Jump to content
2019 Temmuz ve 2023 Mart arası tüm içerik ve üyelikler silinmiştir. Lütfen yeniden kayıt yapınız ×

onderpeker

Üye
  • Toplam İleti

    202
  • Katılım

  • Son ziyaret

  • Kazandığı Gün

    1

onderpeker tarafından yazılan her şey

  1. Merhabalar, Bluetooth dongle ile bağlanarak otomatik kapı kilitlerini aktif edebildim. Herhangi bir sorunla karşılaşmadım. Otomatik olduğu için yokuş kalkış desteğini deneme şansım yok. Ancak lastik basınç uyarısını ilk fırsatta deneyeceğim.
  2. Kendi aracım da dahil olmak üzere, bindiğim tüm Focus III Ti-VCT'lerde durum böyle. Foruma üye Makine Yüksek Mühendisi bir arkadaşımız motorun hararet sensörlerinin F2'dekilerden farklı yerde olabileceğinden bahsetmişti. Zannediyorum bununla alakalı, yoksa herhangi bir sorun değil. Zaten atmosferik benzinli bir motordan da erken ısınması beklenir. Şahsen bu motora dair sevdiğim bir özelliktir, kışın hiç üşütmez insanı, görece soğuk dış sıcaklıklarda dahi 5dk içerisinde aracın içi konforlu yaşam seviyesine ulaşıverir...
  3. Alparslan Bey, Sizin şanzımanın kafası yine karışmış gibi görünüyor. Otomatik şanzımanlı bir araçta sizin vites değiştirmenizi önermesi hakikaten çok ilginç bir durum. Titreme problemleriniz ne durumda yazılım sonrası?
  4. Sayın forumdaşlarım, 03.06.2013 tarihinde 30000km bakımını yaptırdıktan sonra her nedense bende de kalkışlarda titreme, silkeleme vs. nasıl adlandırırsanız baş gösterdi. İşlerimin yoğunluğundan dolayı servise gidemedim geçen süre zarfında. Geçtiğimiz cumartesi (29.06.2013) günü servise konu ile ilgili başvurdum. Forumdan da siz değerli dostların yazdıklarını okuyarak gitmiştim servise. Ankara Başer Oto Baş Teknisyeni Hasan Usta ile yaptığımız değerlendirme sonrası, TCM ve PCM modüllerinde güncelleme olduğu anlaşıldı. Gerekli güncelleme yapıldı ve yaklaşık 200km'dir herhangi bir sorun yok. Bu güncelleme ile sürüş karakteri de değişti aracımın. Düz yolda kalkışlarda eskiden fren pedalından ayağı kaldırdığımda araç hareket etmezdi. Hatta bu durum hafif eğimli yerlerde soruna neden oluyordu. Paralel park etmişsem geri/ileri kaçmadan dolayı epey sorun yaşamıştım. Kalkış desteği ancak eğim belli bir seviyeden fazla ise etki ediyordu. Şimdi ise düz yolda dahi fren pedalını bıraktığım anda hareket gerçekleşiyor. Bu durum, tork konvertörlü klasik otomatik şanzımana alışkın insanların da oldukça yadırgadığı bir durumdu. Bu güncelleme ile ortadan kalkmış oldu. Baş teknisyen Hasan Usta "PCM modülü güncellemesi ile de özellikle yokuşlarda aracın performansı artabilir" gibi bir söylemde bulunmuştu. Henüz hissedilir bir performans göremedim bu konu ile ilgili. Benzer sorun yaşayan PowerShift kullanıcısı arkadaşlar mutlaka yetkili bir servise özellikle "yazılım güncellemesi" talebiyle başvursunlar. Benim için sorun çözülmüş gibi görünüyor.
  5. Hocam bu konuda size katılıyorum ki yazimda da belirttim zaten 150BG EB 2WD üst donanımlarda da mutlaka sunulmali ki benim gibi bir tüketiciyi cezbedebilsin. Yoksa amacı benimkiyle paralel olan birisini kandirmaya yetmeyecek harcanan efor. Şahsen AWD gibi bir isteğim de yok. Titanium donanımlı 150BG 2WD Manuel bir Kuga benim beklentimi karsilayacaktir diye düşünüyorum.
  6. Hocam bu görüşe katılmıyorum maalesef. Sunulan fiyatlar oldukça rekabetçi üst donanımlı focus parasına alınabiliyor özellikle Trend X donanımlı 1.6EB AWD Kuga. Dolayısı ile ekonomi işin içinde olmalı ki mantıklı bir seçim olabilsin. Benim niyetim arabamı yenilerken bir miktar para daha verip farklı bir sınıfa geçebilmek. Ekonomiyi göz ardı etmek zaten cebimden çıkacak olan fazla parayı mantıklı bir seçime yatırabilmek ile ters orantılı oluyor. Bahsettiğim kombinasyonlar ile ise oldukça mümkün görünüyor en azından 1.5 dizel ile olan... İşte mantıksızlık burada ortaya çıkıyor Yakup. Ne demek "bunu alan ona pek bakmıyor"? Ben de alma peşindeyim ama ben bakıyorum, bakmalıyım da... Hakan Bey, hiç de öyle değil bence durum. Bir araç parasını hak etmek için ekonomik de olmalı bence.
  7. Detaylı anlatımın ve anlatımını desteklediğin fotoğraf ve videolar için teşekkürler Yakup. Geçtiğimiz hafta içerisinde, bir süredir ikamet etmek zorunda olduğum Giresun'da olmamasından ötürü Ordu Altaş Ford'da ben de Kuga 1.6 EB Otm. Selective'i test etme şansını buldum. Öncelikle belirtmeliyim ki mevcut aracımı, Ford Options destekli kredisi bitince (Ocak 2014) Kuga ile değiştirmek istiyorum. Bu nedenle oldukça "alıcı göz" ile incelemekti niyetim. Gerekli tüm fotoğraflar Yakup'un incelemesinde olduğu için yalnızca yazı ile anlatacağım derdimi. İÇ TASARIM: İçine oturduğunuz aracı bir SUV olarak düşündüğünüze göre ve beklentileriniz en azından bir Focus'tan geniş olduğu yönünde ise de ben yeterli genişliği gördüğümü söyleyemeyeceğim. Zira bacaklarınızı sığdırmak zorunda olduğunuz alan C segmenti bir Focus'tan çok da geniş değil. Aynı durum ön yolcu koltuğu için de geçerli. Hissedebildiğiniz genişlik ise tabi ki baş ve gövde bölgelerinizde. Özellikle devasa ön konsol, neredeyse sizden 1.5 metre uzakta sonlanan ön cam, yan camların yüksekliği ile de desteklenince ortaya oldukça ferah hissettiren bir yaşam alanı çıkıyor. Bir de sunroof açık ise oturma odanızı aratmayacak bir genişlik sizleri bekliyor, bacaklarınızın sıkışıklığını saymaz isek. Arka koltuklarda diz mesafesi de beklentilerinizi karşılar nitelikte ve oldukça geniş. Ön koltuklar, yan destekleri bir Ford’da oturduğunuzu hemen hissettiriyor. Bu donanım seviyesinde malzemelerin de oldukça kaliteli olduğu bir gerçek. Ancak arka koltuklar için görüntü itibariyle çok göründüklerini söylemeliyim. Özellikle koltuğun bittiği noktalarda kullanılan ince minder oldukça kötü bir görüntü sergiliyor ve aracın boyutları ile hiç uyuşmuyor. Tasarım hedefi oturmak olan bir koltuk için çok da önemli değil ancak arka kapıyı açtığınızda ortaya çıkan görüntü güzel değil. Ön konsol son yılların geleneği olarak tüm Ford modellerine benzer şekilde tasarlanmış. C-Max’e daha çok benzeyen eğimli ve yayvan tasarım neredeyse kendinizi bir C-Max’de hissettirecek kadar farksız. Genel olarak malzeme kalitesi sorunsuz olmakla birlikte, çok şık vites kolunu ve klima kontrollerini çevreleyen sert, mat ve kalitesiz plastik tek kelime ile rezalet. Focus’tan aşina olduğum sert olmakla birlikte, genel karaktere uyan parlak, gri renkli plastiği mumla aradığımı belirtmeliyim. İşin diğer bir boyutu da Selective donanımda böyle olan malzemelerin Trend X donanımında nasıl olduğu. Trend X bir araç görmedim. Hatta göreni bile görmedim. Trend X ile ilgili bir görseli yalnızca alman sitesinden indirdiğim broşürde çok net olmayan ufacık bir fotoğrafta görebildim ki fikir vermekten çok uzaktı. Bunun dışında değişik fazla bir şey yok genel olarak da başarılı. Ancak bir Tiguan’da olmadığınız da gerçek. Genel yapıya uyduğu için bizlere uzak olmayan konsol normal görünebiliyor özellikle Ford kullanıcılarına. Ama benim araba için binenlerden duyduğum “çok karışık” tabiri haksız da değil. Ergonomi konusunda alışkanlıktan sonra sorun olmadığı kanısındayım Kuga’nın düğmelerinin de her ne kadar –özellikle Selective donanımında– çok olsa da. Teknoloji anlamında Focus 3’lerden bir farkı yok hemen her şey Kuga için de mevcut. Ekstra alabileceğiniz yalnızca akıllı bagaj kapağı olacaktır. DIŞ TASARIM: Kinetik tasarımın son üyesi ile karşı karşıya olduğumuz aşikâr ancak bu araç son dönem Kinetik tasarım üyelerinin hiç birine benzemiyor. Şahsen bu tercih ettiğim bir durum, araçların birbirine hem içten hem dıştan benzemesi benim hoşuma giden bir durum değil. Yeni Kuga’nın dışıyla ilgili genel itibariyle beğendiğimi söyleyebilirim. Selefine nazaran oldukça büyük görünüyor. Kaslı yapısı, dikkat çekici keskin tasarım öğeleri özellikle açık renkler ile bütünleşince göze hitap ettiği bir gerçek. Ancak bence selef Kuga daha kompakt ve güzel görünüyordu. Bu kadar keskin detay aracı güzellikten biraz uzaklaştırıyor bana göre. Ama bu yeni Kuga’nın güzel olmadığı anlamına kesinlikle gelmiyor. Fark edilen ve dikkat çeken bir yapısının olduğu kesin. MOTOR VE YÜRÜYEN AKSAM: Öncelikle bu motoru Focus’ta çok beğendiğimi ancak otomatik vites seçimi zorunlu olduğu için alamadığımı belirtmeliyim. Söz konusu olan verimli, yüksek beygir gücü ve torku olan böyle bir motor olunca kötü konuşmak mümkün değil gibi ancak Kuga’da durum pek parlak değil bana göre. Kâğıt üstünde her şey yolundaymış gibi görünse de artık miyadını fazlasıyla doldurmuş olan klasik otomatik şanzımanla bir birleşim olamamış bence. Bu yeni nesil motorla mutlaka PowerShift kullanılmalıydı diye düşünmekteyim. Tamam, vites geçişleri, konfor, hızlanma karakteri falan her şey iyi görünüyor ve hissettiriyor ancak bir şeylerin eksikmiş gibi olması ve özellikle bir Ford’dan beklenmeyecek derece de “hissiz” olması beni çok rahatsız etti. Yukarıdaki paragrafta size çok yansıtamadığım hislerimi realiteye şöyle çevirebilirim belki: YAKIT TÜKETİMİ… Ordu Altaş Ford Bayi’sinin test parkuru bana göre bir aracı test etmek ve az çok fikir sahibi olabilmek için muhteşem bir yerde bulunuyor. Dümdüz bir yol ve 2 adet Trafik ışığı. Olması gerektiği gibi yola çıkmadan önce sıfırladığım yol bilgisayarını test boyunca ve sonrasında gözlemledim. Sonuç bana göre felaketti. Forumda çok bulunmasam da beni bilenler bilir, fotoğrafımın üstünde yer alan “Eco Şampiyon” sıfatını hak etmişimdir. Dümdüz parkurda en iyi test edilebilen şey; uzun yol performansı yani sabit hızda ne kadar tükettiği. Yol bilgisayarı ekranında gördüğüm 100km/h hızla sabitlenen Kuga 1.6 EB Otm. anlık tüketimde 8.5lt/100km yakıyordu. Bu değer 90km/h’de 8.2lt/100km, 80km/h’de ise 7.8lt/100km. Tekrar etmekte fayda var yol dümdüz, yokuş-iniş değil. Hatta gidişte ve gelişte ayrı ayrı test ettim ki gözlerimin eğim kavramında sorun olma ihtimalini eleyebileyim. Kıyaslamak için yazıyım buraya, testten çıktıktan sonra hemen denediğim benim aracım 1.6i PowerShift aynı yerde 100km/h sabit hızda 5.7lt/100km tüketiyordu. Bu durumda bence bu motor mutlaka PS otomatik şanzımanı hak ediyor diye düşünüyorum. Trend X donanımında sunulan 150BG’lik EB manuel şanzımanla tüketim konusunda çok daha başarılı olacaktır. Ekonomiyi de düşünen sürücüler için bu motor-şanzıman birleşimi mutlaka üst donanımlarda da sunulmalı bence. Oldukça kısıtlı bir test yaptığımın farkındayım ancak gördüğüm rakamlar beni hayal kırıklığına uğrattı. Değişken ve uzun yol koşullarında mutlaka denenmeli ve nihai kararlar öyle verilmeli bu konularda. Umarım forumda daha çok veriye ulaşırız yakın zamanda. Yanlış da yönlendirmek istemiyorum kimseyi. Sene sonuna doğru 1.5 dizelin modifiyeli bir versiyonunun Kuga’ya geleceği söylentileri var. Umarım doğrudur zira manuel veya otomatik şu an eksikliği hissediliyor. AWD sistemini test etme imkânım olmadı. Yalnızca yol bilgisayarındaki ikonları görebildim. Amaç zaten ağır arazi şartları değil. Beklentileri karşılayacağını düşünüyorum genel itibariyle. Zaten bu şartların üstünde kullanılacak bir araç alınmak isteniyorsa ya Ranger alınmalı ya da lüks için Discovery (Range Rover demiyorum) falan gibi bir şey. Direksiyon sistemi ve süspansiyonlar bir Ford klasiği her zamanki gibi. Bu kadar yüksek ve ağır bir araçta olduğunuzu unutturacak kadar başarılı çalışıyor her eleman. EPAS’ın eski hidrolik direksiyona nazaran daha hissiz olduğu hepimizin malumu ancak yine de bu sınıf için en iyisi bu. Kısa tur problemi Kuga için de mevcut ancak kısa turun sorun olduğunu kanısında kesinlikle değilim. Bu tarz bir direksiyon her zaman sportif ve keyifli bir sürüşe katkıda bulunuyor ve biraz alıştıktan sonra da sorun yaratacağını düşünmüyorum. SONUÇ: Yeni Ford Kuga için genel itibariyle DENGELİ sıfatı söylebilir. Hemen her şey biraz da alıştığımız için sanırım yerli yerinde ve olması gerektiği gibi. Benden en büyük eleştiriyi yukarıda okuduğunuz üzere 1.6EB ile PS birleşimi olmamasından alıyor. Zira mevcut haliyle ekonomik bir Kuga hayalden öteye geçemez gibi görünüyor.
  8. Alparslan Bey Merhaba, Bir nebze de olsa ben vesile oldum arabanı almana, bir şeyler yazmamak ayıp olurdu. 1- 28000km'ye geldi benim araba, silkeleme olarak tabir edemeyeceğim, ancak çok övündüğümüz sarsıntısız vites geçişlerinde oldukça nadir de olsa vites değişimini hissettiğim zamanlar oluyor. Ancak sarsıntı, titreme vs. henüz devir almamışken, şanzıman ısınmamışken veya olağanüstü durumlarda birkaç kez yaşadım. Bu sorununu mutlaka servisler görüşmen gerekiyor. 2- Bu söylediğini ben de zaman zaman yaşıyorum. Netice de yapay zeka bir makine. Arada Cem Hocamın da söylediği gibi kafası karışabiliyor. Bir + tuşuna basmaya çekinme bu tür durumlarda. Manuel araç kullandığın günleri hatırla, taş attın da kolun mu yoruldu. Bir vitesi de tuşa basarak geçir. Bu konunun bin türlü sebebi olabilir. Çok üzerinde düşünmeye gerek olduğunu düşünmüyorum. Servisle olan görüşmenin sonuçlarını da bildirirsen sevinirim.
  9. Yukarıdaki iletilerde yeterince açıklamış saygıdeğer forumdaşlarım. Birkaç tüyo da ben verebilirim. --> Aracınızda Hız Sabitleyicisi veya Hız Sınırlandırıcı var ise ve herhangi birisi aktif ise dik inişler gibi araç hızının kontrolsüz arttığı durumlarda şanzıman otomatik olarak bir alt hatta yine kontrol edilemez ise bir alt daha vitese düşüp sabitlenen/limitlenen hızda aracı tutmaya yardımcı olur. --> Benzer durumu şehir içinde veya dışında hız sabitleyici/limitleyici kullanmadan kendiniz de yapabilirsiniz. Gaza basmadığınız durumda (dik bir inişte) fren kullanmak yerine vitesi manuel olarak bir alt konuma alırsanız araç bu vitesi sabitler ve hızı korumaya kendiniz yardımcı olabilirsiniz. Genel olarak ise vitesin sizin seçtiğiniz konumda kilitli olduğunu yol bilgisayarı ekranında üstte yer alan PRNDS konumlarının sağında PRNDS# olarak seçtiğiniz vitesi görebilir ve highlight edilmesiyle de kilitli olduğunu anlayabilirsiniz. Yeniden gaza bastığınızda veya durduğunuzda kilit kalkar ve araç yeniden vites seçimini kendisi yapmaya başlar.
  10. Özellikle LG plazmalarda dikkatli olmakta fayda var. Çoğu modelde (en azından test ettiklerimde) çok net bir şekilde beyazlar maviye kayıyor. Bu durum başka bir konuyu aklıma getirdi. LED-LCD'lerde de durum aslında böyle. Hiç bir LED gerçek spektrumda beyaz ışık veremiyor. LED'lerden beyaz ışık elde etmek için birkaç yöntem var. Birisi RGB LED olarak adlandırılan Kırmızı-Yeşil-Mavi LED kombinasyonu diğeri de fosfor kaplı Mavi LED. Her iki durumda da ortaya çıkan beyaz "cool-white" olarak adlandırılan ve maviye kayan bir beyaz. Üreticiler bunun önüne geçebilmek için LED arka aydınlatmalı LCD panellerde (high-end modellerde) ayrı bir RGB filtresini kullanıyorlar. Ancak durum yine çok değişmiyor ve beyazlar "cool-white" oluyor. Aynı ışıklandırma koşullarında aynı görseli özellikle de durağan görüntüleri izlerseniz -bazı durumlarda- farkı görebilirsiniz.
  11. Plazma'nın doğal renkleri, izleme açısının genişliği, ekrandaki rengin, siyahların, beyazların uniform dağılımı, giriş seviyesindeki modellerin bile siyah derinliğinin yüksek olması, kontrast oranının yüksekliği ve tabiki tepki hızı ile LCD tabanlı TV'lerden iyi olduğunu düşünüyorum. LCD'lerin doğal olmayan ancak göze de hoş görünen doygun renkleri, enerji tüketiminde de avantajlı konumda bulunmaları tamamen şahsi tercih meselesidir. Ayrıca tecrübe ettiğim kesin bir bilgi daha var LCD bildiğiniz gibi pikselleri arkadan aydınlatan bir teknoloji flouresan veya led hiç farketmiyor, ülkemiz malum tozlu bir memleket ve üreticiler bu tozu hiç bir zaman dikkate almıyorlar. Bir süre sonra (2-3 yıl) bu ışık kaynaklarının üzeri tozlanıyor ve zaten uniform olmayan ekran üzerinde özellikle beyaz zeminlerde üzeri tozlanan ışık kaynaklarının gölgesi düşmeye başlıyor. Uzun süreli LCD kullanımında gördüğüm birkaç modelde, evdeki ve yakınen tanık olduğum birkaç LCD TV de daha bu sorunu bizzat gözlemledim. Bence hoş olmayan ve insanı da oldukça rahatsız eden bir durum... Yeni nesil Neoplasmaların da enerji tüketiminde artık çok büyük boyutlarda fark yaratmadığı da bir gerçek. Kendi yaptığım ölçümlerde evdeki Panasonic 50VT30E beyaz görüntüde 195W, siyah görüntüde 172W tüketiyor. Kıyaslama yapacak boyutta bir LCD TV'm yok ancak evdeki LG 32LK430 LCD'de bu değerler 132W/121W seviyelerinde. Dolayısıyla sizi üzecek bir sorun da yok gibi... Smart TV konusunda Samsung, Panasonic'ten çok daha başarılı ancak böyle bir beklenti de yok ise Panasonic mantıklı diye düşünmekteyim. Ortam Oynatıcısı konusunda son model Panasonic'ler herşeyi takır takır oynatıyor diye de biliyorum. Burn-in olarak bilinen saçma türkçe çevirisiyle "görüntü alıkonulması" artık sorun olmaktan çıktı. Piksel değiştirici gibi akıllı görüntü üretimleriyle üreticiler bu sorunu büyük ölçüde aştılar. Ama ne olur ne olmaz yine de -çok- uzun süreli 4:3 veya anamorphic geniş ekran izlemelerden kaçınmakta fayda var bence...
  12. Dikkatli bir kullanım ile bu değerden çok daha aşağılarını görmelisiniz 1.0 EB ile... 1.6 Ti-VCT PowerShift ile 650km'lik Ankara-Giresun yolunu 92km ortalama hız ile 5.3lt/100km tüketim ile tamamlıyorum. Giresun-Ankara yolunda rakım artıyor, tüketimde 5.5lt/100km'ye çıkıyor, ortalama hız yine benzer düzeyde iken.
  13. onderpeker

    Ön Düzen Ses

    Yakup, olmadığına eminim aslında ben çünkü dediğim gibi manuel araçta direksiyon hem yumuşak, hem de turun sonuna geldiğinde bir mekanizma tarafından frenleniyor direksiyon. Benim arabada kesinlikle daha sert (F2 ile aynı hislerimde yanılmıyorsam) hem de tur sonunda "küt" diye vurup duruyor. İki aracı da aktif kullandığım için aradaki farkı çok net biliyorum. Aşağıda da ford.co.uk'de açıkça yazmış zaten PowerShift'te olmadığını... Bağlantı da aşağıda... (Kategori seçiminden "Specifications" seçilmeli...) http://www.ford.co.u...dspecifications
  14. onderpeker

    Ön Düzen Ses

    Bildiğim kadarıyla PowerShift'li araçlarda yeni nesil EPAS yok, ford.co.uk sitesinde en azından öyle görünüyor... Bizim direksiyonlar eski usul. Babamın manuel vitesli F3 Style'ında da aynı ses var. Ankara Başer'de sorunu çözemediler. Hatta bilgileri dahilinde bile değildi olay. Benim PowerShift'te de ses yok Alparslan. Ancak dediğin sol virajlarda yol bozuk ise aynı tıkırtıyı duyuyorum ve bu tıkırtı benim eski F2'de de aynı koşullarda vardı. Dolayısıyla elma ile armutu karşılaştırmış oluyoruz bu konuda. Zaten direksiyon sertliği ve dönüşün bittiği andaki his de bambaşka babamın F3 ile benim PS F3 arasında...
  15. 183cm boy ile 78kg'ı barındıran bedenimde ve ruhumda hiçbir anormallik söz konusu değildir. Her yerim gibi davranışlarım, yaşantım vs. herşey düzgündür. Hiçbir zaman aşırı uçlarda değilimdir. İnce kırmızı bir hattım vardır ve neredeyse hiç dışına çıkmam. Ne çok kızgın olurum ne çok gülerim. İnanılmaz sabırlı bir insanımdır. Çoğu arkadaşım ve eşim bu yüzden bana "duygusuz" yaftasını yapıştırır. İlk başlarda çok soğuk gelirim insanlara. Fazla konuşmadığım, ancak ilgimi çeken konularda yorum yaptığım için. Ama içim öyle değildir. Kimseye kızmam, herşeyi olduğu gibi kabullenmek gibi bir yapım vardır. Birisi birşeyi benim istemediğim gibi yapıyorsa, bu da onun doğrusudur derim ve çekilirim. İnsan davranışlarını kurcalamak gibi de bir adetim yoktur doğal olarak. Ama söz konusu olan elektronik, yazılım falansa sonuna kadar kurcalarım. Yeni aldığım bir elektronik aletin içini açmam en fazla 1 haftamı alır. Sonrasında vidalar vs. mutlaka yalama olurlar. Yeni yazılımları severim. Bir yazılımın daha alfa sürümü çıksın, benim sistemimde yerini alır. Herşeyim düzgün olmakla birlikte kontrol edemediğim bir obsesyonum vardır. Bu da aşırı düzgünlükten kaynaklı sanırım. Herşey yerli yerinde, muntazam, simetrik, düzenli vs. olsun isterim. Ellerim çok önemlidir benim için, kirli veya tozlu kalmasına dayanamam. Bilgisayar başında bile arada sırada gider ellerimi yıkarım. Bu bir otomobil forumu, bahsetmeden olmaz. Arabam her daim temizdir. Bir çöp, toz vs. asla bulunmaz. Malesef Ankara gibi çok tozlu bir memlekette yaşıyorum hele ki koyu renk araba tozu kiri çok belli ediyor ve beni deli ediyor. Boyaya çok zarar vermemek adına obsesyonumu törpülüyorum bu konuda. Ama içinde neredeyse "TIR şöförleri gibi" ayakkabı çıkarıp girseniz yeridir... Düzgün, kurallara uygun yazı yazmayı da severim. Mümkünse ve mantık sınırları dahilindeyse yabancı dil kökenli bir kelime yerine türkçesini kullanmayı tercih ederim. Çok konuştum sanırım. Okuyanlara teşekkürler...
  16. Çok yüksek devirler değil gaz verdiğim. Aşırı bir reaksiyon da göstermiyor şanzıman bu durumda. Ama önerinizi dikkate alacağım hocam. Hocama yazdıklarım geçerli tabi sana da Yakup. Çok zorladığımı düşünmüyorum. Normal koşullarda daha fazla zorlandığı da oluyor... Dikkatli olacağımı sana da söyleyim tabiki... O kadar yüksek devir hiç denemedim. D'ye atınca da gazı kestiği doğru...
  17. Bir ara Shell Ferrari model araçlar veriyordu 2 vitesli, powershift'teki vites geçişleri aynı o model araca benziyor... Ses yok, tıkırtı yok, sarsıntı yok. Devir saati olmasa anlamayacaksınız vites değiştiğini... Bu arada video'nun hakkını vermek lazım ama... Ben kalkışlarda önce N modunda biraz gaz verip sonra D'ye geçiriyorum. Çok daha devirli birinci vites kalkışı gerçekleşiyor. Eminim hızlanma süresine de ciddi katkısı vardır... Profesyonel ölçme şansım olmadı ama sanki daha verimli oluyor. 11900km'ye de geldim. Henüz hiçbir problemim yok çok şükür. Her tür koşulda da kullandım şanzımanı. Bizim yazlığın yollarında baya yokuşlar vardır 45-50derecelik manuel şanzıman da bile zorlanırdık vites değişiminde araç gaz yememeye başladığında. PS'in performansı muhteşem bu tür koşullarda.
  18. Ekonomi potansiyeli kesinlikle cok yuksek olan bir arac. Dikkatli kullanimda cok iyi sonuclar elde edilecektir. Kaldi ki Yakup'un test guzergahi da kesinlikle ekonomi odakli bir surus icin uygun degil gibi. Sonucta isini bilen soforler icin muhtesem potansiyel yatiyor 1.0 EB'de bence. Bekleyip gorecegiz... Tesekkurler Yakup!
  19. 1.6 Ti-VCT araçlardaki değişken sübab zamanlamasının dişlilerinden de bir ses gelir stop ettikten hemen sonra. Motor çalıştırma için orijinal konumuna geri gelir sübab zamanlamasını ayarlayan sensörler. Duyduğunuz bu ses de olabilir tabi...
  20. onderpeker

    Eco Şampiyon!

    Çok da fazla çaba sarfetmedim aslında bu son tüketim için. Yol çalışmaları olmasaydı 5.6lt/100km ile gidiyordum 110km/h sabit hız ile. Denizli'den sonrası mahvetti beni. Bir de Bodrum'un şehir içi trafiği girince Turgutreis'te 5.9'u buldu tüketim. Yine de çok çok iyi. Aynı şartlarda F2 Ti-VCT'de 7.0lt/km'den aşağısını hatırlamam.
  21. onderpeker

    Eco Şampiyon!

    Tatile kaçtım birkaç hafta, gelirken de bir takım veriler elde ettim tüketim anlamında. Detay aşağıda: Araç: 2012 Focus III HB 1.6Ti-VCT Titanium PowerShift Otm. (KM:9700km-->10445km) Toplam Mesafe: 745km Güzergah: Ankara --> Bodrum, Turgutreis Rakım Farklılıkları: Genel: 850-->0m, Gerçek: 0 - 1400m arasında değişken Ortalama Sürat: 85km/h Genel Kullanım Karakteri: Hız sabitleyici kullanılarak 110km/h hızda sakin sürüş (oran: 95). Yol çalışmaları nedeniyle "toprak yolda!" düşük süratli sürüş (oran:5). Hava Sıcaklığı: 18C ile 36C arasında değişken Satıh Şartları: Kuru Lastikler: GoodYear Efficient Grip 215/55/16 Focus III Yorumu: ECO ŞAMPİYON! Ortalama Tüketim: 5.9lt/100km
  22. Bildiğiniz gibi EuroNCAP, otomobillerde bulunan bazı yeni teknolojilere çarpışma testi sonuçlarıyla birlikte "gelişmiş ödül" adı altında itibar yükseltici ödüller veriyor. Bunlardan birisi de AEB (autonomous emergency braking) yani bağımsız acil fren destek sistemi. Ford'da yer alan adıyla Acil Durum Fren Destek Sistemi & Çarpışma Uyarı Sistemi*. EuroNCAP yaptığı açıklamada gerçek hayat koşullarında bu sisteme sahip araçların kazaları %27 oranında azalttığını belirtmiş. Aynı makalede bu sistemin Avrupa'da satılan tüm model araçların %79'unda hiçbir şekilde bulunmadığını ve bu sistemi sunamayan marka oranının da %69 olduğunu açıklamış. 2014 yılından itibaren de bu sistemlerin çarpışma testleri sonuçlarına doğrudan etki edeceğini belirtmiş. Haberin detayları aşağıdaki bağlantıdadır: http://www.euroncap....omous-emer.aspx İşin bir başka ve bizi çok daha fazla ilgilendiren boyutu konuyla ilgili yayımlanan render videodaki araçların tümünün Focus olması... Saygılarımla... * Admin uyarısı ile düzeltme. (Tşk. Yakup)
  23. "Ses getirdi" tabiri yanlış olmakla birlikte F3'ü yerden yere vurmayı gerektirecek bir durum da olmadığını düşünüyorum. F1, F2 ve F3'ten uzur süreli ikişer adet araç kullanmış biri olarak F3'ün kesinlikle en iyi Focus olduğunu söylemek hiç yanlış olmaz. Ne kadar iyi olduğu sorusunun yanıtı belki çok net değil ancak bu sınıf içerisinde değerlendirdiğinizde hatırı sayılır bir pozisyonda oturduğunu da rahatlıkla söyleyebiliriz. Her aracın artı ve eksileri vardır. Hiçbir araç mükemmel yapılamadı uzun süre belki de yapılamayacakta. Kaldı ki "mükemmel" kelimesi de oldukça göreceli bir tabir. Çünkü herkesin mükemmel ya da daha geniş tabir ile "iyi" anlayışı da çok farklı. Yalnızca bir ya da birkaç konuda spesifik eksiklikleriyle aracı değerlendirmek pek mantıklı değil bana göre. Yüzbinlerce parçadan oluşan oldukça da komplike bir makinadan söz ediyoruz. Herşeyi iyi olmayabilir ya da daha doğrusu "herşeyi herkese göre iyi" olmayabilir ama bu bütünün kötü anlamına kesinlikle gelmez. Tüm artı ve eksilerini alt alta koyup topladığınızda -bana göre- bu sınıfın en mantıklı aracı F3 çıkıyor. Çok net olan birşey daha var bana göre. Focus'un tüm kasaları çok çok genel bir tabir ile otomobil kullanmaktan keyif alan, yolu ve geri kalan herşeyi (direksiyondan, cam açma düğmelerine kadar) hissetmekten hoşlanan insanlara göre araçlar. Öyle değilseniz Focus'la işiniz yok kesinlikle...
  24. Bilinçli bir kullanıcı olduktan sonra virus programına gerek olduğunu düşünmeyenlerdenim. İnternet security vs. hemen herşeyin bana çok anlamsız geldiğini farkettiğimden beri hiçbir anti-virus programını bilgisayarıma kurmadım. Hiç de virus belasına bulaşmadım. Ama Microsoft Security Essetials çıktığından beri sistemimde yüklü. Ücretsiz olması tabiki büyük avantaj. Kullanımı da son derece basit ve sisteme getirdiği yük de bir o kadar az. Çeşitli internet sitelerinde karşılaştırma tablolarına da baktım ve tipik bir ev kullanıcısı için gayet yeterki koruma sağladığı kanısına vardım. Arada CCleaner ile genel bir registry temizliği ile birlikte MSE'yi kullanıyorum ve format meraklısı olmama (yaklaşık 3-4 aylık periyotlarla yeni kurulum yapardım ) rağmen 1.5 yıldır formata gerek bile duymadım. Üstelik bunu toplamda 2 dizüstü bir masaüstü bilgisayarda uygulayıp başarılı oldum. Kendi kullandığım dizüstü bilgisayar işim gereği çok fazla harici müdahalelere (veri transferi açısından) maruz kalmasına rağmen sorunsuz devam ediyor. Şahsi kanaatim: CCLEANER + MSE gayet mantıklı, ücretsiz, bilinçli kullanıcı için yıllarca kullanılabilecek sistem çözümü alternatifidir...
  25. Computex 2012 Tayvan Fuarından... SYNC yazılımı ile otomotiv endüstrisinin en iyi insan-makine arabirimlerinden birine sahip olan Ford, bu alandaki liderliğini AppLink programıyla daha da ileriye taşımak istiyor. Otomobiliniz ve Android telefonunuz arasında iletişim kurmayı ve telefonunuzda bulunan uygulamaları sesli olarak yönetebilmeyi sağlayan AppLink, özellikle ülkemizde olduğu gibi trafikte saatler harcayan kullanıcılar için epey faydalı olabilir. Şimdilik sadece Asya ülkelerinde desteklenen yazılım ilerleyen zamanlarda Ford’un bölgesel ortaklarıyla çalışmaları sonucunda tüm Dünya dillerinde kullanılabilir bir hal alacak. AppLink yazılımı sayesinde SYNC Dünya’da akıllı telefondan sesle komut edilebilen ilk otomobil işletim sistemi olacak. AppLink Android platformunun yanısıra iOS ve Blackberry OS üzerinde de kullanılabilir. Şu anda Kuzey Amerika’daki kullanıcılar için AppLink’in desteklediği uygulamalar ise şöyle; TuneIn radio- Dünya üzerinde 50.000′den fazla radyoya erişebilen bir uygulama Stitcher – Radyo programları ve podcastleri takip etmek için geliştirilen bir uygulama Pandora- Kişiselleştirilebilir radyo servisi OpenBeak- Twitterdan gelen güncellemeleri haber veren ve size okuyan bir uygulama iHeartRadio – Online radyo servislerini dinleyebileceğiniz, kendi istasyonlarınızı yaratabileceğiniz bir radyo servisi SYNC Destinations – Ford tarafından geliştirilen bu uygulama varmak istediğiniz noktaya erişim zamanınızı yol üzerindeki trafik durumunu size raporluyor. Ford kullanıcıları ayrıca bu sistem sayesinde gelecek varış noktalarını cep telefonlarından otomobillerinin işletim sistemlerine gönderebilecek ve yol boyunca sesli navigasyon hizmeti alabilecekler. Scout by Telenav – Günlük navigasyon ihtiyaçlarınızı karşılan, ve bulundugunuz konumun etrafında yeni yerler keşfetmenizi sağlayan bir yazılım. Computex 2012 fuarı boyunca Ford AppLink’in bazı yeni gelecek özelliklerini göstermeyide ihmal etmedi. Bunlardan en çok ilgi çekeni Facebook ve Ford mühendislerinin birlikte gerçekleştirdikleri bir sosyalleşme özelliğiydi. Bu özellik sayesinde kullancılar etraflarında arkadaşlarınızın “beğendiği” restoranları görüntüleyebilir, araçlarını park ettiklerinde otomatik olarak check in yapabilecekler. Ford’un ayrıca geliştiriciler için yayınladığı SDK sayesinde AppLink dünya çapında tüm yazılım geliştiricilere kapılarını açmış olacak. AppLink sayesinde Ford, başlangıç seviyesinde bile etkileyici işler yapabilen bu yazılımın gelecekte otomobil kullanım tecrübelerimizin ne yönde değişebileceğine dair ipuçları sunuyor. Ayrıca syncmyride.com adlı sitede uygulama geliştiriciler için SDK'ları yayımlıyor. Kaynaklar: 1- http://www.androidtu...androidlenecek/ 2- http://www.ford.com/syncmyride/ 3- http://www.androidce...expand-globally
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgi

Bu siteyi kullanarak, forum Gizlilik Politikasını kabul etmiş olursunuz.