2019 Temmuz ve 2023 Mart arası tüm içerik ve üyelikler silinmiştir. Lütfen yeniden kayıt yapınız
×
Liderlik Tablosu
Popüler İçerikler
14-01-2016 tarihinde, tüm alanlarda en yüksek itibara sahip içerik gösteriliyor
-
Dün akşam Aktivite : Castrol - Ford yarış takımı şampiyonluk kutlaması. ... F/O'nun satış sonrasından sorumlu yöneticisi ile oturuyoruz. Sabah bu ortamda geçen konuşmayı + kullanma kılavuzundaki düzeltme gereğini paylaştığım mail'i okumuş, bana o detayı nasıl fark ettiniz? ... diye soruyor. - Forumdan arkadaşlar görmüşler, başlık açıp uyardılar ... Onun yan tarafında oturan motor+aktarma organları ürün yöneticisi konuşmaya katılıyor. - Ben de baktım duruma, aynen söylediğin gibi 5w30 ile devam ediyoruz. Ürün yöneticisinin yan iskemlesinde oturan Castrol OEM yöneticisi katılıyor. - Bize de o konuda bir çağrı düşmüş, ilk dolumu (Ford'ların fabrika'da konan yağlarını) biz yaptığımız için müşteri ile doğrudan konuşmak istedim. Yarın arayacağım. Ben - Müşterinin ismi ne? Castrol - Doktor Cenk (aynen böyle telaffuz edildi) Ben - Gülerek ... Allah kolaylık versin size ... Castrol - Hadi ya?!? Ben - Doktor beyi tanıyorum, titiz insandır ... mevzuyu detaylıca anlatmanız lazım. Castrol - ....anlatacağız artık. F/O Satış Sonrası Müdürü - Kılavuzdaki hatayı da Doktor bey mi buldu? Ben - Yok ... ama o hatayı bulan kişiler ile aynı -sanal- ortamda bilgi paylaşıyorlar ... yani yarın bir kişi ile konuşacaksınız (telefonda) ama her ne söylenecekse bu kısa sürede yüzlerce kişi tarafınca da bilinecek. .....yaa ... işte böyle , @H. Cenk üstadımız artık tanınan, bilinen kişi7 puan
-
"Forum Ford'u sarsıyor" gibilerinden hamasi bir mesaj yazasım geldi.4 puan
-
Bizim buralarda da bunlardan çok var, sanayi işi bildiğim kadarı ile maliyeti 7-8 bin civarında, en azından işlevsel ve heybetli3 puan
-
Piyasa analizine devam... Önce B segmenti Küçük sedanlar Symbol filo gücü ve büyük bagajlı erişilebilir aile otomobili olarak lider, yıllardır öyle. Ancak Peugeot ve Citroen de pazarı iyi kullanmışlar ve artık söz sahibi oluyorlar. Toplamları (hemen hemen aynı araba oldukları düşünülürse) Symbol'e erişti erişecek. Rapid bence hak ettiği yerde değil. Küçük hatchback'ler Yenilenen Clio burada da Renault'yu lider yapıyor. i20 ve Polo az farkla takipteler. Bence i20 alkışı hak ediyor. Corsa model değişikliği ile sekteye uğrasa da ayağa kalkmış gibi. Renault teknolojisini ucuza verirseniz mutlaka satacaktır, buyurun Sandero. Fiesta ittire kaktıra gidiyor, cazibesi bitti sanırım. Hayret... Punto ölmüş. Steyşınlar Clio Sport Tourer steyşının cazip göründüğü nadir modellerden. Hatırı sayılır bir satış rakamı var. Küçük aile otomobilleri Fiat değişik tasarımı ile kalpleri kazanmış görünüyor. Ciddi sayılarda olmasa bile ilgi görmüş. BMax için zamanında olumsuz öngörüler vardı, yanlış çıkmadı. Ticariden bozma aile otomobilleri Bir önceki grubun müşterilerini çalıyorlar. Cazip fiyat ve Renault alt yapısı gene Daciayı başa taşımış. Belli ki BMax alacağıma Courier alırım diyenler çokca... Doblo cazibesini kaybetmiş. Halbuki hacim canavarı ve multijet dizelleri de pek hoş. Minik SUV'lar Opel Mokka ile doğru yolda görünüyor. Captur da ilgi görmüş. C4 Cactus aykırı tasarımların da cazip olabileceğini düşündürüyor 500X ile birlikte. Gelelim büyük abilere, yani D segmenti Açık ara lider Passat. Hatta Passar D sınıfında olmasına rağmen C kardeşleri Golf ve Jetta'dan bile fazla satmış. Takdiri hak ediyor. Açıkcası Superb'in onu yakından takip etmesini beklerdim, ama marka ön yargısı belli ki çok yavaş kırılıyor. Insignia akıllı reklam kampanyasından çok yararlanmış. Bir bravo da Opel'e. Mondeo için üzülüyorum, büyük çoğunluğu filodur, nedense cazip karoseri ve rekabetçi fiyata rağmen ticari başarıya dönüşemiyor. Mazda için daha çok üzülüyorum. 2L üstü atmosferik motorları fiyatı patlatınca bence sınıfın en güzellerinden biri ilgi çekemiyor. Toplama bakacak olursak sıralama aşağıda: Küçük bir değişiklik yaptım aynı modelkerin sedan ve HB satış adetlerini topladım. Hal böyle olunca VW fena halde lider çıktı bir kez daha. Bunlar da ticariler Pazar gününü kısmen sayılarla oynayarak geçirmenin keyfini de yaşamış oldum.3 puan
-
İlk defa 1976 yılında yollara çıkan Ford Fiesta yıllardan beri Ford’un B segmentinde oldukça başarılı olmuş, özellikle 4.nesili ile 90’lı yılların sonunda dikkat çekmeyi başarmış haylaz çocuğu olarak algılanabilir. 2008 yılında bugünkü 6.nesil tasarım özelliklerine kavuştu. Kama tarzı yan çizgi dinamik ön tasarımla birleştiğinde çoğu kişiye çekici gelen ve doğrudan satış başarısına dönüşen bir özellik oldu. Değişik motor alternatifleri, oldukça ekonomik kullanım, yine oldukça geniş iç mekan özellikleri aracın segmentinde sağlam bir yer edinmesine yetti. Bu arada bu yılın Nisan ayında Köln-Niehl’deki fabrikadan 7 milyonuncu Fiesta banttan indi. Ford bu başarıdan etkilenmiş olarak durmadı, aracı geliştirmeye devam etti ve yıl başında 6.neslin makyajlı halini piyasaya sürdü. Bu arada nesil sayılarında bir karışıklık var, nedenini çözemedim, şu andaki model değişim sürecinde 6.nesil iken özellikle İngiltere'de Mk.VII olarak anılıyor. İlk bakışta Aston Martinvari görkemli ön ızgara, yanlara doğru uzatılmış farlar ve kaputa oturtulmuş motor içine sığmıyormuş havası yaratan yükselti ve yeniden şekillendirilmiş arka stoplar ile araç daha da dinamik bir karakter almış. Ancak aracı biraz kullanınca değişikliklerin sadece dış tasarıma sınırlı kalmadığı hemen anlaşılıyor. Özellikle ses izolasyonu ve yürüyen aksam üzerinde çok çalışılmış, ayrıntılar az sonra! İç mekanda çoğu şey eskisi gibi. Kapı kollarındaki pencere kontrolleri daha ergonomik hale getirilmiş ve süsleyici plastik alanlar piyano siyaha dönüştürülerek daha şık ve hoş görünümlü bir hava yaratılmış. Kullanışlılık açısından hemen hiç sorun yaratmayan iç tasarımda büyük bir değişiklik yapılmamış olması normal karşılanabilir. Ancak rakiplerin (Peugeot, Renault) geniş ekranlı kontrol sistemlerine geçiyor olmaları Ford’un da en geç bir sonraki kuşakta artık bu minik monokrom ekranlardan kurtulması gerektiğinin uyarısıdır. Bu girişi niye yaptım? Çünkü bahçeye yeni bir Fiesta park ettik. Eşimin bir önceki Fiesta’sını ciddi sayılabilecek bir kazada kendisine zarar vermeden pert edebilme başarısını, Allianz sigortadan sağlanan doyurucu hasarlı araç geri ödemesini de kullanarak, yeni ve yine bir Fiesta ile kutlamak istedik. ; İki şartım vardı: Araçta ESP olacak, ki kolay kaymasın Motoru 1.0 EB olacak, ki traktör gibi çalışmasın Koca ülkede bu şartları karşılayan iki araç bulabildik, biri şeker mavi Sony’li Titanium X + güvenlik paketli; diğeri ise bakır kahve Titanium X + güvenlik + tekno paketli. Maalesef sineye çekmek zorunda kaldığımız bir olumsuzluk vardı, araçların fiyatı: İlki 42.700, ikincisi 43.000 idi. Doğrusu bu segmentte bir arabaya bu kadar para yatırmak hiç de hoşuma gitmedi, ama donanımı benzer alternatiflere baktığımda fiyatların çok da fark etmediğini görünce kabul ettik mecburen. Sonuçta küçük ama tam donanımlı bir aracımız oldu. DRL’li far grubu, otomatik yanan farlar, otomatik kararan dikiz aynası, yağmur sensörü, karartılmış arka camlar, 15” alaşım jantlar, ön konsolda kolçak, USB ve Aux girişi, şık iç mekan aydınlatması, elektronik iklim kontrollü klima, deri direksiyon, direksiyonda hız kontrol ve radio kontrol özellikleri, aktif şehiriçi güvenlik sistemi, ısıtmalı ön cam, anahtarsız giriş ve çalıştırma, elektrikli ısıtmalı katlanan yan aynalar, aynalarda kapı aydınlatma ışıkları, ESP (Elektronik Denge Programı), TCS (Çekiş Kontrol Sistemi), EBA (Acil Durum Fren Desteği), HLA (Yokuş Kalkış Destek Sistemi), sürücü ve ön yolcu yan hava yastıkları, sürücü ve ön yolcu perde hava yastıkları, sürücü diz hava yastığı ve bir takım şeyler daha. Uzun uzun yazdım, ödenen paranın acısı dinsin diye biraz… Açıkcası kullandığım araçlarda donanımdan çok sürüşü beni ilgilendirir, ancak bu kadar kolaylık sağlayıcı teknoloji olunca kısa sürede alışkanlık yapıyor ve insan şımarıkça aramaya başlıyor bu özellikleri. Mesela anahtarsız giriş benim Focus’ta yok, şimdi her gidişimde niye yok diye hayıflanmaya başladım. İnsan nankör bir yaratık! Neyse, bir haftadır da hanımın yokluğunu fırsat bilip rodaj dönemini atlatmak için ben kullanıyorum haylazı ve şöyle özetlemeliyim izlenimimi: Sabahları evden her iki aracın anahtarı cebimde çıkıyorum, bahçeye inince bir ona bir buna bakıyorum ve fazla tereddüt etmeden Fiesta’ya yönelip Focus’u oracıkta bırakıyorum. Nedenlerini biraz daha ayrıntılı anlatayım ve de bir Fiesta incelememiz olmuş olsun: Anahtarsız giriş sisteminde aracın kapı kolundaki minik lastik kaplamalı düğmeye dokunduğunuzda kilitler açılıyor, rahat ve geniş açılan kapıdan herhangi bir yere takılmadan sınıfına gore rahat ve geniş sayılabilecek iç mekana yerleşiyorsunuz. Dört yönlü hareketli direksiyon ve koltuk ile rahatlıkla kendinize uygun bir oturma pozisyonu ayarlayabiliyorsunuz ve tüm düğme ve kumandalar bu durumda kolay erişim mesafesinde oluyor. Koltuklar yeterli baldır ve sırt yan desteği veriyor, sertliği iyi ayarlanmış, kafalıklar rahatsız etmiyor ve güvenlik ekipmanı olarak olması gerektiği gibi konumlandırılabiliyor. Yükseklik ayarlı emniyet kemerini de ayarlayıp kolay ulaşılabilen tokasına taktığımız anda yola çıkacak konuma geliyoruz. Koltuklarla ilgili belki küçük bir eleştiri benim gibi iri cüsselilere göre kürek kemiği hizasında hafif bir öne doğru çıkıklık yapıyor olması, bu da bel desteğinin yeterince etkin olmasını engelliyor ve hafif öne ittiği için uzun yolda rahatsız eder mi emin olamadım, boyu 1.70-1.75 civarında olanlar bu yazdığımı hiç algılamayacaklardır. Yola çıkmadan sağa sola bir göz atalım, öncelikle belirtmem lazım kahverengi araçla gelen kahverengi kokpit parlak siyah vurgularla birlikte çok şık ve sınıfının üstünde bir algı yaratıyor. Kokpit üst malzemesi yumuşak plastikten, ancak kapılar vb. alıştığımız sert plastikten. Hepsinin kolay çizilebilir olduğunu eklemekte yarar var. Genel olarak malzeme kalitesi iyi, işçilik kalitesi de mükemmel olmasa da rahatsız eden bir durum yok. Neredeyse beş senedir üretimde olan bir model için bu beklenir bir durum olmalı zaten. Tek kusur olarak bagaj kapağı kaplamasında bir tarafta birkaç milimlik bir açıklık fark ettim, o da nazarlık şimdilik. Kapı cepleri oldukça uzun, arkaya doğru genişliyor ve pek çok ıvır zıvıra yer bulunur. Orta konsolda eşya gözü de barındıran bir kolçak var, ancak çok geriye konumlandırılmış, bana uygun olsa da kısa boylular için asla kullanışlı olmayacaktır. Yine orta konsolda birini küllüğün işgal ettiği iki bardaklık ve hemen onun önünde Aux ve USB girişlerinin bulunduğu küçük bir göz var, buraya bellek takınca eşya koymayı pek düşünmemek lazım. Torpido gözü yolcunun bacaklarını sıkıştırmayacak şekilde açılıyor, oldukça geniş, tepeden girişli olduğu için de ne var ne yok kolaylıkla görülebiliyor ve aydınlatmalı. Araçtaki ses sistemi basit altı istasyon hafıza düğmeli CD/MP3/Radyo ünitesi, önlerde bas ve tiz olmak üzere dört, arkalarda iki hoparlör var. Kullanımı son derece kolay, ses kalitesi de basit görünümüne karşın bence en az Focus’taki sistem kadar başarılı, baslar çok derin olmasa da kontrollu ve hacimli, midler yeterince detaylı, tizler de keskin olmadan belirgin. Kısacası böyle bir arabaya bence yeterli. Özellikle çok arzulanan Sony müzik sistemine göre en önemli avantajı da basit ve kullanışlı yapısı. Ben kısa sürede parmak izleri ile dolacak parlak yüzeyli küçük birbirne benzeyen düğmeli Sony panelden hiç hoşlanmıyoum, defalarca yazdığım gibi. Ses sistemi menüsünden yol bilgisayarına girerek sürücü güvenliği için olan donanımları kontrol etmek mümkün olduğu gibi “Ecomode” yonca yaprak sisteminin farklı bir sürümüne de erişmek mümkün. Titanium serisine özel ortam aydınlatması bunda da var, torpidonun üstünde ince bir enlemesine çizgi, kapı cepleri ve orta konsol loş kırmızı bir ışıkla aydınlatılıyor gece vakti ve güzel duruyor. Klima ile ses sistemi arasındaki alanda yolcu hava yastığının aktif olup olmadığını gösteren ışıklı bir uyarı var, aktif olduğunda da sürekli yanıyor, sadece aktif değilken uyarsa daha az dikkat çekici/dağıtıcı olurdu, sürekli gözümüze girmesine gerek yok bence. Klima kontrolu eski modeldeki gibi derli toplu ve kullanışlı. Isıyı arzuladığınız dereceye ayarlayıp "Auto" düğmesine bastığınız anda oldukça kısa sürede konforlu bir ortam ısısına ulaşılabiliyor. 35 derece ortam ısısında benim tercihim olan 22 dereceye ayarladığımda yaklaşık 8 dakikada fan sessizleşiyor. Fan göreceli gürültülü çalışsa da rahatsız edici değil ve hava debisi fazlası ile yeterli. Ve bir de müjde bunca yıldan sonra ve donanım zenginliğine rağmen hala kapı üstlerinde tutamaç yok, arkada ceket askısı var, tutunacak yer yok. “Yuh” diyebiliyorum ancak. Neyse böyle şeylerle sinirimizi bozmadan yola çıkalım: Kolay ulaşılabilir “Start” düğmesi ile motoru çalıştırıyoruz. Ve dizel Fiesta’dan gelen biri olarak ilk tepkim “aaa, ne kadar sessiz çalışıyor” oluyor. Alışılmıştan çok uzak ve göreceli tiz bir motor sesi inceden duyuluyor, gaza asılınca da bu keskin bir hırıltıya dönüşüyor, eski altı silindir BMW’lerin motor sesinin adeta kötü bir taklidi, üç silindirin kendine has hırıltısı, rahatsız edici kesin değil, kimine hoş bile gelebilir. Dikkat çeken diğer bir özellikte rölanti devrinin 900dd civarında göreceli yüksek olması. Ama yol bilgisayarından hemen anlık tüketim değeri olarak 0,5L/h okuyarak rahatlıyorum, yüksek rölanti devri yüksek rölanti tüketimi anlamına gelmiyor. Yol bilgisayarı ekranına bir de dijital hararet göstergesi eklenmiş, motorun ideal çalışma ısısına ulaştığını buradan gözlemlemek mümkün. Sinyal kolunun tepesine basarak yol bilgisayarında değişik parametreleri izlemek mümkün, tabii Focus’ta eş zamanlı beş parametre izleme lüksüne alışınca bu pek çelimsiz kalsa da iş görüyor. Göstergeler rahat okunuyor, hız göstergesinde 100 km/h'da yaklaşık %4'lük sapma oluyor, ki bu makul, mavi aydınlatmalı ibreler şık ve panelin bakmaktan sıkılmayacağınız dinamik bir tasarımı var. Pedallar düzgün yerleşmiş, sadece debriyaj pedalına yakın olan sol ayak desteği nedeniyle bazen debriyaj ayağı bu desteğe sürtebiliyor, alışkanlıkla önlenebilir bir yakınlaşma gibi duruyor. Debriyaj bir şehir aracı için arzulanan yumuşaklıkta, yani pamuk gibi değil, ama rahatsız edici de değil, buna karşılık kısa kollu ve göreceli kısa yollu vites kutusu mükemmel çalışıyor. Motor gaz tepkimesi yeterli ve kalkış son derece rahat ve silkeleme, titreme, tıklama yapmadan gerçekleşiyor. Sürüşte vites değiştirme ikazını yol bilgisayarı ekranından takip etmek mümkün biraz köşeye sıkışmış görünse de, genelde 2100-2500dd aralığında değişim öneriyor. Ani gaz vermelerde aynı büyük EB gibi önce tatlı bir atalet oluyor sonra fırlayıp gidiyor. Performansı 1500dd’dan itibaren hissediyorsunuz ve kırmızı alan 6500dd’de; henüz pek denemedim, ama istekli hızlanması ile kolaylıkla bu devre ulaşacağından kuşkum yok. Aynı büyük EB’u kullanıyormuş gibi son derece sakin ama atak bir sürüş sergileniyor şehir içinde. 100 PS/6000dd güç ve 1400-4000dd aralığında 170 Nm tork üreten minik motor yaklaşık 1100 kg ağırlığındaki aracı taşımakta hiç zorlanmıyor. Klimanın devrede olması, 3-4 kişi seyahat ediyor olmak gibi durumlarda da performans sorunu yaşanmıyor. Bence Fiesta ile çok uyumlu olmuş bu motor. IB5 şanzıman da eski bir tanıdık, aktarma oranları beş ileri için iyi ayarlanmış, birinci vites hemen bitmeyecek kadar uzun, beşinci vites de ekonomi ile performans arasında iyi bir denge sunuyor ve 1000dd hızı yaklaşık 42 km/h, yani otoyollarda makul devirlerde yol almak mümkün. Fabrika verilerine göre 0-100 km/h 11,2s ve son hız 180 km/h. Bence rahatlıkla ulaşılabilecek değerler ve fazlası ile yeterli. Daha önce aynı modelin dizel motorlu olanını da kullandım. Hacmi eskisine göre 100 cc ve gücü de 8 PS arttırılmış ünite eskisine göre daha sessiz çalışıyor, ya da ses izolasyonu iyi olduğu için öyle algılanıyor, ve gaz pedalı tepkilerine düşük devirden başlayan çok canlı bir cevap veriyor. Çok başarılı buldum. Ancak genelde şehir içi arabası olarak tercih edilen ve yaptığı yıllık yol çok fazla olmayacak bir modelin yaklaşık 4000 TL fark verilerek EB yerine dizel motorla alınması bana hem kullanışlılık açısından hem de ekonomik olarak çok anlamlı gelmedi. Bir eleştirim, daha doğrusu tespitim var, motor 2000dd altında karoseride vibrasyona neden oluyor, hani düşük devirde üst viteste gaza yüklendiğinizde olan türden, ilk başta “yanlış vitestemiyim?” endişesi yaratsa da rahat gaz yediğini görünce bunun engellenememiş bir rezonans sarsıntısı olduğu anlaşılıyor ve birkaç günde alışılıyor. Dizel kullanmış dikkatsiz bir sürücü bunun büyük olasılıkla farkına bile varmaz. Bir de motorun ayağınızı gazdan çekince kompresyonu, yani motorun frenlemesi neredeyse sıfır, aynı hızla yoluna devam ediyor, üstelik yakıt tüketimi 0,0'a düşmesine rağmen, bu özelliği doğru kullanarak ekonomik seyir daha da kolaylaşır eminim. Tüketime gelirsek henüz 200 km ancak yaptım ve sağ ayağıma pek hakim kullandığım da söylenemez, şimdilik ortalama 6,3L/100km civarında, zamanla biraz daha düşer ve dikkatli bir kullanımla Antalya şehir içi için 5,8-6 arasında dengelenir diye düşünüyorum. Bu performansa gayet uygun. İyi kaçan arabanın iyi de durması lazım. Bu konuda da sıkıntı yok, önler disk, arkalar kampana olmasına rağmen Fiesta’nın frenleri kolay dozlanıyor, panik frenlemede stabil kalıyor ve ABS’yi pek fazla devreye sokmadan kısa mesafede duruyor. Pedal basıncı güzel ayarlanmış, çok hafif bir elastikiyet hissi olsa bile yokuş aşağı test parkurumda sık ve değişik şiddetlerde fren yapılması gerektiğinde gayet kontrollu kalıyor, ısınıyorsa bile bunu fren gücünde azalmaya neden olmadan yapıyor. Tabii fren performansında ve az sonra bahsedeceğim yol tutuşunda üzerinde standart gelen lastiklerin de olumlu katkısını unutmamak gerek. 195/50-15 Hankook Ventus S1 evo lastikler markayla ilk tanışmam ve ben çok etkilendim. Yol tutuş, frenleme, konfor ve sessizlik konularında çok başarılı buldum, herhangi bir hüküm veremeyeceğim tek konu ömrü, onu da kullanıp göreceğiz. Gelelim süspansiyon özelliklerine; ilk dikkat çeken konfor! Araç yol üzerinde sınıfına göre sessiz, süspansiyondan kesinlikle ses gelmiyor, direksiyon kutusundan bile! Ve kötü yola düşse bile son derce tok ve stabil bir gidişi var. Tek kelime ile etkileyici. Uzun süre kaba mıcırlı asflatta yol almama rağmen trimlerden de rahatsız edici ses gelmedi, sadece B sütünunda sağ kemer yuvasından inceden bir zırıltı vardı, devam ederse giderilmesi için servise uğrarım. Focus 2’den 3’e geçerken yaşanan konfor evrimini Fiesta’da Ford mühendisleri makyajda halletmişler. Geniş ve dar kasisler gayet iyi emiliyor, gereksiz salınımlar olmuyor, en çok rahatsız edebilecek olanlar küçük engebeler ki onlarda bile bir üst segment konforunda demek yanlış olmaz. Peki konfor iyileşirken yol tutuş olumsuz etkilenmiş mi? Kesinlikle hayır, makyaj öncesinin canlı ve kıvrak karakteri korunmuş. Elektrik destekli olmasına rağmen hızlı tepki veren ve yol hissini güzel yansıtan direksiyon sistemi aracın gayet kolay ve ölçülü bir şekilde yönlendirilmesine olanak sağlıyor. Gövdeyi fazla yatırmadan virajları kararlı ve dengeli bir şekilde dönmek mümkün, ESP’ye hemen hiç gerek kalmıyor, hatta bu konuda Focus’tan iyi desem abartmış olmam büyük olasılıkla. Yüksek viraj hızları ile zorlayınca bile belli belirsiz bir önden kayma eğilimi ile olabildiğince nötr kalıyor denilebilir, ancak limitte ağırlık değişimlerine, yani virajda ayağını aniden gazdan çekmek veya daha kötüsü fren yapmak ya da ıslağa girmek gibi durumlarda yapacağını hissettirerek arkayı açmaya başlıyor, ancak bu da kontrollu ve kontra hareketine hemen cevap verir nitelikte. Bu dingil mesafesinde de bu çok şaşırtıcı değil. Sanırım hafif motorun sağladığı uygun ağırlık dağılımının da katkısı var bu güzel yol tutuşa. Sevmediği tek şey dar, sert ve minik engebelerin olduğu virajlar, engebelerden sektikçe arka kayıp biraz yana konuyor, alıştıktan sonra zevkli gelebilir, ama ilk defa yaşayanlar ürkebilir. Bunu da torsiyon çubuklu arka aks yapısına bağlamak mümkün, ancak bu sınıfta bu yapı hem maliyet hem de arkada yer kazanma açısından standart oluyor. Tabii bu satırların yazarının aracın limitlerini zorlama konusunda belli bir hırsı ve deneyimi olduğunu buraya eklemek lazım. Ahmet Beyin ya da Fatma Hanımın bu tür densizlikleri yapacağından ve bu davranışları yaşayacağından çok kuşkuluyum. Boş ve geniş yolda hayali öküzlerden kaçma manevralarında da son derece başarılı bir iz sürüşü vardı. Yol düzse asla korkmayım, engebeli ise tedbirli olun, özeti bu… Düz gidişini biraz sorunlu buldum, kuzenin Focus’unda da aynı karakter vardı, direksiyon kutusu sanki ses yapmasın diye iyicene sıkılmış da ortayı kendiliğinden bulamıyormuş gibi, yani düz giderken yolu izlemeniz ve direksiyon sabit tutmanız lazım, hiç boşluğu yok. Bu ilk günlere göre bir hayli düzeldi, ama hala hissediliyor. Olumsuz mu değil, ama düz gidişte bisiklette eli bırakmak marifetken arabada değildir ya, bunda marifet! Zamanla normalleşeceğini düşünüyorum, ne kadar rahatsız edici olduğunu hanımın tepkisi belirler, o da artık bayram sonrasına… Bir de tur mesafesi bir hayli geniş, yanlış hatırlamıyorsam 10,75 m idi, araç küçük olduğu için, en azından Focus'a kıyasla pek rahatsız etmedi beni. Ne kaldı? İç hacim: Ön uzun boylular için dahi çok rahat ve keyifli. Arkada, öndeki 1.85 ise ancak 1.70’lik rahat edebilir, o da ancak. Ama öndeki 1.70 ise bol bol yer kalıyor. Arka koltukları da rahat buldum. Bagaj: Sürpriz! İnce stepne var ve bu sayede bagaj makyaj öncesine göre bayağı büyük geldi gözüme. Tek lamba ile aydınlatılması gece dolu bagajda bir şeyler aramayı işkence haline getirebilir, halı duvardaki askı lastiğe hemen bir el feneri geçirmek lazım. Kapılar, kaput ve bagaj kapağı düzgün kapanıyor, kapı menteşe frenleri yokuşta bile kapıyı tutacak kadar güçlü, üstüne üstüne gelmiyor, kaporta birleşme yerleri düzgün. Ön farlar mercekli halojen, tabii Xenon’a alışık biri için biraz sönük gelse de yeterli demek lazım. DRL’ler resimdekine kanmayın, o park konumu, çok güçlü yanıyor ve önde gidenlere kısmen caydırıcı etkisi var. "MyKey" özelliği ile ikinci anahtarı programlayarak hız sınırı, radyoda ses düzeyi sınırı gibi genç ergenlere aracı verdiğinizde işe yarayacak tedbirler alabiliyorsunuz, benim işime yaramasa da iyi bir özellik. Sert frenlemede flaşörler otomatik devreye giriyor, yıllar sonra bunu da uygulamışlar nihayet. Görüş: Öne ve yana doğru gayet iyi, arka ve yanlara da yeterli, yükselen omuz çizgisi ve C sütunu nedeniyle, arkaya ve yan-arkaya nispeten kısıtlı ama yine de yeterli, zaten genelde park manevraları aynalar ile yapılıyor. Ön camda ortada aynanın arkasındaki sensör kutusu özellikle trafik lambalarında görüşü olumsuz etkileyebiliyor, ama ona yapacak bir şey yok. Bir de silecekler camın üsteki 10 cm'lik kısmını silmiyor, bu da özellikle kar çamurunda ön camda görüşün biraz daralması demek. Bu da önemsenecek bir durum değil. Özetle: Dikkat çekenler olumlu Yol, motor ve süspansiyon sesi yok gibi, bravo! Sürüş konforu artmış Motor performansı başarılı Yol tutuşta gene bence sınıf lideri Bagaj ince lastikle genişlemiş Torpido gözü ve aydınlatması iyi Renk ve iç – dış uyumu güzel Zengin donanım, pahalı da olsa Göze çarpanlar olumsuz Şanzıman 1 ve 2.viteste inceden ses yapıyor, ama bu da bildik bir durum ve önemsiz 2000dd altında belirgin vibrasyon Kolçak çok geride Koltuk sırt yapısı ve bel desteği uzun boylular için kötü Tutamaç yok, gerçekten YOK! Park sensörleri de hiç bir donanımda yok. Kullanma kılavuzu okumaya kalkınca parçalanıyor, kimsenin niye kılavuzu incelemediğini artık daha iyi anlıyorum Motor alt kaplaması yok, hem tozdan hem de türbülanstan korurdu Motor üst kaplaması yok Yolcu hava yastığı devrede ışığı gereksiz Yolcu koltuğu yükseklik ayarı yok, ben koca cüssemle girerkençakı gibi katlanmak zorunda kalıyorum, sürücü tarafında sorun yok Start-Stop yok, evet o kadar donanım var ama bu arabaya en çok yakışacak olan start-stopu Otosan’daki hazretler getirmemiş. Kayınvalideye Punto aldık ucuzundan, 1.4 benzinli hem otomatik vites, hem de start-stoplu, üstelik bundan 10.000 TL ucuz neredeyse. Ayıp oluyor! Aracı Antalya Bilaller'den aldım. Gayet özenli bir teslimat yaptılar, lastik havaları gözümün önünde indirildi, boya ölçümü yapıldı, ilk yardım çantası, yangın söndürücü, kauçuk paspaslar, depo hunisi ve parçalanmaya yatkın kullanım ve bakım kılavuzu arabaya konulmuştu. Aklıma gelenler bunlar, arada değişik bir şeyler bulursam eklerim. Birkaç fotoğraf daha:2 puan
-
Yeni Mondeo 1.6 TDCI 115 PS M/T yakıt tüketim değerlerini burada paylaşalım. Öncelikle, referans olması açısından resmi verileri sunalım: Bugün, "Yeni Mondeo ile ne kadar az yakabilirim?" sorusuna cevap bulabilmek için "ekonomi odaklı" bir test yaptım. Tamamı şehirlerarası güzergahtan oluşan bu testte, Ankara Gölbaşı - Konya Yolu rotasında 45 km gidip geri döndüm. Bu yolculuğun neredeyse tamamında 85 km/h hıza sabitleyip, 5. vites, 1750 rpm ile gittim. Hava güneşli, 12- 13 derece, rüzgar güneyden orta şiddette, asfalt kuru, kış lastikleri takılı durumda tamamladığım bu rotada, aynı yolu gidip döndüğüm için, yokuşlar ve inişler yakıt tüketimi noktasında birbirini amorti etti ve mümkün olduğunca standart bir ortalama yakalamaya çalıştım. 90 km'lik yolculuk sonunda, başladığım noktaya geldiğimde sonuçlar beni oldukça memnun etti Buyrun : Aynı koşullarda düz yolda ilerlerken, anlık yakıt tüketimi bu şekilde görünüyordu Bugün Ankara'da dizel yakıt fiyatı 3,44 tl. Yani şehirlerarasında 3,44 tl * 3,5 / 100 km = 0,1204 tl / km yaktım Aracımın 15750 km'lik genel tüketim ortalaması da aşağıdaki şekilde. Kullanım olarak, %60 şehir içi bagajsız 2 yetişkin, %40 şehir dışı bagajlı 2 yetişkin ve 2 çocuk şeklinde. Ek olarak: Bugünkü testte, yukarıdaki koşullarda (85 km/h cc, kışlık lastik ...) ilerlerken, araç içi ses ölçümü yaptım. Klima, radyo ve camlar kapalı şekilde, telefonu kulağıma tutarak (tam olarak benim kulağıma gelen gürültüyü ölçebilmek için) aldığım kayıtlarda, ortalama ses yüksekliğini 80 DB olarak tespit ettim.2 puan
-
Biraz ezber bozalım Buyrun: Silikon Vadisi Yöneticilerinin Çocukları Neden Teknoloji Girmeyen Bir Okula Gidiyor? Günümüz çocukları teknolojinin içine doğuyor. Biz teknolojinin içine doğmadık. Hepimiz yaş kemale erdikten sonraki dönemde, yani lise ve üniversite yıllarında ya da iş hayatına yeni atıldığımız dönemlerde tanıştık teknolojiyle. Belki bu yüzden küçücük çocukların hatta el kadar bebelerin teknolojiyle ilişki kurmasından şaşkınlıkla karışık -ilk kez gördüğümüzden olsa gerek- tuhaf bir zevk alıyoruz. Çok farklı ve zeki bir nesil yetişiyor duygusu kaplıyor içimizi. Belki bu yüzden bir sürü anne baba, “Oğlum 3 yaşında tam bir profesyonel Google kullanıcısı”, “Bizimkinin mouse kullanmasını bir görsen inanamazsın” gibi tuhaf gururlanmalar yaşıyor. Çocukların gelişim çağında teknolojiye uzun saatler maruz kalmasının zararlarıyla (gelişimi ve öğrenmeyi olumsuz etkilemesi, obezite ve saldırganlığa sebep olması, radyasyon emisyonu vs.) ilgili çok sayıda araştırma yayınlandı. Ancak, buna rağmen çocuğunu teknolojiden uzak tutmak için çaba gösteren çok az sayıda anne baba var. Aksine çocuğuna dördüncü ya da beşinci yaş gününde tablet almayı hayal eden anne baba sayısı hiç de az değil. Sonuç olarak, teknolojiyle çok geç yaşta tanıştığımızdan ve kendimizi pek zeki bulmadığımızdan olsa gerek, küçük bir çocuğun harika bir internet kullanıcısı olmasını yüksek zeka göstergesi olarak algılamaya devam ediyoruz. Bu okulda hiç teknoloji yok New York Times’ta yayınlanan ve önemli tartışmalara sebep olan bir makale, zeka ve teknoloji kullanımı arasındaki ilişkiye en sağlam darbeyi vurmayı başardı. Dünyada ve ülkemizde pek çok ilkokul, sınıflarını bilgisayarlarla donatma konusunda acele edip bu konuda birbiriyle yarışa dursun, teknolojinin ana vatanı Silikon Vadisi’nin göbeğinde E-Bay, Google, Apple, Yahoo ve Hewlett-Packard gibi teknoloji devlerinin çocuklarını göndermeyi tercih ettikleri bir okul, kendini teknolojiden tamamen arındırmayı seçiyor. Bu okul, Waldorf School of the Peninsula. Bu okulda hiç teknoloji yok. Bilgisayar ekranı ya da akıllı tahtalar yerine eski karatahtalar, tebeşirler, kağıt ve kalem var. Öğrenmenin diğer temel malzemeleri ise örgü ve dikiş iğneleri ve bazen de çamur. Bunun dışında bolca oyun odaklı öğrenme ve hikaye anlatma var. El becerisi zekaya dönüşüyor Google’ın bir üst düzey iletişim bölümü çalışanı olan Alan Eagle, New York Times’a yaptığı açıklamada “App uygulamasının ya da iPad’in çocuğuma okumayı ya da matematiği daha iyi öğreteceği fikri çok komik” diyor. 5.sınıfa giden kızı henüz Google kullanmayı bilmiyor. Bunun yerine kızı, sınıfındaki diğer çocuklar gibi dikiş becerilerini güçlendirmeye çalışıyor. Hedefleri birgün kendi çoraplarını dikebilmek. Waldorf eğitim sistemine göre problem çözme ve matematik becerisi, örgü örmek, makas ya da bıçak kullanmak gibi ufak el becerileriyle gelişiyor. El becerileri ve atlama, zıplama, tırmanma gibi hareket becerileri, 7 yaşından sonra zekaya dönüşüyor. Teknoloji becerisini fazlasıyla büyüten günümüz ebeveynlerinin aksine Alan Eagle’a göre teknolojiyi kullanmayı öğrenmek, dişleri fırçalamayı öğrenmek kadar kolay. “Google’da ve diğer her yerde, teknolojiyi, zekası en düşük insanın bile rahatlıkla kullanabileceği kadar basit hale getiriyoruz. Çocuklarımız büyüdüğünde teknolojiyi kullanmayı becerememeleri gibi bir şey söz konusu bile olamaz” diye özetliyor anne babaların yere göğe koyamadıkları teknoloji becerisini Eagle. Çok daha karmaşık hareketler yapabilen çocuğunuzun mouse kullanmak kadar basit bir hareketiyle gurur duymayı bir kenara koyup, onu dikiş dikmek, makas kullanmak gibi pek önemsemediğiniz, oysa çok daha fazla zeka gerektiren el becerileri konusunda yüreklendirmenin zamanı geldi de geçti bile. (Alıntıdır: http://www.egitimpedia.com/silikon-vadisi-yoneticilerinin-cocuklari-neden-teknoloji-girmeyen-bir-okula-gidiyor/)2 puan
-
Merhaba Arkadaşlar, Hem Yakup beyin ricası kırmamak hemde bu satırları okuyan herkese fikir verip faydalı olur düşüncesiyle yazıyorum. Eskiden beri araçlara çok meraklı olan biri değilimdir ama önceden beri fiesta hep hoşuma giderdi. Kasası ve iç duruşu çok modern, hele hele bayide ilk içine oturduğumda parlaklığından gözüm kamaşmıştı resmen (bu arada bayanlarda bu yüzden, yani parlak olduğundan sanırım çok çok beğeniyorlar) o anda kararımı verdim aslında. Gerçi o sırada showroomdaki araç benzinliydi ama bu arada dışarıda bi müşteriye teslim edilmek üzere bekleyen 1.5 dizel aracı görünce satıcıdan rica ettim bi çalıştırabilirmiyiz diye, sağolsun kırmadı.. Bir çalıştırdım ama o ne! sanki araba benzinli,, ne bi ses ne bi titreşim. Sonra pazarlığımı yaptım eniştemin gazıyla klima dijital olsun diye titanium a yöneldim ama iyikide yönelmişim, insan sıfır araç aldıktan sonra başkalarında gördüğü özellikler kendi arabasında olmayınca arabadan soğuyor (karartılmış arka camlar, alaşım jantlar, dijital kilima, hız sabitleme, otomatik kararan iç dikiz aynası, sis farları, gündüz led farları, cam altı nikelajları vs) Polo sahibi arkadaşımdan biliyorum (itiraf etmiyor ama her fırsatta da hayıflanıyor, neyse) Pazarlıkla koç ailem indirimi derken baya uygun bi şekilde aracı almış oldum. Merak etmeyin bundan sonrasını hikaye olarak değil artı ve eksilerini sıralayarak fazla uzatmadan anlatmaya çalışacapım, ancak çokda kolayolmayacak,, neyse buraya kadar tanışma faslımın anlatmamın sebebi bilirsiniz herkesin bi aşkıyla tanışma hikayesi vardır Öncelikle aracın motordan kaynaklanan sesi soluğu hiç yok gibi (havalar ciddi anlamda 3-5 derecenin altına düşerse rölentide ne kadar beklesenizde ilk 2. vitese takıp 50-100 metre gidinceye kadar ses yapıyor biraz, ki bununda yağla ilgili olduğunu düşünüyorum) sanırım aracın 1500 cc ve 4 silindirde sadece 75 bg güç ile sınırlandırmasından kaynaklı bi durum, evet çok güçlü değil, 100-120 üzerindeyken gaza abanınca sizi koltuğa yapıştırmıyor ama 160 a kadar çok rahat, sonrasında 180-185 kadar da gidiyor (yokuş aşağı 190 gördüm) 2500 devrin üstüne çıkılmaya başlandığında ise motor sesini belli etmeye başlıyor. Yasal sınır olan 120 km kadar ise (ki oda otobanda) araba gidiyormu gitmiyormu belli değil (bu arada hep aklımdan geçer; çok daha iyi bir arabaya sahip olupta 120 gitmek zorunda olmak ), 140 a kadar böyle ancak 140 geçmeye başladığınızda 150 den itibaren b sınıfı bi araç kullandığınızı anlıyorsunuz (yada ben fazla korkuyorum bu hızlardan). 120 den sonra rüzgar gürültüsü almaya başlıyor ama onun dışında iyi, bu arada üzerinde gelen hankook ventus s1 evo ler performans olarak iyi bir lastik ama hem kışın çok feci kayıyorlar hemde gürültü olayı çok fazla. Ben şahsen borç harç Nokian Weatherproof 4 mevsime geçtim, bi araba ne kadar iyi olursa olsun yere temas ettiği yer lastikler, çok dikkat edilmesi gerekiyor; can taşıyorsun, sağlık kaybedilmeden değeride bilinmiyor. Herneyse konumuza dönersek sıcak asfaltta sıkıntı yok ama sakın heee soğuk asfalta girmeyin, aman Yarabbim, böyle bi gürültü olamaz, kafanız şişiyor (yada arabayı hiç sıcak asfaltta kullanmayın, aradaki farki bilemezsiniz böylece ) abartıda olmasın sınıfının gerisinde de değil. Aracın bana göre en önemli özelliği yolda sürücüye yaşattığı haz, yani direksiyonu inanılmaz hisli, tek kolla kullanırsanız ve lastik havanız olmanız gerekenden aşağıdaysa kolunuz yorulur evet (hatta ben bazen lastik havalarını ordan tahmin edebiliyorum, araçta lastik basınç sensörü var ama o sensörlerin çalışması için sanırım havanın en az %25 i kaybedilmesi gerekiyor, ne mantıksa artık) otopark sitesinde Mehmet beyin dediği gibi bir aracın direksiyonu nasıl olmalı derseniz işte böyle olmalı, aynen katılıyorum. Aracın iç mekanı çok güzel, ama şöyle birşeyde var beş parmağın beşide bir olmadığı gibi herkesin güzellik algısıda farklı oluyor, eğer modern bi tarz seviyorsanız fiestanın özellikle titanium da kullanılan piano black kaplama çok şık duruyon, konsol kaplama yumuşacık, hatta daha üst segmentte bir çok araçta bulamayacağınız bir malzeme. koltukların desenini gözünüzden kıskanırsınız resmen. Amma bi teyp ve yol bilgisayarı göstergesi var ki iğrenç, sanki bilgisayarın ilk icat edildiği zaman yapmışlar, onu yapan mühendis ölmüş yada kaçırılmış, ondan sonrada kimse dokunamamış bu sisteme çünkü bilmiyorlar gibi duruyor, polo filan çokdan dokunmatik arkadaşım bu ne?? yol bilgisayarında ise toplam km, resetten sonra km, anlık tüketim, resetten sonra ortalama tüketim dışında birşey yok.. poloda (polo ile kıyaslamamın nedeni bu segmette tek rakibi polo, o da ülkemizdeki anlamsız vw hayranlığından kazanıyor, yoksa gerçekten bu segmentten bi araç alacaksanız fiestayı, özellikle dizelini tavsiye ederim) vites göstergesi (ki benim ihtiyaç duyduğum bi göstergedir kendisi) yok, arabayı çalıştırdıktan sonra ki (resetlemeden ayrı olarak) yok. eee ne var? dijital ısı göstergesi var (madem dijital yapacaksın en azından derecesi göreydik) ki bence kar amaçlı bir durum. Ayrıca titanium en kötü yeri kolçakla geliyor olması, o kadar gerideki kolunuzu koymanız mümkün değil, orta konsolla birleşik olduğundan dışarıdan kolçak alayım kendim takayımda yok, nasıl halledicez halen düşünüyorum. Sanırım üzerine kaplama yaptırıp uzatma taktırıcam ama konsola zarar vermeden nasıl yapcaz belli değil. Orda derin eşya gözü olarak duruyor yoksa kolçak olması için yapılmamış belli, giydirmeye hazır başlamışken ayrıca fordun akıllı yakıt sistemi akıllı olması güzel birşey ama kilit koyaydılar, kötü niyetli içine şeker atmak isteyen kişilere karşı bi koruma olurdu. Gelelim en önemlisi yakıt olayına,, valla hiç kasmadan depodan depoya ölçümlerimde şehir içi dışı karışık 5,5 ile 5,8 litre civarında 6 pek olmuyor (bu arada şehir içi kastım bizim burası çerkezköy, istanbul gibi değil, iş yerimle ev arası 4 km hep 1-2 araç ısınamıyor bile) ama bu dediğim gerçek depodan depoya ölçümdür (yol bilgisayarı 0,5 e kadar az gösteriyor üç kağıtçı), vw cilerin söylediği gibi yol bilgisayarına göre ölçüm değildir. Bu arada ilk aldığım zamanlar bi kere 7 ye çıktı ancak sanırım o zaman DPF devreye girmiş, ford göstergeye bi işaret koymamış DPF için regeneration başladı uzun yolda bi temizle diye, olan bize oluyor, devreye girdiğini anladın anladın anlamadın nananay. Bu arada şehirler arasında hız sabitleme ile 4 lt tutturduğumda oldu (90-92 le gitmek şartı ile) dönerken araba full doluydu 4.5 ile döndüm (200-300 kg civarında fazladan yük vardı sanırım). Bu arada benim bilgisizliğdenmidir yoksa bu segmente göre fazla hızlımı giriyorum bilmiyorum ama araca virajda gaz verince sanki daha dengesiz oluyor, gaz kesince daha böyle yağ gibi dönüyor sanki (bahsettiğim durumlar 95-110 için). Bi arkadaş bahsediyordu makyajsız kasaların ergonomisi daha iyi diye ama kullanmadım bilmiyorum. Aracın herşeyi ile çok memnunun gerçekten aşık oluncak bi araç, yani gittikçe gideseniz geliyor, istiyorsunuzki yol hiç bitmesin. Uzun yolculuklarda yormuyor ama ne yapsanızda b sınıfı araba. 1 vitese takıp yürüyeyim diyince arabada bi ileriye atılma isteği varki bazen hoş bazende yavaş be kızım bu ne ateş yawww diyorsunuz. Bu arada iç mekan olarak fazlasıyla yeterli, 1.90 boyu olan bi arkadaşım var, hem öne hem arkaya biniyor hiçde bişey dediğini duymadım, hatta koltuğu bile o kadar geri yada ileri çekmiyor, içi küçük görünebilir ama yeterli. Sonuç olarak bence bu segmentte alınabilecek en güzel, en modern, yol tutuşu ve yola gidişi ile en iyi araba. Hee siz arabayı sadece bir noktadan bir noktaya ulaşım aracı olarak görüyoranız o ayrı (sizin içinde umut var merek etmeyin ) ama bu aracın hedef kitlesi arabadan zevk almak isteyenler için, şehir içinde keyifle araba kullanmak isteyenler için 10 numara 5 yıldız. Ayrıca body çok fena yakışıyor, 300-500 tl verince çocuklar yarış arabası sanıyorlar ateş ediyor Herkese keyifli forumlar, keyifli hayatlar, sağlıcakla kalın.2 puan
-
Arabamsı motosiklet olarak tanımladım. 13 beygirlik bu taşıt performansıyla göz dolduruyor. (!) 16.800 liraya satılıyormuş. Bana pahalı geldi kalitesi performansı vs. göz önünde bulundurulduğunda. ruhsat motosiklet ruhsatı ama B sınıfı ehliyetle de kullanılabiliyor. Bence tutmadı tutmayacak. Bursa'da yolda görmüştüm geçen hafta. Detaylı bilgi için sitesi bu, http://www.bajaj.com.tr/qute/173/qute2 puan
-
El becerisinin tek başına değil ileriki dönemlerde sorun çözmeye, kurgulamaya, tüme varmaya yarayan zekayı geliştirmesine yönelimi aslında mesele. Çocuğun el becerisi ne kadar gelişirse büyüdükçe zekası da orantılı ölçüde gelişir; 4-5 yaşındaki çocuğun tablet veya akıllı telefonda app açmak yerine; hamur, çamur, lego, kur-boz-yap vs tarzı oyunları oynaması ileride programcı olup, yeni geliştirmeler yapmasına fayda sağlar?! ( En azından yukarıdaki yazının iletisi ) Sosyo-ekonomik koşulardan ve toplumdan soyutlanamayacak bir olgu çocuk yetiştirmek; teknolojiyi aile içinde kısıtlasak bile, kamusal alanda bile yaygınlaşan iletişim teknolojileri çocuğu bir yerde yakalar ve hatta kısıtlamadan gelen açlık daha fazla önem göstermesine neden olur. Çocuğun elinde tekno oyuncak olmaması arkadaşlarının elindeki cihazlara maruz kalmasını da engelleyemez. Denge kurmak gerektiğini düşünüyorum; kendimden örnek vermek gerekirse; sıkı bir Ps4 oyuncusuyum; ve çocuğum büyüdükçe onu da elektronik oyun meselesine koşullu ve seçimli olarak katmak isterim. Teknoloji de aynı şekilde; parça parça ve özellikle beraber yapılan aktiviteler; el becerisini geliştirici-düşünmeye yönelten eylemler ile birleşir... Sonuçta okuduğum tüm pedagoglar; çocuğun ergenliğe ve birey olmaya doğru yolculuğunda en önemli etmenin ebeveynleri ile düzenli-dengeli ve yeterli zaman geçirip, iletişmesi olduğunu belirtiyorlar... Yani maddi-manevi imkanları sağlayıp, bol zaman geçirip; dilimizde tüy bitene kadar konuşuyoruz Babam durumu tek cümlede özetlemişti: " Yüz bin kere söylediğimi dinlemesen, ben yüz bin birinci kere söylerim; belki onda aklında bir şeyler kalır"2 puan
-
Yalnız akşam adama benim cebimi verip yanından beni aratsaydın abi de beni işlese ne komik olurdu. Düşün akşam saat 8 telefonum çalıyor ben castrol ürün müdürü bilmem kim . Bugün mesaj atmıştın onun için aradım falan. Ben düşünüyorum lan numaramı yazmadım ki nereden buldunuz falan. Buluruz biz FORD database ine baktık. 1.5 motorlu araç satın alan tüm dr leri aradık , adı Cenk olan 6 kişi bulduk sırayla arıyoruz falan. Terminatör filmindeki John Connor arama hikayesi gibi falan.. Ne geyik olurdu haaa2 puan
-
2 puan
-
o parayı verecek kişi yok denecek kadar az. insanımız artık bu tip şeylere meyletmiyor. bineceksem adam gibi bişeye benzesin der, haklı olarak. 7-8 bin liraya brodway alır ona biner.2 puan
-
CASTROL TR ye mail attım. 1.5 tdci tüm ford araçlarda kullanılıyor bunu yağı 0-30. Ancak otosan koç kuuluşu olduğu için opetin dandik yağını kullanıyor ki opet kar etsin . Acaba son kullanıcı için perkanede satış kanalında bu 0-30 yağı tedarik etmeniz mümkün mü ya da böyle bir planınız var mı ? Öyle ya devamı gelecekse bu yağa dönelim dedim. Telefonunu ver. Şahsenn görüşmek istiyoruz dediler2 puan
-
Yetişmez yetişmez. Tek şansın Bursa planımın iptal olması. Şuan net değil ama 3 gece felan ordayım abi. Neee Çınar da çay mı? Olur tabi neden olmasın2 puan
-
2 puan
-
Güle güle kullanın. Bu da 1.0 EB versiyonu:2 puan
-
13 yılda tüketici kredisi borçlarınınlarında 134 kat, kredi kartı borçlarının ise 17 kat artış söz konusu. Kredi kartı borçlarının 4,3 milyar liradan, 76,5 milyar liraya yükselmiş. 2002 yılı sonunda 6,6 milyar lira olan vatandaşın bankalara olan toplam borcunun, 2015 yılının sonunda 382 milyar liraya çıkmış. Neyi nasıl aldığımız ortada aslen2 puan
-
Tam olarak nasıl ifade edeceğimi bilemedim umarım anlatabilirim. Bildiğiniz üzere 1. viteste gaza basınca araç daha ivmeli hareket eder ve bizi koltuğa yaslar, gazdan çekince öne bir yığılma olur (acemi kullanışı diyelim) dün 2. viteste de aynısı olmaya başladı akan trafikte, düşük hızda ilerlerken gaza çok hafif dokunmamla koltuğa yapışıyorum, gazı bırakınca araç öne yığılıyor ileri geri sarsılma oluyor ve konfor düzeyi bozuluyor aracı 90 küsür bin km dir ben kullanıyorum bu dün olmaya başladı. Neden olabileceği ile ilgili yorum yapacaklara teşekkürler.1 puan
-
Renault'nun Fransa'daki şirket binalarına geçen hafta müfettişlerin baskın yaptığı açıklandı. Baskının emisyonla ilgili olduğu iddia edildi. Renault yaptığı açıklamada dizel motorunda yapılan testlerde hile bulunmadığını belirtti ve yetkililerle tam işbirliği yapmaya hazır olduğunu açıkladı. Renault'un hisseleri baskın haberinden sonra yüzde 20 düştü. Renault'nun ardından Fiat Chrysler ve Peugeot da borsada çok ağır kayıplar verdi. Kaynak1 puan
-
1 puan
-
Otosan bazı modellerde Avrupa'ya göre güzellik talep edebiliyor. Bknz: C-MAX otomatik fiyatı. Avrupa'da 1000 euro fark var. Belki de farkı yansıtmadan aynı düzeyde girerler. Bana kalırsa otomatiğin fiyatı şuanki halinden pahalı kesinlikle olmamalı. 78 kafidir ama yetmez diğer donanımlar ile de sunulmalı.65-70 arasında seçeneğin olması lazım.1 puan
-
1 puan
-
Aydın Bey ben başka bir fikir vermek istiyorum. Eğer sol bacağınızda sorun olduğunu doktor raporu ile belgelendirir ve bu adamın otomatik araç kullanması gerekir türünden bir rapor alırsanız kanunlar gereği Ötv'siz araç alma hakkınız doğuyor. Bunu bir araştırın isterseniz.1 puan
-
basit... dayatmayacak, iyi analiz edecek, nabız tutacak. ticari kaygı ticari kaygı diyoruz da diğerlerinin ticari kaygısı yok mu, onlar babalarının güzel gözleri hayrına mı yapıyorlar? Klişe "herkes gider mersine, ford gider tersine..." sonuç ortada. hep aynı şeyi konuşuyoruz gerçi ama insan yazmaktan kendini alamıyor "rakibim" dediğin adamların motor/donanım kombinasyonlarının yanından dahi geçemezken bence sıralamadı ki yeri şaşırtmamalı... mondeo alan insan konforuna düşkün insandır (genel geçer durum, bireysel algılamayın lütfen) büyük araba daha fazla konfor beklentisi yaratır... ama gemi gibi arabaya binerken de vites değiştirmekle uğraşmayalım artık be bi zahmet (en azından bu seçenek imkanını bana ver peşinen "yok" deme), rahat rahat mis gibi otomatik konforu ile gitmek varken...1 puan
-
1 puan
-
@Doğan Kurban Ya o kadar basit değil aslında. BU firmanın prestijini ayaklar altına alan bir şey. Bu firmanın bir de Premium dalı olacak değil mi... Yani bak 3 paragrafın ikisini çevirip herhalde zor olan bir paragrafı çevirmemişler. Bak Muratın verdiğinde tamamen yanlış çevirmişler. Benim ingilizce bilmeyen yapıyor bu işi teorim doğru galiba Amerikada olsa bu işleri takip edenler var. Kılavuzda yazdığı gibi yaptım sonra kaza yaptım deyip otosandan sağlam tazminat alan da olur.1 puan
-
Ben kullanma kılavuzları başlığına daha önce yazdım. Bak bir konuda 3 paragrafın zor gelen 2. paragrafını çevirmemişler aynen öyle kalmış Bir bölümü hiç çevirmemişler vs vs.. Kaan diyor ya FORD forumu okuyor diye okuyr da aksiyon almıyor. Şu kılavuzu şöyle yayınlayanın sağlam fırça yemesi lazım ya neyse1 puan
-
1 puan
-
1 puan
-
1 puan
-
17-18'e binilebilecek halde 2.0 mondeo GLX'ler var mis gibi. Bu ''zımbırtının'' tutulması veya alınabilir olması için 2-3bin civarlarında olması gerekliydi. Yoksa üstüne plastik kaplanmış motorsiklet için 16 çok be!1 puan
-
evet, ister orta düzey ister Premium olsun ,tüm markaları önde ,ilk 6 sıra olarak. Geriye bir Porsche leri kalmıştı o da allahtan bu segmentte yok. ilk 6 dan sonrası İsveç, USA, Fransız, Japon gidiyor ve uçurum gittikçede büyüyerek.1 puan
-
2015 Aralık ayı D segment satışları. Passat müthiş satmış. Insignia da 1,6 lt dizel otomatikten sonra artış çok fazla. Mondeo da ise artış olmasına rağmen yine oldukça düşük, 2015 yılı toplam satışı Passat ın 1 aylık satışı kadar olamamış Temmuz Ağustos Eylül Ekim Kasım Aralık 2015 Toplam Volkswagen Passat 2.919 2.420 1.808 2.215 3.001 3.631 30.167 Mercedes C Serisi 1.553 1.448 1.249 984 736 1.431 10.465 BMW 3 Serisi 758 908 461 775 1.060 1.017 9.180 Skoda Superb 116 205 271 429 553 596 4.316 Audi A4 233 260 246 298 212 857 3.511 Opel Insignia 39 80 125 678 684 1.386 3.501 Volvo S60 253 191 147 156 254 268 3.456 Ford Mondeo 161 225 107 138 108 310 2.219 Peugeot 508 63 97 86 96 48 339 1.234 Toyota Avensis 155 97 78 101 165 200 978 Renault Latitude 13 7 1 27 7 16 271 Jaguar XE 26 17 32 26 42 32 175 Citroen C5 32 1 3 1 2 1 165 Honda Accord 5 3 11 6 8 12 72 Mazda6 5 3 4 4 5 4 49 Infiniti Q50 6 0 0 1 1 2 24 Hyundai i40 0 4 0 0 0 0 12 Kia Optima 0 0 0 0 0 0 11 puan
-
... dün konuştuk, akşam konuşmayı sürdürdük ... bu gün ofise döndüğümde de servis mühendisliğinden cevap gelmiş, onu gördüm.1 puan
-
Benim de 3,5 yaşında bir kızım var, anaokuluna başladı bu yıl, okulda hemen her gün motor becerilerini geliştirecek gayet güzel işler yapıyorlar, yapılanların çoğu bize teslim ediliyor ve görünce bu becerilerinden dolayı mutlu oluyoruz. Gördüğüm kadarı ile anaokulunda müdür odası hariç teknolojik bir alette yok, her şey ilkel bir şekilde çocuğun becerisine dayalı makas, hamur, çamur ile yapılıyor. Bu durum bizi çok memnun ediyor. Demem o ki; yazıda bahsi geçen Amerika'da ki özel hazırlanmış denen okul bizde zaten var, bizim için normal şeyler bunlar.1 puan
-
yanlışlık olmaması için şase bazında bakmakta yarar var, özelden ViN at bana ... parça numarası vereyim üstadım. (devrik cümle oldu yahu ... neyse ... anlayan anladı.)1 puan
-
Çıkmacılarda bulursun abicim en kötü. Ben 200 tl civarında olduğunu duymuştum. Cumartesi çıkmacıları bir geziyim diyorum. İstersen bakarım sana da.1 puan
-
+1 Söylediklerinize katılıyorum Hakan Bey. Anladığım kadarı ile bu yazını amacı, teknolojinin çocuklar için zararlı olduğu ve çocukları teknolojiden uzak tutmak gerektiği değil de, 3 yaşındaki bir çocuğun tablette bir programı kullanabiliyor olmasının - bir çoğumuzun algıladığı şekilde - bir zeka göstergesi olmadığıdır. Aynı şekilde, zekayı geliştiren etkinliklerin tablet yazılımları olmadığı; onun yerine analiz - sentez yetenekleri, problem çözme ve motor becerileri gerektiren makas, çekiç, çamur gibi materyallerle etkinlik yapmak gerektiğini ifade ediyor. Çocuklar tablet kullanmasın demiyor, okuldan çıkınca büyük ihtimal evde teknolojiyi - bahsettiğiniz şekilde kontrollü olarak - kullanıyor bu çocuklar. Ancak eğitimlerini daha geleneksel yolla yapıyorlar ve tam da uygun çağlarında zeka ve becerileri daha doğru şekilde ilerliyor.1 puan
-
teşekkürler @Doğan Kurban @Gürkan Çakıroğlu fotoğraflara bakınca benim de aklıma ilk yapıştırmak geldi ama sanırım değişecek.. araba öğleden sonra bende eşimle dönüşümlü çalışıyoruz.. aldığımda sinyale ve camın oynayıp oynamadığına bakacam.. inşallah en az meblayla çıkarız.. adam yolun ortasında gelmiş eşimin anlattığı kadarıyla..1 puan
-
içindeki lastik yırtılınca veya çatlaklar başlayınca şanzıman ve motor arasındaki bağlantı parçası olduğundan dolayı şanzımanın sallanmasını vs çok daha fazla hissetmenize yol açar. şanzıman üst bağlantılarınıda ve motor kulaklarınıda kontrol ettirmekte fayda var ... şu alttaki linkten daha detaylı anlayabilirsiniz aracınızdaki durumu1 puan
-
Digital hava saati diyince benim kafa tiii baska yerlere gitti. Analog olanlari vardi bunlarin. Daha kullanisli olurdu sanki.1 puan
-
1 puan
-
benim facebook adresini verdiğim siteya bakarsanız adamlar sorulara cevap vermiş.Diyorlar ki.. Sigorta sizin üzerinize buradan yapıyoruz.Uluslararası sigorta sirketi tarafından..Kazaya karıştıgınızda aynı prosedür..Policeyi karşı tarafa veriyorsunuz diyor.. Almanyadan kiralık araçla gelenlerin durumu gibi sanırım.Onlarda kaza yapınca form dolduruyorlar.. Araba sizin üzerinize oluyor.Ruhsat sizin üstünüze..Sadece arabayı üzerine alabilmek için Gürcistan yasalarına göre size birinin kefil olması gerekiyormuş.Bu sebeple tamamen kefil biz hallediyoruz diyor.Burada vergi yok diyorlar. Hatta almak zorunda değilsiniz buyrun gelin yedirelim misafir edelim gezdirelim diyorlar.Tur bile düzenliyorlarmış.;; 2 yıl sonunda ister getirin al sat yapalım ister alalım ister değiştirilim..siz vergi imiş muayene imiş sigorta ile ugrasmayın dyor.1 puan
-
Teşekkürler Cem abi ,3-5 kere test yaptım doğrudur.Fakat ileride pili zayıflayınca sapıtır mı? bilmem.Bakacağız Sağ olasın Bekir ,İstasyonlardaki bozuk saatlerden dolayı böyle bir düşünce geldi aklıma o da denk geldi Teşekkürler olumlu sonuç alırız diye tahmin ediyorum.1 puan
-
1 puan
-
Makyajsız versiyonu ergonomik diyen arkadaş ne konuda demiş acaba? İç mekan ise sonuç tam tersi çünkü Mekanik olarak geliştirmeler de iyi yönde. İyi günlerde kullanın, detaylar ve kırmadığınız için teşekkür ederim.1 puan
-
Başka bir başlıkta da vermiştim, 2015 satışlarda özellikle Aralık'ta patladı. Belli ki özel sektör vergi vermektense araç almayı yeğledi ve filolar yenilendi. http://www.odd.org.tr/folders/2837/categorial1docs/1417/Model%20Dokum,%20Aral%C4%B1k%202015.pdf Böyle rakamlarla oynamayı da severim. C segmentine bakalım mesela. Sedanlarda durum: Linea almış başını gitmiş, ilginç bir şekilde Corolla satışları Aralık'ta inanılmaz yükseliş göstererek modeli yıl bazında ikinciliğe taşımış. Olasıdır ki iyi filo anlaşmaları yaptılar. Fluence de aynı yoldan ilerliyor zaten. Focus bence ziel otomatiğin de etkisi ile, ve tabii filoları gözardı etmeden, Aralık'ta mükemmel bir ivme yakalamış ve yıl bazında Jetta ve Astra'yı kolayca geçmiş. Tablonun gizli şampiyonu aslında Egea, birkaç aylık satışla önümüzdeki sene birinciliğe aday olacağının sinyallerini veriyor. Octavia'yı daha yukarılarda görmeyi beklerdim, umut var sanki. Hatchback'lerde durum ne? Golf tartışmasız liderliğini sürdürmekte. Astra yeni kasanın rüzgarıyla peşinde... Leon olması gereken yerde. i30 bence hayal kırıklığı, ama ondan büyük hayal kırıklığı ise Focus. 308 ve C4'ü bile arkadan seyrediyor. Vah vah.... Stationlar??? Ülkenin sevilmeyen kasa formu. Kimse ciddi varlık gösterememiş. Yıl bazında Leon ve Focus eşit sayıdala, ancak sözü edilecek bir sayı değil. Yıllarca Toros SW'u baştacı eden bu millete ne oldu da steyşın düşmalığı gelişti? Aile araçlarındki durum... Lodgy hem takside hem de bütçesi kısıtlı büyük ailelerde gördüğü ilgi ile sınıf lideri. Parası olan ise Mercedes veya BMW'ye yönelmiş. CMax aradan sıyrılsa da bence bu segmentte daha fazla satış yakalaması gerekirdi. SUV'lar... Nissan lider, neredeyse rakipsiz. Eski Toros'çular da Duster'a yönelmiş gibi. Tucson çok ilgi görde de hala Sportage'ı yakalayamamış, bence eli kulağında... Kadjar umut veriyor. Kuga umut kırıyor. Vakit buldukça devam ederim.1 puan
This leaderboard is set to Istanbul/GMT+03:00
Focus Club Türkiye
Bu sitenin işleticisi, bu sitede yer alan bilgi, yazı ve makalelerin doğrudan veya dolaylı olarak kullanılmasından dolayı oluşacak zararlardan sorumlu tutulamaz. Kaynak gösterme kuralına uymak şartıyla, bu sitede yer alan yazı ve makalelerin belirli bir kısmına atıf yapılmasına, link verilmesine izin verilmektedir. Kaynak (canlı link) gösterilmeden yapılan alıntılara ise izin verilmemektedir. Sitemiz, hukuka, yasalara, telif haklarına ve kişilik haklarına saygılı olmayı amaç edinmiştir.