Ümit Vaysaloğlu

Tazminat disinca hakkinda ceza davasida acilabilir. Gorevi kotuye kullanma, gorevi ihmal vs. Hatta hakim beye gicik bir savciyada duserse dosyaniz o zaman savci bey bunu allem eder kallem eder iyi bir sekilde sonuclandirir. Ancak once bir ceza davasi acmaniz gerekir ceza davasinin sizin lehinize sonuclanmasi halinde tazminat davasini kazanmaniz cok daha kolay.

Fransız arabası alınır, keyifle binilir. Hiç de bir şey olmaz. Örneğin 1998 model Ranault 19 arabamızı 104,000 km den beri kullanıyoruz. Şu an 250,000 km yi geçmiş olması lazım. Bizim kullandığımız dönemde 3-4 kere de hararet yaptırdık. Bizim hatalarımızdan, ve usta hatalarından. (bir keresinde devirdaim hortumunu eksoz manifoldunun üstünden geçirmiş ve sonuç tekrar hararet yapmıştı araba) Hala kullanıyoruz. Haa şu sıralar pek revaçta değil. Yokuş aşağı bir yere parkediyor iki üç gündür babam. Aküsü bitmiş. Be ben bu arabaya inanılmaz işkence etmişimdir. En basitinden araba kullanmayı onda öğrendim. El freni çekip spin atmayı onda öğürendim. Akla gelebilecek her şeyi yapmışımdır galiba. Hala gidiyorsa bunun nedeni bence sağlam olmasından. Ve bakım makım hak getire. Yağ su, lpg. bu üçlü dışında pek bir bakım da görmedi garibim. Lpg yi özellikle belirteyim. Hiç benzin allmıyoruz. Sürekli lpg ile kullandık. Araba karbüratörlü olduğu için ilk çalıştırmada benzine ihtiyaç duymuyor. Şimdiki arabalar onlar kadar sağlam dayanıklı değil diyebilirsiniz ancak bir akrabamız şirket araçlarının hepsini Renault alıyor. Symbol, Kango, Master ve hepsini 250-300 bin km civarında satıyor. (3-4 yıl kadar bir süre) Ve ilk çalıştırmada beklemek, stop ederken beklemek., hiç bir özen yok. Soğük motorla falan basıyorlar yani. Dedim sorun çıkartmıyor mu, yok daha hiç bir sorun yaşamadık diyor. Tabi bakımlarını servis dışında hiç bir yere yaptırmıyorlarmış. Sen niye Ford aldın madem derseniz. Sırf Focus'u beğendiğim için. Yoksa ben Fluence bakıyordum. Şimdi Fluence almış olsaydım eminim ondan da memnun kalırdım. Linea almış olsam ondan da memnun kalırdım. Peugeot 308 almış olsam ondan memnun kalırdım. Kötü araba yok şimdi. Mesela daha düne kadar burun kıvırdığımız Hyundai. Admlar aldılar başlarını gidiyorlar. Şimdi almaz mıyız i 30. Bal gibi de alırım. şu saatten sonra bana dizel olsun, otomatik vites olsun başka bir şey istemem.

tabi, çıkışlar arasında zaman var. güçlüden güçsüze ve bilgiden bilgisize çıkış yapılırsa karşılaşma oranıda minimum olur risk azalır herkes kendisi ile yarışmış olur. En once gucsuzler ve bilgisizler ciksin. Simdi durduk yere tur yemek istemem

500 mu hala? Gerci zaten su siralar pek mumkun degil ama aklimda bulunsun.

Olsun benim arabam zaten az yakıyor. Üç beş kuruşluk zam etkilemez Focus tdci yi.

Bunun otomatik park sistemindeki kusurdan kaynaklandığını düşünmüyorum. Türk milletinin sistemindeki sorun bu. Aynı şey benim de başıma geldi. Bir boşluk buldum. Daha doğrusu sistem buldu o yeri Sonra az ileri gittim. Hemen arkamdaki Seat Leon burnunu soktu o yere, tabi bana düşen ufaktan uzamak oldu. Tabi hemen ileriden dönüp aynı yere geldim. Adam oturuyor arabanın içinde kornamı bastım, Sen ne yapıyorsun şeklinde iademi de sergiledikten sonra devam ettim.

Benim de sağ kapıdaki reflektör ses yapıyor. Servise gittikten sonra duymaya başladım. elimle tutuyorum kesiliyor. Söküp takmak mı gerek ne artık bakalım.

Focus 3 ün ön takımdan ya da direksiyon kutusundan gelen sesini kesmeyi başaramazsa Ford, normal olmayan bu sesi tespit ettirip dava açabilirim. Bunun haricinde Focus 3 çok güzel araba. İçinin darlığını falan sorun ediyordum ilk zamanlar ama bu araba C segmenti bir araba. Ve içinin bundan geniş olmasının anlamı yok bence. Compact bir araca sahibim ve benim beklentilerim 1- Ekonomiklik (yakıt, bakım, yedek parça) 2- Sorunsuzluk 3- Güvenlik 4- Olabildiğince konfor. Beklentilerimin hepsini alıyorum ben Focus'tan. Konfor anlamında otomatik vitesli olmasını tercih ederdim. Ve şimdiki aklım olsa ya fluence ya da Jetta alırdım. Tek sebebi otomatik vites. Bunun dışında Focus 3 benim tam anlamıyla benim istediğim araba. Bahsedilen direksiyon kutusu sesi de olmasa sorunsuz olurdu. Burada otosanın direksiyon kutusundan geldiği tahmin edilen o sesi kesememiş olması, bunca şikayete rağmen kesmek için de somut bir harekette bulunmamış olması düşündürücü.

Engelliyor mu? Engelliyormuş mu? Opel'den sürüş dinamiğine bu denli bir katkı sağlayacak bir hamle beklemiyorum da, o nedenle şaşırdım birazdık.

Bu yalpalamanın tek nedeninin yoldaki eğim olduğunu düşünüyorum. Bende bir keresinde yüksek hızda mecburi bir fren yapmak zorunda kaldım ve acayip savrulmuştu sizin dediğiniz gibi. Daha sonraki geçişlerimde yolu izledim. Yolda tırların ya da kamyonların sebep olduğu ezilmeler olduğunun farkına vardım. Lastiğin bir kısmı o ezilmelerin yüksek kesiminde, bir kısmı da alçak kesiminde kaldığında ve bu sırada siz de frene kuvvetli bir şekilde bastığınızda araç bir tarafa çekiyor. Tabi bu sırada biz direksiyona müdahalede bulunuyoruz. Bundan sonrasını sayın @Cem Boneval, 'a bırakıyorum.

Aslında doğru... Ama sony panel, renkli ekranla şık da oluyor. Gerçekten vag grubunun iç dizaynları artık çok sıkıcı geliyor bana. Dün konusu geçti işte Octavia ve Toledo ile ilgili. Akşam biraz Toledoya baktım. Direksiyon göbeğindeki amblem dışında iç mekan neredeyse aynı. İnsan Skoda mı kullanıyor, Seat mı bilemez logoyu kapatsan. Ama Focusun iç mekan tasarımı bazı eksiklikleri olsa bile sıkıcı değil. Göz alışsada sıkmıyor beni.

Vodafone okumasa bari bunu.

Yaşamak dikkat gerektirir...

Güncelleme benzine. Dizele bir kaç gün sonra gelir güncelleme.

Yok değilim ama oraya yakıştırdım az önce. Şimdi de öndeki sensör kutusu var ya, oranın altındaki siyah bölüme yakıştırmaya başladım. Buradan anlamış olman lazım emin olmadığımı :D :D

Depo da dolu, neyse boşalan kısmını dolduralım en azından zamsız tarifeden. :D

Nerden aklınıza geldi yahu bu. Heves yaptım şimdi. Arka kelebek camlar sanki bunun için tasarlanmış.

Bu kasayı beğenmedim ama bir önceki kasanın ön yüzü daha bir hoştu. İç mekan şık ama sanıyorum bu segmentte hiç bir zaman bir Focus şıklığı olmayacak. Sadece Jetta'nın gösterge zemini daha hareketli olduğu için şık duruyor. Ancak genel hava da iç mekan konusunda Focus 3 tek galiba. Arka kapı cep içlerindeki kadife kaplama Mondeo da bile göremeyeceğimiz bir durum diye düşünüyorum. Bu yüzden de VW kalite konusunda Ford'un önünde izlenimini oluşturuyor. İnceleme ise çok güzel olmuş. Eline sağlık.

Bu ne yaa, orjinal borusan ın bundan haberi yok galiba. Olsa dava açardı. Bu da "Bu sabah ezanını sevipde kavuşamayanlar için okuyorum." diyen imamı hatırlattı bana :D : D

Youtube daysa zaten göremiyorum. Ve iyiki göremiyorum şu an onu. Ankara sanat camiasını tebrik eder, başarılarının devamını dilerim. Geçenlerde de bir şarkı paylaşmış bizim arkadaş, şarkının sözleri şöyleydi galiba. E 30 biner, yan yan gider, aleme akar.... vs şeklinde sözleri vardı. E yuh artık dedim. Adamlardaki sanatçılık ruhu standartların üstünde.

Az önce yan masadan bana bana bana kar yolla, kar bulamazsan yar yolla çalıyordu. Allahtan bitti. :D

Fena durmasada orjinal drl leri golgelemis sanki. Bu arada plakaya bayildim. Focus un laneti geliyor gibi. Orjinal drl ler benim cok gosuma gidiyor. Hatta bazen babamla arabalari degisiyoruz o arkamdan geliyor ben onden seyrediyorum. Keyif veriyor bana o goruntu.

Siz hastaneye gittiğinizi, arkadaşınızın annesinin MS hastası olduğunu belgelendirebiliyorsanız itirazınızı yapın. Ancak güzel bir savunma hazırlayın. Cezanızı da verilen bir süre var tam olarak hatırlamıyorum ancak belli bir oranda indirimli ödersiniz. O süre içerisinde ödeyin. Tabi imkanlar dahilinde bir durum bu. İzmir'de trafik mahkemesi vardır. Yoksa yetkili Sulh Ceza Mahkemesine itiraz edilir. İtiraz sonucu kesindir. Temyiz edilemez. Bu nedenle aleyhinize verilebilecek bir karar, cezanın ödemesini geciktireceğinden faiz ödemiş olursunuz. O yüzden cezanızı ödeyiniz dedim. Lehinize sonuçlanırsa geri iadesini istersiniz. Bu konu hakkında şöyle bir sayfa buldum. İncelemenizin yararınıza olacağını düşünüyorum. Ayrıca cezaya itiraz etmek için tutanağı imzalamış olmanız sorun teşkil etmez. Sonuçta o tutanakta itiraz ilgili bilgilerde vardır. İki polisin şahitliğine gelince delilleri olmadıkça ve durumu ispatlayamayacaklarına göre (kırmızı ışıkta geçmek ve şerit değiştirme konusunda) hakimin takdirine de bağlı olarak eliniz boş değil diye düşünüyorum. Bu arada kavşaklardaki yanıp sönen kırmızı ışıklar durup geçilebileceği, yanıp sönen sarı ışıklarsa yavaşlayıp geçilebileceği anlamına gelir. Geldiğiniz gibi geçtiyseniz bir ceza yazılabilir. Bu trafik güvenliğini tehlikeye sokmak ta olabilirdi. Tabi trafik polisinin işini bilemiyorum. Ayrıca Özer bey bu konularda oldukça bilgili bir üyemiz. Tavsiyelerine önem verilmeli. Bende bir adliye mensubu olarak yapabileceğim bir şey varsa elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışırım.

19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı kutlu olsun. Bu yıl sanki daha bir coşkulu geçiyor bayram. Taşköprü Gençlik ve Spor Müdürlüğü'nün düzenlemiş olduğu organizasyonlarda bu yıl küçük bir bisiklet turu da var. Kalabalık bir grubun toplanacağına inanıyorum. Bu türden küçük ve katılımın çok olacağı organizasyonların daha çok yapılması lazım. Bir de şöyle bir videoya rastladım. Ben çok beğendim. Buyrun keyifli seyirler.

Yapılan yol : 996,1 km. Harcanan yakıt : 47,85 lt Ortalama hız : 61 km Yol güzergahım ise öncelikle Taşköprü'ye vardım. Oradan bir arkadışımı da alarak Hanönü, Boyabat, Durağan, Vezirköprü, Havza, Merzifon ve Çorum'a ulaştım. Genel olarak 90-100 arası sabitleyici ile gittim. Durağan ve Vezirköprü arasında Altınkaya Barajı'nın kenarından geçtik ve baraj yolu diye tabir edilen bölüm oldukça virajlıydı. Sanıyorum 30-40 km kadar bir bölümü gayet zevkli bir şekilde geçtik. Virajlarda Focus'umuzun tadına baktık. Tabi agresif değil, tempolu... Diğer kısımlar dediğim gibi hız sabitleyici ile 90-100 km arası gidildi. Yaklaşık 330-340 km kadar bir yol yaptık. Tam olarak çeyrek depo yakıt harcamışız. Çorum'a vardığımızda ortalama 4.4 lt olarak görünüyordu yakıt tüketimi yol bilgisayarında. Servis test sürüşleri sırasında ise depoyu neredeyse yarıya kadar indirmişti. Yarıdan az fazlaydı. Kabaca tam deponun 16/3 ü kadarını yakmıştı galiba Servisten aldığımızda tüketim değerimiz 4.6 olmuştu. (Basmışlar yani adamlar :D ) Geri dönüş yolumuz yine aynı güzergah. Genel olarak 110 km cc ile geri geldik. Sürekli yağmur altında geri döndük. Ayrıca 50 km kadar ise 70 km hıza düşmek zorunda kaldık. O derece yağmur yağıyordu. Silecekler yetişmiyordu. Yağmurdan kurtulduğumuzda ise yine 110 a sabitleyip geri geldik. Ortalamamız 4.7 olmuştu. Yaklaşık 700 km yol yaptık. haricen 269 km kadar da işe geliş gidiş sonrası yol bilgisayarı verisi 4.7. Yapılan km, alınan yakıt ortalaması yine aynı şekilde 4.7 lt. oldu. Bence fena bir değer değil.