Jump to content
2019 Temmuz ve 2023 Mart arası tüm içerik ve üyelikler silinmiştir. Lütfen yeniden kayıt yapınız ×

Kaan Yagizer

Blogger
  • Toplam İleti

    2.952
  • Katılım

  • Son ziyaret

  • Kazandığı Gün

    83

Kaan Yagizer tarafından yazılan her şey

  1. Ekran TrendX ile aynı ... Kol dayama ilk bakışta Titanium ile aynı. Boyut ve sentetik deri adına fark yok. ilk fark bu kol dayamanın ileri - geri hareket etmiyor oluşu. Kol dayamayı kaldırdığında altındaki kapak aynı Titanium gibi. alt kısımda ise MyKey port'u ve 12V var ... ama o kadar. Titanium'da ki gibi (son resim Titanium'un kol dayama alt katı) SD kart ve diğer girişler TrendX'te yok.
  2. ...gerekmediği zamanlarda system check ve stand by check için de çalıştırıyor. Ama dediğin gibi, kafasına göre takılıyor. Önemli veya önemsenecek bir durum değil, zaten arızası olsa kendini ihbar eder ... arıza ışığı yakıp servise gidelim abijim der Araçlar giderek akıllanıyor, hafiften federatif yapıya geçtiler bile denebilir. Mesela artık servisteki ustaya derdini sizden - benden iyi anlatıyor Yakında kendilerine sizin akıllı telefonunuzdaki randevulara bakıp müsait olduğunuz zamana servis randevusu almaya başlarsa şaşırmayın. (sallamıyorum, ar-ge takımının konuştuğu pirocelerden biri bu...)
  3. ..ya öyle şey söylenir mi= dostmusun? düşmanmısın? arabanın duranı değil, yürüyeni makbul ...nazar değdirme kuZu'ma. (...der ve satıcılara bağırır -çabuk satın şu style'ı, satış fişini getirene benden urfa dürüm)
  4. Manyetik Sedan Style... ve kataloglarda yazmıyor ama arabada arka park sensörü de standart...
  5. Bu arada Toros diyorsunuz ya ... o araçların miyadı çoktan doldu. Tamam altını vurmuyor (çünkü fazlası ile yüksek...) ama yol da tutmuyor, aktif güvenlik neredeyse yok ... pasif sistemler ise zaten yok. Kaza kırım testlerinden bir tek yıldız alsa (iki bile değil...tek yıldız) öpüp başıma koyarım. Bakın bu kaza daha dün gerçekleşti (Adana'da) ...Toros yalan olmuş, katlanır direksiyon mili yok, kaza sırasında ezilip kinetik enerjiyi soğuracak kaporta bölmeleri yok ... yok .. yok. ... sonuç = 5 vefat ... tamam şöförlerimiz kötü, trafikte birbirimize saygı göstermiyoruz, trafik kurallarını da sallamıyoruz ama çoktan miyadını doldurmuş ve günün koşullarına uymayan ama gerek maddi yetersizlik gerek ise "bize bir şey olmaz" kafası yüzünden hala trafiğe çıkan (neden bu araçları trafikten çekmezler ki?) bu külüstürlerin hiç mi suçu yok? Yol tutmaz, yolda durmaz ... bassan gitmez, bassan durmaz, viraj almaz, yokuş aşağı inerken direksiyon yol ile temas etmez ... neymiş? altı yüksekmiş, neymiş elde tutması ucuzmuş. Ulen musalla taşı'da yüksekte duruyor, yüksek diye ona zamansız tırmanman mı lazım?
  6. ...doğru, genelde Rent-a-car şirketleri belirli Km. ve/veya Zaman taahhütü ile alım yapıyor. Örnek veriyorum 6 ay veya 10,000Km gibi (hangisi önce dolarsa) o noktaya ulaştıklarında aracı ikinci el olarak satma hakları var. Daha erken satış -olası vergi kaçağı- suçlamasını tetikleyebileceği için genelde yukarıda saydığım koşullara uymaya özen de gösteriyorlar. Sonuçta kimse maliye ile sıkıntı yaşamak istemez. ...Rent-a-car şirketleri neden bunu yapıyor? Bu şekilde hem filolarının yaş ortalamasını düşük tutuyor, hem de ilk bakımdan önce araç sattıkları için işletme maliyetlerini minimize ediyorlar. Tabi o uğurda (işletme maliyetleri) yaptıkları başka şeyler de var, mesela araçlara Kasko poliçesi düzenletmemek gibi. 10 - 15,000 araçlık bir filo yönetiyorsanız araç başı yapacağınız 1 lira tasarrufun bile önemi oluyor. ...peki bu araçlar nereye gidiyor? Öncelikle alt kiralama şirketlerine (örnek veriyorum Bodrum'da günlük kiralama yapan Bilmemne Otomotive) , Lojistik şirketlerine (örnek veriyorum Kasko sigortanız gereği size sağlanan ikame aracını temin eden firmaya) ve toptancılara (evet böyle bir şey var bizim sektörde) bu şirketler ihaleden atıyorum 100 tane araç alıp özellikle anadoluda ki yerel galerilere vadeli satıyor. (vadeden ve satıştan iki kere kazanıyorlar) ...anlayacağınız Rent-a-car ihalelerinden perakendeci müşteriye pek bir araç kalmıyor. Sistemin işleyişi gereği kalmaz da, perakendeci müşteri hala rent-a-car çıkması araç alabilir ama kimden? Bir galericiden (...ki büyük ihtimal ile o galerici de aracı bir toptancıdan almıştır) yani son kullanıcı rent-a-car çıkması araç olayında (deyim yerinde ise...) ancak tavuğun suyunun suyunu içer. ...istisna yok mudur? vardır elbet ama adı üzerinde istisnadır. Mesela biz de bu firmalardan araç alıyoruz, elemanlar ellerinde araç birikince mail atıyor ... user name/şifre ile girilen link üzerinden araç bilgi/resimlerine bakıyor, çok kafamıza takılırsa gidip parkta araç inceliyoruz. Sonrasında (genelde on-line) ihale başlıyor. Çalıştığımız 3-4 firmada zaten teminat mektubumuz olduğu için işimize gelen araçları alıyor ve kendi parkımıza getiriyoruz. İşe yarar, yüzümüzü kara çıkarmayacak aracı kendi parkımıza çekiyor ... dişimizi kamaştıran, emin olamadığımız ya da kusurlu bulduğumuz kuZu'ları da galerici çağırıp (al şu çöpü dışarı çıkar hesabı) onlara veriyoruz. ...üstelik bu sadece rent-a-car şirketleri için de değil. (kısa veya uzun dönem) hala bir miktar özvarlık ile filo sahibi olan şirketler var, onlar için de aynı şey geçerli ... arabalara bak - teklif ver - uyarsa satın al - işine geleni elinde tut - gelmeyeni yolla gitsin. Diyeceğim o ki rent-a-car vb. çıkmalar ikinci el piyasasını hareketli tutuyor, bir anlamda taban fiyat oluşturuyorsa da o tür alım/satım perakende frekansından neredeyse tamamen ayrı. (özellikle İstanbul için...) ...ki Ford Toptan/Filo satış yüzdelerini (özellikle binek grubunda) sınırlı tutuyor, çok gerekmedikçe rent-a-car'a araç basmıyor ve kendine bu oranı %45'in altına çekmek ve orada tutmayı görevini veriyor (o oran gayet sıhhatli) Filo'ya araç -basmak- günü kurtarıyor olsa da Perakende pazarını sakatlıyor (en basitinden filo'ya harcadığın para ile perakende de reklam&tanıtım yaparsın, daha fazla aksesuarlı aracı aynı bedelle verirsin vs.vs.) anlayacağınız Filo'ya mal satmak kolay, ama bu kötü bir alışkanlık ... alkolizm gibi ... arada iki tek atmaya eyvallah ama her gece tek başına bir 70'liğe dalıyorsan sorun var demektir. Aynı hesap işte
  7. Ford'un en büyük derdi Over Engineering Türkiye - Avrupa ve Amerikada ki orta ve üst düzey yöneticilerin neredeyse tamamı makine mühendisi. Yemekhaneye gir, havaya bir taş at ... büyük ihtimal ile MBA veya BA yapmış bir mühendisten -Ah- gelir, sonra da peçete üzerinde vektör hesabı yapmaya başlarlar. Mühendis takımının kafası reklamlara bu kadar basıyor işte. Tamam reklamları onlar çekmiyor ama reklam çekecek ajansı onlar seçiyor ve önlerine gelen seçeneklerin arasından hangisinin yayınlanacağını mühendisler seçiyor. ...haa, arada kaçan olmuyor mu? tabi ki oluyor. Ama bizim reklamların çoğu -hissiz- , katılıyorum. (bkn.evet...öküzüz)
  8. Ford onu gayet iyi anlıyor ama özellikle Avrupa Birliğinde araç imal etmenin kuralları var. AB Çevre yönetmelikleri diyor ki -ürettiğin araçta kullanacağın plastiğin %45'i geri dönüşümlü olacak- hatta araçta kullandığın ABS plastiğe bile sınırlama getiriyor. İşin acı tarafı müşterinin yumuşak olarak algıladığı malzemenin maliyeti varlığından şikayet edilen sert plastikten daha fazla. Yapılabilecek şeyler belli ... customer clinic yapıyor ve ellerine neon bazlı krem sürülmüş kişilere araç kullandırıyor, onlardan her zaman yaptıkları şekilde davranmalarını istiyor ... sonra siyah ışık altında araç içini inceleyip kim - hangi yaş grubu - hangi cinsiyet aracın hangi kısımlarına daha çok dokunuyor onu buluyor, elindeki istatistiki bilgiden yararlanarak en popüler temas noktalarına görece daha kaliteli/yumuşak malzeme koyuyorsun. ...sonuç Ford mühendisleri / Pazarlama uzmanlarının anlayış ile ilgili sorunları yok, sıkıntı kanun ve yönetmeliklerde. ...sizce neden büyük üreticiler yeni fabrika vs. yatırımlarını Avrupa dışına taşıyor? pek çok sebep var tabi, ama bunlardan biri de kimi zaman kabul sınırlarını zorlayan kanunlar. (sadece çevre kanunlarından bahsetmiyorum) ... aslında Perakende müşteri pek de farklı düşünmüyor. 2014 yılında Renault bineklerin filo oranı %81'e çıktı. Yani satılan 100 aracın sadece 19 tanesi son kullanıcılar tarafınca alınıyor. Perakendenin şampiyonu Subaru ... VW epey arkadan geliyor onların filo kırımı %61'de ... Ford'un ise 68. Parametrelerde biraz seçici davrandığınızda çok ilginç istatistiki bilgiler ortaya çıkıyor. Üstelik 800,000 ünite/yıl'ı kapsayan istatistikten bahsettiğimiz için bu tür incelemelerde hata payı çok çok az oluyor. Gerçek şu ki adet yapıyor olsalar da Fiat ve Renault (Türkiye Pazarında) Perakende müşteriye ulaşamıyor, ya da perakendeci onları tercih etmiyor.
  9. Ford -One Ford- işletim sistemine geçti, artık bölgeye/pazara özel tasarım yapmıyor. Söz gelimi fİESTA İstanbul'da da aynı, Houston'da da Buenos Aires'te de Şanghay'da da. Bir kasa'yı ortak paydaya (en azından kabul edilebilir düzeye) getirip bu aracı değişik motor ve aksesuar seçenekleri ile tüm dünyaya sunuyor. İkide birde kasa/tip değişimi yapmamasının nedeni bu. Brezilya'da ki araç ile Kayseride ki aynı ... aradaki en büyük fark Kayseri'de ki abi -diesel- tercih ediyor, Sao Paulo'da ki ise şeker kamışından elde edilen alkol. One Ford Hakkında : http://www.icmrindia.org/casestudies/catalogue/Business%20Strategy/BSTR423.htm
  10. Aslında o işin ideali şöyle ... italyanlar tasarlıyor, fransızlar reklamlarını yapıyor, amerikalılar pazarlıyor, almanlar planlıyor ve türkler imal ediyor ... var ya dadından yinmez
  11. Fransızlar aşırı milliyetçiliği bıraksalar güzel araba yapacaklar da ... bırakamıyorlar işte. edit: Demek istediğim şu, ben de Türkiye'de araba imal etsem Türk yan sanayicilerden mal almaya çalışırım ... bu mantığı anlıyorum ama özellikle araç elektroniğinde işi -sakata- bırakmam. Örnek mi? ECU'yu gider Siemens veya Bosch'tan alırım, belki Aselsan bana ECU'nun kralını yapar ama Aselsan'ın dünya çapında destek ağı yok ki. Adamlar gidip Thomson-CSF'den alım yapıyor. Tamam Thomson büyük şirket ama adamların asıl işi silah imalatı. Düşmanımı vuracak roket alacaksam tamam da ... ya da Klima kompresörü, yahu Nissan ile ortak alım yapıp maliyet düşürüyorsun, gidip Seiko-Seiki'yi kullansana, neden Çin Malı Sanden kompresör takıyorsun? Türkiye'de YazakiSa var, adam dünyanın en iyi kablo gruplarını yapıyor. BMW M serisinden tut, Airbus'a kadar kablo grubu yapıyor. Ama Renaut gidip Avon diye bir firmayı seçiyor ... neymiş? Avon fransız mış... gibi .. gibi ... sonra şikayetler ile uğraş dur,milleti mutsuz et. Üç kuruşa da satmıyorsun, yani satın alma işine biraz daha kaynak ayır, biraz ufkunu genişlet ... ama yok.. yok.
  12. Serinin en-en-en sonu değil de (çünkü o zaman aralığında istediğiniz aracı değil de ne bulursanız onu almak zorunda kalırsınız) ama serinin son üretim yılı kesinlikle alınır. ...Otomotiv'de -çocukluk hastalığı- diye bir defacto durum vardır, bebeğin hastanede sarılık kapması gibi tasarım - test sürecinde gözden kaçan eksiklikler özellikle ilk altı ay'da ortaya çıkar. Bunlar teknik bültenler ve geri çağırmalar ile giderilir ama çocukluk hastalıkları ne marka tanır ne de segment. İstisnasız diyebileceğim şekilde herkesi vurur. Ortalama bir aracın 7,000 civarı ana ve 40,000 civarı alt-parçadan oluştuğunu, buna onlarca kilometre kablo, kimyasal, yağ,antifriz vs'nin de eşlik ettiğini düşünürseniz sanırım Murphy'nin en azından bizim sektör için her zaman haklı çıktığını söyleyebiliriz. Sonuçta seri sonu da alınır, seri başı da ... ortası da. Her zaman -Sh*t Happen- olabilir, işte o aşamada üreticinin bakış açısı devreye girer. Kimi üretici kıvırır (mesela Land Rover) kimi ise eywallah, halt etmişiz der. ... ama sizin de belirttiğiniz gibi çok sayıda imal edilmiş, montaj hatlarındaki + lojistikteki kişilerin alışmış olduğu ürünlerde hata daha azdır. Sonuç : Size katılıyorum. not: bir aracın üretimi sonlanıyorsa o araç hem görece daha ucuzlamıştır hem de aksesuar adına tepe noktaya da varmıştır. işte bir alım sebebi daha.
  13. Benim aklıma iki olasılık geliyor ... bir motor bölümü üst su tapasında kaçak olabilir (aracınız LPG'li mi?) , bu durumda WD40 benzeri bir malzeme ile bujiler kırılmadan sökülür ... kapak üstü temizlenir, bobinler kontrol edilir, tapa sızdırıyorsa altına silikon benzeri malzeme sürülür. Sorun halledilir. İkinci olasılık ise cam suyu fıskiyeleri, özellikle soğuk yerlerde (..ki viyana kışın epey bir soğuktur) fıskiyelerin altındaki contaların -daraldığını- duymuştum, bu durumda cama attığınız suyun bir kısmı kaputun altına sızıyor, oradan ilerleyip kapağa damlıyor olabilir. ... bujileri ben sökeceğim diyorsanız http://www.koctas.com.tr/insaat-kimyasallari/wd40-pas-sokucu-400-ml/8488/türünden bir pas sökücü kullanmanızı tavsiye ederim. Soğuk bloğa uygulama yapın, bobinleri söktükten sonra dairesel hareketler ile buji ile kapağın birleştiği yere WD40 (veya muadili) püskürtün, on dakika kadar bekleyin ve fazla abanmadan buji sökülüyor mu bakın. Sökülmüyor ise bir kere daha WD40 sıkın ve biraz daha bekleyin. Bujileri tek-tek sökün, buji çıktığında yuvaya bir bez parçası büküp koyun (ateşleme odasına bir şeyler düşsün istemeyiz, değil mi?) yuvanın ağzını anti-pas spreyi ile temizleyin, gerekirse yeni buji koyun. (Motorcraft) Ortamı iyice temizleyip kurutmadan yeni bujiyi takmayın. ...kolay gelsin.
  14. Araç Aralık tescilli değil ise 03/01/2015'e plaka - ruhsat yetişmez ... 02 Ocak'ta ASBiS kesin tıkanır kalır ... benden söylemesi. ... Ocak tescil bir araç için gerçekçi teslim tarihi 05-09 Ocak haftasıdır. Ondan öncesi ... mucize kapsamına girer.
  15. İstanbul dışında bir ev al, bu şehir yıkıldığında gidecek stepne adresin olur (...dalga geçmiyorum, ciddiyim.) AKUT'un eski genel sekreteri öz be öz yeğenimdir ... bana hep söylediğini sana tekrar edeyim. "Kaan deprem olduğunda ölmemişsen hemen İstanbul'dan kaç ve en az iki yıl geri dönmeyi dahi aklından geçirme."
  16. Dolarları mı gazlıyacaksın Cengom? ...sonuçta Dolar / Euro artınca araçların (ne marka olursa olsun) millileşme maliyetleri de artacaktır ama beraberinde banka kredi oranları ve vergi + rüsum'lar da artacağı için araç sahipliği maliyeti dövüzdeki artışın üzerinde konumlanır. Cem üstad hazırda parası olsan araba alsın derken -ihtiyacınızı ertelemeyin- mesajı veriyor. Araç ihtiyacın yoktur, likitte kalırsın vs. o tamamen ayrı bir hesap tabi.
  17. onlar lüks değil/miş. meğer biz bilmiyormuşuz...
  18. Otomotiv sektörünün üzerinden çektirip gitsinler artık, her şeyimiz kayda bağlı diye sırtımızdan inmiyorlar. Yazık bu insanlara, yeter be .... birileri lüks içinde gezecek diye işimizi bıraktık vergi tahsildarlığı yapıyoruz. ... biliyormusunuz ki türkiye'de otomotiv'de uygulanan vergi sistemi dünyanın başka hiç bir yerinde, hatta kuzey kore'de bile yok. Biz otomotiv'de -fayda- veya -hizmet- sağlanmadan önce vergiyi tahsil ediyoruz. Normalde ne olur? Atıyorum ... yemek yersin, hesap ile birlikte vergisini verirsin ... maaş alırsın, maaşından sgk - vergi vs. kesilir ... yani önce satın alma/hizmet alma vs. yaşanır, sonra vergi tahakkuk ettirilir. T.C'de öyle değil ... araba alacaksan o koltuğa oturmadan önce bana vergini vereceksin, ben vergileri gerekli yerlere yatıracağım, harçları ödeyeceğim, işlemleri yapıp tescil'i bitireceğim ... ancak ondan sonra arabaya oturabilirsin. ... saçmalık! Hizmet almadan önce vergiyi ödemek de neyin nesi? Bu iş başka yerde nasıl oluyor? Söz gelimi Amerika'da olsak gelir benden aracınızı alırsınız, kahverengi (bir çeşit geçici plaka) plakalarınızı araca takarım ... faturanızı keserim ... sizden parayı alır aracı veririm. tam tamına 45 gün zamanınız var, 45 gün içinde fatura ile gidip kendinize normal plaka alır, plaka pulunu öder (bizim mtv gibi) ve ruhsatı adınıza tescil ettirirsiniz. ...Sonuç = elalem Mars'ta koloni kurmaya hazırlanıyor, bizimkiler otomotiv sektörünü nasıl helak ederiz derdinde.
  19. Maliye bütçeye %16 TL bazında artış koymuş. 2015 yılı için yeniden değerlendirme değeri (Bakanlar Kurulunun Yetkisinde) %11 olarak belirtilmiş. Yani pasaporttan, MTV'ye, harç'tan hurç'a kadar devletin verdiği hizmetlere %11 artış geliyor. Peki %11 ile %16 arasındaki o %5 nereden tahsil edilecek? Burada yüzmilyonlarca türkiş lirasından bahsediyoruz. Bilin bakalım para lazım olduğunda Maliye gözlerini kısıp tecavüzcü coşkun edası ile ilk önce kime bıyık bükmeye başlayacak?
  20. Muhammed bey'in (bu arada geçmiş olsun) söylemine +1 diyorum, özellikle -usta- olduğunu iddia eden o kadar çok kasap var ki piyasada. Muhammed bey'in aracını katleden elemanı bulup ne yaptığını - nerede yanlış yaptığını anlatsanız ya sizi dinlemez, kaçar gider ya da kıvırır. Esnaflık ölmüş, insanlık tatile çıkmış...
  21. İki eski kasa cabriolet'i takasa almıştık (onun yerine kamyon verdiydik) arabaya binmeye başladım. emniyet kemerinin yeri biraz uyuzdur mustang'te, dragos'a doğru giderken köprücük kemiğime oturan emniyet kemeri ile uğraşıyorum bir yandan. ışıklar yeşile döndü, normal arabaymış gibi gaza bastım ... haSSS ... öndeki linea taksinin arkasına daldım. Linea lifte alınmış gibi havada, benim kuZu kafasını onun altına daldırmış. arabayı götürüp kaportaya bıraktım, tampon ve kaput boyandı, üç - dört gün sonra aldım ... akşam üzeri eve gidiyorum, serseriliğim tuttu ... e5'e bağlantı yoncasında gazı biraz yapıştırdım, kuZu başladı yanlamaya ... virajdan bir çıktım polis çevirmesi oradaymış ... fırça + ceza'yı yedim (adam haklı olduğu için ağzımı bile açmadım) ... eve kadar efendi efendi gittim. sabah işe gelicem, tavanı açtım ... otoparktan çıktım, sağa sinyal verdim ... güMMM ... ablanın biri geldi ön çamurluğa yapıştırdı ... delirdim tabi ... bir de -görmedim sizi- demez mi? ... yeniden kaporta tabi ... üç gün sonra aldım arabayı, ama yeminliyim ... efendi olucam ... sahil yolunda gargargar keyfi yapıyorum bir mini takıldı peşime, sağıma dalıyor, soluma dalıyor ... resmen at sineği gibi ... yaa git .. gitmez .... oğl bi git ... vrınn vrınn ... eşşedüüü ... elemana uymadım ama keyfim kaçtı tabi. Baktım ya birisine dalıcam, ya da birisi bana dalacak ... tükkana gittim, direkt 2.el tezgahına bıraktım kuZu'yu ... satın gitsin abi dedim, o da kurtulsun, ben de.
  22. o zaman sen istiyor duj ödeyecek yüz dolar daha
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgi

Bu siteyi kullanarak, forum Gizlilik Politikasını kabul etmiş olursunuz.