Cem Boneval

Dizele savaş açan ABD değil ki, bizatihi Avrupa. ABD dizel araç almamayı tercih ediyor o kadar. Nasıl bir kanıt beklediğini bilmiyorum, ama mesela dizel emisyonları DSÖ tarafından karsinojenik, ya da insanlarda kanser oluşturan olarak tanımlanmış durumda. Hatta bu konuda kitap bile var: https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK294269/pdf/Bookshelf_NBK294269.pdf Ayrıca fonksiyonel kapasitenin azalması ile solunum yetmezliğine kadar varan pek çok akciğer hastalığının etkeni olduğuna dair pek çok çalışma var. Eh bataryanın da yaklaşık 10 yıl gideceğini düşünürsek en azından eşitlenmiş olacak demektir. Yani dizeli temize çıkartmaya bence boşuna uğraşmayalım, ama adını da koyalım çevredeki pek çok toksik ve hatta karsinojenik maddeden sadece biri. Zaten süresini net belirleyemediğim bir zaman sonrasında endüstri öncesi döneme zorunlu olarak döneceğiz.

Konu akaryakıt fiyatlarından mazotun zararlarına geldi, ama birkaç satır yazmadan geçemeyeceğim. Ne zaman dizel araçlar yaradan çok zarar getiriyor, alternatif enerjiye dönülmeli denilse dizel binek araç sahipleri toplu taşıma ve nakliye araçlarından dem vururlar. Haksız sayılmazlar aslında, ama bir yerden de başlamak lazım. Aşağıda ABD taşımacılık emisyon payları grafiği var. Görüleceği üzere ağır taşıtlar toplamın dörtte birinin altında. Kuşkusuz burada dizel benzin farkı gözetilmemiş ama genede kabaca bir fikir verir. ABD karayolu taşımacılığını önceleyen ülkelerden, biraz bize benzer, binek sayısı göreceli fazla bile olsa. Yani özetle azaltmaya en zararlıdan başlamalı ve taşımacılıkta da trene ağırlı verilmeli. Bu yıllardır yazılır ama ne sektörün ne de onların oylarını kaybet istemeyen hükümetlere cazip gelmez. Bir diğer konu da fiyatlar yğkselse de tüketim devam edilecek meselesi. Halen imkanımız var ki alabiliyoruz, ama artık uzun gezilere çıkmadan iki kere düşünür durumdayız. Ekonomi böyle çağ atlamaya devam ederse aramızdan toplu taşımaya geçenlerin sayısı da gelecekte pek az olmayacak. Benden söylemesi. Bu ülkenin temel niteliği boyutsuz düzeyde "müsrif" olmasıdır. Her alanda... Mazotun üzerindeki sübvansiyon kalktığında temel gıda dahil herşeye yansıyor. Zenginler - fakir arasındaki makas da giderek açılıyor. Adalet tek yönlü işlememeli...

Millet deyince çok kişi etkileniyor. Ayrıca yapılan düşmanlık da değil. Bazen bilgi eksikliği çıkarlarımızı görmemizi engelleyebiliyor. Hatta bu bazen bayağı sık olabiliyor. Amaç burada bilgi paylaşımı ve alternatif görüşler ile doğruyu bulmak. Dizelin soğuktan etkilenmesi ve çevre kirliliği en önemli dezavantajları. Yüksek torku ve göreceli düşük tüketimi de avantajı. Benzinli araçlarda da oldukça iyi yakıt ekonomisine ulaşılmış olması, pompa fiyatlarındaki farkın iyicene azalmış olması ve dizel motorlu araçların alıcı kitlenin artık güncelliğini yitirmiş beklentileri nedeniyle anlamsız pahalı satılıyor olması dizel araçları giderek daha az cazip hale getiriyor. 6000 dd'ya kadar ivmelenmenin keyfinden hiç bahsetmiyorum.

Bence vazgeçmeyin. Tabii yaptırmadı iseniz. Yazılı, sözlü ısrarcı olun. Hiç belli olmaz. Başka servisten de deneyin, artık aklımız ne gelirse. Burada para kadar keyfiyet de önemli, hatta belki daha önemli.

Belki biraz daha ağırdan ama evet...

Ben yine yazayım da kışlık lastiğin daha ince olması hemen her zaman daha faydalıdır.

O zaman fazla seçenek olmaz. 165/65-15'i tercih et, mesela https://www.hepsiburada.com/falken-165-65-r15-81t-eurowinter-hs01-kis-lastigi-uretim-2018-p-HBV00000D6KC2 İdare edecek bir lastiktir. Zaten dediğim gibi pek seçenek yok.

Orjinalde kal https://www.hepsiburada.com/dunlop-175-60-r15-81h-sp-sport-fm800-oto-lastik-uretim-2018-p-HBV00000C85A9 https://kolayoto.com/falken-ze914-175-60r15-81h.html

Station olmaz mı? Kasa değişecek seneye, 140'a bırakırlar hibridi.

Dramatik bir kaza. Videolarını epeyi inceledim. Muhtemelen ilk turda araçların hızlandığı bir düzlüğün sonunda oluyor. Aracın niye 180 derece döndüğünü gösteren bir video yok. Kanımca kenardaki "kurb" dediğimiz yüksekliklere girip kontrolsuz bir spin attı. Sonra tam viraj apeksinde diğer araca çarpıp havalandı. Ama hız gerçekten ürpertici. Aslında herkes çok şanslı. 1. Aracın havalanması telde hızın düşmesine ve kontrollu bir darbeyi sağlıyor, yoksa o hızla lastik bariyerlere girseydi sonuçları daha ağır olurdu sanki. 2. Çarptığı araba 1-2 metre daha ileride olsa sürücünün kafasını koparabilirdi. 3. Düştüğü yerde görevlilerin olmayışı ya da kaçacak alanı olması büyük şans. Bu arada hızının 250 km/h üzerinde olduğu ifade ediliyor. Çarptığı aracın pilotu ile bir görevli ve iki fotoğrafçı da hastanede muayene edilmiş ve önemli bir şeyleri yokmuş. Genelde kompresyon fraktürleri oluyor ve cerrahi olarak plak vida vb. yöntemlerle sabitleniyor. 17 yaşında olması ve kariyerinin başında olması bir şanssızlık. Umarım sekelsiz iyileşir, ama yarışması pek kolay görünmüyor.

Onu alana yanına bir de i3 hediye edeceklermiş.

Daha da kötüsü zehirli gaz emisyonundaki en önemli etken elektrik santralleri. Ağır taşıtların oranı trafikte %20'nin altında olarak tanımlanıyor. Gemiler ise yoğun yerleşim bölgesinde bulunmadıklarından kısa vadeli etkileri düşük. Almanya'da dizelin yasaklandığı şehir sayısı hızla artıyor. Tabii tartışmalı bir konu, ama ben bineklerden dizelin kısa-orta vadede biteceğini düşünüyorum.

Bu Transit'ler için öngörülen yağ. Çok sorun olmaz ama sonuçta Focus için önerilen yağ da değil. Servise gidip kabul etmediğinizi belirtebilirsiniz. Kendi yağınızı götürüp değişim talep edebilirsiniz. Kabul etmezlerse, ya da belki en baştan Ford Müşteri Hizmetleri ile görüşebilirsiniz. Ya da bu dönemi böyle geçirebilirsiniz.

Türkiye'ye ithal edildiğini bilmiyordum. Afrika, Asya ve Amerika'da faaliyette olan Puma Energy ürünü. Singapur merkezli bir kuruluş, ama üretimi nerede yapıyorlar bilemiyorum. Standartları karşılıyor ise sorun olmaz.

Destekleyin çünkü ciddi ÖTV indirimleri var.

Akünün akü üreticisinden kaynaklanan (Fomoco ise Ford olacak bu) iki yıllık garantisi var, ama zayıfladığı için değil bozulduğu için, yani şarj tutmadığı için değiştirilir. Ben Mutlu kullanıyor idim, aküyü de Mutlu değiştirdi garantiden.

İkisinde de hafif sersemleme dışında sorun yoktu. Yardımcı pilot akşam omuz ağrısı ile hastaneye gitti ama görüntülemeleri normaldi. Saman balyası, yolu daraltmak veya daha tehlikeli bir maniadan korumak için kullanılır.

Benzin ve dizelin rafineriden çıkış fiyatları benzer. Ancak devlet bugüne kadar vergi politikalarında taşımacılıkta yoğun kullanıldığından mazota öncelik vererek genel fiyat artışlarını etkilememesi için çaba gösterdi, yani mazot vergisini düşük tuttu. Bu politikadan vazgeçiyor gibiler. Aslında genel anlamda atık gazlar açısından dizel hem NOx üretimi, hem de yüksek partikül içeriği ile ciddi bir çevre zararı ve pek çok hastalığın da tetikleyicisi. Avrupa Birliği atık gaz normlarına da bakarsanız giderek sıkı tutuluyor ve kısa sürede cazibesini kaybedecek gibi görünüyor. Yakın bir gelecekte piyasayı hibrid benzinliler saracaktır. Yani özetle mazot ucuzlamaz, aradaki makas pek açılmaz, tek önemli kazanç şimdilik km başı tüketim olarak kalır. Dizelin ciddi bir geleceği yok.

Biliyorum pek meraklısı yok. Ama yine de görmezden gelmemek lazım. Keşke önemli şampiyonalardan her birini bir arkadaşımız alsa ve işlese de "Motorsporları" başlığı biraz zenginleşse. WRC bu sene çok hareketli ve heyecanlı geçti. Toyota eski şampiyonlardan Makinen yönetiminde 17 yıllık bir aradan sonra etaplara dönüş yapmıştı geçen sene ve Tanak, Latvala ve Lappi'den oluşan sürücü ekibi, mükemmel takım organizasyonu ve gerçekten başarılı bir yarış aracı ile birleşince bu yıl markalar şampiyonasını kolaylıkla kazandı. Alkışlamak lazım... Bu arada çok sayıda yarışa, ki bunların arasında Türkiye de var, birincilikle imza atan Tanak bu sene parladı. Estonun önümüzdeki yıl şampiyonluğun en güçlü adayı olacağını düşünüyorum. 2004'den beri süregelen "Seb" saltanatına son verebilecek mi göreceğiz. Hyundai başarılı araç ve iyi takım desteğine rağmen aradığını bulamadı. Biraz sürücülerden de kaynaklandığını düşünüyorum. Neuville hızlı ve istikrarlı olmasın rağmen kısmen de kendi tetiklediği şansızlıklarla şampiyonluğu kaçırdı. Diğer sürücüler Mikkelsen ve Paddon da henüz şampiyonluk ölçeğinde değiller. Yine de istikrarlı bir başarı çzigisi yakalayan takım markalar şampiyonasında ikinciliği kaptı. Citroen resmi fabrika desteği ile katılmasa da bence en hızlı araçlara sahip. Onların da sürücü sorunu var. Çok sayıda kaza yapınca Kris Meeke ile yollarını ayırdılar ve yıldız sürücü olarak Ostberg kaldı, onun da nefesi ön sıralara her zaman yetmedi. Ancak önümüzdeki sezon Ogier'in katılımı ile yeniden güçlü bir şampiyonluk adayı olacağı kesin gibi. Ford umduğunu bulamadı bence. Evet şampiyon sürücü Ford kullanıyor, ama o da seneye Citroen'e geçiyor. Önümüzdeki yıl için şu kısa sürede bir transfer yapmazlarsa şampiyonluk ölçeğinde sürücüsü kalmayacak. Markalar şampiyonasında da daha ziyade Ogier'nin başarısına dayanan bir üçüncülükle yetinildi. Fiesta'nın hızlanması lazım. Son yarışa kadar Ogier, Neuville ve sonradan katılan Tanak arasında süregelen şampiyonluk çekişmesine de bugün Avustralya rallisinde nokta konuldu. Liderliği yakalayan ve diğer adayların yarış dışı kalmasını umarak yarışan Tanak maalesef yoldan çıkıp aracına hasar verince yarış dışı kaldı. Ogier'nin 3 puan gerisinden başlayan Neuville de aynı kaderi paylaştı, ilk yoldan çıkışında aracını onarıp, vakit kaybetmesine rağmen, devam ederken ikinci kazasında artık tamir olması olanaksızdı. Böylelikle çok arzuladığı ve bu amaçla gerçekten de çok çaba gösterdiği şampiyonluk parmakların arasından kaydı gitti. Ogier son günkü yağmurlarla bir çamur deryasına dönen etaplarda son derece akılcı bir sürüşle yarışı beşinci bitirdi ve böylelikle altıncı Dünya şampiyonluğunu da kazanmış oldu. Geçmiş yıllara bakarsak 2004'deb beri bir Fransız ve "Sebastian" hakimiyeti gözden kaçmıyor: Loeb Sébastien 9× 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 Ogier Sébastien 6× 2013 2014 2015 2016 2017 2018 Kankkunen Juha 4×1986 1987 1991 1993 Mäkinen Tommi 4×1996 1997 1998 1999 Biasion Miki 2×1988 1989 Grönholm Marcus 2×2000 2002 Röhrl Walter 2×1980 1982 Sainz Carlos 2×1990 1992 Auriol Didier 1×1994 Blomqvist Stig 1×1984 Burns Richard 1×2001 McRae Colin 1×1995 Mikkola Hannu 1×1983 Salonen Timo 1×1985 Solberg Petter 1×2003 Vatanen Ari 1×1981 Waldegård Björn 1×1979 Ve karşınızda son kez Ogier: Önümüzdeki senenin takviminde bir yarış eklenmesi söz konusu: Şili. Türkiye yine takvimde. 2020'de ise Japonya ve büyük olasılıkla Kenya eklenecek. Efsanevi Doğu Afrika Safaris ile Kenya'nın katılımı güzel bir beklenti yarattı. Tabii bu takımların yarış sayısı konusundaki çekinceleri nedeniyle bazı yarışların da takvimden çıkması demek, Türkiye 2020 için opsiyonlu, Korsika (Fransa) ve Almanya da topun ağzında. Tarihler ve yerler: Heyecan Ocak sonunda Monte ile başlayacak.

Bağımsız süspansiyon sevenler için şimdilik tek seçenek.

Ben tam anlamadım. 3.yıl bakımını yapmadan km dolsun diye mi gönderdiler, yoksa sadece şanzıman yağı için mi mevzubahis bu? Onun dışında iyi niyet garantisinin net bir kuralı olduğunu düşünmüyorum. Yazabileceğim tek şey garanti süresi içinde göreceli sık görülen bir arızanın, özellikle onarım maliyeti yüksekse, garanti süresi bittikten sonra oluşması halinde devreye girebileceği yönünde. Geçmiş olsun.

Bu konuyu izliyorum hayretler içerisinde. Sanki eleştiri yarışması yapılıyor, konu da yeni Focus gibi. Arzulanan ile gerçek ihtiyaç arasındaki dengeyi iyi kurmak lazım. Detaylara boğulmadan aracın genel karakterini değerlendirmek lazım. Bu kadar acımasızca eleştirecek kadar beğenmiyorsak başka markalara da bakmak lazım. Fiyatları değerlendirirken ülkenin içinde bulunduğu ekonomik krizden bağımsız düşünmemek lazım. En nihayetinde de Focus - Otokoç - Otosan - Ford beklentileri karşılamıyor ise başka markalara yelken açmak lazım. Yeni Focus bence de olgunlaşmış, büyümüş, maliyet ile performans arasında kabul edilebilir bir denge kurulmuş. Donanım özellikleri zamanla revize edilecektir. Biraz sabırlı olmak lazım. Motor gamı satışı kolay ürünlere yönelik düşünülmüş. Gönül 1.5EB 182 PS Manüel ST-Line ister, belki yeterince talep olursa Otosan da getirir. Yeni 8 ileri otomatiğin daha yakından incelenmesi ve bir süre denemesi gerekir. Yani özetle başarılı bir araç ve son zamanlarda Almanya'da karşılaştırmalarda Golf'e üstün bulan incelemeler yayınlanmya başladı ki bu hayret verici. Yakup eline sağlık, gayet iyi bir iş çıkarmışsın.

Bunun sağlanabilmesi için insanların doğru dürüst bir gelire sahip olması lazım ki denklemin bu tarafı giderek daha belirsizleşecek.

Tam tersi geçerli. Farklı standartları aynı anda karşılaması gereken yağlar her şeyi yeterli yapar özellikte, buna karşılık motora özgü yağ ise o motor için görevini çok iyi ya da tam gerektiği gibi yapar niteliktedir. Dezavantajı sadece marka/modele özgü olması ve göreceli pahalı satılabiliyor olması.

İkinci elin pahalılanması kaçınılmaz, ama sıfır pahalı olunca bunun da sıfır peşinde olana bir faydası yok.