Jump to content
2019 Temmuz ve 2023 Mart arası tüm içerik ve üyelikler silinmiştir. Lütfen yeniden kayıt yapınız ×

Liderlik Tablosu

Popüler İçerikler

23-10-2015 tarihinde, tüm alanlarda en yüksek itibara sahip içerik gösteriliyor

  1. 1) Aston Martin: Aston Martin buna anahtar demiyor . "Duygusal Kontrol Ünitesi " diyor. Safir Kristalden yapılma ve kaybederseniz yenisi için binlerce dolar ödemelisiniz. James Bondun markasına da bu yakışırdı. 2) BMW 7 serisi: Modern zamanların açık ara en cool anahtarı. 2.2 " dokunmatik ekrana sahip hem kendi kendine park gibi özellikler için uzaktan kumanda hem de araç hakkında bazı bilgiler veren (mesela kalan yakıtla gidilebilecek yol miktarı) bir bilgi ekranı olarak çalışıyor. 3) Koenigsegg Resimdeki Koenigsegg logolu kalkana benzeyen şey anahtar . arka tarafında küçücük plastik bir düğme var alarmı kontrol ediyor. Koenigsegg sahibinin en abartısız şeyi bu anahtar olsa gerek. 4) Nissan 300ZX 300ZX zamanının en cool arabalarında biri idi , titanium anahtarı da öyle. Araba üretimden kalktıktan kısa bir süre sonra bu anahtar da üretimden kalktı. Fakat günümüzde en çok aranan araba anahtarı ve çakması ebayde 50 dolara bulunabiliyor. 5) Pagani Paganiyi sevdiğiniz duyduk o yüzden size paganinizin içinde ufak bir pagani daha veriyoruz. Sadece bir minyatür değil aynı zamanda USB flash drive. Ayrıca Huayranın jantlarının yapıldığı alüminyumdan yapılma.. 6) Porsche sadece güzel değil aynı zamanda cool..Küçük bir spor araba heykeli gibi . Porsche anahtarın tasarımından gurur duyuyor ve eğer aracınız cabrio ise bu anahtar tavanı da açmaya yarıyor. Ayrıca hafızadaki koltuk pozisyonunu da bu anahtarla seçebiliyorsunuz. 7) Tesla Tesla model S de diğer şık arabalar gibi otomobile benzeyen bir anahtarla geliyor. Teslanınki parlak ve görünen düğmesi yok İçinde gizli bir gerçek anahtar da yok.. AUTOGUIDE.COM sitesinden afırmadır http://www.autoguide.com/auto-news/2015/10/the-coolest-car-keys-we-ve-ever-seen.html
    12 puan
  2. ...geçmiş zaman. Borusan Oto'da çalışıyorum. Bir gün odamda oturmuş kaliteli zaman geçirirken (bkn.tatak çıkarmak) telefonum çaldı. - Ne var? (kibar şekilde telefona cevap vermek) - Gel ... gel ... bunu görmen lazım. BMW'nin bir kısmı -Individual- kapsamında (Individual : Standartlar dışında aracı kafana göre imal ettirmek) Pre-Order (yani Sipariş Et - Bekle) geliyor. Yanlız individual sipariş verirken acaip - über dikkat etmek lazım, yanlış yaparsan kötü kaçıyor ... arka parka gidiyorum ve beni çağıran teslimat ekibi ile buluşuyorum. Hepsi bir 5"kasanın başında toplanmış. - Arabaya bak be! ...bakıyorum ... obareyyy Nasıl anlatılır ki? Araç opak kırmızı, içi de kırmızı ama ... yani tavan döşemesi kırmızı, ön göğüs kırmızı deri, 8 yöne ayarlı ısıtmalı-soğutmalı-dana derisi koltuklar kırmızı, velür taban halısı kırmızı .. ulan göstergelerinin içi bile kırmızı be. Arabaya fil sokmuşsun, sonra da fili uçaksavar ile vurmuşsun ... hayvan arabanın içinde patlamış sanki ... - Eee? Nasıl oluyor bu ya? - Yanlış sipariş - Aha ... s****k - Pish s****k valla Çok geçmeden Gen.Müdürümüze kadar ulaşıyor haber. Müşerref hanım önce arızaya geçiyor, sonra da talimat veriyor. - Bunu hemen satın, kim satarsa ona bonus vericem. ...bilin bakalım arabayı kim satıyor? O sıralar Aksaray esnafı Rus Bavul Ticaretin fena para kaldırıyor. Benim eleman da işe bavul ile başlamış ama çıtayı yukarı çıkarmış. Sermaye eksiği olan rus turistleri kendi pavyonunda çalıştırıyor. Eleman geliyor, bunun mekanda ...işte bir-iki ay çalışıyor, kazandığı para ile alış-veriş yapıyor ve rusya'ya geri dönüyor. Yani kazancını ikiye, üçe katlıyor. Tabi bu işte esas kazanç benim müşterinin ... sonuçta pavyon onun, sermayenin alış-veriş yaptığı dükkan da onun. Abi parayı bulmuş, harcayacak yer arıyor. Ben bunu yakalar ve bırakırmıyım? Aldım elemanı, götürdüm oto-park'a ... kırmızı 5" o kadar iğrenç ki showroom'a koymamışız. Görenin midesi bulanıyor, derinlik algısı bozuluyor. Gösterdim arabayı, ekipman falan on numara aslında ... milimetrik jantlar, über koltuklar, all leather kaplama, Bosé müzik sistemi ... yok oğlu yok yani. Eleman derin bir nefes alıp demez mi... - Aşık oldum lan buna, hem de özel imalat ... dünyada eşi yok ... di mi? Aklımdan "kim alır bu kadar iğrencini? Tabi ki eşi yok!" düşüncesi geçse de ... - Plaka bile takman lazım değil, öyle kupon .. öyle tek bu araba. ...diyorum (bkn.yalan değil ki) Hemen orada, arabanın başında hızlıca bir pazarlık yapıyoruz. İçeri dönüp kimlik kopyasını falan alıyorum, satış fişini düzenleyip imzalatıyorum ve günlük çek alıp hesabı kapatıyorum. Azıcık indirim yapmış, neredeyse arabayı liste fiyatına vermişim. - Ne zaman geleyim? Hızlı bir hesap yapıyorum kafamda - C.tesi gel, teslim edeyim. Eleman gidiyor, ben de satış fişini Müşerref hanıma gösterip havamı attıktan sonra muhasebeye geçiyorum. İşlemleri ilerliyor, plaka çıkıyor, araç PDI'dan geçiyor, temizleniyor ve teslimat bölümüne alınıyor. Her şey yolunda ... Cumartesi bizim eleman geliyor ... üzerine ...nasıl anlatsam? Parlak yeşil / kırmızı ve plastikten bir eşofman giymiş ... ayağında ise sivri burunlu kösele ayakkabılar. Yanında bir hatun ... o da aynı renk ve malzemeden eşofman giymiş, hatunun ayağında (eşofmanın altında) öküz gibi topuklu ayakkabılar, saç - baş yapılı, ağır makyaj falan. Bunlara bakarken gözlerim kamaştı, nefesim kesildi desem bana inanın. - Hazırmıyız? Hazırız tabi ... hatta alın gidin arabayı ... hem de bir an önce. Hep beraber geçtik teslimata, açtım arabayı ... elemanı şoför koltuğuna davet ettim, hatunu da yan koltuğuna oturttum. Ben de başladım açık camdan kontrolleri anlatmaya, elemanın koltuğunu ayarlamaya ... koltuk hafızası ile falan uğraşmaya. Kadın tam o sırada demez mi ... - Ya XYZ bu araba ne kadar b***nmış, kıpkırmızı lan. (kıkırdar) basurlu g*t gibi ... Eleman hiç bir ön hazırlık yapmadan sağ yumruğunu hatuna geçirmez mi ... güm - güm ... iki kere ses geldi hatundan. İlk ses bizim eleman ona yumruk atınca, ikinci güm ise kafasını kapalı kapı camına çakınca. Dondum kaldım tabi ... ne desem ki? ne yapsam? - Yani bir kere hafızaya aldığımda koltuk ayarını değiştirmiş olsam da aynı şekle geri dönüyor di mi? Hatunun burnu kanıyor ufaktan, ağlıyor da ... eleman hiç bir şey olmamış havasında ama benim araba anlatacak halim kalmamış ki... çağırdım teslimatçıları, gidip indirdim hatunu, teslimat bölümündeki kadınlar tuvaletine götürdüm. Kan ve göz yaşı ile karışık akan rimeller felan (ya da ismi neyse) kadıncağızın yüzü post-modern sanat eseri gibi olmuş. Bekledim kapıda, bir süre sonra makyajını silmiş, burnuna da tuvalet kağıdı tıkmış olarak çıktı dışarı. Bizim oğlanlar teslimatı bitirmiş imzaları alıyor olduğundan sessizce beklemek dışında bir işim yok ... yani bir köşeye geçip oturabilirim. Öyle de yaptım ... yaptım ama elemana kızgınım. Yani kadın dövmek olacak iş değil, bunu benim önümde yapmak bana fazlası ile ters, şiddet eylemini Borusan'da yapmak ise iki defa ters. Anlayacağınız epey bir gerginim. Eleman para vermeye kalkınca o kafa ile engelledim tabi. - Aracınızı iyi günlerde kullanın ama bu tür hareketleri hoş karşılamıyoruz ... bahşiş de almıyoruz. - Beğenmediniz mi? (biliyorum parayı kastetmiyor...) - Hayır, beğenmedim ... hem de hiç beğenmedim. (o zamanlar daha müşteri memnuniyeti keşfedilmemiş) Aramızda kavga çıktı, çıkacak ... hatun araya girmez mi... - Aman boş ver XYZ, uyma elin itine ...hadi gidelim "İt" ?!?!?!? ....bunlar çektirip gitsin diye kapıları açtık, eleman ve kan kırmızısı 5" çektirdi gitti. Ben hala bana "it" denmiş olmasının şoku içinde cık-cıklayarak odama döndüm ... masamda bir not. "Aferin" ...notun altında da Malta Adası ile ilgili broşürler. Müşerref hanım sözünü tutmuş, bir haftalık Malta seyahati (iki kişilik) hediye etmiş. Moralim anında düzeldi tabi ... otomotiv hayatım boyunca yaptığım en kötü teslimatı unutmayacak olsam da yalan yok ... kocaman bir sırıtış suratımın ortasına park etti.
    11 puan
  3. Benim de katkım olsun: Jaeger LeCoultre saat, iri ve gösterişli, ayrıca pahalı da, 12.000 £'a satılıyor. Ama cama bastığınızda Aston Martin DB9 veya DBS'nin kapısını açıyor. Bugatti Veyron yüksek hız anahtarı: Super Sport modeli bu anahtar olmadan sadece 350 km/h hız yapabiliyor, ama bu anahtarı sürücü koltuğunun arkasındaki yuvaya taktığınızda araç alçalıyor, arka kanat açısı değişiyor ve difüzor kapanıyor. Sonuç: 430 km/h son hız (yani neredeyse Istanbul - Ankara 1 saat) En güzeli de bu, üniversal anahtar, açmayacağı araba yok gibi, ayrıca tornavida olarak da kullanılabiliyor Kaynak: http://www.topgear.com/car-news/list/these-are-ten-coolest-car-keys
    11 puan
  4. Hayırlısı ile teslim aldık. Titanyum, Tekno paket ve navigasyon.
    8 puan
  5. Bizde de güzel anahtarlıklar var yahu ... mesela ...
    6 puan
  6. Ve sonunda dolapların montesi bitti. Çocuklarla beraber düzenledik. Emeği geçen herkese çok teşekkür ederim.
    6 puan
  7. Enerji talebindeki artışın ve Türkiye'nin enerjide dışa bağımlılığı ile ilgili güzellemeler 30 senedir yapılıyor zaten. Ama ortaya koyduğumuz çözümler gerçekten içler acısı. Neresinden tutsanız elinizde kalan enerji sektöründeki vizyonsuzluk haliyle otomotiv sektörüne de sirayet etmiş zaten. Ben Türkiye koşullarında otomobiller, elektrikli olmuş ya da fosil yakıtla çalışmış çok bir şey farkedeceğini düşünmüyorum. Zira biz elektriği de ithalat yoluyla alınan fosil yakıtlardan elde ediyoruz. Yani 1 birim enerjilik ithal petrol kullanmamanın karşılığı olan elektriği zaten 1 birim enerjilik elektrik ithal doğalgaz/kömür üretimiyle karşılayacaksınız. Maliyetler konusunda nüanslar olmakla beraber özetle fosil yakıt kullanıyoruz ve dışa bağımlıyız. Bu koşullarda benim arabamda emisyon yok demek en basit tabiriyle vicdani bir mastürbasyon olabilir. Biz 15 sene boyunca akıl almaz bir biçimde doğal gaza yaptık. Doğal gazı olmayan ülkeyi doğal gaz çevrim santralleriyle donattık. Şimdi de HES yapacağız diye orman katliamı yapıyoruz. Ondan sonra utanmadan "benim arabam 0 emisyon" mu diyeceğiz? İlla yatırım ve Ar-Ge yapmak istiyorsan git temiz enerjiye yatır paranı, insan gücünü.
    4 puan
  8. Bir de şunu anlamıyorum açıkcası.İddialı olacak ama gerçekten şoför olan kişi zaten arkasından gelenin dibine yanaşmasına selektör yapmasına fırsat vermeden yolda ilerlemeli.Yahu zaten önün boşsa git en sağdan mis gibi.gerektiğinde yap sollamadı geri gir şeridine.Rampa çıkarken çok denk geliyor.Geç sağa be adam illa vites mi küçültelim bırak rahatça çıkalım rampayı.Sadece saygı olsa bence yeter artar.
    3 puan
  9. ...evet, tabi ki. Sonuçta bununla ilgili TSB var. Tekrar gibi olacak ama işlem sırası şu şekilde icra ediliyor. - Şikayet varsa ... Servis "Öğretme" yani yazılım yüklemesi yapıyor, gerekirse -temizlik- icra edip aracı teslim ediyor ... sıkıntı tekrar ederse veya giderilmemiş ise kavrama takımı sipariş ediliyor + değiştiriliyor. Arada yazılım upgrade'si geldiğinde ECU'ya güncelleme ekleniyor ve bu işlemlerin tümü bedelsiz şekilde yapılıyor. (daha doğrusu biz ücreti Fört'tan alıyoruz,bir anlamda adisyon onlara çıkıyor) ...yani gerilmeye, huzursuzluk duyumsamanıza gerek yok. Ruhsatı sizin adınıza olsa da o hala bizim bebeğimiz ... getirin bakarız.
    3 puan
  10. ...bak aklıma geldi. BMW'den bir -teslimat- anısı yazayım. (Bkn.Blog)
    3 puan
  11. Anket'e "Hayır" cevabı verdim ... sistem cevabımı kaydetmedi ... hay Allah benim belamı versin dedim ve Kondom seçeneğini işaretledim ... anında "Oyunuz Kaydedilmiştir" notu belirdi ... muHAHAHA ... forum robotu bana notumu bol keseden vermiş. Bu arada Kurdela ne yahu? Anahtarlık, çikolata ya da ne bileyim kaputun üzerine yayılıp resim çektirmeyi anlarım da kurdela ne iş abicim? Bilinçaltının tavan yapıp dile geldiği anları mı yaşıyorsunuz? Neyin kafası bu yahu (Bkn.Torbacınızın telefonunu verin biz de aynı frekansa çıkalım)
    3 puan
  12. Arkadaşlar bugün akümü değiştirdim.Aracın üstündeki akü 2008 fabrika çıkış aküsüymüş.Tam 7 yıl gitti. Çetaş ford servisinde 215 tl ye 70 amper ford otosan akü taktırdım.Resmen arabaya can geldi.Eski akü 60 amperdi. Malum kış geldi sizinde başınıza gelirse bilginiz olsun istedim.
    3 puan
  13. Spor yapmam lazım ... etrafımdaki neredeyse her insan evladı bir şeyler ile uğraşıyor ben ise göbekten pamuk çıkartma seviyesinde takılıp kalmışım. Spor yapıcam ama ne? Masa Tenisi? ...denendi ... sonuç rezalet! Fullsize tenis? cıK ... futbol'dan hiç hazzetmem, peki basketbol ... yok kardeşim, yok. El/Göz koordinasyonum o kadar kötü ki benim için özel -eksi- seviye açmaları gerekiyor. (bkn.çukur) eee? Yelken? Denizi severim, yelken olur mu? ...Olmazmış ... eğitime optimist ile başlamak lazım, ben üzerine çıkınca tekne batma seviyesine geliyor. Paraşüt ile atlasam? ...olmaz ... kilo sınırına yakalanıyorum, beni taşıyacak freefall paraşüt yok ...hatta "Seni T1 malzeme paraşütü ile atarız!" geyiği felan yapılıyor. (bkn.türk hava kurumunda kavga çıkarıp güvenlik tarafınca tartaklanmanın dayanılmaz hafifliği) eee? ne b*k yiyicem ben be? Koşu sıkıcı, zaten 110kg+ adama göre değil, bisiklet desen pişik ve selenin kıçı zedeleme sıkıntısı var ... atıcılık desen, miyobum be! ...curling, buz hokeyi falan o zamanlar moda değil (hoş hala da değil...) amerikan futbolu oynayayım, vücut yapım D-Band (defans/savunma hattı) uygun ama T.C'de Amerikan Futbolu ya da Rugby oynayan yok ki. Nasıl olcek bu iş? Su topunu denedim ... sıkıcı ... kule atlamayı denedim, bir mavi balina kadar zarifim (4,5metrelik ilk platforma kadar su çıkarttım) yani tam bir HaSSSS! durumu... Sonra sporumu buldum, hem de tesadüfen. Klüpte gırgırına bench press basarken gözüme kürek çekme aleti ile debelenen veletler takılıyor. Kıçlarından ter damlıyor ama epey de eğleniyorlar ... gidip biraz seyrediyorum onları. "İş mi bu be? Yerim lan sizi!" diyorum ... "Ye de görelim!" cevabı geliyor ... 2km'lik (yarış standartı) menzile ayarlıyoruz ve başlıyor abanmaya ... zaman tutuluyor, kim bayrağı önce düşürürse (yani 2km'ye ulaşırsa...) o kazanacak. çtoNK! ilk denemede kırıyorum boynunu ... "Bir kere daha ... bu defa 5km" ... "Eyvallah" diyorum ...sonuç gene aynı. Üst üste üç kere yarışıyoruz ( 2 - 5 - 2km) sonuç 3-0 ...ellerim su topluyor, omuzlarım ve baldırlarım adeta yanıyor ama ne gam! Zafer benim. "Gelip takılsana bizimle, hocalar görsün seni..." diyorlar ... neden olmasın? İki - üç gün sonra dereağzına gidip şahsımı gösteriyorum elemanlara ... "Bildiğin hayvan işte, çift kürek becerisi yok (solak) ama dıştan takma motor gibi ... koy tekneye gitsin." yorumu ile Genç-B'ye yedek olarak alınıyorum. Kabiliyet sıfır, çift el sıfır, yakalama idare eder, çekiş oha hayvan, kürek sonu iyi ve öne geliş fena değil ... dayanıklılık mükemmel notu ile doğal olarak sekiz tek'e ön sırada (yani ilk suyu yaran) oturmaya başlıyorum. Kafa çalıştırmam,taktik üretmem falan gerekmiyor, yapmam gereken tek şey küreği sağlamca tutup dümenciyi dinlemek ... tam bana göre yani. Bir yıl kadar sonra Genç-A'ya çıkıyorum ... Fenerbahçe kürek'in gelene - gidene yapıştırdığı günler (hoş hala da öyle ya...) spor yapmak gerçekten iyi geliyor. Resmen kafam boşalıyor ... ders çalışmadığım ve uyumadığım her boş dakikamı antreman yaparak geçiriyorum desem yeridir. Kabataş Erkek'in olanakları gelişkin, klüpten yazı ve lisans götürünce okul yarış günlerinde -çıkış- yapmama izin veriyor (daimi yatılıyım) bunun ötesinde gündüz/gece istediğim zaman salonları ve spor ekipmanını kullanabiliyorum. Hiç bir zaman "Büyükler" kategorisine çıkamayacağımı biliyorum. Lise bitip üni. başladığında okul+kürek'i bir arada götürmem mümkün olmayacak (maddi ve zamansal sorunlardan ötürü) ama bu o gün gelene kadar kürek çekmeme mani değil. 81" yarışları (Sapanca) aynı zamanda benim için bir "Son" devam edersem bir üst kategoriye (Büyük-B) geçmem lazım ama bunun ötesinde üni.var. Burslu olarak Yüksek Denizcilik'te okuyacağım ve onların Kabataş gibi sporcu öğrenciyi destekleme programları falan yok. Anlayacağınız sapanca'ya giderken ruh halim "şu son kupayı'da alalım, onurlu bir şekilde emekli olayım" şeklinde. 77 yılından beri süren FB monopolisi var ... bizim takım kesintisiz olarak her yıl kupa'yı "lüp" ediyor. Yani Sapanca'ya giderken sadece ben değil, bütün takım -gazlı- ...bela biz malzemeyi kayıkhaneye indirirken "Selamınaleyküm!" diyor. Bela'nın ismi GS ... bir önceki yıl Bulgaristan'da gerildiğimiz veled-ül-zina'lar kendi malzemelerini indirip yığıyor. Bulgaristan'da neden kavga çıkmıştı ki? Hatırlamıyorum ... onların da hatırladığını sanmıyorum. Ama GS takımından hazzetmiyoruz ve bu hislerimiz karşılıklı (bkn.onlar da bize boş değil) ismini şu an hatırlamıyorum ama GS'ın üç numarası şaşı bir velet var ... ona özellikle uyuzum. Oğlan bir yandan işini yaparken diğer yandan bize bakıp pish-pish sırıtıyor. Anlayacağınız ayar ve kendi kendine gaz verme modundayım (bkn.saf salaklık) dayanamayıp soruyorum. "Niye sırıtıyorsun muhterem valdesinin ellerinden hürmetle öptüğümün çocuğu?" ...ve kavga çıkıyor. Genel bir kavga çıkar FB vs. GS meydan savaşı başlar diye düşünüyorum ama öyle olmuyor, biz one-o-one takılıyoruz. Herkes etrafımıza toplanıyor, hatta tezahürat yapıyor ama ne kavgaya karışıyorlar, ne de bizi ayırıyorlar. Debeleniyor, birbirimizi yumrukluyor, yuvarlanıyor ... düşüp kalkıyoruz. Kavgamız kayıkhanede başlayıp dışarı çıkıyor, göl kıyısına gidip oradan ilerideki çay bahçesine doğru uzanıyor, sonra otoparkın dış sınırından dolaşıp klüp otobüsünün yanında kavga ediyoruz. Her tarafım ağrıyor, yorgunum ve de artık kavga etmek istemiyorum ... istemiyorum da bu kavga nasıl bitecek? Şaşı oğlan sağlam çıkmazmı? ... eleman yıkılmıyor bir türlü ... ya ben? yüzümün, gözümün şiştiğini hissediyorum ama bnim de yıkılmaya niyetim yok. Kavga ederken bir yandan etrafıma bakınıyorum, sonra gözüm bizim büyükler antrenörüne takılıyor. Herif milletle birlikte dikilmiş bizim kavgayı seyrediyor. Şaşı'yı tutup kalan son güç kırıntısı ile pulluk gibi sürerek bulgar hoca'ya doğru götürüyor ve bir kere daha itiyorum. Antrenör, şaşı velet ve ben tam bir 3some edası ile yığılıyoruz çimenlere. Herif küfredip bizi itip kakıyor, birileri koşturup onu kaldırıyor ve aramıza giriyor (bkn.Allaha şükür) son darbeyi indirmem lazım ama değil kavga etmek, elimi kaldıracak halim kalmamış ... bari tüküreyim! diye geçiriyorum aklımdan ve ağzıma dolan kan/tükürük karışımını gez-göz-arpacık yaparak şaşı'ya sallıyorum. ...ama olmuyor. Onun yerine menzile giren federasyon görevlisinin kasıklarına garip bir desen çizip herifin pantalonunu berbat ediyorum. "Kaldırın, götürün bu serserileri!" diye bağırıyor birileri. Koluma girip benden artanları otobüse taşıyorlar ... otele nasıl gidiyoruz? Odaya nasıl çıktık? ...resmen hatırlamıyorum. O derece dayak yemişim yani. Dediklerine göre bütün gece inlemişim ... sabah kalktığımda her tarafım çürük içinde, kafam neredeyse 2x büyümüş ... ağrımayan ne bir kemiğim var, ne de kasım. Zar-zor eşofman çekip kahvaltıya iniyorum. Aaaa! Şaşı'da orada, meğer aynı otelde kalıyormuşuz. Yanına gidiyorum, arkadaşları ayağa kalkıyor ... Lan! Kavga edecek halim var mı be? Zaten dağılmışım. Eleman kafasını iyice geriye atarak bana bakıyor, gözleri şişmiş ... öyle ki göz göze gelemiyoruz. "Köpek enciğine dönmüşsün!" diyorum, sırıtıp cevap veriyor "Kafan öküz kadar olmuş!" ... eh, haklı valla! Başımı sallayıp bizimkilerin yanına gidiyor ve kahvaltı sırasına giriyorum. Yumuşak şeyler koyuyorum tabağıma, dişlerim ve çenem ağrıyor ... eşşo******su sağlam vurmuş valla, ağzımı zor açıyorum, ne dövmüş beni be! Bisküvi'yi çay'da yumuşatıp ağzıma atarken şaşı ile göz göze geliyoruz. O da kaşıkla ağzına bal sokma derdinde ... birbirimize gülüyoruz ... sonra vaz geçiyorum, gülünce ağzım ağrıyor. ...elemanın eli amma ağırmış yahu! diye geçiriyorum aklımdan.
    2 puan
  14. Ecoboost motor diye konu açacam.Kapıda süründürecem seni içeri almayacam.Hadi buyur.Sende git lpg ci şahincilerle konu aç pis atmosferikçi seni
    2 puan
  15. Abi yörü yörü ev sahibi çok ters hemen kovuyo.
    2 puan
  16. Yaw ciddi ciddi konuyu okuyordum sesli güldüm :))
    2 puan
  17. Bak çok doğru konuya değinmişsin Doğan'cım, iyi şöfor asla kendine selektör yaptırmaz, kendini sıkıştırmaz, arkadan gelenin durumunu göre yada önde gidenin durumuna göre hızlanır yada yavaşlar, işini kendisi görür.
    2 puan
  18. Selektör ve korna kullanma huyum yok ancak bu konuda kendimi şanslı hissediyorum, Mondeo geniş gövdesi ve yine büyük gündüz ledlerinin avantajı ile yolu kendine açmasını çok iyi beceriyor, dikiz aynasında görmemeniz imkansız gibi, sollama prestiji çok yüksek. Genel olarak gündüz ledli araçların hepsinde bu avantaj daha fazla diye düşünüyorum arkadan yaklaşırken daha iyi fark ediliyorsunuz. Birazcık iddaalı bir cümle olmuş ama aklıma nedense 1.0 Ekobüs @@Doğan ve Atmosferik @Mert geldi.
    2 puan
  19. This is what he is talking about az hava yapayim, cok hosuma gitti...
    2 puan
  20. Ne güzel olmuş, Allah kardeşlerime zihin açıklıkları ihsan eylesin... ne mutlu onlara ki iyi de bir öğretmenleri / abileri var ... vatanıma - milletime hayırlı evlatlar olmalarını dilerim. (bkn.Eline sağlık be hocam)
    2 puan
  21. Sarı mı alsak acaba?Bu renk de güzel olmuş
    2 puan
  22. Test sürüşüne katılmamıştım ama Yakup'un test sürüşü videosu etkili oldu. Aradığım donanıma artı xenon far yoktu, sipariş üzerine getiriyorlar. Onada zamlı fiyat uygulanıyordu. Teşekkür ederim.
    2 puan
  23. vay be... test sürüşü çok etkilemiş sizi ---yanlış hatırlamıyorum değil mi? buluşmada kullanmıştınız sanki--- hayırlı olsun çok iyi seçim... bir de xenon olsaymış tam olacakmış ama olsun, şanzımanı yeter
    2 puan
  24. Sorun kollektif zeka ve algı eksikliğidir. Yanımda giden arabanın hızı belli, benim ve önümde giden arabanın hızı belli, çok kısa bir değerlendirme ile şeridin boşaltılıp boşaltılamayacağı anlaşılır. Şerit değiştirip boşaltma imkanı yokken arkana yanaşıp selektör yapanlar içgüdüleriyle davranan akıl, zeka, saygı ve öngörü özürlü ilkel yaşam formlarıdır. Bu gibi durumlarda artık olabildiğince hızlı yol verip onlara sonsuz ilkelliklerde mutlu bir yolculuk diliyorum.
    1 puan
  25. @Bekir abi bizden, kim kaldı eski PS'cilerden @Doğan Bey, hadi görmeyeyim bir daha buralarda... Siz "bisiklet, motorsuz taşıt vs vs" başlıkları altında faaliyetlerinize devam ediniz...
    1 puan
  26. hadi abi hadi... bak konu powershift, çok ciddi... git sen tirtir titreyen kazulet arabanla başka konulara
    1 puan
  27. Abi el frenini gene mi unuttun yaaaaa
    1 puan
  28. Ne gerek var ki.İkinizin arabası da sonuçta aynı.Sadece fotodaki arabaya arkadan yapıştırmışlar araba biraz kısalmış
    1 puan
  29. Abi sana aynen katılıyorum. Benim kast ettiğim sağa geçmeye fırsat bile vermeden tacize başlayan maganda tipler.
    1 puan
  30. Seni sağa geçirecek biri çıkar be abi.Sen en iyisi orta şeritte kal.Ben senin sağında Mert de en sağda yan paralel deki toprak yolda
    1 puan
  31. 1.5 dizel Getz biliyorum o arabayı, arkadaşımda vardı "Uçan tabut" diyordum ben ona
    1 puan
  32. Geçen gün muhabbeti geçiyordu, bir kere daha seyrettik (video'yu) ... seyretmemiş olan vardır belki diye haber/video link'ini paylaşıyorum. http://www.businessinsider.com/ford-valentines-day-commercial-mustang-gt-and-pretty-blond-stunt-driver-2015-2 ...haber yazısının alt kısmında video'da var (türkçe altyazılı) 2014 Sevgililer gününde yapılmış bir kamera şakası (prank) bu ...
    1 puan
  33. Bir an önce gitsinler diye nasıl hızlı okumuşum
    1 puan
  34. Kadının araçla ilgili yorumundan sonra , o yumruğu sana çaktı sanmıştım üstat, okumaya devam edince kadına vurmuş çok şaşırdım
    1 puan
  35. Yorumlarını bekliyorum İçimden oss diye (japon usulü) saygıyla eğilmek geldi. Üstat
    1 puan
  36. Sapla samanı birbirine karıştırıyoruz. Konunun vurgulanan iki boyutu var: Yerli marka otomobil üretmeli miyiz tartışması Yerli otomobil üretiyoruz diye ortaya atılan siyasilerin bizleri aptal ve cahil yerine koymak ve seçim yatırımı yapmak istedikleri ayan beyan ortaya çıkan mesnetsiz beyanları. Bence bu ikisi birbirine karıştırılmamalı. ilki enine boyuna tartışılabilir, ama ikincisinde başta kamuoyuna yönelik bir aldatmaca olduğu açık. Nitekim detaylar ve aracın yerlilik durumu giderek basına yansıdığı için baştan beri yaptığım ve taraftar bulan eleştirinin de haksız olmadığı ortaya çıktı. Her ne kadar bakan sonradan ayrıntıya girerek beyanlarını gerekçelendirmeye çalıştı ise de yapılan bence sadece ve sadece seçim yatırımı. Son haberleri Cenk bir önceki mesajda paylaşmış. Evet oy toplayacağız diye milletin parasının çarçur edilmesi gerçekten yazıktır, Kaan Yağızer'in nasıl iyi yönde harcanabileceğini detaylı örneklemelerle göstererek yazdığı üzere. İlk konuya dönersek yerli marka üretimi olmalı mı? Bu iş kahve veya forum sohbeti kıvamında "yaaa biz niye bir yerli bir araba üretmiyoruz, cihanı titreten ülkeyiz" sorusuna konu olamaz. Global üretim ölçeğinde güçlü-zayıf yanlarını, fırsatları-tehditleri incelersin ve bir fizibilite çalışması yaparsın. Mükemmel bir otomotiv yan sanayimiz var, kalifiye yetişmiş elemanlar var, bolca ekonomik iş gücü var, yatırım yapılabilecek geniş araziler var, göreceli büyük bir pazar var, bunlar verimli üretim için yeterli şartlar mıdır, üretimimiz dünya ölçeğinde hangi ürünlerle rekabete girecek, bu rekabete dayanabilecek mi, öne çıkmamızı kolaylaştıracak bir niş var mı, projeyi destekleyecek finansman var mı gibi soruların cevapları bulunur ve iş dünyasını koordine edecek bir çalışma yapılır. Zaten kârlılık varsa hiç babayiğit falan aramaya gerek kalmaz, herkes atlar işe. Belli ki sağlam bir proje yok ki, para batırmaya hazır bir babayiğit aranıyor. Sonuç olarak Türkiye'ye maddi manevi kazanç sağlayacak her proje destek görecektir ama kurnazlıkla bezenmiş hamaset zemininde filizlenen bir çalışma ne destek görür ne de başarılı olur. @Kaan Yagizer paylaştığın güzel örnekler için teşekkürler, şu karanlık ortamda biraz yüzüm aydınlandı.
    1 puan
  37. Elektrikli Motor + Hybrid sanayinin geleceği, o konuda beyan edilen fikirlere katılıyorum. Ama unutulmaması gereken sadece ekonominin değil, aynı zamanda teknolojinin de -global- hale geldiği. İşte size bir örnek ... Ford Avrupa'nın geliştirdiği Ranger platformu üzerine Ford-Otosan'ın geliştirdiği 3,2lt'lik TDCI motor konuyor ve zor arazi koşullarında kullanılmak üzere (madencilik, ormancılık vs.) bir araç tasarlanıyor. Ürünün adı -Everest- ... http://www.yenimodelarabalar.com/2015-ford-everest-1303.html Bu araç Türkiye'ye gelmeyecek, hatta Avrupa'da satılmayacak ... Avustralya düzlüklerinde, Endonezya teneke madenlerinde, Afrika savanalarında çalışmak üzere tasarlandı. Ama bu aracın kalibrasyonu, uyumluluk akordları, testleri vs. gene Türkiye'de yapılıyor. Bu hafta başı Otosan ArGe'ye gittiğimde Everest'in hem sağdan, hem de soldan direksiyonlu modellerini mıncıklama şansını yakaladım ... araçlar -dalmaçyalı- mod'da + ArGe'de olduğundan resim falan çekemedim ama sonuçta Yeni Zellanda'da satılacak yeni HD 4x4'ün Türklere emanet edilmesi bana en hafif tabiri ile gurur verdi. Teknolojinin globalleşmesi, ülkemizin innovasyon kapasitesinin arttırılması bu yüzden önemli ... yatırım yapacaksak 10 yaşındaki prototiplere değil, yarının teknolojisine para harcayalım ... sonuçta Saab'e ödenen para aslında hepimize ait, hazineden çıkan her sent'i bizler (vergi ödeyenler) veriyoruz. Paramız çarçur edilmemeli...
    1 puan
  38. Neden bu yerli? takıntısı?? ...Yerli otomobil markası olması şart mı? Fizibil değil ki ... ama amaç yerlileşme ise bu gün başta Transit olmak üzere pek çok araçta ve marka'da kullanılan "Puma" kod'lu motor Türkiye'de tasarlandı, prototipi yapıldı, testlerden geçirildi ve patent altına alındı. Bu motor o kadar iyiydi ki Ford sadece kendi eski TDCI motoru (Kod Adı : Panther) yerine Puma'yı seçmek ile yetinmedi ... PSA, Volvo, Jaguar, Land Rover ve Mazda'ya da Puma motoru satmaya başladı. Söz konusu motorun fikri mülkiyetleri hala Ford - Otosan'a ait ve bu 5 silindirli güç kaynağı 2.2 ile 3.2 lt arasında geniş bir yelpazede imal ediliyor. Başka örnekler de var ... mesela ... bu gün Valencia'da imal edilen YeniConnect'in tüm tasarım ve patentleri de Türkiye'ye ait. Cebinden parayı harcayıp onbinlerce adam/saat harcayan Ford-Otosan yapılan/satılan her araçtan "diş kirasını" alıyor. Yani İspanyol Connect'i imal ediyor, gemiye koyup Amerika'ya yolluyor ... araç Baltimore'da taxi veya San Fransisco'da pizza dağıtım aracı olarak tescil edilse de Ford-Otosan o satıştan fikri mülkiyet payını alıyor. Dornier'in geliştirip vaz geçtiği eğitim uçağının blue printlerini almak ya da Saab'ın yarım bıraktığı projeye milyonlarca Euro akıtmak değil bu ... sıfırdan teknolojiyi geliştirmekten bahsediyorum. Marifet bu ... gerisi propoganda.
    1 puan
  39. Dönüp dolaşıp aynı yere geliyoruz, yetişmiş eğitimli beyin gücü olmayan, yüksek tekonolojiye sahip olmayan ülkeler küresel sermayenin satranç tahtasında ancak feda edilecek bir piyon olurlar. Kendin ve çevreni kandırabilirsin ama gerçekler değişmez. Bu nedenle bizim önceliğimizi yüksek tekonolji üretimini hedefleyen insan gücü yetiştirmeye, beyin göçünü tersine çevirmeye ve tüm kurumları ile düzgün çalışan bir devlet yapısına ihtiyacımız var. Bunu düşünen ve hedefleyen tek bir siyasi görsem azıcık umutlanacağım... Bu gidişle daha çooook yerli araba nafile muhabbeti yaparız.
    1 puan
  40. 1 puan
  41. Bence (İstanbul trafiği için söylüyorum) en önemli sorunlardan birisi filo araçların bu kadar çok artmasıdır.Adam bir şirkette işe başlamış hemen altına aracı çekmişler.Hatta bazı şirketlerde marka model ve şanzıman bile seçebilıyorsun Yani trafikte tecrüben yoksa çalıştığın şirket sana o aracı verecek bir şekilde altına..Hal böyle olunca yakıtta bedava araç bedava adamın kendi cebinden çıkan bir şey yok trafiği alt üst ediyor.Her sabah gittiğim güzergahta dikkat ediyorum.Tek şerit gidiş tek şerit geliş olan yolda yoğunluktan durduğun anda bi bakıyorum sağımdan biri geçmeye çalışıyor.Geçmeye çalıştığı yerde benimle kaldırım arası.Ve bunlar nedense hep şirket araçları.Sabahın köründe müzik son ses jilet gibi giyinmiş güneş gözlükleri takılmış ama beyin yok,kural yok adamda.Kafa rahat çarpsamda sorun yok şirket nasıl olsa yenisini altıma verecek rahatlığı bu.O tek şeritli yolu sağdan soldan geçerim birinin önüne atlarım (hakkını yerim) yoluma devam ederim,arkadaki de beklesin.Ohh ne güzel memleket.Şirket aracı kullanan herkes böyle değildir mutlaka ama çoğunluğu böyle maalesef.
    1 puan
  42. ben sadece şeritin ortasından gidip geçişimi engelleyenlere selektör yaparım. bu tip insanlar kusura bakmayın ama genelde %90 bayan veya elinde telefon kurcalayan -herkes- oluyor. bir de şu var yeni ehliyet alan insanlarda, ki bunların en az %70 i bayan, sizin 2. maddedeki sorun, siz ne güzel yapacağınızı yapmışsınız ama birçoğu önünde dolmuş var duruyor, kendisi dolmuşa yaklaşır yaklaşmaz veriyor sinyali önümüze kırıyor. zannediyorlar ki sinyali verdim ben görevimi yaptım her iş mükemmel. o yüzden 3 şeritli yol bulduğum zaman sol dan giderim, yol hızına uyarım, arkamdan deli fişek gibi biri geliyorsa bir sağa çekilirim yoksa soldan hep devam. bizim trafikte sadece kendinizi değil maalesef, önünüzdeki, onunda önündeki ve en sağ şeritte olabilecekleri tahmin ederek araba kullanmak zorundasınız. satranç gibi. önümün önündeki aracın frenini görmesem sadece önümdekine baksam, arkadan çarpıyordum bir keresinde. o ikisi vurdu ben durdum. dikkatli olmakta fayda var.
    1 puan
  43. Malesef bu konudan bende çok rahatsızım. Her geçen gün daha fazla saygısız ve birbirini umarsamaz bir toplum haline geliyoruz malesef. Acil bir durum olursa ben nasıl dururum diye düşünen yok malesef. Benzinin, mazotun bu kadar pahalı olduğu ülkemizde insanların çoğu son gaz gitmeyi nasıl başarıyorlar acaba?. Bir kaza anında o metal yığının içinde sıkışıp çıkamama ihtimalini akıllarına getirmiyorlar mı?. Malesef ülkemizde kendi canıyla birlikte insanların canını hiçe sayan, boşu boşuna şu dünyada nefes alıp oksijen tüketen çok insan var. Bu işin ben cezalarla ya da kontrollerle çözülebileceğine inanmıyorum. Tek çözümü var oda eğitim. İlk okul yıllarındna itibaren trafik hakkında doğru düzgün eğitim verilmeye başlanırsa insanlar trafikte daha bilinçli ve saygılı olacaklardır. Bu eğitimi bugün vermeye başlasak faydasını görmemiz en az 25 yıl sürer :). ehh bizde o günleri gördüğümüzde araba sürüyor olutmuyuz olmazmıyız bilinmez :). o yüzden benim umudum yokk
    1 puan
  44. https://eksisozluk.com/10-km-uzaktan-selektor-yapan-bmwli--4226560 Öküzlerin elinde saç baş yolduran bir silah haline geliyor bu selektör...
    1 puan
  45. Şimdi olay Ankara'da olunca ben bir şey diyemiyorum orada gereksiz çok selektör var Sana bundan alacağım ilerde o zaman selektörleri kendilerine yakarlar merak etme
    1 puan
  46. Bir gün (O zamanlar Borusan'da çalışıyorum) arka bahçedeki benzin pompalarının gölgesinde oturuyor ve teslimatçı arkadaşlar ile geyik çeviriyoruz ... güvenlikçi uğradı. - Patron seni çağırıyor .... hadi be? Cidden mi? Ne gerek vardı ki? ehüe ... eŞŞedü çekip gittim yanına. Patronum Melih Pekol (kulağı çınlasın) On numara adamdır, işi bilir, vardan ve yoktan anlar ama detaycı adamdır ... bir yerde yanlış yaptıysan hayatta affetmez. Melih bey'in odasına giderken aklımdan "acaba ne b*k yedim gene?" diye geçiriyorum ... hayır tahmin etsem savunma kurgulayacağım da aklıma bir şey gelmiyor ki. - Kaan, sen motor kullanmayı biliyorsun değil mi? - Evet efendim, ama motorsiklet ehliyetim yok - sertifikasyonum tamam ama? - evet efendim .... gerçekten de BMW'nin kurslarına katılmış ve sertifika programını tamamlayıp Urkunde almışım. - Polise yüklü miktarda motor veriyoruz, onların kademelerini kurmalarına yardım edip teknisyenlerine eğitim vereceksin. ....haSSS....of yaaa! (tabi bütün bunlar içten içe ve %110 sessiz şekilde yapılıyor) sesli ve resmi tepkim ise "Aye,Aye Boss" şeklinde. Tıpış tıpış yolu tuttuk tabi. Yunusların o zaman ki merkezi Eski Karayolları binası (günümüzün Zorlu Center'i...) arkasındaki alan. BMW'ler sandıklı olarak oraya geliyor, sandıkları açıp makinaları kuruyoruz. Bir kaç tane (sanırım 10-15 kadar K serisi grenajlı) makina var ama esas motorlar R100GS ... 10 kadar motor -kobay- yapılmış, millet sıfırdan motor kullanmayı öğreniyor. Yani her eğitim motoru en az yirmi kere (günde) yıkılıyor. Alanın bir ucuna milleti bandajlamak için istasyon kurulmuş, diğer tarafında da biz motoru topluyoruz. - yıkıldı ... koş, koş ... Betona sıvanan polisi alıp bir uca taşıyorlar, biz motoru kaldırıp diğer uca götürüyoruz ... manzara bu şekilde yani. Kıdemli trafikçi abiler Yunuslara eğitim veriyor, açılan kapı'dan nasıl kaçılır? Şaftlı motora nasıl gaz verilir? Trafikte sıyırma nasıl atılır vs.vs. İlk zamanlar kırılan sinyalleri değiştiriyor ama sonradan vaz geçiyoruz ... o kadar çok stop - sinyal kırılıyor ki ... eğilen gidonu / ön çatalı kibarca (araya üzeri bez sarılı kalas koyup kanırtarak) düzeltmek yeterli. Makinalar boxer olduğu için yıkılsa da milletin bacakları ezilmiyor ... sadece sıcak motor ve egzost yüzünden bolca yanık vakası yaşanıyor ... millet dalga geçiyor ... "Yunus olmak için Bepanten banyosu yapmak şart abi!" .. kimi zaman geç saatlere kadar çalışıyoruz. Bir akşam (saat 23,00-23,30 gibi) çıkıcam, önce tuvalete gideyim dedim. Sivilleri giydim, karşı yakaya geçen ekip beni de müsait bir yere atacak işte. Ana binaya gittim, tuvalete girdim ... sonra da çıktım (doğal olarak) ...yani tuvalette kalmaz ki insan, çıkar değil mi? Bir çıktım ki ... anam! Tuvaletin kapısında nöbetçi amiri başta olmak üzere en az on polis hazırola geçmiş bekliyor. Tırstım tabi ki ... ?!? Noluyo be ?!? - Kaan? - Buyur Amirim? - İçeride başka kimse var mı? - Tuvalette mi? - Evet.. ...ehe... tuvalet tek kişilik be ... içeride nasıl başka biri olabilir ki? Safça cevap veriyorum... - Yooo! Yunuslar ferahlıyor ... ben de onlara salakça bakmayı sürdürüyorum. Biri zahmet edip açıklıyor durumu. Meğer (ismini unuttum) Asayiş Büro Müdürü ani baskınlar yaparmış, o da iri yarı ve hafif kelmiş ... gecenin bir saati koridorda beni gören polis memuru kontrol baskını yiyiyoruz sanıp herkese haber vermiş ... onlar da tuvalet kapısına tören pozisyonunda dizilmiş. Yani klasik bir -yanlış alarm- durumu söz konusuymuş ...anlayacağınız ben hela'da çatır-çatır ...... ellerimi yıkarken arkadaşlar dışarıda hazır kıta! bekliyormuş Güvenli s*ç*ş diye buna denir, öyle değil mi?
    1 puan
  47. ...geçmiş zaman Borusan'da (BMW) çalışıyorum. O zamanlar İstinye falan yok, Firuzköy/Avcılar merkez ... Satış Sonrası Müdürümüz (kulağı çınlasın, Melih Bey) yok, ben de -patron yok...sal gitsin- havasında yalandan bültenlere falan bakıyorum, aslında odamda cigara+kahve keyfi yapıyorum. Telefon çaldı ... zaten telefonların vaz geçemediği huyudur bu, gerekmeyen zamanlarda çalarlar. Arayan şimdilerde Borusan'ın Bodrum şubesinin müdürü Nuri abi. - Alo - Kaan az aşağı gelsene, dertli bi araba var. - Peki... Normalde sallamam, sonuçta servisteki araç benim işim değil (teknik olarak) ben diğer servislerden sorumluyum, yani Adana'da bir araba coFLarsa atlayıp oraya gidiyorum ama Firuzköy'de tonla usta (ciddi ustalar hem de) var. Neyse, indim aşağı ... servisin arka kısmında (..ki biz genelde orayı Motorrad -BMW Motorsiklet- ambalajlarını açmak için falan kullanırız) bir 7" kasa yatıyor. ...Nuri abi açıkladı - Arabada ses varmış, alet Bodur'ların (Çanakkale Seramik) Patron özel olarak ilgilensinler demiş ... ...cırlayacağım, hevesim kursağımda kaldı. Patron demiş sonuçta ... seve seve ilgilenicez. - Ne sesi varmış abi? - Gel sen de duy. Bindik arabaya, Borusan'ın arka parkında deniyoruz. ...normalde ses yok, hatta çıt bile yok ...ama aniden gazlayınca ... işte o zaman ses var. Nasıl bir ses bu? ...şöyle anlatayım. Arabanın içinde metal bacaklı bir örümcek dolaşıyor sanki ... yani bir tıkırtı var ama tıkırtı sabit değil, dolaşıyor. Ses dolaşır mı be?!? ...diyeceksiniz. Zaten olay o ... bin tane ses problemi ile karşılaştık, kimini çözdük ama ses yapan şey genelde -sabittir- böylece sesin nereden geldiğini bulabilirsin. Ama bu ses -göçmen- dolaşıyor körolasıca. - Tamam ... sokun atölyeye. Prosedür belli, torpido gözü, kapı cepleri falan boşaltılır ... koltuk altlarına bakılır, kriko gevşekmi? Kapı döşemeleri gevşek mi? Elektrikli koltukların altından kablo vs. sarkıyor mu bakılır... sonra gene denenir. ...denedik ... hayır ... aniden gazlayınca (sonradan fark ettik ki aniden fren yapınca da örümcek koşturmaya başlıyor) arabanın içinde o ses dolaşıyor. AlAlAlAlAlA? - Atölyeye geri giriyoruz, sökün abi. - Arabayı mı? - Evet Başladık sökmeye .... ve dinlemeye. Bagajı boşalttık denedik ... hayır Arka koltuğu söktük ...denedik ... hayır Arka koltuğun altındaki akü çerçevesini, kol dayamayı , pandizot altındaki cd değiştiriciyi söktük denedik ... hayır Ön koltukları söktük ... söktüğümüz koltukları kucaklayıp (altın beşik hesabı) salladık ... hayır Tavan kaplamasını söktük, kapı döşemelerini söktük, cam krikolarını söktük ... hayır Taban halısını söktük ... hayır Ön göğüsü söktük ... hayır Klima borularını ve kalorifer kazanını söktük ... hayır ...ulan kafayı yiyicez ... gece saat 03.00 olmuş, yarın devam ederiz dedik. Bir sonraki gün öyle yaptık ... benzin pompası kontrol edildi, depo kontrol edildi ... hayır Egzost'u söktük (tüm sistem) salladık ... hayır ... içinde tıkırdayan bir şey yok ...kafa durdu - Almanya'ya soralım ...dedik Açtık telefon, Almanya'da ki Mesiter'lere derdimizi anlattık. Nuri abi'nin Almanca 10 numara (Allahtan) adam bizi dinledi, dinledi... - Sökük araba ile teste çıkın, ani gaz ve freni deneyin ... ses taban sacından geliyor olabilir ... demez mi? pıFFFF ... iyi de biz arabayı söktük be abi! Manzara 7" serisi bir araba (Long) şoför banyoda falan kullanılan (pembe) bir plastik taburede oturuyor. Bir kişi yerde sırt üstü yatıyor (şoförün arkasında) ve ayaklarını onun sırtına dayamış, böylece gaza bastığında şoför arkaya - yere düşmüyor. Aracın içinde ayrıca 3 kişi daha var, bunlar bir yerlere tutunmaya ve zemine kulağını dayayıp o örümceğin taban saçında dans edip etmediğini anlamaya çalışıyor. ...rezillik yahu Yarım saat kadar sonra bir arkadaş... - Buldum ... dedi - Nerede? Sağ marşbiyel kaplamasını işaret etti ... - O şey bunun içinde Marşbiyel mi? ...haSSSSSS ...emin olmak adına dinledik ... evet ... haklı Örümcek Marşbiyelin içinde. Gaza basıyorsun arkaya gidiyor, frene basıyorsun kinetik enerji nedeni ile öne geliyor .. piçe bak ya! ..bildiğin terörist işte. O sırada Melih bey gelmiş ... mevzuyu ona da anlattık, arabaya binip o da yattı yere ... sesi dinledi - Teşhis doğru, siz bi çay için ... bakalım ne yapacağız? Yarım saat sonra haber geldi - Kesin arabayı ... 7" kasayı mı kesicez? ... Harbiden mi? ... Yemin et? Aldık taş motorunu, -B- sütunu hizasından marşbiyel'i kestik ... kesiği yatay olarak büyütüp içeri teleskopik mıknatıs attık ve çok geçmeden ... tak! Mıknatıs teröristi yakaladı. Yaklaşık 5 kuruş boyutlarında bir -kof- kaynak parçasıydı suçlu. Resimler çekildi, rapor yazıldı ve Almanya'ya yollandı. ...bir kaç gün sonra cevap geldi. -Refund- yapın... Müşteriye yeni bir 7" sipariş edildi, araç bedeli Münih tarafınca karşılandı ve bizim kaportacılar da (kuşkusuz bize küfrederek) 7" kasayı topladı. O araç uzun süre şirkette -transfer- işinde kullanıldı ... hava limanından milleti götür - getir vs. sonra da satıldı gitti (kim bilir ona şu an kim biniyor?) Epey bir süre sonra BMW'den TSB geldi ... belli şase numaralarında kontrol istiyorlardı. (gaz ve fren ile ses dinleme) ...fabrika'da pres'e saç normalde el ile konuyormuş (besleme hattına) ve o elemanlar gene normalde eldiven takıyormuş ... ama ne olmuşsa birileri veya biri olay günü eldiven takmamış ve çıplak el ile saçları pres hattına taşımış. Elemanın elinde yağ benzeri bir şey varmış (kalıntı) ...günahını almayayım, belki de bir şey yedi o an. Sonuçta elemanın elindeki yağ saç'a bulaşmış ... tam o nokta kaynak robotunun punta attığı yer olmasa gene sorun olmayacakmış ama tesadüf ya ... işte tam o noktaya denk gelmiş. Sonuç? -Kof- kaynak, pres ve büküm ile marşbiyelin iç kısmına denk gelen kof kaynak parçası bir süre sonra kopup marşbiyel'in içine düşmüş ... sonrasını biliyorsunuz işte. Bebek gibi 7" kasayı p*ç ettik ... pıFFF
    1 puan
This leaderboard is set to Istanbul/GMT+03:00
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgi

Bu siteyi kullanarak, forum Gizlilik Politikasını kabul etmiş olursunuz.