanıklılık mükemmel notu ile doğal olarak sekiz tek'e ön sırada (yani ilk suyu yaran) oturmaya başlıyorum. Kafa çalıştırmam,taktik üretmem falan gerekmiyor, yapmam gereken tek şey küreği sağlamca tutup dümenciyi dinlemek ... tam bana göre yani. Bir yıl kadar sonra Genç-A'ya çıkıyorum ... Fenerbahçe kürek'in gelene - gidene yapıştırdığı günler (hoş hala da öyle ya...) spor yapmak gerçekten iyi geliyor. Resmen kafam boşalıyor ... ders çalışmadığım ve uyumadığım her boş dakikamı antreman yaparak geçiriyorum desem yeridir. Kabataş Erkek'in olanakları gelişkin, klüpten yazı ve lisans götürünce okul yarış günlerinde -çıkış- yapmama izin veriyor (daimi yatılıyım) bunun ötesinde gündüz/gece istediğim zaman salonları ve spor ekipmanını kullanabiliyorum. Hiç bir zaman "Büyükler" kategorisine çıkamayacağımı biliyorum. Lise bitip üni. başladığında okul+kürek'i bir arada götürmem mümkün olmayacak (maddi ve zamansal sorunlardan ötürü) ama bu o gün gelene kadar kürek çekmeme mani değil. 81" yarışları (Sapanca) aynı zamanda benim için bir "Son" devam edersem bir üst kategoriye (Büyük-B) geçmem lazım ama bunun ötesinde üni.var. Burslu olarak Yüksek Denizcilik'te okuyacağım ve onların Kabataş gibi sporcu öğrenciyi destekleme programları falan yok. Anlayacağınız sapanca'ya giderken ruh halim "şu son kupayı'da alalım, onurlu bir şekilde emekli olayım" şeklinde. 77 yılından beri süren FB monopolisi var ... bizim takım kesintisiz olarak her yıl kupa'yı "lüp" ediyor. Yani Sapanca'ya giderken sadece ben değil, bütün takım -gazlı- ...bela biz malzemeyi kayıkhaneye indirirken "Selamınaleyküm!" diyor. Bela'nın ismi GS ... bir önceki yıl Bulgaristan'da gerildiğimiz veled-ül-zina'lar kendi malzemelerini indirip yığıyor. Bulgaristan'da neden kavga çıkmıştı ki? Hatırlamıyorum ... onların da hatırladığını sanmıyorum. Ama GS takımından hazzetmiyoruz ve bu hislerimiz karşılıklı (bkn.onlar da bize boş değil) ismini şu an hatırlamıyorum ama GS'ın üç numarası şaşı bir velet var ... ona özellikle uyuzum. Oğlan bir yandan işini yaparken diğer yandan bize bakıp pish-pish sırıtıyor. Anlayacağınız ayar ve kendi kendine gaz verme modundayım (bkn.saf salaklık) dayanamayıp soruyorum. "Niye sırıtıyorsun muhterem valdesinin ellerinden hürmetle öptüğümün çocuğu?" ...ve kavga çıkıyor. Genel bir kavga çıkar FB vs. GS meydan savaşı başlar diye düşünüyorum ama öyle olmuyor, biz one-o-one takılıyoruz. Herkes etrafımıza toplanıyor, hatta tezahürat yapıyor ama ne kavgaya karışıyorlar, ne de bizi ayırıyorlar. Debeleniyor, birbirimizi yumrukluyor, yuvarlanıyor ... düşüp kalkıyoruz. Kavgamız kayıkhanede başlayıp dışarı çıkıyor, göl kıyısına gidip oradan ilerideki çay bahçesine doğru uzanıyor, sonra otoparkın dış sınırından dolaşıp klüp otobüsünün yanında kavga ediyoruz. Her tarafım ağrıyor, yorgunum ve de artık kavga etmek istemiyorum ... istemiyorum da bu kavga nasıl bitecek? Şaşı oğlan sağlam çıkmazmı? ... eleman yıkılmıyor bir türlü ... ya ben? yüzümün, gözümün şiştiğini hissediyorum ama bnim de yıkılmaya niyetim yok. Kavga ederken bir yandan etrafıma bakınıyorum, sonra gözüm bizim büyükler antrenörüne takılıyor. Herif milletle birlikte dikilmiş bizim kavgayı seyrediyor. Şaşı'yı tutup kalan son güç kırıntısı ile pulluk gibi sürerek bulgar hoca'ya doğru götürüyor ve bir kere daha itiyorum. Antrenör, şaşı velet ve ben tam bir 3some edası ile yığılıyoruz çimenlere. Herif küfredip bizi itip kakıyor, birileri koşturup onu kaldırıyor ve aramıza giriyor (bkn.Allaha şükür) son darbeyi indirmem lazım ama değil kavga etmek, elimi kaldıracak halim kalmamış ... bari tüküreyim! diye geçiriyorum aklımdan ve ağzıma dolan kan/tükürük karışımını gez-göz-arpacık yaparak şaşı'ya sallıyorum. ...ama olmuyor. Onun yerine menzile giren federasyon görevlisinin kasıklarına garip bir desen çizip herifin pantalonunu berbat ediyorum. "Kaldırın, götürün bu serserileri!" diye bağırıyor birileri. Koluma girip benden artanları otobüse taşıyorlar ... otele nasıl gidiyoruz? Odaya nasıl çıktık? ...resmen hatırlamıyorum. O derece dayak yemişim yani. Dediklerine göre bütün gece inlemişim ... sabah kalktığımda her tarafım çürük içinde, kafam neredeyse 2x büyümüş ... ağrımayan ne bir kemiğim var, ne de kasım. Zar-zor eşofman çekip kahvaltıya iniyorum. Aaaa! Şaşı'da orada, meğer aynı otelde kalıyormuşuz. Yanına gidiyorum, arkadaşları ayağa kalkıyor ... Lan! Kavga edecek halim var mı be? Zaten dağılmışım. Eleman kafasını iyice geriye atarak bana bakıyor, gözleri şişmiş ... öyle ki göz göze gelemiyoruz. "Köpek enciğine dönmüşsün!" diyorum, sırıtıp cevap veriyor "Kafan öküz kadar olmuş!" ... eh, haklı valla! Başımı sallayıp bizimkilerin yanına gidiyor ve kahvaltı sırasına giriyorum. Yumuşak şeyler koyuyorum tabağıma, dişlerim ve çenem ağrıyor ... eşşo******su sağlam vurmuş valla, ağzımı zor açıyorum, ne dövmüş beni be! Bisküvi'yi çay'da yumuşatıp ağzıma atarken şaşı ile göz göze geliyoruz. O da kaşıkla ağzına bal sokma derdinde ... birbirimize gülüyoruz ... sonra vaz geçiyorum, gülünce ağzım ağrıyor. ...elemanın eli amma ağırmış yahu! diye geçiriyorum aklımdan.
    7 puan
  2. Evet bugün o gün.. Geleceğe Dönüş film serisinin ikincisinde Marty McFly ve Dr. Emmett L. Brown ile geleceğe gittikleri tarih 21 Ekim 2015. Bugün uçan arabalarımız, howerboard kaykaylarımız, kendi kendine kuruyan ve vücuda göre beden ayarlayan kıyafetlerimiz yok.. Ama bilimkurgu filmleri esasında bir hayali değil, gerçekleşen veya gerçekleşmesi çok muhtemel gelişmeleri gösteriyor bence.. Çok yakında bunları da görebiliriz.. Bunlar iyi ki yok Filmdeki 2015 model Mustang ile şimdiki Mustang.. Cok şükür Allah'ıma
    6 puan
  3. Elektrikli Motor + Hybrid sanayinin geleceği, o konuda beyan edilen fikirlere katılıyorum. Ama unutulmaması gereken sadece ekonominin değil, aynı zamanda teknolojinin de -global- hale geldiği. İşte size bir örnek ... Ford Avrupa'nın geliştirdiği Ranger platformu üzerine Ford-Otosan'ın geliştirdiği 3,2lt'lik TDCI motor konuyor ve zor arazi koşullarında kullanılmak üzere (madencilik, ormancılık vs.) bir araç tasarlanıyor. Ürünün adı -Everest- ... http://www.yenimodelarabalar.com/2015-ford-everest-1303.html Bu araç Türkiye'ye gelmeyecek, hatta Avrupa'da satılmayacak ... Avustralya düzlüklerinde, Endonezya teneke madenlerinde, Afrika savanalarında çalışmak üzere tasarlandı. Ama bu aracın kalibrasyonu, uyumluluk akordları, testleri vs. gene Türkiye'de yapılıyor. Bu hafta başı Otosan ArGe'ye gittiğimde Everest'in hem sağdan, hem de soldan direksiyonlu modellerini mıncıklama şansını yakaladım ... araçlar -dalmaçyalı- mod'da + ArGe'de olduğundan resim falan çekemedim ama sonuçta Yeni Zellanda'da satılacak yeni HD 4x4'ün Türklere emanet edilmesi bana en hafif tabiri ile gurur verdi. Teknolojinin globalleşmesi, ülkemizin innovasyon kapasitesinin arttırılması bu yüzden önemli ... yatırım yapacaksak 10 yaşındaki prototiplere değil, yarının teknolojisine para harcayalım ... sonuçta Saab'e ödenen para aslında hepimize ait, hazineden çıkan her sent'i bizler (vergi ödeyenler) veriyoruz. Paramız çarçur edilmemeli...
    5 puan
  4. Neden bu yerli? takıntısı?? ...Yerli otomobil markası olması şart mı? Fizibil değil ki ... ama amaç yerlileşme ise bu gün başta Transit olmak üzere pek çok araçta ve marka'da kullanılan "Puma" kod'lu motor Türkiye'de tasarlandı, prototipi yapıldı, testlerden geçirildi ve patent altına alındı. Bu motor o kadar iyiydi ki Ford sadece kendi eski TDCI motoru (Kod Adı : Panther) yerine Puma'yı seçmek ile yetinmedi ... PSA, Volvo, Jaguar, Land Rover ve Mazda'ya da Puma motoru satmaya başladı. Söz konusu motorun fikri mülkiyetleri hala Ford - Otosan'a ait ve bu 5 silindirli güç kaynağı 2.2 ile 3.2 lt arasında geniş bir yelpazede imal ediliyor. Başka örnekler de var ... mesela ... bu gün Valencia'da imal edilen YeniConnect'in tüm tasarım ve patentleri de Türkiye'ye ait. Cebinden parayı harcayıp onbinlerce adam/saat harcayan Ford-Otosan yapılan/satılan her araçtan "diş kirasını" alıyor. Yani İspanyol Connect'i imal ediyor, gemiye koyup Amerika'ya yolluyor ... araç Baltimore'da taxi veya San Fransisco'da pizza dağıtım aracı olarak tescil edilse de Ford-Otosan o satıştan fikri mülkiyet payını alıyor. Dornier'in geliştirip vaz geçtiği eğitim uçağının blue printlerini almak ya da Saab'ın yarım bıraktığı projeye milyonlarca Euro akıtmak değil bu ... sıfırdan teknolojiyi geliştirmekten bahsediyorum. Marifet bu ... gerisi propoganda.
    5 puan
  5. Unutacak bir şey yok . Tüm arabalarda depo kapağı sürücünün olmadığı tarafa yapılır ki sürücü istasyona yanaştığında pompa tarafından değil açık taraftan insin, kapıyı pompaya çarpmasın. Fakat dandik japonların ürettiği dandik arabalar esasen soldan akan Japonya trafiği için sağdan direksiyonlu tasarlandığından depoları soldadır ve bize ters gelir. Avrupaya yolladıkları modellerde direksiyonu değiştirir ama depoyu değiştirmezler... Oysa avrupa ve amerika gibi medeni dünyada tasarlanan arabalarda depo bize uygun yerdedir (Allahtan ingilizlerin markası kalmadı artık) Alın size japon tenekesi almamak için bir neden daha
    5 puan
  6. Sapla samanı birbirine karıştırıyoruz. Konunun vurgulanan iki boyutu var: Yerli marka otomobil üretmeli miyiz tartışması Yerli otomobil üretiyoruz diye ortaya atılan siyasilerin bizleri aptal ve cahil yerine koymak ve seçim yatırımı yapmak istedikleri ayan beyan ortaya çıkan mesnetsiz beyanları. Bence bu ikisi birbirine karıştırılmamalı. ilki enine boyuna tartışılabilir, ama ikincisinde başta kamuoyuna yönelik bir aldatmaca olduğu açık. Nitekim detaylar ve aracın yerlilik durumu giderek basına yansıdığı için baştan beri yaptığım ve taraftar bulan eleştirinin de haksız olmadığı ortaya çıktı. Her ne kadar bakan sonradan ayrıntıya girerek beyanlarını gerekçelendirmeye çalıştı ise de yapılan bence sadece ve sadece seçim yatırımı. Son haberleri Cenk bir önceki mesajda paylaşmış. Evet oy toplayacağız diye milletin parasının çarçur edilmesi gerçekten yazıktır, Kaan Yağızer'in nasıl iyi yönde harcanabileceğini detaylı örneklemelerle göstererek yazdığı üzere. İlk konuya dönersek yerli marka üretimi olmalı mı? Bu iş kahve veya forum sohbeti kıvamında "yaaa biz niye bir yerli bir araba üretmiyoruz, cihanı titreten ülkeyiz" sorusuna konu olamaz. Global üretim ölçeğinde güçlü-zayıf yanlarını, fırsatları-tehditleri incelersin ve bir fizibilite çalışması yaparsın. Mükemmel bir otomotiv yan sanayimiz var, kalifiye yetişmiş elemanlar var, bolca ekonomik iş gücü var, yatırım yapılabilecek geniş araziler var, göreceli büyük bir pazar var, bunlar verimli üretim için yeterli şartlar mıdır, üretimimiz dünya ölçeğinde hangi ürünlerle rekabete girecek, bu rekabete dayanabilecek mi, öne çıkmamızı kolaylaştıracak bir niş var mı, projeyi destekleyecek finansman var mı gibi soruların cevapları bulunur ve iş dünyasını koordine edecek bir çalışma yapılır. Zaten kârlılık varsa hiç babayiğit falan aramaya gerek kalmaz, herkes atlar işe. Belli ki sağlam bir proje yok ki, para batırmaya hazır bir babayiğit aranıyor. Sonuç olarak Türkiye'ye maddi manevi kazanç sağlayacak her proje destek görecektir ama kurnazlıkla bezenmiş hamaset zemininde filizlenen bir çalışma ne destek görür ne de başarılı olur. @Kaan Yagizer paylaştığın güzel örnekler için teşekkürler, şu karanlık ortamda biraz yüzüm aydınlandı.
    4 puan
  7. Yerli otomobil yapacağım diye kasacağına git İsveç'i işgal et, daha ucuza gelir.Hem de Volvo ile Saab yerlinin dibine vurur. Nedir yani?
    4 puan
  8. Haklısınız Mert Bey, ben de erken diye düşünüyorum. Gerçekten o sıfır lastiklerle şu havada gelirken içim gitmedi değil. Bana kalsa 15 Kasım'dan sonra taktırırdım. Ama daha sonra bu kadar geniş zaman bulamayabilirim diye (araştırma, bulma, satın alma, taktırma, git gel, yok lastik kalmadı...) mecbur kaldım diyebilirim. Şu zamanda bile istediğim lastiği alabilmek için 4 gün beklemek zorunda kaldım. Ama bundan sonra sadece değiştirme olacağı için 15 Kasım'dan sonra gidip değiştiririm diye düşünüyorum. İnşallah niyetim var hala 18" Janta. Bu arada Doğan Bey, dediğiniz gibi yapıp uyarıyı kapattım. Teşekkür ederim.
    3 puan
  9. Bujiler için biçilen ömür servis planlarına göre 45.000 km ya da 3 yıl. Eskiden 30.000 km ve iki yıl idi. Yeni aralık bence buji değişimi için uygun. Daha uzun gider mi? Gidebilir, ancak bujinin işlevini yeterli yapıp yapmadığını gözle kontrol edemezsiniz. Ya da daha doğru ifade ile düzgün görünen buji düzgün çalışıyor denilemez, ateşleme verimliliği görsel olarak değerlendirilemez. Erimeden çok önce değişim gerektirir. Defalarca yazdım, garantinin ikamesi için yetkili servis bakımı şart değil diye. Orijinal parçalar ile doğru işler yapıldığı sürece garanti yükümlülüğü devam eder. Ancak bunu kabul etmekte kolaylık gösterilemeyebilir ayrı mesele. Servis sattığı yedek parçadan da kar etmek istiyor olabilir, bunu da anlayışla karşılarım. Ben devamlı müşterileri olmak istediğimi, bilgi ve deneyimlerine güvendiğimi, ancak bazı parçaların bedelinin piyasanın çok üzerinde olmasını kabul edemeyeceğimi, bu ısrarlarında devam ederlerse potansiyel iyi bir müşteriyi kaybedeceklerini ifade eder ve onları ikna etmeye çalışırım, Gene kabul etmiyorlarsa kendileri bilir. Tabii işinin ehli bir özel servis olduğunu varsayarak öneriyorum bunları. Özelde de yapılırsa mutlaka yapılan işlerin ayrıntılı dökümü, tarih ve katedilmiş yol bilgisini içeren bir fatura alınmalı. Parçaların tümümün parça kodlarını da içeren ayrıntılı faturası saklanmalı. Zaten Otosan yedek parça konusunda inceleme yaparak olur veriyor ve işini ciddiye alan yedek parça satıcıları ürün gamlarına mutlaka onaylı parçaları da alıyorlar, değil mi @ER-OL Otomotiv?
    3 puan
  10. Sene 1991... Yer Paris.... Babam askere gidince bizde annemle birlikte dayımı ziyarete gelmiştik. Ailenin ilk torunu - yeğeni olunca bir dediğim iki edilmezdi. Gözüm neye değse alırdı dayım Kulağımdaki Sony'nin ilk walkmanlerinden. Çok sağlam bi kasetçalar... Orjinal kulaklığı haricinde Oğluma saklayabildiğim tek oyuncağım Solumdaki araba o dönem çocukları için hayallerin ötesinde bir araba. Uzaktan kumandalı sağa sola ileri geri, ışık aç kapa gibi inanılmaz! fonksiyonları vardı Türkiye'ye döndükten sonra bir gün TV'nin fişini takmak için üzerine çıkıp prize uzandım ve hazin son araba ağırlığıma dayanamadı. Resimde görünmeyen yaklaşık iki bavul dolusu oyuncağım vardı. Çocukluğum biraz fazla burjuvaydı Yinede sokak oyunlarından da yeterince nasibimizi aldık şükür
    3 puan
  11. Kumar hayatım bununla başladı
    2 puan
  12. Şöyle bir şey paylaşmıştım bununla ilgili
    2 puan
  13. k&n işi tamam, turbonun ıslığı arttı, azıcıkta motor homurtusu gelseydi fena olmazdı yani motorun, gaza tepkisi biraz daha arttı ve daha çabuk devirleniyor...
    2 puan
  14. Hocam o durum farklı bence. Yürüyen mangalların sahipleri yada şirketleri araçların çevreci olduğunu iddia etmiyor. Ama VW gibi bir markanın çevreye her şeyden çok değer verdiğinden bahseden bir firmanın yaptığı düzenbazlık bu. Bu çevre olayından daha çok kandırılmayla ilgili geri çağırma ve ya satıştan çekme. Ayrıca ülkemizdeki çoğu aracın egzoz muaynesinden geçemeyeceği kesin. Bu yetkiyi almış firmalar sadece parayı alıp testsiz pulu verebiliyor.
    2 puan
  15. jetta ve caddy satıştan çekilmesi başka bir durum ama şehirlerimizde,yürüyen mangal gibi otobüs ve kamyonları hiç bir devlet yetkilisi görmüyor.ve bizler de bu yürüyen mangalların egsozunu soluyoruz.
    2 puan
  16. @Alperen G. var mı gelen giden? geç kaldı kereta, HGS falan mı yoktu acaba
    1 puan
  17. Amin inş. herkes kurtulsun. Aman nazar değmesin..
    1 puan
  18. Süper. İnş herkesin sorunu çözülür bu güncellemeyle
    1 puan
  19. Bu 2. kavrama. Değiştikten sonra yapıyodu ama guncelleme sonrası masallahı var.... Aman NAZAR değmesin...
    1 puan
  20. Benzinli auris'lere bakabilirsin. Nissan note ülkemi de değerini bulamamış fiyatları çok uygun. Subaru impreza veya mitsubishi Lancer'de f/p olarak iyi. Benim favorim mazda 3. Malum sitede baldiza araba bakan biri olarak. Micra Yaris arasına sıkmıştım [emoji20]
    1 puan
  21. Bugünleri hiç söylememişti halbuki [emoji23][emoji23][emoji23]
    1 puan
  22. Bende de 750 devir cizgisinin cok az üzerinde rolantide
    1 puan
  23. cidden düşük.. gerçi ibre 0 ın az altında, stop edince...bu yüzden ibre 800 gibi dururken test menü de 900 devir yazıyordu sanırım.. ısınmış motorda, tüketim 0.6 lt bende, çok ideal koşullarda 0.5 e düşüyor.. @Doğan Kurban
    1 puan
  24. Cumartesi gidince baktırıyım bi abi
    1 puan
  25. Normalde araçların rolanti devri 800'dür, seninki düşük sanırım.
    1 puan
  26. Sizin tasarrfunuz tabiki ancak henüz erken değil mi lastikleri takmak için? Hayırlı olsun bu arada, iyi bir lastik seçimi yapmışsınız... Eğer maddi durum el verirse bu jant lastik setini koruyun, 18 yada 19 jant yazlık set yapabilirsiniz... güzel günlerde kullanın
    1 puan
  27. güzel proje iyi günlerde kullanmanız dileğiyle özellikle navigasyonun speedometerda görüntülenmesi çok iyi bişi hud tarzı bi tablet düşünüyorum bende kendi aracıma
    1 puan
  28. 35 bile çok benim gözümde.32 candır. Aracın ikaz vermesini engellemek için lastiklerin tamamının basıncından eminseniz araç menüsünden lastik basınç ayarını yeniden kaydetmenin lazım.İkaz kesilir.
    1 puan
  29. 18" Janta mı geçsem, şu mu olsa bu mu olsa derken, orijinal ebatta 215 / 60 / R16 Goodyear Ultragrip Performance Gen-1 kışlık lastiklerimizi taktırdık. Bu lastiklerle Ankara'nın kaymak gibi yollarında ortalama 80 km/h hızla yaklaşık 20 km yol yaptım. İlk izlenimlerim oldukça olumlu. Özelikle Bridgestone yazlıklardan sonra yumuşak battaniye gibi geldi lastikler. Yeni olmasının da etkisiyle çok sessiz ve konforlu. Motorun sesini ve titreşimini daha çok hissetmeye başladım yol gürültüsü azalınca. 35 psi hava basıldı lastiklere ve araç bilgisayarı "düşük lastik basıncı" uyarısı veriyor. İki ayrı petrol istasyonunda durup ben de tekrar 35 psi bastım. Uyarı vermeye devam ediyor. 37 veya 38 mi basmam gerekir acaba, ne dersiniz? Etiketi bu şekilde:
    1 puan
  30. Bir de fotoğrafları boyun fıtığı olalım diye mi yan koydunuz?
    1 puan
  31. Bu zaten çok uzun zamandır hepimiz tarafından yaygın olarak bilinen bir şey hatta en son geçen 2014te konuşmuştuk O yüzden buluşunuza değer vermemiş gibi görünüyor olabiliriz. Ben biraz espri katayım japonlara salça olma fırsatını kaçırmayayıım dedim ama gene yüzüme gözüme bulaştırdım herhalde
    1 puan
  32. Bende bir telefon numarası olacaktı, bulup özel mesaj ile paylaşırım. O arkadaşlar "hissinizin" volümünü arttırır ... merak etmeyin.
    1 puan
  33. onu ilk ingilizler tasarladığından geleneksel olarak o tarafta tabii ki söylediklerim her araba için olacak diye bir şey yok, geneli böyle. İstisnalar olabilir tabii ki
    1 puan
  34. Yakıt göstergesinin üzerindeki ok işareti depo kapağının ne tarafta olduğunu gösteriyor. Yeni öğrendim. Benim gibi sürekli depo kapağının ne tarafta olduğunu unutanlar için çok işe yarar.
    1 puan
  35. Ben mazda 3 test ettim. 1.2 golf sahibi iken. Tabii şehir içi şartlarda atmosferik araba bana çok ağırkanlı ve modern zamanlar için kabul edilemez geldi. Yoksa alabilirdim genel olarak çoookkkk beğendim. Sonra eski mazdacıyız diye (Kaanlar mazda bayiisiyken mazda 2 almıştık) istanbul parkta mazda 3 tütsülemeye çağırdılar. yedik içtik eğlendik mazda 3 ile pistte 2 tur attık. Tabii atmosferik araba pist şartlarında üst devirlerde o kadar ağır hissettirmedi hatta bayağı bayağı keyifli geldi. Bence kompaktların en iyilerinden biri ama ahh işte o motor yok mu ?. 1.0-1.6 arası turbo bir şey koysalar almıştım. Jazz şehiriçinde iyiydi ama enayilikleri yok değildi. 16 jant o arabaya çok fazla kaçıyor konfor sıfır, arabada izolasyon yapmayı zaten unutmuşlar, cab forward tasarım + jazzın avantajlarını sağlayan öne yerleştirilmiş depo nedeniyle ağırlık dağılımı biraz bozuk ve kolayca önden kayan bir arabaydı. İç tasarım malzeme zaten baştan faul. Bu yeni kasada tipinin sevimliliği de gitmiş kaslı maslı bir şey yapmaya çalışmışlar. Araba travesti gibi olmuş. GE6 jazz ın görünümü benim hoşuma giderdi, bu sadece yotuyor. Bakışlarımı kaçırmak istiyorum. Yine de cumartesi gidip görecek hatta mümkünse test edeceğim o ayrı..
    1 puan
  36. Sosyal mesajimi da veririm diyosun..
    1 puan
  37. Burjuvanın safından zarar gelmez Ne geliyorsa sinsi açgözlü kapitalist sermaye sahipleri yüzünden geliyor başımıza
    1 puan
  38. araba 29.000 de, 3. bakım 45.000 de değişmesi lazım..3. bakıma getirdim.. servise bakan elemana kalsa 2. bakımda değişecekti geçen sene, dedim araç 17 bin de, hem 3 bakımda bir değil mi diyorum yok iki bakım diyorlar.. 10 tl lik buji ile 40 tl lik buji bir olur mu . .1 sene daha idare edebilirdi ama.. hiç aşınma vb yoktu bujilerde.. belki 50-60 bin bile gidebilir.. o km deki bir motordan söküp bakmak lazım.. 40-50 arası değiştirmekte fayda var
    1 puan
  39. Hocam bujiler kaç km de iken değişti? Zaten artık poleni hava filtresini er-ol otodan alıyorum. Filtrelerde aşırı fiyat farkı yok özellikle hava filtresinde, ancak yağ çok fark ettiriyor. Bakalım servis inat ederse orjinal parçaları getirtip dışarıda yaptırırım bakımı.
    1 puan
  40. Ben son bakımda yağı kendim götürdüm. Burda EROL Otodan almıştım. Sıkıntısız koydular. Faturaya yağı kullanıcı getirdi diye not düşüldü. Yağın faturasınıda iliştirip bunuda saklayın hiçbişey olmaz dediler...
    1 puan
  41. Eğer bunları şaka diye yazmadıysanız bilgi ve algı eksikliği var demektir. Devrim'in tarihçesini buradan okumak mümkün: http://www.devrimarabasi.com/tarihce.html Orada yazılmayan ise projenin baştan itibaren o dönemde ülkeyi gizliden yöneten ABD tarafından -ABD otomobil üreticileri lobisinin yoğun çalışması ile- engellenmiş olmasıdır. Diğer bir deyişle Cemal Paşa daha proje bitmeden üretim yapılmaması kararını mecburen vermişti ve o dönemin medyası kullanılarak algı operasyonu ile aracın başarısız olduğu kanısı uyandırıldı.Türkiye'nin emek ve sermayesinin sömürülüşünün en somut örneklerindendir. İmza'da ise yatırımın bilimsel temelleri eksikti, verimliliği tartışmalı bir bölgeye kurulacaktı, üretim teknolojilerinin bulunmadığı bir yörede yetişmiş kadro ve yan sanayi yokluğunda kolay kolay başarı şansı verilemezdi, kaldı ki yatırımıcının iş dünyasındaki imajı da en hafif söylemi ile pek iyi değildi. Ayrıca İmza da Proton'un prototiplerinden üretilecekti ve yerlilik konusu tartışmalı idi. Konuya dönecek olursak ülkesini seven hiç bir Türk vatandaşı Türkiye'nin yüksek teknoloji alanında kendini geliştirmesine karşı durmaz. Ancak bugün yüksek teknoloji üretimi tek bir devlet-ulusun çabası ile olamayacağı gibi olması da gerekmez. %100 yerli otomobil fikri ile ortaya çıkmak ya halkın eksik olan özgüveninden göz boyayarak faydalanmaya çalışmak ve bunu tahvile/paraya/oya çevirmekten öteye gitmez. Küresel ekonomi oyunculuğu böyle kurnazlıkları kaldırmaz. Sonuç hüsran olur. Sizin benim paramız batar. Şeytanla yemek yiyenin kaşığı uzun olmalıdır. Sermayesi yerli, üretimi belli ölçüde yerli bir Türk markası oluşturulabilir, ama ekonomik fizibilitesi iyi yapılmalı, markanın ülke imajına katkısı da dahil çok yönlü düşünülmeli ve yüksek teknolojili bir niş yakalanarak yenilikçi bir yaklaşım hedeflenmelidir. Hiç birimiz Türk otomobiline karşı değiliz, ama %100 yerli fikrinden yola çıkarak vardığımız noktayı Emre Özpeynirci nasıl özetlemiş bakın: "Bakan Işık’ın dün paylaştığı fotolarda da aracın önden Cadillac arkadan Saab 9-3 olduğu anlaşılıyor. Aracın içi Cadillac BLS’den direksiyon üzerindeki gösterge paneli ise Saab 9-3’ten alınmış. Saab bu araçı ürettikten kısa bir süre sonra iflas etti. GM de hisselerini sattı. BLS modeli de Avrupa’da başarılı olamayınca tarih oldu. Yani görünen o ki, iflas eden bir şirketin modeliyle, tarih olan bir modelin kalıplarını almışız ve yerli oto yapmışız. İşte dün Bakın Işık’ın gösterdiği kamuflajlı araç, Cadillac’ın Avrupa’da başarı elde edemeyen BLS modeliyle Saab 9-3’ün karışımından başkası değil. O yüzden dün sosyal medyada, “Yerli otomobilimiz meğer ‘Milli Cadillac’mış’ yorumları yapıldı." http://www.hurriyet.com.tr/milli-cadillac-30302310 Tabii bu arada eklemek lazım ki ülkemizde hemen hiç bir iktidar, ve özellikle son iktidar, aydın ve yaratıcı nesillerin yetişmesini istemedi, güdülmesi zor olduğundan tabii ki... 12 Eylül'de YÖK ile üniversitelere takılan tasma giderek sıkılarak cılız, yetersiz ve edilgen bir akademik yapı hedeflendi ve hakkını vermek lazım ki başarıldı. Bugün Türkiye'de teknolojinin çağdaş enstrümanları ile oynayacak yetenekte insan sayısı bir elin parmakları kadardır. Ülkede hemen her yönetim kademesinde konuya hakim olmayan, bilgi ve deneyimi yetersiz insanlar "ben yaptım oldu" mantığı ile bilime aykırı bir davranış içerisindeler. Görevlendirmelerde liyakat değil de biat esas alınınca bu doğal bir sonuçtur. Yetişmiş insan gücü olmayan bir ülke küresel oyuncu olamaz. İtilir, kakılır, taşeronluk yaptırılır, önüne ne konulursa ona razı olur. Biraz abartılı olsa da geldiğimiz durum budur. Ben asla ne vatansever ne de dindar olduğumu iddia ederim, ama son yıllarda dindar ve vatansever diye ortaya çıkanlardan ülkeme çok daha yararlı olduğum konusunda hiç kuşkum olmadı. Forumdan kimseyi hedef alarak yazmadım, yanlış anlaşılmasın, sadece çevremdeki kısır ve sonuçsuz hamasi tavırlardan son derece sıkıldım o kadar. Maalesef şu yerli üretim otomobil de bundan nasibini aldı. Bu arada Devrim demişken, ben öyküyü yıllar önce defalarca aracı üreten bir avuç kahramandan biri olan yakın aile dostumuz rahmetli Y.Müh.Faruk Akyol'dan canlı dinleme şansına sahip oldum. Filmi de çevrildi, belgesel duyarlılığında ama müthiş duygusal, izlemeyenlere mutlaka öneririm.:
    1 puan
  42. rakiplerimizin çoğu 100 yılı devirmiş firmalar. onlarda ilk başlarda iyi değillerdi. zamanla iyi oluruz inşallah. bu ülkenin evlatlarına düşen görev kötülemeden, yerden yere vurmadan daha iyi araçlar üretmek için desteklememizdir. kendi malımıza sahip çıkmamak bu ülkeyi yabancı markalara mahkum edenlerin ekmeğine yağ sürmektir.
    1 puan
  43. Arabamın fotolarını atmıştım en kısa zamanda yenilerini atarım 50. Yıl paket aynızamanda perfonmans paket siyah araba siyah jant
    1 puan
  44. Kaliper rengi değişimi kolay. Grafit esaslı (yanmaz) boya uygulanabilir veya daha sağlamı toz boya atılabilir. Ama ben olsam onların üzerine Cover atardım ... çok kaliteli kaliper kaplamaları var ve güzel de görünüyorlar. Mesela bu http://www.cjponyparts.com/mgp/c/8_1001_93/?gclid=CJqn9rHZsMgCFUnlwgodFtwFjQ kredi kartı ile sipariş edip adrese teslim ettirebilirsiniz. Egzost sistemi konusuna gelince ... ses almak güzel ama bunun sonucu araç emisyon sınırlamalarının dışına çıkıyor, en azından benim bildiğim yöntemlerin hepsinde araç muayene'de (egzost pulu öncesi yapılan test) patlıyor. Bilmediğim ve çevreyi kirletmeyen + yakıt tüketimini arttırmayan bir veya bir kaç yöntem tabi ki olabilir. Şerit güzel fikir ... 3M'in çok kaliteli malzemeleri var. Eli hassas - işini seven birisi bulunursa şerit işine ben de ...nasıl desem? Boş değilim ...muhabbet konusuna gelince. Çayım, Kahvem var ... muhabbetim orta karar, beklerim.
    1 puan
  45. Bence sonradan takma olayında böyle koltuğa takmalılar daha mantıklı durmakta.
    1 puan
  46. Ahh Ah dünki sıkıntımdan sonra ders oldu haklısınız ama... artık bir dahaki bakıma ... yinede teşekkür ederim..
    1 puan
  47. Bundan sonra lütfen; önceden araştırma yapınız. Örnek:
    1 puan
  48. Focus 3 lerde aracınız tamamen stop etmiş durumdayken silecekleriniz manuel oynamaya izin verir ve yumuşakça aşağı ve yukarı oynatılabilir..Ancak aracınız çalışırken silecekleri kaldırıp silecek kollarını aşağı yukarı çevirmenize izin vermez... Focus 3 lerde araç elektrik donanımı park halindeyken en fazla 15 dakika açık kalır,sonra kendiliğinden kapatılır..Siz hala radyo dinleyeceğim diyorsanız 1 saattlik periyodlarda çalıştırırsınız sonra yeniden kapanır... Focus 3 lerde yan dikiz aynaları direksiyonu çevirdiğiniz tarafa 5 derecelik açıda açılır,kör nokta engellemesi için.... Focus 3 lerde bagaj kapağı kendiliğinden açılır... Klimanız digital olmasa bile tam otomatiktir,yani içerdeki ısıya göre şiddeti artar veya azalır... Herhangi bir nedenle kapı açma düğmesine basarsanız ama kapılardan birini hiç açmazssanız 40 saniye sonra kapılar otomatikman kilitlenir...
    1 puan
This leaderboard is set to Istanbul/GMT+03:00
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgi

Bu siteyi kullanarak, forum Gizlilik Politikasını kabul etmiş olursunuz.