ve bugün hınçal ulucun film hakkında yazdıkları daha dogrusu yazamadıkları 21.05.2011 sabah gazetresinden alıntı......bazılarına birşey ifade ediyordur umarım...
Küçük Beyaz Yalanlar / Little White Lies / Les Petits Mouchoirs filminin son jeneriği de bitip ışıklar yandığı zaman yerimden kalkamadım uzun süre.. "Ben bu filmi yazmam.. Yazamam" dedim kendi kendime.. 24 saat yazamadım da.. Öyle çarptı beni..
Yaşam.. Arkadaşlık.. Dostluk.. Sevgi.. Aşk.. İlişkiler.. Yalanlar..
Yani "İnsan" böyle mi anlatılır?..
Yalanlar.. Yalanlar.. Yalanlar..
En sevdiklerimize söylediklerimiz..
Kendimize söylediklerimiz.. İnanmasak da, inanır gibi yaptıklarımız..
Küçük yalanlar.. Masum yalanlar.. Durumu idare etmek, kimseyi üzmemek için söylediğimiz yalanlar.. "Beyaz" yalanlar..
..Ve final.. Tam bir "Gerçek anı" finali..
..Ve de "Gerçek anı"nda bu yalanların hepsinin, hem de nasıl bir tokat gibi suratımızda patlaması.. Bizi darmadağın etmesi.. Ama "Gerçek anı" ne kadar gerçek?.
O da bir başka yalan mı yoksa?..
*** 2011 yılında izlediğim en güzel, en çarpıcı film.. 2 saat 34 dakika nasıl geldi, nasıl geçti anlamadım bile.
Harika oyunculuk.. Harika çekimler.. Harika müzik ve harika anlatım.
Denedim bakın.. Olmadı.. Yazamadım filmi işte.. En iyisi siz gidin, kendiniz görün.. Ama mutlak görün.. Bu filmi hepinizin görmesi gerek.. Çünkü içinizde hepiniz varsınız.. Hepimiz varız.. Şu veya bu şekilde, ucundan, ya da kulağından, yalanlarımızdan kurtulup, gerçeklerle yüzleşebildiğimiz ölçüde hepimiz varız..
Okumayı bırakın..
Gidin, görün..