Jump to content
2019 Temmuz ve 2023 Mart arası tüm içerik ve üyelikler silinmiştir. Lütfen yeniden kayıt yapınız ×

Tevfik

Üye
  • Toplam İleti

    12.655
  • Katılım

  • Son ziyaret

  • Kazandığı Gün

    139

Tevfik tarafından yazılan her şey

  1. seninlide anket mi hıh...anket böyle olur.... a)Fırına ekmek almaya gitmiştim orda konuşuyorlardı...onlardan duydum... b)alt komşumuz melahat abla söyledi... c)Arifin 15 mtreden attığı golü ararken buldum... d)Fordculukla ilgili *** fıkraları ararken buldum e)ön camım eşit değildi ne salak araba bu derken burayı buldum bulmaz olaydım...
  2. inerken topukla....hemen carpmazsın....
  3. focusunda dinlemeyen..yako olsun.....
  4. ben bununla hoplatıyordum sesi sona getirip...cok eglenceli oluyor şalalaaa demek birlikte bir deneyin...gösterfgelerin nerede dolaştıgına inanamıyacaksınız...
  5. http://www.youtube.com/watch?v=7l6w8UuqWWs&feature=related
  6. http://www.youtube.com/watch?feature=endscreen&v=0X9D2v-d6fY&NR=1 müzik tırt ama arabalar kediler güzelllllllllllllllllll
  7. oglum bak gitttttttttttttttttttttt............
  8. serdar doktor sinirli kızacak şimdi yine naptın sen....
  9. tabiki arkadaşların dediği gibi sizin kararınız alıp ta cokmemnun olan kişilerde var....yazmışık iyi oku hem ne karısıyon sen bana yaa...düş yakamdan..güvenlik alın şunu başımdan...bişi yazamıyorum ya inzibat gibi başıma dikiliyor hemen....
  10. golfün önü geniş len...hemde gögüslüğü sıkmıyor insanı...önden bahsediyoruz...
  11. golf alıyordum biriki dombili aaaaaa uuuuuu yooooooo deyip soguttu..alfa q alıyordum deli yaptılar..jetta meksika işi alma dendi..kaldım öle gittim ogluma ev aldım şimdi 131 alıcam...
  12. şimdi anlaşıldı...onura dedim ben gülelim köşesine git diye... yani içine bindiğimde spor bir yapısı vardı koltuklar sürücüyü sarıyor falan ama binerken de carpıyorsunuz dikkat etmeniz gerek cogu kişi bu konuda hemfikirdi..bende oglumda uzun boyluyuz..focus 2.5 genişti..kimse otokoçta vermek istemedi..abi git senin araba geniş diye..jetta higline düşnüdüğünüzü yazmısınız aynı paraya yaklaşık passat comfortline alırdım demek istedim...tabiki arkadaşların dediği gibi sizin kararınız alıp ta cokmemnun olan kişilerde var....
  13. yoo niye...focusu sıgmadıgım için almadım 190 90 boyundayım o parya jetta higline yerine passat comfortline alındedim neresi dalga bunun pardonda...
  14. onur huzur ve irfanı seyret ibret al birz gülelimde koş git hemen...
  15. passat comfortline al..salla..sıgmazsın bende sıgmıyom...
  16. UNUTMA....! ALIŞVERİŞİNİ SÜPERMARKETTEN YAPARSIN AMMA CENAZENE MAHALLE BAKKALI GELİR....
  17. enson gittiğim Batman filminden...cok güzel replikler var ve sözler...bunun birtanesinde bir elma calan cocugu kötü adamlar şıkıştırır o anda kedi kadın gelir kurtarır ve cocgun elindeki elmadan kocaman bir ısırık alarak ona verirken şöyle der..... Senden hızlı koşabilecek birinden asla bir şey çalma.......
  18. yayayken şoförlere kızarız sürücü koltuğunda ise yayalara ikiside biziz...bunu unutmassak..birçok şey çözülür...
  19. Hayatın ve toplumun imkansızlığı "Hayat sen başka planlar yaparken başına gelen şeylerdir," John Lennon'ın bildik sözüdür: Hepimiz aslında bunu biliriz. Hayatın deli bir nehir gibi aktığını, yekpare değil değişken ve sınırsız olduğunu. O nehrin bir köşesinde avuçlarımıza aldığımız suyun, sonsuz akışın sadece minik bir parçası olduğunu ve büyük kısmının parmaklarımızın arasından akıp gideceğini. Yani bütüncül bir hayatın imkansızlığını biliriz, en azından sezeriz. Ama yine de kaçınılmaz olarak 'sonsuzu evcilleştirmeye', 'sınırsızı sınırlamaya' çalışırız. Tanımlamalar yapar, sınırlar çizer, anlamlar yaratır, anlamlar atfederiz. Yani bütünü kuşatmaya çalışırız. Başkası pek mümkün değildir. Çünkü insan anlam yaratan bir varlıktır. Bu oyunun en büyük tehlikesi yarattığın anlamın sınırsız, tek ve mutlak olduğunu sanmaktır. Okyanusta bir damla olduğunu unutup, okyanus olduğu yanılsamasına düşmektir. Bir Çin atasözü vardır: "Esnemeyen ağaç kırılır," der. Kırılırsın. Çatırdayarak. Tek, sonsuz ve mutlak olduğunu sandığın o küçük bütünlükle birlikte. *** Aynı şey toplumlar için de söz konusu. Hiçbir toplumsal yapı yekpare değildir. Toplumsal hayat, sonsuz çeşitlilik ve farklılık içinde akıp giden muhteşem bir kaostur. İnsanoğlu bu kaosu, bu sonsuz akışı dizginlemeye, kontrol altına almaya çalışır. Toplumsal yapılar oluşturur. Sınırlar, tanımlar; bütünlükler yaratmaya çalışır. Kimlikler ve uluslar da hep bu çabalama içindeki bir tarihe denk düşmüş yapılardır. Marksist filozof Ernesto Laclau'nun dediği gibi "Toplumsal, her zaman, toplumu kurma çabalarının sınırlarını aşar. Yani herhangi bir yapısal sistemin sınırlı olduğunu, her zaman, denetim altına alamadığı bir anlam fazlasıyla çevrelendiğini ve sonuçta, kendi kısmi süreçlerini temellendiren, yekpare ve bilinebilir bir nesne olarak toplumun imkansızlığını," unutmamak gerek. Yani hayatın sizin planlarınızı aşması gibi, toplumsal da toplumsal yapıları aşar! Okyanusun kendisinin olduğunu düşünen insanın kırılması gibi, 'toplumun imkansızlığını' unutan, kendi toplumsal kimliğini, dilini, dini, ideolojisini tek, mutlak ve bütüncül sanan toplumlar da kırılır. Çatırdayarak. METİN SEVER
  20. Aynen öle videoyu izlerken biryandan da şöyle düşündüm...halka ne yapıyorsanız gözlerdeki o korkuyu nasıl yaratıyorsanız... şimdi sizde görüyorum..nasıl bir duygu peki yaşamak...
  21. Düzenledim doktorum..hepsini aslınds uzun yıllardır herpazar...sırasıyla okuduğum yazarlar olsada yanlızlığı ve hüzün seven tek adam vardır Haşmet Babaoğlu onundur pazar notları...ekiden yaşamdan dakikalarsız nefes alamazdım ne güzel sohbetlerdi..hepsi.... sonra Hıncal Uluç gelir hsftanın panoraması..pazar neşesi... sonra...sonra Yılmaz Özdil gelir...ama medyatik olunca oda yoruldu...insanın sırtına yük biner cünkü ... son dönem favorim ise....Ersin Ramoglu... sırasıyla pazar günleri günah cıkaran Nazlı Ilıcak... konumla ilgili bilgileri okumak için mutlaka Şükrü Kızılot...mutlaka okuyun herpazar cok güzel bilgiler verir eglenceli şekilde... ve bu liste Reha Muhtar serdar turguta kadr gider v.s Kadınları ögrenmek ve dana diye tabir edildiğimiz erkek hareketlerimizi ögrenmek içinse Dilek Önder..okunur... Beğeninize teşekkürler...sizin varlığınız yeter....
  22. Mevlana'nın su felsefesi Bir an için su olduğunu düşün... Su gibi özel, su gibi yararlı ve su gibi çok, tükenmez. İnanıyorum ki gerçekten de öylesin. Ama ister çeşmelerden dökül, ister göklerden yağ, ister nehirler dolusu ak... Dibi olmayan bir kovayı asla dolduramazsın. Yani, seni dinlemeyenlere sesini asla duyuramazsın. Unutma, daha çok bağırdığında daha çok dinlenmezsin; gürültünün parçası olursun yalnızca. Suyun yakınında olanlar, suyu en az içenlerdir. Çünkü "Su nasılsa burada, gerek yok ki suyu kana kana içmeye" diye düşünürler. Tıpkı, sesini sürekli duyanların, bir süre sonra seni dinlemedikleri gibi. Ormanda hiçbir hayvan, ırmağın gürültü koparan yerinden su içmeye çalışmadı şimdiye kadar. Hepsi, hep, sabahın en sakin anını bekledi, suyun durgun yerlerini bulabilmek için. Gittiler, sakin sakin ihtiyaçlarını giderdiler. Onlar için en uygun olan, kendi istedikleri zamandı. Sen hep bir su olduğunu düşün. Su gibi güzel, su gibi vazgeçilmez. Ve su gibi bir hayat kaynağı olduğunu düşün. Ama su gibi yaşatıcı ol. Su gibi yıkıcı, sürükleyici ve öldürücü değil. Su isen, tarlalarını basma insanların, yuvalarını yıkma, ocaklarını söndürme. Sana "felâket" denmesin. Su isen, bir bardağa sığ ki damarlara girebilesin. Su gibi özel, su gibi güzel, su gibi yararlı, su gibi gerekli, su gibi bitmez tükenmez olduğunu unutma. Ayrıca, su gibi sakin olabileceğin gibi, su gibi "kıyametler" koparıcı olabileceğini de asla aklından çıkarma. Vadiler varken önünde ve ovalar varken, yayılabileceğin küçük ırmaklara ayırabiliyorsan kendini ve bardaklara bölebiliyorsan, hayat verirsin çevrene. Yoksa hep duyulmayan, dinlenmeyen, korkulan ve kaçılan birisi olursun, hırçın seller, afetler gibi. Tercih hep elindeydi ve hep "senin" ellerinde olacak. Ya dilini tutmayı öğreneceksin, ya da hiç durmadan konuştuğun için, yalnızca bomboş anlamsız sesler çıkartan birisi olduğunu zannettireceksin çevrendeki insanlara. Ama asıl yapman gereken şu değil mi? Düşüneceksin ne zaman, ne söyleyeceğini. Düşüneceksin, kimin dinleyip dinlemediğini, kimin anlayıp anlamadığını. Düşüneceksin, anlatmak istediklerinin ne kadarını anlatabildiğini. Hatta, anlayanların anladıklarının da senin anlattıklarının ne kadarı olduğunu düşüneceksin. Konuşmak için en uygun zamanı bekleyecek, en az ama, en uygun sözcükleri seçmeye çalışacaksın. Yolcuların, önceden aldıkları biletleri ceplerinde olduğu halde, saatlerini kontrol ederek, zaman yaklaştığında, vapurun kalkacağı iskelede hazır olmaları gibi, sen de fikrini bildireceğin kişinin "kıyıya yanaşmasını" bekleyeceksin. Demeyeceksin, "Ben canım isteyince giderim iskeleye, vapur da o saniyede gelmek zorunda." Demeyeceksin, "Ben aklıma geleni, geldiği biçimde söylerim, karşımdaki de değil duymak, değil dinlemek, anlattığımdan bile fazlasını anlamak zorunda." Keşke öyle olsaydı. Keşke haklı olsaydın, ama maalesef gerçek bu değil. Ağzını açıp "Şelaleden dökülen suyu" içmeye çalışan bir tavşan gördün mü hiç? Ya da önüne çıkan ağaçları sürükleyen selden susuzluk gidermeye uğraşan bir ceylan gördün mü? Kaplanlar bile içebilmek için suyun durulmasını bekler, beyni olan her canlı gibi. Haydi. Sen şimdi "Su olduğunu" düşün ve kendini "Su gibi" hisset. Su gibi özel, su gibi güzel, su gibi berrak, su gibi yararlı. Su gibi hayat kaynağı ve su gibi bitmez tükenmez olduğunu hatırla. Ama yine su gibi "küçük bir bardağın içine" sığdır ki kendini, girebilmeyi öğren insanların damarlarına. Hayat ver, yardımcı ol, vazgeçilmez ol. Nazlı Ilıcak...
  23. Çok üzüldüm... O fotoğraf içimi sızlattı. Aslında tüm Türkiye üzüldü. Tamam, Polisin içinde haddini aşan var, Laf sokanı, Ukalası, Küfredeni, Coplayanı, İşkencecisi, Dayakçısı, Ve hatta Gözaltına aldığı kadına tecavüz edeni… Dahası Hopa'da olduğu gibi, Adamı intihar ettireni bile var… Var ama… Hiçbiri o fotoğraf kadar, Yüreğime dokunmadı inanın… *** Hopa'da, Üç çocuğa tecavüz iddiasıyla gözaltına alınan, Noter Refik Bilgin'in intiharına da, bir polisin "Nasıldı babalık iyi miydi" sözleri sebep olmuştu. Çirkin iftira Adli Tıp raporu ile çürütülmüştü ama, Noter ölmüş iş işten geçmişti. O çirkin sözler söylenmese belki bugün yaşıyor olacaktı. Doğrusunu yazmasaydım, Aile ömür boyu bu kara lekeyle yaşayacaktı… Kısacası polisin insan hayatına mal olan, Birçok hatasına tanıklık ettim. Yine polisin kafasına göre, 'Telefon dinlemelerine' yorum yaptığını da biliyorum. Ammaaa… *** Yine de polisin onuruyla bu şekilde oynanmamalıydı. Bu kadar aşağılanmamalıydı polis... Olmadı, yakışmadı. Antakya'daki karakoldan Türkiye'ye yansıyan O görüntüler, Türkiye'nin içini acıttı. Ne polise bu muamele, Ne de o vekile bu davranışı yakıştırmak mümkün değil. Polisler ne yaptı bilmiyorum… Gördüğüm fotoğraftan sonra bilmek de istemiyorum. Kimse de bilmek istemiyor… Polis suçluysa ya da kusurluysa tamam, savcılığa başvurur, Gereğini de mahkeme ve idare yapar. Ama bu yöntemle ve bu şekilde aşağılanamaz. Sayın vekilin, durup iyice düşünmesi Hatta kamuoyunda ve özellikle de polis teşkilatından Özür dilemesi gerektiğini düşünüyorum... *** Bu görüntüler ve polisimize reva görülen o muamele ile Muhalefete iyi malzeme verildi. Sayın Başbakanın çay kaşığıyla topladığını, Bu gibi olaylar kepçeyle döküyor. Yazıktır, günahtır… Gördünüz değil mi gazeteleri… İzlediniz mi televizyonları... Hele de muhalifleri… Adamlar zaten pireyi deve yapmaya dünden hazır… Böyle bir malzemeyi elbette kaçırmayacaklardı. Günlerce bu filmi gösterirler şimdi… Belki afişini bile yaparlar… *** Malûm gazete, yeri geldi mi En ağır şekilde eleştirdiği polisi manşetine taşıdı. Ama dün… "Skandal! Türk polisinin şerefiyle oynadılar" dedi. Haksız mı? Hayır, haklı. Mal bulmuş Mağribi gibi hareket etmiş olsalar da, Hedefleri 'polise muamele' üzerinden Hükümete bindirmek olsa da Durum son derece açık ve kötü; üstelik hiçbir biçimde savunulamaz. *** Suçluyu polis cezalandırmamalı. Kimseye dayak atmamalı. Hakaret ve küfür de etmemeli. Ya ne yapmalı? Zanlıyı savcıya teslim etmeli. *** Bir de öteki haber var. Hani, çöp meselesi yüzünden tokatlanan esnaf var ya, o. Bu da tuzu biberi oldu. Ve gazeteler durur mu? Polise layık gösterilen muameleyi üste, Altına da AK Partili Belediye Başkanının esnafı tekme tokat dövdüğü haberini koydular. Gördünüz mü adamlar fırsatı hiç kaçırmadılar. Yazık ettiniz yazık, Hem de çok yazık... ERSİN RAMOĞLU (ANKARA)
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgi

Bu siteyi kullanarak, forum Gizlilik Politikasını kabul etmiş olursunuz.