2019 Temmuz ve 2023 Mart arası tüm içerik ve üyelikler silinmiştir. Lütfen yeniden kayıt yapınız
×
-
Toplam İleti
12.655 -
Katılım
-
Son ziyaret
-
Kazandığı Gün
139
İçerik Türü
Profiller
Forumlar
Günlükler
Takvim
Modifikasyon
Tevfik tarafından yazılan her şey
-
Miguel de Unamuno, Dil ve Yalan “Beşikten çıkıp geliyor keder bize Ve beşikten geliyor sevinç de…” “Ona yalan söyledim, kendime yalan söyledim. Hep böyle oluyor! Herşey bir düş ve düşten başka bir şey yok. İnsan konuşurken yalan söylüyor ve kendi kendine konuşurken, yani düşündüğünü bilerek düşündüğü zaman yalan söylüyor. Fizyolojik yaşamdan daha gerçeği yok. Söz, toplumsal üründür, yalan söylemek için yaratılmıştır. Bir düşünürümüzün, gerçeğin de söz gibi toplumsal bir ürün olduğunu söylediğini duydum, zaten herkes buna inanıyor ve buna inanırlarken anlaşıyorlar. Toplumsal ürün olan yalandır…” Bir dilin elini yalandığını duyumsayınca haykırdı: “A! Burada mısın Orfeo? Sen konuşmadığına göre yalan da söylemiyorsun, hatta ben kendi kendini aldatmadığını ve yalan söylemediğini düşünüyorum. Evcil hayvan olmana karşın, insandan bir şeyler almış olman gerekir. Yalan söylemekten ve kendimizi önemsemekten başka bir şey yapmıyoruz. Söz, bütün duygularımızı ve izlenimlerimizi abartmak için… hatta bunlara inanmak için yaratıldı. Söz, öpücük ve kucaklaşma gibi, her türlü uzlaşmalı anlatım türü… Her birimiz yalnızca rolümüzü oynamaktan başka bir şey yapmıyoruz. Hepimiz roman kişisiyiz, hepimiz maskeyiz, hepimiz komedyeniz!... Tek gerçek, konuşmayan ve yalan söylemeyen fizyolojik adamdır…” Augusto Pérez, sokakta gördüğü ve çarpılarak peşinden gittiği güzel piyano öğretmeni, dönemin feministi (eniştesinin deyişiyle geleceğin kadını) Eugenia’ya aşık olduktan ve deyim yerindeyse gönül gözü açılıp bütün kadınları güzel görmeye başladıktan sonra bu sözleri, aşırı tacizkâr davrandığı ve iltifatlara boğduğu ütücü kız Rosario’nun ardından köpeği Orfeo’ya sarf etmişti. Bilerek isteyerek ve düşünerek, her gün gördüğü, âşık olana kadar hiç fark etmeği Rosario’ya bir yolculuğa çıkmak istediğini ve onun da kendisine eşlik etmesini arzuladığını söylemiş hatta onu buna ikna etmişti. Bu sırada Cemal Süreyya’nın dediği gibi (“Ayışığında oturuyorduk, bileğinden öptüm seni. Sonra ayakta öptüm, dudağından öptüm seni. Kapı aralığında öptüm, soluğundan öptüm seni”) zavallı kızı öpücüklere boğmuştu, zengin bir mirasın tek varisi olan Augusto Pérez. Sonra yaptıklarından dolayı kendini iyi hissetmemiş olmalı ki kızı dışarı gönderip yalnız kalmış ve belki kitaptaki tüm kahramanları gibi varlığı kuşkulu bir roman kahramanı olan köpeği Orfeo’ya yukarıdaki sözleri etmişti. Augusto belki de içindeki köpeğe konuşuyordu. Kültürün, dilin baskıladığı biyolojik hayvana. Unamuno, insanın yaşam seyahatinin tüm aşamalarına hakim, gelinen noktanın bir eleştirisini yapıyordu. Hem de bunu 1914 gibi erken bir tarihte gerçekleştiriyordu. Dünyayı derinden etkileyecek psikanalizin emekleme aşamasında olduğu bir dönemde, Freud’un “Rüyaların Yorumu” kitabını yazmasından 14 yıl sonra ve dil konusunda sansasyonel çıkışlar yapan J. Lacan henüz 13 yaşındayken Unamuno bu kitabı yayımlamıştı. Bu esnada Freud henüz, biyolojik insanı kültürel insana dönüştüren yarılmanın fallus olduğu sorunsalı üzerine çalışmaktaydı. Unamuno’nun bu sözleri sarf etmesinin üzerinden geçen çok yıllar sonra Lacan, insandaki bu yarılmanın dil dolayımı ile gerçekleştiğini ileri sürecektir. Çünkü Lacan, insanı kültür dünyasına taşıyan şeyin dil olduğuna inanmıştır. Ona göre, konuşan insanın önünde kültürel engeller bulunmaktadır. Konuşma öncesi bedensel ihtiyaçlarını karşılamaya odaklanan biyolojik insan, dille tanışmaya başladığında yasayla da tanışmış olur. Kültürün ve yasanın, yasal olanın dünyasına geçiş ancak dil sayesinde mümkündür. Kültürün yasalı dünyası ise insanın isteklerini söylemesine engel bir ortamdır. Konuşan insan kendine yabancılaşmaya başlamış, kültürün dilini kullanmak onun kaderi haline gelmiştir. Bu dünya istediğini söylemek dünyası değil istenileni söylemek dünyasıdır. Konuşan artık insan değildir; kültürel bir kimliğe bürünmüş “Özne” konuşmaktadır. “Özne”nin istekleri ile Unamuno’nun söylediği şekliyle “fizyolojik hayvan”ın istekleri asla örtüşmez. İnsan verili bir toplumsal yapı içerisine doğmuştur. Kültürel bir kimlik kazanmak için, bir papağan gibi toplumsal olanın yasalarına riayet etmek ve onun isteklerini dile getirmek zorundadır. Vahiy toplumdan gelmektedir ve iktidarını da biyolojik olanın yasaklanması üzerine kurmaktadır. Yarılma burada başlar ve bilinçdışı, zihnin karanlık köşelerinde inşa olunur. İnsan nevrotik alana geçiş yapmış, dilin esiri haline gelmiştir. Bu andan itibaren dil insanın kullandığı bir araç olmaktan çıkmış, insanı kullanan, dönüştüren, kendi yapılarını ve yasalarını inşa etmeye zorlayan iktidara dönüşmüştür. Yaşadığı ikiyüzlü dünyanın ve davranışlarındaki kırılmanın farkında olan Unamuno bu kez köpek Orfeo’nun diliyle insan için şunları söylemektedir: “Bir nesneye bir ad verdiği an, o nesneyi artık görmez olur; taktığı ya da yazılı olarak gördüğü adı yalnızca duyar. Dil, yalan söylemesine, olmayanı uydurmasına ve karıştırmasına yarar. Ve onda her şey başkalarıyla ya da kendi kendisiyle konuşmak için birer bahanedir. Ve hatta bunu biz köpeklere de bulaştırmıştır!... Sonra bizi aşağılar! Edepsizliğe, utanmazlığa sinizm der; bu köpekliktir ya da köpoğlu köpekliktir; o, ikiyüzlü hayvandır. Dil insanı ikiyüzlü yapmıştır. Eğer edepsizliğe sinizm denirse, ikiyüzlülüğe de andropizm denilmelidir. Ve bizi, biz köpekleri ikiyüzlü yapmak istemiştir, yani komik, soytarı yapmak istemiştir. Biz köpekleri boğa gibi at gibi insana zorla baş eğmedik, ehlileşmedik, ama birlikte ava gitmek için gönül rızasıyla, karşılıklı olarak birbirimize bağlandık. Biz avı buluyorduk, o da avlıyordu ve payımızı veriyordu…” Dil insanda toplumsal olanla biyolojik olan arasında bölünme yaratır. Bilinç ve bilinçdışı olarak genelleştirebileceğim nevrotik yapı insanın başkalarının yanında kendi özünden, biyolojisinin arzularından uzaklaşmasını sağlarken, yasanın ve toplum tarafından oluşturulmuş bilincin etkisinden kurtulduğu anda insan bilinçdışının kabullenilmesi güç dünyasının içinde bulur kendini. İkiyüzlü olmasının asıl nedeni budur. “Özne”nin baskıladığı bedensel hazlar, ancak bilinçdışı dünyasında yaşanabilirler. Bilinçdışı, kültürün kaçaklarının sığındığı mağaradır. Toplumun simgesel sistemi dilde dolayımlanır ve dil söylediği yalanlarla Özne’yi yaratır; İd’den Süper ego/Özne çıkarır. Tarih boyunca dil, yalan söylemeye devam etmiş ve biyolojik insanın anlamsız yaşamına mana vermiştir. Dil dolayımı ile oluşturulan temsiller mananın inşasında rol oynamıştır. Dünyaya, insana, yaşama anlam inşa etmek dil yoluyla mümkün olmuştur. Ve yüklenen bu mana, değişen dil yapıları nedeniyle toplumdan topluma, zamandan zamana değişkenlik göstermiş, dünyanın ve yaşamın yalan olmasına yol açmıştır. Çünkü dil değişik ilişkiler biçiminde organize olmuş göstergelerden oluşur. Ve bu göstergeler toplumsal uzlaşımların bir sonucu olarak ortaya çıkarlar. Toplumsal paylaşımların üzerinde uzlaştığı manalar, içinde bu göstergeleri barındıran dil yoluyla oluşurlar. Tam bu noktada Unamuno, Descartes’in ünlü “Cogito erga sum” (düşünüyorum öyleyse varım) özdeyişine atıfta bulunur. Unamuno, sıklıkla zikrettiği bu sözle varoluşçuluğuna da gönderme yapmaktadır: “Düşünüyorum o halde varım” diyordu kendi kendine Augusto ve ekliyordu: “Düşünen herkes vardır ve varolan herkes düşünür… Varım, öyleyse düşünüyorum.” Sis romanının dramatik kahramanı Augusto Pérez, intihar etmesine izin vermeyen ve kendisini sadece bir roman kahramanı olarak var olmamakla itham eden romanın yazarının söylediklerine karşı, düşüncelerini bu şekilde ifade eder. Baştan sona bir kurgu harikası olan ve okuyanın gerçeklik duygusunu sarsmayı hedefleyen Unamuno, kurgu içinde kurgu yapmaktadır. Descartes’ın basit biçimde düşünen insana yapılmış vurgu olarak algılanabilecek bu sözü, insanın mana dünyasındaki en önemli arayışlarından birini oluşturmaktadır. Cern’deki deneylerle “tanrı parçacığı” arayan bilim dünyasının aksine ünlü düşünür bu sözüyle, tüm canlılar arasında insana özel bir mana yüklemesi yapmaktadır. Düşünceden yoksun canlıların arasında insanın eşsiz varlığına dikkat çekmektedir. Çünkü Descartes, doğanın ve doğal olanın yapısı içinde mana bakımından aşkın bir varlık olarak insanı bulmuş ve ona tabiri caizse “eşref-i mahlûk” manası yüklemişti. Bedensel olanın ötesinde, düşünce eylemiyle insan, doğadan bağımsız bir varlık haline gelmişti. Unamuno, Üç Örnek Öykü ve Bir Önsöz adlı kitabının önsözünde sarf ettiği şu sözlerle bu konudaki düşüncelerini açıkça ortaya koymaktadır: “…Bizzat ben kimim? Miguel de Unamuno imzasını atan kimdir? Sahi… kişilerimden birisi, yaratıklarımdan birisi, acı çeken kahramanlarımdan birisiyim. Ve bu, sonuncu ve en içten olan ben, çok üstün olan, olağanüstü ben –ya da kendiliğinden var olan- kimdir? Tanrı bilir… Belki de bizzat Tanrı…”. *** Son Not: Eğer amacınız kitabın özetini yapmak değilse Unamuno ve kitapları üzerine yazmak gerçekten de çok zor. Yazarın biyografisi başlı başına ele alınması gereken bir başlıkken, yaşamının bir bölümünü sürgünde geçirmesi hasebiyle iktidarla ilişkisinin kitaplarına yansıyan sonuçları özel bir ilgiyi hak etmektedir. Öte yandan edebiyat tarihi, İspanya tarihi ve temsilcisi olduğu 98 kuşağı açısından da detaylı bir çalışma yapmak mümkündür. Bununla birlikte, herhalde üzerine yapılacak çalışmaların en çarpıcısı Unamuno ve kadınlar olurdu değil mi? Türkçe’de yayımlanan Unamuno kitaplarının bazıları: Sis (çeviren Yıldız Ersoy Canpolat), İş Bankası Kültür Yayınları. Üç Örnek Öykü ve Bir Önsöz (çeviren Yıldız Ersoy Canpolat), İş Bankası Kültür Yayınları. Günlükler (çeviren A. Burak Zeybek), Sel Yayıncılık. Stranç Ustası Don Sandalio’nun Romanı (Çeviren İsmail Yerguz), Sel Yayıncılık.
-
Geriye dönüp bakınca... Seviliyoruz, seviliyoruz, seviliyoruz ama sevinemiyoruz. Seviyoruz, seviyoruz, seviyoruz ama sevindiremiyoruz. Gerçekten sevgi mi bu? *** "Seni seviyorum"lar artık sadece "beni sevmeni seviyorum" anlamına geliyor. *** Hayallerin varsa, hayal kırıklıkların da olacak! Hiç kırılmamışlarsa, bu şanslı olduğunu göstermez, hesaba kitaba dayanan projelerini hayal sandığını gösterir. *** Umut, inançtır. İnsan umut eder, diler ve dua eder. Ama modern insan "umut" duygusu ile "Tanrı inancı" arasındaki binlerce yıllık bağı kopardı! Umut artık insanın "kendine güveni" ve muğlak bir gelecek hakkında hayaller kurması anlamına geliyor. Bir de "umutsuzluk ve çaresizlik duygusu nasıl böyle yaygınlaştı?" diye soruyorlar. Şaşacak ne var! Bu durumda başka türlüsü mümkün olur muydu? *** Nasıl tıp geliştikçe hastalıklar da çoğalıyor ve dallanıp budaklanıyorsa; güvenlik sektörü büyüdükçe tehlike ve korku artıyor. *** Yüksek sesli kahkahalar çoğu zaman sesi kısılmış acıların maskesidir. *** Bazılarının dokunduğu yerde gül biter. Dikeniyle birlikte... *** Göz görmez, dokunur da... *** Toplum olarak kafayı tarihe taktık! Anlaşılır bir şey aslında. Çünkü az çok ortak bir tarih üzerinde uzlaşamayan toplumların ruhu bir türlü huzur bulamaz. O yüzden hiç durmadan tarihten konuşuyoruz, durmadan tarihi olayları tartışıyoruz. Fakat asıl ihtiyacımız "tarih" değil, "gelenek"ten konuşmak! Gelenek yani vahiy dinlerinin ve adalet duygusunun kurucu köklerini bir ders gibi yeni baştan çalışıp öğrenmenin zamanı geldi, geçiyor. *** Herkes birbirine poz veriyor. İnsan içine çıkmak, kamera karşısına geçmek gibi bir şey oldu. *** Bu kadar sık tartışıyor olmamız olup bitenleri sorgulayıp anlamak içindir, sanırdım. Meğer her yeni tartışma, eskisini unuttursun; kavrayışımız körleşsin; zihnimiz yorulsun, diyeymiş. Haşmet Babaoğlu....sabahtan....
- 52 yanıt
-
- 1
-
sigortam netten bir fiyat almakla başla bakalım ilkönce..konuşuruz yine...
-
izmirliymişin sen..neredensin...otokoctanmı aldın...ikinci elmi..yok dostun değil o...birdaha görüşme...istersen git otokoça sigortamı orda yptrdım ben hep...bir sor istersen kadının adını unuttum ama..hatırlarız..
-
yaw nolucak sök plakayı tak aynı renkteki bir arabaya cek ne dümenler biliyomda..ben ...söyleymiuom.... yok camını kırık gösterip para alanlarmı istersin...pertlik adamlarmı..ohooooooooo...dirty madmax yüzümde var...
-
Kültür moduysak enayi degiliz..adam zora düşmüş kardeşimize yardım edicez işte...
-
yokyok ucuz kaskolar var 1800 asla tutmaz..sizi keklemişler...ankara sigorta falan yapar grupama falan...yad şekerbankın faln..olurmu ne bu...sen benim dediğimi yap 12 ay taksitte yaparlar...700-800 tutar enfazla...
-
dogru dogru şimdi bktım bende sallamışım 550 tlymiş..250 işcilik almışlar...bence sen git bi kasko yaptır..sonra ayna kırıldı de değiştir servisten nasılsa o para cıkıcak bari kaskon olsun aklımı seveyim nasıl..düşünce..süper beyin bedava...vala ben olsam böle yaparım...
-
ben kör noktada geri geri cıkarken cakmıştım serviste..250 tl idi sanırım tamamı 1 yıl önce...
-
http://www.youtube.com/watch?v=YkNtHeRnMQo
- 25 yanıt
-
- 1
-
-
http://www.youtube.com/watch?v=tUXw7WlG-Jw
-
http://www.youtube.com/watch?v=GTdiV04IKyY
-
http://www.youtube.com/watch?v=VuhMncDuiLs
-
Mazda Cx-5 Skyactiv-G 2.0L 4X4 At Resimli İnceleme
Tevfik, Yakup Ç. A.'ın konusunu yanıtladı. Kategori: Bizim Test ve Yorumlarımız
öhöm öhöm...pelin hanım nasıllar...telefonunu aldınızmu...yeni mazda rx-5 soracaktım da.... -
'Kurtlarla arkadaş ol, ama baltanı elinden bırakma.' Rus Atasözü
-
Focus 3'de En Beğendiğiniz Detay Nedir?
Tevfik, Ferhat O.'ın konusunu yanıtladı. Kategori: Otomobil Sohbetleri
unutma ben aslan burcuyum...doguştan şanslıyım.... -
Focus 3'de En Beğendiğiniz Detay Nedir?
Tevfik, Ferhat O.'ın konusunu yanıtladı. Kategori: Otomobil Sohbetleri
yani arka koltuk fantazisinden uzak durun diyorsunuz.... -
Mazda Cx-5 Skyactiv-G 2.0L 4X4 At Resimli İnceleme
Tevfik, Yakup Ç. A.'ın konusunu yanıtladı. Kategori: Bizim Test ve Yorumlarımız
dün mazda 2 gördğm gri...35 epz 54 tü o muydu sizinki bir bayan sürüyordu...ama... -
Mazda Cx-5 Skyactiv-G 2.0L 4X4 At Resimli İnceleme
Tevfik, Yakup Ç. A.'ın konusunu yanıtladı. Kategori: Bizim Test ve Yorumlarımız
bende arkayargılıyım... -
Focus 3'de En Beğendiğiniz Detay Nedir?
Tevfik, Ferhat O.'ın konusunu yanıtladı. Kategori: Otomobil Sohbetleri
tırtır yapması.... -
keşke hey corc versene borç koysaydın.... :kıhkıh: :kıhkıh:
-
Mazda Cx-5 Skyactiv-G 2.0L 4X4 At Resimli İnceleme
Tevfik, Yakup Ç. A.'ın konusunu yanıtladı. Kategori: Bizim Test ve Yorumlarımız
çok güzel emegine saglık fotolar içinde teşekkürler...umarım mazda aşabilir...bu kez... -
Rölantide Stop Ediyor.. F3 Style Plus 1.6 Sedan
Tevfik, Muammer DEMİR'ın sorusunu yanıtladı. Kategori: Mk3- Sorular ve Sorunlar
o ne oluyor şimdi merhaba de sonra hoşbulduk de sonra cevbı alınca hdi eyvallah de.. oluyor işte 5 mesaj hakkı o merhaba sorunum var hoşbulduk teşekkürler eyvallah genedeli tüm üyelerimizin klasik mesaj kipleri bunlar... -
ben tavana düşünmüştüm..acılır kapanır..arka koltuklardakiler seyretsin otobüs sistemi...acılıp kapanan 23 inc falan...neoplanlarda vardı bir ara...
Focus Club Türkiye
Bu sitenin işleticisi, bu sitede yer alan bilgi, yazı ve makalelerin doğrudan veya dolaylı olarak kullanılmasından dolayı oluşacak zararlardan sorumlu tutulamaz. Kaynak gösterme kuralına uymak şartıyla, bu sitede yer alan yazı ve makalelerin belirli bir kısmına atıf yapılmasına, link verilmesine izin verilmektedir. Kaynak (canlı link) gösterilmeden yapılan alıntılara ise izin verilmemektedir. Sitemiz, hukuka, yasalara, telif haklarına ve kişilik haklarına saygılı olmayı amaç edinmiştir.