Bazen düşünüyorum ahmakça: kızımın aklı erdiği yaşa geldiğinde, onu alıp gidecek bir Anıtkabir bulabilecek miyim diye? Acaba anlatabileceğim, gösterebileceğim kitaplar, kaynaklar, referanslar görebilecek miyim? Evdeki kitaplarımı endişelenmeden önüne koyabilecek miyim? Ya da acaba sadece aklımdan ve kalbimden anlatmak mı zorunda kalacağım?
Saçma-sapan düşünceler, biliyorum; velhasıl ardımdaki 10 yıla ve önümdeki örneklere baktıkça kendimden utanıyorum; geldiğimiz yerde, geçmişi unutmak-hırs-ön yargı-anlayışsızlık-yüzeysel fikirler-bilgisizlik-bağnazlık-avanta-cahillik-eğitimsizlik üzerimizden silktiğimiz tüm güzel değerlerin yerini almış ve "minnet" sadece bir kap-kacak gibi... Derin ideolojik tartışmaları ve fikirleri geçtim; insanlar trafikte kaza yaptılar diye birbirinin boğazına sarılıyor ve insanca-hakça-kanunca yaşamak için olan bir yönetim biçimi bile fanatik bir taraftar silsilesine dönüşmüş...
Küçük kızıma ne bırakıyorum ki arasında Mustafa Kemal Atatürk olsun; en azından onu yaklaştırmayıp, lekelemesem...
Her şeyden önce insan ve özgür olmayı öğretsem yeter sanırım Ata'm; arkadaşlarınla bıraktığınız mucizeyi koruyamadık çünkü... Ahirette bulursam seni "Çocuk! neden bunca vurdumduymaz ve tembel oldun ki? Utanmadın mı?" diye sorarsın belki ve ben cevap veremem...
Saygıyla ve rahmetle...