Ümit Vaysaloğlu

Yetkili servis yapıyor mu ki bunu. Ve eğer yapıyorsa sorumluluğu servis üstlenmiyordur heralde değil mi?

Yokuş aşağı inerken devri rolanti devrinin azcık üstünde kalması yeterli manuel vitesli araçlarda yakıt harcamaz. Ancak otomatik vitesli araçlar hakkında kesin bir bilgim yok. Fakat kullanmış olduğum CVT şanzımanlı C max yokuş aşağı inerken vites büyültüyordu, o araçta anlık tüketim göstermiyordu yol bilgisayarı, fakat vites büyülttüğüne ve devir arttığına göre yakıt harcamıyordur diye tahmin ediyorum.

Araç sahiplerini yakından ilgilendiren sigorta uygulamasında 1 Nisandan itibaren yeni dönem başlıyor. Türkiye Gazetesinden Cenk ESEN ve Uğur KÜÇÜK'ün haberine göre yeni dönemde Avrupada uygulandığı gibi zorunlu trafik sigortası ile kaskonun birleştiği sistem devreye girecek. Sistem sigorta poliçelerinin fiyatlarını artırmayacak, aksine ucuzlatacak. (Ben kasko ve zorunlu trafik sigortasının birleşmesi gerektiğini, kasko yaptıranın zorunlu trafik sigortası yaptırmasının zorunlu olmaması gerektiğini, kasko yaptırmayan ise zorunlu trafik sigortası yaptırsın diye düşündüğümü önceki mesajlarımda belirtmiştim. ) Aracını çaldırmam diyenlere ayrı kasko yapılacak. Kasko yaptıranın sayısız seçme özgürlüğü olacak. İsteyen çarpma, çalınma, yangın, terör, sel dahil bütün risklerle birlikte sanıyorum bu risklerden istediklerini tek tek de alabilecek. Yeni dönemde 4 ana kasko uygulaması gelecekmiş. Bunlar dar kasko, kasko, genişletilmiş kasko ve tam kasko olmak üzere 4 şekilde uygulanacakmış. Uygulamada dar kasko mini hasar ödemelerini içerecekmiş. Sigorta şirketleri 99 tl ye sigorta poliçesi satmaya başlamış. (Bu iyiye delalet değil diye düşünüyorum. ) Bu fiyatın üzerine küçük miktarlarda ödeme yaparak kapsamı genişletmek de mümkün. Kasko işi kolaylaşacak/ucuzlaşacak gibi görünse de, buz dağının görünmeyen kısmı aklıma geliyor.

Direk sıvışırdım galiba ya. Valla ciddi bir durum.

Arabayi aldigimdan bu yana depo basina 20.00 tl fark olusmus durumda. Ortalama 45 litre olarak hesapladim. Arabami alali da 15 ay oldu. Bu mudur ekonomiyi iyi yapmanin yolu. Litrede 40 kurus fark var neredeyse.

Şu kısım bana uymuyor. Nedeni ise verdiğim vergiler bana yol olarak son zamanlarda bol bol geri geldi. Şimdilerde ise uzun zamandır Kastamonu'nun ve Kastamonuluların hayali olan Havaalanı ve Ilgaz Tüneli, İnebolu Limanı (125 yılda bitti.) gibi projeler hayata geçti/geçmek üzere. Dahası Küre Dağı geçidi, Devrekani-Yaralıgöz-Oyrak geçidi gibi zor geçitlere de tünel ihaleleri yapılmış/yapılacak, projeleri hazır şeklinde söylentiler var. Yani verdiğim vergi bana yol, tünel, liman, havaalanı olarak geri dönmekte şu an için. Ancak bunlar vergilerin bu kadar abartılı olmasını haklı çıkartmaz tabiki. Sizin ifadenizle %50 si vergi olan arabanın %50 si vergi olan yakıt ile kullanılması bir nevi sömürülmek pek tabi. Buna bir diyeceğim yok. Ancak ülkenin buna ihtiyacı varsa ben seve seve vergimi vermeyi kabul ediyorum. Verdiğim her kuruş vergiden ülkem, geleceğim ve dahası çocuklarımın geleceği adına mutlu da oluyorum. Fakat benim asıl sorunum devletin vergi toplama sistemiyle. Benden aldığım bir sakızın vergisini alan devlet, kuyumcudan kilolarca altın alandan çok cüz-i bir miktar vergi almakta... Yine muhasebeci tanıdıkları, arkadaşları vs olanlardan duyduğumuz bir çok şey var. Örneğin adam çocuğuna aldığı bezi şirkete masraf olarak göstermekte... Ya da ne bileyim, vergiden kaçmak için sürekli şirketi adına araba falan alanlar etrafımızda yok değil... Hal böyle olunca (çok afederek söylüyorum) "ulan ben keriz miyim?" diyesim geliyor kendi kendime. Yok vergi barışıymış. Devlet vergisini düzgün tahsil ettiği vatandaşını küstürmüş ki ne vergi barışından bahsediyorsun. Bilmem hangi galeri yurt dışından lüks araçları düşük maliyetlerle sahte faturalarla yurda sokmuş, onun peşine düşüyor. Kaç tane araba sokmuş. Kaç lira vergi kaybın olmuş. Tamam bunları da araştır, ama sen ufak yaramı kapatıyorum derken, diğer yandan bıçak böğründen saplanıyor, duymazdan geliyorsun. Vergi rekortmenleri acaba ne kadar düzgün vergi veriyorlar. Herkes yapıyor canım ben kerizmiyim diyen vergi mükellefleri yok mu? Gerçekten almadığı ürünün faturasını alıp, (bunun karşılığında da fatura aldığı şirkete para veriyor, yani al gülüm, ver gülüm, faturayı kesen şirketin kesmesi gereken fatura eksik, fatura alan adamın da faturaya ihtiyacı var, çarkı döndürüyor işte. Yani Özal deyiminin bir çeşidiyle "benim vatandaşım işini biliyor".) Sonrada biz burada "Ucuz Akaryakıt İçin Önemli Gelişme" başlığı altında yarı fikir alışverişi, yarı siyaset yaparız böyle. Yaptıklarımız hep boşuna, yine söylüyorum, eğer mazotun 4,5 tl den , ya da benzinin 5 tl den satılmasına ihtiyacı varsa ülkenin satılsın. Devlet vergisini de alsın. Bende paşa paşa ödeyeyim. Ama bunu yaparken gidip armatörlere, özel jetleri olan iş adamlarına yakıtı 1 dolardan vermeyeceksin, yine aynı şekilde kuyumcudan milyonluk takılar alan Bülent ablamızdan vergiyi % 1-2 (artık her neyse) alıp, marketten karnını doyurmak için ekmek alan vatandaştan (%18 di) şu an için %8 den almayacaksın. Lafı da uzattık, artık neyse halim çıksın falım. Uysada uydu, uymasa uydu. Diyeceklerim bundan ibaret. Allah sonumuzu hayırlı etsin.

Bence her ikisi de değil. Devlet, millet var diye var. Sizce ?

Bu sorunun arkasından önce yazdığım mesajı didikledim. Yanlış bir şey mi yazdım acaba diye. Hani yurt dışına ucuza satılan benzini, ( ) ülke içinde daha uygun fiyata satılırsa daha fazla vergi kazancı elde ederiz diye öngörülen raporlar varya, o raporları dikkate alacaklarını sanmıyorum. Yurtdışına satılan benzin (ne kadardır, kaç milyon dolar getirir bilmem ama) ihracat rakamları içerisine girer diye düşünüyorum. Sonuç olarak cari açığın bir miktar da olsa küçülmesini sağlar. Yoksa yanılıyor muyum?

İlk mesajda bahsedilen raporların benim gözümde hiç bir geçerliliği yok. Şöyle ki yurt dışına bir şeylerin ucuz ya da pahalı satılıyor olması kar amacından çok cari açıkla ilgilidir diye düşünmeden edemiyorum.

Merve'nin o adama sunduklarını sunamadığım için kendi paramla anca Focus'a biniyorum işte. Mervenin ki kadar olmasa da böyle birisi var aslında ama ne o beni seviyor, ne de ben onu seviyorum.

Bana da birisi bmw alsa bende bu tepkiyi verirdim. Rengi farketmez. Kırmızı olmasa da olur :D Hatta plakası merve bile olsa olur. Yeterki bedava olsun. :D

Olan gariban dizelcilere olacak desenize, 3,89 olsun da varsın benzinden pahalı olsun, biz onu ekonomik dizel motorlarımızdan çıkartırız.

Çok güzel olmuş, hem kaliteli, hemde temiz işçilik var. Güle güle kullanın. Beklentilerinizi oldukça iyi bir seviyede karşılayacağa benziyor. Önlere bir müdahale var mı?

Bu c serisi D segmenti bir araç. Ancak diz ve baş mesafesi neredeyse benim Focus ile aynı. Anlamadım yani. Ya da adam 1,90 falan. C ya da CLA arasında bir araç alacak olsam sanıyorum CLA alırdım. Madem dar her ikiside, en azından gözüme daha güzel görüneni alayım. Herkes kendi mercedesini yazmış ya, benim içinde bir önceki kasa E serisiydi Mercedes.

Motor sesi için bir şey demek zor. Ancak kapı işi gerçekten sorun. Ayrıca kapılar yarım kapalı kalmış olsalardı kapılar kilitlenmezdi. Benim tahminim ya kilitte bir arıza var, ya da kilidi kontrol eden motorda. Ve motor sesi için bir öneri, ford a mail atın. Bu tür bir ses olayı yaşayan olup olmadığını, kayıtlarda böyle bir sorunla daha önce karşılaşan olup olmadığını sorun. Ve serviste ustaya da bir alkış. Sizi ikna edip o motoru dağıtmadığı için. (Tabi burada işten mi kaçtı, yoksa motorunuzu koruma adına mı böyle davrandı bilemiyorum ama biz iyi niyetli olalım.)

Benim yaşım sizlere göre daha küçük olsa da bende hatırlıyorum deyişini. Rolünde bir doğallık vardı. Tabi dizide de. Allah rahmet eylesin. Mekanı cennet olsun.

Hayırlı uğurlu olsun. Güle güle güzel günlerde kullanmanız dileği ile.

Benim de frene bastığımda uğultu şeklinde ses geliyor, anlamadım gitti. Hepsinden geliyor, uygun bir vakitte servise göstereceğim.

Şimdi sıfır sandık motor alsan ne kadara mal olurdu diye merak ettim.

@Umut Akbaba, Valla kardeşim, resimlere şimdi bakabildim, o kullanılan malzeme asla ve asla silikon olmaz. Silikon o şekilde akmaz bikere. O işi yapan arkadaşın değilse git konuş (konuşmaktan kastım uslübunu sen belirle), arkadaşınsa Türkçe de "Dost Kazığı" diye bir tabir vardır. Seninkisi o şekilde olmuş. Geçmiş olsun. Ben olsam şu an o plakayı kaldırır, plakanın altını temizlettirir, boya atan yerleri boyattırır, Yakup'un da dediği gibi 3m ya da kaliteli bir çift taraflı bant ile yapıştırırım. Ben plakaları yaptırırken adama sordum, düşer mi falan diye, adamın söylediği laf şu "abi düşmez ama, sökerken dikkatli olun, bazen boyayı kaldırabiliyor, hele orjinal olmayan boyayı kesin kaldırıyor falan dedi. Yani çift taraflı bantlarda düşme sorunu yok.

Yanlış anlama ama özellikle ön tarafın daha kolay yapışması lazım, arka tarafta plakalığı takmak için yapılmış olan vida yerleri işi zorlaştırıyor. Plakanın yapışmasını zorlaştırıyor. Ön taraf ise tamamen düz bir zemine yapışıyor. Yani daha kolay yapışıyor olması lazım. Ya iyi temizlenmedi, ya da düzgün yapıştırılmadı diye düşünüyorum. Aslında silikonun da akmaması lazım ama acaba motor sıcaklığı çok mu etkiliyor o bölgeyi? Ayrıca benim de ön ve arta plakam çift taraflı bir bantla yapıştırıldı. Çok şükür sorun yok bende.

Benim de ön taraftaki parlak siyah bölümde boya atması var. Ben taş atığından diye tahmin ediyorum ama kesin bir şey diyemem. Plakayı neden silikon ile yapıştırdınız ki, şu devirde çift taraflı bant diye bir şey var. Keşke onu kullansaydınız ya.

Bakın bu yazı tosfed den alınmış bir yazı. Bu 301 in testi değil ama 407 nin testinden şahsen ben etkilenmiştim. "Peugeot 407 1.6 HDi modelinin ne kadar ekonomik olabileceğini kanıtlamak için İstanbuldan Antalyaya gidip dönülerek yapılan testte aracın 100 kmde ortalama 3.68 lt. motorin tükettiği belirlendi. Toplam 1,417 kmlik güzergah boyunca Türkiye Otomobil Sporları Federasyonunun iki yetkilisi de test aracını arkadan başka bir araçla takip etti. Böylece Peugeot 407 1.6 HDi, "resmen" bir depodan az yakıtla İstanbuldan Antalyaya gidip gelmeyi başardı. Testin sonrasında Tosfed tarafından Peugeot'ya test verilerinin onaylığı bir tescil belgesi de verildi. 1,417 kmlik yolculuğun sonunda yapılan kontrolde 407nin 66 litrelik deposunda yaklaşık 13.86 litre daha yakıt kaldığı belirlendi. Buna göre, 1.6 lt. HDi motora sahip 407, İstanbuldan Antalyaya gidişte ve gelişte ortalama olarak 100 kmde sadece 3.68 lt. yakıt tüketti (Tüketilen toplam yakıt 52.16 litre). 407 1.6 HDinin AB startlarına göre resmi testlerdeki ortalama yakıt tüketimi 5.3 lt. ve şehir dışındaki yakıt tüketimi ise 4.4 lt. Buna göre, 407 1.6 HDi, uzun yolda ekonomik bir şekilde kullanıldığında resmi yakıt tüketimi rakamlarının da altına inebileceğini kanıtladı. Bilindiği üzere, araçlardaki yakıt tüketimi şehir içi ve şehir dışı kullanımlarda olduğu kadar rakım, yol ve hava koşulları gibi etkenlere göre de değişiklik gösteriyor. Bu anlamda, 407 1.6 HDi uzun mesafe test sürüşü verilerinin Türkiye koşullarını yansıtması ayrı bir önem taşıyor Peugeotnun 407de ve diğer modellerinde kullığı HDi motorları yüksek basınçlı ortak yakıt yollu "common rail" sistemi sayesinde yüksek bir performansla birlikte son derece düşük bir yakıt tüketimi sunuyor. İstanbuldan Antalyaya 1,417 kmlik yolu toplam 52.16 lt. yakıt tüketerek tamamlayan 407, böylece bu yolculuğu yaklaşık 124 YTL maliyetle yapmış oldu. (100 kmde 8.76 YTL). Yolculuk başından sonuna kadar Tosfed yetkililerinin denetiminde yapıldı ve yolculuğun sonunda da Tosfed yetkilileri testin normal koşullarda yapıldığını onayladı. İstanbulda Kozyatağında Tosfed gözetiminde yakıt deposu dolduruldu ve mühürlendi. Ardından Tosfed yetkilileri, ikinci bir araç ile yol boyunca 407yi takip ettiler. Yolculuk İstanbula dönüşte tamamlığındaysa, yakıt deposu yeniden Tosfed yetkilileriyle birlikte aynı şekilde dolduruldu ve aracın yakıt tüketimi tespit edildi. Tosfed yetkililerini taşıyan ikinci araçta yapılan mesafeyi tam olarak ölçen ve ralli parkurlarını ölçmekte de kullanılan tripmaster cihazı bulunuyordu ve yapılan mesafe de bu şekilde ölçülerek onaylı. İstanbul-Antalya-İstanbul Test Verileri Geçilen kilometre 1417 Tüketilen yakıt miktarı (litre) 52.16 Ortalama tüketim (litre100 km) 3.681 Aracın testteki ağırlığı (yakıt+sürücü) 1565 kg Ortalama hız (kms) yaklaşık 68 kms."

Sisler parklar açıkken yanıyor. Otomatik konumdayken farlarınız yanmıyorsa sisleriniz asla yanmaz. Dediğim gibi sadece parklar yanarken sisleri yakabilirsiniz.

Valla benim hatırladığım x paketin 5500 tl olduğu, Hatta şöyle yapayım X paket 5500 park paket 900 Sunroof 1500 Bu durumda da Focus 3 TDCİ Sedan beyaz renkli araç 59600 e gelmiş oluyor. (kendi aracım için konuşuyorum, paket fiyatlarında tek tek indirim yapmadılar bana. Tüm paketleri ekleyip toplam rakam üzerinden indirim yaptılar. O da 72 bin den 67,500 e inmişlerdi diye hatırlıyorum.