Jump to content
2019 Temmuz ve 2023 Mart arası tüm içerik ve üyelikler silinmiştir. Lütfen yeniden kayıt yapınız ×

Liderlik Tablosu

Popüler İçerikler

26-08-2016 tarihinde, tüm alanlarda en yüksek itibara sahip içerik gösteriliyor

  1. 3 puan
  2. ... ahanda! Bunlar bizim tepsi'yi çalmışlar mı? O "tepsi" zamanında yer sofrasında yemek yemiş müyendisler! tarafınca dizayn edildi. Kullanış adına daha iyi olması normal
    2 puan
  3. http://www.totalcardiagnostics.com/support/Knowledgebase/Article/View/1/0/how-to-install-elm327-usb-cable-on-windows-and-obd2-software Linki okuyun ve uygulayın...
    2 puan
  4. 8700 çok. Onun yerine "3 hafızalı elektrikli koltuk" projesi başlatırız. 6-7 ayda sonlandırırız (yapacak bi şey de hep çıkıyor )
    2 puan
  5. Aracıma ayak altı aydinlatma yaptirdim arkadaslar tam konsoldaki renkte led bulamadim bulursam rengini degistirecegim genede gayet guzel oldu. Önerebileceğiniz konsolla ayni renkte led var mı?
    1 puan
  6. ben bu 135.000 km yi 8 yıl için düşünüyorum..zaten bugün kü koşullarda binersem 8 yılın sonunda arabam yaklaşık 90 bin (şu an 44 aylık arabam 37 bin de), max 110.000 km olur.. adam video da demiş, bakım gerektirmez diye..bu da parça garantisi demek..10 yıl..usa da bu yılda 15 bin mil: 24.000 km den hesap edilir..yani 240 bin cem abi ford etisten çıkarmıştı bakım föyünü
    1 puan
  7. Standardı karşılayan tüm yağları gönül rahatlığı ile kullanabilirsiniz.
    1 puan
  8. Otosan çıkartmış galiba, yoksa şimdiki kugada da görünüyor microcatten bakınca. Tanesi 27 euro. Dur bizim c-max'ı bi inceleyeyim, + 2 vida montaj tamam gibi
    1 puan
  9. Kolçağımızda takıldı, delmesiz uğraşmasız, Araca özel kolçak takıldı.
    1 puan
  10. Karartma olmayan ayna için sökme ..
    1 puan
  11. Ses takılmıcak gibi olsa eyvallah yoldan yürüyenler bile noluyor deyip bakıyorlar düşünün. Ses kaydı almaya çalışıcam.
    1 puan
  12. Çıkmacılardan temin edebilirsiniz. Ama isterseniz biz bi deneyelim, eğerki uyum sağlarsa sizde araştırırsınız.
    1 puan
  13. Yigido yol uzun diye ve orda kosturmaca olabilir diye gelemeyecek Haftaya didime ucacagiz onla
    1 puan
  14. Eşya çok Abi ilk gidişi diye mecbur araçla gidecez oraları 2012de gezdik. Doğası harika...
    1 puan
  15. Osmaniye'ye göre pahalı mı şimdi yok artık. Rahat rahat kalırlar no prob. Ama çok sıkılırlar.
    1 puan
  16. Ahmet hayırlı olsun, oralar güzel yerler, bir kaç yıl önce bir haftalık iş planı içinde Trabzon,Rize, Giresun Gümüşhane de bulunmuştuk,imkan varsa direk uçakla Trabzon'a gitmek en kolayı.
    1 puan
  17. Genel olarak, Focus 3 problemlerinden ve Servis sıkıntılarından bahsedeceğim için başlığı açarken bu kategoriyi seçtim. Mod arkadaşlar uygun değilse, uygun olan bölüme taşıyabilirler. Yazım biraz uzun olduğu için, kısa bir özet geçmek istiyorum. Focus ile yaşadığım arızaları ve servislerde ki tecrübemden bahsedeceğim. Eğer yeni bir Focus sahibiyseniz yada Focus almak istiyorsanız bu yazımı en az iki kere sindire sindire okumanızı öneririm. Mod arkadaşlardan da şimdiden, böyle uzun bir yazıyı kontrol amaçlı sonuna kadar okutmak zorunda bıraktığım için özür dilerim, ama yeni kullanıcılar için gerçekten örnek teşkil edecek durumlar. Servis hakkında tüm servisler böyle diye bir yorum atacaksanız; yapmayın... Olabilir, herkes böyle olabilir. Önemli olan nasıl davranacağımızı bilmek der ve yazıma başlarım. Öncelikle belirtmek isterim ki, Focus 3 TDCI bir araç almak isterseniz, gerçekten güçlü bir motora ve muazzam bir güvenlik sistemine sahip olacaksınız.(Bu fiyatlardaki araçları baz alırsak) Ford'un karakteristik yapısına alışırsanız Ankara - İstanbul arasında 220-230 KM hızla bir kaç nokta hariç hız kesmeden ilerleyebilirsiniz. (Tabi bu hız beraberine ölüm getirebilir, ama aracın tutuş yapısı buna müsait) 100 KM hızla demir refüje (tam plakadan 30 cm genişliğinde) çarptığınızda kemeriniz takılıysa yara almama ihtimaliniz yüksektir. Kemerim takılı olmadığı için sadece burnum çatlamıştı. Fakat, bu özelliklere yakışan bir konfor ve satış sonrası hizmet beklemeyin. Hatta hazır olun, 100.000 bin km sonrasında biraz mekaniğe merakınız varsa sırf servisler yüzünden bir çırak kadar bilgi sahibi olabilir, ağır bakımları dahi siz yapabilirsiniz. Ford servislerini (Sivas, Tokat ve İstanbul) olmak üzere farklı yerlerde tecrübe ettim. Acaba burnumdan suyu az mı çekiyorum ben de mi sorun var dedim diğer kullanıcıları da dinledim, yok arkadaş Ford Türkiye kesinlikle kazanç odaklı agresif bir firma. Kesinlikle müşteri memnuniyeti anlayışları yok. Ne mavi yakalılar da ne de beyaz yakalılarda.. Yetkili servisin söylemlerini %50 hayal ürünü olarak görebilirsiniz. Aracınızın arızasını yetkili değil, etkili servislerde tespit ettirin. Sakin biriyseniz, bir kaç seferden sonra agresif biri olup servise asıl arızayı kabul ettirebilirsiniz. Tabi karakteriniz buna müsaitse.. Bu aracı bu bayiden aldım, bana yamuk yapmazlar demeyin. Yaparlar kardeşim, her türlü yaparlar. O yüzden garanti bitene kadar dikkatli olmak gerekiyor. Garanti bitince de, gerçekten Ford'dan anlayan ustalar var, aracınızı yetkili servisten içeri sokmamanızı öneririm. Tabi özel servislerin kurumsal olmasına dikkat edin, özel serviste başınıza her şey gelebilir. Unutmayın ki, Ford arabasının her parçasını kendisi üretmiyor. O yüzden her parçayı Ford yetkili servisten almak zorunda değilsiniz. 19.000 TL + KDV fiyat verilen motorun aynı sıfırını 9 bin tl ye dışardan temin edebilirsiniz. 4 Bin tl lik baskı volan ve debriyaj setini de bu örneğe dahil edebilirsiniz. Şimdi gelelim benim sıfırdan yaşadığım problemlere. 0 KM aldığım aracım ile 60 Bin Km'de kaza yaptım. Aracı aldığım bayiye güvenebileceğimi zannedip, aracımı oraya çektirdim. 29 Bin tl'lik masraf vardı. Servisdeki elemanlara söyledim, gerekeni yapın dosya durumuna göre gerekirse sıfır km aracın siparişini verin, farkı ödeyelim konu kapansın... Öğreniyorum ki servis, Fordun Pert Araç desteği diye bayi - kanal arasında bir anlaşması var. (Kendim ulaştım, sistemlerine girip.) 29 bin tl oldu 22 bin tl. Neyse, benim itirazıma rağmen aracın tamirini başlatmışlar. Tamam bu Altınsoy Servisinin terbiyesizliği deyip bir yerden sonra sesimi çıkarmadım. Aracın gövdeği değişirken iç tarafta işçiler bir yeri çizmişler. İtiraz etmedim, ama hatalarını gösterdim. Sürücü tarafı yukarı direkte çökme vardı, gösterdim. "Abi orayı yaparsak boyamamız lazımdı, aracın ilerde değeri düşmesin diye yapmadık" dediler. Adama demezler mi? Madem o kadar düşünüyorsunuz expertiz ile anlaşıp perte çıkarmasaydınız ya .....beyefendiler. Valla ben dedim, ama içimden.. Neyse arabayı aldım, alt muhafazayı unutmuşlar! Nasıl unutuluyorsa! Neyse, götürdüm taktırdım. Aracın motoru yerinden düşmüştü, darbe tam turbonun olduğu yere gelmiş ve araç tam durmuş. Turbonun önündeki sac içine geçmişti. O devirdeyken öyle darbe yiyen bir turbonun nasıl bir tepki vereceğini o servisten daha iyi biliyor olmamda ayrı bir ironi.. Neyse, ses çıkaran turboyu bir türlü dahil edemedik hasara.. Yağmur sensörü kırılan camla değişmesi lazımdı, kasko şirketine fatura ettiler ama değiştirmediler. Tutarsız çalışıyordu, yolda kaza yaptıracak kadar ama servis bir türlü arızalı bulmadı. En son servisten biriyle teste çıktığımızda yağmurda baktı ki ben delinin tekiyim sileceği manuele almıyorum tamam abi bu arızalı dedi. Çünkü az daha kaza yapacaktık çalışmadığı için. Ve gerçektende öndeki kamyona çarpmayı planlıyordum. Kabul ettiler ama tam 6 ay sonra değiştirdiler. Enjektörlerden şakır şukur diye ses geliyordu, normal dedi başlarından attılar. Sinirlendim Tokat servisine götürdüm, aracı bıraktım "Uzun yol testi yapmak lazım biz sizi arıcaz dediler, km yi aldım çıktım." 2 saat sonra gittim, yaptık dediler. Arabamın km si oynamamışdı bile. Yani benim park ettiğim yerdeydi. Beni kandırdılar. Altınsoy plakasını sökün dedim, Altınsoyu anlattım söktüler ve benden 2 ya da 4 tl plaka yapıştırma parası aldılar. Töbe estğ. Tokat servisinde orada ne olduğunu anladım. Arabanın şanzuman kulağında sorun olduğunu farkettim, sürekli kat küt diye ses geliyordu gazdan ayağımı çekip gaza basınca ses geliyordu, kaputu açtım 1. vitese taktım arabayı salladıkca gıcıırt gıcıırt ses geliyordu. Dedim ya, Ford yüzünden usta olduk sonunda.. Servise kazada değişen parçaları ya aracın garantisinden ya da yedek parça garantisinden değişin dedim adam bana kızdı bu arabada sorun yok dedi. Gösterdim kaputu açıp, öyle şey mi olur dedi arabaya bindi geriye taktı ani bir şekilde gaza bastı gitti arabanın arkasını servis duvarına vurdu ve arkayı göçertti.. Aynı bu smiley gibi gülme krizine girdim, sonuçta zaten arabanın her tarafı boyalı. Olsun arkası boyalı olsun. Gayet sakince, anahtar sizde abi tamir bitince beni arayın dedim gittim. (Benim gibi müşteriyi nerde bulacaklar bilmiyorum) Neyse, Şanzumanı yapmamışlar. Arka tamponu tamir etmişler deliği kapatmışlar ama çamurluğu düzeltmemişler. Acele ile aldım 2 gün sonra farkettim. Gittim gösterdim, abi orası boyalı olursa aracın değeri düşer dediler bu sefer "Benle Ta...k mı geçiyorsunuz lan" dedim arabayı aldım çıktım. O yüzden servisin söylemleri hakkında başta öyle demiştim. Neyse, derken 3 kere fitillerden götürdüm, birinde yappıştırdılar değiştirmediler diğerlerinde de işlemi yapmayı unutup verdiler. Derken arabanın garantisi bitti. Şu arada servise garantim varken son gittiğimde aracın Şanzumanda, Şanzuman kulağında , Motor kulağında ve turbosunda problem vardı. Fitilleri ve elektronik problemeri söylemiyorum bile. Bir de aküsü bitmişti, abi sorun yok dedikleri akü ile 2 kere yolda kaldım. Servisin önünde araç çalışmadı, immobilizerden dediler 1 gün bekleyen araç böyle olurmuş. Gözlerinin içine uzun uzun baktım ve gülümsedim çıktım. Anlamıştır o gözlüklü esmer arkadaş muhtemelen. Aracı servsite vurduktan sonra, tamir sonrasında sensörlerim bozuldu. Hatta başlık açmıştım buraya. Servise gittim, arka sensörlerin tesisat zarar görmüş. Taş değe değe kesmiş. Tamda servisin işlem yaptığı yerden. Neyse tesisat çekme parası aldılar, işçilik almadılar. Teşekkürler Ford! Yani demem o ki arkadaşlar, servisin birinde araca baktım der bakmazlar. Diğeri sizi Ford aldığınıza köpekten pişman eder. İstanbul'da kapı değişimi için bırakırsınız koltukları boya yaparlar, elektrik tesisatını çözemezler ve tamam araç diyip koltuklara boya bulaştırır verirler. 3 kere götürürsünüz 3 ünde de araca başka problem açar verirler. Falan filan... Bunların hepsini bir kenara koyun, 100 km hızla demire vurup yara almadan çıkmayı bir kenara koyun. Yol tutuşu ve yapısı gerçekten Fordun bir kamyon markası olduğunu gösteriyor. Fabrikadaki mühendisler işini iyi yapıyor. Bu arada merak edenler için, garantisi varken yapılmayan şeyleri şu anda 140.000 de özel serviste yaptıracağım. Bu arabanın motorunu modifiye edeyim diye düşünürken, şimdi normal çalışır hale nasıl getiririm diye düşünüyorum. E paramız bütçemizde belli, bu bütçede Focus'dan iyisini bilemiyorum varmıdır. Toparlayacak olursak, Focus bu bütçede ve bu sınıfta kullandığım en iyi arabalardan biri. (Tokat Çamlıbel, NFS Canyon Drift haritası gibi bir yerdir. Hiç bir WV aracı Focusta ki performansı göstermedi bana orada.) Hatta Focus, Ford Türkiye yetkili servislerine götürülmeyecek kadar güzel bir araç ama buna mecburuz işte. Servise güvenmeyin, ama dışardan destek alarak gerekli duruş ile de pek fazla servisin dışına çıkmayın. Yani dışarda tespit yaptırın, serviste tamir ettirin. Kesinlikle götürdüğünüz servisi araştırın, çünkü sanayi ustalarının tenezzül edip çalışmayacağı kadar kötü servisleri olduğunu gördüm. (Merterden Otogara geçerken Yol kenarında ki Ford yetkili servisi, mayonezli sütlaç gibi saçma bir yer) -Ford motor kulağı sürekli bozulur. -Şanzuman kulağı bozulabilir. -Rolantide titrer. -Kışın traktör gibi ses çıkarır. -Yolun sesini alır. -Kesinlikle 100 bin de bir enjektörleri bir bakıma sokmak gerekir... Bunların dışında Focus iyi bir araç. Yeni alanlar için bunları söyledim ki, bu problemleri görünce arabalarından soğumasınlar. Bir de powershift diye bir şey varmış, onlara hep üzlüyorum ben zaten Yazımı buraya kadar okuyan herkesten helallik isterim, biraz uzun oldu.. :)) Ford Şahsuvaroğlu'na hiç girmedim bilmiyorum, bu yazdıklarımda orayı tenzih ederim. Zira oradaki yetkili bir abi forumda üye ve servisler konusunda bir şey diyince gelip bize kızıyor. O yüzden orayı ayrı tutalım Yazımı buraya kadar okuyan herkese selamlar olsun... --1 dakika sonra eklendi-- Eklemek istiyorum; Tüm yaşadıklarım bunlar olsaydı Teşekkürler FORD diye bir başlık yollardım. Sadece trajikomik olanları seçtim..
    1 puan
  18. Kavurma kadar olmasada [emoji3]
    1 puan
  19. Valla ne diim. Hellal.. neyse konuyi degistirme KAVURMAAAAAA
    1 puan
  20. Belkide şu günlerde hepimizin en fazla ihtiyacı olan şey... Bugün forumda yaşadıklarımız için... Sevin... Hemen Şimdi!!!
    1 puan
  21. Bizim arkadaşlar dayalı döşeli bir evden yeni çıkmıştı. Onlara bir sorayım. Ben Çayeli nde oturuyorum. Ama arkadaşlara sorarım. Ev ne zaman lazım. Üniversite öğrencileri gelip kiralamadan bir an önce elinizi hızlı davranın
    1 puan
  22. @Ahmet A. hayırlı olsun... Bizum forumun en has adamlarından @Zafer Yusoğlu var, elinden geleni yapar
    1 puan
  23. Ford servisi yardımcı olur ararim demek istedin yeğen ben öyle anladım.
    1 puan
  24. Çok teşekkürler ederim boyle bi desteğe ihtiyacım vardı artik terettüt etmeden alabilirim iyi günler
    1 puan
  25. Teşekkürler...kartlarınıza dikkat edin yakınımızdakilere en azından bunu söyleyebiliyoruz..
    1 puan
  26. Basit şekilde hallolmasına sevindim Bilaller'e de alkışlar ???
    1 puan
  27. Biraz off topic ama başıma komik bir şey geldi.Durun anlatayım Geçen haftalarda bir gün gündüz yağmur yağdı hava karardı. Farlar otomatik yandı ulan yağışta sisler açılır sis de açayım dedim. Baktım ulan hangisi ön sis idi. Üstteki düğme mi alttaki düğmem mi.. Üste önü koymuşlardır herhalde dedim. açtım göstergede yeşil renkli aşağı ışık ikonu yandı . tamam dedim bu yolu aydunlatıyor. Derken alttakine de bastım turuncu düz ışık yanıyor. Ulan yoksa bu muydu dedim. Bunca yıllık sürücüyüm bir insan sisi nasıl unutur. Yaşlandık bunadık tabii gülmeyin sizin de başınıza gelecek.. Neyse normalde nizami ön sisler beni hiç rahatsız etmiyor ama nizami bile olsa arka sisler çok rahatsız ediyor. Üsttekinin ön olduğuna eminim ama kesin de emin olamadığımdan ikisini de kapattım. Derken eve gelince aklıma geldi. Ulan dünyanın parasını verdin animasyonlu gösterge aldın ya dedim kendi kendime onda gösteriyor neyin yandığı. Ön sisi açtım. Tabii gördüm
    1 puan
  28. Son 4 senedir Ford kullanyorum. İlk aracım 2012 Ford Fiesta titanium tdcı idi. Nisanda sattım ve Focus aldım. Alalı daha 3 4 ay oldu ama bu güne değin müzik sistemi dışında bir sorun yaşamadım. Onu da servise götürdüğümde reset atıp çözdüler saolsunlar. Ford Fiesta ile 3,5 yıl boyunca yetkili servise gittim ve hiç bir sorun yaşamadım. Aracın bakımından sonra reset atmayı unuttukları için yağ lambası yanmıştı. Arabayı evimin önünden çekici ile alıp sorunu halledip çekici ile tekrar evimin önüne kadar bırakmış olan bir servisle çalıştım ve çok çok çok memnunum. Kaza yaptım eksik noksan yaptıkları şeyler oldu arabanın üzerinde ama sadece söylemem yetti. Arabayı getirin düzeltelim dediler ve dediklerini de yaptılar ve bu hata onlardan kaynaklandığı için mutlaka bir şeyler hediye ettiler.(mesela Pasta-cila).Evet sizin bu sorunları yaşamış olmanız yetkili servisler adına bir talihsizlik, keşke olmamış olsaydı.Ama sizin böyle sorunlar yaşamış olmanız bütün Ford yetkili servislerinin kötü olduğu anlamına gelmiyor, aynen benim yaşadıklarımın da bütün Ford yetkili servislerinin iyi olduğu anlamına gelmediği gibi. Yetkili servis ismi vermedim ama gerekirse verebilirim. Bana bugüne kadar tek bir sorun çıkarmadılar. Ne garantiden ne de diğer işlemlerden.
    1 puan
  29. Geçmiş olsun...Sizinde başınıza gelmeyen kalmamış...Allah beterinden saklasın..
    1 puan
  30. Fırtınalı bir birliktelik olmuş Ford ve bakıcıları ile... Oldukça da şanssız. Temel sorun aracın baştan perte çıkması gerekliliği. Bunu da sigortacınızın uğraşıp halletmesi gerekiyor idi. Eleştiri amacı ile yazmıyorum, ama servis alınan tüm kurumları iyi araştırmak, doğru düzgün tanımak ve iyi ilişkiler kurmak gerekiyor. İş oluruna bırakılınca bir tutam ilgisizlik, bir tutam cehalet, iki tutam kolaycılık ve üç tutam çıkarcılık ile birleşip kullanıcı aleyhine sonuçlanabiliyor. Sigortadan başlarsak "nerede daha ucuz sigorta yaptırabilirim"den çok "kimden daha iyi hizmet alırım" sorusuna cevap almak lazım. Genel yazıyorum, şunu yanlış yapmışsın ithamı ile değil! Servislere gelince; yetkili servisler maaşlı usta çalıştırıyor, maaşı bol tuttukları nadir görülür, etkin bir bahşiş sistemi yok, kurumsal dayatmalar var vb., nihayetinde kafası ve eli iyi çalışan usta bıkıyor ve gözüne kestirirse özel servis açıyor. Yani diğer bir deyişle çoğu serviste bilgi ve becerisi pek sınırda ustalarla muhattap olma olasılığı yüksek. Kurumsal dayatmalar ve giderler de yüksek olduğundan ve haliyle o kadar yatırım yapan adam da para kazanmak istediğinden kullanıcıya yansıyan maliyetler de yükseliyor. Servisi yönetimi de sorunlu ise üretici/dağıtıcı ne kadar üstüne düşse de müşteri memnuniyeti kağıt üstünde kalabiliyor. Bu mekan ve markadan bağımsız gelişen bir süreç. Bugün yabancı forumlara da bakarsanız şikayetlerin en başında servislerin geldiğini gözlemlersiniz. Bu şartlarda teknoloji özürlü birinin durumu gerçekten bazen çok zor olabiliyor. Çözüm ne? Araştırma ve bilgi edinme kaçınılmaz bir gereklilik. Servisle hiyerarşiyi de gözeterek iyi ilişkiler içerisinde olmak, ancak çözüm üretilmediği takdirde hak arayışında ısrarcı olmak da öyle. Burada haliyle kavga etmekten bahsetmiyorum. Üretici/dağıtıcı ile doğrudan temas, şikayet hakkı, tüketici mahkemeleri değişik seçenekler. Forum ortamları da bence tüm taraflar için bilgi verici ve zaman zaman yol gösterici. Ben 15 yıldır aynı yetkili servisi kullanıyorum, tatlı dille halledemediğim sorun olmadı, muhtemelen çok şanslıyım. Özel servise de yeri geldiğinde gidiyorum, daha ekonomik olması temel neden. Kararı da yapılacak işe göre veriyorum. Özetle sorunsuz araba yoktur, sorunu gider(e)meyen servis vardır deyişi bence pek bir geçerli. Bireysel sorun ve gözlemlerden genelleme yapmanın yanlışlığına katılıyor olsam da bazı genel geçer doğruları da gözardı etmek mümkün değil. Ve motor kulağı sorunu sadece dizellerde değil 1.6 EB'ta da var, 45 Binde değişti, 30K sonra rölantide masajlı koltuk hizmeti alıyorum. Aynı arızanın birden fazla kişide görülmesi bu durumu kronik sorun olarak nitelemeye aday yapar. Tıpkı 1.6 EB'larda wastegate kapağının zaman zaman takılı kalıp şakır şakır ses yapıyor olması gibi. Duyurup üreticinin de gerekli tedbirleri aldığını düşünmek kalır bize. Özdemir Asaf'ın dizesi ile: Bütün renkler eşit kirlenmiş ama önceliği beyaza vermişler. Beyaz Focus'un bu kadar sık olması boşuna değil yani.
    1 puan
  31. Bence pek ala çıkabilir. Üreticilerin tüm modellerde benzer çizgileri kullanması yeni değil ki... Ayrıca da hiç fena değil görünüşü... Fiesta görüntüden kaybetmiyor, eksikler: 1. İç tasarım çağ dışı kaldı, malzeme kalitesi de öyle. Biraz "değerli" hissi yaratacak malzeme ve dokunmatik geniş ekran mükemmel olur. 2. Sürüş dinamikleri ve konfor yerinde, özellikle arkada azıcık daha iç hacim isterim. 3. Standart motor 1.0EB olmalı, dizelde de 1.5 ile devam ama biraz daha güçlensin lütfen. 4. Hem benzinli hem dizel otomatik şanzıman şart. 5. Donanımda çok cimri olmasalar iyi olur. Yoksa Clio ve i20'nin arkasından baka kalmaya devam ederler. 6. Tabii çüştürmeyecek bir fiyat da gerekli. Bakalım bakalım....
    1 puan
  32. Dün Er-Ol otodan sipariş ettiğim 5w 20 yağ, yağ filtresi, hava filtresi ve bujilerim geldi. Parçaların hepsi orjinal ve faturada parça kodları da yazıyor. Sıra servis dışında bir yerde bakımını yaptırmak kaldı. Bugün şehir merkezinde dolaşırken speedy isimli servisi gördüm. En azından kurumsal bir firma diye düşünerek içeri girdim. Öncelikle yapılan bakımla ilgili kayıtlar ülkedeki tüm speedy servislerinde gözüküyor mu diye sordum. Gözüküyor dediler. Parçaları kendim aldım, bu durumda yağ ve buji değişimi kaça patlar dedim. 50 TL alırız dediler. Bakımı burada yaptıracam gibi. Önerisi tavsiyesi olan varsa alabilirim. İlk defa adını verdiğim servisi kullanıcam çünkü. Aslında sanayi de bir ustada da yaptırabilirdim ama yapılan bakımı kayıt altına almak ve ileride gerektiğinde ispatlamak adına böyle bir servis daha mantıklı geldi.
    1 puan
  33. 12 yaşına kadar Galata'da ikamet ettik, Galata dediğin Yüksekkaldırım'a iki sokak mesafe, doğal olarak bizim çocukların mekanı. Tarlabaşı'lı p*çl*r Zürafa'ya takılır, Dolapderelilerin mekanı zaten malum durumda, Tophaneli veletler dersen onlar -aşağı- karhane civarını mesken tutmuş ... yüksekkaldırım ve o dönemin anılan nam'ı ile "lüküs" karhane ise galata veletlerinden sorulur. ... yaşın ufak ise girişteki koca kapıyı tutan bekçi amca'nın kolunun altından geçmek öyle kolay iş değil, yol - iz bileceksin. Mesela kaşını gözünü oynatmadan elemanın gözünün içine bakıp... - Annemgil çağırtmış bea! ..diyebilmen lazım, lazım ki Bekçi seni avluya salsın.... Kapıyı bir kere aştın mı seni içeride bambaşka bir dünya bekliyor. Girişin solunda vukuat çekmiş elemanları dövdükleri polis klübesi, hemen onun yanında emanetçi, onun karşı tarafında benim favori p*z*v*nk*m olan Şevki abi'nin işlettiği on numara. Onun az altında da büfe ve tuvalet. ...kapıda kimlik kontrolüne takılan veletler arkandan atar yapar, bekçi'ye... - Onu neden aldın da bizi almıyorsun ...der ve bekçi de onlara... - Onun durumu ayrı, o *r*sp* çocuğu diye cevap verirken ilk iş Şevki abi'nin mekana dalıyorum... Şevki abi, adı üzerinde ... ağır ve şevkli bir abi. Karhanede'ki bütün ağır abiler gibi o da Madam (Manukyan) için çalışıyor, bir anlamda emanetçi. Yanında katlara bakan abiler ... ki bunlar saat tutup işi ağırdan alanın kapısını yumruklar ve ... - İçine mi düştün bilader, hade ... hadee.. ..diye bağırırlar, ya da vitrinciler ...ki bunlar kalabalık içinde kararsız kalmış elemanları ...geç anlaş! koçum, ya da s*kt*r git ... kapatma dükkanın önünü diye kışkışlardı ... çalışsa da mekanın tek ve de en baba abisi Şevki abi (doğal olarak) ...dik yokuşun altındaki yangın yerine Murat 131'ini çekişi, yumurta topuklu ayakkabıları ile dükkanına ağır adımlarla gidişi ve hemen her zaman sakin tavırları hala aklımda... Şevki abi. Ağır abi, karizma abi... Hesap kitap ondan sorulur, karhane'nin en ağır abilerinden biri olmanın getirdiği karizma gereği 7/24 Orhan Baba dinlerdi Şevki abi. Her gün okul çıkışı onun yanına gider, bahşiş toplamak ve ayak işi yapmak için ortalıkta mal mal dolaşan diğer Galata p*çl*rinin aksine onun görüş alanından pek çıkmazdım. Neden çıkayım ki? Adam resmen seni fırtınadan koruyan kadim ağaç gibi .. mağrur, güven veriyor insana. ...sermaye'ye tost'mu alınacak ... koş Kaan, Şevki abi'nin ayakkabılar boyacıda mı? Koş Kaan, kapıya taksitçi mi geldi? Koş Kaan ... akşam yemeğine, yani gececilerin ufaktan gelmesine kadar on numara'da takılır ... akşam da eve resmen cebim para dolu gelirdim. Sermaye bahşiş verir, p*z*v*nk bahşiş verir, kapıda ki bekçi kendi payını alır (ne de olsa gir - çık mevzuunda sorun yaratmıyordu ... bunun bir karşılığı olacak değil mi?) tatlıcı'ya yollanan para'nın üstü sende kalır, yemekçi'den taşınan pilav üstü karşılığı bahşiş cebe indirilir. Yüksekkaldırım o zamanlar acaip popüler, escort işi henüz icad olunmamış ... kaçak ve güvensiz randevuevlerine ya da dolapderede ki çingene karhanesine takılmayacaksan adres belli. Millet geliyor, karhane çalışanları kendi deyimleri ile "ağırlıklarını alıp" müşterileri iyice "silkeliyor" ve hemen herkes paraya para demiyor. Arada yamuk yapmak isteyenler de çıkıyor tabi. Ama mal sahibi yani Madam uyanık. Hemen herkesi bordrosuna almış, dönemin en baba abileri, mesela Beyoğlu tarafının belki de tek hakimi Kürt İdris'in dahi Madam'ın duvarlarının arkasında söz hakkı yok. ...kıllık mı yaptın? Arıza mı çıkardın? Hemen p*z*v*nk takımı seni paketliyor, polis'e teslim ediyor ... onlar da Allah ne verdiye sana ikram ediyor. İçeride emanet! taşımak madam tarafınca yasaklanmış, müşterilerin üzeri aranıyor ... çalışan ağır abiler de kapının karşısındaki hamam'a uğruyor ve bellerindeki emanetleri hamamcı abi'ye teslim ediyor ... akşam çıkarken de geri alıyor. ...hayat güzel be ... hem eğleniyorum, hem de o biçim para kazanıyorum. Babam durumu santim sallamıyor, Annem ise bozuk atıyor "Ağzını bozuyo o karılar" falan diyor ama ne gam? ...çok da tıNNN! Bir gün okul çıkışı gidiyorum ki tezgahta bir başka abi oturuyor. ...kim lan bu? Sermayelerden biri anlatıyor ...Şevki abi önceki akşam dostu ile kavga etmiş, olay büyümüş. Birileri daha dahil olmuş ...Dolmabahçe'de deşmişler Şevki abi'yi, o da çekmiş emaneti iki kişiyi indirmiş. Sonuç o hastanede, vurduğu abiler ise imam'ı görmeye gitmiş. Sermaye'ye soruyorum ... bu kim? - Aşağıdan geldi, Madam Şevki abi'nin yerine yollamış ... diyorlar. O gün yeni -abi- ile takılıyorum ma ıHHH! ...çocuk aklımla pek ısındığım Şevki abi'nin yerini tutmuyor. İki yıl'ı aşkın süre ile her gün gördüğüm abi'mi özlüyorum. ...ben gelmeyecem, bi başka ayakçı yollarım, olur mu? ...diyorum yeni abi'ye? Belli ki üzüntümü anlamış, cebime para koyuyor ...bir ihtiyacın olursa gel diyor. O da iyi bir abi ama ... Ohannes'e devrediyorum on numarayı. Artık yeni abiye o ayakçılık yapacak ...on yaşımın kışında "emekli" oluyorum karhane'den. ...bir kaç gün sonra haberi geliyor, vefat etmiş Şevki abi. Cenaze Paşakapı'dan kaldırılacakmış. Anama ısrar ediyorum ama götürmüyor beni helalleşmeye ... bir de bozuk atıyor "ne işin var elin p*z*v*nginin cenazesinde be!" diyor. Ulen senin p*z*v*nk dediğin adam bana yol yordam öğretti, abilik ... arkadaşlık yaptı demek istiyorum ama veledim daha ... resmen dilim tutuluyor. Gidip mum yakıyor, dua ediyorum Şevki abime, Allah Rahmet eylesin ... mekanı cennet olsun diyorum. ...artık gitmiyorum karhane'ye, gidesim yok. Okuldan eve, evden okula ... resmen hevesim kaçmış. Kimi zaman evimizin köşesindeki avizecinin vitrinine saatlerce bakıyor, öyle saksı gibi oturuyorum kaldırımda. Şevki abi'mi, kartuşlu teybinde orhan baba çalmasını, kurvaze takım elbiselerini, arada tek kaşını kaldırıp benim saçmalıklarımı sabırla dinlemesini hatırlıyorum. Mırıldanıyorum ... adamdın be abi! Ne özledim seni...
    1 puan
  34. ...evimiz üç katlı. Girişi üzerinde biz oturuyoruz, bizim üstümüzde de Babaannemgiller ...ihtiyaç olmadığından giriş katı kiraya vermiş bizimkiler. Madam Anuş ve oğlu Leon kiracımız. Madam eski kulağı kesiklerden, zamanında görmüş geçirmiş... emekli olmuş ama pes etmemiş, muhasebe öğrenmiş ... Beyoğlu esnafının defterlerini tutuyor. Leon ise çok ağır spastik, anacığının bakımına muhtaç. Bizimkiler aslında ortak kullanım alanı olan ufak ama derli toplu arka bahçemizi Anuş'a terk etmiş, böylece leon bütün gün evde kapanıp daralmıyor, bahçeye çıkıyor. Anası Leon'a bir plastik kap vermiş, onunla oynuyor ve kedilerden çok korkuyor. Bahçeye kedi girerse "Mami!" diye başlıyor bağırmaya, Anuş evde değilse anam onu sakinleştirmek için aşağı iniyor ama nedense ben Leon'dan pek bi tırsıyorum. Sokağımızdaki evlerin hemen hepsi zaman içinde kat planına dönüşmüş, her katta ayrı bir aile ... ayrı bir hikaye var. Komşumuz konyalı hallaç'ın oğlu kansızlık çekiyor. Anası oğlanı bize getiriyor, gün aşırı iğne yaptırıyor ama aynı kadın çocuklarının bizimle, yani mahallenin gayrı müslim veletleri ile oynamasını istemiyor. Cama çıkıp yarı beline kadar sarkarak bağırıyor "Kaç kere dedim şu gavurlarla oynamayın diye, gelin bakiim eve..." Dar sokağın diğer yakasında, yani karşımızda avize'ci var, çok seviyorum o dükkanı. Burnunu tavukçunun vitrinine dayayan gariban hesabı gidip kristal avizeleri seyrediyorum, el imalatı avizenin her parçası ışık ile dans ediyor sanki. Dükkancı arada çıkıp beni kovalıyor "Kuzum salya içinde bıraktın vitrini be, yapma be kuzum ... git hadi" Kimi zaman mevlevihane'nin oraya inip dans eden -dervişleri- (çocuk aklı o kadar basıyor) çaktırmadan seyrediyor, ya da dayak yemeyi göze alırsak mevlüt okuttuklarında K.Paşa camiine gidip mevlut şekeri alıyoruz. O kocaman akide parçalarını ağzımıza atıp yokuşu geri tırmanırken aşağı mahallenin veletleri peşimize düşer diye etrafı kontrol ediyoruz. ...mahallemizin bakkalı bir çeşit kamu görevlisi ve kısa vadeli borçlandırma uzmanı gibi. Bütün ay ondan alış veriş ediyor ve deftere yazdırıyoruz, ay başı geldi mi babam bakkala gidip -hafifliyor- defter kapatılıp, yeniden açılıyor. O defteri araklayıp (ay sonunda) bakkal'a geri satma fantazileri kuruyoruz. ...Sinagog var mahallede, kimi zaman arabalar arka arkaya dizilip yolu iyice daraltıyor. Ayin çıkışına gidip hiç de cimri olmayan Yahudi komşularımızın ikram ettiği lokumları ve mendil içinde verdiği bahşişleri alıyoruz. Cami - Sinagog ve Kilise arasında geçiyor günler, üstelik iyi de eğleniyoruz. ...anamın ısrarı ve terlik tehdit'i ile pazar okuluna gidiyorum. Nefret ediyorum Kilise'ye gidip saatlerce incil okumaktan, daha ikinci sayfada çişim geliyor. İzin alıp kendimi dışarı atıyor, biri peşime düşüp beni sınıfa geri sokana kadar bahçede oynuyorum. Reverant her fırsatta beni anneme şikayet ediyor "Bak bu oğlan adam olmayacak, serseri olacak başımıza" diyor... sonrası malum tabi ... eve gelince anamdan dayak yiyorum ama derim olmuş sığır derisi ... saLLa ... daralıyorum abicim kilisede .... aaaa ... zorla mı ya? Kulenin orada taksi durağı var, bir de çay ocağı. Arada kaçıp ocağa saklanıyorum ... özellikle anam beni aramak için sokağa çıkmışsa. Taksi esnafı olayı çözmüş ... anamın balata yanık, onlar da fark etmişler ...dikkat ile yaklaşıyorlar ona. - Benim oğlanı gördünüz? ...diye sorduğunda, hep bir ağızdan - Görmedik valla - billa ...diyorlar. ...hehehe... aslan abilerim ya! Kulenin yaz kış serin taşlarına sırtımı dayayıp bin yıldır bu sokaklarda yaşayan atalarımı düşünüyorum. Onları da anaları elde terlik kovalar mıydı acep? diye merak ediyorum ... kovalardı her halde. ...o eski Galata'yı özlüyorum...
    1 puan
  35. ...malum Autoshow zamanı ... bir -fuar- katkısı da ben yapayım. Avrupa'da Autoshow'u yani main event/ana etkinliği Paris ile Frankfurt arasında dolaştırırlar. O sene etkinlik Paris'te ... İstanbul'dan göz etmiş bir ailenin işlettiği Golden Tulip'te kalırız hep. Napoleon'un meazr anıtının dibindeki bu apartmandan bozma sakin mekan bir çeşit olmaz ise olmazdır (bizim için) Sabah kahvaltıda ince belli bardaktan çay içer, beyaz peynir - zeytin ve reçel yer ... mekan sahipleri ile geyik çeviririz. Her zaman ki gibi gittik, fuar'ı gezdik ... Şanzelize'de Renault Showroom'a uğrayıp konsept otomobillere "aüww ... çook çirkinler" dedik, Hippopotamus'ta kaburga kemirdikten sonra hava alanı yolunu tuttuk. ...bavullar teslim edildi, biniş kartları alındı ... her şey yolunda. Elimi cebime attım ... üüü ... bi ton bozuk para kalış. X-ray'den geçeceğim (uçağa binerken) onları ceplerinden çıkar, doldur ... üff ... uzun iş. Gidip şunları harcayayım dedim kendi kendime. Hemen yakında bir mağaza var ... daldım içeri. Kızıma çukulata falan alırım diyorum ... sonra bir baktım ... aaa ... Jack'leri ikili şekilde paket etmişler. Üzerlerine ağ takmışlar ve 2xJack'i bir arada -tek- fiyatına veriyorlar. Yahu ben 7 numarayı pek severim bea... Aldım Jack'leri (bozukluklar ucu ucuna yetti, artan üç beş kuruşu da bağış kutusuna attım) attım poşete, geçtim X-Ray'den (o zamanlar uçağa sıvı sokuluyor) gidip bizimkilerin yanına oturdum. ...anons yapıldı. - THY'nin Paris - İstanbul uçağı bir saaat rötarlı? ...yanımızdaki körükte Lufthansa uçağı var, bizim bagajları Alman uçağına ... Almanların bagajları da bizim uçağa koymuşlar .... işi düzeltiyorlarmış ama pardon - pardon'muş. ...*i* kafalı fransızlar diye söylendik, galiba ayağım falan çarptı .. poşet tıngırdadı. Nasıl tıngırdamasın ki? İçinde 2XJack Daniels var. - Ne var o poşette? ...ehüe ... ne denir ki? İtiraf ettim tabi. - Jack - Numara 7'mi? - Evet - İyi ... kurun tezgahı abiler. Biri otomattan cips ve fıstık aldı, biri cebinden plastik bardak çıkardı ... ...şimdi bir durun ve düşünün. Kim havaalanında cebinde iç içe geçmiş 10 adet (yaklaşık) plastik bardak ile dolaşır ki? Yani bunun olma ihtimali nedir? Şu anda Mitsubishi Türkiye'nin Pazarlamasını yürüten arkadaşın cebinden çıkan bardaklar benim dimağımı kitledi dersem inanabilirsiniz. ...devam ededlim. Böylece biz hava alanı bekleme salonunda cips ve fıstık ile oda ısısında 2xJack Daniels'i içip bitirdik (yaklaşık 6-7 kişi) ... kafalar cilalandı. Sinirler gevşedi, rötar kimsenin umrunda değil. ...anons yapıldı, kalkıp uçağa geçtik...yerimize oturduk, kemerleri bağladık ... gazete dağıtıldı, günlerdir türk gazetesi okumamışım... aldım bir tane, standart anonslar vs. sonrası kısa bir taksi ile piste çıktık ... uçağımız yükselmeye başladı, gazetenin sayfasını çevirdim ve... G-Ü-M-M Gözlerimi bir açtım ... ilk fark ettiğim kollarımın ağrıdığı. Ağzım kurumuş, başım ağrıyor ama kollarım kopacak sanki. Baktım hala gazeteyi tutuyorum ... baktım uçak yerde ... baktım neredeyse kimse kalmamış (uçakta) ... baktım ... AaAaA? Ulan Yeşilköy'deyiz. ...yahu ben bütün yol boyunca uyudum mu? ...nasıl? Kollarım kopacak sanki ... gazete okur durumda kendimden geçmişim ve 3 saat kadar o pozisyonda kaldığım için kaslarım aşırı gerilmiş, kramp üzerine kramp giriyor. Zar - zor kalktım yerimden, çapraz'da oturan arkadaşa baktım... ...aAaAaAa ... ölmüş. Cesedi koltukların üzerinde sırt üstü yatıyor, üzerine lacivert THY battaniyesi sermişler ve garibimin bir eli battaniyenin altından çıkmış. - Hadi beee .... dedim, gittim yanına ... baktım ... ölmemiş, hatta ÖKÜZ gibi horluyor. Hostes geldi ... - Uyandıramadık bir türlü, yolcular şikayet ediyordu ... biz de biraz -ses- azalsın diye üzerini örttük ... demez mi? Kaldırdık arkadaşı, kalktı ama resmen kendinde değil. Uçaktan çıkıp tuvalete attık kendimizi ... yüzümüzü gözümüzü falan yıkadık biraz. Görece ferahladık ama hala kafa nal gibi... ...bavulları nasıl aldık? nasıl gümrükten geçtik? ... inanın hala doğru düzgün hatırlamıyorum. Olay ne peki? Biz deniz seviyesinde kafayı çektik, kan henüz alkole doyarken de uçakla düşük basınç alanına çıktık ya ... bizim Jack'ın etkisi ikiye, üçe katlanmış. Anlayacağınız 30,000feet'te alkol komasına girmişiz Yere inip 1 Atmosfer'e geri dönünce de -ayılmışız- ... tam bir rezillik yani. ...kollarım günlerce ağrıdı dersem inanın. Ulan gazete okur pozisyonda sızar mı adam? Vay Hayvan ben ... (bkn.yuh yani) kimbilir millet ne dalga geçmiştir bizimle.
    1 puan
  36. Siyah diye anlaşıp gece griye dönen ama beyaz alan nadir müşterilerdenizdir bizde
    1 puan
This leaderboard is set to Istanbul/GMT+03:00
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgi

Bu siteyi kullanarak, forum Gizlilik Politikasını kabul etmiş olursunuz.