Serkan Z.

Maalesef çekirdekten yetişme ustaların çoğu "Şu modelde hata var, bu şanzımandan uzak dur, şu yıldan sonrakiler düzeltildi." gibi klişelerle ustalık gösterisi yaptıklarını sanıyorlar ama nesnellikten ve konuya hakimiyetten uzak bu değerlendirmeler yalnızca onların ustalığına gölge düşürüyor. Bu araçların hiçbir modelinde problem yok. Çünkü 2015'i de aynı diğerleri de.

Bence de sanıyorum durumun özeti bu. Şube özelinde değişiyor tutumları. Söylediğiniz gibi genel merkezleri de kesinlikle şikayetleri dikkate almıyor. Hiçbir yaptırımları yokmuş gibime geliyor. Dile getirdiğim hiçbir sorunla ilgili en küçük bir olumlu değişim gözlemlemedim. Bence onları böylesine umursamaz yapan alışverişlerde müşterinin kargo firmasını seçemeyişi.

Bu aralar internetten kısa aralıklarla 4-5 siparişimiz oldu. Dolayısıyla farklı kargo şirketlerini deneyimledik. İçlerinde Sürat Kargo cidden çok profesyonel çalışıyor. Ürünü neredeyse kilometre kilometre takip edeceksiniz. O derece bir takip sistemleri var. Kargonuzun hangi araçta ve hangi şehirde olduğunu, aracın plaka bilgisi de dahil olmak üzere görebiliyorsunuz. En sonunda varış şubesinde de dağıtım aracına şu saat şu dakika yüklendi bilgisi veriliyor. Adını vermeyeceğim bir diğer kargo şirketi ile de 2 ürün yollandı ve ikisinde de teslimat baştan sona rezaletti. İnternetten yapılan alışverişlerde müşteriye kargo şirketi seçebilme serbestisi tanınsa asla tercih etmeyeceğiniz bir şirket sürekli size ürün teslimi yapabiliyor. Bu durum da çok tuhaf aslında. Sırf bu özgürlüğü tanıyan internet mağazaları çok rahat birkaç adım öne geçer bence rakiplerine göre.

Piyasa art niyetli ve dolandırıcı insan kaynıyor. Örnekte de görüldüğü gibi sıfır aldığınız bir araçta böylesi bir problem yaşandıktan sonra ikinci elde satıcının ifadelerine ve belgelerine dayanarak gönül rahatlığı ile arabayı alacak birisini bulmak biraz şans işi gibime geliyor. Çünkü hemen sonrasında kendisi elden çıkarırken bu durumun başını ağrıtıp ağrıtmayacağını düşünecek. Özetle hiçbir kusuru olmasını istemediğim için sıfır km alıp onca vergi ödüyorum. Kusurun oranına göre "Bunu görmezden geleyim veya bu kabul edilebilir bir hata değil, asla kabul etmem." şeklinde bir tercihe kesinlikle sürüklenmek istemem.

Bence kanunlar bu konuda tüketici dostu olmalıdır da zaten. Bugünkü paralarla neredeyse 200 bin lira verip sıfır km araç aldıktan sonra tavan gibi çok önemli bir parçasının boyalı olduğunu anlıyorsunuz ki bana kalırsa tampon bile boyalı olsa büyük bir problemdir. Şimdi o arabayı müşteri niye kabullensin? Başka hangi telafi yoluna gidilirse gidilsin müşteri memnuniyeti sağlanamayacaktır. Sonrasında aracı satarken kimi neye inandırabilirsiniz? İnsanlar bu ve benzeri durumları yaşamamak için onca vergi yüküne katlanıp sıfır km araba almıyor mu? Boyalı araba alacak birisi 2. el tercih edip boyalı parçanın muhtevası nispetinde piyasa fiyatının altında bir arabaya sahip olabilir zaten. Sonuçta bu aracın kusurunun kabul edilip mağduriyetin tespit edildiği anda giderilmesi vicdana en yatkın çözüm yolu olurdu. Büyük bir markaya yakışan budur ve böylesi yaklaşımlar onu daha da büyük yapar. Önemli olan bu arabayı değiştirmenin Ford'u ne ölçüde sarsacağı ya da denizde bir kum tanesi olması da değil. Bireysel olarak aklı ve gönlüyle onca marka arasından sizi seçmiş bir müşteriye maliyeti ne olursa olsun bu şekilde teşekkür edilmemeli diye düşünüyorum. Burada yalnızca söyle bir durumu dikkate almakta fayda var: Araç tesliminden ne kadar sonra bu durum anlaşılıp bayie müracaat edilmiş?

Duster'ı 2'ncilik kürsüsüne oturtan bir yarışma aslında diğer modellerin aldıkları derecelerin nesnelliğine de gölge düşürüyor. Duster'ın bana göre tek iyi yanı dci motoru. Böylesi yarışmalarda fiyat performans oranı bir kriter olmamalı bence. Ucuz araba iyi arabadır, diyemeyiz çünkü. Duster'ın T-Rock'tan daha iyi araba olduğunu kim iddia edebilir? Ama T-Rock pahalı. Pahalı olabilir canım. Hangisi ucuz yarışması yapmıyoruz ki. Hangisi iyi onu belirliyoruz madem iyi olana hakkını teslim edeceğiz. Pahalı olduğu için diğer arabaların hiç şansının olmadığı, sonucun önceden belli olduğu bir yarışma olur aksi halde. Ya da aynı fiyata sahip aynı sınıf arabalar arasında yarışma yapmak lazım.

Ford yetkili servis kaporta ustalarının söylediğine göre ay tozu gri, manyetik gri, şeker ve yakut kırmızı renkleri sonradan üzerinde çalışılırken en problemli renklermiş. Hatta bir ara ay tozu gri rengindeki Connectlerin sürgü kapıları ile çamurluk bölümlerindeki tonun aynı olanını bulmanın neredeyse imkansız olduğunu söylemişlerdi. 2005 yılında aldığım Fiesta'm ay tozu gri idi. Kapının birisinde bir ton farkı görüp servise gittiğimde söylemişlerdi. Arabayı başka yerde de baştan sona incelettim teslimat öncesi bana çaktırmadan bir işlem yapılmış mı diye hatta.

Ben de MCA ile ön ve ön yan camlar ile taban halısının daha kalınlaştırıldığını biliyordum ama Yakup daha hakimdir konuya sadece yan camlar da olabilir.

Ben de zaten Türkiye'de satışının bittiğini kast etmiştim. Avrupa'da veya başka bir yerde halen üretiliyor olması veya Opel ile bazı ortak parçalar taşıması sizin içinizi rahatlatmaya yetiyorsa problem yok elbette. Punto 1,4 otomatik düşünebilirsiniz uygun fiyata hatta daha da öncelikli olarak Corsa 1,2 easytronic. Corsa giriş paketi ile bile 2. elde hayli kıymetli ve kolay satılıyor bu motoruyla.

Cruise'a hiç bulaşmazdım ben olsam. Motor gücünü 124 ps'ye çıkardıkları zaman kocaman puntolarla bunu kapıya yazmışlardı ama motor o kadar cansız ki araba yerinden kalkmıyor. Kendisi üretimden kalkmış. İkinci elde kimse yanına yaklaşmıyor. Pişmanlık olur özetle.

Dediğim gibi civataların yerinin belirli olması onların montajı doğru tamamladıklarının bir ispatı değil zaten. Benim arabadaki suyu kesebilmek için servis önce buradan bir iki farklı seviye denemesi yaptı ve her seferinde arabayı servis dışına yağan yağmurun altına çekti. Her defasında kısa sürede içeri damlacıklar sızdı. Sizin arabada daha önce bu problem olmadığına göre halledilmeyecek bir sorun olduğunu sanmıyorum. Yerinden söküldükten sonra fitil tekrar eski koruyuculuğunda oturmayabilir deforme olmasa bile. Sonuçta plastik bir malzeme. Bir mm esnese bile bütün alanı çevreleme kabiliyeti etkilenebilir ve su kaçırabilir. Bence dert etmeyin. Düzgün bir ayar ve en fazla conta değişimi sizin problemi halleder.

Sunnroof yerleri belli civatalarla yerine oturuyor. Bu konuda problem yok ama oradaki vidalar aynı zamanda ayar yapmaya da yarıyor. Yani tam kapalı vaziyetteyken sunroof kaportadan yukarı doğru hafif çıkıntılı veya tavana tam gömülü olacak şekilde farklı seviyelerde montajlanabiliyor. Benim arabada bu ayarları değiştirip deneme yapmışlardı mesela. Belki orada bir simetri yakalayamamışlardır. Ya da söküp takarken contaya zarar vermiş olabilirler. Benim ilk mesajımı okursanız orada Range Roverların sunroof sistemlerinin tamiratını yapan ustanın bana söyledikleri detaylı bir şekilde yazıyor. Benim araçta ses yoktu ama içeri damlacıklar sızıyordu. Sonra damlalar kanala düşüp oradan da aracın dışına tahliye oluyurdu. Bu sistem bence en son çare olarak düşünülmüş. Yani çok sıra dışı durumlarda devreye girmeli ama benim arabada her yağmurda tepemizde damlalar beliriyordu. Hatta birisinde otoban çıkışında virajı biraz hızlı dönünce kanal içinde biriken su benim üzerime akmıştı. Bu nedenle bu durum kesinlikle normal değil bence. Başka hiçbir arabada bu durumun olduğunu söyleyen birisine rastlamadım mesela. Tamirat için de bazı servisler conta değişimi falan yapıp deneyebileceklerini söylediler ama baktım ki araba deneme tahtasına dönecek, hiçbir işlem yaptırmadan o şekilde binmiştim satana kadar.

Yeri belki burası değil ama ucundan konuya dokunulduğu için son zamanlarda tuhafıma giden bir konuya ben de temas edeyim istedim. Özellikle foruma yeni üye olunduğunda yaşanıyor bu sendrom gördüğüm kadarıyla. Her konuya ama istisnasız her konuya cevap verme, tavsiyeyi aşar boyutta doğrudan direktif verip tedavi etmeye çalışma gibi enteresan bir durum var. Telefondan giriş yapınca ana sayfada 5 konu görülüyor. Bir bakıyorsunuz alt alta 5 tane aynı profil fotosu. Yazan kişinin cephesinden nasıl görünüyor bilmem ama dışarıdan bakınca aman dur şuna da yetişeyim, eyvah bir soru daha sorulmuş hemen cevap yazmam lazım gibi bir telaş hâli algılanıyor sadece. Bu kadar müsrifçe fikirleri sağa sola doküp saçmak nesnelliğe ve inandırıcılığa inen en büyük darbe.

Ucuzdur vardır bir illeti, pahalıdır vardır bir hikmeti. Eğer bu isim altında sadece trafik sigortasının kapsamı genişletiliyorsa diğer birçok teminattan yoksun kalacaktır araba.

Aynen katılıyorum size.