2019 Temmuz ve 2023 Mart arası tüm içerik ve üyelikler silinmiştir. Lütfen yeniden kayıt yapınız
×
Liderlik Tablosu
Popüler İçerikler
22-03-2018 tarihinde, tüm alanlarda en yüksek itibara sahip içerik gösteriliyor
-
1 puan
-
Bana kalırsa her şeyi açık Focus gibi değiller. Temeli Focuslar gibi olduğu için benzer şeyler düşünülebilir.1 puan
-
1 puan
-
1 puan
-
bi kere fullicem depoyu...100-150 km sonra yine benzinliğe girip fulle dicem kırmızı ışık derdi yok1 puan
-
4 seneyi doldurdum ve aracı satamadım elimde kaldı. 327.000 km oldu. Motoruna henüz anahtar vurulmadı. Termostat değişti ve büyük fan çok ses yapmaya başladı o da keyfe keder değişti. Termostat tam kapatmamaya başlamıştı o yüzden değiştirdim. Arabayı ilk almaya karar verirken ne km hesapları yapmıştım da hepsini alt üst etti bu araç. Yeni kasasını aldım onu ticari taksiye koydum. Bir yandan da Edirne’ de oluşumdan dolayı yurt dışına yolcu çıkmak istediğinde eski focusu kullanıyorum. Bir seneden fazla sahidinden.com’ a ödediğim aylık ilan yayınlama ücretleri bir araba parası edecek sanırım. Bugün yine ilanı yayınladım ve halen daha satılık ama alan yok. Servisteki ustalar satmamamı söylüyor. İki defa kayış değiştirdik bu araca motoru yandan büyük bir kısmınu zaten açıyoruz içini görüyoruz durumu çok güzel diyorlar. Bu gidişle 1 milyon km yapabilirsin dediler. 330.000 km ye koşarken turbo ve enjektörler de iyi gitti. Şimdilik aklıma gelenler bu kadar. Tekrar yine yazarım. İşe çıkıyorum ben görüşmek üzere. Hoşçakalın.1 puan
-
1 puan
-
2011 Kuga 2.0 TDCI powershift otomatik aracımın kış mevsiminde ilk kalkıştan sonra özellikle 4. vitese geçerken vuruntu, ışıklı arıza uyarıları vs. sorunlar yaşamaya başladım. Servis, şanzımancı vb. birkaç yere gösterdim. Arıza tespiti sırasında 4-5 değişik şanzıman arızası veriyordu. Hepsi de şanzımanın mekatronik bölümüyle alakalıydı. Muhtemel onarım fiyatını hesaplattığımda bana (2.500) ile (12.500) TL. arasında maliyet hesapladılar. Bu fiyata ikinci el bir araba alınır diye düşünmeye başladım. Üstelik mekatronik parçası da servis ve parçacılarda hazır değil, şipariş üzerine 10-12 günde gelecek. İstanbul-İzmir illerinde gelişmiş teknoloji ile şanzıman onarımı yapan işletmelerle temaslanmaya başladım. Sonuç üç aşağı beş yukarı hep aynı hesaba çıkıyor. Bir tanıdığım önceden ford servisinde uzun süre çalışmış, yeterli tecrübesi olan bir özel servise götürdü beni. Usta aracı bilgisayara bağladıktan ve arızaları gördükten sonra test amaçlı kullandı. Şanzıman yağ filitresini söktüğünde durum anlaşıldı. Filitre tıkanmış, yağ olabildiğince eski, içinde zerreler halinde parçacıklar var. Eski yağ boşaltıldı, filitreyle beraber yenilendi, arızalar silindi, deneme sürüşü yapıldı. Sorunlar bitmişti. Mesele yağın içindeki minik parçalar mekatronikte hangi noktaya gittiyse oradan arıza sinyali alınıyor. Problem işçilik dahil (700) TL. ye bitti. Kullanılan yağ castrol otomatik şanzıman yağı. İlk verilen rakamların yanında bu fiyat bedava gibi. Öğrendiğim şu; her periyodik bakım esnasında şanzuman yağ filitresinin sökülüp kontrolü ve duruma göre şanzıman yağı ve filitresinin yenilenmesi. En fazla 45 bin km. de yağın mutlaka değiştirilmesi. Şanzıman problemleri motor probleminden daha sıkıntılı ve pahalı, bu aracın yeni şanzımanı 2018 rakamlarıyla 33 bin TL. İlgilenenlerin bilgisine, herkese iyi günler.1 puan
-
E250den bahsediyoruz dimi aynen katiliyorum.. bi ağirligi vardi arabanin, şimdi süt dökmüş kedi misali yavru kedi c200 gibi olmuş. Arkada yazmasa e250 diye ayirt etmek zor.. bi yandanda eski kasa e250 nin içi ön panel kötü yeni kasa yada ( makyajli kasa ) onunda ön iç panel dehşet güzel olmuş.. içi yeni dişi eski olsun1 puan
-
25-28 Ocak 2018 tarihleri arasında Fransa'nın Le Mans kentine kısa bir ziyaret yaptım. Ziyaretin öngörülen nedeni FIA nezdinde "Chief Medical Officer" (yarışlarda medikal direktörlük) eğitimi için taslak bir program üzerinde çalışmaktı, ki sonunda bu programın sorumluluğu üzerime yıkıldı. İkinci bir görev de o hafta sonu Fransa Otomobil Sporları Federasyonu FFSA ile ortak düzenlenen "Ektrikasyon Semineri"nde eğiticilik idi. İş kısmı, hem tarihi bir kasaba, hem de motor sporlarının önemli merkezlerinden biri olan Le Mans'ın gezilmesi ile turistik bir özellik de kazanırken, piste bir Porsche 911 GT3 ile sürücü olarak çıkabilmek gibi bir sürprizi de barındırıyordu. Ama sırayla gidelim. Önce yolculuk. Avrupa içinde gezmiş olanlar bilir, çok güçlü ve hızlı bir demiryolu ağı var. Fransa da bunun iyi örneklerinden; bizim TCDD'nin karşılığı olan SNCF demir yolu hız rekorunu (524 km/h idi yanlış hatırlamıyorsam) elinde tutan, hızlı ve konforlu ulaşım imkanı sağlayan bir kuruluş. 20 vagona kadar dört lokomotifli tek ünite, arada ikiye bölünerek farklı güzergahlara yönelerek çok verimli bir ulaşım imkanı sağlıyor. Vagonlarda dev yatar koltuklar, 220V elektrik, ücretsiz kablosuz internet bağlantısı, restoran vb. her türlü hizmet var. Sessiz, konforlu ve hızlı. 250 km yolu 1h38'de aldık, bu da 150 km/h ort.hız demek. Üç kere durduğunu da düşünürsek iyi bir değer ve zaman zaman 300 km/h hızlara çıktık. Fiyatlar da makul, 1.sınıf gidiş-dönüş 84 Avro idi. Böyle bir canavar: Le Mans'ta karşılandık ve getir götür işleri için sağolsunlar bir de araba tahsis ettiler. Sizce hangisi? Doğur bildiniz, 1,5 EB 182 PS otomatik, SW pek işlevsel bence ve araç hem sessiz, hem de ciddi atak. Tabii pek yol yapmadığımızdan ve vakit de olmadığından çok ayrıntılı inceleme şansım olmadı. İlk günkü toplantıların ardından Le Mans kasabasını akşam vakti kısa süreli de olsa gezme şansımız oldu. Sarthe bölgesine bağlı ve Sarthe nehrinin kıyısına konuşlanmış 150.000 nüfuslu bu sempatik yerleşke öncelikle 24 saatlik araba yarışına ev sahipliği ile tanınıyor. Ona da sıra gelecek, az sonra... Cité Plantagenêt adı ile anılan bir eski kent merkezi ve St.Julien katedrali (6-14.YY) görmeye değer yerlerdi. Cumhuriyet Meydanı Sarthe kıyısı Özellikle restore edilerek halen kullanılan ve turistik işletmelere dönüştürülmüş adeta masal kitabından fırlamış gibi duran evler çok hoşuma gitti. Kasabanın yaya yolundaki en işlek meydanına da bir pist heykeli dikilmiş ve etrafına yere farklı yıllarda yarışı kazananların el izlerini barındıran taşlar yerleştirilmiş. İkinci gün piste daha yakındık. Eski, ama son derece işlevsel ve donanımlı bir pist. Ekstrikasyon çalışmalarımızı da pit garajlarında yaptık. Bir kaç kelime 24H Le Mans hakkında yazalım: Türkiye Cumhuriyeti kadar eski bir yarış, ilk koşulduğu tarih 1923. Dünyanın en fazla ilgi gören, en bilinen ve en prestijli dayanıklılık yarışı. Tam 24 saat sürüyor adından da anlaşılacağı gibi. FIA World Endurance Championship (WEC) serisinin önemli bir ayağı. Pist toplam uzunluğu 13.5 km, ancak yarış zamanları aktif hale geliyor, çünkü belli bölümleri trafiğe açık yollardan oluşuyor. Ayrıca içinde daha küçük ve sadece yarışa ayrılmış Bugatti adıyla anılan 4,2 km'lik pist var (alttaki planda kesik çizgili kısım). Bu pist için özel geliştirilmiş arabalar var, LMP serisi, yani Le Mans Prototype, WEC klasmanında yerleri ayrı. Kabin konulmuş F1 gibi düşünmekte yarar var, görkemli, hızlı araçlar. 2017 yarışı startı öncesi şu manzara zaten yeterince etkileyici: Bizim bulunduğumuz süreçte ise boştu maalesef... Padok alanın her köşesinde 24 saatlik yarışın izlerini görmek mümkün. Neyse dönelim asli işimize, yani ekstrikasyon çalışmasına. Yarış arabaları özel koltuklar, özel emniyet kemerleri, koruycu kafes vb. pek çok emniyet unsuru ile donatılmış durumdalar. Bunlar kaza esnasında pilotu korurken, tüm tedbirlere rağmen yaralanan pilota ulaşmayı da zorlaştırıyor. Bu amaçla pilotu hızla ve güvenli bir şekilde araçtan çıkarma teknikleri geliştirilmiş. Bu sürece ekstrikasyon diyoruz ve önemli pistlerin bir veya fazla, yöneticisi doktor olan, 6'şar kişilik ekstrikasyon ekipleri var. Bu seminerde de amaç Avrupa pistlerinin ekstrikasyon ekiplerine teknik geliştirme, pratik yapma ve değerlendirme imkanı sağlanması idi. Rally, Touring, LMP, Formula E vb. 15 değişik çalışma şasisi sağlanmıştı. Monza, Silverstone, Barselona, Nürburgring, Hockenheim, Paul Ricard, Magny-Cours, Spa de Francochamps ve Le Mans gibi pek çok ünlü pistin ekipleri toplanmıştı. Bana Monza ekibi düştü, sıcakkanlı Akdeniz kaynaşması mükemmel idi ve çok verimli bir gün geçirdik birlikte. Birkaç görselle süsleyelim: Ekstrikasyonun çok detaya girmiyorum, ama merak eden varsa kitabını yazabilirim. Amma, seyahatin en unutulmaz kısmı ise bir Porsche 911 GT3 ile piste çıkabilmemdi. Porsche'nin önemli pistlerde deneyim merkezleri var, bizde Istanbulpark'ta var örneğin, Le Mans'ta da var haliyle. Yöneticisi de FIA'da bir meslektaşımın iyi arkadaşı olunca ben her türlü yüzsüzlüğümle deneme sürüşü ricasında bulundum ve kırmadılar, bir 911 GT3 ile turladık. Karizmayı çizdirmemek için ne fotoğraf çektim ne de çektirdim. Ama alet aşağıdakinin aynısı idi. Geniş kapıdan binmek bu tür bir spor otomobil için çok rahat geldi bana. Ama koltuğa oturur oturmaz kalıp gibi seni sarmasından araçla bütünleşmenin zor olmayacağını hissediyor insan. Süet direksiyonu tutunca (eldeki teri iyi emiyor bu arada) heyecan artıyor ve motoru çalıştırınca da iç mekanı titreten ses ile doruğa ulaşıyor. PDK şanzıman kulakçıklardan kontrol edilince -basit bir tabir ama gerçek bu- şimşek gibi vites değiştiriyor. İlk iki tur gaza yumuşak basma, mahcup hızlanmalar,viraj tutumunu kavramak ve aracı ısıtmak ile geçti. Sonraki turda da ufaktan virajlarda yüklenmeye başladık. Pist deneyimi olan medeni bir insan olarak benim başlarda mütevazi zorlamalarıma arabanın pek kulak astığını söyleyemem, şaşırtıcı bir kararlılıkla yolu izliyor, ne bir yatma, ne bir kayma, hiç. Bu arada vites değiştirmeyi unutsanız bile araç neredeyse rölanti devrinden itibaren "sapıkça" hızlanıyor, bilmeyen turbo beslemeli der. Ve yaklaşık 1500 kg olmasına rağmen gaz pedalı ve direksiyon komutlarına tepkisi adeta bir gokart hafifliğinde. Sürekli tekme yeniyor ama özellikle iki noktada bu abes düzeyde, önce 4000dd, sonra da 7000dd, ki ikincisi gerçek bir patlama, 7000-9000dd arası bir göz kırpma süresi... Isınınca eski bir yarışçı olan meslektaşımın zorlaması ile biraz daha yüklenmeye karar verdik. Biraz daha dramatik olsun diye de start çizgisinden kalkışla gidelim dedik. Şimdi hatırlayın ki atmosferik motorlu, 500 PS/8250 dd güç ve 460 Nm/6000 dd torka sahip bir canavardan bahsediyoruz, üstelik arkadan itişli. Ölçümlerde 0-100'ü 3,4 0-200'ü 11 80-120'si 2 (yazı ile iki) saniye. "Launch control" devrede, eller sıkıca direksiyona sarılıyor, sol ayak frende, devir 7000'e fren bırakılıyor ve motorun haykırması ve ileriye atılmanın şiddeti tarifi zor hale geliyor. Hani ışıkta durmuşsunuz da arkadan biri 50 km hızla çarpmış gibi bir fırlama... Arka tekerlekler yola tutunmaya çalışırken tüm araba titriyor, sağa sola küçük salınımlarla adeta altından kaçmaya çalışırken devir saati bir anda 9000 dd kırımızı çizgisinde 2.vitese atıyor, hız 80 km/h, 6000-9000 arası en fazla iki-üç saniyede geçiyor, hız 140 km/h, üçüncü vites biterken Bugatti'nin birbirini takip eden U'larına giriliyor, sert bir fren, sanki dev bir el arabayı tutuyor gibi yavaşlama, ideal çizgiyi yakalama, gaza tekrar yüklenme, kopmaya çalışan kıçı neyse ki ESC tutuyor, daha ne olduğunu anlamadan ikinci U aynı şekilde geçiliyor, arka düzlükte 250 km/h rahatça görülüyor,derken şikanın paniği, yine sert fren, yine aynı dev tutuşu, sonra gaza tatlı tatlı yüklenerek, yavaşça tırmanan özgüvenle Ford S'leri geçiliyor, çok iyi derken start düzlüğüne sokan U'da hız fazla gelince yolun dışına çıkılıyor...! Yeterli kaçış alanı olunca yola dönmek zor olmuyor ve aynı fırtınaya baştan dalınıyor. Virajlardaki tutunma inanılmaz, gösterge panelindeki G ölçerde lateralde 1.2G gördüm, 1.4 mümkünmüş. Tek sorun viraj ortasında ağırlık değişimlerine tepkisi oldukça asabi, arkadan kopuyor ve hızlı bir kontra ile ve motora yüklenerek toparlanmayı bekliyor, yani bildik tipik 911 davranışı. Gaz tepkimesindeki inanılmaz hız kökleyince neredeyse rahatsız edici düzeylere kadar çıkan motor sesi ile birleşince insan sürekli tüyleri diken diken kullanıyor arabayı. Hızlı birkaç tur daha atınca yüksek adrenalinin ve ister istemez gerginliğin etkisi ile ufaktan yorgunluk başlıyor ve insan 24 saat nasıl yarışılabileceğini düşünüyor. Park yerine kurtlarımı dökmüş, ellerim terli ama keyfin doruklarında dönüyorum. Sonra da kendimi teselli ediyorum, böyle bir arabaya hakim olmaya çalışmak pek yorucu, çekilmez. İyi ki alamıyorum... Chris Harris benden iyisini yapmış zaten, fikir verir:1 puan
-
benim arabada 215/55/16 lastikle gelmişti 2014 eylül üretim focus 3 style tdci, 32 bin kmde lastiği yarınca lastik arayışı içine girmiştim focus mca ların 205 lastikle geldiğini öğrendin ve forumdaki arkadaşlarımızında tavsiyesiyle 205 ebata döndüm fiyatta farkıda yarı yarıyaydı, hiç bir fark yok eskiden viraja nasıl giriyorsam şimdi yine aynı giriyorum bilenler ardır Bodrum Güvercinlik arasındaki virajları, diğer markaların C segmenti bazende D segmenti arabalarının çoğunu tokatlıyorum burda.1 puan
This leaderboard is set to Istanbul/GMT+03:00
Focus Club Türkiye
Bu sitenin işleticisi, bu sitede yer alan bilgi, yazı ve makalelerin doğrudan veya dolaylı olarak kullanılmasından dolayı oluşacak zararlardan sorumlu tutulamaz. Kaynak gösterme kuralına uymak şartıyla, bu sitede yer alan yazı ve makalelerin belirli bir kısmına atıf yapılmasına, link verilmesine izin verilmektedir. Kaynak (canlı link) gösterilmeden yapılan alıntılara ise izin verilmemektedir. Sitemiz, hukuka, yasalara, telif haklarına ve kişilik haklarına saygılı olmayı amaç edinmiştir.