Jump to content
2019 Temmuz ve 2023 Mart arası tüm içerik ve üyelikler silinmiştir. Lütfen yeniden kayıt yapınız ×

Liderlik Tablosu

Popüler İçerikler

24-10-2015 tarihinde, tüm alanlarda en yüksek itibara sahip içerik gösteriliyor

  1. Ünlü fotoğrafçı Freddy Fabris oto tamircilerini kullanarak ünlü rönesasn tablolarını yeniden yapmış . Ortaya bunlar çıkmış Leonardo da Vinci "Son akşam yemeği" Michenangelo nun "Adem'in Yaratılışı" Rembrabndt ın " Anatomi dersi" Bundan sonrasın Rembrandt ın portreleri Autoguide.com dan afırmadır http://www.autoguide.com/auto-news/2015/10/auto-mechanics-help-recreate-famous-renaissance-paintings.html
    7 puan
  2. test dediğin böyle olur işte, bravo opel'e kocaman bir aferin... test'i aşmış bir tür "sahip olma simülasyonu" yapılmış... vallahi tebrik ettim kendilerini.
    3 puan
  3. Bugün yeni jazz cvt test ettim. Yorumum "usual jap crap" seklinde... eskisine göre donanım artmış, yol tutuş artmış, dış görünüm daha güzel . Fakat inanılmaz inanılmaz derecede hantal , yerinden kalkmıyor. Kaldirirken elfreni cekili kalmış sandım.2016da hala bu motorla rekabet etmeye çalışmaları ne acı... Cvt nin uğultusu duyuluyor, acaip ruzgar sesi alıyor, davlumbazdan inanılmaz lastik ve yol sesi alıyor. Malzeme kalitesi vasat bile denemez. Ekran falan çekici gelmedi bana. Kullanırken kaza uyarısı zırt pırt çıkıyor, sehir içinde kapatmak lazım. Benim focusa taktığım sharkin aynısını kullanmışlar. Yalnız şu kapıya bakın Allah aşkına bu kadar itici bir görünüm olabilir mi . VW den birşeyler öğrenin de anahtar yuvasını kapı kolunun sabit kalan kısmına gizleyin.açma kolunda hem plastik düğme var hem de kapıda afedersiniz bilmem ne gibi anahtar deliği.
    3 puan
  4. Renault son zamanlarda ürün gamını şık, konforlu ve fakat pratik araçlarla zenginleştirmekte ve tasarım olarak göze hoş gelen modeller üretmekte. Talisman da istisna değil, orta üst sınıfa oynayan model Renault'nun F1 deneyimlerinden faydalanarak geliştirdiği ekonomik küçük hacimli motorlarla şık ve geniş bir karoseri buluşturuyor ve R-Link 2, 4control gibi yenilikçi teknolojik araçlarla destekliyor. Yakında satışta göreceğimize kuşku yok. Fiyat rekabette belirleyici olacaktır. Asıl gücü dört vanalı ve dört savaşlı (!) 200 PS'lik TCe motor sunuyor ama sanırım o da 1618 cc hacimli maalesef avantajlı vergi dilimini kaçırıyor ve fiyat olarak el yakacak. Çift turbolu 1.6 dizel ünite cazip ikinci alternatif. Açıkcası bu sınıfa ilgi duymamakla beraber D segmentini hareketlendirecek bir alternatif diye düşünüyorum. Bekleyelim görelim... Ve ben steyşın seviyorum sanırım...
    3 puan
  5. Cok duygusal bakmiyor musunuz? Ha evin onunde birakmissin ha baska bir showroom da ne fark var... Ertesi gun alirken "sen ne bicim sahipsin,beni nasil birakirsin" mi diyecek... Kendimize gelelim beyler, coluk cocuk sahibi adamlarsiniz yahu, orta yas sikintilari mi basliyor yoksa
    2 puan
  6. @Semih O. mevzuat her alanda var ama denetleyiciler dahil uyan yok ki. Ayrıca denetleyen de yok. Varsa yoksa radar.
    2 puan
  7. Kaan abi senin balgamlar meşhurmuş baya. Bildiğin silah gibi kullanıyorsun. Go card tada vardı
    2 puan
  8. daha önce görmediğim bi şekilde aracı test etmemizi istiyorlar hemde bi gün boyunca. burdan buyrun http://insigniaile24saat.com/
    1 puan
  9. Spor yapmam lazım ... etrafımdaki neredeyse her insan evladı bir şeyler ile uğraşıyor ben ise göbekten pamuk çıkartma seviyesinde takılıp kalmışım. Spor yapıcam ama ne? Masa Tenisi? ...denendi ... sonuç rezalet! Fullsize tenis? cıK ... futbol'dan hiç hazzetmem, peki basketbol ... yok kardeşim, yok. El/Göz koordinasyonum o kadar kötü ki benim için özel -eksi- seviye açmaları gerekiyor. (bkn.çukur) eee? Yelken? Denizi severim, yelken olur mu? ...Olmazmış ... eğitime optimist ile başlamak lazım, ben üzerine çıkınca tekne batma seviyesine geliyor. Paraşüt ile atlasam? ...olmaz ... kilo sınırına yakalanıyorum, beni taşıyacak freefall paraşüt yok ...hatta "Seni T1 malzeme paraşütü ile atarız!" geyiği felan yapılıyor. (bkn.türk hava kurumunda kavga çıkarıp güvenlik tarafınca tartaklanmanın dayanılmaz hafifliği) eee? ne b*k yiyicem ben be? Koşu sıkıcı, zaten 110kg+ adama göre değil, bisiklet desen pişik ve selenin kıçı zedeleme sıkıntısı var ... atıcılık desen, miyobum be! ...curling, buz hokeyi falan o zamanlar moda değil (hoş hala da değil...) amerikan futbolu oynayayım, vücut yapım D-Band (defans/savunma hattı) uygun ama T.C'de Amerikan Futbolu ya da Rugby oynayan yok ki. Nasıl olcek bu iş? Su topunu denedim ... sıkıcı ... kule atlamayı denedim, bir mavi balina kadar zarifim (4,5metrelik ilk platforma kadar su çıkarttım) yani tam bir HaSSSS! durumu... Sonra sporumu buldum, hem de tesadüfen. Klüpte gırgırına bench press basarken gözüme kürek çekme aleti ile debelenen veletler takılıyor. Kıçlarından ter damlıyor ama epey de eğleniyorlar ... gidip biraz seyrediyorum onları. "İş mi bu be? Yerim lan sizi!" diyorum ... "Ye de görelim!" cevabı geliyor ... 2km'lik (yarış standartı) menzile ayarlıyoruz ve başlıyor abanmaya ... zaman tutuluyor, kim bayrağı önce düşürürse (yani 2km'ye ulaşırsa...) o kazanacak. çtoNK! ilk denemede kırıyorum boynunu ... "Bir kere daha ... bu defa 5km" ... "Eyvallah" diyorum ...sonuç gene aynı. Üst üste üç kere yarışıyoruz ( 2 - 5 - 2km) sonuç 3-0 ...ellerim su topluyor, omuzlarım ve baldırlarım adeta yanıyor ama ne gam! Zafer benim. "Gelip takılsana bizimle, hocalar görsün seni..." diyorlar ... neden olmasın? İki - üç gün sonra dereağzına gidip şahsımı gösteriyorum elemanlara ... "Bildiğin hayvan işte, çift kürek becerisi yok (solak) ama dıştan takma motor gibi ... koy tekneye gitsin." yorumu ile Genç-B'ye yedek olarak alınıyorum. Kabiliyet sıfır, çift el sıfır, yakalama idare eder, çekiş oha hayvan, kürek sonu iyi ve öne geliş fena değil ... dayanıklılık mükemmel notu ile doğal olarak sekiz tek'e ön sırada (yani ilk suyu yaran) oturmaya başlıyorum. Kafa çalıştırmam,taktik üretmem falan gerekmiyor, yapmam gereken tek şey küreği sağlamca tutup dümenciyi dinlemek ... tam bana göre yani. Bir yıl kadar sonra Genç-A'ya çıkıyorum ... Fenerbahçe kürek'in gelene - gidene yapıştırdığı günler (hoş hala da öyle ya...) spor yapmak gerçekten iyi geliyor. Resmen kafam boşalıyor ... ders çalışmadığım ve uyumadığım her boş dakikamı antreman yaparak geçiriyorum desem yeridir. Kabataş Erkek'in olanakları gelişkin, klüpten yazı ve lisans götürünce okul yarış günlerinde -çıkış- yapmama izin veriyor (daimi yatılıyım) bunun ötesinde gündüz/gece istediğim zaman salonları ve spor ekipmanını kullanabiliyorum. Hiç bir zaman "Büyükler" kategorisine çıkamayacağımı biliyorum. Lise bitip üni. başladığında okul+kürek'i bir arada götürmem mümkün olmayacak (maddi ve zamansal sorunlardan ötürü) ama bu o gün gelene kadar kürek çekmeme mani değil. 81" yarışları (Sapanca) aynı zamanda benim için bir "Son" devam edersem bir üst kategoriye (Büyük-B) geçmem lazım ama bunun ötesinde üni.var. Burslu olarak Yüksek Denizcilik'te okuyacağım ve onların Kabataş gibi sporcu öğrenciyi destekleme programları falan yok. Anlayacağınız sapanca'ya giderken ruh halim "şu son kupayı'da alalım, onurlu bir şekilde emekli olayım" şeklinde. 77 yılından beri süren FB monopolisi var ... bizim takım kesintisiz olarak her yıl kupa'yı "lüp" ediyor. Yani Sapanca'ya giderken sadece ben değil, bütün takım -gazlı- ...bela biz malzemeyi kayıkhaneye indirirken "Selamınaleyküm!" diyor. Bela'nın ismi GS ... bir önceki yıl Bulgaristan'da gerildiğimiz veled-ül-zina'lar kendi malzemelerini indirip yığıyor. Bulgaristan'da neden kavga çıkmıştı ki? Hatırlamıyorum ... onların da hatırladığını sanmıyorum. Ama GS takımından hazzetmiyoruz ve bu hislerimiz karşılıklı (bkn.onlar da bize boş değil) ismini şu an hatırlamıyorum ama GS'ın üç numarası şaşı bir velet var ... ona özellikle uyuzum. Oğlan bir yandan işini yaparken diğer yandan bize bakıp pish-pish sırıtıyor. Anlayacağınız ayar ve kendi kendine gaz verme modundayım (bkn.saf salaklık) dayanamayıp soruyorum. "Niye sırıtıyorsun muhterem valdesinin ellerinden hürmetle öptüğümün çocuğu?" ...ve kavga çıkıyor. Genel bir kavga çıkar FB vs. GS meydan savaşı başlar diye düşünüyorum ama öyle olmuyor, biz one-o-one takılıyoruz. Herkes etrafımıza toplanıyor, hatta tezahürat yapıyor ama ne kavgaya karışıyorlar, ne de bizi ayırıyorlar. Debeleniyor, birbirimizi yumrukluyor, yuvarlanıyor ... düşüp kalkıyoruz. Kavgamız kayıkhanede başlayıp dışarı çıkıyor, göl kıyısına gidip oradan ilerideki çay bahçesine doğru uzanıyor, sonra otoparkın dış sınırından dolaşıp klüp otobüsünün yanında kavga ediyoruz. Her tarafım ağrıyor, yorgunum ve de artık kavga etmek istemiyorum ... istemiyorum da bu kavga nasıl bitecek? Şaşı oğlan sağlam çıkmazmı? ... eleman yıkılmıyor bir türlü ... ya ben? yüzümün, gözümün şiştiğini hissediyorum ama bnim de yıkılmaya niyetim yok. Kavga ederken bir yandan etrafıma bakınıyorum, sonra gözüm bizim büyükler antrenörüne takılıyor. Herif milletle birlikte dikilmiş bizim kavgayı seyrediyor. Şaşı'yı tutup kalan son güç kırıntısı ile pulluk gibi sürerek bulgar hoca'ya doğru götürüyor ve bir kere daha itiyorum. Antrenör, şaşı velet ve ben tam bir 3some edası ile yığılıyoruz çimenlere. Herif küfredip bizi itip kakıyor, birileri koşturup onu kaldırıyor ve aramıza giriyor (bkn.Allaha şükür) son darbeyi indirmem lazım ama değil kavga etmek, elimi kaldıracak halim kalmamış ... bari tüküreyim! diye geçiriyorum aklımdan ve ağzıma dolan kan/tükürük karışımını gez-göz-arpacık yaparak şaşı'ya sallıyorum. ...ama olmuyor. Onun yerine menzile giren federasyon görevlisinin kasıklarına garip bir desen çizip herifin pantalonunu berbat ediyorum. "Kaldırın, götürün bu serserileri!" diye bağırıyor birileri. Koluma girip benden artanları otobüse taşıyorlar ... otele nasıl gidiyoruz? Odaya nasıl çıktık? ...resmen hatırlamıyorum. O derece dayak yemişim yani. Dediklerine göre bütün gece inlemişim ... sabah kalktığımda her tarafım çürük içinde, kafam neredeyse 2x büyümüş ... ağrımayan ne bir kemiğim var, ne de kasım. Zar-zor eşofman çekip kahvaltıya iniyorum. Aaaa! Şaşı'da orada, meğer aynı otelde kalıyormuşuz. Yanına gidiyorum, arkadaşları ayağa kalkıyor ... Lan! Kavga edecek halim var mı be? Zaten dağılmışım. Eleman kafasını iyice geriye atarak bana bakıyor, gözleri şişmiş ... öyle ki göz göze gelemiyoruz. "Köpek enciğine dönmüşsün!" diyorum, sırıtıp cevap veriyor "Kafan öküz kadar olmuş!" ... eh, haklı valla! Başımı sallayıp bizimkilerin yanına gidiyor ve kahvaltı sırasına giriyorum. Yumuşak şeyler koyuyorum tabağıma, dişlerim ve çenem ağrıyor ... eşşo******su sağlam vurmuş valla, ağzımı zor açıyorum, ne dövmüş beni be! Bisküvi'yi çay'da yumuşatıp ağzıma atarken şaşı ile göz göze geliyoruz. O da kaşıkla ağzına bal sokma derdinde ... birbirimize gülüyoruz ... sonra vaz geçiyorum, gülünce ağzım ağrıyor. ...elemanın eli amma ağırmış yahu! diye geçiriyorum aklımdan.
    1 puan
  10. Kafa rahatlığının bitmesine 3-5 sene kalmis.. Kafan hep rahat olsun yasa tabi hayatini [emoji6]
    1 puan
  11. siz hala dersinizi almamışsınız Doğan Bey buradan onu anlıyorum... Yaş 28, kafa rahat, fotolara takılmayalım @Teoman Saraç ayrıca o fordun araç yıkama sonrası arabaya koyduğu kağıtlardan
    1 puan
  12. Aklımdan öyle bişi geçmedi yaaa.. Sadece gülelim dedim..
    1 puan
  13. Ben kaydoldum perşembe alacağım pendik bayiisinde.bilgi verdiğiniz için teşekkürler. Bunu daha önce de yapmışlardı.
    1 puan
  14. Duygusal derken Orta yaş derken .. Daha dün bu resmi görmüştüm galiba
    1 puan
  15. Dünyada benim için en güzel en iyi araba yine benim arabamdır.
    1 puan
  16. vuuuuuuu. Çok sert...... Ayrıca bu araba fuardaki arabaysa cık.... Arkasında iki büklüm kalıştım... Şöför koltuğuda rahatsız geldi... Cık.. Bi kamyoncu abimiz nedemiş... Alırsın Ford, olursun lord.
    1 puan
  17. mantıksız değil... gece satış temsilcisinin evimde kalmasındansa mevcut arabamı rehin bırakırım tabi ki... arabası olanı tavlamak için yapılan mantıklı bir kampanya. bu hemen bütün markalarda böyle... ben aracımı test etmeden aldım ancak bir dahakine test etmem gerekirse "ben ne zaman tamam dersem o zaman bu test biter" diyebileceğim bir yere gitmem lazım... muhtemelen ereğli de yapılır bu işte. bakkaldan gofret mi alıyoruz da 100 metre test yaptırıyor, kapıyı açar atarım o elemanı arabadan
    1 puan
  18. Usb nin kendisi fat 32 olarak biçimlendirilmişti. sonra NTSF ve EXFAT denedim yine olmadı. can sıkıcı olan şey şu; usb girişi hayatta arıza vermeyecek bir şey. Bugüne kadar usb girişli sayısız elektronik cihazım oldu, Hiçbiri arıza vermedi. Yoksa dünyanın en kaliteli malı bile sıfırken arıza verebilir.
    1 puan
  19. ...geçmiş zaman. Borusan Oto'da çalışıyorum. Bir gün odamda oturmuş kaliteli zaman geçirirken (bkn.tatak çıkarmak) telefonum çaldı. - Ne var? (kibar şekilde telefona cevap vermek) - Gel ... gel ... bunu görmen lazım. BMW'nin bir kısmı -Individual- kapsamında (Individual : Standartlar dışında aracı kafana göre imal ettirmek) Pre-Order (yani Sipariş Et - Bekle) geliyor. Yanlız individual sipariş verirken acaip - über dikkat etmek lazım, yanlış yaparsan kötü kaçıyor ... arka parka gidiyorum ve beni çağıran teslimat ekibi ile buluşuyorum. Hepsi bir 5"kasanın başında toplanmış. - Arabaya bak be! ...bakıyorum ... obareyyy Nasıl anlatılır ki? Araç opak kırmızı, içi de kırmızı ama ... yani tavan döşemesi kırmızı, ön göğüs kırmızı deri, 8 yöne ayarlı ısıtmalı-soğutmalı-dana derisi koltuklar kırmızı, velür taban halısı kırmızı .. ulan göstergelerinin içi bile kırmızı be. Arabaya fil sokmuşsun, sonra da fili uçaksavar ile vurmuşsun ... hayvan arabanın içinde patlamış sanki ... - Eee? Nasıl oluyor bu ya? - Yanlış sipariş - Aha ... s****k - Pish s****k valla Çok geçmeden Gen.Müdürümüze kadar ulaşıyor haber. Müşerref hanım önce arızaya geçiyor, sonra da talimat veriyor. - Bunu hemen satın, kim satarsa ona bonus vericem. ...bilin bakalım arabayı kim satıyor? O sıralar Aksaray esnafı Rus Bavul Ticaretin fena para kaldırıyor. Benim eleman da işe bavul ile başlamış ama çıtayı yukarı çıkarmış. Sermaye eksiği olan rus turistleri kendi pavyonunda çalıştırıyor. Eleman geliyor, bunun mekanda ...işte bir-iki ay çalışıyor, kazandığı para ile alış-veriş yapıyor ve rusya'ya geri dönüyor. Yani kazancını ikiye, üçe katlıyor. Tabi bu işte esas kazanç benim müşterinin ... sonuçta pavyon onun, sermayenin alış-veriş yaptığı dükkan da onun. Abi parayı bulmuş, harcayacak yer arıyor. Ben bunu yakalar ve bırakırmıyım? Aldım elemanı, götürdüm oto-park'a ... kırmızı 5" o kadar iğrenç ki showroom'a koymamışız. Görenin midesi bulanıyor, derinlik algısı bozuluyor. Gösterdim arabayı, ekipman falan on numara aslında ... milimetrik jantlar, über koltuklar, all leather kaplama, Bosé müzik sistemi ... yok oğlu yok yani. Eleman derin bir nefes alıp demez mi... - Aşık oldum lan buna, hem de özel imalat ... dünyada eşi yok ... di mi? Aklımdan "kim alır bu kadar iğrencini? Tabi ki eşi yok!" düşüncesi geçse de ... - Plaka bile takman lazım değil, öyle kupon .. öyle tek bu araba. ...diyorum (bkn.yalan değil ki) Hemen orada, arabanın başında hızlıca bir pazarlık yapıyoruz. İçeri dönüp kimlik kopyasını falan alıyorum, satış fişini düzenleyip imzalatıyorum ve günlük çek alıp hesabı kapatıyorum. Azıcık indirim yapmış, neredeyse arabayı liste fiyatına vermişim. - Ne zaman geleyim? Hızlı bir hesap yapıyorum kafamda - C.tesi gel, teslim edeyim. Eleman gidiyor, ben de satış fişini Müşerref hanıma gösterip havamı attıktan sonra muhasebeye geçiyorum. İşlemleri ilerliyor, plaka çıkıyor, araç PDI'dan geçiyor, temizleniyor ve teslimat bölümüne alınıyor. Her şey yolunda ... Cumartesi bizim eleman geliyor ... üzerine ...nasıl anlatsam? Parlak yeşil / kırmızı ve plastikten bir eşofman giymiş ... ayağında ise sivri burunlu kösele ayakkabılar. Yanında bir hatun ... o da aynı renk ve malzemeden eşofman giymiş, hatunun ayağında (eşofmanın altında) öküz gibi topuklu ayakkabılar, saç - baş yapılı, ağır makyaj falan. Bunlara bakarken gözlerim kamaştı, nefesim kesildi desem bana inanın. - Hazırmıyız? Hazırız tabi ... hatta alın gidin arabayı ... hem de bir an önce. Hep beraber geçtik teslimata, açtım arabayı ... elemanı şoför koltuğuna davet ettim, hatunu da yan koltuğuna oturttum. Ben de başladım açık camdan kontrolleri anlatmaya, elemanın koltuğunu ayarlamaya ... koltuk hafızası ile falan uğraşmaya. Kadın tam o sırada demez mi ... - Ya XYZ bu araba ne kadar b***nmış, kıpkırmızı lan. (kıkırdar) basurlu g*t gibi ... Eleman hiç bir ön hazırlık yapmadan sağ yumruğunu hatuna geçirmez mi ... güm - güm ... iki kere ses geldi hatundan. İlk ses bizim eleman ona yumruk atınca, ikinci güm ise kafasını kapalı kapı camına çakınca. Dondum kaldım tabi ... ne desem ki? ne yapsam? - Yani bir kere hafızaya aldığımda koltuk ayarını değiştirmiş olsam da aynı şekle geri dönüyor di mi? Hatunun burnu kanıyor ufaktan, ağlıyor da ... eleman hiç bir şey olmamış havasında ama benim araba anlatacak halim kalmamış ki... çağırdım teslimatçıları, gidip indirdim hatunu, teslimat bölümündeki kadınlar tuvaletine götürdüm. Kan ve göz yaşı ile karışık akan rimeller felan (ya da ismi neyse) kadıncağızın yüzü post-modern sanat eseri gibi olmuş. Bekledim kapıda, bir süre sonra makyajını silmiş, burnuna da tuvalet kağıdı tıkmış olarak çıktı dışarı. Bizim oğlanlar teslimatı bitirmiş imzaları alıyor olduğundan sessizce beklemek dışında bir işim yok ... yani bir köşeye geçip oturabilirim. Öyle de yaptım ... yaptım ama elemana kızgınım. Yani kadın dövmek olacak iş değil, bunu benim önümde yapmak bana fazlası ile ters, şiddet eylemini Borusan'da yapmak ise iki defa ters. Anlayacağınız epey bir gerginim. Eleman para vermeye kalkınca o kafa ile engelledim tabi. - Aracınızı iyi günlerde kullanın ama bu tür hareketleri hoş karşılamıyoruz ... bahşiş de almıyoruz. - Beğenmediniz mi? (biliyorum parayı kastetmiyor...) - Hayır, beğenmedim ... hem de hiç beğenmedim. (o zamanlar daha müşteri memnuniyeti keşfedilmemiş) Aramızda kavga çıktı, çıkacak ... hatun araya girmez mi... - Aman boş ver XYZ, uyma elin itine ...hadi gidelim "İt" ?!?!?!? ....bunlar çektirip gitsin diye kapıları açtık, eleman ve kan kırmızısı 5" çektirdi gitti. Ben hala bana "it" denmiş olmasının şoku içinde cık-cıklayarak odama döndüm ... masamda bir not. "Aferin" ...notun altında da Malta Adası ile ilgili broşürler. Müşerref hanım sözünü tutmuş, bir haftalık Malta seyahati (iki kişilik) hediye etmiş. Moralim anında düzeldi tabi ... otomotiv hayatım boyunca yaptığım en kötü teslimatı unutmayacak olsam da yalan yok ... kocaman bir sırıtış suratımın ortasına park etti.
    1 puan
  20. Yeni Mondeo testi için 500m gidiş 500m dönüş bir parkur göstermişlerdi şaka gibi ama biraz bıdırdayınca 3km kadar kullanma imkanı tanıdı eleman, çevre yoluna çıkmak yok, şehir içi lambaları iki tur dön gel, gerçekten komedi bir test olmuştu, hiçbir şey anlamadım o testten. Opel'i gerçekten takdir ettim bu konuda.
    1 puan
  21. Yukarda ilgili cevabı mevcuttur
    1 puan
  22. Bilgilendirme için sağolun, Kasım 15-16 için 24 saatliğine randevu aldım bakalım, Mondeo'yu almadan önce Insignia ile Mondeo arasında çok gidip gelmiştim, Insignia'yı ciddi anlamda test etmemiştim, 1 gün boyunca denemek bana yeterince fikir verecektir.
    1 puan
  23. Ön balata : Orjinal olarak 120 TL FIYATI VAR. FEDERAL MOGUL 50 AC DELCO 45 KALE 55 Arka balata : Orjinal 110 federal mogul: 45 tl ac delco: 40 tl kale 50 tl Fiyatlar kdv dahildir.
    1 puan
  24. Ben kayıt yaptım, en erken kasım ortaları müsait, bilgilendirme için tşkr...
    1 puan
  25. Bence hoş olmuş, yeni megane da benzer far ve stop grubu kullanacak buda renault un yeni yüzü olacak sanırım. Bu segmentte ülkemizde malum marka aslan payını alıyor, diğerleri de kalan kısmı aralarında paylaşıyor maalesef, Ayrıca konu dışı ama bu vergi dilimi konusunda bir serzenişte bulunmadan edemeyeceğim, 2.0 lt araç ile 1.6 olanı arasında vergi hariç 1-2 bin euro fiyat farkı varken anahtar teslim fiyatında 60-70 bin tl fiyat fark ediyor Allah tan revamıdır bu alırkende kullanırkende bu kadar ağır vergilendirme olması çok saçma, D sınıfı araç için zaten 2.0 lt motor lüks değil ki , bilakis ihtiyaç, bu tip bir vergilendirme yapılacaksa da 2.0 lt üstü araçlar için yapılmalı, tabi bu serzenişi kim dikkate alır o da ayrı mesele sonuçta bu 1618 cc lik motor hapı yuttu şimdiden diyebiliriz...
    1 puan
  26. Bugün bende değiştirdim silecekleri, forum sponsoru Er-ol otomotiv den aldığım silecekleri takıp aracın iki senedir üzerinde olan fabrika çıkışı silecekleri çıkardım. Son zamanlarda sürücü tarafı üst tarafta 3 çizgi halinde leke bırakıyordu ondan kurtulmuş oldum. Birde bu sileceklerin üstünde Ford amblemi ve kullanım ömrünü gösteren siyah yuvarlak olması güzel bir detay,sarıya dönene kadar kullanılır.
    1 puan
  27. Fransızcadan otomatik tercüme yapılınca anlamsız şeyler çıkmış, aslında silindir/süpab sayısı olacak. Ayrıca 4control öyle çıplak gözle kolay fark edilecek düzeyde bir dönme değil, kullanırken söylenmese fark etmeniz bile olası değil. Denemeden fikir beyan etmemek lazım sanırım.
    1 puan
  28. Nihayet Talisman'ın teknik verilerini Çek kaynaklı bir kaç site açıkladı,sonuçlar çok etkileyici olmasa da tatminkar denilebilir,umarım test aracı 1.6 DCİ EDC 160 olur
    1 puan
  29. Sorun kollektif zeka ve algı eksikliğidir. Yanımda giden arabanın hızı belli, benim ve önümde giden arabanın hızı belli, çok kısa bir değerlendirme ile şeridin boşaltılıp boşaltılamayacağı anlaşılır. Şerit değiştirip boşaltma imkanı yokken arkana yanaşıp selektör yapanlar içgüdüleriyle davranan akıl, zeka, saygı ve öngörü özürlü ilkel yaşam formlarıdır. Bu gibi durumlarda artık olabildiğince hızlı yol verip onlara sonsuz ilkelliklerde mutlu bir yolculuk diliyorum.
    1 puan
  30. Bir an önce gitsinler diye nasıl hızlı okumuşum
    1 puan
  31. Benim de katkım olsun: Jaeger LeCoultre saat, iri ve gösterişli, ayrıca pahalı da, 12.000 £'a satılıyor. Ama cama bastığınızda Aston Martin DB9 veya DBS'nin kapısını açıyor. Bugatti Veyron yüksek hız anahtarı: Super Sport modeli bu anahtar olmadan sadece 350 km/h hız yapabiliyor, ama bu anahtarı sürücü koltuğunun arkasındaki yuvaya taktığınızda araç alçalıyor, arka kanat açısı değişiyor ve difüzor kapanıyor. Sonuç: 430 km/h son hız (yani neredeyse Istanbul - Ankara 1 saat) En güzeli de bu, üniversal anahtar, açmayacağı araba yok gibi, ayrıca tornavida olarak da kullanılabiliyor Kaynak: http://www.topgear.com/car-news/list/these-are-ten-coolest-car-keys
    1 puan
  32. Enerji talebindeki artışın ve Türkiye'nin enerjide dışa bağımlılığı ile ilgili güzellemeler 30 senedir yapılıyor zaten. Ama ortaya koyduğumuz çözümler gerçekten içler acısı. Neresinden tutsanız elinizde kalan enerji sektöründeki vizyonsuzluk haliyle otomotiv sektörüne de sirayet etmiş zaten. Ben Türkiye koşullarında otomobiller, elektrikli olmuş ya da fosil yakıtla çalışmış çok bir şey farkedeceğini düşünmüyorum. Zira biz elektriği de ithalat yoluyla alınan fosil yakıtlardan elde ediyoruz. Yani 1 birim enerjilik ithal petrol kullanmamanın karşılığı olan elektriği zaten 1 birim enerjilik elektrik ithal doğalgaz/kömür üretimiyle karşılayacaksınız. Maliyetler konusunda nüanslar olmakla beraber özetle fosil yakıt kullanıyoruz ve dışa bağımlıyız. Bu koşullarda benim arabamda emisyon yok demek en basit tabiriyle vicdani bir mastürbasyon olabilir. Biz 15 sene boyunca akıl almaz bir biçimde doğal gaza yaptık. Doğal gazı olmayan ülkeyi doğal gaz çevrim santralleriyle donattık. Şimdi de HES yapacağız diye orman katliamı yapıyoruz. Ondan sonra utanmadan "benim arabam 0 emisyon" mu diyeceğiz? İlla yatırım ve Ar-Ge yapmak istiyorsan git temiz enerjiye yatır paranı, insan gücünü.
    1 puan
  33. Elektrikli Motor + Hybrid sanayinin geleceği, o konuda beyan edilen fikirlere katılıyorum. Ama unutulmaması gereken sadece ekonominin değil, aynı zamanda teknolojinin de -global- hale geldiği. İşte size bir örnek ... Ford Avrupa'nın geliştirdiği Ranger platformu üzerine Ford-Otosan'ın geliştirdiği 3,2lt'lik TDCI motor konuyor ve zor arazi koşullarında kullanılmak üzere (madencilik, ormancılık vs.) bir araç tasarlanıyor. Ürünün adı -Everest- ... http://www.yenimodelarabalar.com/2015-ford-everest-1303.html Bu araç Türkiye'ye gelmeyecek, hatta Avrupa'da satılmayacak ... Avustralya düzlüklerinde, Endonezya teneke madenlerinde, Afrika savanalarında çalışmak üzere tasarlandı. Ama bu aracın kalibrasyonu, uyumluluk akordları, testleri vs. gene Türkiye'de yapılıyor. Bu hafta başı Otosan ArGe'ye gittiğimde Everest'in hem sağdan, hem de soldan direksiyonlu modellerini mıncıklama şansını yakaladım ... araçlar -dalmaçyalı- mod'da + ArGe'de olduğundan resim falan çekemedim ama sonuçta Yeni Zellanda'da satılacak yeni HD 4x4'ün Türklere emanet edilmesi bana en hafif tabiri ile gurur verdi. Teknolojinin globalleşmesi, ülkemizin innovasyon kapasitesinin arttırılması bu yüzden önemli ... yatırım yapacaksak 10 yaşındaki prototiplere değil, yarının teknolojisine para harcayalım ... sonuçta Saab'e ödenen para aslında hepimize ait, hazineden çıkan her sent'i bizler (vergi ödeyenler) veriyoruz. Paramız çarçur edilmemeli...
    1 puan
  34. Yerli otomobil yapacağım diye kasacağına git İsveç'i işgal et, daha ucuza gelir.Hem de Volvo ile Saab yerlinin dibine vurur. Nedir yani?
    1 puan
  35. Tarlabaşından topuklayıp sağa dalıyor ve köşe başındaki metruk binanın kapı ağzına sotalanmış çingene ablaları şık bir bel hareketi ile atlatıyorum, sattıkları hapların aynı zamanda tüketicisi olan bu güruh ile uğraşacak halim yok ... dar sokağı geçip nevizade'nin girişine sırtımı dönerek binalar arasındaki geçide atıyorum kendimi. ... tayfa Sinepop'un köşesinde takılıyor. Berber'e selam sallayıp geçiyorum. Arkamdan sesleniyor ... - Gel de bi ustura atayım kafana. - Karnım aç, dönüşte uğrarım ... söz. Dövmecinin BlackSea Tatoo yazan tabelasının altından geçip Yunus'a sesleniyorum... - Yemeğe gidelim mi? Yunus oğlanın birinin yan tarafına tribal yapıyor. Gözlerini kısıp işin akışına bakıyor ve başını sallıyor. - Yarım saat... - Taam Kapının önüne çıkıp bir cigara yakıyorum, Yunus dükkanın kokmasına uyuz oluyor, o yüzden içeride cigara içmiyoruz. Kapı ağzına iki kız katalogtan desen bakıyor, yunus'un çömezi de "ben bu b***an anlarım havasında onlara mevzuyu açıklıyor. - Bira isteyen var mı? İstiyorlarmış, Son Durak'a (Bar) dalıp üç tane Efes Dark kapıyorum. Kapı ağzındaki güruh "Sinemaya gidelim mi?" havasında ... ne sineması be? Hiç gidip karanlık bir salonda saatlerce oturasım yok valla. - Siz uzayın abi, zaten karnım aç. Bira leşini çöp tenekesine atıp bacaklarımı biraz açmak için Emek'e doğru yürüyor, köşe başında dikilip akan kalabalığa bakıyorum. Çok geçmeden Yunus dikiliyor tepemde. - Nereye gidelim? - Üçüncü? - Olur. Caddeye çıkıp az ilerledikten sonra ara sokağa dalıp ilk sağa giriyor ve üçüncü mevki'nin eşiğini aşıyoruz. Boş masa'ya oturup menü'ye bakıyorum ... menü her zamanki gibi A4 kağıda elle yazılmış ve poşet dosyaya konmuş. - Ben meksika patatesi ve pilav takılıcam ... sen? - Aynen, ama sütlaç'ta isterim. Masadaki kağıt parçasına siparişi yazıp merdivenlerden aşağıya, mutfağa iniyorum. - İki meksika, iki pilav, bir de sütlaç. - İçecek? - Kola - Tamam Yukarı çıkıp Yunus'un yanına oturuyorum, boynundaki mavi kumtaşı kolye ile oynuyor, Mısır'dan almıştım onu. - Dükkanı ana caddeye taşımak istiyorum ama böyle kocaman bir değişiklik yapmak fikrine de uyuz oluyorum. - Yavaşça taşı o zaman. Yeni dükkanı aç, acele etmeden taşın. Altı ay, bir sene iki tarafı da açık tut, hem müşterilerin alışır .... hem de sen ... sonra da komple yeni dükkana geçersin. Mantıklı fikir, bunu o da biliyor. Başını sallıyor. - Asansör geldi Kalkıp küçük yemek asansöründen tabaklarımızı alıyoruz. Ekmek dandik, sepeti kapıp aşağı iniyor, biraz taze ekmek kesip geri geliyorum. Kıymalı patates yemeği leziz, baharatın azıcık b*ku çıkmış sanki ama kayıntı güzel abicim. - Kalkalım mı? Olurmuş ... yeniden mutfağa inip hesabı ödüyorum, Yunus'a başımla "hadi" çekip atıyorum kendimi sokağa. - Akşam Nazan'lara gidelim mi? Nazan ortak arkadaş, reklamcı. - Ne yapıcaz ki? - Monopol oynarız ...ne bileyim ya. Dükkana geri dönerken telefon açıyoruz, dert değilmiş ama yemek falan yapamazmış. Taam diyoruz, gelirken -iğrenç- alırız (bkn.ıslak hamburger) yemek derdi hallolur, taammış, uyarmış. Fight Club'un editör edition'unu almış, kesilmiş sahneler felan da varmış içinde. Monopol fikrinden daha iyi tabi ki ... oKKe diyorum kendi kendime, akşama ne yapıcam derdinden de kurtuldum. Yunus dükkana öner dönmez koltukta onu bekleyen kıza girişiyor. Bende kendimi berbere atıyorum. Saç - Sakal ustura ve sıcak havlu ile kompres. Bir saat kadar sonra bilardo topu kadar parlak ve pürüzsüz olarak son durak'ta bir masaya konuyorum. Mekan dolu o yüzden masamı mahallenin torbacısı Engin ile paylaşıyorum. - İşler nasıl gidiyo? Omzunu silkiyor, Engin'in işi polis onu paketlemeye karar vermezse asla kötü gitmez ki ... arada kalkıp kaş - göz ederek müşterilerini aşağı sokaktaki yangın yerinden bozma otopark'a çağırıp hızlı bir al-ver çekiyor, sonra da masaya ... birasına geri dönüyor. - Yurtdışında da böyle mi bizim işler? Bir an düşünüp başımı sallayorum. - Aşağı yukarı .. evet. - Yani atlayıp bir yere gitsem yabancılık çekmem - Yok, çekmezsin ... hayırdır? Dünya'ya mı açılıyorsun? Sırıtıyor - Franchaise veririm belki ... Bunu nereden öğrendiği konusunu hiç açmıyorum bile ... caddede insan nehri akıyor ama bir arka sokakta yaşam çok farklı. Etrafı kentin karmaşası ile çevrili bir adada gibiyiz ...durum az ötede süren şehir karmaşası ile o kadar alakasız, kopuk. Kepenk sesi geliyor, bakıyorum Yunus dükkanı kapatıyor. - Sekelim mi? - Taam. - Ben kaçar, kolay gelsin sana ... diyorum ailemizin torbacısına - Eyvallah. Dar sokağı aşıp caddenin kıyısında duraklıyoruz. İçimden denize atlar gibi nefesimi tutmak geliyor, ama sonra vaz geçiyorum. - Hadi abi - Tekel'e de uğramayı unutmayalım. Bir adım atıyor ve kalabalığa karışıyoruz ... Dükkanlar ve ofisler kapanırken Beyoğlu ufaktan -gece- moduna geçiyor. Takım elbiseliler çekilirken onların boşluğunu seyyarlar, berduşlar, nohut pilavcılar, polisler, taksiciler, dönmeler, kevaşeler, pezo'lar, köyden yeni gelmiş andavallar, varoştan kopmuş elemanlar, bela arayanlar, eğlence kovalayanlar, one-night-stand tayfası ve gösteririm ama vermem diyen plaza sürpüntüsü, gündüz fotokopi makinesi tamir eden klavyeci ve daha yeni uyanmış dümbelekçi ... pavyonda işbaşı yapmaya giden kons. abla ve onun sabaha kadar bakıcıda kalacak veledi dolduruyor. Güneş geri gelip aksini söyleyene ve çöpçüler etrafa girişene kadar ortam bin türlü musibet ve onyüzbinmilyon tür insan evladı ile dolup taşacak. Yunus'a sesleniyorum. - Seviyorum lan bu ortamı Sırıtıyor - Sevilmese çekilmez ki... Haklı ... sevilmese çekilmez ki ...
    1 puan
  36. Ben bazı arkadaşlarıma katılmıyorum. Benim evde ki elektronik ve beyaz eşyalarımın 4 te 3'ü Beko. Vestel de kardeşimin evinde çoktur. Buna benzer yerli markalar alınmasa nasıl yaşayacaklar. Nasıl ki o dandik diye tabir ettiğimiz rus, iran bilmem hangi ülkenin arabaları alınıyorsa yerli malı araba da alınacaktır. Tabi ki vergi avantajı olacak. Satışta büyük etken olacaktır. Ayrıca tecrübeli firmalardan herhangi bir parça için yardım almak normal diye düşünüyorum. Birçok devletten daha zengin Apple sanıyorum ki bu yıla kadar İphonede kullandığı işlemciyi samsunga ürettiriyordu. Artık kendi işlemcisini üretmeye başladı diye biliyorum. hala samsungtan destek alıyordur ama en azından geçişe başladı. (A9 işlemci)
    1 puan
  37. hepimizin arka plana attığı bir konu var. biz dünyada sektörü oturmuş,100 yılı aşkın bir süredir devam eden otomobil sektörüne sıfırdan girmeye çalışıyoruz. bunca küresel oto markaları içerisinde yer edinebilme sürecindeyiz. elbette diğer firmalardan yardım yada fikir neyse artık almak gayet normal. iranın samand markası daha 3-4 sene önceye kadar peugeot motorlarını kullanıyordu. daha yeni kendi motorunu üretmeye başladılar. bakanın açıklaması yetersiz olduğundan insanlar kandırılmış hissedbilir. ancak bugüne dek hangi siyasi böyle bir fikir ile geldi karşımıza. bize yıllarca söylenen siz araba yapamazsınız,yapsanızda tutunamazsınız,büyük paralar lazım v.s. öyle yada böyle biyerden başladık. devamı için sadece devletin yada işadamlarının değil,bizlerinde desteği önemli. kendine özgü olupta tata,lada,dacia gibi araba yapmaktansa global firmaların araçları ile oynayıp türk insanının isteklerine göre araç yapmak daha iyi değilmi? ayrıca bahsedilen 2007 cadillac modeli bugün 50-60 bin bandında fiyatı var. bu arada; cem beyin paylaşımındaki resimde rahmetli erbakanda var. hani şu din tüccarı denilip hakaret edilen.
    1 puan
  38. Devrim arabasının olmama sebebi de siz değerli abi ve kardeşlerim gibi geçmişteki vatanseverlerin eleştirel bakmalarıdır sanırım.devrim arabasıda illa o dönem bir arabaya benziyordu Jet fadıl da imza'yı yapacaktı karoseride hazırdı amma motor ithal diye fatih altaylı yerin dibine batırdı adamı.
    1 puan
  39. arkadaşlar yorumlara bakıyorumda neden kendimizi hep ezik konumunda tutuyoruz anlamıyorum. clio,era,albea,dacia gibi arabaları sahipleniyoruzda kendi malımıza neden hakaret ediyoruz. bahsettiğim araçların 5 para etmez olduğunu biliyoruz ama satmaya kalkınca anında alınıveriyor. avrupa markaları yıllarca bize teneke kakalayıp durdu.bizde kabul edip aldık vede çok sevdik. yerli aracımız elbette 10 numara olmayacak, olsa bile honda, toyota parasına satılsa kimse almaz. yok ona benzemiş,yok burdan alınmış, deyip karalama kampanyası yapıyoruz. bunu yapanlar gavur olsa anlarım ama bu ülkenin evladıyım diyene yakışmıyor. gerçek vatanseverlik böyle zamanlarda belli olur.
    1 puan
  40. Babam şimdiki focusunu değiştirmek için yerli arabanın üretilmesini bekliyor. Daha bekliyecek demek ki. Belki üretilir ve devam eder, büyüyüp gelişir belki tam tersi olur ama olursa ülkemiz için de çok iyi olur, ön yargılı olmamak gerekiyor bence. Şu an ülkemizde binilen bir çok dandik araba var, çin malı, iran, rus üretimi vs. onlardan daha kötü olamaz diye düşünüyorum. Sıfırdan yapılmıyor çünkü, başka bir otomobil firmasının da ortaklığı ile yapılacağı söyleniyordu. (Muhtemelen gm)
    1 puan
  41. rakiplerimizin çoğu 100 yılı devirmiş firmalar. onlarda ilk başlarda iyi değillerdi. zamanla iyi oluruz inşallah. bu ülkenin evlatlarına düşen görev kötülemeden, yerden yere vurmadan daha iyi araçlar üretmek için desteklememizdir. kendi malımıza sahip çıkmamak bu ülkeyi yabancı markalara mahkum edenlerin ekmeğine yağ sürmektir.
    1 puan
  42. Yapsınlar güzen dayanıklı bir şey maaliyetli olsun babalar gibi, ötv'si indirimli gelsin rekabet etsin. Devlet erkanlarına, korumalara verilsin. Vw,Ford alacaklarına bunu yapsınlar.
    1 puan
  43. Ben o kadar da kötümser değilim ya. Böyle böyle bir yerlere gelinir elbet. Kaç yılda gelinir tabi orası meçhul.
    1 puan
This leaderboard is set to Istanbul/GMT+03:00
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgi

Bu siteyi kullanarak, forum Gizlilik Politikasını kabul etmiş olursunuz.