Kaan Yagizer

Yakıt & Karışım kaynaklı sorun olabilir. @Servet Özkan, 'ın bahsettiği gibi sensör veya ECU yazılımı olabilir, kısa devre/temassızlık olabilir ...olabilir de olabilir. Teşhis koymanın en iyi yolu (bahsettiğiniz sorun için) kuZu'yu al, sorunu gör, IDS ile bak ... arıza kod'u yoksa enjektörlere bak, timing'e bak, yakıt deposu ve pompaya bak ... gerekirse parça değiştir (test amacı ile) sorun giderildi mi? Giderilmedi ise bujileri ve bobinleri kontrol et ... gerekirse parça değiştir (test amacı ile) sorun giderildi mi? Giderilmedi ise denemeyi sürdür şeklindedir. ...yani size servis ve detaylı bir teşhis / diagnose lazım.

...pardon'luk ne var canım? Senin de belirttiğin gibi bir TSB yok, sözlü/yazılı uyarı yayınlanmadı + ilk siparişi de senin arabaya verdiler. Herkes her şeyi bilemez ki, forum'ları bu yüzden de seviyorum. Türkiye'nin öbür ucunda biçimsiz bir şey olsa pek gecikmeden bilgi pat diye kucağına düşüyor. ...arabayı yatırmak marifet değil ki, önemli olan onu asfaltın üzerinde tutmak. Latitude'nin aslında "Samsung" olduğunu biliyorsun değil mi? http://tr.wikipedia.org/wiki/Renault_Latitude ...üstadım sağolasın da keşke Ahmet Altan demeseydin. Ahmet bey'in yazılarına pek lafım yok ama Hazret'in son vak'a'lar sonrasında sergilediği tavrı pek beğenmiyorum.

güzel soru... 1 Ocak 2010 yılında yayınlanan AB kararı gereği ( EC80/181EEC ) teknik belgesi alınacak motor satışa çıkacağı tüm standart ekipmanlar/aksesuarlar üzerine takılarak ölçüm'e çıkıyor. Söz gelimi araç emisyon kuralları gereği partikül filtreli olarak pazara sunulacaksa teknik değerlendirmeye de o şekilde alınmak zorunda. Fabrikaların verdiği teknik değerler ve test/ölçüm süreci ayrıca Avrupa Komisyonunun regulasyonu takip için görevlendirdiği DIN tarafınca da kontrol ediliyor ve sonuçlar sertifikalandırılıyor. Yani KW hesabı net'e çok yakın ölçüm koşullarında yapılıyor (zaten bu nedenle de kimse KW'yi tartışmıyor) tabi bu regülasyon Avrupa'da imal edilen veya Avrupa birliği sınırları içine resmen ithal edilen (kişilerin yaptığı bireysel ithalatlar , özel kurum ve orduların alımları hariç) araçlar için geçerli. Söz gelimi Türkiye'de imal edilen Courier ve/veya Transit'lerden ufak bir "filo" geçici kaydı ile ihraç ediliyor. ENCAP , Emisyon, Dayanıklık, Motor ve Aktarma Organları ve hatta geri dönüşüm testlerinden geçtikten sonra sertifikalanıyor. Üretici bir kere sertifikasını alınca DIN tarafınca rasgele yapılacak ara denetimleri vs. kabul etmiş oluyor ama sertifika bir kere alındı ise ve DIN ara kontrollerinde her hangi bir hata tesbit etmemiş ise bir daha testlere girmiyor. (tabi bir teknolojik değişiklik yapılırsa her şeye yeniden başlanıyor ... mesela Hidrolik Destekli Direksiyondan Elektrik Destekli Direksiyona geçiş veya kasnaklı/mekanik tahrikli klima pompasından elektrikli klima pompasına geçiş.) Sonuç : Geri kalan ölçüm birimleri için bir şey söyleyemem ama KW'ye güvenebiliriz.

...internetten adrese teslim al abicim. gerçi 5 liralık kavil için 10 lira kargo ücreti ödersin ama olacak o kadar http://www.dumanhirdavat.com/index.php?urun=9

Gümüş Parlatıcı olmaz abi, o metalden tabaka soyuyor. Zaten o nedenle parlatılan gümüş çok geçmeden yeniden kararır (..daha da beter olur) ...Kavil'i en iyi denizciler, tekneciler bilir. Deniz tuzu'nu yemiş krom, pirinç, paslanmaz aksamı temizlemek için ideal malzemedir. Dikkat edilmesi gereken şey uygulama yapılacak alanın -kuru- olmasıdır. Kavil'i al, azıcık beze dök ... ovala ... beş dakika kadar bekle ve bu defa kuru bez ile biraz daha ovala (parlat) ... bitti - gitti. Not: elinizdeki kavil'li bez ovalam işlemi sırasında kararacaktır, bu normaldir dert etmeyin. Not2 : evdeki gümüşleri 50Euro'luk gümüş cilasından daha iyi parlatır. Not3 : sadece kafalık demirlerini değl, araçtaki tüm krom - paslanmaz aksamı, mesela hava kirliliği nedeni ile solan/lekelenen krom çıtaları falan da kavil ile temizleyebilirsiniz ... piyasa ağzı ile söyleyeyim ... ciLLop gibi olur. Not4 : Evet isterseniz jantları da aynı şekilde parlatabilirsiniz ama lastik sibopları ve kauçuk aksama kavil sürmeyin. NOt5 : Hayır ... toptancı, kavil satıcısı veya onların promatörü değilim (aslında fena fikir de değil...)

Nalbur'a gidiyorsunuz ... cebinizden 5TL çıkartıp tezgaha bırakıyorsunuz ve tezgahın arkasındaki elemana "Bana bir şişe Kavil verirmisin?" diyorsunuz. Size verilen çocuk kakası renginde (..ve kimilerine göre öyle de kokan) sıvıyı hav bırakmayan bir bez parçasına azıcık damlatıp matlaşma olan her türlü krom - kaplama vs. aksama sürüyorsunuz. Bitti ... gitti ... http://www.gozdenalbur.com/KAVIL-SARI-PARLATICI-MADEN-CILASI-100-GR,PR-4764.html ...yıllarca arabaların krom tamponlarını, dikiz aynası kapaklarını kavil ile parlattık. Hem de öyle parlardı ki karşısına geçip saçınızı taradınız (...yaa , o zamanlar saçım vardı..peHHH) üzüldüğünüz şeye bakın Allah aşkına

LIM : Hız sınırlama ... SET : Devrede. ...yani aracınızın üst hızını sınırlayan sistemi (Cruise'nin parçası) devreye sokmuşunuz.

...tamamen istatistiksel bir iş o. F/O'nun ilk sparişte parça karşılama oranı %92+ ve bu oranı korumak/arttırmak istiyorlar. O nedenle yeni gelen bir araç için bile (henüz o araç için hiç bir istatistik bilgi birikmemiş olsa dahi) otomatik sipariş oluşturuyorlar. Diyelim ki F4 geliyor ... geriye dönüp F3'ün 3-5 yıllık parça tüketim data'sını indiriyor, filtreliyor ve aynı kullanım alışkanlığının süreceğini farz ederek sipariş veriyor ve bayiler için de -tavsiye edilen- y.parça sipariş listeleri hazırlıyorlar. ...parça tipi/numarası değişiminde de aynı şey söz konusu. Özellikle kalitesiz antifreeze nedeni ile hortum talebinin ardı arkası kesilmiyor... yeni parça geldiğinde benzer boruların yıllar bazında tüketim adetlerine bakılmış ve sipariş verilmiştir. ...tüketin zaten, taş mı yiyicez

...ne oluyor yahu? ...dedirteceğiniz kesin. Sonuçta BOSS sistemi Türkiye sınırları içindeki tüm orjinal parçanın hareketlerini takip ediyor, bayi'de bir mal azalmış ise istatistikler gereği otomatik sipariş veriyor, Otosan ana stoğu için de aynı şey söz konusu. Sıfır hareket gören parça aniden hareket ediyor ve stok bitiyorsa BOSS önce üretici / sağlayıcı veya sağlayıcılara sipariş geçer, ardından Yedek parça uzmanlarına -uyarı- verir.

...siz stokun dibini tavadaki menemen hesabı sıyırınca Ford'un parça yönetim sistemi BOSS doğrudan "Alarm" verecektir. Bir parça düşünün ki aylardır -sıfır- hareket görmüş. Önce bir tane istenmiş, ardından stok temizlenmiş ve belki de parça Back Order dediğimiz siparişe düşmüş. (bkn.karşılanamayan sipariş) Kesin Y.Parçacılar telefona, bilgisayara sarılıp "Noluyo be?" der ... anlayacağınız birilerinin yüreğine indireceğiniz kesin. (bkn.bunlar terörist yaklaşımlar, öyle adam korkutulur mu yahu?) ..bu direkt manipülasyon ... Otosan gaza gelir bu hortumdan 5,000 adet sipariş edermiş, aniden patlayan siparişi gören Köln Oh Meine Got! çekip gerekirse paraşüt ile Cem üstadın arabasının etrafına Arbeitmeister'leri indirirmiş ...piyasada suni dalgalanmalar işte böyle başlıyor.

Türkiye Cumhuriyeti Sınırları içinde toplam 5 tane boru var, onları da forum kullanıcıları tüketiyor. Birisine gerçekten lazım olsa resmen arabayı yatıracaksınız yahu

aynen ... kimi ülkelerde ithalatçı ve/veya imalatçı farklı güç birimlerine çeviriyor olsa da Ford imal ettiği motorların (nerede imal ettiğine bakmaksızın) teknik verilerini daima (artık) KW olarak hesaplıyor. Çinli Wang Yu bunu kafasına göre SAE'ye çevirip pazara öyle çıkmayı tercih ediyorsa bu çinli'lerin sorunu ... Ford'un değil. Horoz'un "Tavuk mu yumurtadan çıkar, yumurta mı tavuktan?" sorusuna verdiği cevap misali Ford KW değerini veriyor, gerisine karışmıyor. ...ülkemize gelince. Ford-Otosan aynen Ford'dan gelen değeri teknik belgesine/ruhsata yazıyor (Yani evet, biz de noktasına virgülüne dokunmadan KW'yi kullanıyoruz) ama aracı satarken/pazarlarken KW konusunda daha fazla ısrarcı tavır sergilemiyor ve insanların derdimizi anlaması için dört işlem yapıp broşürlerde felan motor gücünü PS olarak belirtiyoruz. edit: Bu arada PS "Pferdestarke" demek ... zamanında bunu bir atın yatay düzlemde çektiği yük anlamında kullanıyorlarmış. ( Oh Mein Herr, benim yeni aldığım at var ya... geçen gün köln yoluna çıkardım. Arka arkaya üç ot arabası bağladım, hepsini tek başına Pferdestarke etti. )

Biliyorsunuz bir şeyi söylemenin pek çok yolu vardır, kibar olabilir ya da suratınızın ortasına çarpan halk otobüsü zarafeti ile ağzınızdaki baklayı çıkarabilirsiniz. …kimi zaman mühendislikte de böyledir. Analitik kavramlar üzerine inşa edilmiş olsa da mühendislikte de (hele ki işinize öylesi geliyor ise) gerçekleri söylemenin birden fazla yolu vardır. Şimdi gelin bu bilgi ışığında motor gücü konseptine birlikte bakalım. İçten yanmalı motor paracıklarınızı yakar (…kimileri benzin ve/veya dizel ve hatta gaz yaktığını söylese de içten yanmalı motorlar aslında para ile çalışır.) ve bunun karşılığında size güç üretir. Yani finansal işlem size güç olarak geri döner. …olay bu gücü ölçümleme veya daha net konuşmak gerekirse cebinizden akıp giden lahanalar karşılığında ne kadar güç elde ettiğiniz konusunda biter. İçten yanmalı motor hep aynı miktarda güç üretir ve aynı miktarda lahana yakar. Ama bizim ana hareket noktası olarak kabul ettiğimiz o gariban içten yanmalı motorun verdiği güç ne hikmetse ülkeden ülkeye, imalatçıdan imalatçıya değişir. Yanan lahana miktarı aynı ise ve nasıl değerlendirirsek değerlendirelim aslında aynı gariban motordan bahsediyorsak bu nasıl olur? Hadi diyelim oldu … Peki bu etik midir? Ya da yasal mıdır? Yasa denen mereti parası olanların (bkn.bol miktarda lahana) koyduğu gerçeğini gelin bir an için göz ardı edelim. Ama güç birimi ölçümleri arasında ki farklılığın etik olup olmadığını ikincil öğrenim’de dirsek parlatan Mühendislik 101 öğrencisine bile sorsanız size büyük ihtimal ile hem de hiç duraksamadan –evet- diyecektir. Neden? Çünkü ölçüm birimleri arasında aslında fark yoktur … fark onların nasıl hesaplandığında yatar. Yani analitik ve matematiksel açıdan kimse size tabelada sokmaz ama tabelanın nasıl hesaplandığı konusunda … işte orada golü yersiniz. Gelin güç ölçüm birimlerine birlikte bakalım. Ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız (en azından ben anlayacağınızı umuyorum) Şimdi diyelim ki elimizde 1,600cc’lik bir benzinli motor var, öyle pek ahım şahım bir şey de değil. Yılın motoru ödülünü kazanmak bir yana, o ödüle aday bile gösterilmemiş. Ama sonuçta o bir motor ve varlık nedeni paracıklarınızı kinetik enerjiye çevirmek. Ama bu motoru satacaksınız ki lahana yağmuru sizin tarlaya yağsın … demek ki motoru birilerine çakmak zorundasınız. Ama nasıl? Bu motoru bir fransız’a verdiniz diyelim … ve ona dediniz ki “Ben bu motoru senin ülkende satacağım, bana teknik verileri dök, ama mümkünse satış adına da elimi rahatlat.” Fransız’ı yeterince lahana ile desteklediyseniz size bir Qui Monsieur çekecek ve kâğıda kaleme abanıp size en kralından teknik belge ayarlayacaktır. Bu belgede motor gücünüz OBAREYYY çıkacaktır. Neden? Fransız sizin motorunuzu SAE yani Society Of Automobile Engineers norm’u ile ölçmüştür. Yani sizin motoru alıp araca bağlamadan, üzerindeki alternatörü, marş motorunu ve hatta hava filtresini çıkartarak test’e sokmuştur. Yani size verdiği sonuç matematiksel olarak doğrudur ama bu fabrika verisini asla ve asla yol koşullarında alamazsınız. İşin komik tarafı SAE normları en çok Asya ülkelerinde rağbet görür. Çekik gözlüler yaptıkları dandini motorları SAE ile ölçüp “Oiii…bizim engine var ya on yüz bin milyon SAE PS üretiyooo” demeye bayılırlar. (bkn.***tir git bi çay koy bari) Diyelim ki “Allah Belanı Versin Xavier” dediniz ve motorunuzu alıp Manş denizini geçtiniz, (sonuçta motor sizin, kime ne?) orada yani İngiltere’de bir mühendis buldunuz ve ondan aynı şeyi istediniz. Size “Aye My Old Chap!” çekecek ve çok geçmeden karşınıza bambaşka bir rakam ile gelecektir. “Bu ne leyn?!?” dediğiniz zaman karşınıza gene mantıklı bir açıklama çıkacaktır. (bkn.yersen) Manyak İngiliz motorunuzu su pompasını, alternatör ve hatta şanzıman’ı (ve varsa şaft’ı da) bağlamadan gazlamış, ardından da o motoru durdurmak. Yani motorun ürettiği kinetik enerjiyi sıfırlamak için ne kadar karşı güç kullanması gerektiğini hesaplamıştır. (ancak bir İngiliz bu şekilde düşünür… motoru niye durduruyorsun be? Salak mısın sen?) Bu anlamsız, bir o kadar da saçma ölçüm biçimine BHP denir … kimileri bunu British Horse Power olarak açsa da BHP’nin gerçek açılımı Brake Horse Power’dır (ben ise bu anagram’ı British Horse Puke olarak çeviririm.) …diyelim ki delirdiniz. Aldınız motoru koltuğunuzun altına ve okyanusu geçtiniz. Gittiniz kendinize Detroit’li, hala alkolik olmamış veya evine gelen üçüncü parti icra nedeni ile kafayı yememiş bir Amerika’lı mühendis buldunuz. (Bulmazsınız ama diyelim ki buldunuz) Ve diyelim ki bu defa ölçümü o yaptı … sonuç? Gene saçmalık … karşınıza “raw” , “net” , “sertifikalı” gibi terimler çıkacaktır. Çünkü Amerika’lı mühendis güç ölçümünü krank üzerinden yani şanzımansız (bir başka deyim ile brüt) yapmaktadır. Avrupa’da ise bu ölçüm gerçeğe yakın olması adına –aksesuarlı- yapılır. Amerikan HP’si genelde EO (Engine Only) veya sanayi’de dendiği üzere RAW (Çiğ) güç çıktısı verir. Avrupa ise EWA (Engine With All Accesories) yani egzost, alternatör, su pompası, soğutma sistemi vb. ile ölçülür. Bu nedenle bir Amerikan HP’si 736 Watt gelirken Avrupa HP’si 746 – 750 Watt’ı işaret eder, yani Amerikalılar da hafifçe -yaslamaktadır-. (bkn.çüş ya Corç) İşte bu saçmalıklar dizisi nedeni ile Alaman gavurları DIN standart’ını geliştirilmiştir. DIN yani Deutsches Instutude für Normung … kabaca çevirisi ile Alman Ölçümler Enstütüsü kuralları motor gücünü hesaplarken cambazlık yapmanızı engeller. (bkn.höst mein herr) Tabi DIN 70020’ye göre hareket ediyorsanız. …yani yapmanız gereken şey motorunuzu fetbaz Fransızlar, saçmalayan İngilizler ya da kafayı yemiş Amerikalılar yerine DIN’e ölçtürmek ve sonucu PS/DIN ve/veya HP/DIN olarak belgelemektir. Elinizde bir kere DIN ölçümü varsa bunu Fransızlara verir ve onların sonucu SAE’ye, ya da İngilizlerin BHP’ye ve hatta Amerikalıların HP’ye çevirmesine de ses çıkarmazsınız. Ya da bunların alayını ***tir eder ve ben bütün dünya için tek standart’ı kabul ediyorum, yılda 9,000,000+ araç üretiyorum … 140’ı aşkın ülkede araç satıyorum… manyakmıyım? (buna cevap vermeniz gerekmiyor) Her yere göre ayrı standart geliştiremem … isteyen bi zahmet kendi güç çevirisini kendi yapsın diyerek temele … yani buharlı motor imal edildiğinden beri kullanılan o geleneksel KW’ye (Kilowatt) döner ve Ford’un –One Ford- mottosu gereği yaptığı gibi James Watt’ı onurlandırarak NET ölçü birimini kullanırsınız. (bkn.neyse o işte) Artık elinizde tüm dünya’da geçerli bir ölçüm birimi vardır. Kıvırma işini başkalarına havale eder, aradan çıkar ve kurtulursunuz. (bkn.artık sen debelen mirim, ben en fazla oturup seyrederim) Aracınızı Avrupa’da mı satacaksınız? Sorun değil … piyasaya çıkar ve dersiniz ki ben 50Kw’lik bir motor sahibiyim, motorunuzu alan da sizin KW’yi 1,35 ile çarpar ve bir zahmet HP/DIN değerini bulur. Yani bu söylemin başına dönersek bir motorun ne kadar güç ürettiğini söylemenin (hem de bilimsel olarak) pek çok yolu vardır. Yeter ki siz ne türlü söylemek istediğinize karar verin. …işin komik yanı bütün bu saçmalıklar etik kabul edilir. BAH! edit: imla!

...hatırladım ve ürperdim. Tüm Avrupa'yı saran bir kabustu resmen. Üstelik sadece Ford'da değil, Ford'un CommonRail sistemini sattığı her marka'da yaşanmıştı. Allah bir daha göstermesin, Almanya'dan geri dönerken rica minnet aldığı 20 - 30 boruyu bavuluna koyup yanında getiren yönetici biliyorum diyeyim, o yoklukta parça temini için ne kadar debelendiğimizi sen düşün. Bir de şimdiki gibi değil, atıyorum FedEx falan o günlerde (bkn.geçmiş zaman) şu an olduğu gibi kapsamlı çalışmıyor ... parça'nın tedariki bir sorun, tedarik edilen parça'yı hızla getirmek ise bambaşka bir sorun. Sonunda perakende satışı olmayan ve sadece fabrika'ya mal yapan İsveç'te ki kaynağı bizim yöneticilerin Almanya ile olan ilişkileri sayesinde bulup bir anlamda -short cut- yapmış ve Köln'ü devre dışı bırakıp boruları direkt İsveç'ten almıştık. Ne kabustu yahu ... pıFFF. NOt: İşin komik yanı o dönemde TSB'ye tabi olup olmadığına bakmadan elimize geçen bütün TDCI'ların turbo borularını değiştirmiştik. (bkn.sütten ağzı yanan servisçi)

...yanlış değil (bence) çok da fazla kulak kabartmamak lazım. Araba örneğinden devam edersek geçenlerde bir araca bakıyoruz (..ki benzer bir şikayet forumdan tanış olduğumuz bir arkadaştan da gelmişti ... gerçi onun sorunu başka yerden çıktı o ayrı.) müşterimiz bas-bırak yaptığında ince bir tıslama,vınlama duyduğunu söylüyordu. Kontrol ettik ... normal dedik, çok detaya girmedik (gerek de yoktu zaten) diyeceksiniz ki neden? ...zaten çok kulak kabartmazsanız zar - zor duyacağınız bir sesti bahsedilen, daha önemlisi o sesin nereden geldiğini (enjektörden) ve neden geldiğini (hd tip delphi enjektöre geçtik) biliyorduk ... sonuçta normal dedik, elinizden geliyorsa çok kulak kabartmayın, aracın karakteristiği bu söylemi ile konuyu (en azından bizim adımıza) kapattık. ...gene de bakmakta yarar var. Kimi zaman (çok düşük yüzde ile olsa da) o garip ses ve/veya titreşim bir arızanın habercisi olabiliyor.

Müsait olduğunda uğra üstadım, biz çay / kave içeriz, arkadaşlar bakarlar ... en kötü "normal" der gazete kağıdı parçasını külah gibi büküp içine dört - beş XanaX koyar reçeteyi veririz. "çak bu hapları abi, ne zırıltı kalır ne de titreme" ...işin gıRgıR'ı bir yana volan'ını kontrol ederiz ...hem kalkış hem gaz sırasında titreme hissi verebilecek volan geldi aklıma.

...bu aralar biraz koşturmam vardı o nedenle sen uyarana kadar başlığı okumadım. Açıkçası malzeme ile ilgili bir sorun var ise de benim bilgim yok, bu konuda bir TSB ve/veya White Flag atılmadı. Parça numarası değişikliği senin de belirttiğin gibi ürün/malzeme kaynaklı da olabilir , üretici firmanın değişimi ile de alakalı olabilir (Örnek: Çek Cumhuriyeti yerine Portekizli imalatçı'ya dönme...) saha mühendisliği ile bir konuşayım, normalde onlar ile sorun olmadığı sürece iletişime geçmiyoruz ama o arkadaşlar ile tanışıklığımız uzun yıllara dayanıyor, ellerinde bizimle (Y.Servisler) paylaşılmamış -güncel- bilgi var ise söylerler. ...konuşup "edit" edeceğim. Edit:1 ...baktım, bizde de yok. Bu parça bayi stoklarında da yer almıyor, bir kaç tane ithal edilmiş ve hepsi -hareketsiz parça- olarak F/O stoğunda yatıyor, demek ki zırt - pırt değişen bir şey değil. Intranet ve TSB kütüphanesinden de baktırdım ... EB'lerde soğutma suyu hortumlarının kontrolü, değişmesi vb. bir bülten/uyarı yok. Hatta işi genişletip EB bültenlerinin tümüne baktırdım, en yakın şey Polonya'dan -aşırı soğuk havada- direksiyon hidrolik kelepçelerinin kırıldığı ve kontrol edilmesi gerektiğine dair bir not vardı. Hatta doğu avrupalılar kontrol ettikleri kelepçeleri "sarı" boya ile işaretliyormuş... biz de sarı boya kullanıyoruz, demek ki bu boya ile işaretleme üniversalmış, onu öğrendim. Saha mühendislerine not bıraktım, beni ararlar. Edit2 : Saha bize yığılmış bir şikayet silsilesi yok, konu ile ilgili Avrupa genelinde ya da Türkiye özelinde kayda geçmiş/genele yayılmış sorun kaydı gözükmüyor. Arada sırada genleşme kabı kapağı ve/veya contası, hortumların sudaki kireç nedeni ile tıkanması, hortum kırılması şikayetleri alıyor ve bunları genelde garanti dahilinde çözüme kavuşturuyoruz. Ama sözünü ettiğimiz rakam iki ay'da bir falan ... der. ...görünen o ki en azından Saha mühendisliğinin kapısına dayanmış bir sorun -yığını- yok ... Türkiye de ayda (ortalama) 60,000 ünite servise girdiği istatistiğinden ilerlersek iki ay = 120,000~ demek ... yani 1/120,000 ya da kabaca 1/100,000 diyebiliriz. Cem üstadım ... söylediğin gibi sen tek değilsin, ama epey "seçkin" bir azınlık grubuna dahilsin gibi gözüküyor.

...büyük ihtimal ile (kesin bilmiyorum o nedenle büyük ihtimal ile diyorum) basit güzeldir hesabı olmuştur. --olası muhabbet-- DEL (Dizayn Ekibi Başı) ... tamam her konuda anlaştık, peki anten'i ne yapacağız? PEL (Pazarlama Ekibi Lideri) ...bizim çubuk antenin nesi var ki? DEL - Bişeyi yok ama Shark anten de yapabiliriz ...tabi isterseniz. PEL - Fiyat farkı ne? DEL - Bi bakiim (bakar) 50 Sent PEL - Yılda 9.000.000 adet araç yapıyoruz, araç başı 50 sent'ten 4,500,000USD eder ... saLLa hacı, kalsın böyle DEL - Peki PEL - Tamam, bir sonraki maddeye geçelim. DEL - Ya stepne olayı?

yok Cengom, ikisi de NB ...olabilir, bilmiyorum ki. Sorgulama/Sıra numarası ile bayinizin duruma bakması lazım.

Poryalı : Bilye + porya bir arada demek ... sizin araçta ABS var, doğal olarak ABS'li parça almanız gerekir. Aracın VİN numarasını paylaşırsanız yarın size parça numaralarını (mesai saatinde) veririm, yanlış bir şey sipariş etmezsiniz. Not: diğer taraf ne durumda?

benim iki Yakut Kırmızı bu gün itibarı ile Türkiye'ye teker bastı ... darıSı başınıza.

konuştuğumuz ekipmanların orjinalleri şu şekilde ... taşıyıcı tavana bu şekilde "tırnaklı" bağlantı ile oturuyor. ana taşıyıcının üzerine bağlantı aparatları takılıyor (resimde bisiklet taşıyıcı var...) SW'de ki bağlantı da şu şekilde (C-Max değil ama bağlantı / taşıyıcı kombileri konsepti aynı...) bu resimdeki kombinasyonda ortada kayak/snowboard taşıyıcı ... sağ ve sol kenarlarda ise bisiklet taşıyıcılar var. ...bunun haricinde başka varyantlar da var, çoklu kayak/board taşıyıcı .... sörf ve windsörf taşıyıcı ... genel kargo/bagaj taşıyıcı ... açık taşıma kasası (kargo ağı ile birlikte) vs.vs. yani ana tavan taşıyıcı alınıp takıldıktan sonra ihtiyaç doğrultusunda pek çok varyant isteğe bağlı olarak sağlanabiliyor.

Yetkili Servisin size çay ısmarlayası gelmiş...

...bildiğin -tirent- jant kapağı, direksiyon, çakmak, hayır duası ...valla bana yetiyor da artıyor bile. (bkn.basit güzeldir)

....yanlız elemanların (Amerikan Otomotiv Endüstrisi) halleri resmen içler acısı... teknolojide bu kadar mı geri kalınır yahu? Uzakdoğu ve karlılık baskısı nedeni ile arge'ye yıllarca yatırım yapamadılar ya ... an itibarı ile ellerinde ses getirecek, para edecek patent bile kalmadı. yazık valla (bkn.acımış ayağına yatan ama aslında zerre acımayan adam) ...resmen 10 yıl geride kaldılar (bazılarına göre 20) ...tam bir sefalet. (bkn.beter olun)