Mertol Kip

Sağol. Yağ sıcaklığı olmadığı kesin. Kapağın üzerindeki sensör de soğutma suyunu ölçüyor çünkü.

Sağol abi. Arada bir sevdiğim abimin mesajını okumak için geliyorum işte.. Ben de karıştırıyor olabilirim. Ne de olsa bir ford'um yok. ) 'Bence'hiçbir şartta basılmasın zaten. Hem yakıt giderleri hemde cezaları çok fena. Uf cıs yani.

Abi aslında bahsettiğin şey tersti galiba. Soğutma suyu ısısının sıcaklığını yol bilgisayarından, kapağın (bloğun değil) ısısını ise göstergeden görebiliyorduk diye kalmış aklımda. Onun için gösterge zırt diye yükseliveriyor zaten. LPG li focuslardaki "yalancı" hararet mevzuusunun temeli de buna dayanıyordu hatta.

Bilmem. Benim gibi 8 ayda 70 bin km yol yapan adam için 3.8 lt tüketiyor olması gaz tepkimesinden daha önemli. Tüketim konusunda puntonun hakkını yiyemem onunda tüketimi 3.9 lt falan ama şehirdışında. Şehiriçi 4.3 lt falan yakıyor. Otomatik olduğu için o da düz olsa ne olurdu bilemem gerçi.

Bu durumda en mantıklısı econetic 1.6 tdci olacak gibi. Tabi satış fiyatlarına da bakmak lazım ama 3.8 lt şehiriçi çok iyi bir değer bence.

Ne içtin sen? Hangi kafayla yazdın bunları?

Geniş hacim arabalarda beyaz renk bi tuhaf oluyor ya.. Ambulans gibi..

Hayırlı olsun güle güle kullanın.. Bu arada polemikle alakalı konuya gelince, o arabayı ben tavsiye ettim. Bugün de MPV alacaksam c-max a c4 picassoyu tercih ederim. Size göre göreceli plastik kalitesi kötü olabilir bence o bir tercih ya da vazgeçiş sebebi değildir. Araba alımını etkileyen birçok sebep varken madem o daha iyi neden ford aldın noktasına gelmiş olmanız sadece gençlikten kaynaklanıyor bunu bilin yeterli. Ford hiçbir zaman iyi bir marka olmadı bunu kabullenin artık. Ortalama araçlar üretir, geçmişte fiyat/kazanım oranı oldukça yüksek modelleri vardı, nispeten rakiplerine nazaran daha dayanıklı motorları ve iyi yol tutuşlu vardı. Artık bunları her marka zaten ziyadesi ile sağlayabiliyor. Artık tercihleri etkileyen şey yol tutuş ya da plastik kalitesi falan değil. Ki ford un plastiğini kaliteli görenler gerçekten diğer hiçbir markayı eleştirmesin. Arabayı alırken, lojistik destek, oturduğunuz yer, alışkanlıklarınız, fiyat, şans, arkadaş tavsiyesi, arabanın tipi, içine bindiğinizde size hissettirdiği vs vs vs gibi bir sürü şey varken kalkıpta madem o daha iyi gidip onu alsaydınız demek havada bir söylem. Hala değiştirmedinmi?

Eğilme len nolur nolmaz. Şeytan doldurur. Yaşlandık diye tedbiri elden bırakma sen genede.. Ben de manueli tercih ederim. Ama otomatik kolaylık. Senin yerine bir sürü işi o yapıyor. Şöyle düşün, önünde vitesi büyüt yazacağına direk kendi büyütüyor. Sen sadece gaza ve frene basıyorsun hepsi bu. Tam tembel işi.

Sedan olacaksa mondeo 1.6 tdci, MPV olacaksa C4 picasso 5 kişilik. Hala aynı noktadayım. Bu arada Burak efendi benim dandik puntoda bile hillholder var ve yokuşta ayağımı çeksem bile 2-3 sn kadar frene basılı kalıyor. Gaza bastığın anda araba kalkıyor ve freni bırakıyor. O yarı otomatiklerin boşa atma mevzuusu sadece düz zeminlerde. Senin kadar kafaları çalışıyor bu amcaların merak etme.. Bence yarıotomatikten korkacak birşey yok. Yaklaşık 25 bin km dir puntoda yarı otomatik şanzıman kullanıyorum, geçen hafta babam arabasını bana bıraktı benimkini aldı gitti, düz vites ne fena birşeymiş ya.. Yolda vites değiştirmek falan dert değil de, durdun debriyaja bas, yürümek için ayağını yavaşça kaldır, marşa basacaksın debriyaja basıp boşa at bilmem ne.. Pfff.. Bu arada otomatik vitesten hiç haz etmem. Ama rahatlık olduğu kesin.

Şanzıma ne yükü binecekmiş? İstediğiniz kadar tepinin motorun yüklediğinden fazlasını yükleyemezsiniz. Eğer arabayı çalıştırırken debriyaja basıp arabayı boşa alma alışkanlığınız varsa arabayı viteste bırakıp, el frenini çekip arabayı stop edin. Eğer abuk subuk bir yol kenarında falansanız da direksiyonu sağa kırın. Hepsi bu.

Abi vitesin hangisi olduğu çok kritik te değil aslında. İkinci vitesin oranlarına bakarsan genelde ortalama değerlerdedir. 4ncü vites 1e1 oranda falan oluyor. Onun için iki dedim. Çok dik yokuşta debriyaj kaçırır. Ve eğer debriyajda yıpranma yoksa süreklilik arzetmez. Yaylar tekrar gerilip balatayı bastığında yayın stresi durdurur onu yendiği zaman tekrar kaçırır. Eğer bahsi geçen otto motorsa bir piston yolu kadar dönmesi yeterli gelmez. Tam çevrim için iki tur atması lazım krangın. Hadi çeyrek tur açık kaldığı süre desek ve onu çıksak bile 1.75 tur eder. Senin güzel hatırın için ikiye bölelim (aslında 4 silindir olduğu için ama çamur serbest) gene de bir turun altına gelir. Motorun tekrar hava alabilmesi için emme süpaplarının açılması lazım. O da açılsa bile gaz kelebeği kapalı olacaktır. Yani emme den hava alması neredeyse imkansız. Egsozttan hava emiyor desek orada da turbosu, katalitiği, egzostu susturucusu vs vs derken o hepten zor. Eğer araçta kompresyon kaçırması varsa karterden hava çekmesi gerekirdi. O da karter havalandırma valfi nedeni ile külbütörle karter arasında basınç farkı olmayacağından zaten ters vakumu engeller. Yani o durup tekrar ilerlemesini kompresyonla açıklayamayız.. Eğer baştaki teoriye dönersek altı üstü üst üste basmış olan ve motor dururken yayın tahriki dışında bir itme gücü olmadan birbirine sadece fiziksel baskısı nedeni ile temas eden baskı ve balatadan bahsediyoruz. Çok dik yokuşta kaçırması normal. Yayın stresini yendiği zaman az birşey bırakıp yay tekrar gerildiğinde tekrar tutuyordur. Yani bir arızadan değil sistemin genel çalışma şeklinden kaynaklanan birşey bu. El freni ve lastiği dayamaya ek olarak vitesin kullanılması elbette yokuşta bırakılırken herzaman uygulanması gereken bir kural. Onu tartışmaya bile gerek yok. Vitesin tersi düzü farketmez çünkü motor çalışmazken geri vites ile ileri vitesler arasındaki tek fark oranları. Ki geri vitesin oranına en yakın olan vites te birinci vites zaten. Ancak lastiği çevirirken de dikkat edin lastik kaldırıma deymesin. Boşuna lastiğin içindeki çelik örgüyü zedelemeyin. Eğer kayarsa ya da arkadan biri çarparsa araç kaldırıma çıksın, kontrolsüz olarak yola çıkıp başkalarına zarar vermesin diye yapılan bir uygulama o. O üçüne ek oalrak şunu da ekleyebiliriz, arabanızı mümkün olduğu kadar yokuş yukarı değil yokuş aşağı park edin. Ki kalkarken boşu boşuna balatanızın zarar görmesine zarar verebilin.

Arabanızın kaymasının nedeni dişlinin tek tek atlaması falan değil debriyajınızın kaçırması. Çok dik bir yokuşsa normal. Ancak birinci vites değil ikinci viteste bırakmalısınız arabanızı.

Gizlenecek ne kaldı ki?

işte bizde tam olarak onu vurgulamak istemiştik galiba.. Akıl va mantık var, ama bunlarda olduğundan o kadar emin değilim. Bir karar almadan önce her türlü veriyi inceler ona göre verirsiniz. Yok öyle yaptım oldu derseniz böyle kapatamazsınızda açamazsınızda üretemezsinizde.... Belçikayı fazla ciddiye almaya gerek yok. Eti ne budu ne.

Peki Ozan seni mi kıracaz, Hepsi - 1 olsun.

Sütlaç çıksın telefonu değiştirecem..

Onun için düzelmesi için en az iki nesil geçmesi lazım dedim ya.. Bu yazdıklarım en az iki nesil daha unutulmaz.

E doğruya doğru. Hot-hatch dedinmi benim aklıma Golf GTi, focus ST, Megane zart zurt falan geliyor. Ötekiler hızlı üniversiteli/liseli arabaları gibi geliyor bana.

ford öğrenci kız arabası değilki? İşçi arabası. Hatta Türk işçi arabası. Genbç kız arabası deyince benim aklıma ya cooper ya da bettle geliyor. Bazen ben bile alsammı yahu dediğim oluyor.. Özellikle Sedefli beyaz bettle 1.2 tsi fena olmaz hani..

Alınmaz. Onlar zaten hothatch de sayılmaz. İlle de biraz daha hızlı diyorsan bildik birinden 180 lik focus al gitsin. PS: 8 sayfa benim için çok uzun. Hepsini okumadım. Kusura bakma..

Seninle bu konuda polemiğe girmeyeceğim. Defalarca yazdık çizdik boşver. Sadece takılmak için yazdım onu. Evet amerikada da satılıyor. Orada da zencilerde falan var işte.. Almanya örneğini vermemin sebebi avrupa kıtasının otomotiv sektöründeki lideri olmasından dolayı. Hollanda da da durum almanyadan farklı değil zaten. Fransada ne olduğunu bilmem ama rönolar fransa dışındaki her ülkede ya junkie arabasıdır ya da öğrenci kızların arabasıdır. Geri kim kaldı? Her marka araba polis arabası olur. Konu olan sadece polis arabası olması değil. Ben Era ile aynı işi yapan focus görmek istemiyorum.. Trafik arabası yapılmasına izin verilmemeli. Müdüre araba alınırken passat alınıyor. Mondeo alınmıyor. Neden sence? Adam özellikle istemiyor. Testisler biraz daha ağır basarsa passatta değil Audi ye zıplanıyor zaten. Arabayı kullanan kişinin imajı ne kadar yükselirse arabanın marka değeri o kadar artar. Sen görev arabası olarak Era nın yanına verirsen focusu o ayağa düşer. Popon yiyorsa Cumbabayı mondeoya bindir. Yok bindiremiyorsan gidip koruma arabası olsun diye kızılayda bedava dağıtılıyormuş havası yaratma. Kimse "aa cumbabanın korumasında da mondeo var" diye kalkıp mondeo almaz. Ama bilmem kaç bin tane reprezantta beyaz focus var diye focus almayan bir sürü arkadaşım var benim. Eğer yolda giderken beyaz ya da teneke grisi focus veya Megane2/fluoresant ya kiralıktır ya da kiralıktır. Şirketteki adamın altına verilen araba imajını kendileri yaratıyorlar. Ondan sonrada en çok beyaz renk satılıyormuş Türkiyede. Bak bak bak.. Çok şaşırdım..

Valla kusura bakmasınlar bu koltuklarla Mercedesi de almam.. Sorun Vignale de değil bence. O tasarımı arabasına koydurtanda. Adam sadece bunu tasarlayıp al bu olacak dememiştir herhalde.. Focustaki koltuklar da güzel değil ama bundan güzel gene. (canlısını görmüş binmiş mıncıklamış biri olarak yazdım bunu) Ya ben birşeyleri mi kaçırdım yoksa ford çağ falanmı atladı? Bahsettiğiniz arabanın markası "ford." Kıçını da yırtsa Almanya da Golf ün arkasından gelecek. İsterse en iyi arabayı yapsın bu gerçek değişmez. Üstelik sadece almanya da falanda değil. Almanyada ford işçi arabası üretir, amerikada zenci arabası. Bu imajı öyle koltuk deseni ile falan değiştiremezsiniz. En az iki nesil geçmesi lazım onun için.. Ayrıca koltuk döşemesi değiştirerek imaj falan değişmez. Önce kaliteli üretim yapmayı öğrenmesi lazım ford'un. Evet mondeo ile başlayan iyileştirme atağı meyvelerini yavaş yavaş vermeye başladı belki ama focus3 eskisine göre iyi bir araba olmasına rağmen hala kaliteli demek için markayı tutku ile sevmek ya da adının Yakup olması gerekir. . 15 sene sonra ancak Golf4 ün kalitesini yakalayabildiler. Gerçi VW de onu tekrarlayabilmek için epey kasmak zorunda kaldı ama onların zaten audi gibi bir markaları var. Onların kalite ayarlaması zaten bilinçli olduğu için hazırdaki imajdan yemeleri anlaşılabilir. Bu arada imaj düzeltmek istediklerine falanda asla inanmıyorum. Eğer böyle bir niyetleri varsa ilk iş olarak reklam ekibini işten atsınlar, sonra PR cıları kovsunlar. Ben arabamı polis arabası olarak görmek istemem mesela. Ya da bilmem ne gaz ın LPG reklamında da görmek istemem. İmaj öyle koltukla falan olmuyor malesef. Komple düşünülmesi gereken bir mevzuu.. Uyduruk dizilerde polis arabalarının biri polis diğeri linea.. Ahanda aynı kefedesin işte.. Cumbabanın koruma araçları bilmem kaç nesildir Mondeo. Hee 2.5 benzinli turbo vart curt. Eee? Polis arabası işte.. Hizmet arabası. Hyundai Era gibim birşey.. Beleş olduğu için falan onları kullanıyorlardır muhtemelen. Otosan da o şekilde reklam yaptığını falan düşünüyordur Allah bilir.

Aaaa biz bu acıyla nasıl yaşarız? )

Titaniumdaki koltukları tercih ederim. Ne o öyle baklava dilimli şilte gibi koltuklar.Bir de perdelik kumaştan yapsalarmış tam olurmuş. Umarım bu third-party bir mod firmasının falan bir işidir.