Jump to content
2019 Temmuz ve 2023 Mart arası tüm içerik ve üyelikler silinmiştir. Lütfen yeniden kayıt yapınız ×

Liderlik Tablosu

Popüler İçerikler

19-05-2018 tarihinde, tüm alanlarda en yüksek itibara sahip içerik gösteriliyor

  1. Kulübümüzü şampiyonlukla açalım ? Hoş geldiniz... ???? ?
    3 puan
  2. 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı için Balıkesir bisiklet dernekleri beraber pedalladık...
    2 puan
  3. Cumhuriyet sizden fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür, nesiller ister
    2 puan
  4. MCA'da Mk3'ten farklı olarak kameranın çalışması için bir görüntü işleme modülüne ihtiyaç yok. (IPMB) 4.2" Sync Gen 1.1 ve 8" SYNC 2 için işlemler birebir aynı. Yalınızca ekran üzerindeki bağlantı noktaları farklı SYNC 1 için bağlantı şeması Sync 2 ve Sync 3 için bağlantı şeması Orijinal geri görüş kamerası montajı için gerekli parçalar F1ET 19G490 AC - Geri görüş kamerası F1EB 19B514 BC - Geri görüş kameralı bagaj açma switchi BM51 19H421 AB - Geri görüş kamerası braketi Araçta kamera tesisatının mevcut olup olmadığını kontrol etmekte fayda var. Bende yoktu. (Burada bir püf nokta da tesisat aslına uygun olarak yapıldığında C237 soketinde 31 ve 43 pinleri arasında bir jumper gerekiyor) Aşağıdaki tesisat Transit Courier'e ait bagaj kamera tesisatı, iş görüyor. Focus tesisatı ile ciddi fiyat farkı var. ET76-17K400-ABD Bunun dışında Video + - kablosunun LIYCY (anten kablosu aslında) diye tabir edilen kendinden shield özellikli olmasında yarar var. 0.5 kesitli olması ideal. Bu sayede görüntüdeki gürültüler en aza indirilmiş olur. Geri kalan bağlantı ve ayar... APIM’de 7D0-01-01 ilk bloğun 2. byte'ı yani x*xx xxxx kameradan sorumlu. Mevcut değer, +2 hex olarak ayarlanır ve aktivasyon tamamlanır. Örnek olarak 9 + 2 = B Başımıza gelen sorunlardan bir tanesi, büyük ihtimalle APIM üzerinde kamera gösterecek yazılımın olmaması yüzünden görüntü alamamaktı. Bu da APIM yazılım güncellemesi ile çözüldü, kısıtlı zamanda master reset denedik mi hatırlamıyorum. Bir diğer önemli nokta BCM C2280B 32 pinde yer alan RVC LIN bağlantısı. Direksiyona duyarlı dinamik çizgiler için bu bağlantı şart. Ancak olmasa da görüntü için bu gerekli değil. Titanium araçların BCM'si halihazırda bu çizgileri göstermeye müsait. Ancak Trend ve Style'da bu işi yapacakların işi o kadar kolay değil. Bunu da yakında netleştirmiş olacağız. Neyse şimdilik sonuç bu. ? Tabi söylemeden olmaz Savaş Ustaya kocaman teşekkürler.
    1 puan
  5. Eskiden pahalıydı ama artık çayniz arkadaşlar kopyaladılar. Savaş ustada böyle bir şey aldı sanırım, çok para vermedi çünkü.
    1 puan
  6. Tmm teşekkür ederim. Yalnız internette orijinal 5 inç sony navigasyon bula madım. Hep 8inç ve üzeri orijinal olmayanlar var. Benim amacım focus 3 (2014 model, focus 3,5 değil) titanium otomatik aracım için ekstra alınan sony paketini bulmak. Bu konuda yardımcı olabilir misiniz? --15 dakika sonra eklendi-- En başa 1. Sayfaya nasil donerim
    1 puan
  7. Kurtuluş savaşı bir ulusun ayağa kalkışı, emperyalizme boyun eğmeyişi ve egemenliğin kayıtsız şartsız millete geçmesinin savaşıdır. Cumhuriyet dimdik ayakta kalacaktır. Unutanlar kaybetmeye mahkumdur. Unutma.
    1 puan
  8. evet baya ucuz orijinali için pazarlık yapmıştım zamanında 100 dolara yakın bir şeydi sanırım, adam en son cevap vermeyi kesmişti ?
    1 puan
  9. 75000 bakımını tan otoda yaptırdım. fren hidroliğini de değiştirttim. Sağ ön amortisör patlamış hiç farkında değilim, önlerin ikiside değişti. işçilik 126 filtre hava 87.03 filtre yağ 16.35 tapa yağ boşaltma 6.74 conta boşaltma tapası 5.7 fren hidroliği 84 -%25 life card +kdv 288 yağı n11den 83e aldım. amortisörler hariç 371e gelmiş oldu. amortisörler biraz karışık ama toplamda onlarda 968e mal oldu.
    1 puan
  10. Ziya kardeşim aracında otomatik park sistemi varsa biraz kullan benim araçta işe yaradı uzun zamandır arıza vermiyor.
    1 puan
  11. Haberlerden izleyebildiğim kadarı ile bu yıl 19 Mayıs coşkusu her zamankinden yoğun bir şekilde sokaklara aktı... Istanbul Bağdat caddesi ve Şişli'den güzel kortej manzaraları yansıdı ekranlara, aynı şekilde Karadeniz kıyılarında, özellikle Samsun'da kırmızı-beyaz renkli, coşkulu görüntüler vardı. Antalya'da biri Konyaaltı, diğeri Işıklar-Atatürk Caddesi tarafından olmak üzere iki koldan yürüyerek Cumhuriyet Meydanını doldurduk. Kaba bir tahminle 8-10.000 kişiydik, yürüyüş esnasında sokak aralarından, apartman eşiklerinde katılımlarla giderek kalabalıklaştık ve sadece yürüdüğümüz bölgede etkili olan sağanak yağmura rağmen coşkumuzu kaybetmeden meydanı doldurduk. Rakam büyük görünmeyebilir, ama Antalya gibi toplumsal refleksleri iklimden kaynaklanan kronik bir rehavete kapılmış bir şehir için bu önemsenecek bir değerdir. Bayrak salladık, Atatürk'ün ve günün önemini simgeleyen sloganlar attık, marşlar söyledik, kol kola yürüdük. Güzeldi güzel olmasına ama Gençlik ve Spor Bayramında yaş ortalamamız 45 altında değildi, Atatürk'ün Cumhuriyet'i emanet ettiği gençlerin nereye saklandığını bilemedik. 1000 civarında öğrencisi bulunan fakültemden 2 öğrenci görebildim mesela, herhalde diğerleri kalabalığın içinde bir yerlerdedir diye teselli bulmaya çalıştım. Sonuçta coşkulu, görkemli ve bir o kadar da hüzünlü ve düşündürücü idi. Gece Bülent Ortaçgil'in Antalya Devlet Senfoni eşliğinde verdiği harika bir konser ve şimdiye kadar gördüğüm en güzel (ama yine de mütevazi) havai fişek gösterisi ile geç saatlerde sona erdi. Hava muhalefeti maalesef fotoğrafların sayı ve kalitesine de yansıdı. Bir de konu ile ilgili Can Dündar'ın Milliyet'yeki köşe yazısı: "İtiraf edeyim ki ben de resmi bayramların asık suratından müşteki idim. Bütün o hamasi şiirler, bayrak öpmeler, elden ele taşınan meşaleler, resmigeçitler, ses sınırını aşan jetler, heyecanını çoktan yitirmiş bir bayramın köhnemiş ritüelleri gibiydi. Ta 1995’in 19 Mayıs’ında “Her Türk asker doğar” diye geçit yapan gençler adına “Doğumda meslek seçimi serbest bırakılsın” diye yazmıştım. * * * Bayramlarda Cumhuriyet, haki renk bir kılıkta yürüyordu. Oysa temelleri çok renkli bir sivil direnişle atılmıştı. Öğrencilere sorun bakalım: Mondros’tan hemen birkaç ay sonra Anadolu’nun değişik yerlerinde yerel kongreler toplanmaya başladığını, hatta Karslıların “Kars İslam Şzrası” adında bir “Cumhuriyet” ilan edip Japon İmparatoru’ndan tanınma talep ettiğini biliyorlar mı? Daha 1919 başında bu yerel kongrelerin, Ali Fuat ve Kazım Karabekir paşaları ordularının başına çağırdığından haberdarlar mı? 19 Mayıs 1919 günü Türk Ocağı’nın Fatih Belediye binası önünde 80 bin kişilik dev bir miting yapıp Halide Edip’i kürsüye çıkardığını, onun “Her gecenin bir sabahı vardır” sözünü çılgınca alkışladığını, halkın, elde kara bayraklarla meydana aktığını, esnafın 5 gün süreyle kepenk kapattığını duymuşlar mı? 19 Mayıs, biraz da bu direniş ruhu değil midir? * * * Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a çıkışı, hiç kuşkusuz İstiklal Savaşı’nın çok önemli bir adımıdır. Halkın, aradığı önderliğe kavuşmasının ilanıdır. Sonu Cumhuriyet’le bitecek yürüyüşün başlangıcıdır. Ancak Mustafa Kemal ve arkadaşlarını cesaretlendiren sivil direnişi görmezden gelmek, Hasan Tahsin’i ve İzmir’in 2 gün içinde verdiği 2 bin şehidi unutmak, yerel kongre iktidarlarını yok saymak, her şeyden önce bu ulusa haksızlıktır. Cumhuriyete, şikâyet konusu haki üniformayı giydiren, onunla halk arasına görünmez bir tel örgü çeken, biraz da bu “unutkanlık”tır. İşte o yüzden, evet, bu bayram, tankların namlusunu ensesinde hissederek uygun adım yürüyen gençlerin “rap-rap” sıkıcılığını hak etmiyordu; kutlamalar stadyumdan dışarı taşmalı, sivilleşmeli, coşmalıydı. Hükümet, “1930 model kutlamalar”ı eleştirmekte haklıydı. * * * Ak Parti, aslında bu törenlerin Cumhuriyet, Atatürk ve Türk ordusuna methiye vesilesi olmasından rahatsızdı. Bunu engelleyebilmek için 19 Mayıs’a stat yasağı denedi. Ancak Milli Eğitim’in genelgesiDanıştay’dan döndü. Bunun üzerine kutlamalar Gençlik Spor Bakanlığı’na devredildi. O da, -dün Hilal Kaplan’ın gayet veciz ifade ettiği gibi- işi, Atatürk’e doğum günü pastası kestirmeye indirgedi. Lakin bu süreçte asıl beklenen, hayırlı gelişme oldu: Bence çok uzun zamandır ilk kez halk, bayramına sahip çıkmaya başladı. 19 Mayıs’ı kendi iradesiyle kutlamak için bayrak açtı. Bu yıl 19 Mayıs, yasak savma gibi değil de, gerçekten sivil bir coşkuyla ve kararlılıkla, sokaklarda, alanlarda kutlanacaksa, bunu biraz da hükümetin ona el uzatmasına borçluyuz. Bir taşla iki kuş: Hem bayramı militarist bir gösteri olmaktan kurtardık; hem özündeki sivil direniş ruhunu canlandırdık. Kutlu olsun!" http://gundem.milliy...122/default.htm
    1 puan
  12. ATATÜRK KURTULUŞ SAVAŞI'NDA Bir gemi yanaştı Samsun'a sabaha karşı Selam durdu kayığı, çaparası, takası, Selam durdu tayfası. Bir duman tüterdi bu geminin bacasından bir duman Duman değildi bu Memleketin uçup giden kaygılarıydı. Samsun limanına bu gemiden atılan Demir değil Sarılan anayurda Kemâl Paşa'nın kollarıydı. Selam vererek Anadolu çocuklarına Çıkarken yüce komutan Karadeniz'in hâlini görmeliydi. Kalkıp ayağa ardısıra baktı dalgalar Kalktı takalar, İzin verseydi Kemâl Paşa Ardından gürleyip giderlerdi Erzurum'a kadar. " Cahit KÜLEBİ "
    1 puan
  13. 19 Mayıs İlk badireyi henüz Boğaz’dan Karadeniz’e çıkarken atlattı... Bandırma vapuru yolcuları. * Hayırdır inşallah dedi, süvari İsmail Hakkı, bu deniz feneri de neyin nesi? * Senelerdir aynı rotayı kullanmasına rağmen, ilk kez görüyordu bu deniz fenerini... Bizi yolumuzdan saptırmak için koymuş olmasınlar dedi, serdümen Basri... Dürbünle baktılar. Hakikaten öyle. Deniz fenerine uysalar, daha kafadan Poyrazköy’de karaya oturacaklardı. * Kanmadılar Damat Ferit’in diktirdiği çakma deniz fenerine, engin ufuklara açıldılar. Az gittiler. O da ne? Olmaması gereken yerde, al sana bi deniz feneri daha, Kefken’de... Normalde üç saniyede bir, üç defa çakıp, altı saniye susması gerekirken, kalecilerin gözüne tutulan lazer gibi, devamlı yanıyor, bu tarafa gel, bu tarafa gel diye bağırıyordu adeta... Bunu buraya dikse dikse, İngiliz muhipleri dikmiştir, biz yolumuzdan şaşmayalım dedi, çarkçıbaşı Süleyman... İyi ki de öyle dedi. Dinleselerdi sahte deniz fenerini, harss diye kayalıklara bindireceklerdi. * Ereğli’ye yaklaşırlarken, kömürümüz azaldı dedi, ateşçi Hamdi, yanaşalım da, fulleyelim bari. Yanaşalım yanaşmasına da, burda olması gereken deniz feneri nerde birader dedi, ikinci kaptan Tahsin... Bi filika indirdiler. Meğer, Bandırma kör olsun, henüz Ereğli’ye gelmedik herhalde diye aranırken, denizin ortasında duba gibi kalsınlar diye... Ampul’ü sökülmüştü deniz fenerinin! Yurtsever balıkçıların istihbaratına göre, Amerikan mandacılarının işiydi. Hamsi takalarıyla omuzlayıp omuzlayıp yüklediler kömürü ambara, vira... Ver elini Amasra. * Buyrun burdan yakın... Kıyıda, sağ taraflarında kalması gereken deniz feneri, teee derinlerde, sol taraflarındaydı. Ulan bu kadar da adilik olmaz dedi, lostromo Hasan, Anadolu’ya paralel gidelim derken, Rusya’ya doğru sürüklenelim diye, yerini değiştirmişler deniz fenerinin be. * İnebolu sahili, aynı şark kurnazı numara... Ters manyel veren deniz feneri, gene ters yerdeydi. Kaçak kalkan avcıları gibi batırılalım diye umut ediyorlar galiba dedi, kamarot Halit... Tayfa Mehmet’in uzattığı cigaradan bi nefes çekip üfledi, tabip yüzbaşı Behçet, gülümsedi. * Ve, Sinop... İlk adım’a son kulaç’tı. Hayret! Deniz feneri yerli yerindeydi. İkinci yaver Muzaffer, bu saatten sonra, değil deniz feneri, Sinoplu Diyojen’in lambasını görsem, gene inanmam, gölge etmesinler başka ihsan istemem diyordu ki... Deniz fenerinden ateş açıldı iyi mi! Son çare, İngiliz torpidosunun namlusuna deniz feneri süsü vermişlerdi. Gel gör ki, ıskaladılar. Çekti belindeki revolveri erkân-ı harp binbaşısı Hüsrev, bastı tetiğe, bunu Hasan Tahsin’den kaparo kabul edin, öbür taksitleri Samsun’da öderiz diye haykırdı. * Velhasılıkelam. * Siz siz olun... Varmak için menzile, aldanmayın deniz fenerlerine, Mustafa Kemal’in gözlerindeki ışığı takip edin, karanlık gecelerde.
    1 puan
This leaderboard is set to Istanbul/GMT+03:00
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgi

Bu siteyi kullanarak, forum Gizlilik Politikasını kabul etmiş olursunuz.