murat akaloğlu

herhangi bir kriter yok, servisten ne koparabilirseniz,insaflarına kalmış bir şey

yakup, çoğu insan hala internet forumlarına alışkın değil,zamanla alışır insan o yüzden biraz daha alttan alıcı olmak lazım böyle durumlarda bilhassa yeni üyelere karşı ve ilk defa bir foruma yazanlara karşı diye düşünüyorum...

akslarda herhangi bir kronik sorun yok, lokurtu ve lakırtılar 205-55-16 lastik ebatlı focusların hepsinde var, aracı alıp,195-65-15 lastik ebatlarıyla değiştirirseniz lakırtı lokurtu kalmaz,

böyle yorumlar olmuyo ama kendimizle çelişkiye düşmeyelim lütfen kardeşim, focuslar 6 bin lira falan pahalı değil bu arabanın ederi 55 bin lira,daha neyin kavgasını yapıyonuz ya kim uyduruyo bunları kim,

bir yerde okumuştum aklımda kaldığı kadar,anahtarın içi kir dolduğu zaman araç anahtarı tanımakta zorlukmu çekiyomuş ne,o yüzden ilk marşta çalıştırmıyormuş,anahtarın içini şu çip zımbırtısının orları temzilerseniz,bir de anahtarın pilini yenisi ile değiştirirseniz düzelir belki

sen gerçekten çok hesaplıya aldıydın o zaman, mondiyide iyi paraya verdiydin,

karıştırma ortalığı şimdi komutan yine sattınki focus 3 ü ne güzel malzeme çıkarırdık

focus 2,5 36,focus 3 51 yine wv insaflıymış 3 bin lira koymuş fark

aracın üzerinde eskisin,güle güle kullanın ankara gibi kışı çetin geçen yerde kışlık lastik taktırma gibi bir niyetiniz yok galiba ,

dün yazmıştınızya kendileriyle çelişen insanlar diye, şimdi siz kendinizle çelişiyosunuz ama , dünkü yazdığınızı okuyun isterseniz bi,sonra şimdiki yazdığınızı,neyse ya uzatmaya değmez mutlu seneler

burda bana cevap hakkı doğmuş, dün internet bağlantısı yüzünden görmemişim, rafet bey ben niye art niyetli davrayanım,otokoçu,koç ailesini savunan sizsiniz,insanları küçümser biçimdeki üslubunuzla yazan yine sizsiniz,benim yerime kim olsa size aynı tepkiyi gösterirdi ki nitekimde gösterdiler, sizin için belki 50-60 binlara para olmayabilir,topluluğun bayisi olarak belki size güzel ikramda bulunulmuş ve belki aracı daha ucuzada almış olabilirsiniz,burası bizi ilgilendirmez ama kendi adıma konuşacak olursam benim için 50 binlira deli para ve belkide bu forumdaki çoğu insan içinde,belkide kimisi bu parayı toplayıp bu aracı alabilmek için çoluğunun çocuğunun rıskından kesip aldı bu aracı,bilemeyiz şayet ben müşteriysem satan firmaya herzaman için olumlu yada olumsuz eleştirileride yaparım,ticari mantıkla düşünürsek, para ödüyorum çünkü,bu yapılan eleştirilere ne siz karışabilirsiniz nede bir başkası,o nun yeri burası değil çünkü,

koçtan okuyan varsa köşeyi döndün yine hadi iyisin bende koç ailesinde çalışsaydım böyle rahat atıp tutamazdım aynen senin yazdıklarını yazardım sonuçta ekmeğini yediğimiz yer derdim

işte bak sende şimdi kendini çürütüyosun neden, ben 2011 senesinde esp li zartlı zurtlu paketli aracı 40 liraya alabiliyordum, e hadi ozaman esp ye dediğin parayı verdik, sene 2012 esp standartmı evet,hız kontrolu varmı evet,yokuş kalkış desteği varmı evet,yani her halükarda arada 11 lira fark var,bu gözükeni, gelelim diğer ayrıntılara,2011 de sony teyp titanyumda standart olarak geliyordu,şimdi sony teyp alabilmek için 2 lira daha fazla veriyosun,bu saydığın teknolojilerin tamamı 12 bin liramı tutuyo ben 2011 senesinde 3 bin lira fazla verip alabiliyordum ama aynı teknolojiyi yani kısaca adamlar,esp den tcs den cruzdan para kazanmıyorlar,isteselerde istemeselerde bu teknolojileri kullanmak zorundalar,piyasada tutunabilmek için

şimdi sölim ozaman geçmiş zamanda abs ghialarda sunulurdu değilmi,çok pahalıydı vay anam araba abs li derdik, aradan uzun yıllar geçti abs sistemi para etmez oldu,şimdi tüm araçlarda standart, esp dediğimiz şey ne abs modülüne entengre başka bir modül,şimdi artık oda standart, demek istediğim şu aslında, bu saydıklarının hiç birisi otomotiv sektöründe para etmeyen şeyler,çünkü bu sistemler uzun yıllardır,mercedeste,bmv de kullanılan sistemler,bizlere yeni ama,aile otomobili üreticileri içinde yeni,

sana tamamen katılıyorum,sene 2011 başları focus 3 ler piyasaya daha yeni çıkmıştı,hatta ozaman focus 2,5 larda satıştaydı 2011 senesinde focus 2,5 titanyum benzinli sedan aytozu giri arabayı en son 36 liraya bırakmışlardı,gerçekten 1 senede ne değiştide 36 liralık arabayı 51 liraya aldık

eğer lpg montajın pipolu sistemse, pipoları söktür,benzin enjektörlerini direk yerine taktır,lpg gaz borularınıda pipolarıyla beraber plastik kelepçe ile bir yere topla,düş servisin yoluna,gözünde büyütme bu kadar

ne güzel işte fuat,bu devirde focusa binmek ya et ister ya da g*t

lpg nin sigortası sökük,depodada gaz yoksa nereye almıyolarmış mecbur alacak,sonuçta araç benzinli sisteme çevrilmiş oluyo

oldumu gönlün beğendim işte

benim arabadaki hatun,klimayıda açıyo,fm radyoyuda sizin arabalardaki hatunlarda iş yok

Atatürk'ten İsmet Paşa'ya "SEVGİLİ Paşam, Cumhuriyet'in ilk başbakanı olarak seni düşünüyorum. Dur, hiç itiraz etme. Niye seni seçtiğimi şimdi anlayacaksın. Bizi yine büyük bir savaş bekliyor. Durumumuzun bir bölümünü Cephe Komutanı ve Lozan Başdelegesi olarak elbette biliyorsun. Büyük devletlerin bu sefil duruma bakarak, kısa zamanda pes edeceğimizi sandıklarını Lozan dönüşü sen bize anlattın. Ben sana şimdi bildiğinden daha da acıklı olan genel durumu özetleyeceğim. Bize geri, borçlu, hastalıklı bir vatan miras kaldı. Yoksul bir köylü devletiyiz. Dört mevsim kullanılabilir karayollarımız yok denecek kadar az. 4.000 km. kadar demiryolu var. Bir metresi bile bizim değil. Üstelik yetersiz. Ülkenin kuzeyini güneyine, batısını doğusuna bağlamamız, vatanın bütünlüğünü sağlamamız şart. Denizciliğimiz acınacak durumda. Köylümüzü topraklandırmalı, ihtiyacı olan bir çift öküz ile bir saban vererek çiftçi yapmalıyız. Doğudaki aşiret, bey, ağa, şeyh düzeni Cumhuriyet'le de insanlıkla da bağdaşmaz. Bu durumu düzeltmeli, halkı kurtarmalıyız. Her yerde tefeciler halkı eziyor. Güya tarım ülkesiyiz ama ekmeklik unumuzun çoğunu dışarıdan getirtiyoruz. Sığır vebası hayvancılığımızı öldürüyor. Doktor sayımız 337, sağlık memuru 434, ebe sayısı 136. Pek az şehirde eczane var. Salgın hastalıklar insanlarımızı kırıyor. Üç milyon insanımız trahomlu. Sıtma, tifüs, verem, frengi, tifo salgın halinde. Bit ciddi sorun. Nüfusumuzun yarısı hasta. Bebek ölüm oranı % 60'ı geçiyor. Nüfusun % 80'i kırsal bölgede yaşıyor. Bunun önemli bölümü göçebe. Telefon, motor, makine yok. Sanayi ürünlerini dışarıdan alıyoruz. Kiremiti bile ithal ediyoruz. Elektrik yalnız İstanbul ve İzmir'in bazı semtlerinde var. Düşmanın yaktığı köy sayısı 830. Yanan bina sayısı 114.408. Ülkeyi neredeyse yeniden kurmamız gerekiyor. Yunanistan'dan gelen göçmen sayısı da 400 bini geçecek. İktisadi hayatımız da, eğitim durumumuz da içler acısı. İktisatçımız da çok az. Zorunlu okuma yaşındaki çocukların ancak dörtte birini okutabiliyoruz. Halkın eğitimi hiç çözülmemiş. Oysa Cumhuriyet'in insan malzemesini hazırlamalı, namus cephesini güçlendirmeliyiz. Kültür eserleri kaçırılmış, kaçırılmaya devam ediliyor. Raporlarda daha ayrıntılı, daha acı bilgiler var. Bunları Bakanlara ve parti yönetim kuruluna da ver. Genel durumu tam bilsinler. Bütçemiz, gelirimiz yetersiz. İktisadi çıkmazdan kurtulmak için geliştirdiğim bir düşüncem var. Bu düşünceyi günü gelince konuşuruz. Hedefimiz milli iktisat, bağımsızlığın sürekli olması için iktisadi bağımsızlık temel ilkemiz olmalı. Osmanlı bu gerçeği geç fark etti. Fark ettiği zaman çok geç kalmıştı. Cumhuriyet'e uygun bir anayasaya gerek var. Bu zor durumdan nasıl çıkılabileceğini gösteren ne bir örnek var önümüzde, ne de bir deney. Ama yılmamak, ucuz, geçici çarelerle yetinmemek, halkı kurtarmak için sorunları çözmek, kalkınmak, ilerlemek, milli egemenliğe dayalı, uygar ve özgür bir toplum oluşturmak, yüzyılımızın düzeyine yetişmek, kısacası çağdaşlaşmak, bu büyük ideali tam olarak başarmak zorundayız. Bu ana kadar bu ideali koruyarak geldik. Bundan sonra daha hızlı yürümek zorundayız. Bunun için gerekli yöntemi, yolu birlikte arayıp bulacağız. Yoksul ve esir ülkelere örnek olacağız. Kaderin bizim kuşağımıza yüklediği kutsal bir görev bu. Bu büyük görevin ağırlığını ve onurunu seninle paylaşmak istedim. Allah yardımcımız olsun!" Tarih 30 Ekim 1923... Mustafa Kemal Paşa, İsmet Paşa'yı Köşk'e davet eder. Ülkenin genel durumu hakkında hazırlattığı raporları İsmet Paşa'ya böyle sunar. Atatürk ve arkadaşlarının devraldıkları ülke işte böyle perişan durumdaydı. 10 Kasım'da parlak nutuklar atarak, bağlılıklarımızı bildirerek andığımız Atatürk'ün nasıl bir mucize yarattığının bilincinde miyiz? Bugün ona sahip çıkabiliyor muyuz? Yoksa sadece nutuk mu atıyoruz? (*) Cumhuriyet - Türk Mucizesi, ikinci kitap - TURGUT ÖZAKMAN

ben fiyatlara hiç bir zaman kızmadımki ?? benim kızdığım otosanın 51 lira karşılığında focus değilde uçak sattığını zannetmesine kızıyorum yine diyorum insan bi alarm barim koyar ya 51 lira değilde hadi 52 verseydimde canım sıkıldıkça alarmını öttürseydim

amanın fuat hoca da burdaymış , hayret bu defa bir daire parası demedi

kaşıntı tuttuydu sağolsunlar kaşımak bizim işimiz dediler ve kaşıyıp geçtiler offf misler gibi oldu bir rahatlamış hissettim kendimi

komutan, lafı koydun yine alarm bile yok