Özer Öztürk

Milliyet yazarı Fatoş Karahasan, Ford’un skandal yaratan reklamafişini köşesine taşıdı. Ford’unParis Hilton’lu, Berlusconi’li reklamafişi bakın nasıl tepki çekti.. JWT’deki bir reklam yaratıcısı, Ford’un Figo modelinin geniş bagaj hacmini göstermek için P. Hilton veBerlusconi gibi ünlüleri kullanarak"Dertlerinizi arkada bırakın" başlıklıbir çalışma yarattı. Kampanyayayınlanmadı. Tasarımcı iştençıkarıldı. Ancak işler internetesızınca, hızla tüm dünyaya yayıldı. Ön koltuktaki Berlusconi’nin, adınınskandalara karıştığı kadınlarıarabanın bagajına bağlamış birbiçimde zafer işareti yaptığı ilan, Ford İtalya’yı, konuyla ilgisi olmadığını ilan etmek zorundabıraktı. Business Insider dergisi,kampanyayı "Ford’un tarihindeki en kötü çalışma" ilan etti. Tüm bu olanlar, dijital dünyada Ford gibisağlam bir kurumun bile, ne kadar korumasız kalabileceğini bir kezdaha ortaya koydu.

Ben Toyotanın 65cm.lik sileceğini uzun buluyordum bu ne böyle 71cm. Uçları basmayabilir. Muz tipi kesinlikle uygun olmaz. 60-85 için bile uçlara gücü yetmiyor. Kemer yaylı iyi bir model almak gerekecek. Genelde 4 kemer yay oluyor. Belki bu boy için daha güçlü yayları olan bir tip vardır. (Gerçi Toyota silecek kollarında tasarım hatası vardı. Focusu incelemedim.)

Çakmak şarj aletlerinin içinde sigorta vardır. Bu sigorta uçtaki pimle birlikte hareketlidir. Sigorta bazen kayarak yanındaki şase ucuna değer. Bunu önlemek için uçtaki vidalı parçayı açıp sigortayı çıkartın. Uçlarındaki metal kısıma bir kat bant sarın )uçlar açıkta kalacak şekilde).

Yeni şartlar 1 Nisan'da devreye giriyor ANKA Kasko sigortasının yeni genel şartları 1 Nisan’da yürürlüğe girecek. Uygulamaya alınacak Kasko Sigortası Genel Şartları’nda primin ne olacağına ilişkin bir düzenleme bulunmazken, şirketler rekabet şartları altında primlerini serbestçe belirleyebilecek. Yeni uygulamayla artık poliçeye sigorta değeri de yazılamayacak. Ayrıca yapılan değişikliklere göre, sigorta şirketleri artık “full kasko”, “süper kasko” adı altında farklı ürünler satamayacak. Dar kasko, kasko, genişletilmiş kasko ve tam kasko olmak üzere 4 farklı kasko türü olacak. Kasko’da yeni dönem 1 Nisan’da başlayacak. 1 Nisan’dan itibaren sigorta şirketleri artık “full kasko”, “süper kasko” adı altında farklı ürünler satamayacak. Yeni uygulama ile şirketler; dar kasko, kasko, genişletilmiş kasko ve tam kasko olmak üzere 4 farklı sigorta ürününü sigortalılara sunacak. Buna göre sınırlı teminat almak isteyenler dar kasko, çarpma, çarpılma, hırsızlık, yangın gibi klasik teminatları almak isteyenler kasko, klasik teminatlara ek olarak isteğe bağlı farklı teminatları isteyenler genişletilmiş kasko, aracını her türlü riske karşı sigortalamak isteyenler ise tam kasko sigortasını seçebilecek. SÜRÜCÜ ALKOL ALIRKEN BİR KEZ DAHA DÜŞÜNECEK 1 Nisan’da uygulamaya başlanacak olan yönetmelikle hangi hasarların sigorta teminatı içine girdiği, hangilerinin sigorta kapsamında olmayıp da sigortalının isteği halinde alınabileceği gibi konulara da açıklık getirildi. 1 Nisan’dan itibaren sel ve deprem dahil doğal afetler, patlayıcı madde taşınması, aracın anahtarının çalınması ya da ele geçirilmesi sonucu aracın çalınması ve başta kemirgenler olmak üzere hayvanların araca vereceği zararlar ek prim ödenerek ve poliçeye yazılarak, teminat altına alınacak. Yönetmeliğe alkollü araç kullanımı ile ilgili ise, “Trafik yönetmeliğinde belirlenen seviyenin üzerinde alkollü içki almış kişilerce veya alkollü içki alamayacağı belirtilen kişilerce aracın alkol alınarak kullanılması sırasında meydana gelen zarar, sigorta kapsamı dışındadır” maddesi eklendi. ŞİRKETLER 45 GÜN İÇİNDE KASKO HASARINI ÖDEYECEK Yeni kasko uygulamasında hasar ödemesinde de bazı değişiklikler yapıldı. Şirketlere 45 gün içinde kasko hasarını ödeme zorunluluğu getirilirken, hasar incelemesinin uzun sürmesi ya da hukuka yansıması nedeni ile üç ay içinde hasar ödeme süreci tamamlanmazsa; sigorta şirketi, tüketici ile anlaşarak hasarın yüzde 50’sini avans olarak ödeyebilecek. PRİMİN NE OLACAĞINA İLİŞKİN BİR DÜZENLEME BULUNMUYOR 1 Nisan 2013’te yürürlüğe girecek olan Kasko Sigortası Genel Şartlarında primin ne olacağına ilişkin bir düzenleme ise bulunmuyor. Bu çerçevede, kasko sigortası ile ilgili düzenlemelerin kasko primlerinde artışa yol açacağı tahmin edilirken, Hazine Müsteşarlığı bu iddiaları yalanlıyor. Sigorta şirketleri, rekabet şartları altında primlerini artık serbestçe belirleyebilecek. ARACIN PERT SORUNU ÇÖZÜLÜYOR Yeni uygulamayla artık poliçeye sigorta değeri yazılmayacak. Özellikle araç pert olduğunda sigortalıyla sigortacı arasında soruna neden olan rayiç bedel konusuna çözüm getiriliyor. Poliçeye araç bedelini yazmak yerine, araç değerinin belirleneceği ortak bir referansa veya rayiç değer belirleme yöntemine poliçede yer verilecek. Hasar tazmininin ne şekilde yapılacağı poliçede açıkça belirtilecek. Onarım yapılacak olması halinde, onarımın şirketçe belirlenecek servislerde veya sigortalı tarafından istenen servislerden hangisinde yapılacağı hususu poliçede açıkça yer alıyor. SİGORTA ŞİRKETLERİNİN LİSTESİ Zorunlu trafik sigortası yapan sigorta şirketlerinin listesi ise şöyle: 1. AIG Sigorta A.Ş. 2. Ak Sigorta A.Ş. 3. Allianz Sigorta A.Ş. 4. Anadolu Anonim Türk Sigorta A.Ş. 5. Ankara Anonim Türk Sigorta A.Ş. 6. Aviva Sigorta A.Ş. 7. Axa Sigorta A.Ş. 8. Demir Sigorta A.Ş. 9. Dubai Starr Sigorta A.Ş. 10. Ergo Sigorta A.Ş. 11. Eureko Sigorta A.Ş. 12. Euro Sigorta A.Ş. 13. Güneş Sigorta A.Ş. 14. Generali Sigorta A.Ş. 15. Groupama Sigorta A.Ş. 16. Halk Sigorta A.Ş. 17. HDI Sigorta A.Ş. 18. Hür Sigorta A.Ş. 19. Işık Sigorta A.Ş. 20. S.S. Koru Sigorta Kooperatifi 21.Liberty Sigorta A.Ş. 22. Mapfre Genel Sigorta A.Ş. 23. Neova Sigorta A.Ş. 24. Ray Sigorta A.Ş. 25. SBN Sigorta A.Ş. 26. Sompo Japan Sigorta A.Ş. 27. Türk Nippon Sigorta A.Ş. 28. Yapı Kredi Sigorta A.Ş. 29. Ziraat Sigorta A.Ş. 30. Zurich Sigorta A.Ş.

Yanlışlık yok. Şarj sırasında pil patlamaları olunca (aşırı şarj sonucu ısınma neticesinde) bir çeşit emniyet payı olabilir. Zaten ne verirsen onu alırsın kuralı geçerlidir.

Geçen gün plakaya yazılan bir cezanın iptal edildiğine dair mahkeme kararı gördüm. Bana göre hiç mantıklı değildi. Zaten Yargıtay denetiminden de geçmediği için emsal teşkil etmez.

Pilin verdiği akım değerinden daha küçük akım veren bir şarj cihazıyla ancak cihazın akımı kadar şarj edebilirsiniz. 1200mA pil içeren cihazı 500mA şarj aletiyle tam şarj edemezsiniz. Hele pil hafızalı tiptense bir süre sonra daha yüksek değerlere çıkamayacaktır. Ya şoklamak ya da değiştirmek gerekecektir. (Akü gibi düşünmek yanıltır. 60AH aküyü 2A cihazla şarj edebilirsiniz. Çünkü orada bir elektroliz işlemi yapılmaktadır. Bir plakadan diğerine fiziksel olarak madde taşınması söz konusudur. Zaten bu yüzden işlem saatler sürer.)

Bu işlem anahtarın içindeki çipi tanıtmak/proglamlamak için yapılıyor. Peki uzaktan kumanda nasıl tanıtılıyor. Yani ben bir tane içinde çip ve uzaktan kumanda modülü bulunan yeni anahtar alıp ucunu yaptırsam. Bunun çipini tanıtabiliyorum yukarıda anlatılan gibi. Uzaktan kumandayı da tanıtabiliyor muyum?

Tamam da taktığın adaptörün vs (5v kaynağının) çıkış akımı önemli. Ben eski telefonumun şarj aletiyle yeni akıllı telefonumu şarj edemiyorum. Telefon için üretilenlerle navi şarj olmuyor. Tablet, navi, akıllı telefon bilgisayardan şarj olmaz. Olur gibi gösterir hemen şarj oldu der, çabucak biter. Çünkü harcıalem piyasa şarjları ve bilgisayar usb çıkışları 850mA akım verir. Ama bu aletlerin orijinal şarjlarının çıkışları 1500mA ile 2500mA arasındadır. (1,5-2,5A) Aracın kendi usb portu (markaya göre değişebilir) 850-1200mA arasıdır. Neticede buraya usb bellek takılacağı düşünülmüştür. Belki kendi orjinal kablosunda 5V girişi ikileyen iç bağlantı olabilir. Denemek lazım....

USB üzerinden şarj etmenin bazı sakıncaları olabilir. Yaşadığım kötü tecrübelerden edindiğim bilgileri paylaşayım. Elinizdeki cihazın (diyelim telefon) orijinal duvar şarj cihazında adaptöre usb fişi girmiyorsa yani kablo sabitse (diğer ucun mini veya mikro usb olması farketmez) o cihazı usb üzerinden şarj etmeyin. Karışık oldu bu ifade: Yani bir ucu usb (Erkek) diğer ucu mini USB (erkek) kablo ile şarj etmek istiyorsunuz. Eğer ev şarj cihazında adaptör tarafı USBli değilse böyle kablolarla şarj edemezsiniz. Sebebi: USB kablolar 4 uçludur (+5V, data in, data out, 0V). Ama orijinal şarj aletleri (akıllı telefon, navi, tablet) 5 uçludur, Çünkü bu cihazların ekranı büyük olduğundan güç ihtiyaçları daha fazladır. O nedenle şarj ucu aynı olmakla birlikte (mini veya micro usb) içinde 5 uç vardır. Diğerinden farkı iki tane +5V ucu (Paralel değil birbirinden bağımsız) bulunur. Bunlardan biri cihazın çalışması için diğeri de pilin şarj edilmesi için kullanılır. (devam edecek

Kullanım amacı ne için?

X paketlerde far yıkama var acaba onun için bu donanımlarda olabilir mi sadece? Gerçi su deposunun alt tarafları görülebiliyorsa bir sensör (muhtemelen magnetik) olup olmadığına bakılabilir.

Direksiyonda kumanda yoksa bu da avantajdır. Çünkü direksiyona takılan kumanda kullanmak mümkün olacaktır.

Bu orijinal bir ürün değil. Yani Focus için özel üretilmemiş. Şöyle bir çerçeve takılınca istediğiniz marka bir 2 din cihaz takılabilir. Ama direksiyon kumandasıyla veya sesli komutla çalışmaz sanırım. http://www.ebay.com/itm/METRA-99-5827B-DIN-2-DIN-INSTALL-DASH-KIT-FOR-2010-UP-FORD-FOCUS-VEHICLES-BLACK-/320946643078?pt=Car_Audio_In_Dash_Receivers&hash=item4ab9e92086

Baskı balata hiç açıp kapamayacağı için aşınma daha az olacaktır.

Kredi kartı ile yapılan ödemeler anında sistemden düşüyor. Noterde borcu çıkan araçlara oracıkta ödeme yapıyorlar hemen görünüyor. Asıl sıkıntı bankalardan manuel yapılan ödemelerde oluyor. Banka int sitelerinden yapılan ödemelerde de sorun yok. Özellikle küçük bankalardan ve fatura ödeme merkezlerinden yapılan ödemelerde sıkıntılar fazla.

Eğer ödemediyseniz dikkat! Vergi borcu olan 5 milyon araç sahibi için harekete geçildi. Otomobil satışlarında yaşanan rekor, Motorlu Taşıtlar Vergisi (MTV ) tahsilatına yansımadı. Yıl sonuna kadar toplam 7.4 milyar liralık MTV tahsilatı elde etmeyi planlayan Maliye, ilk taksit ödemesinin yüzde 33’lerde kalması üzerine, MTV borçlusu araç sahiplerini yakın takibe aldı. Star'da yer alan habere göre 2012 yılı sonu itibariyle 4 milyon düzeyinde bulunan MTV borcunu ödemeyen mükellef sayısı, ocak ayı sonu taksidini ödemeyen mükelleflerle birlikte 5 milyona ulaştı. Maliye Bakanlığı , MTV hedeflerini tutturmak için geçen yıl olduğu gibi borçlu araç sahiplerini yakın takibe aldı. Bu ay kira geliri elde eden mükelleflere mektup gönderen Maliye, nisandan itibaren de MTV’sini ve trafik cezasını ödemeyen mükellefleri mektup ve SMS yoluyla uyaracak. Tüm uyarılara rağmen borcunu ödememekte direnen mükelleflere ise haciz işlemleri yapılacak. Emniyet Genel Müdürlüğü ile Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından ortak yürütülen projeye göre, internet aracılığı ile araçlara ipotek konulabilecek. Ayrıca, MTV borçları yüksek tutarlara ulaşan mükelleflerin hesaplarına e-haciz getirilmesi gündeme gelecek.

Kasko konusuyla ilgili küçük bir hatırlatma yapmak istedim: Kaskoda fiyat kadar önemli olan kapsamıdır. Kasko sigortaları için uygulanan genel şartlar hazine müsteşarlığı tarafından belirlenir. Bunun dışındaki özel şartları belirlemek serbesttir. Bir riskin poliçede eksik/fazla olması fiyatı etkiler. (İl, yaş vs dışında.) Bu nedenle farklı şirketlerden fiyat alırken/karşılaştırırken kapsamı da göz önünde bulundurmak gerekir. Kullanıcının, araç sahibinin özellikleri, aracın bulunduğu il, aracın markası primi etkileyen unsurlardır. Bu arada Ford bu konuda en avantajsız markadır. Yurt genelindeki firma çalışanları ağırlıklı olarak Ford kullanmaya başladığından ve bunların hasar oranları yüksek olduğundan firmalar yüksek prim çıkartmaktadır. Ayrıca aracın dağıtıcısının bağlı olduğu holdingin sigorta şirketi de varsa daha avantajlı primler çıkabilmektedir. Bundan dolayı primle birlikte sigorta kapsamını da değerlendirmek fayda vardır. Bir tanıdığım daha ucuz diye poliçeyi okumadan sigorta yaptırmıştı. Meğer sel hasarı dahil değilmiş. O yıl bulundukları şehirde şiddetli yağmur nedeniyle sel oldu. Araç bedelini, hasarını bırak kuruş alamadılar. (İstanbul selinde de aynı durumu yaşayıp mahkemelik olanlar çok fazlaydı.) Yine dikkat edilmesi gereken bir husus da acentanın geçerliliği. Kayınpeder daha ucuz (hatta çok çok ucuz) diye bulunduğu ilçeden kasko yaptırmıştı. Meğer sigorta şirketi kapanmış (veya acentelik iptal edilmiş, tam hatırlayamadım şimdi) adam da elinde bir deste basılı poliçe var, yazmış yazmış satmış. Allahtan hasarı küçüktü fazla zarar etmedi. Bir de tenzili muafiyet gibi basit görünen ama yeri geldiğinde önemli olan hususlara dikkat etmek lazım. Küçük hasarları almaz, hasarlarda da (mesela) yüzde 10 az alırsanız prim düşer diye söylerler. Sonra araç pert olduğunda da yüzde 10 eksik öderler. Aklıma gelen önemli noktalar bunlar (Eksik veya aşkın sigorta konusu var ama zaten liste fiyatından yapılırsa bunlara gerek kalmaz.)

Hızlı giderken çalışmasının bir anlamı yok zaten. Ayak frendeyken dedim orayı atlamışsınız. Frene basıyorsanız yavaşlıyorsunuzdur zaten. 65cm den yakınsanız öter. O mesafeden yakınsanız ve hızlıysanız öttüğünü çok uzun süre duymazsınız zaten Bazı elektrikçiler aradaki farkı bilmediğinden ön sensör isteyenlere (özellikle araçta önceden arka sensör varsa) ARKALAR İÇİN ÜRETİLMİŞ BİR KİTİ TAKIYORLAR. Arka sensörler 150cm.den ötmeye başladığından önde kullanışlı olmuyor. Ön/arka setlerde ise arkalar 150-175cm önler 50-65cm.den sinyal vermeye başlar. Ekranlı modellerde (ön/arkalar mutlaka ekranlıdır zaten) ekranın arkasında sesin çıktığı delikli kısıma bant yapıştırarak sesin seviyesini ayarlayabilirsiniz.

Yeri nedeniyle görür görmez vaz geçtiğimiz bir ilandır kendisi. Ben defalarca Van'a gittim. Ama Hakkari'ye gitmeme hiç izin verilmediğinden orayı görme şansım olmadı. Hele Yüksekova hiç bir zaman gidemeyeceğimiz bir yerdi. Şimdi ise güvenlikten çok aracın geçmişi nedeniyle endişelerimizden dolayı düşünmedik bile. Yoksa 2 hafta önce tam istediğim gibi bir araç vardı. TİT X+Tekno beyaz sedan 2012 kasım çıkışlı 14 bin km. Hemen alırdım. Hem de Adana'da. 100km uzaklıktaki ilçede. Fiyat 58.500tl. Herşeyiyle mükemmel. Aradım gel hemen bitirelim işi dedim. Ben adanaya gelemem işim var vs dedi. İyi o zaman ben geleyim dedim. Burada olamayabilirim vs dedi. Tarsusa gidecem dedi sonra. İyi o zaman işin bitince adanaya geç dedim. Gelemem vs filan dedi. Neticede yenicede akşam buluştuk. Herşey çok mükemmel. Pazartesi gel bitirelim dedim. İşim var vs. dedi. Sen gel aksaraya gidelim oradaki bayiye baktıralım vs. geveliyor. Bir ara mahkeme filan geveledi. Aracın borcu var. ÖNce o ödenecek gel noterden taahhüthame ver dedim. Sesi kesildi. Aracın hiçbir yerine dokunmamış. Sadece Plakalardaki yazıyı ince tırnaklı yazı yaptırmış, okunmasını güçleştirmiş. Yazıları bir de bantla filan deforme etmiş. Ama Adana'ya gelirken bantları sökmüş. Plakayı gördüm ya gerisi önemli değil. Bir araştırma yaptım (plakadan sahibine) adamın küçük yaşta çocuk tacizinden sahte para ticaretine kadar davaları sürüyor. Bu arada araç doğu plakalı ve tüm km.yi oraya git gel yaparak doldurmuş. Kaba hesapla ayda 5-6 defa gitmiş gelmiş. Ya kredi borcunu kapıp kaçacak yada araca müsadere kararı çıkacak hemen elden çıkartmaya çalışıyor. Çünkü 3 ay içinde hep doğuya gitmiş gelmiş. Ağır cezada müsadere kararı çıkarsa aracı satsan bile muvazalı sayılır alırlar elinden. Uğraş dur istihkak davasıyla. Ben işi noterden filan bağlamaya kalkınca aramadı ortalıktan kayboldu. İlan kalktı ama araç halen satılmamış. Şehir, bölge vs nedenlerle kimseyi ayrı, farklı vs görmem ancak istatistiksel verileri de göz ardı edemem. O nedenle Van'a gelirim arkadaşlarımı, askerlik arkadaşlarımı, iş arkadaşlarımı, ziyaret ederim. Ama ötesine yokum. (Çok uzun ve belki de gereksiz açıklamalı oldu ama....)

Eğer ön sensörleri çalıştırmak için her seferinde bir düğmeye basmak gerekecekse bizim için hiç kullanışlı olmayacaktır. Biz alışmışız ayağımız frendeyken 65cmden yakın cisim varsa önlerin otomatik çalışmasına. Dar yerden geçerken veya öne yanaşırken, Bazen de yolda bir araç çok yaklaşınca çok faydası oluyordu.

Kalitede Megane ve Fluence Focus'un yanına yaklaşamaz artık. Eski yurt dışından gelen araçlar gerçekten kaliteliymiş. Ama yerli üretime geçtikten sonra malzeme kalitesinin kötülüğünü sahipleri bile gizlemiyor. Ben araç alma aşamasında tüm markaların servislerine gidip aracını servise getirmiş kullanıcılarla konuştum. (Neticede satıcılar hep göklere çıkartıyorlar. ) Eski üretim ile yeni üretim kullananların dediklerini duyunca Megandan vaz geçtim. Üstelik çok iyi bir fiyata alacaktım ve 3 aydır araçsız kalmış da olmayacaktım. Motoru filan hiç değerlendirmiyorum. Adana sıcağında erimiş havalandırma çıkışlarını görmek yetti bana.

İlanlara bir bakın bir kaçını da arayın kafayı yersiniz, o derece arabasından habersiz kişiler var... (Belki de satıcılar en iyisi, en fulü filan diye satmışlardır.) Görüştüğüm bir amca var nasıl inandırmış kendini aracın fiyatının 80bin lira olduğuna. Çünkü yanında bir sürü belkide hiç işe yaramayacak şeylerle birlikte aracı neredeyse 80 bine satmışlar geçen yıl. Diyorum ki bunun yenisinin fiyatı 71bin lira sen nasıl 70 bine satacaksın bunu. İnandıramadım sonunda bayiyi aramış yenisi 73 bin lira demişler (yine de abartmışlar biraz) adam ağlamaklı olduydu. Aynen ben de biliyorum ön-arka park sensörünün faydasını. Çünkü önceki aracımda vardı 8li sensör. Ama bunun için park sistemi almaya gerek yok diye düşünüyorum. Ben Çin'den en kral 8li sensörü 60usd fiyatla üstelik aracın renginde (boya değil renkli plastik) alabiliyorum. Zaten 2012 modeller içen pazarlık yaparken park sistemsiz konuşuyorduk. Sonra paketler değişince iş karıştı. Ben de 2013den vaz geçtim 2012 arıyorum,

Sahibinden.com daki ilanlara bir bakın kimse arabasının ne olduğunu bilmiyor (yada ben bilmiyorum). Titaniyum X işaretli araçların çoğu düz titanyum. Tit X yazmış bakıyorum farlar düz, orta konsolda koltuk ısıtma düğmesi yok. Aksi durumda çok. Tit işaretlemiş arama tit X. Bundan fulu yok yazmış oto park bile yok. Tüm ilanlarda stop/start işaretli çünkü anahtarsız çalıştırmayı bu sanıyorlar (Sanırım ilk çıkanlarda düğmenin üzerinde böyle yazdığı için bu sistemin adı bu kaldı). Daha bir sürü yanlış bilgi.... Evet zaten 2012 titx ise oto park ve şiçi güvenlik vardır. Ben babama trend-style ve tit arasında kasa farkı (büyüklük farkı) olmadığını defalarca söyledim. Dün yine bir tane trend ilanı görmüş pek büyüklük farkı yok bir bak diyordu bana.

Aslında ben de park pakedini istemiyorum. Şehiriçi güvenlik olup olmadığı ordan anlaşılıyor diye park özelliği olmayan (yani ön tamponunda sensör olmayan) araçlara bakmıyordum bile. Şimdi siz benim yanıldığımı farketmeme neden oldunuz. Yani park asist yoksa bile ş.içi güvenlik olabiliyor 2012 modellerde değil mi? Bunu nasıl anlarım. Yine ön camda aynı sensör modülü oluyor mu?