Kaan Zaim

Arabaların kesinlikle satacağını söyleyebilirim. Biz borçlanmayı seviyoruz. Bu fiyatları yüksek bulup almayacak olan kişiler bizim gibi forumları, arabaları, dünyadaki bu konularda olan gelişmeleri takip edip kıyaslama yapan insanlar. O yüzden ben eminim ki, araçlar gelsin 2 ay içinde yollarda görmeye başlarız. Bende dizel almama taraftarıyım. Son kullanıcı için bana göre çok bir artısı kalmadı. Ancak gene bizim ülkemizde en çok dizel satılacağını söyleyebilirim ?

Soldan sağa, sağdan sola...?

Bundan 2 sene önce yine bu forumda, bu paraların bu arabalara verilmemesi gerektiğini, elimizdeki arabaların temiz bir kullanımla uzun yıllar kullanılabileceğini, araba galarilerinin önünden bile geçmememizi tavsiye eden bir mesaj yazmıştım. Şimdi geldiğimiz noktada, arabalarımızı çokkk çokk daha uzun yıllar kullanmamız gerekebileceğini düşünüyorum. Herkez kendine temiz dürüst işini iyi yapan bir usta bulsun. Ağır bakımlarını, normal bakımlarını aksatmadan makul fiyatlarla kaliteli malzeme kullanarak yaptırsın. Bir şahin 500.000 km yapabiliyorsa,ee bizde en azından bir 600 -700.000 yaparız artık değil mi?....Bu arada araba galerilerinin değil yanından geçmek, internet sitelerine bile girmemek lazım şu sıralar...

Ben kullanmadım ancak alan arkadaşlarım oldu. Forumda da bir kaç arkadaştan duymuştum. Sıfır takılan çoğu lastik ilk zamanlarda iyi performans verecektir. Önemli olan 2'nci ve 3'üncü yıllarda nasıl olacağı. Benim lassa almamdaki sebep, öncelikle yerli malı olması. Yazlık lastiğim olmazsa kışlık lastiğimi mutlaka lassa alırım. Üreten bir ülke olmamız için kendimce bir katkı sayıyorum bunu. Diğer sebepte ülkemiz yollarında bu lastiklerin daha sağlam olduğunu düşünüyorum. Daha önce kullandığım michelin primacy 3 lastiklerimi 2 defa onarılamayacak şekilde patlattım, yardım. Her seferinde 2 lastik kaşılıklı olacak şekilde almak zorunda kaldım. Bu şekilde 4 lastiğide 2 sene içerisinde yeniledim. Ancak buna rağmen uzun dönem performansından memnun kalmadığım için lassayı tercih ettim. Daha öncede impetus revo kullanmıştım. Bir sıkıntı yaşamadım. Zaten biraz daha detaylı araştırıp, bu lastiğin etiket değerlerini önceki lassa modelleri ile karşılaştırırsanız oldukça büyük bir ilerleme ve geliştirme yapıldığını görebilirsiniz. Impetus revodan memnun kalan birisi bu lastiklerle hiç bir sıkıntı yaşamaz.

"https://www.hepsiburada.com/lassa-205-55-r16-91v-driveways-oto-lastik-uretim-yili-2018-p-HBV000003T5JT" Linkteki Lassa Driveways lastikleri aldım. Fiyat olarak piyasanın çok altında ve 2018 üretimi olarak geldi. Aynı sitede continentalin bir modelindede kampanya var. Fiyat olarak oda çok uygun. 16 inç ebatta lassa driveways lastikler jant korumalı (fr) olarak geliyor. Bir çok markada bu özellikte lastikler ekstra pahalıdır ve bulunması zordur. Michelin primacyler de direk bu şekilde üretiliyorlar. Ben genel olarak memnunum. Ses konusunda bir yorum yapamam, belliki sizin için önemli bir konu :). Bana göre sezsiz olan lastik size göre sesli olabilir :). Ancak ben belirlediğim modellerin etiket değerlerini inceledim. Bu lastiğin etiket değerleri oldukça iyi ve oradaki desibel değeri bilinen bir çok lastikle aynı seviyede. Lassa Impetus Revo 2 + üretimi biten bir seri olduğu için, lastik yarılmalarında ya da onarılamayacak şekilde olan hasarlarda bulunması sıkıntılı olabilir. Ama Driveways serisi yeni bir lastil ve benim nezdimde lassayı üst segmentlerde temsil edecek kalitede güzel bir lastik. Michelin primacy 3 lastiklerimden sonra bu lastikleri almaya karar verdim. Benim Michelin ile olan yolculuğum malesef uzun süremedi... :).

Ben 6 yıldır kullanıyorum arabamı. Arabam şuanda 140.000 km'de. Bu zamana kadar her hangi bir sorun yaşamadım. Bu yıllarda üretilen araçların soğutma suyu hortumlarında güncelleme yapıldı. Garantiden ücretsiz olarak değiştirildiler. Alırsanız buna dikkat etmeniz yeterlidir. Her hangi bir değişim yapılmadıysa bunu kendinizde yaptırabilirsiniz. 180.000 - 190.000 km'den önce satmak gibide bir niyetim yok.

Satır satır tercümesini yazmıyım :). Özetle bu başlıkta konuşulanalrdan bahsediliyor. Ford olarak, 1.6 ecoboost motora sahip bazı Kuga,Focus,C-Max ve transit connect araçlarda soğutma suyu kaybından dolayı silindir kafalarının aşırı ısındığı ve bu aşırı ısınan yüzeyin yağ ile temasının sonucunda yangın çıkabildiğinin tesbit edildiği belirtilmiş. Bu motora sahip araçların en yakın yetkili servise başvurmaları istenmiş. Ücretsiz olarak işlemlerin yapılacağı ve araçların geri teslim edileceğinden bahsediliyor.

Aslında sizin söylediğinizde benim söylediğimden farklı değil. Eğer sorununuzu anlatmayı başarabilirseniz ya da telefonda size yardımcı olmaya çalışan görevli durumu olması gerektiği gibi aktarabilirse, konunun muhatabı tarafından aranıyorsunuz ve sorununuz çözülüyor. Otosan ya da başka bir firma olsun farketmez. 6 yaşında bu sorunu yaşamış bir araba için kimse arabanın yaşı çok olduğu için bu durum olabilir gibi bir cevap vermez. Demekki ilgili birime bazı bilgiler yanlış gitti. Belki not alan arkadai aracın yılını 2002 diye girdi.... Burada benim koç grubu şirketleri şeklinde bir ifade kullanmam yanlış olmuş olabilir. Genelde uygulama belki bu şekildedir. Bana göre uygulamada sıkıntılar var... Batuhan bey'e verilen cevapta bunu doğruluyor zaten...

Bu durum kesinlikle normal bir durum değil. Belliki parça ile ilgili bir üretim sıkıntısı var. Genele yaygın bir sorun olmadığıda belli. Malesef şikayet sisteminde yapısal bir sorun var. Şöyleki, ford direk hattını aradığınızda karşınıza çıkan görevliye derdinizi anlatmaya başlıyorsunuz. Oda anladığı kadarıyla not alıp otosanın ilgili birimine yönlendirme yapıyor. İştw buradaki sorunu anlama ve not alma kısmında ciddi problem yaşanıyor. Hele birde telwfona çıkan kişi arabalardan uzak ve not alma konusunda çok yetenekli değilse, otosandan size bu şekilde saçma sapan cevaplar gelebiliyor. 2 kez benimde başıma geldi çünkü. Koç grubunun şirkerlerinde genellikle uygulama bu şekilde malesef. Ben yapı kredi bankasında da benzer sorunları çok yaşadım. Sorunun direk muhatabına ulaşamıyorsunuz....

Merhaba Arkadaşlar, Dün bende bagaj ile ilgili olarak sorun yaşadım. Bagajım kilitli kaldı açamadım. Koltuktan girerek eşyaları almak durumunda kaldım. Sorunu yaşadıktan sonra yaptığım araştırmalarda, bagaj kilidine giden kabloların zamanla kırılabildiğini okudum. Mk2 kasalardan beri olabilen bir durum. Sabah servise uğradım, kablolardan bir tanesinin belirttiğim şekilde arızalandığı tspit edildi, çok kısa bir sürede düzelttiler. Normal olarka her hangi bir ücrette ödemedim :). Can sıkıcı bir durum olabilir. Özellikle tatillerde :), ama çözümü çok basit ve kolay aklınızda bulunsun.

Bende 1.0 ecoboost focusumdan memnunum. Memnun olmadığım tek şey, bu motor kombinasyonu için yapılan yanlış pazarlama stratejileri. Alacak olsam aynı motoru hiç düşünmeden gene alırdım. Soğutma sistemi sorunu hakkında gerekli güncellemeler yapıldı diye düşünüyorum. Artık bu konu ile ilgili bir sıkıntı duyulmuyor. Aracın genel kalitesi benim açımdan yeterli. Çevremdeki diğer araçlara baktığımda da benzer sıkıntılar olduğunu görüyorum. Çözüm üretilebildiği sürece bence bunlar çok sorun teşkil etmeyecek şeyler. İkinci el konusuna gelince, bu konuda zamanında benimde dilim çok yandı. Hatta özellikle ben foruma konu başlığı açmadan, Cem Boneval bey'ile yazıştım. Oda sağolsun yorum ve fikirlerini benimle paylaştı. Geldiğimiz noktada VAG grubunun 1.0 TSI motorları piyasaya sürmesi ile oluşan bu ön yargı kısmen kırılmaya başlandı. Benim düşünceme göre, MK4 lerin benzinli versiyonları ecoboost olacağı için (1.0 ve 1.5) bu ön yargılar ortadan dahada kalkacaktır. Keşke bu arabayı pazarlayanlar zamanında bu duruma el atıp pazarlamayı daha iyi yapabilselerdi.

Fiyat konusunda çok haklısın. Mk4'ler ile umarım durum daha olumlu olur. (Hem fiyat, hemde pazarlama anlamında). Yoksa bizim işimiz çok zor :). Elimizdeki arabaları yedek parça yapmak zorunda kalıcaz .

Yeni focuslar geleceği için böyle bir değişiklik yapılmıştır heralde. 1.0 ların kalkması, Benzillide style donanımın olmaması...Hayırlısı olsun . 1.0'lar Otosan'dan gördüğü zulümü başka hiç bir yerde görmedi

İnceleme için elinize emeğinize sağlık. EcoBlue motorlar EcoBoost motorların teknolojilerini kullanarak geliştirilmiş dizel üniteler. Oldukça verimli ve ekonomik oldukları iddia ediliyor.

Bende sabah bakınca mutlu oldum. Hatta 145 tl için beklemeye gerke yok diyerek ödemesini de yaptım :). İnsanlarımız genel olarak bu MTV fiyatlarına çok takılıyorlar. Araba alırken verilen o kadar paraya edilen isyanın 2 katı bu MTV fiyatları için yapılıyor :). Ama buna ragmen 1.0 arabayı galeride gördüklerinde ya da ikinci el ilanlarda gördüklerinde dönüp yüzüne bile bakmıyorlar. Ama az kaldı hissediyorum, bu yılın son çeyreğinde 1.0 arabalar ikinci el ilan sitelerinin arananlar listesinde yukarılarda olacaklar....

Yeni 1.0 ecoboost motorlarda Triger kayışı yerine Zincir kullanılacakmış. Benim anladığım kadarı ile silindir kapama ve açma işlemleri dolayısıyla oluşan basınca karşı dayanıklılığı arttırmak için tercih edilmiş. Aynı şekilde motor yatakları, tahrih milleri ve burçlar güçlendirilmiş. Kaynak : https://media.ford.com/content/fordmedia/feu/en/news/2016/11/29/ford-to-offer-fuel-saving-cylinder-deactivation-tech-for-1-0-lit.html

Kullandığım manuel vitesliydi. Ama ben DSG şanzımanlı araçlarda daha iyi tepkiler olur diye düşünüyordum. Sonuçta dip gaz yaptığınızda DSG'nin vites değiştirme hızına yetişebilmeniz pek mümkün olmayacaktır. DSG çok kısa zamanda vites geçişlerini sağlayacağı için, motor tork devrini yakaladığı andan itibaren araç ciddi biçimde hızlanacaktır. Manuel vitesli bir araçla DSG'ye karşı sıfırdan kalkış yaptığınızda, çok profesyonel bir sürücüyseniz belki yarım metre ya da 1 metre kadar önde bitirebilirsiniz. Sanırım burada belirtilen sıkıntılar, dip gaz yapmadan yapılan kalkışlarda araç tork devrine gelmeden vites geçişleri yapıldığı için bir hantallık oluyor. Manuel viteslerde kontrol kullanıcıda olduğu için bu durum yaşanmıyor haliyle. İki aracın otomatik vitesli versiyonlarını karşılaştırmak pek doğru olmayacaktır. Ford'da powershift olmadığı için DSG'nin verdiği tepkileri bekleyemeyiz. En doğru karşılaştırma manuel vitesli versiyonlarda olacaktır :). Turbo gecikmesi konusunda çok haklısınız. Ecoboost motorda neredeyse yok denecek seviyede. Bu ciddi bir başarı bence.

Cem Bey'in Bahsettiği titremeyi bende hissediyorum. Öyle çok rahatsız edici boyutta bir titreşim değil tabiki. Başka bir arabayı kullanıp tekrar kendi aracınıza bindiğinizde daha net hissedebiliyorsunuz. Hatta bu durumla ilgili olarak 90.000 ve 120.000 bakımlarında özellikle motor kulaklarını kontrol etmelerini istemiştim, ancak servis bir sorun olmadığını belirtti. Kullanıcı açısından problem olacak bir durum değil. 1.0 tsi motoru Octavia ile deneme fırsatım olmuştu. Test sürüşünden sonra kendi aracıma bindiğimde 1.0 125 bg'lik focus bana daha atik ve hızlanmaya daha istekli gelmişti. Kağıt üstündeki değerlere bakarsanız 1.0 tsi daha hızlı ve torku yüksek duruyor. VW'ci arkadaşları kızdırmak istemem ama ben emisyon skandalından sonra kağıt üstündeki değerlere pek itibar etmiyorum :).

1.0 ecoboost aracımın ortalama tüketim değeri (yol bilgisayarına göre) 5,6. Serviste yaşadığım bir olumsuzluğu telafi etmek için aracıma komple temizlik paketi hediye ettiler. 3 gün boyunca aracım serviste kaldı bu süre içerisinde bana ikame araç tahsis ettiler(1,5 powershift titanium focus). Arabayı alır almaz yol bilgisayarını sıfırladım. Aynı güzergahta 3 gün boyunca işime gidip geldim. Aracı geri getirdiğimde ortalama tüketim 5,4'tü. Benim kullanımımda demekki dizelin bana bir faydası yok bunu anladım :). Ancak 1,5 powershift için karma tüketimde 5,5 -6 şehirler arasında da 4,5 - 5.0 arasında değerler yakalanabilir diye düşünüyorum. Yoğun trafikte 6,0 - 7,5 arasında kalır tahminimce.

150 bin,160 bin, 180 bin...Bu fiyatlarla araba borcuna girsem bende ciddi sıkıntı yaratır. Ama ülkemizde hem vergiler yüksek hem de verginin de vergisini ödediğimiz bir fiyatlandırma politikası olduğu için bu fiyatlar normal. Bu durumda, arabayı üreteninde, o arabayı Türkiye'ye getiren ithalatçının da (küfür edecekmiş gibi oldu:)..) hiç bir suçu yok. Bu fiyatlandırma politikasında, bir arabının donanım özelliklerini belirleyebilmek ayrı bir iş sektörü bile yaratabilir. Öyle bir donanım paketi yapacaksınız ki, hem insanlar mutlu olacak hem de aracın fiyatı ÖTV'ye takılmadan mantıklı seviyelerde kalabilecek...Çok zorr çokkk....

İlgili konu başlığında çok konuşuldu bu konu zamanında. Ama bu durum aklımın bir köşesine, 4 yıl birden 9 yıla nasıl fırladı hemde tüm motorlar için diye takılıp duruyordu:). Bugün farkettim ki, sayfada güzel güzel bakım paketleri oluşturulmuş. Dilerseniz aracı bakım paketi ile birlikte alıyorsunuz ve o süre zarfında bir daha para vermiyorsunuz. En uzun bakım paketide 7 yıl 105.000 km şeklinde. Eeeeeee, şimdi 4 yılda triger değişecek derseniz bu bakım paketi işi sıkıntıya girer :). Zarar edersiniz, olmaz :). En azından bakım paketi şeklinde bir pazarlama olayına giremezsiniz, diye kendi kendime düşündümm :). 1.0 motorun triger değişimini diğer motorlarla aynı seviyede tuttukları sürece ben her ortamda gıcıklaşacağım :).

Yabancı forumlarda yazılanlara da bakarsanız, FORD'un bu konuda tüm günya genelinde aksiyon almakta oldukça geç kaldığını görebilirsiniz. Moturun lansmanında motoru öpen "Alan Mulally" amcayı hatırlayın :). O kadar emek harcanmış ve inanılmış ki, bu sorunu idrak edip Kabul etmekte zorlandılar sanırım:). Benim yaptığım araştırmalar sonucunda, hortum ve genleşme kabı güncellenerek bu sorun düzeltildi. Tabi servisler uygulamayı yaparken, yeni genleşme kabı, yeni hortum ve bağlantıları şeklinde yaptılarsa bu durum geçerli. Daha öncede bir kaç kez belirttiğim gibi, sadece hortumun bir kısmını değiştirerek ya da aynı parçayı sökerek yerine aynı parçanın yenisini takarak bu işlemler yapılmamalı. Genleşme kabı,yeni hortum ve bağlantıları hatta antifirizin tamamı (Benim aracıma öyle yaptılar...) değiştirilmeli. Antifiriz burada ekstra bir güncelleme, çok elzem değil tabiki

2006 yılında sıfır kilometre aldığım Grande Punto aracımın bozuk yollarda ön tarfaından "luk luk" şeklinde sesler geliyordu. İlk başlarda 1 ya da 2 araba sorunlu derken, 3 ay içerisinde hemen hemen tüm arabalarda sıkıntı olduğu anlaşıldı ve yetkili servislerde onarım yapılmaya başlandı. O yıllarda bu sorunun adı "tıkırtı burcu" olarak anılıyordu. Yıl 2008 aynı arabanın ilerleyen zamanlarda tamamen elektirik destekli olan direksiyon sisteminde sorun yaşanmaya başlandı. Servisler ilk başta anlam veremediler, hem sorunu Kabul etmekte hemde çözüm üretmekte zorlandılar. Hatta bu direksiyon sistemini parçalayıp sorunlu parçayı kendi imkanları ile tamir etmeye çalışan yetkili servisler bile oldu...Ama nafile şanslı olanların (ben gibi) direksiyon Sistemleri komple değişti (Parça fiyatı 3850 TL + işçilik = 4750 TL). Aynı arabanın teyip tuşlarının tamamı soyulmaya başladı...Buna çözüm üretilmedi... Bu arabamı 8 yıl 189.000 km boyunca severek kullandım ve sattım. Arkasından Ford Focus aracımı aldım. Yıl 2011 Toyota Auris. Genel olarak sorunsuz bilinen Toyota'nın kronik yağ eksiltme sorunu var. google'a yazıldığında bir çok açıklama mevcut. 2011 model Aurisimizi hala kullanıyoruz, Oldukça da memnunuz. Ama düzenli olarak "Kaputu Açıp" yağ seviyesini kontrol ediyoruz. Biz onu ailece bu şekilde sevdik :). Ve bizi bugüne kadar hiç üzmedi :). Her yıl Ankara - Arhavi, Ankara-Çeşme, Ankara - Antalya yollarında motoru yanmadan gidiyor çok şükür Bir tanede DSG olayı var ama onu yazmaya gerek yok. Herkezin bildiği ve Kabul ettiği bir şey zaten. Son çıkan Hondaların'da kaporta problemleri ortada, Mağduriyet hat safhada. Gelelim bize...Benim aracım 129.000 km'de. Bahsi geçen genleşme kabı ve hortumları 42.000 km'de değişti. O zamandan bu yana bir sorun yaşamadım. 5 yıl ve 129.000 km boyunca bu motorda görünen tek sorun bu genleşme kapları ve hortumları gibi görünüyor. Bunun dışında bir sorun yaşayan oldu mu??. Eğer benim gibi servise gidiyorsanız, bakım öncesinde serviste açılan kayıda özellikle genleşme kabının ve hortumlarının kontrol edilmesini istediğinizi belirtin. En azından kayıtlara geçsin....Ya da tanıdığınız bir ustaya gidin komple değiştirin. Kendi arabamdan örnek vericek olursam, zatten servis bir kere değiştirdi üzerinden 3 yıl geçti. Araç 5 yaşında. Bir kez de ben değiştirsem bir 3 yıl daha eklerseniz oldu size 8 yıl. Bu şekilde en azından kafanız daha rahat bir şekilde dert edicek bir şey olmadan aracınızı sürmeye devam edebilirsiniz. Bu genleşme kabı meselesi için servisle görüştüm. Değişim yapıldıktan sonra bir daha şikayet almadıklarını belirttiler. Daha öncede yazdığım gibi bazı servislerin yanlış uygulama yapmış olabileceklerini düşünüyorum. Şöyle ki, benim aracımda genleşme kabı, hortumlar ve soğutma suyu sıvısı aynı anda değiştirildi (Sıvıya ekleme yapılmadı, boşaltılıp yenisi ile dolduruldu.). Yanlış gözlemlemediysem bazı arkadaşların sadece hortumları değiştirilmiş. Hatta değişim yapılan parça eskisi ile aynı olduğu için sorun tekrarlanabiliyor. Yeni genleşme kabı, yeni kapak artı yeni hortumlarıyla beraber geliyor olmalı...Sorunlu parçayı sökerek, aynı parçanın yenisinin takılması da bu sorunu tekrarlayan bir problemmiş gibi gösterecektir. Servis konusunda daha deneyimli ve bilgili arkadaşlar benim bu yorumuma bir cevap yazacaklardır. Değiştirilen parçalarda aynı sorunların tekrar edeceğini düşünmüyorum...Sorunu çözmüşler ki bu parçaları değiştiriyorlar öyle değil mi?. Başlıkta ki yazıya cevap olarak, bence bizim en büyük sorunumuz yapılan eksik ve yanlış pazarlama stratejisi...

Mesajımı değiştiriyim:). Konuyu açmadan arama yaptım ama ilgili başlığı görememiştim. :). Umarım Honda Türkiye, müşteri odaklı çözüm üretir.

Öncelikle çok geçmiş olsun. Benim aracımda hortumla beraber genleşme kabınıda değiştirmişlerdi. Sizin aracınız 1.0 ecoboost mu?(Triger değiştirdiğinizi söylediğiniz için meraktan soruyorum). Benim okuduklarımdan anladığım kadarı ile, bazı araçların sadece soğutma suyu haznesinden çıkan hortumları değişmiş. Benim aracımda kapla beraber parçalar değişti, hatta soğutma suyunu boşaltıp yenisi ile tekrar doldurdular. Acaba diyorum, bazı servisler bu uygulamayı yanlış mı yapıyorlar?. Değişmesi gereken parça yerine, tekrar aynı parça mı takılıyor?. Bazı servislerin uyarı yapılmasına ragmen bu parçaları değiştirmediğini biliyoruz. Acaba bazıları da uygulamayı yanlış mı yapıyorlar?. Maliyeti 40 Tl olan bir parça için bu kadar riske girileceğini hiç zannetmiyorum. Bu konu da ters bir şeyler olduğu kesin...