-
Toplam İleti
12.655 -
Katılım
-
Son ziyaret
-
Kazandığı Gün
139
İçerik Türü
Profiller
Forumlar
Günlükler
Takvim
Modifikasyon
Tevfik tarafından yazılan her şey
-
Mondeo'ya 2.0 Tdci 163 Ps Powershift Seçeneği Eklendi ! 2012 Mondeo Fiyatları
Tevfik, Yakup Ç. A.'ın konusunu yanıtladı. Kategori: Mondeo
mondeo çok farklı ama...sürüş yetenekleri ve gerçekten uzun yol yapan insanlar için...gerçekten konforlu ve güven verici elbette param olsa bende alırım..çünkü cok güzel duruyor...- 12 yanıt
-
- mondeo 2.0 tdci
- mondeo
-
(ve 3 tane daha)
İle etiketlenen:
-
Mondeo'ya 2.0 Tdci 163 Ps Powershift Seçeneği Eklendi ! 2012 Mondeo Fiyatları
Tevfik, Yakup Ç. A.'ın konusunu yanıtladı. Kategori: Mondeo
chevrolet cruze var...2.0...hemde 60.000 tl.nolacak yaww.... Silindir Çapı 86 mm Motor Hacmi 1998 cc Sıkıştırma Oranı 16.5 Yakıt tipi Dizel Maksimum GüÇ (PS) 163 PS/120 kW@3800 rpm Tork 360 Nm@1750-2750 rpm Frenler Ön Fren-Hava Soğutmalı- 12 yanıt
-
- mondeo 2.0 tdci
- mondeo
-
(ve 3 tane daha)
İle etiketlenen:
-
Yerli otomobili Fiat yapacak..
Tevfik, Mert Erçetin'ın konusunu yanıtladı. Kategori: Genel Otomotiv Haberleri
O kadar komik bir ülkeyiz ki...yabancı bir markanın doğuş hikayesi olsa kapalı gişe oynardı...ama bizde vizyona girdiğinde hiç kimse gitmemiş boş salonlara oynamıştı...nihayet değeri festivallerde anlaşılıp ödül alınca tekrar vizyona girmişti... Araba doğuş hikayelerinden hoşlananlar için bende bir film önereyim oda aynı ilgiyi görememişti... Tucker, 1988 ABD yapımı biyografik filmdir. özgün adı Tucker: The Man and His Dream olan film eleştirmenlerden övgüler almasına rağmen gişede beklenen başarıyı gösteremedi. Francis Ford Coppola'nın yönettiği filmin başlıca rollerinde Jeff Bridges, Joan Allen, Martin Landau, Frederic Forrest, Elias Koteas ve Christian Slater oynamıştır. Jeff Bridges'ın babası aktör Lloyd Bridges'ın da filmde görece küçük bir rolü vardır: Senatör Homer Ferguson'u canlandırmaktadır. Coppola, dostu George Lucas'ın da yapımcı olarak projeye dahil olmasından sonra filmini tamamlayabilmiştir. Filmin özgün müzikleri Joe Jackson'a aittir. Bu müziklerin yer aldığı bir soundtrack albümü aynı yıl piyasaya verilmiş ve Grammy ödülüne aday gösterilmişti. 2. Dünya Savaşı'nın hemen sonrasında geçen bu dönem filmi gerçek olaylara dayanmaktadır. Preston Tucker adlı bağımsız bir otomobil tasarımcısının, endüstride tekel oluşturmuş 'üç büyükler'e ("Ford", "General Motors" ve "Chrysler") rağmen çağının oldukça ilerisinde bir otomobil üretmek için giriştiği çabalar anlatılmaktadır. Tüm engellemelere rağmen bir yıl içerisinde sadece 51 adet üretebildiği ve endüstride ancak onlarca sene sonra kullanılmaya başlanan bazı devrimci yenilikler (emniyet kemeri, yakıt enjeksiyonu, disk frenler, tubeless lastikler vb)'e sahip bu otomobillerden bugün 47 tanesi çalışır haldedir. Bu otomobilin adı 1948 Tucker Sedan'dır. özgün senaryosunu Arnold Schulman ve David Seidler'ın birlikte yazdıkları filmden uyarlanan bir de roman yazıldı. Robert Tine'ın yazdığı ve filmle aynı adı taşıyan bu roman Pocket Books'tan çıktı ve filmle aynı yıl piyasaya verildi. Filmdeki unutulmaz performansıyla Martin Landau "en iyi yardımcı oyuncu" dalında Altın Küre ödülünü kazandı, aynı dalda Oscar'a aday gösterildi. Film iki dalda daha Oscar adayı oldu, bunlar sanat tasarımı, dekor ve kostüm dallarındaydı. Filme ayrıca "En iyi yapım tasarımı" dalında BAFTA ödülü verildi.[2] francis ford coppolanın gerçek bir öyküden yola cıkarak çektiği bir filmdir..1988 yılında seyredin her ülkenin kendine ait bir devrim arabası olmuştur mutlaka.. -
Yerli otomobili Fiat yapacak..
Tevfik, Mert Erçetin'ın konusunu yanıtladı. Kategori: Genel Otomotiv Haberleri
vala ne çok karşı çıkan varya inovasyon katsa nolur katmasa nolur Mertol...sonuç bir araba kaporta far motor ve iç donanım olarak temel ve yan yada lüks sayılacak unsurlardan oluşuyor...yani kimse yeniden arabayı yaratmıyorki..zaten yaratılmış...sadece ülkemizin az gelişmiş ülke konunumdan çıkıp montaj sanayinden üretim aşamasına bazı beyinsizlerin yüzünden gelemeyişimize kızıyorum ben...sen bile gidip kendi capında yaratıcılığı konuşturup kendin birşeyler üretirken başta senin bu projeyi senin gibi olanlar için katkını beklerken senden eleştiri burun kıvırma gelmesi garip...bmw mercedes audi şu bu ford türk cizerlerinin model cizimlerini yapması sonucu oluşuyor murat ...şubu...yani onlara çizen adam burdada çizer orda üretilen motorlar sonunda sökülüp herparçası kopyalanıp üstüne birşey eklenip sürülüyor piyasaya farklı bir adla nolucak ki...yani dünya motor endüstrisi su yada hava ile çalışan motormu üretti biz bilmiyoz...iddia ediyorum otomotiv sektörü 2012 yılı itibariyle sağlık sektörü ile birlikte en başarısız ve kendini geliştiremiyen sektördür...hala benzinli motor var..hala grip var.. -
Yerli otomobili Fiat yapacak..
Tevfik, Mert Erçetin'ın konusunu yanıtladı. Kategori: Genel Otomotiv Haberleri
vala Özet hayatlar yaşadığımız için bÖyleyiz...bu ülke bÖyle bilinmedik yada silinmiş kahramanlarla dolu...biz zahmet okuda...bilgilen...bence.. -
Yerli otomobili Fiat yapacak..
Tevfik, Mert Erçetin'ın konusunu yanıtladı. Kategori: Genel Otomotiv Haberleri
Türkiyede ilk uçakta üretildi hatta havayolu taşımacılığıda yaptı ama...büyük şirketlerin siyasi girişimleri sonucu buda yokedildi ülkemizde...biz küçük bir ülke değiliz...hiçte olmadık...sadece öyle olduğumuza inandırıldık...ben inanıyorum projeye gerçektende iyi bir iş çıkacağını ümit ediyorum...vestel jvc adı koyarak üretim yapıyor...neden gelip ünlü japon firması vesteli tercih etsinki... Vecihi Hürkuş....tvdeki şener şenin uçakla eve daldığı vecihi tiplemesi bu önemli kişiden alınmıştır... 6 Ocak 1896 tarihinde İstanbul'da doğdu. I. Dünya Savaşı'na katıldı. Yaralanınca İstanbul'a dönerek Yeşilköy'deki Tayyare Mektebi'ne girerek Pilot Astsubay olarak mezun oldu. Birinci Dünya savaşı sırasında pilot brövesi alarak 7. Tayyare Bölüğü'nde Ruslara karşı harekata katılan Vecihi Bey başarılı keşif ve bombardıman uçuşları yapmış ve bu arada girdiği bir hava muharebesinde bir Rus uçağını indirmiştir. Vecihi Hürkuş, uçak düşüren ilk Türk tayyarecidir.[1]Daha sonra Ruslara esir düşen Vecihi Bey Hazar Denizinde bulunan Nargin Adasından yüzerek İran üzerinden kaçmayı başarmış ve yurda dönerek 1918 yılı yaz başında Yeşilköy'de konuşlanmış bulunan 9. Harp Tayyare Bölüğü'nde görev almıştır. Bu bölükte görevli iken bir av uçağı tasarımı yapan Vecihi Bey'in bu projesi Mondros ateşkes anlaşmasının imzalanması ile yarım kalmıştır. Kurtuluş Savaşı'na katılan Vecihi Bey, özellikle İnönü ve Sakarya savaşı sırasında çok başarılı keşif ve destek uçuşları yaptığı gibi bir Yunan uçağını da indirmiştir. Kurtuluş Savaşı'nın ilk ve son uçuşunu yapan pilottur. İzmir (Gaziemir - Seydiköy) hava meydanına ilk giren ve işgal eden kişi olur. Vecihi Bey'e kırmızı şeritli İstiklal Madalyası verilmiştir. Ayrıca TBMM tarafından üç kez Takdirname verilmiştir. üç takdirname verilen tek kişidir. Savaştan sonra İzmir'de yeni tayyarecileri eğitmeye başlar. Edirne'ye yanlışlıkla inen bir yolcu uçağını almakla görevlendirilir. Hizmeti karşılığı uçağa "Vecihi" adı verilince, uçak inşa etmek düşünceleri canlanır. İzmir Seydiköy Hava Mektebi'nde -bugünkü Gaziemir Hava Teknik Okullar Komutanlığı- uçak yapımı projesine devam eder. 1924'te ganimet olarak Yunanlılardan ele geçen motorlardan yararlanarak ilk Türk uçağını imal eder. 28 Ocak 1925'de "VECİHİ K-VI"adını verdiği uçağını uçurur. Ancak ödül yerine onu ceza beklemektedir. Vecihi Hürkuş'un ödül beklerken ceza almasının nedeni, havacılıktan anlayan kimsenin bulunmamasıydı. İzin verecek merci olmadığı için, izinsiz havalanmış, bu yüzden de cezalandırılmıştır. Daha sonra askeri havacılıktan ayrılarak uçak tasarımı ve yapımı çalışmalarına devam etmiştir. Havacılığa gönül veren Tayyareci Vecihi Hürkuş da sadece Türk havacılık tarihinin değil, belki de tüm Türkiye tarihinin en ilginç simalarından birisiydi. 1930'da Kadıköy'de bir keresteci dükkânını kiralayarak, 3 ay içinde ilk Türk sivil uçağını, aslında ikinci uçağı VECİHİ K-XIV'ü inşa etti. İlk uçuşunu 16 Eylül 1930'da Kadıköy Fikirtepe'de büyük bir kalabalık ve basın topluluğu karşısında yapmıştır. Bu uçuştan sonra VECİHİ K-XIV ile önce Yeşilköy'e, sonra Ankara'ya uçmuştur. Uçabilirlik Sertifikası için İktisat Bakanlığına başvurmuş, 14 Ekim 1930'da “Tayyarenin teknik vasıflarını tespit edecek kimse bulunmadığından gereken vesika verilmemiştir” cevabını almış. Hürkuş, bunun üzerine bakanlık nezdinde yapılan girişimler sonucu uçağa istenen belgenin alınması amacıyla uçağı sökerek demiryollarından kiraladığı vagonla çekoslovakya’ya gönderilmesi için müsaade almıştır. Hürkuş, 6 Aralık 1930’da Prag’a geldiğinde henüz tayyare gelmemişti. Tayyareye ait statik raporu gibi resmi evrak önce çek diline çevrilmiş, uçak gelince tekrar monte edilerek uçağın malzemeleri ve her türlü teknik kontrolü yapıldıktan sonra uçuşu istenmiş. Her türlü uçuş şekilleri ile uçuşun kontrolü tamamlanmıştır. Hürkuş 23 Nisan 1931’de çekoslovakyalı yetkililer tarafından civardaki bir gazinoda düzenlenen bir törenle, başköşesinde “Yaşasın Türk Tayyareciliği” yazılı bir pankartla onurlandırılarak uçuş müsaadesini almıştır. 25 Nisan 1931’de çekoslovakya’dan uçarak Türkiye’ye gelmek için yola çıkıp 5 Mayıs 1931’de Türkiye’ye gelmiştir. Vecihi Hürkuş, 1931 yılında, THK (Türk Tayyare Cemiyeti) yararına Türkiye turu yaptı. Birinci Tur (02.09.1931): Ankara, Kızılcahamam, Gerede, Bolu, Ereğli, Zonguldak, Cide, Sinop, Samsun, Trabzon, Of, Rize, Gümüşhane, Bayburt, Suşehri, Zara, Hafik, Sivas, Şarkışla, Akdağmadeni, Sorgun, Yozgat, Sungurlu, Kalecik, Ankara. İkinci Tur (09.11.1931) : Ankara, Gölbaşı, Bağla, Şereflikoçhisar, Aksaray, Konya, Beyşehir, Seydişehir, Alanya, Manavgat, Antalya, Fethiye, Köyceğiz, Muğla, Göktepe, Kale, Tavas, Karacasu, Babadağ, Denizli, çal, çivril, Karahallı, Ulubey, Uşak, Kütahya, Eskişehir, çukurhisar, İnönü, Bozüyük, Karaköy, Söğüt, Geyve, Adapazarı, İzmit, İstanbul. 1930'lu yıllarda ilk Türk Sivil Havacılık Okulu'nu (Vecihi Sivil Tayyare Mektebi 1932) açmıştır. Okulda ilk Türk kadın pilotumuz Bedriye Gökmen ile birlikte 12 pilot yetiştirmiştir. İstanbul Kadıköy'de (Kalamış)İlk sivil uçağımız VECİHİ K-XIV, ilk eğitim ve spor uçağımız VECİHİ K-XV, 160 Beygirlik Mersedes uçak motorlu deniz kızağı VECİHİ SK-X üretilmiştir. Nuri Demirağ Bey, bir tayyare yapımı için 5000 TL vermiş, böylece 1933’de Vecihi Hürkuş tarafından NURİ BEY adı verilen VECİHİ K-XVI kabin uçağı yapılmıştır. Vecihi Bey zor koşullarda eğitim yaparken bazı kurumların, örneğin TEKEL idaresi’nin ve İŞ BANKASI’nın reklamlarını yapmış, bazı vatansever yetkili kuruluşların da yardımları olmuştur. 1954 yılında İlk sivil havayolu şirketimiz Hürkuş Havayollarını kurmuştur. Türk Havacılık tarihinin en üretken ve girişimci kişilerinden olan Vecihi Hürkuş Ankara'da 16 Temmuz 1969 tarihinde Gülhane Askerî Tıp Akademisi Hastanesi'nde vefat etmiştir. Türkiye'nin ilk uçak fabrikasını Nuri Bey,252 lira sermayeyle,, "Türk Zaferi" isminde sigara kağıdı üretmeye başlar. İstanbul ve Anadolu, o zamana kadar azınlıkların tekelinde olan yerli malı sigara kağıdını kapışır. Bu sayede Nuri Bey'in kazancı günden güne artar. Bu teşebbüsün üzerinden henüz üç buçuk sene gibi kısa bir süre geçmesine rağmen 252 lira ile işe başlamış olan Nuri Bey'in elinde tam 84.000 liralık büyük bir kazanç vardır. Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yıllarında demiryollarını millileştirme politikası gereği Samsun-Sivas demiryolu hattının inşasının Türk müteahhitlerine verilmesi kararlaştırılmıştı. Nuri Bey, bunu duyunca hiç vakit kaybetmeyerek ihaleye girer ve toplam 1250 kilometre demiryolu yapar, ki günümüzde yaklaşık olarak 10.000 kilometre demiryolu olduğunu düşünürsek bu rakamın ne kadar önemli olduğu anlaşılır. Tabii sadece rayların döşenmesi değil, köprü ve tünellerin yapılması, engebeli arazide dağların delinerek, çok büyük kayaların kırılarak yapıldığı zor bir demiryoludur bu... Nuri Bey'in üstlendiği Samsun'dan Erzurum'a kadar uzanan bu demiryollarının yapımı işinde o çevrenin halkı çalışır. . O sıralar soyadı kanunu yeni çıkmıştı. Atatürk, Türkiye'nin bir çok yerini demir ağlarla ören Nuri Bey'e "Demirağ" soyadının verilmesinin uygun olacağını söyleyince, o da Demirağ soyadını almıştı. Nuri Demirağ, Türkiye tarihinin az tanınan önemli isimlerinden biri. Soyadının, 10`uncu Yıl Marşı`nda geçen "Demir ağlarla ördük ana yurdu dört baştan" dizesiyle gösterdiği benzerlik tesadüfi değil. "Demirağ" soyadı kendisine, bizzat Atatürk tarafından cumhuriyetin ilk yıllarında 570 kilometrelik demiryolu hattının müteahhitliğini yaptığı için verilmiş. Ancak Demirağ`ın ülkeye katkısı sadece demiryoluyla sınırlı kalmamış. Türkiye Cumhuriyeti`nin kuruluş yıllarında 40 milyon dolarlık servetiyle ülke bütçesinin onda birine sahip olan Nuri Bey, kendi isminin baş harflerini taşıyan NuD 36 ve NuD 38 uçaklarını üreterek yerli havacılık sektörünün temelini attı. T.C' nin İlk Uçak Fabrikası Kuruluyor 1930'lu yıllara gelindiğinde dünyada ve Türkiye'de ekonomik sıkıntı had safhadaydı. Bu yüzden orduya uçak ve benzeri ihtiyaçlar ancak halkın himmetleriyle alınabiliyordu. O yıllarda ilginç bir kampanya düzenleniyor ve her ilden toplanan paralar ile bir uçak alınıyor ve alınan uçağın kuyruğuna da o ilin ismi yazılıyordu. Bunun yanında zengin işadamları da tek başlarına uçak alarak devlete hibe ediyorlardı. O zaman da, uçağın kuyruğuna o işadamının ismi yazılıyordu. .. 1932 senesinde gazetelerde bir havadis var. Diyor ki havadiste, bu memlekette uçağa ihtiyacımız var. Uçak fabrikamız olmadığı için parayla satın alıyoruz. Devletin bütçesi de o zaman 200 milyon lira. Diyorlar ki bir kampanya açalım. Milletin himmetine baş vurup para toplansın, bu paralarla uçak alalım. O zamanlar Ankara’nın en zengini Vehbi Koç ‘tu. Vehbi Koç’a gidiyorlar ve durumu izah ediyorlar. Hay hay diyor, ne kadar verelim? Gönlünüzden ne kadar koparsa diyorlar. Ve Vehbi Koç da çıkarıp 5 bin TL veriyor. Daha sonra Abdurrahman Naci Bey’e geliyorlar. Durumu izah ediyorlar. Abdurahman Naci Bey’de 120 bin TL veriyor. Sonra da Nuri Demirağ’a geliyorlar ve durumu izah ediyorlar. Nuri Bey de ‘Siz ne diyorsunuz? Benden bu millet için bir şey istiyorsanız, en mükemmelini istemelisiniz. Madem ki bir millet teyyaresiz yaşayamaz, öyleyse bu yaşama vasıtasını başkalarının lutfundan beklememeliyiz. Ben bu uçakların fabrikasını yapmaya talibim’ diyor. Sonra da hazırlıklara başlıyor.” "Madem ki bir millet tayyaresiz yaşayamaz, öyleyse bu yaşama vasıtasını başkalarının lütfünden beklememeliyiz. Ben bu uçakların fabrikasını yapmaya talibim. 1932'de bu sözleri söyleyerek Türkiye'de ilk uçak fabrikasını kuran Nuri Demirağ, o yıllarda Türkiye'de dünya standardında uçak yapmış; ama siyasi çarkları aşmasına müsaade edilmemişti. Türkiye için son derece hayati önemi sahip bu ilk uçak sanayi girişimcisinin şimdiye kadar bilinmeyen hayat hikayesini hepimize örnek olması ve ufkumuzu açık tutması için aşağıda veriyoruz. Montaj sanayi mantığına karşı çıkarak, kendi teknolojimizle birlikte kendi sanayimizi de kurmamız gerektiğini söyleyerek, hem ne kadar ileri görüşlü olduğunu gösteren ve hem de bu yönüyle o devrin zenginlerinden ayrılan Nuri Demirağ şöyle konuşuyordu: "Avrupa'dan, Amerika'dan lisanslar alıp tayyare yapmak kopyacılıktan ibarettir. Demode tipler için lisans verilmektedir. Yeni icat edilenler ise bir sır gibi, büyük bir kıskançlıkla saklanmaktadır. Binaenaleyh kopyacılıkla devam edilirse, demode şeylerle beyhude yere vakit geçirilecektir. Şu halde Avrupa ve Amerika'nın son sistem tayyarelerine mukabil, yepyeni bir Türk tipi vücuda getirilmelidir." Milli sanayi ve milli kalkınma konusundaki tavizsiz çabaları Nuri Demirağ'a pahalıya mal olacak ve bir süre sonra önü inanılmaz bir şekilde kesilecektir. Nuri Bey, "Göklerine hakim olamayan milletler, yerlerde sürünmeye, yerin dibinde çürümeye mahkumdur" diyerek önüne çıkan bu fırsatı değerlendirir ve yanına aldığı mühendis ve teknisyenlerle seyahatlere çıkarak incelemelerde bulunmaya başlar. Almanya, çekoslovakya ve İngiltere'deki uçak fabrikalarını gezer. Nuri Demirağ, 1936 senesi ortalarına doğru uçak fabrikası için hazırlıklara başlamış ve ilk etapta on senelik bir program yapmıştı. Bir çekoslovak firması ile anlaşarak Beşiktaş'ta Hayrettin İskelesi'nde, bugün Deniz Müzesi olarak kullanılan, o zamana göre modern bir bina yaptırdı. Nuri Demirağ büyük sabır ve azimle işe atılmış ve yanına aldığı bir çok mühendis ve teknisyenle hızlı bir çalışmaya başlamış fabrikayı kurmuştu. Türkler’in kendi uçaklarını kendilerinin yapması belli başlı uçak fabrikalarını endişelendiriyordu. özellikle İngiliz ve Almanlar’dan başka Amerika’nın endişeleri daha büyüktü. Türkiye'nin ilk uçak mühendislerinden Selahattin Alan, Nuri Demirağ'in en değerli iş arkadaşlarından biriydi. Fransa'da uçak mühendisliği eğitimi yapan Selahattin Alan, Nuri Demirağ ile çalışmaya başlamadan önce, Türk Hava Kuvvetleri'nin Eskişehir'deki uçak bakım ve tamir atölyelerinde görevliydi. Fransızca, İngilizce ve Almanca'yı çok iyi bilen bu genç mühendis, ilk "Türk tipi" uçakların planını çizmiş ve yapımını sağlamıştı. Nuri Demirağ ve Selahattin Alan, birlikte kolları sıvayarak modern bir uçak fabrikası meydana getirmişlerdi. Ayrıca Nuri Demirağ İstanbul Teknik üniversitesi bünyesinde bir uçak mühendisliği bölümü açılması için öncülük etmiştir. THK, Beşiktaş'taki fabrikaya ilk olarak 65 adet planör, sonrasında 10 adet başlangıç eğitim uçağı sipariş etti. Planörler, 1937-1938 yıllarında tamamlanarak teslim edildi. Bu dönemde Selahaddin Alan'ın Eskişehir'de prototipini yaptığı, NuD-36 rumuzuyla 24 adet uçak imal edildi. 1938 yılında, Alman uzmanların da yardımıyla, NuD-38 rumuzlu, çift motorlu ve madeni gövdeli, 6 kişilik yolcu uçağının dizaynına başlandı. Nuri Demirağ'ın Beşiktaş'taki fabrikada yapılan ve hiç bir bozukluk göstermeden başarılı uçuşlarına devam eden uçakları, Türkiye'de olduğu kadar yurtdışında da büyük yankılar uyandırmıştı. Hele çift motorlu, barışta yolcu uçağı, savaşta istenildiği zaman eksiksiz bir bombardıman uçağı görevini görecek şekilde yapılan ve saatte 270 kilometre hıza ulaşan, 5 bin 500 metre yükseğe çıkabilen NuD-38 n yapılması, dünya uçak sanayicilerinin dikkatini birden Türkiye'ye ve Nuri Demirağ'ın uçak fabrikasına çekmişti. ürettiği NuD-38 adını taşıyan çift motorlu 6 kişilik yolcu uçağı yurt dışında büyük ilgi gördü ve bu uçaklar Dünya havacılığı yolcu uçakları A sınıfına alındı. Türklerin kendi uçaklarını kendilerinin yapması belli başlı uçak fabrikalarını endişelendiriyordu. İngiliz ve Almanlara göre Amerika'nın endişeleri daha büyüktü. Gerçi Türklerin bu işin altından kalkabileceklerine inanmıyorlardı; fakat bu iş gerçekleşirse, ileride bir pazar kaybetmenin endişesi içerisindeydiler. Bu düşüncedeki Amerikan Uçak İmalatçıları Birliği, Türkiye'ye incelemelerde bulunmak üzere birliğin başkanı Mr. Todd'u göndermişti. Nuri Demirağ İstanbul köprüsünün maketini yapıp Atatürk sundu. Atatürk çok beğendi. İsmet İnönü ye gönderdi. Maket orada kaldı. Ağabeyimin babama gönderdiği mektupta, abacığım, İspanya an altı adet uçak siparişi almıştık, onu tamamlamak üzereyiz. Aynı zamanda Cumhurbaşkanımız İnönü, - Nuri Bey, her şey çok mükemmel, daha ileriye gitmek için niçin devletle işbirliği yapmıyorsunuz? - Teşekkür ederim. Senelerdir söylediğiniz hususta uğraştım. Fakat başaramadım. Devlet mensupları benden rüşvet istiyorlar. Bu söz üzerine İnönü bozuldu. - İspat eder misin? - İspat ederim. Müsaade ederseniz evrakları getireyim, diye yazıhaneye geçti. İnönü yanındaki zevata dönerek, enginliği başını döndürdü. Hava alanını istimlâk edin. Uçakları sattırmayın. Nuri Bey içeriye girdiğinde, İnönü ayağa kalkmış, kapıdan çıkarken karşılaştılar. Bir şey söylemeden otomobiline binerek ayrıldılar. Araştırmacı Savaş Güvezne de deneme uçuşu sırasında pilotaj hatası nedeniyle düşen ve İnönü döneminde üretimi durdurulan NuD 36 uçaklarının ardında siyasi hesaplaşmaların olduğunu düşünüyor. Güvezne`nin araştırmasına göre Nuri Demirağ, Türk yapımı 12 uçağın üretimi için Fransa`dan pilot brövesine sahip Selahattin Alan`ı Türkiye`ye getirdi. Alan, NuD 36`yla Demirağ`ın tüm ısrarlarına karşın Eskişehir`e uçmaya karar verdi. Alan`ın yönetimindeki uçak Eskişehir yakınlarında iniş sırasında drenaj kanalına (su toplama kanalı) saplandı. Bu kaza Demirağ`ın zorlu yıllarının da başlangıcı oldu. "Türk Hava Kurumu bu kazanın ardından uçaklar tehlikeli deyip sipariş ve ihaleyi durdurdu" diyen Güvezne, Demirağ`ın bilirkişiler eşliğinde hazırladığı raporların dikkate alınmadığını söylüyor. Yapılan tespit sonucunda uçaklarda bir sorun olmadığı ve pilotaj hatası nedeniyle düştüğü saptandı. Ancak uçakların seri üretime geçmesi engellendi. Eldeki 12 uçağın bir kısmının hurdacılara verildiğini söyleyen Adnan Baykal, bazı uçakların da bugün Atatürk Havaalanı`nın olduğu bölgeye gömüldüğünü iddia ediyor. Havaalanının dörtte üçünün dedesine ait olduğunu belirten Baykal, "Arazi sadece istimlak edilmekle kalmadı, ayrıca alandaki 12 uçağın en hızlı şekilde tahliye edilmesi istendi. Uçakları alıp, araba gibi bir yere park edemezdik. Dolayısıyla babam bu konuda büyük zorluklar yaşadı" diyor. Sonunda uçakların kusurları var diye sattırılmadı. Hava alanı metrekaresi bir buçuk kuruşdan istimlâk edildi. Yarım kuruş vergiye gitti. Bir kuruşdan parasını aldı. Sayın İnönü yardımcı olsaydı, bugün dünyanın en iyi uçaklarını imal etmiş olacaktık. Nuri Bey devleti mahkemeye verdi. Uçaklar satılmayınca Divriği hava alanından vazgeçti. Oraya gönderdiği üç adet hangar ve diğer malzemeler çürüdü. Divriği vilayet olamadı. Koraltan, Aygün n uğraşları da bir netice veremedi. Divriği en göç başladı, küçülmeye başladı. 1960 yıllarında Divriği in 125 köyünde okul varken, şimdi 35-40 düştü.Türk havacılık sektörü baltalandı Nuri Demirağ`la ilgili görüşlerine başvurduğumuz havacılık tarihi uzmanı ve Met-Air pilotu Fehmi Karaeminoğulları şunları söyledi: "Demirağ`ın ürettiği uçakların emniyetsiz olduğu konusu gerçeği yansıtmıyor. çeşitli çevreler Türkiye`nin dışarıya bağımlı olmasını istedi. Bu nedenle de Türk havacılık sektörü baltalandı." Karaeminoğulları şöyle devam etti: "Fransa, Almanya ve İtalya`nın başını çektiği oluşum bugün dünya devleri haline geldi ve kendi uçaklarını üretiyor. Bu, Türkiye adına büyük bir kayıp." Cumhuriyetin ilk yıllarında üretilen Türk uçaklarının, seri üretime geçememesi dönemin siyasi hesaplaşmasına bağlanıyor -
Yerli otomobili Fiat yapacak..
Tevfik, Mert Erçetin'ın konusunu yanıtladı. Kategori: Genel Otomotiv Haberleri
Ben şimdiden atılan bu adımı yürekten destekliyorum...hep butip görüşler yüzünden yapılamadı zaten...hem begenmezler hemde gelin yapın kardeşim deyince aaaa ne gerek var yapılmışı var derler...Başbakanımızı yürekten kutluyorum...gerçekten yaparsada süper bişi olucak...bizim diğer ülkelerden hiçbir eksigimiz yok..sadece kendimizi hep eksik hep küçümser...küçümseyen bakışlaraltında yetiştirildik...o yüzden tenekede olsa plastik te olsa kabulüm ben..yapsınlar adımız duyulsun...kardeşim biraz destek verin ya...albea da olsa anadolda olsa...yurdumuzu temsil edicek...ben gurur duyarım... -
Focus Mk.3 1.6 Ecoboost 5K Incelemesi
Tevfik, Cem Boneval'ın konusunu yanıtladı. Kategori: Mk3- Test ve İzlenimlerimiz
fekat tr da durum böyle hala istedigine eminmisin...- 139 yanıt
-
- 2012 ford focus
- yeni focus test
-
(ve 1 tane daha)
İle etiketlenen:
-
Nissan Juke - Resimli İnceleme ve Test !
Tevfik, Yakup Ç. A.'ın konusunu yanıtladı. Kategori: Bizim Test ve Yorumlarımız
sabah hayat eğitimimizin bir parçasına daha anlam kattığınız için teşekkürler...juke....için bir söz de bende olsun kadınlar için.... "ormandaki maymun elindeki sarmaşığı daha güçlü bir sarmaşık bulmadan bırakmaz" tecrübe ile sabittir...tüm erkeklerin kulagına küpe olsun...- 68 yanıt
-
- Nissan Juke
- Juke
-
(ve 1 tane daha)
İle etiketlenen:
-
ya niye şaşırıyorsunuzki...adam arabalardan çıkardığı parçalarla evdeki kombi..çamaşır buzdolabı..süpürge gibi alet edavatlar bozulunca onlara araba parçası cakıp çalıştırıyor...siz bilmediginizden....
- 28 yanıt
-
- 1
-
Nissan Juke - Resimli İnceleme ve Test !
Tevfik, Yakup Ç. A.'ın konusunu yanıtladı. Kategori: Bizim Test ve Yorumlarımız
teşekkürler canım da focus 2.5 kastedilmişti zaten sen bilmezsin cünküm benzinliydi seninkide...mazotluyla yeni tanıstın sen canım...- 68 yanıt
-
- Nissan Juke
- Juke
-
(ve 1 tane daha)
İle etiketlenen:
-
34 GT 5364 Ses ve Görüntü Çalışmalarına devam
Tevfik, ercan palabıyık'ın konusunu yanıtladı. Kategori: Mk2- Ses & Görüntü Sistemleri
böyle bişi içinde dinlenilcebilcek bir parça hiç dinledinmi bilmiyomda...cünkü bizler dinleyemiyoruz mevcut sistemlerde... http://www.youtube.com/watch?v=yi66pFXcpEM- 61 yanıt
-
- 1
-
Nissan Juke - Resimli İnceleme ve Test !
Tevfik, Yakup Ç. A.'ın konusunu yanıtladı. Kategori: Bizim Test ve Yorumlarımız
focustada öyle 3 viteste 100-120 görmek normaldi...- 68 yanıt
-
- Nissan Juke
- Juke
-
(ve 1 tane daha)
İle etiketlenen:
-
Nissan Juke - Resimli İnceleme ve Test !
Tevfik, Yakup Ç. A.'ın konusunu yanıtladı. Kategori: Bizim Test ve Yorumlarımız
ümitcim zaten sana bana gitmez dogru diyorsun...gecen yaşlı biradam gördüm içinde iyiki almamışım dedim oglana oynasın diye istemiştim hanımda sevdgi için böl tombik şeyleri yoksa senin arabanın yanında esamesi okunmaz..- 68 yanıt
-
- Nissan Juke
- Juke
-
(ve 1 tane daha)
İle etiketlenen:
-
Nissan Juke - Resimli İnceleme ve Test !
Tevfik, Yakup Ç. A.'ın konusunu yanıtladı. Kategori: Bizim Test ve Yorumlarımız
yani araba iyi aslında ama davlumbaz arka koltuk cok dar ve basık olması...göstergeler ve ses sisteminin kötü olması...bunun yanı sıra..cesaret verici modellerin öncüsü nissanın bu modelinin 2 yıl içindeki akibeti soru işareti oyüzden vazgeçtim yoksa sevimli bişi...- 68 yanıt
-
- Nissan Juke
- Juke
-
(ve 1 tane daha)
İle etiketlenen:
-
Nissan Juke - Resimli İnceleme ve Test !
Tevfik, Yakup Ç. A.'ın konusunu yanıtladı. Kategori: Bizim Test ve Yorumlarımız
olum iyide ben alayım deyince kıyamet kopardınız simdi arabayı övüyorsun hemde kdv indirimi vardı kırmızı kırmızı binicektik hamster gibi zaten...- 68 yanıt
-
- Nissan Juke
- Juke
-
(ve 1 tane daha)
İle etiketlenen:
-
34 GT 5364 Ses ve Görüntü Çalışmalarına devam
Tevfik, ercan palabıyık'ın konusunu yanıtladı. Kategori: Mk2- Ses & Görüntü Sistemleri
sizin bu tür yarışmalarınız oluyor...ses ve görüntü sistemlerine yönelik umarım iyi bir derece alırsınız yada almışsınızdır...tutku tabiki bu sizi anlıyorum...güle güle kullanın....ama ileriki yaşlarda işitme kaybınızın olacağı bir gerçek... -
Special topic for Madmax5
Tevfik, Ogün Özemre'ın konusunu yanıtladı. Kategori: Konu Dışı Paylaşımlar
-
Yıllar önce Milliyette yazan Melik Aşık'In Açık Pencere köşesinde bir yazı okumuştum..."Türk söylemez...mırıldanır.." diye bence konu burada kilitleniyor...herkes şikayetçi ama gerekli yerlerde aramadığı için böyle gelmiş gidiyoruz...
-
yani diyorsinki madde.1 sertmi yumuşakmı ona bakılır öle mi...
-
2013 Ford Fusion / 2013 Ford Mondeo Autoweek Yayını tarafından Show'un en iyisi seçildi
Tevfik, Yakup Ç. A.'ın konusunu yanıtladı. Kategori: Mondeo
sis lambaları hariç katılıyorum...görüşlerinize...- 8 yanıt
-
- Ford Fusion
- Ford Mondeo
-
(ve 2 tane daha)
İle etiketlenen:
-
bana bu sert plastik konusu saçma geliyor...yani arabayı ilk elemede liste başı bir terim oldu diye düşünüyorum...
-
focus 3, hoparlör sorunu..
Tevfik, Mustafa Anil'ın sorusunu yanıtladı. Kategori: Mk3- Sorular ve Sorunlar
Boranın hoparlörleri cızırdamıyor ama kendisi vızıldıyor.... -
opel vectra 2.0...
-
Yeni Ford Mondeo 2013 (USA - Yeni Ford Fusion 2013) Resmi olarak Tanıtıldı !
Tevfik, Yakup Ç. A.'ın konusunu yanıtladı. Kategori: Mondeo
Bence 70 li 80 li yıllardaki araba modellerine dönüş var..cünkü uzun süredir araba modellerinde kaput sade ve birkaç cizgi oluşturularak yasa düz bir satıh üzerindeyken 2012 yıllardaki tüm modellerde artık kaputun arabanın görünüşüne kattığı değerin farkına varıldı ve daha simetrik rüzgar yollarının oluşturulduğu çizgilerle arabalar daha kaslı ve görüntüsü daha tok bir hale getirildi diye düşünyorum...bilmem belkde yanılıyorumdur...- 141 yanıt
-
- 2013 Fusion
- Ford Mondeo
- (ve 7 tane daha)