Jump to content
2019 Temmuz ve 2023 Mart arası tüm içerik ve üyelikler silinmiştir. Lütfen yeniden kayıt yapınız ×

Kaan Yagizer

Blogger
  • Toplam İleti

    2.952
  • Katılım

  • Son ziyaret

  • Kazandığı Gün

    83

Kaan Yagizer tarafından yazılan her şey

  1. Kaan Yagizer

    Yaz Akşamı

    ...yaz akşamı oturuyoruz balkonda. Harem - Selam (ya da artık ismi neyse...) ortamına geçmişiz. Biz yemekten sonra kave - cigara - geyik frekansına oturtmuşuz işi, kızlar da kave - geyik - geyik yapıyor (salonda) ...biri kalkıp demez mi? - Geçen gün Nevşehir'den geçiyorum, ana caddede bir ilan "Elektrikli Döner Anadolu'da ilk defa Nevşehir'de" ... HaHaHaHaHa yaptık önce, sonra bir arkadaş o can alıcı soruya nefes verdi? - Elektrikli Döner ne ki? ...aHanda! Başladık tabi tartışmaya. Kimi elektrik sobası gibi bir sistemden bahsediyor ... ben dirençlerin üzerine ayrıca kok kömürü konmuş olabileceğinden ve sistemin arkasına da bir vantilatör eklenebileceğinden bahsediyorum. Ama daha uçmuş tahminler de var tabi ... mesela elektriği direkt olarak et'ten geçirme ve eti ocak falan olmadan pişirme (tabi bu yöntemin olası bir sakıncası var ... o da döner ustasının ete dokunmaya kalktığında ayakkabılarından çıkacak oluşu) tahminler havada uçuyor, bahisler artıyor ve cidden "ulen elektrikli döner nasıl olur?" diye kafa yoruyoruz. ...sonra biri - Gidip bakalım ...demez mi? Hay bin kunduz ... tamam bir sonraki gün Pazar ama 750 kilometre yol "elektrikli dönere" bakmak için aşılmaz ki? ...yoksa aşılır mı? Cevap : Evet Bize "geri zekalılar" şeklinde bakışlar atan karılarımızın muhalefetini sallamadan arabaya doluştuk ve dört dallama (biz) Nevşehir yolunu tuttuk. Uykusu gelen yer değiştiriyor ve kasmadan ama istikrarlı şekilde kilometreleri yiyiyoruz. Nevşehir'e vardığımız zaman saat epey erkendi, döner için fazla erken ama kahvaltı için değil. Oturup acele etmeden güzel bir kahvaltı yaptık ve mekan sahibi abiye elektrikli dönercinin yerini sorduk (bez afiş kalkmıştı) ...biliyormuş o mekanı. Bize güzelce tarif etti. ...sağolsun. Hediyelik eşya satan mekanları falan dolaşıyoruz ama içimiz içimize sığmıyor, saat biraz geçse de gidip elektrikli döner'i görsek diyoruz. ...belediye çay bahçesinde atılan 79 King partisinden sonra saatlerimize baktık, birbirimize baktık ve kalktık. Arabaya binip tarif edilen dönercinin önünde park ettik ve arabadan inerken aramızdan biri günün sözünü patlattı. - İşte gerçeklerle yüzleşme zamanı... ...peHHH ... sanki yaşamın sırrını çözeceğiz, neden gerilim yaratırsın ki? Dönerci güler yüzlü bir abi, eskiden aktarlık yapıyormuş ama işi bırakmış ... eski dükkanını hediyelikçilere kiraya vermiş, o da çarşı içinde başlamış döner kesmeye. - İlk zamanlar zorlandım, ama alıştım artık... falan diyor. O bize döner keser, lavaşın üzerini süslerken sorduk.... - Ya sen bir ara bez afiş astırdıydın ... değil mi? "Elektrikli Döner" yazıyordu üzerinde ... haklımıyız? - Evet ...sonra alet bozuldu, söküp attık. Aha buraya takılıydı. Gösterdiği yere baktık. Döner'in merkez taşıyıcı çubuğunun üzerinde bir dişli yuvası (sonradan parçaları da gösterdi....) tezgahın üst kısmında da bir elektrik motoru. Sistem çalışırken düğmeye basıldığında döner ateşin önünde ağır ağır ve motor tahrik'i ile dönüyormuş. Bizim kafamızda kurguladığımız şeyler ile ilgisi/alakası yok ... sadece eti yavaşça çeviren bir "şey" işte ... ama elektrikli mi? Evet (tabi çalıştığında) yani abinin reklamı yanlış ve/veya yanıltıcı değil. ...pıFFFF ....dedik tabi. (bkn.XXL hayal kırıklığı) Bin tane senaryo üretmişiz ama bu basit düzenek aklımıza gelmemiş. Teknik açıdan adam haklı, döner'i bir zamanlar elektrikliymiş işte... tabi işin sonunda biz iki dişli, bir metre bisiklet zinciri ve yanık bir bobin görmek için 1,5000Km yol kat etmiş olacağız ki bu bizi en hafif tabir'i ile -enayinin önde gideni- yapar. (Hayır ne bekliyorsak? Adam dünyanın merkezine giden yolu keşfettim diye ilan asmamış ki... bizim sergilediğimiz bu anlamsız ısrarın kaynağı ne?) ...adam bizim suratımız düşünce üzüldü, ne oldu diye sordu? Anlattık mevzuyu (kasmaya gerek yok, batmışız zaten) gözlerinden gelen yaş biraz azalınca demez mi? - Geleceğinizi bilsem döner tezgahını tamir ettirdim. (Bkn.iyi niyetli insan) Dönüş pek rahat değildi tabi ki, karılarımız bizimle epey bir dalga geçti ... - Haberleri seyrettin mi? Çekirdeksiz Karpuz yapmışlar. - Sus kız, duymasınlar. Görmeye giderler şimdi... ...hAhAhA (hiç komik değil) ... biz alternatif olarak "Erkek erkeğe bir yol macerası yaşayalım dedik, döner işin bahanesi" falan dediysek de bizi santim sallamadıklarını söylemeye bilmem gerek var mı? :(
  2. ...bahsedecek fazla bir şey yok aslında. Daha önce de söylemiştim, Ford bu forumu okuyor. Bir kere şikayet dile getiriliyorsa ... "salla" ... söz konusu şikayet artış ve yayılma eğilimi gösteriyorsa ... "ne oluyor? bir bakalım" ...şikayet edilen şey konusunda kılçık forum kullanıcıları haklıysa bu defa ... "TSB yayınlayın, Türkiye çapında uygulamaya alın!" deniyor.
  3. Kaan Yagizer

    Sardunya

    yanlış hatırlamıyorsam Osman abi (Hatay Ford) en iyi dereceyi yapmıştı ... ama o bile 10 saniyenin altına inememişti.
  4. Kaan Yagizer

    Öğrenciyken

    pacer'a klasik diyorlar ... neresi klasik yahu? bildiğin rezalet işte...
  5. Kaan Yagizer

    Sardunya

    Ford bizi Mondeo'nun (şu anda ki eski kasa) testleri için Sardunya'ya götürmüş. Aradan bazıları çıkıp "Bizim bayileri oraya götürmeyin, bunlar bildiğiniz gibi insanlar değil ... kaçarlar, toparlayamazsınız" demiş ise kimse onları dinlememiş (...ki aynen öyle oldu, biz de testlerin ikinci günü akşamı uykumuz geldi diye kaçıp Prag'a topuklamıştık.) ...iyi ki de dinlememiş. ... arabalar ile yol testi yapıyoruz, Sardunya bol virajlı (bir yanı dağ, bir yanı uçurum) yollara sahip ...yol notlarını alıp çıkıyor (her arabada üç kişi) bir sonraki durak/dinlenme/yemek alanında grupla buluşuyoruz. ilk gün böyle geçti, halka açık yollarda zevkli, güzel manzaralı bol-bol araç sürüşü. Sonra ikinci gün başladı... Liman sahasının bir kısmı kapatılıp pist'e dönüştürülmüş ve bu trfiğe kapalı alanda bizden araçları "zorlamamız" istendi. İstasyonlar halinde çalışıyoruz, 4 veya 5 kişinin yanına bir Ford Turing pilotu veriyorlar, onlar bize neyi nasıl yapmamız gerektiğini gösteriyor ve sonra da onları taklit etmemiz bekleniyor. Günün sonunda bu istasyon çalışmasından en iyi not alan üç kişi ayrıca ödül kazanacağı için herkes dikkatli, kasıyor. Öğle yemeği molası dışında ara vermeden çalışıyoruz, yoruluyoruz (biraz) ama ortam çok eğlenceli, bu nedenle millet mızmızlanmıyor. Böyle bir ortamda sıra TIR sollamaya geldi ... kukalar, lastikler ve taşınabilir bariyerler ile bir istasyon kurmuşlar ... rota şöyle ... ...alt kısımda marş'a basıyor ve (kırmızı ok yönünde) ilerliyorsun. Sollama noktasına geldiğinde (ilk yatay mavi çizgi) maksimum hız 50km/h ... bunun üzerindeysen (kocaman bir skorbord koymuşlar kenara hızını görüyorsun) kırmızı ışık yakıp seni geri gönderiyorlar. Mavi çizgiyi aşınca gazlamak serbest, senin gidiş-geliş yolda TIR solladığın farz ediliyor ... sollamayı kaç saniyede bitireceğin ise istasyonda başarı sağlamak için gerekli kriter. İşaretli noktada sollamayı bitiriyor, ani sağ ile şeridine dönüyor ve ikinci mavi çizgiden, yani zamanlayıcıyı durduran hattan geçiyorsun. Aslında basit , ben bile ilk anlattıklarında anlamıştım (o kadar basit yani) ...biz başladık tabi. Süreler de beraberinde geliyor ... her sürücünün toplam 2 hakkı var ve daha iyi olan zaman listeleniyor. Gazlıyor, koşarak geri geliyor ve yeniden arabaya binmek için bekliyorsun ... orada en az 7 - 8 kişilik bir grup var ve bu bekleyenler o biçim tezahürat yapıp, birbirini gaza getiriyor. Bizden önce İspanyollar bu istasyondan geçmiş, onların sürelerini sorduk "11-12 saniye gibi" cevabını aldık, demek ki bu sürenin altına inmemiz lazım. ...ilk deneme ... kötü kalktım ama onun bir önemi yok, 50km/h geçişinde iyiyim (tam tamına 50) sonra bastım pedala, elimden gelse taban halısını delicem, sollama bitiminde ya Allah diyerek frensiz şerit geçişi yaptım (vites düşürüp kompresyonla kasarak) araç biraz kafa salladı ama topladı. Yeniden gazladım ve 11.7 saniye. ..pıFFF İndim arabadan, memnun değilim tabi ... daha iyi yapabilirdim diye söyleniyorum kendi kendime. Yürüyerek geçtim kuyruğun sonuna, iki önümde bir kız var. 165 falan, at kuyruklu, sarışın ... bizden mi? Değil ... neyse ... salla ... kuyruğa kaynak yapmış dedim. Milleti seyrediyor ve sıram gelsin diye bekliyorum. Sıra kıza geldi, bindi arabaya. Emniyet kemerini taktı ... bastı, sola çıktı, gazladı, sağa geçti ve bitirdi. - 9.7 ....buyur?!? yemin et?!? harbiden mi?!? kuyrukta ki maço herifler bir anda sus-pus ... bizden sadece tıSSSSSS sesi geliyor. Sıra gene bana geldi, kız hem moralimi bozmuş, hem de gazlamış beni. Sola nasıl çıktığına ve sağa nasıl geçtiğine bakmışım ama. Sert manevra yerine aracı hafifçe yönlendirip akmaya bırakmış. ...aynısını yaptım. Ani manevra yerine aracın kinetik enerjisini korumaya özen gösterdim ve sollamanın son kısmında ayağımı hafifçe gazdan çekip vites falan düşürmeden, futbol tabiri ile "şık bir bel hareketi" çekerek istasyonu bitirdim. - 10.9 ...bu iyiydi işte dedim kendi kendime hafiften yengeç gibi yürüyorum geri dönerken (bkn.tieyyyttt dağıtırım leyn) baktım kız yanımdan geçiyor. Dönüp led ekrana baktım. - 9.5 haSSSSS....off yaaa!! Soradan öğrendik ki o kız Avusturya Turing Car yarış takımının üyesiymiş, profesyonel şoförmüş ... iyi de o kadar da fark yenmez ki be kardeşim. ...anlayacağınız test'leri terk edip Prag'a kaçtıysam (o akşam) bunun bir nedeni var (bkn.yersen)
  6. arabaya değil de (o kadar zorlamadan bir şey olmaz) ...ya da şyöe anlatayım ; soğuk lastik ... pati-pati-pati kalk ... 7-8 saniye sonra freni kazıkla, ABS falan devrede ...kaZık...kaZık dur. ...lastiklerin gün sonunda seni bırakır giderse şaşırma derim (bkn.pistte p*çl*k yapıp çok eğlenen ama PZero'ları bitince ağlamaklı olan adam)
  7. trafiğe kapalı alanda 0 - 100 - 0 yapmak çok zevklidir, hele ki o araba senin değil ise
  8. Kaan Yagizer

    Konstantinopolis

    Ben Galata’da büyüdüm, ailem nesillerdir “Üzerine kulenin gölgesinin düşmediği” yerde oturmadı .. nesillerdir derken, cidden nesillerden bahsediyorum. Ya da tam olarak söylemek gerekirse +800 yıl önce İstanbul’a geldiklerinden beri… Büyük dedemin, dedesinin, dedesinin, dedesinin büyük dedesinin büyük dedesinin dedesi bu gün Milano olarak bilinen şehir devlet’in sınırlarında yaşıyormuş. Fakir insanlarmış dedelerim (kısaca dedelerim diyorum … siz anlayın işte) o zamanlar lonca’lar ticaret’e hükmettiği ve bizimkilerde de lonca’ya katılacak para olmadığı için seyyar ayakkabı tamirciliği yaparlarmış. O çağlarda seyyar tamircilik zor zanaatmış … ayak bileklerine kadar gelen uzun deri önlükler giyer, çarşı – pazarda dolaşırlarmış. Biri ayakkabısını , çarık ya da çizmesini tamir ettirmek mi istiyor? Hemen yere çöker ve yanlarında dolaştırdıkları tabureyi (..ki bunun alt kısmında alet – edevatlarını taşırlarmış) yere koyar … Müşteriyi tabureye oturtup müşterinin ayaklarını da kucaklarına koyarlarmış. O zamanlar aile ismi olarak “cuir”i kullanırlarmış (kösele/ayakkabı derisi demek) … anlayacağınız durumları sokak köpeklerinden azıcık halliceymiş. Sonra bir şey olmuş. 1198’de tahta çıkan yeni Papa (…ki bu Papa kendine Innocentius = Masum ismini almış ..peHHH) Haçlı seferleri düzenlemeye karar vermiş. Tahta yeni çıktı ya, dosta – düşmana Hristiyan dünyasının efendisi kim? Batı’da raconu kim keser? Bunu göstermek istemiş (bildiğiniz i**e işte…) Kafirlerin (…Serazenler,yani Müslümanlar) elindeki kutsal toprakları (Kudüs ve çevresi) ele geçirmekmiş i**e papa’nın dileği. …tabi ki dilemek başka şey, dileğin gerçekleşmesi ise bambaşka! Hristiyan kralları Papa’ya pek yüz vermemiş. Hazineleri boşmuş, daha önceki seferlerin –kötü- sonuçları- hala hafızalardaymış ve de ismi –Masum- olsa da yeni Papa’nın fazla ateşli!! Olduğunu düşünüyorlarmış. Onu sallamamışlar! …ee? Papa ne yapacak? Adam Haçlı Seferi ilan etmiş bir kere, … “Ehue! Pardon! Pardon! … başka zaman yaparız artık!” diyip karizma’yı çizecek hali yok ki! Düşünmüş taşınmış ve sonra da çözümü bulmuş … demiş ki… - Sıradan halkı haçlı ordusuna katılmaya çağıracağız, haçlı ordusuna katılan herkese bir af belgesi vereceğiz ve sefer sırasında ölen herkese de cennet’e serbest giriş vaat edeceğiz. - Yerler mi? - Yerler … …yemişler de (bizim dedeler dahil) Endüljans denen belgeleri üretmişler … buna göre belgeyi taşıyan kişi Hristiyan topraklarını terk ettiği andan itibaren ne günah işlerse işlesin (hiçbir kısıtlama olmaksızın) peşin olarak affedilecek ve sefer sırasında ölür ise cennetten deniz manzaralı (tamam bu kısmını attım) arsa kapatacakmış. …beHHH Bizimkiler papazların anlattığı (Bkn.yalan pazarlama) yağ, bal ve süt ülkesine gidip taşıyabilecekleri kadar servet sahibi olmak için orduya katılmışlar. İsimlerini yazdırıp af belgelerini almışlar ve 1203 yılının sonunda ordu ile birlikte yola çıkmışlar. İki kardeş (içlerinden birisi bizim dede … ama hangisi? …onu bilmiyoruz) neredeyse silahsızmış, öyle filmlerdeki gibi zırh – kalkan falan yokmuş ellerinde. Birisi bildiğin odun taşıyormuş, diğerinde ise paslı bir satır varmış, o kadar. Odun ve satır ile Selahattin Eyyübi’nin ordusuna karşı sefere çıkmak hem de bunu yaya olarak yapmak … beHHH Ordu ilerlerken kentlerden ona katılım sağlanıyormuş. Her kent deli , dilenci, serseri ve hapishanelerde yatan başı bozuk takımını Haçlı Ordusuna teslim ediyor (Papa’lık emri gereği) az miktarda da askeri (mümkün olduğu kadar az) bu güruh’a katıyormuş. Ordu arada saçmalamış (balkanlarda slav asıllı insanlara saldırmışlar, kent ve köyleri yağmalamışlar) ve 1204 senesinde İstanbul’a … eski adı ile Konstantinopolis’e varmışlar. Dediklerine göre şehri ilk gördüklerinde hemen herkes yere kapanıp ağlamaya başlamış, şehir öyle güzel ve öylesine zenginmiş ki ordu’da bulunan hiç kimse daha önce o kadar güzel bir şehri ne görmüş, ne de hayal etmiş. Bizans’lılar ayrı mezhepten olsalar da bu yeni orduyu karşılamış, doyurmuş, tedavi etmiş. Haçlıların bi b*k yiyemeyeceklerini biliyor olsalar da doğu’ya doğru ilerlerken o yönden baskı yapan Serazen güçlerine hasar verirler, hepsi geberir gider ama en azından biz de birkaç yıl rahat ederiz diyorlarmış. Bilmedikleri şey ise Haçlıların “ganimet burada hacı, ne gerek var taa Kudüs’e kadar gitmeye” dedikleriymiş … gerçekten şehir fazlası ile iştah açıcıymış ve her şey olup bitene kadar Bizanslılar i**e papa’nın toparladığı it sürüsünün esas amacını anlamamış. Böylece Haçlılar Konstantinopolis’e saldırmış … önce başarılı olamamışlar, sonrasında da (kendilerinin bile pek inanamadığı şekilde) surları aşmışlar. Yağma ve katliam başlamış … çalabilecekleri her şeyi çalmış, gözlerine kestirdiklerini de katletmişler. Boğazlananlar arasında Bizans imparatoru ve ailesi de varmış … hemen bir konsül kurmuşlar, aralarından bir tanesini İmparator seçmişler ve de şehre yerleşmişler. Benim dede’de (daha doğrusu dedeler) savaştan sağ çıkmayı başarmış. Yağma işinde de başarılıymışlar. Ceneviz’li bir taciri boğazlayıp onun deri depolarına ve evine konmuşlar. Ortalık biraz sakinleşince de kent surlarının dışındaki Ceneviz kolonisine (bu günkü Galata) taşınmışlar ve orada deri ticaretine başlamışlar. İki kardeşten biri Galata’da mallara ve eve bakmak için kalırken diğer kardeş gemi ile (parayı buldu ya, iki dakikada g*t* kalkmış) ailenin geri kalanını getirmek için Milano’ya dönmüş ve gebermeden geri gelmeyi, gelirken de çocuk ve kadınları Konstantinopolis’e ulaştırmayı başarmış. (Anlayacağınız benim dedeler temelde serseri olsalar da becerikli serserilermiş) …işte o gündür bu gündür benim ailem Galata’da yaşamış. Bizanslılar 1260’lı yıllarda kenti Latinlerden geri alıp bu defa kentte kalan Latinleri boğazlarken de Galata’da kalıp manzarayı seyretmişler, onlardan sonra gelen ordular şehri kuşatırken de. Fatih’in gemileri karadan taşınırken Osmanlı’ya don yağı, temiz su … hatta urgan ve ip çekmek için deri parçaları sattıkları bile söylenir (…tabi işin bu kısmı rivayet) Anlayacağınız “maceracılık” bizim Büyük dedenin, dedesinin, dedesinin, dedesinin büyük dedesinin büyük dedesinin dedesinden kalma … bir çeşit aile mirası... Meraklısına referanslar. http://tr.wikipedia.org/wiki/D%C3%B6rd%C3%BCnc%C3%BC_Ha%C3%A7l%C4%B1_Seferi http://tr.wikipedia.org/wiki/III._Innocentius http://tr.wikipedia.org/wiki/End%C3%BCljans http://tr.wikipedia.org/wiki/Latin_%C4%B0mparatorlu%C4%9Fu - aha! Af Belgesi Böyle Bir Şey İşte!-
  9. onlar bildiğin beceriksiz zaten ... hayır madem sahte belge üreteceksin biraz dikkat et dimi? nerdeee ... ben en çok "peçete" üzerine yazılan versiyonu beğendim. ...bilmem bunu gördünüz mü?
  10. yapar + yapıyor da... Açık olmak gerekirse bizim (sektör genelinin) zaten bu yönde beklentimiz vardı. Ocağın iyi, Şubat'ın daha iyi gittiğini gördüğümüz zaman "Çok geçmeden yapıştırırlar bize bi tane!" diyorduk, hatta iş planlarımızı bile bu beklenti ile yaptık. İlk üç ay iyi gideriz ... seçim furyasında bi uçar tekme yeriz ... altıncı + yedinci ay sersemler, sendeleriz ... sekiz zaten ramazan, bayram seyran ... dokuzuncu ay sonrası ufaktan toparlar, elimizde kalan son araçları da yıl sonu satarız diyorduk. ...sağolsunlar tahminlerimizi boşa çıkarmadılar. Milletin araç alma olayına gelince, müşterilerimizin çoğu (en azından orta segmentte) gerçekten ihtiyacı yoksa alımlarını erteliyor (haklı olarak) ve bıçak kemiğe dayanana kadar bekliyor. Yani yaptığımız satışın (perakende) büyük çoğunluğu eli mecbur olduğu için aracını değiştiren müşteri frekansından geliyor. Hükümet kanadı bzim (Otomotiv'in) dahili ticarette büyük kalem olmamızı istemiyor, Maliye bürokratları bire bir yaptığımız konuşmalarda bunu suratımıza karşı söylüyor ... neden istesinler ki? ...bizden destek alabiliyorlar mı? Hayır (sektörün geneli olarak konuşuyorum) ...bizden "Nemalanmak" mümkün mü? ...Hayır! eee? Oy desteği yok, para da gelmiyor ... babayiğit'de çıkmadı (sektörden) doğal olarak ülkenin kısıtlı kaynaklarının "İnşaat"a yönelmesi kararı alınmış, bu karar gereği biz ne zaman başımızı kaldırsak aynen -biniyorlar tepemize- ve doğal olarak sizin de tepenize. ..son derece açık ifade ile olay bundan ibarettir. Bizim sektörün (otomotiv) büyümesi istenmiyor. edit : imla
  11. Sayın Bakanım açık ifadeler ile "Zam / Artış yok" dedi ... bunun Türkçe Meal'i "Evet, b*k gibi artacak" ... açıklamadan alıntı yapıyorum "gri alanları temizleyeceğiz" bilin bakalım bu temizliğin sonunda çer - çöp kimin bahçesine dökülecek? Not : Doğru cevap Uganda değil ...çıkıp "Teyzemin kızına aşıktım, onu da manifaturacı seyfi aldı" deme ihtimali daha yüksek. bize doğru ... evet ... ama bizi "hedefleyerek" yani kucak değil ... popo hedeflenerek yapılıyor yeni düzenleme. (bkn. insan insana bunu yapar mı? C.Yılmaz'ın Alman Porno'su skecinden alıntı)
  12. ...bilmem kaldı mı? (...dedi "gezici") ...bak yüz - göz gazdan şişmiş ... sokak köşelerinde yatmaktan üst baş leş gibi ama daha önemlisi vicdan temiz, eller temiz ... kendi adıma sessiz kalmadım (bu güne kadar) eh ... sonrasında da kalmam inşallah (yeter ki halim olsun) ...hiç sesini çıkarmayanlar+g*t büyütüp mırmır konuşanlar düşünsün. Benim karnım ağrımıyor ...
  13. sık dişini Cengom ... Maliye bakanlığı ÖTV düzenlemesi çalışmasını başlattı. Yakında bu fiyatlar da tarih olacak...
  14. az bile .. aslında biz muhalif münafıkların üzerine benzin dökülüp yakılması lazım. O da yakındır ... sabırla bekliyoruz.
  15. bize kaça gelir derken? ...üşeniyorsun değil mi hesaplamaya ... hehehe 84.300 + 2,100 + 4,100 : 90,500 + Trafik Sig. ...araba var mı? Büyük ihtimal ile ilk partide yoktur, Mayıs imalatında değişiklik yapılacak araç bulunursa Mayıs, yoksa Haziran siparişi verilir. Mayıs sip.verilirse Temmuz başı ; Haziran sip.verilirse Ağustos başı alınır.
  16. Filo'ya tabi ki Dizel+Oto verilir ama onlar genelde TrendX seviyesinde kalıyor/tutuluyor. Style + Titanium seviyesindeki araçlarda filo'nun payı (Ford satış adetleri içinde) %5'ten az ... basit tabir'i ile Filo isteyene "Beyaz ve/veya Gümüş TrendX al ... Allah yolunu açık etsin" deniyor.
  17. @Ömer Faruk Öztürk, Rekabet iyidir, özellikle bizim sektörde. Öncelikle son kullanıcı pozitif olarak etkilenir, sonrasında da biz (yani sektör çalışanları) gaza gelir, daha bir canla - başla + eğlenerek işini yapar. Malı dandik, fiyatı yanlış veya ürününün arkasında durmayan marka var ise ... eh onlar da doğal olarak kan kaybeder. Sonuç : Yoğurdu ekşi olmayan pazarcı rekabetten korkar mı?
  18. Aksesuarların ve Paketlerin fiyatları zaten belli ... Bi-Xenon Farlar + Dinamik Far Sistemi : 4,000TL Tekno Paket : 5,000TL Navigasyon Paketi : 2,100TL Metalik Boya : 1,600TL (Şeker Kırmızı Hariç) Sunroof : 2,600TL Fena mı olur? ... hep beraber eğleniriz işte
  19. Sene 80’li yılların sonu, henüz bademin ucunda açmış çiçeğim ve yaz stajı yapıyorum. Gorbi (Gorbaçov) iktidarda ve k*ç*ndan Glasnost (Açıklık) diye bir şey uydurmuş. Yani Demir Perde inmiş gibi gibi, gıcırdıyor … arada direniyor ama perde iniyor. Sovyetler (henüz dağılmamışlar) açlıktan geberiyor, henüz Batı’ya hammadde ve enerji satmaya yeni başlamışlar ve doyuracak boğazlar, aylardır maaşları ödenmemiş memurların cebine girecek paraya ihtiyaç var ve doğal olarak ellerine geçen her şeyi (özellikle dolar ödemeye razı kişi ve kuruluşlara) satıyorlar. Dedim ya staj yapıyorum ve şansıma Koçtuğ’a düşmüşüm… iyi bir şirket Koçtuğ ve gemileri görece yeni (aslında yeni falan değil ama Türk Ticaret filosunun diğer gemilerine göre daha iyi durumdalar… yani benim ki yaşlılar yurduna gidip orada 100+ yaşındakilerin arasında görece bomba gibi duran 65’lik amca’ya aslan gibisin deme vakası.) -Stajyerler- normalde “değiştirmeci” olarak çalışır, yani gemi Türk karasularında ise esas personel evinde dinlensin diye onu destekler. Ben de Milas1’e değiştirmeci olarak gitmişim. Enspektör gemi Mersin limanına varınca Kaan beni arasın diye haber yollamış, ben de aradım tabi. - Kısa sefer atar mısın? Bu sene ki ve önümüzde ki yıl ki staj defterini tam doldururum + sana tam maaş veririm, üçüncülük yaparsın …dedi. Yaparım tabi … üçüncü iyi maaş alır (…aslında almaz ama öğrenciye göre aldığı para süperdir) üstelik iki yıllık staj O.K’i almak demek bir sonraki yaz (son yılımda) tatil yapabilmek demek … yani Obarey! Salağım ya … “nereye gidicez?” diye sormayı unuttum. Mersin limanında ikmal yaptık, vira bismillah dedik … Bülent diye bir ikincim var, adam deniz kuvvetleri emeklisi … suratı 7/24 sirke kıvamında ama işi biliyor. Ana makineleri falan devreye aldık, kayıt defterine not düşüyoruz … sancak makine şu saatte, iskele makine bu, kıç balastta şu kadar su var, sintine temiz vs.vs. - Efendim nereye gidiyoruz? …dedim laf arasında … hırlar gibi Novaya Zemlya dedi. Ben de biliyormuş, Novaya bilmem nerenin taaa içindenmişim gibi “Hıı..tamam!” dedim. İşim bitince hemen yaşam mahalline topuk. Orada öküz kadar bir dünya haritası asılı … ara, ara … ulan nerede bu Novaya Zemlya? Sonra bir yağcı ızdırabımı fark etti, gösterdi. …hadi be? Novaya Zemlya dünyanın k*ç*nda, ya da tepesinde (bakış açısına göre değişir tabi) ama Amerikalılar der ya “Middle Of Nowhere” işte mekan Middle Of Nowhere’nin Middle Of Nowhere’i … ohanZi yani. …kimse daha önce oraya gitmemiş. Zaten birkaç ay öncesine kadar “yasak” bölgeymiş, Sovyetlerin askeri üsleri falan oradaymış … o sulara gireni mermi manyağı yapıyorlarmış. …hadi be? Beni karalar bağladı tabi, gemi ile ilk uzun yoluma çıkıyorum, gittiğim yere bak! Havasındayım. Ege’yi geçtik, Akdeniz’i ve gibraltar’ı geçtik, Biskay’ı sancağa alıp başladık kuzeye çıkmaya. Çık, çık, çık … bitmez … beHHH. Bir de boş gidiyoruz, resmen azıcık borda havası yesek yelkenli gibi yatıyor bizim yaşlı kız. Uskurun yarısı içeride, yarısı sudan dışarıda … arkamızda uçak gemisi gibi dümen izi bırakıyoruz (yani 7-8 knot ile sürünüyoruz) İstanbul’da palamar saldıktan yaklaşık otuz gün sonra Novaya Zemlya (New Land = Yeni Topraklar demekmiş.) karşımızda belirdi. Kuzey kutbuna doğru uzanan ve –şey’e- benzeyen (siz anladınız neye benzediğini) bu garip adanın güney tarafındaki limana (…ki zaten başka sivil liman yok) ve o limana adını veren şehre (…ki zaten başka şehir de yok) yani Belusha Guba’ya bağlanacaz. …öyle de oldu. Limanda bizden başka gemi yok, zaten ortalıkta pek de insan yok. Dediler ki Novaya Zemlya’da 2,000 kişi yaşar, onlar da Belusha Guba’da kalır. Ama silolar var ve içleri maden cevheri (manganez ve çinko) dolu … peki o maden nereden geliyor? Sovyet döneminde adada ceza kolonileri (madenler) varmış ve mahkumlar o cevheri çıkarıyormuş. (şimdilerde kim işletiyor o madenleri? …bilmiyorum) …hıııı … dedim. (bkn.s*çt*k) Eeee? Ne yapılır bu şehirde? …limanı KGB’nin (o zamanlar daha FSB olmamış) omuzları “yeşil” apoletli askerleri tutuyor. Resmi kura göre 1 ruble = 1 dolar , karaborsada ise 1 dolar = 40 ruble … ama kaçak dolar satarken yakalanırsan … nasıl diyeyim? Çinko madenleri neye benziyor? İlk elden tecrübe edinirsiniz. Zaten b*kt*n bi mekan, aslında risk almaya gerek yok ama işi bilen bi abimizin (dedim ya çitlembiğim daha … yol iz bilmem) peşine takılıp geçtik gümrükten. Biraz dolar var yanımızda, parayı ayakkabının astarına saklamışız. Bir karton Kent ve bir şişe JB verdik muhafızlara … free pass aldık J daldık şehre. Zaten iki bar, bir k*rh*ne ve bir de kapalı yüzme havuzu var Guba’da … yani istesen de fazla seçenek yok. Biz de önce ilk bara, sonra ikincisine … sonra k*rh*neye ve en son olarak havuza gittik. Yaz mevsimi olduğu için (bkn.white nights) zaten gece olmuyor … bi ara ortalık hafifçe loş hale geliyor ama o kadar … geri kalan zamanda her yer aydınlık. (bir de bunun tersini düşünün) İçtik, s*çt*k, yüzdük ve gemiye döndük (25 metrelik olimpik havuzun suyunu ısıtmışlardı … beHHH) gemi mürettebatı bir gün içeri, bir gün dışarı çalışıyor. Yani ilk gün biz çıktık, ikinci gün gemide kalıyoruz ve sonra bir gün daha limana çıkacağız … plan bu. Öyle de oldu, gün devrildi … liman sıramız geldi. Sivilleri giyip çıktık dışarı. Ruslar gömlekle, biz uzun fanila ve yünlü kazakla dolaşıyoruz (dışarısı 5 derece falandı) içmeye gittik. Şimdi öncelikle içki … Guba’da millet Votka olduğu iddia edilen bir şey içiyordu. (antifreeze tadında ve kesinlikle çok ama çok sert) üstelik votka öyle şişe ile satılmıyor. Bara gidiyorsun, orada sürahiler var … bildiğiniz cam sürahi. Bir sürahi alıyor ve istediğin miktarı söylüyorsun. - Yarım kilo votka ver. Eleman terazide votkanızı tartıyor, yanında azıcık limon ve bir kase turşu veriyor … o kadar. Oturup bildiğiniz su bardağından votka içiyor, turşu çıtlatıyorsunuz. Öyle takılıyoruz arada çat-pat İngilizce konuşan Ruslarla geyik yapıyoruz. Biri demez mi? - Sizin içtiğiniz votka’yı biz bebeklerin biberonuna koyuyoruz! …hadi be?!? Bu laf dokundu tabi bize. Dokundu ama ne denir ki? Çünkü elemanlar cidden ağır götürüyor. Bizim suratlar düştü tabi … millet geberiyor gülmekten (bize laf sokan rus yüksek sesle çeviri yapmıştı) sonra bir hatun kalkıp demez mi … - Siz bayılana kadar içki yarışı yaparım, hem de hanginiz isterse onunla … …hatun liman işçisi. Yakasında hala pass kartı var. 1,50 falan boyunda, 1,50 falan genişliğinde. Onu limanda forklift kullanırken görmüşüm. Abla bodur ve kilolu, “leyn!” dedim kendi kendime … “Bunun her tarafı içse nolcek ki?” (bkn.evet malım!) - Tamam lan! …dedim (bi de ağabeylerime kendimi ispat edicem ya) getirin ordan bi kilo votka. Geçtim ablanın karşısına, sürahiden birer bardak doldurduk …. Güm diye çaktım. Bi turşu çıtlattım ve gözlerimden akan yaş azalınca abla’ya baktım. Abla bana fare’yi köşeye kıstırmış kedi gibi pish pish sırıtıyor. Gözünü kırpmadan bardağı çaktı kafaya, anında ikinciyi doldurdu ve bir daha çaktı. …LAN! … abla 30 saniyede 90cc falan içti hem de yanakları, boynu falan kızarmadan. Hani bataklığa düşersiniz ve çırpınınca batacağınızı bilirsiniz ama çırpınmadan da duramazsınız ya! Benim durum aynen öyle … belki deprem olur, darbe olur, bir nükleer silah denemesi daha yaparlar diyorum. (…gidince öğrenmiştik, meğer Sovyetler orada yıllarca nükleer silah denemeleri yapmış) ama na-fi-le. …kısmen ayıldığımda dilim şişmiş ve bir daha asla ağzıma geri sığmayacağını düşündüğüm boyutlara ulaşmıştı. Baş ağrım ve susuzluğum efsanevi seviyedeydi ve ciddi denge sorunu çekmekteydim. Aya kalkıp ortalıkta dolaşmaktan geçtim, yatağın yanında yerde duran ayakkabıya bile isabet ettiremiyordum (ya da kapılardan çıkana kadar en az bir kere duvara çakıyor, kaşığı ağzıma isabet ettirmek için özel çaba harcıyordum) Bütün geminin eğlencesi olmak işin çabasıydı. Dediklerine göre bar’da aniden yıkılmışım … önce masaya vurup sonra yere düşmüşüm, beni taşırlarken bir ara ayılıp soyunmaya başlamışım ve yüzmek istemişim (liman kıyısında denize atlamaya kalkmışım) …tabi ki bunların hiç birisini %110 hatırlamıyorum. …hatırlamadığım bir başka şey ise beni yıkan forkliftçi abla enseme şaplak patlatıp bana “pussy” demiş … anlayacağınız Novaya Zemblya’da epey kötü bir ün edinmiştim. L Finlandiya karasularına varana kadar içki banyosunun etkilerini üzerimden atamadım (üç gün) ve yolun geri kalanı boyunca her terlediğimde votka koktum dersem bilmem bana inanır mısınız? …neymiş? S*çt*ğ*m*nın Rus’u ile (o ufak tefek bir kadın bile olsa) Votka içme yarışına girmemek lazım mış. Geç öğrendim ama iyi öğrendim … bakın üzerinden kaç yıl geçti, o zamandan beri bir daha aynı halt’ı bir daha yemedim J
  20. @Teoman Akyar, Aynen dediğin gibi Üstad, her ne kadar fiyat/ekipman/teknik data karşılaştırması Ford - VW ve Renault arasında yapılmış olsa da bizimkilerin gez-göz-arpacık yaptıkları bir müşteri grubu + marka yok. ...Onlar işi biraz daha büyütmüşler Deyim yerinde ise "Herkese" gider yapıyorlar ...gazetelerde ve basında çıkacak ilanın görselini paylaşayım ... ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız. İlan bu ... ...resim, ek bilgi vs.vs. yok ... sadece bu (tam sayfa)
  21. ıslak abisi, son üç yıl Volvo'da (motor ile birlikte) denendi, sorun olmadığı görüldü .. şimdi sıra bizde.
  22. ek yapayım (siz sormadan) - Start/Stop = Standart - Direksiyondan Kulakçık ile vites değiştirme = Titanium'da Standart - Yeni Şanzıman Otomatik Park ile uyumlu mu? = Evet - Yeni Şanzıman Tekno Paket ile uyumlu mu? = Evet
  23. ... açık konuşacağım (biz bizeyiz nasıl olsa) ...çok ta TıNNNN! Bildiğim/Bildiğimiz = Kimse bizi (bundan sonra) Dizel+Oto yüzünden dövemeyecek... Bildiğim/Bildiğimiz = Araç satamadığımız bir frekansta ürünümüz olacak (heyOOO) ...ürün iyi (Volvo'da denendi...sıkıntı yok) , fiyat iyi (bence) Satar mı? Satacak (tabi ki...) VW müşterisi Ford'a yönelir mi? ...yukarıda belirttiğim gibi çok ta TINNNN ... diyeceksin ki neden? Biz MCA ve yeni şanzımanı nasıl olsa satarız, akıl+kalp adına iyi bir tercih ... VW müşterisi almak isterse alır (bize laf düşmez) ama onlar alsın diye ne bir "özel" çalışmamız var, ne de planımız. ...Soruna ancak bu kadar açık/net cevap verilir (bence)
  24. Detaylar belli olmaya başladı ... öncelikle fiyatlar. Jetta güncel fiyatları: (tablo eskimiş) Trendline: 78.300 tl Comfortlin: 85.300 tl Highline: 89.300 tl ...ve karşılaştırmalı teknik data ...hayırlı olsun efendim. Not: Araklayacaksanız lütfen focusclubtr'yi referans olarak göstermeyi unutmayın.
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgi

Bu siteyi kullanarak, forum Gizlilik Politikasını kabul etmiş olursunuz.