Okul;7 yaşındayım...gaziosmanpaşa okuluna kaydım yapıldı,küçücük ellerimle siyah podyemle komşu kızı Belginin elini tuta tuta gidişim...Ne garip buruk bir dünyaya konuk oluyorsunuz....sanki evden ayrılmışlık duygusu birdaha dönememe korkusu...bir yabancı varlık...tahtalardan yapılma üstü çizik yazı şekillerle dolu sıralar başka benim gibiler...uzun boylu şişmanca yaramaz çocuklardan sıkılmış ileriki zamanlarda cetveller çocukları döverken evire çevire pantalonu devamlı düşen bir Şaban öğretmen...ağlaya ağlaya ilk eve dönüş sarılıp anneye sığınmak ona...ertesi günler yine gidiş o sınıflara yabancı diğer çocuklarla ilk kontak kurma öğrenme kantinden gidip simit gazoz alırken dünyanın en zor şeyini istermiş gibi sıkılındığı zamanlar...okulumuza ilk sinemanın gelişi koridorda bildiğimiz çarşafın kurulup 35 mm.lik bir sinema makinesiyle bakır bir 5 kuruşlukla ilk yumurcak filmini izlemek cineyt arkın -filiz akın nasıl güzel anne ve babalar oğulları yumurcğın kaçırılışı dinmeyen günlerce süren komşu kızının teskin etmesine rağmen film onlar demesine rağmen hala kızgınlığım....simsiyah podyelerin içinde minicik ellerimi bir mendilin üzerine koyup ögretmenin tırnak kontrolü yaptıgı günler....ilk kitap kokusu...dergilerdeki resimler...kalemi tutma ve silerken defterin bir sayfasını yırtıp korkudan ödümün kopması ya öğretmen bakarsa korkusu....kara bir tahta,,,,,kara bir podye,,,kara bir yağlı bastıkça gıçırdayan sınıfın tabanı....yolda görülünce korkudan saklanılan bir öğretmen olgusu...neyse...hüzünlendim sanırım...