Semih O.

Yerine tırnaklarla sabitlenmiştir. Çok zorlanmadan sökebilirsiniz diye düşünüyorum. Söktükten sonra kenarlarına yakın kısımlarına sünger bant gibi bir malzeme yapıştırabilirsiniz.

Konu yanlış forumda olduğu için kapatıyorum. Aşağıdaki bağlantıyı takip edin.

Konfigurasyonu yapmadan direksiyon kumandası çalışmayabilir. BCM'de gerekli düzenlemeleri her koşulda yapmak gerekli. Bu görselden çok bir şey anlayamadım açıkçası soketleri göremediğim için. Benim gördüğüm kablo demetinde Sync 1 54 pinli soketi, eski acm soketleri ve 4" ekran soketi bu kablo demetine bağlanıyordu. Elektrik semaşına bakmak gerek ama yanlış hatırlamıyorsam direksiyon kontrolleri FCDIM soketinde diye aklımda kalmış. Hatta benim gördüğüm dönüştürücüde OBD soketi de vardı. MS-can hattı için diye hatırlıyorum ama o hiç Sync olmayan araç için de olabilir. Çok zaman olduğu için ne emin olamıyorum. Sizin bu kabloda boşta bir şey kalıyor mu?

Aldığınız kablo ne nitelikte bunu bilmem mümkün değil ama hatırladığım 4" ekran soketi, OBD ve ACM dijital pinlerinden bazıları kullanılıyor olmalı. Gerekli konfigurasyonu yaptıktan sonra çalışmayan fonksiyon varsa eksik, hatalı bağlantı olabilir.

Çok yanlış karar 😕

Ben size tamamen katılıyorum. Ayrıca çevre ile nükleer neden tezat olsun ki, bu malzemeler durdukları yerde de radyoaktifler zaten 😀 Güneş bile nükleer enerji ile çalışıyor. Ben mevcut teknolojiyi de bilgim dahilinde oldukça temiz ve güvenli bulanlardanım. Kaldı ki mevcut teknolojinin üstüne katedebileceğimiz hala çok yolumuz var. @H. Cenk hocam bana nükleerci lobisi diyecek şimdi 😅

Bildiğim kadarıyla kontak durumunda 12.4 V altı sağlıksız kabul ediliyor. 6 yılı da referans aldığınızda ben bu aküyü kullanmazdım. Çalışır durumda 14.4V alternatörün düzgün çalıştığını gösterir sanırım ama günlük 40 km kullanmanız akü sarjı açısından çok bir şey ifade etmez. Akü kapasitesi belirli bir değerin altına düştüğünde dünya turu da atsanız o reaksiyon gerçekleşmez.

O kadar derin bir değerlendirme yapılabilir mi bilemiyorum hocam ama OPEC petrol fiyatlarını düşük buluyor ve arz kesintisi ile fiyat arttırmak istiyordu. Şimdilik ABD bu durumu dizginliyor gibi. Tabi bu da Rusya'ya karşı bir koz. Valla abi kazın ayağı pek öyle değil gibi. Ben Togg'u burada asla referans olarak kullanma taraftarı değilim. Siyasi bir proje ve rakamlar konuşmaya değer bile değil. Ben globale bakarım. Geçenlerde okuduğum bir haberde Tesla ve Çin'liler dışındaki tüm elektrikli modellerin rekabet uğruna ciddi zararlar yazdığı söyleniyordu. Şimdi kaynağı bulmaya üşendim. Özellikle Almanlar'ın sonu pek parlak gözükmüyor. Ford ve GM de aynı durumda. Sonları Nokia gibi olacak bu gidişle. Geriye Tesla ve Çinli rakipleri kalıyor. ABD'nin bu pazarı Çin'e yar edeceğini de hiç sanmam. Bana kalırsa çok uzak olmayan bir gelecekte öyle ya da böyle çok ciddi bir dönüşüm gerçekleşecek ve mevcut teknoloji alanların ellerinde patlayacak.

Almanya'da elektrikli araç satışlarında uygulanan teşvik 2024 yılı itibariyle sonlanmış. Bakalım satışları nasıl etkilemiş

Çıkarır diye tahmin ediyorum ama bunu denemeden bilme şansımız yok siz de tahmin edersiniz.

Bunlar yine politik tercihler. Özellikle Avrupa için durum Rusya bağımlılığından kurtulma mücadelesine dönmüş durumda. Uygun bir zamanda verisini de atarım. Dünya enerji tüketiminin yaklaşık 3'te 1'ini ulaşım ve lojistik gerçekleştiriyor. Bireysel tüketim bu pay içinde devede kulak. Gemiler, uçaklar ve karayolu taşımacılığının elektrifikasyonu da mevcut durumda fantaziden öteye geçemez. Bu işin sanayiye yayılması ise daha büyük fantazi. Vakit bulunca yukarıdaki hedeflere daha detaylı bakarım. Bu şovmenliğin bir diğer göstergesi sanayinin enerji sömüren metalurji, çimento, cam, seramik gibi sektörlerine kimsenin dönüp bakmaması. Geçenlerde güneş enerjisi ile 20 kg çimento pişirdikleri için göbek atmışlardı 😅 Bu şaklabanlığın bir diğer önemli boyutu da şu, iklim değişikliği ve CO2 salınımı o kadar dertse önce hayvancılık ve gübreye bir çözüm bulunması lazım. Şişman kodamanlar dana etini pek seviyorlar ama... Yanlış anlaşılmasın ben bütün bunlara karşı değilim ama yapılan şaklabanlıktan başka bir şey değil. İşin daha komik tarafı bu harekete at başı olan Avrupa'da zaten enerji yoğun bir ağır sanayi yok. Durum şuna benziyor, biz burada egzoz solumadan elimiz göbeğimizde keyif içinde sağlıkla yaşayalım. Dünyanın geri kalanı bize baksın, ölsün pislikler. Ama çok da ölmesinler, iş gücünden faydalanalım...

Super resin polish ve extra gloss protection da kullanıyorum. Ben gayet memnunum. Konu su lekeleri olduğu için daha detaya girmeyeyim.

Ben teşekkür ederim hocam. Benim çenem düşüyor bu konu açılınca, aslında sayfalarca yazılır çizilir ama çok uzak olmayan bir gelecekte değişimi yaşayıp göreceğiz zaten.

Ben uzun zamandır Autoglym glass polish kullanıyorum. Çok iyi sonuç veriyor. Yumuşak bir pasta süngeri ile uygulanıp kuruması bekleniyor. Sonra siliniyor, tertemiz.

Forumun uçan gönderileri arasında daha detaylı bir tartışma vardı ama o kadar detaya uğraşmaya üşendim. Sıfır emisyon saçmalığı tamamen bir pazarlama stratejisinden ibaret. Kapitalistler size bir şey satmak istediklerinde kaçınılmaz olarak ne kadar mükemmel bir şey olduğundan bahseder. Karbon ayak izi filan bunlar da fasarya tartışmalar. Bu dönüşüm tamamen politik ve bir sermaye dönüşümünden ibaret. Beğenirsiniz ya da beğenmezsiniz ama bilim bazen sermaye lehine güzellemeler yapmak için manipüle edilir. Kısıtlamalar, vergiler, teşvikler filan derken daha kazanmadığınız gelirlerinize göz dikecekler. Küresel ısınma, dünyanın geleceği filan diye biz de bu ürünleri seve seve alacağız. Almanya'daki Hans çevreciliği ile gurur duyarak EV aracına binerken, kullandığı arabanın bataryaları enerjisinin %77'sini hala kömürden elde eden Çin'de günlüğü 10 dolara çalışan adamlar tarafından üretilecek. Bu sırada kobalt için Kongo'nun altını üstüne getirecekler, yağmur ormanlarının ırzına geçecekler falan filan. Sözün özü bu düzenin paradan başka efendisi yok. Satın almamızı istiyorlarsa alacağız. İlave ----------------------------- Genel kültür olsun diye bazı madenlerin üretimlerinden kaynaklanan ton başına CO2 emisyonlarını yazayım. 1 ton çelik - 1.9 ton CO2 1 ton katot bakır - 4.1 ton CO2 1 ton kobalt için - 9 ton CO2 1 ton lityum - 15 ton CO2 Bakır ve çeliği ayrı olarak gösterdim çünkü bunlar zaten birincil kullanım öncesi neredeyse kullanılabilir hale geliyorlar. Bu arada bunlar sadece madenden metal üretimi sırasında ortaya çıkan CO2 miktarları. Bunları nihai ürüne dönüştürmek için çoğunlukla yüksek sıcaklık gerektiren ısıl işlemler gerekiyor Bilin bakalım bu enerji nereden elde ediliyor? 😄

Nasıl fark var mı abi?

Mondeo bence ülkemizde yeterli ilgiyi görememiş araçlardan biri, bu nedenle piyasası da hem düşük hem de göreceli olarak yavaş. Kullanıcı için sorun olacak konular değil. Kişisel görüşüm bence daha önemlisi, biraz ülkemizin vergi politikalarına kurban gitmiş olması. Mevcut kasada 1.5 ecoboost hem yüksek yakıt tüketimli hem de bu ağırlıkta kendinden beklenen performansı veremiyor. Yakıtla ilgili takıntı yoksa bu da çok ciddi bir sorun değil. Ben bu aracı 2.0 dizel olarak almak isterdim. Bunun dışında konfor, malzeme kalitesi gibi konularda tartışmasız yeterli ve keyifli araç. SW konusuna gelince, yine Mondeo ile benzer kaderi paylaşan bir kasa tipi. Uzun yıllardır eşimi ikna edip SW bir araç almaya razı edemiyorum 😄 SW seviyorsanız, büyük bagaja ihtiyacınız varsa neden olmasın. Burada yine piyasa koşullarını göz önünde bulundurmak gerekiyor. Kullanıcı için sorun teşkil etmemeli. Bunun dışında Mondeo sedanın bagajı da Focus'a göre devasa sayılır. Sedan Focus'un bagajından içeri bir şey sokmak gerçekten mesele.