Jump to content
2019 Temmuz ve 2023 Mart arası tüm içerik ve üyelikler silinmiştir. Lütfen yeniden kayıt yapınız ×

Cem Boneval

Blogger
  • Toplam İleti

    16.806
  • Katılım

  • Son ziyaret

  • Kazandığı Gün

    714

Cem Boneval tarafından yazılan her şey

  1. Direksiyon mili üzerinde sarı bir halka oluyor. Görülmeyecek gibi değil.
  2. Gözünüz aydın, yeni yaşamda mutluluklar...
  3. Öylesine aklıma geldi, 235/40 lastikle fabrika çıkışı direksiyon tur sınırlayıcısı takılı geliyor ve dönüş çapı 12 m'yı buluyor. Yanlışlıkla böyle bir şey yok değil mi? Dikkatli baktılar yani?
  4. Telefonla halledemedim, birebir görüşmem lazım, takipteyim... Konfor açısından F1 asymm 2'de 3'te bence ilk sırada yer alır. Tabii XL modelinden uzak durmak koşulu ile. Lastiğin janta yapışan kenarında kalın bir koruyucu bant var, kaldırıma çarpmalarda jantı koruyor. Normal lastik yeterince sağlam hiç XL'e girmeyin, bilerek veya yanlışlıkla. Ayrıca yol tutuşta da liderliğe adaydır, yani konfor odaklı düşünene bu da hediyesi... Bir de not: F1 asymm 2 veya 3 ultra yüksek performans lastiği diye geçiyor. Yani standart bir Focus için gerçekten limitleri zorlamıyorsanız gerekli değil. Daha ucuza bulursanız Efficient Grip Performance pek ala işinizi görür. Yol tutuş özelliklerine gelince: - Lastik 150 km/h hızdan sonra farkını hissettiriyor, yüksek hızlarda inanılmaz stabil ve kontrollü. - Antalya'nın güneşle kavrularak ezilmiş ve cam kıvamına gelmiş asfaltında şehir içi kullanımda bir faydası yok, ilk üç viteste sürekli patinajda (yapmayana daha rastlamadım zaten) - Hafif pütürlü asfaltta ise yol tutuşu inanılmaz. Datça yarımadasında geçen hafta zorladım, acayip hızlarda ESP hiç devreye girmeden, beni şaşırtan bir ve mutlu eden bir ray üstünde gitme süreci yaşadım. Beş yıldız aldı. - Yol geri bildirimi yeterli, sınırda giderken son derece kontrollü ve affedici, düzeltmelere hızla cevap veriyor ve sürekli güven hissi yaratıyor. - 45 yanak için de konforlu bir sertliği var, rahatsız edici gelmedi hiç. Yani çekincesiz önerebilirim. asymm 3 ilk inceleme sonuçları da çok iyi. Aynı şekilde Conti Sport Contact 6'da başarılı. Ama konfor deyince Goodyear'e öncelik verirdim. http://kolayoto.com/nokian-zline-235-40zr18-95y-xl.html Yalnız 40 yanak ve XL (yani senin ifadenle güçlendirilmiş yanak) bir sertli abidesi olur, yazık arabana derim...
  5. Neyi değiştiriyoruz? Ayrıntılı cevap akşama.
  6. Tutunma lastik genişliği yanında lastik modeli, aşınma düzeyi, lastik yaşı ve yüzey özellikleri gibi pek çok etkene bağlıdır. Kumho fiyatına göre hallice lastik yapan bir üretici ama performans sınırlarını zorlayan bir karakterde değil. Bu nedenle marka değişimi önemli bir kazanç sağlayacaktır. 1.6 EB göreceli güçlü olduğu için yüksek performans lastiklerine bakılabilir. Burada da söz konusu modeller (tercih sırasına göre): Goodyear F1 asymm2 (3 çıktı) Conti SportContact 5 (6 çıktı) Pirelli P Zero Nokian zLine (kullanıcı memnuniyeti > test başarısı) Ön ve arka ebadları değişik yapmayın sakın, aracın viraj hakimiyetini tümden bozarsınız. Jant değiştirmeden 215 kullanmak yanak genişliği nedeniyle anlamsız, ancak üreticinin fabrika çıkışı önerdiği 235/40-18 kullanılabilir (ön-arka aynı!!!). Bir de uyarı, bu ebadlarda gördüğüm kadarı ile piyasada bolca XL (extra load) lastik var, +3 PSi kullanıldıklarında yük değeri yükseliyor, ancak bu kullanıcıya sertlik ve konfor kaybı olarak yansıyor, kaçının! Şöyle bir bakındım ve ben bugün alacak olsam internet tekliflerinde seçeceğim bu olurdu: http://kolayoto.com/nokian-zline-225-40zr18-92y.html
  7. Başlıkta cevaplandırılacak çok şey var. Aklım erdiği dilim döndüğünce yazayım. Ortalama bir yüksek performans lastiği, ama Sport Contact 5, P Zero veya F1 aymm2 ayarında değil. Artık alınmış bu saatten sonra muhasebeye gerek yok. İş görür, sizi mahcup etmez. Çok normal çünkü süspansiyon komplike bir mekanizma ve olayı salt yaya indirgeyerek bunun üzerinden tartışmak konuyu ıskalamak olur. İdeal bir dünyada yaşıyor olsaydık yollar cam gibi düz olur ve arabaların da yaya maya ihtiyacı olmazdı, çocukken manavdan yürüttüğümüz kasalar ve hurdacıdan bulduğumuz rulmanlarla yaptığımız arabalarda olduğu gibi mutlu mesut sürüyor olurduk. Ama gelgelelim yollar düz değil ve lastiklerin bu engebeli arazide sürekli ideal konum açısı ve kuvvetle yere basması gerekiyor. Bunu da süspansiyon yapıyor. Özellikle süspansiyon diyorum, çünkü birbirinden ayrılamayacak işlevleri olan bir dizi ekipman söz konusu. Herkesin aklına ilk gelen yaylar engebeleri sönümleyerek lastiğin yoldan kopmasını engelliyor, bir yandan tümseklerde darbeyi emerek konfor sağlarkendiğer yandan çukurlarda lastiği zemine ulaştırarak temas yüzeyinin sürmesini sağlıyor. Bunları yaparken de ikincil salınımlarla yoldan kopmamasını amortisörler üstleniyor. Salıncak ve rotil sistemi ile lastikler olabildiğince zeminle düz temasta olacak şekilde konumlandırılıyor ve viraj demirleri hem gövde yatışını hem de süspansiyonun geometrisini dengeliyor. Bu kadar şeyi niye yazdım? Bir tek yay değişip mucize beklemek anlamsız. Yay performansı kötüleştirir demek de amacını aşar. Şöyle ki; üreticiler çoğu kişinin arabalarını zorlamaktan çok güzel ve performanslı göstermek istediğinin farkında, bu nedenle de orta yolu bulup aracı biraz alçaltan, ama progresif kesimle yol uzadıkça sertliği artan ve böylelikle amortisörleri koruyan ılımlı ürünler üretiyorlar. Hal böyle olunca aracı limitlerde zorlamadıkça olumlu olumsuz performans farkını algılamak kolay değil ve görsel yönü tatmin edici oluyor. Limitleri zorlarsanız ne olur? Düz zeminde aracın ağırlık noktasının aşağıya düşmesi kuşkusuz yol tutuşa olumlu katkı sağlar. Beri taraftan biraz engebeli yolda yayın zıplamalarını amortisörler yeterince kontrol altında tutamayacağı için kopmalar/kaymalar başlar. Ve emin olun burada bahsettiğim engebelerin daha yumuşak malum bölgeniz hissetmeden süspansiyona yansıması olacaktır. Bu durumda gerçekten performans aranıyorsa yay ve amortisörün birlikte değişmesi zorunlu olacaktır, ki bunlara da da coil-over sistem deniliyor ve bütçede ciddi bir delik açıyor. Tabii ağırlık noktasının alçalması ve yayların sertleşmesi de öne ve arkaya yığılmaları da azaltacak ve hem ivmelenme hem de fren performansına "teorik olarak" olumlu katkıda bulunacaktır. Bu arada yayın yolunun kısalması süspansiyon geometrisini de biraz bozacak ve en azından ideal kamber açısından "teorik olarak" uzaklaşılacaktır. E ne demeye çalışıyorsun be adam diye hala soruyorsanız: Havasına alçak bir araba peşindeyseniz ve limitlerde kullanmayacaksanız görsellik adına konfordan biraz ödün vermeye razı iseniz ve dönüp dönüp durduğu yerde arabanıza bakıp "Vay be" diyen kişilerdenseniz Eibach Pro Kit zarar vermeden manzara verir. Yok ben yolun ustasıyım, virajın hastasıyım, merkezkaçtan besleniyorum diyorsanız para biriktirip coil-over sisteme geçiş yapın. Ama ben de 225/45-17 lastik kullanıyorum, normal yaylarla aracın alçaklığı (!) ve yol tutuşu bana çok yeterli geliyor. Hem sırt ağrısı çekmiyorum hem de param cebimde kaldı. Tüm koşulların ancak benzer olacağını asla aynı olamayacağını yazar geçerim. Kaldı ki yol tutuşun değerlendirmesini tek bir virajdaki kayma şekli ile değerlendirmek pek bir yetersiz olur. Bence çok güzel duruyor ve Ford bu ebadı kullanmamakla yanlış yapmış... İlgili konu başlığında detayları var:
  8. Ben 1.6 atmosferik motorlu ilk RS'i heyecanla bekliyorum. Bu arada AutoBild Civic Type R ile RS'i karşılaştırıp Honda'yı daha canlı, daha atak, daha hafif, pistte daha hızlı ve daha ekonomik bulmuş. http://www.autobild.de/bilder/civic-type-r-vs.-focus-rs-9356797.html#bild1 Neyse ki Honda'nın şekilsizliğine dayanmak kolay değil.
  9. Harcayacak param kaldı, herşeyi de yaptım, daha ne yapsam acaba diyecek konuma geldiğinizde alın. http://www.ebay.com/itm/NEW-OEM-2012-2013-Ford-Focus-ST-Performance-Lower-Engine-Torque-Mount-Electric/272017506565?_trksid=p2047675.c100011.m1850&_trkparms=aid%3D222007%26algo%3DSIC.MBE%26ao%3D1%26asc%3D35389%26meid%3D5495dcddeb704013aa9da511bca89ae2%26pid%3D100011%26rk%3D2%26rkt%3D9%26sd%3D230991125514 Açtığım konuda var, açık kullanımda filtrenin ayrı bir bölmesi var, yan düz hava almıyor gene filtreden geçiyor. Sadece o bölüm kutu içine göre daha çabuk kirleniyor, hafiften de ses veriyor ve güzel oluyor. Ben hep öyle kullandım. @Servet Özkan ile irtibata geçin ve yazılım yaptırın.
  10. Yaya gerek yok. Yay hariç diğer konfigürasyonda Datça yarımadasının acımasız virajlarında zorladım. Mükemmel olduğunu yazabilirim rahatca. Yoldan koparmak neredeyse mümkün değil. Açıkçası 45 yanakla sertleşen süspansiyonun daha alçak ve sert olmasının faydadan çok zarar vereceğini düşünüyorum.
  11. Özellikle dizel motorlarda aracın vites değişiminden sonra turbo boşluğuna düşmesini engelleyecek yazılımsal önlem var. Ancak bu rahatsız edici boyutta değil genelde. Siz mi normali farklı algılıyorsunuz yoksa gerçekten yazılım abartıyor mu bunu anlamanın tek yolu deneyimli bir yetkili servis teknisyeninin görüşüne başvurmak bence. Disk sesi alışılmamış bir durum değil, ancak fren kullanılmaz iken ses gelmesi mutad değil. Bunu da bir zahmet servise danışalım.
  12. Aracın küneysi nedir? Hangi model? Hangi motor? Kaç km'de? Bakım durumu? Bu bilgiler olmadan yazılanlar had safhada spekülatif olur...
  13. Zaten fikrin korunması diye bir şey yok. Benim bin tane fikrim var, kimden niye saklayacağım? Korunması gereken ve kanunla güvence altına alınan "eser"dir. Eser - Bir entellektüel çaba ile geliştirilmiş olmalı - Geliştiricisine ait özellikler taşımalı - Yararlanılabilir, kullanılabilir, tüketilebilir olmalı - Kanun da belirtilen eser gruplarından birine girmeli (Bilim, edebiyat, müzik, güzel sanatlar, sinema vb.) Dinlediğin şarkıdan esinlenerek yeni bir şarkı üretebilirsin (bkn. "cover"lar), ancak bir yapımcı ile anlaşır ve bunu ticari meta haline getirirsen artık telif haklarının koruma şemsiyesi altına girer, eserin esas sahibine karşı da yükümlülükler doğar elbette.
  14. Bu çalma sürecinde kendince komünist bir başkaldırı da yok değil. Nasıl derseniz yazılım ve müzik dünyası da dahil olmak üzere ciddi bir tekelleşme ve karlılığı en üst düzeye taşıma arzusu var. Ne kadar pahalıya satarsak o kadar iyi düşüncesi hakimse ben kayıt dışı kanalları kullanarak bu ürünlere ulaşmayı bir protesto reaksiyonu olarak da algılıyorum. Nitekim yıllar içinde her iki sektörde de çok ciddi fiyat düşüşleri yaşandı ve bu korsan kullanım oranını da belirgin azalttı. Kısacası siz beni söğüşlemeye çalışırsanız ben de çalarım mesajı veriliyor.
  15. Son 10-15 yılı incelemek lazım, VW bu aşamaya gelmek için neleri doğru yaptı ve böyle bir kullanıcı kitlesini kendine bağladı. Üstelik bu sadece Türkiye için değil hemen tüm dünya için geçerli. Bugüne gelirsek Otosan ümit ediyorum ki strateji hatalarından bir şeyler öğrenip kendini geliştiriyordur, böyle işaretler sıkça görülür oldu. Ford'un sağladığı ürünler iyi, hemen tüm ürün gamı motor, süspansiyon, tasarım ve konfor açısından fazlası ile yeterli. İç tasarımlar geliştirme gerektiriyor. Şanzımanlarda küçük hacimli otomatiklere çok geç geçildi. Zamana yayılırsa ikinci el algısının daha da düzeleceğine inanıyorum. Hele ki daha rekabetçi bir fiyat politikası uygulanırsa. Yani karamsar değil bir nebze sabırlı olmak lazım. Geri bildirim açısından da destek olmak adına üstümüze düşeni fazlası ile yapıyoruz kanımca.
  16. Kısa süreli zorlamalarda en az artı %10 güvenlik payı olacaktır. Çok dert etmeye gerek yok medeni yazılımlarda.
  17. Ford kodu B6, 6MTT250'nin modifiye hali, biraz küçültülmüş. Rivayete göre de dayancağı maksimum tork 270 Nm. Bütün şanzımanların kısa süreli en az artı %10 dayanımı olacağı konusunda kuşkum yok.
  18. Konunun başında yeterince bilgi vermiştim. Ayrıca ortaya karışık değişime kadar belirtilen kullanım süresi konusunda neden bu kadar ciddi fark olduğunu da sormuştum. Hele ki daha doğru dürüst Türkiye içinde kullanım deneyimi oluşturacak süre geçmemişken... Herhangi bir cevap alamadım. Otosan'ın öngördüğü 4 yıllık süre zaten standart garanti kapsamının dışına taşmış oluyor. Hal böyle olunca benim için; 1. En erken triger değişimi süresi 6, tercihen 8 yıldır, 10 yıl beklemeyebilirim, sabrım yetmez. 2. İşinin ehli bir ustam varsa -ki var- bu işlemi bu fiyatlarla asla yetkili serviste yaptırmam. Nerede kaldı ekonomisi derseniz yukarıda belirttiğim aralıkta ve özel servis bakımında ve başka bir başlıkta değindiğim ucuz yağ tedarik etme koşullarında bunun amaca uygun gerçekleşebileceğini de eklerim.
  19. Bu konuya yaklaşım iki türlü olabilir: İyi niyetli: Ford böyle böyle imajını yükseltir ve özellikle araçlar sorunsuz olur ve kaliteli/verimli bir servis hizmeti verilirse zamanla orta lüks segmentin aranan isimlerinden olur. Haince: Altı üstü bir Mondeo'ya iki para deri biraz krom ekleyip 200 Bin TL para istiyorlar, şaşırmış bunlar, kim alır bunu? Fiyat iyi mi? Bilemedim... Mesela Passat 2.0 TDI SCR BMT 240 PS 4Motion DSG 209.900 TL Ya da Superb 2.0 TDI Green Tec DSG 4x4 / 190 HP 169.400 TL Jaguar XE 2.0D baz donanımlı 201.000 TL, tamam donanım eksik ama sonuçta Jaguar. Volvo S60 D4 Advance 172.000 TL. Şimdi böyle örnekler olunca Vignale'nin oluşturulmaya çalışılan imajı mı çekici unsur? Yeterli olur mu? Zaman gösterecek...
  20. Konu Türkçe'ye özen göstermek... Bu görünen başlık... Altında yatan ise insana ve ilişkilere özen göstermek! Geçmişte ben bu aşırı duyarlılığı Türklere has bir özellik zannederdim. Ancak baktım ki yurt dışı forumlarda da adam "akım" diyor, karşıdaki "b..kum" anlıyor. Sonunda düzeyi ve miktarı değişse de bu didişmelerin insana has ve evrensel olduğuna kanaat getirdim. Bence işin özünü kaçırmayalım şekle takılıp: Bilgiyi, eğlenceyi, coşkuyu ve duyguyu paylaşarak dünyamızı zenginleştirmek, günlük yaşamın grisini renklendirmek, başarabilirsek bunu kalıcı dostluklara dönüştürmek. Böyle bir misyon özen ister, özveri ister, çaba ister. Bunu yaparsanız meyvesini de yersiniz. Yoksa kendi küçük bencil dünyanızda aç ve açık kalmış bir köşeyi üstünkörü doldurup yüzeysel bir doyumla yola iz bırakmadan devam edersiniz. Kimseyi hedef alarak yazmıyorum, hayali bir tipleme üzerinden gidiyorum. Kuşkusuz aramızda kimi daha zeki, diğeri daha bilgili, öbürü nükteli, bazıları da hepsi; ama bunlar mozaiği oluşturan taşlar ve biri eksik kalırsa resim asla tamam olmaz. Basmakalıp yazıyormuşum gibi gelmesin size, inandıklarımı, doğruluğunu gözlemlediğim, yapması aslında hiç zor olmayan bir tutumu anlatmaya çalışıyorum. Anlatmak istediklerimiz ile yazdıklarımız, karşıdakinin okuduğu ile anladığı o kadar farklı olabiliyor ki, daima kuşkuyla karşılamak ve hoşgörü ile yaklaşmak lazım. Haliyle özen göstersek de yanlışsız yazamayacağımız gibi çabalasak da anlaşamayabiliriz. Eh o zaman da yollar ayrılır, başka denizlere yelken açılır, ne gam. Ama bunu yapmadan elimizden geleni yaptık dememiz şart...
  21. Yağ sadece senin aracına özel satılmıyor ki. 1.25 Galon olarak standart bir ortalama ölçü belirlemişler, o da Osmanlıya çevirince 4.73L olmuş. Mesela 2.0 EB 5 L üstünde, 2.0 TDCİ 6 L civarında yağ kullanıyor. Ambalaja takılmayın, kılavuza veya buraya bakın...
  22. Nerede diyor? Yağ kapasiteleri Motor Filtreli (L) Filtresiz (L) 1.0 EB 5W-20 4.1 4 1.5 EB 5W-20 4.05 3.75 1.6 EB 5W-30 4.1 3.8 1.6 Ti-VCT 5W-30 4.1 3.75 1.5 TDCi 0W-30 3.85 3.45 1.6 TDCi 5W-30 3.85 3.45
  23. Ellerine, emeklerine sağlık... Şimdi bizlere düşen de sipariş vermek. Dur bakayım şu son MP'da bir şey çıkmış mı?
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgi

Bu siteyi kullanarak, forum Gizlilik Politikasını kabul etmiş olursunuz.